Karaman Sarıveliler

Karaman Sarıveliler

Sarıveliler, İl merkezi Karaman’a 176 km uzaklıktadır. Sarıveliler, Mut arası uzaklık 126 km.dir. Sarıveliler, Alanya arası: 92 km. Sarıveliler, Ermenek arası: 42 km.

TARİHİ

İlçenin ismi önceleri “Başdere” iken daha sonra “Sarıveliler” olarak değiştirilmiştir. Sarıveliler ismine ait ilk yazılı kayıtlar, 1840 yılına aittir. Ancak bugün bile, Başdere adı, vadinin tamamına verilen bir isimdir. 1518 yılına ait tapu tahrir defterlerindeki isimler incelendiğinde: 14 tane veli isimli şahıs kaydedilmiş ve bu şahıslardan birinin adı Salih oğlu Sarıveli’dir.

İlçe Türkmen oymakları tarafından kurulmuştur. Sarıveli yerleşim alanı içinde, Bizans dönemine ait tepe yerleşim yeri vardır. Günümüze kadar Türk yerleşmesi öncesi yapıya rastlanmamıştır.

Bu durum, ilçenin Türkmen unsurlar tarafından kurulduğu bilgisini güçlendirir. Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad’ın bölgeyi fethinden sonra Türkmenler tarafından Başdere adıyla iskan edilen ilçe, öncelikle Karamanoğulları yönetimi sonrasında ise, Osmanlı idaresine dahil olmuştur.

Bölgedeki tarihi kalıntılar, tarih öncesi dönemde Hititler ve sonrasında Romalıların bölgede yaşadığına dair önemli bulgular verir.

Osmanlı döneminde Ermenek’e ait bir yerleşim yeri olan ilçe, Cumhuriyetten sonra 1967 yılına kadar köy statüsünde kalır, 1967 yılında Turcalar ve Karapınar köyleri ile birleşerek kasaba statüsünü alır. 1990 tarihinde ilçe olur.

Karaman Sarıveliler

GENEL

İlçe Akdeniz bölgesinin kuzeyinde, Orta Torosların güney yamaçlarında, Göksu havzasını kapsayan alanda yer alır. Taşeli platosunda yer alan ilçe, doğusunda Ermenek, kuzeydoğusunda Başyayla, kuzeyinde Taşkent, güneyinde Gazipaşa, güneybatısında Alanya ilçeleriyle çevrilidir.

İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği 1650 metredir. Bu yükseklik yaylalarda 1850 metreye kadar çıkar. Tarım arazileri oldukça azdır. Yamaç arazilerde tarım yapılmaktadır.

İlçeden Göksu ırmağının kolları geçmektedir. Bu çaylar derin vadiler oluşturur. İlçenin tamamında yüzde 30 meyil bulunur. İlçede yaşayanlar arıcılıkla geçinirler, ilçede yıllık 236 ton bal üretilir.

Karaman Sarıveliler Kardelen Çiçeği

ÇİÇEK HASAT ETKİNLİKLERİ KARDELEN FESTİVALİ

Her yıl Haziran ayında, Kaymakamlık tarafından yapılır. Dumlugöze köyünde yetişen kardelen çiçeklerinin, 1996 yılından itibaren hasat edilerek ihraç edilmeye başlanmasıyla ilçede kardelen önemli bir ekonomik faaliyet haline gelmiştir. 1996 yılında Türkiye’de ilk “Kardelen Hasat Festivali” düzenlenmiştir.

Karaman Sarıveliler Karacaoğlan ve Yayla Şenlikleri

KARACAOĞLAN VE YAYLA ŞENLİKLERİ

Her yıl Haziran-Eylül ayları arasında yapılan şenlik, yayla kültürünün yaşatılarak ziyaretçilere anlatılması amacıyla yapılır. Bununla birlikte özellikle Alanya, Mut gibi sahil beldelerinden gelerek 6-8 ay Taşeli Platosundaki yaylalarda yaşayan kişilerin yöreyi benimsemesi ve sahip çıkması, şenliğin bir diğer önemli amacıdır.

BÜĞÜLÜ BABA SULTAN KÜLTÜR SANAT VE CEVİZ ÜRÜNLERİ FESTİVALİ

İlçede elma ve kirazdan sonra en fazla üretimi yapılan ürün cevizdir. İklim ve toprak yapısı, ceviz üretimi için idealdir. Kaliteli ve verimli ceviz üretimi yapılır. Festival Büklü Baba Sultan Kültür Festivaliyle birleştirilmiştir.

Karaman Sarıveliler Şifalı Çamur

Şifalı çamur

Festivalde ziyaretçilere Büklü Babayı ziyaret etmesi, türbe yanında şifalı çamurdan yararlanması sağlanır. Cilt hastalıklarına şifa veren, pembe renge yakın hafif petrol tüten çamur ve yağlı çamur yerden çıkar.

Hatta söylenenlere göre, çamur, ziyaret eden kaç kişi olursa olsun onların ağırlığı kadar yerden kabarcıklar halinde çıkar.

Büklü veya Büğülü Baba ismi ile tanınan kişinin, zamanında İçel Mutasarrıfının yakalandığı ve ayak bölgesinde nükseden temreği rahatsızlığını, bu çamur ile tedavi etmesiyle gündeme gelmiştir. Günümüzde çamur şifalı olarak kabul edilmektedir.

Halk arasında: sedef hastalığı, Tuzlu balgam hastalığı, Egzama, Gül hastalığı, Temreği, Güneş yanığı, Kurt eşeni (kaşıntı), Mayasıl, Mantar, Kızıl ve Kızamık hastalıklarına iyi geldiğine inanılmaktadır.

GEZİLECEK YERLER

Karaman Sarıveliler Hacı Salih Camii

HACI SALİH CAMİİ

İlçe merkezinde, Karapınar mahallesinde halen kullanılan mezarlık içerisinde, doğal bir teras üzerindedir.

Dikdörtgen planlı olarak, düzensiz taşlardan, ahşap hatıl destekli olarak yapılmış taş duvar, kireç harcı ile yapılmıştır. Cami yapı olarak enine bir mekan anlayışı gösterir. İç mekan düzensiz yapılmış, büyüklü küçüklü pencerelerle aydınlatılmıştır.

Kitabesi bulunmayan cami: plan özellikleri bakımından 14’ncü yüzyılda Karamanoğulları Beyliği dönemine tarihlenir. Zaman içinde, mekan batı yönünde, aynı malzeme kullanılarak 2 metre genişletilmiştir.

Bu işlem sonucunda ise, batı giriş kapısı ve 2 mezar cami içinde kalmıştır. Doğu duvarı bitişiğinde depo ve abdest alma yeri olarak, yaklaşık 2 metre genişliğinde ilave yapılmıştır.

KARAÇAYIR MEVKİİ

Sarıveliler ilçesi, karasal iklim özellikleri taşıdığından kış ayları soğuk ve bol yağışlı geçer. Karaçayır mevkii, ilçe merkezinin batısında, yaklaşık 7 km uzaklıkta bulunur. Kayak turizmi için elverişli olan bölge 1750-2050 metre rakıma sahiptir.

Bölgede yüzde 50 eğimli alanlar olmakla birlikte, arazinin eğitim genellikle yüzde 10 ile yüzde 30 arasında değişir. Ağırlıklı olarak ise yüzde 20’lerde seyreder. İklim ve yükseltiye bağlı olarak yoğun kar yağışına maruz kalan bölgede yağan kar yaz aylarına kadar araziyi kaplamaktadır.

Bölgeye yağan kar, yılın yaklaşık 5-6 aylık kısmında niteliğini bozmadan kalır. Tek seferde aralıksız olarak kayak yapılabilecek geniş yapısı ve ağaçsız dokusu, önemli bir kayak merkezi olabilecek potansiyel sunmaktadır.

Bölgede kayak yapabilecek hat uzunluğu, yer yer 1.5 kilometreyi bulur. Ancak unutmamak gerekir ki, şu anda burada herhangi bir kayak tesisi bulunmuyor. Umarım ileride uygun kayak tesisleri açılır ve bölgenin turizm canlılığı artar.

GÜNEŞ SEYİR TEPESİ

Erenler (Erengirit) dağında, 2330 metre yükseklikteki ender noktalardan bir tanesi, gerek kayak merkezi oluşturmaya ve gerekse güneşin doğuşunu ve batışını izlemeye son derece uygundur.

Erenler dağının yüksekliği, yaklaşık olarak 2330 metredir. Dağın doğu ve batı olmak üzere, iki tane zirvesi bulunur. Doğudaki “Dua Tepe”, Batıdaki ise “Oklalık Tepe” dir.

Hasanşeyh, Yatağan, Sağlık ve Doğanbey’deki yöre halkının kutsal saydığı dağdaki kalıntıların antik değeri olduğu bilinmektedir. Çünkü dağın eteklerinde keramik parçaları bulunmaktadır.

Dağın zirvelerinde, Roma döneminden kalma kilise temelleriyle Orta Çağ’dan beri kullanılan İslami döneme ait mescitler ve namazgahlar vardır. Ancak Orta Asya’daki Oğuz Boylarını  andıran taş kulelerin varlığı burada Şamanizm  etkilerinin varlığını yansıtır.

Diğer taraftan Fasıllar ve Eflatunpınar’daki Hitit Dağ Tanrıları kültü de buradaki kültürlerle ilişkilidir.

Karaman Sarıveliler Barçın Yaylası

BARÇIN YAYLASI

Taşeli platosundadır. Toros dağları çevresinde orman içinde, temiz ve tatlı su kaynakları olan, zengin endemik bitki yapısına sahip, temiz havaya sahip doğal güzellikleriyle doğaseverlerin yoğun ilgisini çekmektedir.

Barcın adının, Türkistan’da Oğuz Türkleri arasında yaşamış “Barçın Hatun” adı ile ünlü bir hatundan geldiği düşünülmektedir. Uygur Türçesinde Barçın, aynı zamanda, bir kumaş türüdür ve kadifeye verilen isimdir.

Kaşgarlı Mahmut, Divanü Lügatı Türk adlı eserinde, Barçın’ın “ipekli kumaş” anlamına geldiğini yazar.

Nisan ayından itibaren yaylaya gelmeye başlanır. Yayla, Temmuz ayında en yoğun günlerini yaşar, Eylül başından itibaren yoğunluk azalır. Yaylada yaşayanlar, ihtiyaçlarını Sarıveliler-Taşkent karayolu üzerinde kurulan Yörük Pazarından temin ederler.

SARIVELİLER ROMA KALESİ

Kale mevkiinde, çeşitli medeniyetlere ait izler bulunur. Bunlar; Göktepe köristanı, Uğurlu köristanı ve Çukurbağ kalesidir.

Sarıveliler kalesi, Turcalar mahallesi sınırları içindedir. Yörede “Tepe” olarak adlandırılan bölge, ilk olarak 1960 yılı sonlarında yabancı araştırmacılar tarafından ziyaret edilmiştir. 1967 yılında iki İngiliz tarafından ziyaret edilen Tepe Mevkii, başlangıçta burasını “İsauria” bölgesi kentlerinden birisi olduğunu düşünmüşlerdir.

Ancak araziyi gezince, kalıntı sahasının “Sarıveliler kalesi” şeklinde tanımlayıp, arkeoloji literatürüne bu şekilde girmesini sağlamışlardır. Sarıveliler kalesi temelinde: kayalık, sarnıç, oyunlu ve zirvesinde de erken Bizans izlerini taşıyan bir kilise kalıntıları vardır.

Güney ve batı yönünde, bir gemiye benzeyen uzantıya sahip olan kale bölgesinde bulunan kilise duvarları, içindeki renkler, çevresindeki yapılar yer yer durmaktadır. Kalenin doğu cephesinde ise, oyuntular mevcuttur.

Karaman Sarıveliler Göktepe

GÖKTEPE

İlçe merkezine bağlı bu kasaba, Güney Torosların eteklerindedir. Eski adı “Fariske” dir ve Roma dönemine ait mağara ve mezarlar bulunur. Burada aynı zamanda güneşin batışı izlenmektedir.

Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde: “Göktepe, Akdeniz’e inan en kısa yol alması sebebiyle sürekli yol güzergahı olmuş, Roma, Bizans, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemlerinde de önemini sürekli korumuştur.

Karaman Sarıveliler Göktepe Köristan Bölgesi

Köristan bölgesi

Göktepe kasabasının 4 km güney batısında: Köristan denen yerde, Roma ve Bizans dönemlerine ait oyma kral mezarları bölgenin en önemli yeridir.

Yumuşak tüf kayaçların oyulması yöntemiyle inşa edilen kaya mezarlarının üst kısmında, taş sütun ve insan başına sarılmış, yılan resimleri görülmektedir. Bölgedeki bazı mezarlarda ise yukarıdan aşağıya sarkan çiçek motifleri ve Latince yazılmış yazılar bulunur.

Yine bu bölgede kapakları üzerinde kabaca kompoze edilmiş yatar vaziyette aslan kabartmaları, yüksek ve taş kemer üzerine dam örtülü, geçmiş döneme ait önemli ve tarihi değeri olan yapılan mevcuttur.

Karaman Sarıveliler Göktepe Uğurlu Köristan

Uğurlu Köristanı

Başdere havzası içinde, Uğurlu köyü yakınındadır. Bu bölgede bulunan Roma dönemi kaya mezarlarındaki resim ve motiflerin birçoğu zaman içerisinde doğal aşınma yolu ile veya yerel halk ya da definecilerin verdiği tahribat ile yok olmuştur.

Diğer yandan az sayıdaki kaya mezarının kümes ve benzeri amaçlı kullanıldığı saptanmıştır. Yaşanan olumsuzluklara rağmen Uğurlu Köristan’ında bölge için önemli bir turistik çekicilik alanını teşkil etmektedir.

Çukurbağ

Roma dönemi kaya mezarlarına ev sahipliği yapan Çukurbağ’da aynı zamanda Şahinler Kalesi veya Çukurbağ Asar Kalesi olarak isimlendirilen antik bir kale bulunmaktadır. Göktepe, Uğurlu ve Çukurbağ Köristanlarında bulunan kilise kalıntıları ve kaya mezarlarındaki ilk Hıristiyanlık sembolleri olan balık, asma, üzüm, güvercin kabartmalı yontu ve siteller yörenin önemini daha da arttırır.

EVLİYA AKSAKAL ÜMMİ SİNAN EVİ

Asıl ismi Yusuf olan Aksakal Ümmi Sinan Hazretlerinin doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. Ancak tahminlere göre Ümmi Sinan 1560’lı yıllarda doğmuş ve 1657 yılında vefat etmiştir.

Ümmi Sinan, kendi yazdığı Kutbül-meani isimli eserinde, babasının isminin İbrahim olduğunu belirtir. Yaşadığı dönemin önemli şahsiyetlerindendir. Elmalılı Yusuf Ümmi Sinan olarak tanınan Ümmi Sinan, yazmış olduğu şiirlerinde divan şairleri gibi, mahlas yani takma isim kullanmıştır.

Ancak Ümmi Sinan’ın mahlasını, hem Ümmi Sinan hem Sinan Ümmi olarak iki şekilde de kullanması, kaynaklarda farklı şekillerde yazılmasına ve anılmasına yol açmıştır.

Ümmi Sinan: ermiş bir kişidir. Kendisi hakkındaki rivayetlere göre “doğar doğmaz beşiğin arkasına saklanmış ve Ana bana bir giyecek verir misin demiştir. Annesi tarafından giysileri verilmiştir.

Gün geçtikçe Aksakal büyümüş, aksakallı olduğu için annesi evden dışarı bırakmamıştır. Günlerden bir gün annesi hamur yoğurur. Yufka ekmek yapmaya başlar. Oğlu Aksakal da ocakta yufka ekmeği pişirirken annesine yardım eder.

Bir ara saçın üzerindeki yufka ekmek yanmaya başlar. Çünkü Aksakal bir süre ekmeği çevirmemiştir. Annesi Oğlum ekmeği neden yaktın diye elindeki oklavayı uyarı niteliğinde oğluna vurunca, oğlu Aksakal “Ana sırtında odun yüklü bir katır Çindiri Dağı’nın uçurumundan geçerken katırın bir ayağı çırptı.

Katır uçuruma nerede ise yuvarlanacaktı. Tam bu an katırın sahibi kimsesiz kadın “Yetiş Aksakal Efendim” dedi. Ben de “katırın ayağının altına omzumu tuttum. Katır düşmekten kurtuldu” der ve katırın çırpan ayağındaki nal çakılı çivilerinin yaraladığı izleri anasına gösterir.” Aksakal’ın bu yaralı omzunu gören Anası, oğlunun ermiş bir kişi olduğunu anlar.

Günümüzde yöre halkı, Cuma günleri Ümmi Sinan Hazretlerinin evini ziyarete ederek “Yetiş Aksakal Efendi” diye dua ederler.

KARACAOĞLAN’IN MEZARI

17’nci yüzyıl halk şairi olan Karacaoğlan’ın yaşamı hakkında fazla bilgi yoktur. Ancak 1606 yılında doğduğu ve 1679-1689 yılları arasında öldüğü sanılmaktadır. Akşehirli Hoca Efendi’ye göre: köyde yaşayan Osman Ağa adlı kişi Karacaoğlan’ı evlat edinir.

Karacaoğlan üvey babasının kendisini, köyde yaşayan sağır ve dilsiz bir kızla evlendirmek istemesi üzerine, kız kardeşlerini de alarak Bursa’ya göç eder. Bundan sonraki süreçte ölüm tarihi ve yeri bilinmez.

Ancak Mersin-Mut ilçesinde, Karacaoğlan’a ait bir anıt mezar bulunmakla birlikte, 2014 yılında Sarıveliler ilçesi Hacı Salih Camisinde yapılan restorasyon çalışmaları sırasında bir mezar taşı bulunur ve mezar taşına göre Karacaoğlan, Sarıveliler ilçesinde vefat etmiş ve mezarı buradadır.

Karaman Sarıveliler Karacaoğlan Mezarı

Mezar taşı, cami restorasyonu sırasında, iş makinaları tarafından bahçede bulunmuştur. Osmanlıca metin anlaşılmamış ve Konya Necmeddin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde okunmuş, mezar taşında “Karacaoğlan’ın ruhuna Fatiha” yazdığı belirlenmiştir.

Karaman Sarıveliler Yeşildirek Mağarası

YEŞİLDİREK MAĞARASI

İlçe merkezine bağlı Dedekoyağı mevkiindedir. Mağara kalkerli karstik arazi içindedir. Yaklaşık 750 metre uzunluğundadır. Sarıveliler-Taşkent karayolunun 5’nci kilometresinde, yaylalar mevkiinden başlayan yaklaşık 3 kilometrelik patika yol ile ulaşılır.

Karaman Sarıveliler Yeşildirek Mağarası

Mağara içinde çok sayıda sarkıt ve dikit oluşumu vardır. Mağaranın orta bölmesinde, doğal temiz kaynak suyu bulunur. Mağarada kireçtaşı oluştuğundan mağaranın rengi siyahtan yeşile dönmüştür. Yeşildirek mağarası, Doğal Sit alanı olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

Karaman Başyayla

Karaman Başyayla

 

Karaman Başyayla

Başyayla, Karaman arası: 196 km. Başyayla, Ermenek arası:  38 km. Başyayla, Sarıveliler arası: 39 km. Başyayla, Alanya arası: 131 km. Başyayla, Anamur arası: 162 km.

TARİHİ

Karamanoğulları Beyliği, 1228 yılında, Sarıveliler-Başyayla-Ermenek yörelerinde Anadolu Selçuklu Sultanı 1’nci Alaaddin Keykubat tarafından kurulmuştur. Beyliğin başında Nuri Sofu bulunuyordu. Nuri Sofu ölünce, beyliğin başına oğlu Karaman Bey geçti ve Karamanoğulları Beyliğinin sınırlarını genişletti.

Larende’yi fetihetti, şehre kendi adını verdi ve böylece Laren’de nin ismi “Karaman” oldu. Karamanoğlu Mehmet Bey, Başyayla’da Aktepe yöresinde Korundibi çevresinde bulunan inlerde (mağaralarda) uzun süre kaldı.

1967 yılında; Kirazlıyayla (Lafsa), Göztepe (Nahlas), Yeni Mahalle (Söğütlü), Şirindere (Bedenet) ve Başköy’ün birleşmesiyle kasaba olmuştur. Bundan dolayı da ismi (Başköyün=Baş ve Kirazlıyaylanın=Yayla) kelimelerinden alarak “Başyayla” olmuştur. 1990 yılında ilçe olan Başyayla, Karaman’a bağlanmıştır.

Karaman Başyayla

GENEL

İlçe Torosların zirvesine yakın bir yerde konumlanmış olup, deniz seviyesinden 1300-1600 metre yüksekliktedir. Torosların üzerinde yer almasına bağlı olarak arazi yapısı çok meyilli ve yatay yapılı kalker araziden oluşmaktadır.

İlçenin çoğu yeri yokuştur, yani inilip çıkılmalıdır. İlçe Akdeniz bölgesinde yer alır. Kışları kar yağışlı, soğuk ve uzun, yazları ise serin geçer. Yöre insanının tek geçim kaynağı arıcılık ve Başyayla’da üretilen “Napolyon” cinsi kirazdır.

Karaman Başyayla Kiraz Şenliği

BAŞYAYLA KİRAZ ŞENLİĞİ

İlçede her yıl geleneksel olarak Temmuz ayının ilk Pazar günü yapılan Kiraz Festivali, belediye meydanında başlar, kiraz güzeli seçimi, folklor gösterileri ve ücretsiz halk konserleriyle devam eder. Amaç: Başyayla kirazının tanıtılmasıdır.

Karaman Başyayla

GEZİLECEK YERLER

KİRAZLIYAYLA CAMİSİ

İlçe merkezine bağlı Kirazlıyayla Mahallesindeki cami, 1261 yılında Karamanoğulları tarafından yaptırılmıştır. Başyayla ilçesinin ilk camisi olarak kabul edilmektedir. Cami, tümüyle restorasyondan geçmiştir. Ancak orijinal kapısı hala ayaktadır. Kapı, eskiden Ramazan aylarında, kadınlar girişi olarak kullanılıyormuş.

Karaman Başyayla Aktepe Mevkii

AKTEPE MEVKİİ

Aktepe adı verilen yükselti üzerinde, kaleyi andıran doğal bir yığınak mevcuttur. Romalılar döneminde, burada bir kale bulunduğu tahmin edilmektedir. Tepe, çevresine son derece hakim durumdadır. Tepenin çevresindeki yamaçlarda: kayalara oyulmuş Roma tipi taş sandukalar, kapakları üzerinde kabaca kompoze edilmiş, yatar vaziyette aslan kabartmaları Roma dönemi kalıntılarının izleridir.

Ayrıca: mağaralar ve yine Aktepe üzerinde yer yer rastlanan, büyük ölçüde yapı taşları, peri bacaları şeklinde kaya bloklarına oyulmuş kemerli kaya mezarları, kayalar üzerinde sütun başlıklarında taş işlemeler görülmeye değer kalıntılardır.

Karaman Başyayla Aktepe Mevkii

Karamanoğlu Mehmet Bey’in burada bulunan inlerde yani mağaralarda yaşadığı söylenir. Burası: inişli çıkışlı, taşlı çakıllı engebeli dik arazidir. Vadinin içinde öbek öbek çakıl yığınları var. Yerleşim yerleri, yukarıdaki doğal kalenin içerisindeki inlerdi.

Bu vadi yamaçlarında, önceleri tütün ekiliyormuş, üzüm bağları varmış.  O devirde yerleşim yeri olan Kaşoluktan başlamak üzere, öbür başa doğru Başyayla’nın kuzeyini kaplayan doğal bir kaledir.

İnilmesi çıkılması mümkün olmayan bu doğal kalede 2-3 yerde geçitler vardır. Bu doğal kale, geçmiş devirlerde insanların barındığı, korunduğu bölgelerdir.

Karaman Başyayla Aktepe Mevkii

İlk baharda, kale içinde suların coşkun şekilde akmasıyla buradan suyun fışkırarak akışı toz halinde görüldüğünde, bu zirveye “Tozan su” denilir.

KIRK DİREK İNİ

50 X  50 metre ölçülerinde Kırk Direk İni, içinde daha önceleri kırk taş direk olduğu söylenirse de, bugün bunlardan sadece 4-5 tanesi kalmıştır.

BÜYÜK VE KÜÇÜK AK İN

30 X 40 metre ölçülerinde, tamamı insan eliyle oyulmuş Büyük Ak İn, yine insan eliyle oyulmuş Küçük Ak İn: özellikle geçmiş dönemlerin yapıcı ve yaratıcı gücünü ortaya koyan ve tarihi Lauzados şehrin hakkında bilgi veren önemli yerlerdir. Ayrıca, Küçük Ak İn’de ana kayaya boya ile yazılmış, geç dönem Rumca iki yazıt bulunur.

 

AĞ İN

Karamanoğlu Mehmet Bey’in korunma için yaşamını sürdürdüğü “Ağ in” Tozan su kalesinin 1 km doğusundadır. Ağ in: biri çok büyük, ikincisi ondan küçük dağ gibi kayalar, önünü kapayarak ağ inin uzaktan in ve mağara olarak görünmesini gizler.

Güneyden ve Batı istikametten, 2 adet girişi vardır. Batı girişi 15 metre ve güney girişi 25 metre genişliktedir. Batı girişin, yarısı 2 metre yükseklikte, ön kısmında iki set, arkası düz, bütün mekan taraklı çekiç ile tavan orak gibi, yarım hilal şeklinde yontularak çıkarılmıştır. Taban, çekiçli tırtıllı şekilde düzlenmiştir.

Ağ in’in güney girişi, geniş bir tiyatroya benzer. Kenarlara oturma yerleri yapılır. Orta yeri boş sahne gibidir. Sanki tiyatroya benzer. Tavan yarım ay örneğin yarım hilal baştan başa taş kazınmıştır. Ön kısmın tavanında kopmalar vardır.

 Küçük ağ’in büyük Ağ ine göre genişlik ve uzunluk açısından küçüktür.

Küçük Ağ in’in 10 metre batısında Küllü in vardır. Küllü inin içerisinde, yaklaşık 100 metre gidilerek direk inine geçilir. Ağ inde, canını kurtarmak isteyen, küllü ine gizlice girerek, direk ininden dışarı çıkarak akçalı çukurundan kaçarak izini kaybettirir.

Karaman Başyayla Ufacık İnler

UFACIK İNLER

Ağ in ve diğer inlerin güney yamacında yaklaşık 500 metre altında bulunan inlerdir. Kocaman bir kayanın içerisine oyulan bölüme: 4 mezar, ikinci katına 3 mezar, kayanın zirvesine 2 mezar yapılmıştır.

Mezarların üzerine, aslana benzer, büyük 1 tona yakın mezar kapakları konmuştur. Bir kayada olan bu mezarların, bir ailenin mezarları olduğu söylenir. Buna benzer daha da ufacık inlerde, yaklaşık 50’den fazla kaya mezarı bulunmaktadır.

Karaman Başyayla Kutup Ahmet Efendi Türbesi

KUTUP AHMET EFENDİ TÜRBESİ

Kirazlıyayla mahallesi üzerinde bulunan Türbe caddesindedir. Tarihi bir türbedir.

Türbenin üst sol köşesinde bulunan kitabeye göre, türbe içinde gömülü bulunan Kut bul Arifin Şeyh Ahmet Efendi, 1690 yılında ölmüştür. Kutup Ahmet Efendi, Konya Konevi Camisi kabristanında yatan, imam Muhammed Bağavi’nin oğlu Ali’nin oğludur. İmam Bağavi; Bağdat’tan Konya’ya gelmiş, Konya’da kendine “Form” diye bilinen yörede bir tekke verilmiştir.

Orada hayatını ilimle geçirmiştir. 1960’lı yıllarda yol genişletme çalışmaları sırasında kabri kaldırılmış ve Konevi cami avlusuna taşınmıştır. Oğlu Ali efendi, 1500’lü yıllarda Başyayla-Sarıveliler yöresinde vergi memuru olarak çalışırken, Kirazlıyayla (Lafsa) ya yerleşmiştir.

İzvit köyünde evlenmiş ve oğlu Ahmet (Kutup Ahmet Efendi) olmuştur. Kendini haç dönüşü, devrin padişahını ziyaret için gittiği İstanbul’da ölmüştür.

Kutup Ahmet Efendi, iyi bir din eğitimi almış, devrin sayılı din bilginlerinden ve tarikat büyüklerinden olmuştur. Kurt-ul Aktab’ın halk arasında kerametleri hala anlatılmakta ve canlılığını korumaktadır.

Karaman Başyayla Kirazlı Yayla

KİRAZLIYAYLA

Eski adı Lauzados (Lafsa) ve Romalılar tarafından merkezi Ermenek olan İsauria Dekapolis (on şehir) eyaletinin bir şehridir. Lauzados kelimesi, Hitit belgelerinde adı geçen Lawazanti şehrini hatırlatır. Hitit kralı III. Hattuşili’nin karısı, kendisini bu şehrin tanrıçası İstar’ın hizmetkarı olarak tanımlar.

Bu da Hititlerin bu bölgeye gelip şehir kurduklarını kanıtlar. Bugünkü Kirazlıyayla, eski adıyla Lafsa’nın kuzeyini çevreleyen, yalçın kaya bloklarının güneye, bugünkü köyün bulunduğu yamaçlara doğru uzanan sırtta peri bacalarını andıran, yüzlerce kaya ve bunların içlerine oyulmuş binlerce kaya mezarı ve barınak vardır.

İrili ufaklı bu mağaralardan çoğu insan eliyle oyulmuş olup, bir kısmı kaya manastırı, bir kısmı kaya mezarı, bir kısmı da ev barınak fonksiyonundadır. Kirazlıyayla’nın 1 km kuzeyinde bulunan bu kalıntıların Lauzados şehrine ait olduğuna inanılır.

YILAN OCAĞI

İlçe merkezinin 12 km uzaklığında bulunan Yılan Ocağı: hastalara derman olmaktadır. Yılan ocağında, ilkbahar ve yaz aylarında yılanların dışarı çıktıkları ve insanlara zarar vermeden kendilerine ikram edilen sütü içtiklerine inanılır.

Halkın yoğun ziyaret yeri olan Yılan Ocağına: yurdun çeşitli yerlerinden romatizma, sırt ağrısı, kas ağrısı ve benzeri hastalıkları olanlar yoğun olarak gelmektedir.

Karaman Sarıveliler

 

Karaman Taşkale

Karaman Taşkale Tahıl Ambarları

Karaman veya Ereğli yöresinde yaşıyorsanız veya buralardan geçerseniz, mutlaka kısa bir zaman ayırıp, Taşkale’ye uğramalısınız. Çok değişik bir yer. Özellikle: uzaktan baktığınızda, duvar gibi yükselen bir tepe ve üzerinde, yüzlerce oyuk, mağara ve bu mağaralara; yalnızca bir ayak sığacak büyüklükteki merdivenlerden çıkılıyor.

Ayrıca: mağaraların içine konan tahılların; 30-40 yıl bozulmadan saklanabildiğini duyunca şaşıracaksınız. Buraya çıkmak, sizin gözünüzde kesin hemen bir ürperti yaratacak ama, buranın insanları, bu mağaralara gayet çevik bir şekilde çıkıyorlar.

Mağara önlerine: makaralı çuvalları yukarı ve aşağı taşıma, düzeneği kurmuşlar. Yükseklere çıkamassınız ama: alt kattaki mağaralara ve özellikle taş mescide mutlaka çıkın. Manazan mağaralarına gidin ve son olarak: gürlük pınarı başında: o muhteşem akan suların sesi ve görüntüsü eşliğinde, mutlaka bir alabalık yemelisiniz.

Unutmadan, buradan ayrılmadan önce, tercihinize göre: buraya has halılardan alabilirsiniz, hayır ihtiyacım yok derseniz, küçük bir minder de alabilir, bu ünlü halıların küçük bir parçasını, hatıra olarak saklayabilirsiniz.

Başlangıç için son bir not: bu mağaraların bulunduğu yerler, günümüzden milyonlarca yıl önce deniz ve hatta büyük su tabakalarının bulunduğu yerlermiş.

Çünkü: halen mağaraların içinde ve çeşitli yerlerinde, midye kabukları ve deniz canlısı fosilleri bulunuyor ve hatta, bir kısım midye kabuğunu kendiniz de görebiliyorsunuz. Çok ilginç, mutlaka görülmesi gereken bir yer.

ULAŞIM

Taşkale-Kızıllar Beldesi, Karaman iline bağlıdır. İl merkezine olan uzaklığı: 46 km. olup bu yol asfalttır. Ereğli devlet karayoluna olan uzaklık ise: 21 km. dir. Yani: Karaman-Ereğli karayolu üzerinde, yoldan sapılarak (21 km) gidiliyor.

Karaman Taşkale

GENEL

Taşkale, Atatürk’ün “Ata Yurdu” olarak tanınıyor. Atatürk’ün hem anne tarafı ve hem de baba tarafının soylarının: Karamanlı olduğu söylenmektedir. Söylentilere göre: buradan, Selanik’e göçmüşler.

90, 95 ve hatta 100 yaşındaki, birçok Taşkaleli: hava ve suyun etkili olduğu uzun ömürlerinin sırrının: doğal ürünlerle beslenmelerinden kaynaklandığını söylerler.

Tamamı birinde derece SİT alanı olan Taşkale’de: eski bir iç deniz olması nedeniyle, toprak ve yamaçlarda, sık sık taşlaşmış deniz anası gibi, çeşitli hayvan fosillerine rastlanıyor. Ben de: gezerken, mağaraların birinde, mağaranın tavanında bir midye buldum.

Gerçekten: resmini gördüğünüz, halen ambar olarak kullanılan mağaraların bulunduğu yerde: mağaraların içinde, çeşitli yerlerde deniz canlılarının fosillerine sıkça rastlamak mümkün.

Karaman Taşkale

TARİHİ

Taşkalenin eski adı: Kızıllardır. Kızıllar’ın tarihi: MS.2-3 yüzyıllara kadar uzanır. Yörede bulunan ve harabe halindeki: Manazan, Zanzana ve Miske gibi yerleşim yerlerinde yapılan tespitler ve ortaya çıkarılan buluntular: Geç Roma, Erken Hıristiyanlık, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait izler taşır.

Manazan Mağarası

yeryüzünde mevcut bulunan ilk manastırlardan biri olarak kabul edilir. Mağaranın doğu cephesinde, bir niş içinde, sıva içerisine yazılmış bir kitabe var. Kitabede, mağaranın Bizans dönemine ait olduğu yazılı.

Taş ambarlar: tüf kaya oluşumu yekpare kütle halinde olup, dik bir yüzeye sahiptir. Orjinalinde, erken Hıristiyanlık döneminde bir şapel olan: Taş Cami, dahil hiçbir yerde, herhangi bir tarih veya tarihlendirmeyi sağlayacak tarzda bir kalıntı yok.

 

HALICILIK

Bilimsel kaynaklara: Kızıllar Halısı olarak geçen ve beldede üretilen halılarda: 40’ın üzerinde desen kullanılmaktadır. Halı dışında: yastık, terk heybesi, çanta, seccade gibi turistik amaçlı dokumalarda yapılmaktadır.

Beldede: halen 200 dolayında halı tezgahı var. Boya olarak: kendi çevresinin kök boyaları, dokuma iplikleri olarak da kendi yetiştirdikleri hayvanların yününü kullanıyorlar. Sarı ve kızıl (kırmızı) renklerin ve geometrik desenlerin hakim olduğu kızıllar halısında kullanılan motifler: Ladik halıları ile benzerlik gösterdiğinden, bu halılar “Kızıllar Ladiği” adıyla tanınırlar.

Diğer halı tiplerinin isimleri ise şöyledir: Embelli, mihraplı, kiliseli, tepsi, göbekli, post motifli, gölük sulu, tek göbekli, at göyneği, kuşlu, çöp sulu, dalak göbekli, mangal göbekli.

Taşkalede: 5 yaşında, halı dokuyan kız çocuklarına rastlamak mümkün.

taşkale.genel.3

GEZİLECEK YERLER

 

TAŞ AMBARLAR (DOĞAL TAHIL DEPOLARI)

Kasabanın kuzeyinde, yaklaşık 40 metre yükseklikte, 251 tane taş ambar yani mağara var. 165 metre uzunluğu olan ambarların, derinlikleri yer yer 5-10 metreyi buluyor. Bunlardan: 120 kadarı, diğerlerine göre, daha eski dönemlerde (Osmanlı, Selçuklu, Bizans) kazıldığı izlenimi veriyor.

Taş ambarlar: tüf kaya oluşumunun yapısı gereği, özellikle hububat ve bakliyat saklamaya elverişlidir. Bu özelliği keşfeden yöre halkı: yüzyıllardır ürünlerini taş ambarlarda depolamaktadır. Bu odacıklar: 5-60 ton ürün saklama kapasitesine sahip olup, ürün cinslerinin ayrı ayrı depolanmasına uygun planda açılmışlardır.

Her mevsimde, hava sirkülasyonu sağlayan tüf bloktan oluşmuş ambarlara: tutamak yerlerinden tutup, tırmanmak suretiyle; “sekemek”de denilen yüzeyindeki oyuklara basılarak çıkılıyor. Makara sistemi ile de ambarlara mahsul çıkarılıyor ya da indiriliyor.

Hıristiyanlık döneminden bu yana kullanıldığı kabul edilen taş ambarlardan biri; ilk kullanımında şapel (kilise) ve geç devirde ise: kuran kursu, mescit ve daha sonra da camiye dönüştürülmüş.

Karaman Taşkale Gürlük Pınarı

GÜRLÜK PINARI

Beldenin güney-batısındadır. Doğal güzelliği ve suyunun özelliği ile meşhur olan Gürlük Pınarı: önemli bir mesire yeridir. Pınardan çıkan su: alabalık üretiminde kullanılıyor. Beldenin içme suyu da bu pınardan karşılanıyor.

Yapılan teraslama ve düzenlemelerde: Gürlük pınarı; turizme elverişli hale getirilmiş. Her türlü sosyal tesisi bulunan örnek bir mesire yeri oluşturulmuş. Piknik için, yoğun ilgi gören Gürlük’te isteyene alabalık sunuluyor. İsteyenler ise, özel piknik yerlerinde diledikleri gibi piknik yapabiliyorlar.

Karaman Taşkale Manazan Mağaraları

MANAZAN MAĞARALARI

Yeryüzünde, mevcut ilk manastırlardandır. Buraya girmeye niyetlenirseniz, yanınızda mutlaka fener ve mağaraları tanıyan bilen birilerinin bulunmasında yarar var. İçeride: yarasaların yaşadığı söyleniyor, ayrıca: kaybolma riski de var. Neyse, ben size mağaralar hakkında bilgi vereceğim.

Yeşildere vadisinin kuzey yamacında: doğal kayaya oyulmuş bu mekanlar, 5 katlı olup, toplu mesken yerleridir. Burasının: Bizans dönemine ait bir yerleşim yeri olduğunu ispatlayan, ön cephede bir şapel bulunuyor. Mağara katları: giriş katı, kumkale, at meydanı ve ölü meydanı adını taşıyor.

Mağara meskenin ön cephesi yıkılmış olduğundan: belirli bir girişi yok. Meskenlerin bütün bölümleri: bunların arasındaki bağlantılar, katlar arasındaki vertikal (bacamsı) çıkışlar, dağ kütlesinin insan eliyle oyulması sonucu oluşturulmuş. Her katın ortasında: geniş ve uzun bir salon var.

Düzenli bir şekilde işlenen bu salonun, dar kenarlarından biri, dağın yamacına dayanıyor ve buradan açılan pencerelerle, içeriye ışık girmesi sağlanıyor. Aynı zamanda, bu mazgal pencereler savunma amacıyla da kullanılıyormuş. Bütün katlarda: güney cephe yıkılmış.

İlk katta: oyuk biçiminde çok sayıda mezar bulunmaktadır. Giriş koridorundan sonra, bir baca ile üst kata çıkılıyor. Kum kale denilen bu katta: sarnıç var. Kum kalede: salonun duvarında, ezilmiş, tüf kaya ve kireç karışımından, sıva var. Bu sıvaların dökülmesi sonucunda, salon zemininde oluşan kum tabakası nedeniyle, bu kata da “Kum kale” adı verilmiş.

Kum kaleden yine bir baca ile At Meydanına çıkılıyor. Salonun sağında ve solunda, 2 katlı, 60 adet hücre var. Bu katta: yüzeyleri sıvalı su deposu bulunuyor. Kullanım alanı, en geniş salon olması nedeniyle, at meydanı adını almış. Bu kattaki mezarlarda, arkeolojik buluntulara rastlanılmış.

taşkale.müzede sergilenen.1
Karaman Taşkale Manazan Mağaralarında Ölü Meydanı denen yerdeki buluntular (Müzede sergilenmektedir)

Arcosolium denilen mezar nişindeki kitabeden ve bazı nişlerdeki freskolar (havariler, balık, palmiye, asma yaprağı sembolleri): Manazanda, Bizans dönemi yaşantısının izlerini taşımaktadır.

Manazan mağaralarında, kurtarma kazısı yapılmıştır. Mağaranın girişine kapı yaptırılmış ve korunması amacıyla SİT alanı olarak ilan edilmiştir.

Ölü meydanı denilen son katta: bugün, fazlaca tahrip edilmiş mezarlara rastlanıyor. 100-150 cesedin, düzenli şekilde dizili bulunması, burada bir katliam ya da toplu intihar fikrini vermektedir.

Cesetlerin: zamanımıza kadar organik yönden korunmuş olarak gelmesi, tüf kayanın, nem emici özelliğinden, çürümenin gecikmiş olmasına bağlanmaktadır. Bu cesetlerden sağlam durumda olan bir kadın cesedi: Karaman Müzesinde teşhir edilmektedir.

Karaman Taşkale Taş Mescit

TAŞ MESCİT

Yaklaşık 300 kişi alabilen kaya oyma bir yapıdır. Taş medrese olarak da anılan caminin, ilk Hıristiyanlık döneminde, şapel olarak yapıldığı tahmin edilmektedir. Ancak: herhangi bir tarih ya da tarihlendirmeye yarayacak tarzda bir kalıntı bulunmamaktadır.

Taş basamaklı merdivenle çıkılan mescidin, taşa oyulmuş mihrabı ve dışarıya açılan üç penceresi var. İlk Hıristiyanlık döneminde tahıl ambarlarında insanların yaşadığı düşünülürse, burası da onların ibadet edebileceği kilise olarak yapılmış olmalı. Zamanla bölge Türklerin eline geçince, mescide çevrilmiş. Bugün, hala mescit olarak kullanılıyor.

Yerden 5 metre yükseklikte olan mescidin içeriden taş merdivenle çıkılan, asma katı da var. Mescidin mistik havasını mutlaka görün.

Karaman