Giresun Şebinkarahisar

Giresun Şebinkarahisar

Tarihi kalıntılar açısından, Giresun ilinin en zengin ilçesidir. İlçesi demek biraz yanlış olabilir, bir zamanlar yani Cumhuriyetin ilanı sırasında, burası il imiş.

ULAŞIM

İlçe, il merkezi Giresun’a: 118 km uzaklıktadır. Şebinkarahisar-Sivas arasındaki uzaklık: 198 km. Şebinkarahisar-Erzincan arasındaki uzaklık: 124 km. Şebinkarahisar-Trabzon hava alanı arası uzaklık; 220 km. Şebinkarahisar-İstanbul arası uzaklık; 920 km. Şebinkarahisar-Ankara arası uzaklık: 600 km. Şebinkarahisar-İzmir arası uzaklık: 980 km. Şebinkarahisar-Samsun arası uzaklık: 350 km.

 TARİH

İlçede ilk yerleşimcilerin: Hititler olduğu ve “Azzi Hayaşa Ülkesi” olarak bölgenin adlandırıldığı ve burada Kaşgaların yaşadıkları söylenmektedir. Bölge: uzun süre, Pontusların hakimiyeti altında kalmıştır. (MÖ.298-263) Daha sonraki süreçte, MÖ.65 yıllarında, bölgede Roma egemenliği görülür.

MS. 391 yıllarında ise, Orta Asya’dan Anadolu’ya göçen Peçenek ve Koman Türkleri, bölgede görülmeye başlanır. Ancak, zamanla, bu Türkler, misyonerler tarafından Hıristiyanlaştırılırlar. Gezilecek yerlerde ayrıntılarını belirttiğim: Kayadibi Meryem ana Kilisesi, bu Türkler tarafından inşa edilmiştir.

Şehir: Bizans imparatoru Hustinaiaus zamanında; baştan başa imar edilmiştir ve özellikle kale onarılarak sağlamlaştırılmıştır.

1228 yılında, şehir, Anadolu Selçuklu Devletine bağlanmıştır. Bu devletin zayıflayıp yıkılmasından sonra ise: bölgede: İlhanlılar, Eratnalılar ve Akkoyunlular hakimiyet kurarlar. 1473 yılında ise, Fatih Sultan Mehmet tarafından, tüm bölge ele geçirilir. Bölge: bu dönemde, Karahisar-ı Şarki olarak isimlendirilir.

1915 yılında, bölgedeki Ermeniler ayaklanır ve kaleyi ele geçirirler. 20 süren çatışmalar sonunda; ayaklanma bastırılır. Ancak, bu ayaklanmada, 403 Türk öldürülür, 176 Türk yaralanır. Günümüzde, Ermeni soykırım iddialarının doruk noktasında bulunduğu bu günlerde, bu isyan ve sayılar, sanırım Anadolu topraklarında Ermenilerin mi yok sa Türklerin mi katledildikleri hakkında, küçük bilgiler verebilirler.

Evet: takip eden dönemde, Kurtuluş Savaşında, Şebinkarahisarlılar fedakarlıkla mücadeleye katılırlar. Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra, Şebinkarahisar il yapılır. 10 yıl süre ile, il durumunu muhafaza eden Şebinkarahisar, 1933 yılında, 1297 sayılı kanun ile, ilçe statüsüne getirilir. Buna inanamıyorum, daha önce, il olup ta, ilçe statüsüne düşürülen bir yer duymamıştım hiç.

GENEL

İlçenin denizden yüksekliği: 1300 metredir. Giresun dağları ile, Çoruh-Kelkit Vadi oluğunda bulunmaktadır. Bu yapısı itibarı ile: Erzincan’dan İzmit’e kadar uzanan bir fay hattı üzerinde yer alır. Bunun sonucunda: burada, sürekli deprem felaketleri yaşanmıştır.

İlçe, Doğu Karadeniz bölgesinde olmasına rağmen, Orta Anadolu iklim özelliklerini taşır. Yazlar: sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve karlı geçer. Ortalama yağış miktarı, kıyı kesimlerde yüksek olmasına rağmen, iç kesimlerde azdır. Kış mevsiminde, yağışlar kar şeklinde düşer ve sık sık don olaylarına rastlanır. Şubat ve Mart ayları, yılın en soğuk aylarıdır.

Son yıllarda: özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir şehirlerine nüfus göçü, yoğun bir şekilde devam etmektedir. Yıllarca devam eden nüfus erozyonu sonucunda, üç büyük şehir merkezinde, ilçenin bugünkü nüfusunun birkaç katı Şebinkarahisarlı yaşıyor hale gelmiştir.

İlçe ekonomisi, önemli ölçüde: tarım ve hayvancılığa dayalıdır. İlçede: tarım denince, tahıl ön plana çıkar. Son dönemlerde tütün de ekilmeye başlanmıştır.

ŞEBİN CEVİZİ

Şebin cevizi: Şebinkarahisar’da yetiştirilmektedir. Çok verimlidir ve meyve salkımı: 2-4’lü olur. Oval bir meyve yapısına sahiptir. İnce kabukludur, kabuktan kolayca ayrılır. İçi dolgundur. Eylül ayı sonunda hasat edilir. Zehirlenmelere ve zehre karşı etkilidir. İshal kesicidir. Cildi temizler, siğil giderir, kandaki zararlı kolesterolün birikmesini önler ve yüksek kolesterolü  düşürür. Damar tıkanıklığını ve kanın pıhtılaşmasını önler, kan dolaşımını düzenler, kan pıhtılarını bozar,  damar koruyucudur. Grip ve nezleye iyi gelir. Öksürüğü kesir. Yorgunluk ve bitkinliği giderir.

Evet, bunların dışında cevizin birçok tedavi edici özelliği daha var. Bu özellikleri nedeniyle, Şebinkarahisar cevizi, aranan bir çeşittir. İç ceviz ve kabuklu ceviz olarak satışa sunulmaktadır.

NE YENİR

Şebinkarahisar denilince, buraya has lezzetler şunlardır: celecoş çorbası, göllü gavut, toyga çorbası, keşkek, hoşveren kavurması.

NE SATIN ALINIR

Şebinkarahisar bölgesinde, buraya has cevizden satın almanızı öneririm.

KONAKLAMA

Şebinkarahisar Öğretmenevi                454-7114138

GEZİLECEK YERLER

Giresun Şebinkarahisar

TAŞHANLAR

İlçe merkezinde, kalenin kuzey eteğindedir. Bunlar: yerli-kara taştan yapılmış, iki katlı, kemerli, tipik Osmanlı mimarisindedir. Günümüze kadar ulaşabilen: güney cephesi, yapının zarafetini ortaya çıkarıyor.

Girişin iki yanında: iki katlı kemerli mekanlar ve tam ortada ise bir avlu bulunuyor. Kuzey cephesinde: dışarıya dönük, 5 adet kemerli dükkan kısmı bulunuyor.

Giresun Şebinkarahisar

ATATÜRK EVİ-MÜZESİ

İlçe merkezindedir. 1924 yılında, Atatürk ilçeye gelişinde, bu evde kalmıştır. Ahşap yapı, iki katlı ve sadedir. Yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Tahminen: 19.yüzyıl sonu veya 20.yüzyıl başlarında yapıldığı düşünülmektedir.

Binanın bulunduğu kısım ve bahçesi: yoldan yüksekçe bir platform üzerindedir. Birinci kata giriş, doğudan ve genişçe bir ahşap kapı ile yapılıyor. Buradan, ahşap dönerli bir merdiven ile ikinci kata çıkılıyor. Ancak: ikinci kata çıkış, kuzeyden ayrı bir kapıdan yapılıyor.

Yapı: halen Şebinkarahisar Belediyesine aittir. Atatürk’ün kaldığı sırada kullandığı bazı eşyalar ve yöresel Etnografik bazı eserler, Müze de sergileniyor. Müze içinde, ayrıca 500 kitaplık bir Atatürk kütüphanesi ve resimlerle Atatürk köşesi bulunmaktadır.

Giresun Şebinkarahisar

KALE

İlçenin güneyinde, bir tepe üzerinde kurulmuştur. Şehirden: 160 metre daha yüksektedir. İlk görenler: bu nedenle, kaleyi denizde bir ada veya kaleye benzetirler. Muhtemelen ilk yapılışı: Roma dönemine kadar gitmektedir. MÖ 1’nci yüzyılda: Romalılar tarafından genişletilmiştir. Surlar: 11.yüzyılda, Mengüceklilerin burayı fethi sırasında harap olmuş ve daha sonra yeniden büyük ölçüde onarılmıştır.

Kale planı: bir yamuğu andırır. Surları: sarp kayalara oturtulmuş ve kulelerle desteklenmiştir. Surlarda: değişik dönemlerin duvar yapım teknikleri kullanılmıştır. Bazı kısımlarda: kaya yontularak, sur temeli yerleştirilmiştir.

Kale: iki bölümden oluşmaktadır. İç kale: aşağı kesimden, yaklaşık 40 metre daha yüksektir. Buraya girişte kullanılan kapı: sivri kemerli ve iki kule arasına yerleştirilmiştir. Bu kapının, yani bugün kullanılan kapının, 15 metre kuzeyinde, günümüzde kapalı bulunan başka bir kapı daha bulunmaktadır. Bu kapının: Bizans döneminde, 10.yüzyıl başlarında tamir edildiği anlaşılıyor.

Dış kalenin en önemli bölümü: güneybatı köşede bulunan “Kızlar Kalesi”. Bunun dışında: güney ve doğudaki surlar, oldukça harap durumda günümüze ulaşmış.

Kale içinde: eski yapı izleri ve sarnıç kalıntıları var. Ünlü gezgin Evliya Çelebi: yazılarında, kale içinde: 70 kadar ev, sarnıç ve buğday ambarı ile, Fatih Camisinin bulunduğundan söz eder. Fakat, günümüzde bu caminin yeri belli değil. Ayrıca: kale içinde olduğu söylenen kilisenin yeri de belli değil. Günümüzde: su tüneli tarzında, yalnızca 5 su sarnıcı görülüyor. Bunlardan da: 4 tanesi kapalı, 1 tanesi açıktır. Bu su tünellerine halk: 40 basamak diyor ve bunların benzerleri, Hitit dönemlerinde görülüyor.

İç kale: dikdörtgen bir avlu ve kuzeybatı köşesinde: sekizgen planlı ve 4 katlı büyük bir kuleden oluşuyor. Buranın kapısı da: kulelerle desteklenmiş. Bu kulelerden: büyük kulenin çapı: 12 metre, yüksekliği ise, 27 metre. Duvar kalınlıkları: 1.5 metre. Kulenin üçüncü katında: kule yöneticisine ait mescit var.

Kulenin önünde: büyük bir sarnıç bulunuyor. Kale kapısının üzerindeki kitabe ve Selçuklu çift başlı kartal kabartması: 1896 yılında, Rumlar tarafından yerinden sökülerek yok edilmiş. Bu iç kalenin sur duvarları ve kale duvarları, Osmanlı dönemi ve 17. ile 18. yüzyıl özelliklerini taşıyor.

Giresun Şebinkarahisar

MERYEM ANA MANASTIRI

İlçenin 13 km. doğusundaki Kayadibi Köyünde bulunuyor. Kayalara oyulmuş bir manastır. Yapı: 4 katlı ve 32 odadan oluşmaktadır. Moloz ve kesme taşlar da, kayalardan arta kalan yerlerde kullanılmıştır. Trabzon Pontus İmparatorluğu zamanında yapıldığı düşünülmektedir.

Ancak: kitabesi günümüze ulaşmamıştır. Yalnızca: küçük bir şapel şeklindeki kilisenin duvarlarında: İncil’den alınma sahnelere ait freskler bulunmaktadır. Yapı itibarı ile: Sümela Manastırının yapısından etkilenildiği hemen anlaşılıyor. 1939 yılı depreminden sonra, manastıra iniş-çıkışlar çok zorlaşmıştır. Her yıl: Ağustos ayının 28. günü: Giresun, Ordu, Trabzon ve Gümüşhane illerinden gelen Rumların katılımı ile, dini ayinler yapılmaktadır. (3 gün süresince)

Manastırın yakınında, yaklaşık 150-200 metre kuzeybatıda: küçük bir şapel kalıntısı var. Bu kalıntıyı geçtikten sonra; kartal yuvasını andıran görüntüsüyle insanı büyüleyen manastıra ulaşacaksınız.

Manastırın ilk birimi: bir kısmı doğal kayalıktan yararlanılarak, moloz taş ile yapılmış, yuvarlak planlı su sarnıcıdır. Sarnıçtan sonra, yol, güneye yöneliyor. Burada ise; su mahzeni olarak düşünülmüş, üzeri tonozlarla örtülmüş ve düzgün kesme taştan yapılmış bir yapı var.

Çeşmeden sonra: sola dönerek, doğal kayaya oyulmuş, 26 basamaklı bir merdivenle, manastırın, basık ve yuvarlak kemerli giriş bölümüne ulaşılıyor. Giriş bölümündeki birimler, günümüzde tamamen çökmüş olduğundan, bunların ne oldukları bilinmiyor.

Giriş bölümünden sonra: doğuda bulunan, 1.30 metre genişliğinde, yuvarlak kemerli bir kapı ile manastırın ikinci bölümüne giriliyor. Kapıdan girdikten sonra: 8.86 x 4.20 metre boyutlarında bir mekana ulaşılıyor. Buradan: mutfak, yemek salonu vb. gibi birimlere geçiliyor. Solda ise, 1.26 metre genişliğinde bir kapı var.

Bu kapıdan, aşırı tahribat nedeniyle anlaşılamayan mekanların bulunduğu bölüme geçmek mümkün. Manastırın bu ikinci mekanında: kırmızı ve siyah renkten oluşan, freskolar işlenmiş. Bu resimlerde: Hıristiyanlıktaki üçlü teslis (baba, oğul, kutsal ruh) inancını yansıtırcasına, üç siyah nokta, kırmızı şerit üzerine, düzenli aralıklarla dizilmiştir.

İkinci bölümün orta mekanından ilerleyince, 1.55 metre genişliğinde bir kapı var. Bu kapıdan: kuzeye ve güneye yönelen merdivenlere ulaşılıyor. Bu merdivenleri çıkınca, manastırın üçüncü bölümüne ulaşılmış olunuyor.

Ancak, bu üçüncü bölüm, en fazla tahribata uğramış bölümlerden biri. Buradaki hücreler: yatma, dinlenme veya inzivaya çekilme mekanları olarak kullanılmış, ancak, dört tanesi günümüze ayakta ulaşabilmiş, kalanları yıkık.

Üçüncü bölümün sağında ve solunda bulunan merdivenlerle, manastırın en önemli birimine, yani dördüncü bölümde bulunan kiliseye ulaşılıyor. Kiliseye, bugün tahrip olmuş olan yuvarlak kemerli bir kapıdan giriliyor.

Kilisenin üst örtüsü, tamamen yıkılmış. Kilisenin içinde, önemli noktalarda, ince kırmızı şerit üzerine, siyah üç top motifinin işlendiği fireskolar görülüyor. Bu motif, üçlü teslis inancının bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.

Kilisenin doğu duvarının 0.65 metre uzağında, 1.80 metre genişliğinde, beşik tonozlu bir dehliz var. Dehlizin içi dolduğu için, nereye kadar uzandığı ve ne amaçla kullanıldığı çözülememiş. Ancak, son derece düzgün taş işçiliğine sahip bir dehliz.

Giresun Şebinkarahisar

FAHRETTİN BEHRAMŞAH CAMİSİ

Avutmuş Mahallesindedir. 12.yüzyılda, Mengücek Hükümdarı Behramşah adına, oğlu Muzafferüddin Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Cami kubbelidir. Ancak: minaresi, onarımlar sırasında orijinal halinden uzaklaşmış ve bozulmuştur. Cami, günümüzde ibadete açıktır, kullanılmaktadır.

Giresun Şebinkarahisar

FATİH CAMİSİ

Fatih Sultan Mehmet, Otlukbeli savaşını kazandıktan sonra, 29 Ağustos 1473 tarihinde Şebinkarahisara gelmiş ve bu gelişinin anısına, bir cami yapılmasını emretmiştir. Bunun üzerine, burada ahşap bir cami yapılmıştır. Ancak: yapılan bu cami, iki kez yangın geçirmiş ve 1886 yılında tamamen yok olmuştur.

Bunun üzerine, 1888 yılında, Resih Paşa zamanında, halktan da yardım sağlanarak, yeni ve günümüzdeki cami yaptırılmıştır. 1939 depreminde, caminin kubbeleri çökmüş, ancak 1950 yılında onarılarak günümüzdeki durumuna getirilmiştir.

Giresun Şebinkarahisar

LİCESE KİLİSESİ

Şaplıca köyü, Licese Mahallesindedir. İlçe merkezine, 11 km. uzaklıktadır. 1874 yılında inşa edilmiştir. Azınlıkların karşılıklı değişiminden sonra: kilise, özel mülkiyete geçmiştir. Ama, zamanla tahrip olmuş ve eski eser olarak tescili ve özel mülkiyetten çıkarılması için, çalışmalar sürdürülmektedir.

Giresun Keşap

Giresun Keşap

Keşap, tarihi ve turistik açıdan yoğun kalıntılar bulunan bir yer değil. Ama, buralardan veya yakınlardan geçerseniz, şahin kayasını görmek için mutlaka zaman ayırın. Tam bir tabiat harikası.

Giresun Keşap

ULAŞIM

Keşap: il merkezi Giresun’a 10 km. uzaklıktadır. Keşap’ın doğusunda Espiye var. Keşap-Espiye arası: 20 km. Ulaşımda herhangi bir problem yok.

Giresun Keşap

TARİH

Keşap ve çevresinde: MÖ. 6’ncı yüzyılda, Pers İmparatorluğunun ve 2.yüzyılda ise Selefki Asya krallığının hakimiyetleri görülür. MÖ. 183-68 yıllarında, Pontus krallığının ve daha sonraki dönemlerde ise, Roma imparatorluğu görülüyor.

MS. 395 yılında, Roma imparatorluğunun bölünmesi sonucu, bölge, Bizans’ın payına düşer. MS. 6’ncı yüzyılda, bu kez, İran’dan gelen Sasanilerin saldırısı var.

Türkler, 11.yüzyıl sonlarında, bölgede görülüyorlar. Ancak haçlı seferleri nedeniyle, geri çekilirler. 1204 yılında, Trabzon Rum imparatorluğu, hakimiyeti ele geçirir. 1397 yılında, Keşap, Oğuzların Çepni boyu etkili olmaya başlar. Bu etki, giderek artar. 1467 yılında, Fatih Sultan Mehmet, Trabzon’u ele geçirmeye giderken, bu bölgeyi de ele geçirir.

1945 yılında, İlçe statüsüne alınarak, Giresun iline bağlanmış. Bölgede yaşayan Rumlar ise, Cumhuriyetin ardından yapılan karşılıklı mübadele sonucunda, bölgeyi terk etmeleridir.

İlçenin adının kökenine gelince: anlamı ve hangi  dilden geldiği tam olarak bilinmiyor. Ancak, Farsça “Keş” ve “ab” kelimelerinden oluştuğu sanılıyor. Romalılar devrinde, “Cassicipi” olarak isimlendirilmiş.

Giresun Keşap

GENEL

Bölgenin arazi yapısı: tamamen engebelidir. Dağlar ve tepeler arasında, derin vadiler bulunur.

Bölgede son yıllarda: önemli sanayi tesisleri yapılmıştır. Bunlar: 3 fındık kırma fabrikası, 1 çay, 1 çorap ve 1 un fabrikası.

Keşap ekonomisinin ve kültürünün ağırlığı: fındıktır. Ayrıca: ekmek fırınlarında çıkarılan, pekmezli susamsız simit dikkati çeker. 1992 yılından bu yana, bölgede kivi üretimi de yapılmaktadır.

Keşap’ta: yazlar sıcak, kışlar ılık geçer. Her mevsimde, bolca yağmur yağar ve yıllık nem oranı yüksek olur. Yağış ve nem: bitkilerin gür olmasından, önemli rol oynar. Yemyeşil ve gür bitki örtüsü içinde, en çok payı, biraz önce de söylediğim gibi: fındık ve çay alır. Kıyının hakim bitki örtüsü olan fındık ağaçları: 700 metre yüksekliğe kadar ulaşır. Bu yükseklikten sonra ise, ormanlık alanlar başlar.

Keşap deniz kıyısında. Beldenin en güzel plajı: Düzköy Belediye Plajı.

NE YENİR

Keşap, bir sahil yerleşimi olduğu için, mutfağında deniz ürünlerinin önemli bir yeri bulunur. Hamsi, mezgit, istavrit, palamut, kefal, izmarit, tirsi, barbun, sargan, kötek ve midye en yaygın türlerdir. Ayrıca, derelerden yakalanan, doğal olarak yetişen alabalık çok değerlidir. Bunun dışında: Karalahana çorbası, mendek çorbası, etli karalahana sarması, karışık dible, hamsi diblesi, galdirik mıhlaması ve mısır yarması ekmeği, buraya has lezzetler olarak ön plana çıkar.

NE SATIN ALINIR

Keşap ilçesinde fındık bol. Kendiniz veya yakınlarınız için fındık satın alabilirsiniz.

GEZİLECEK YERLER

Giresun Keşap Şahin Kayası

ŞAHİN KAYASI

İlçenin, Karabulduk Beldesine bağlı, Armutdüzü köyündedir. Kayalık üzerinde: doğal yollardan oluşmuş bitki ve ağaçlar; doğal yollarla bir Türkiye haritası şekli oluşturmuşlardır. Dik ve sarp olan bu kayalık: Şahin kayası olarak adlandırılır. Şahin kayası olarak adlandırılan bu kayalığın  tam ortasında, ağaç ve bitkilerin yardımıyla oluşmuş bir Türkiye haritası bulunuyor.

Kayalığın tam ortasında: Ankara’nın konumuna denk gelecek yerde, büyük bir mağara var.

Tamamen doğal rastlantılarla oluşmuş ve Türkiye haritasının ölçülerine birebir uyan kayalık bir yer. Kayada, irili ufaklı birçok mağara bulunuyor. Alt kısmında bulunan mağaralardan birinde, 15 metre ilerleyince, içerisinde bir göl ve yer altı deresi bulunuyor.

1.Derece doğal Sit alanı olarak 2006 yılında, koruma altına alınmıştır.

ARMUTDÜZÜ KÖYÜ

İlçe merkezine, 22 km. uzaklıktadır. Karabulduk Bucağına bağlı bir köydür. Keşap deresinin doğusundadır. Burada eskiden Rumlar yaşıyorlarmış. Bu nedenle: köyde, 3 kilise ve 1 manastır bulunuyor. Cumhuriyetten sonra, köy, Türkler tarafından iskan edilmeye başlanmış. Köy: yörede yaşayan Rumların eğitim ve ibadet yeri olarak kullanılıyormuş. Sahan kayası mevkiinde, birçok mağara ve bunların içinde, Rumlardan kalma resimler var. Ayrıca, yine Rumlardan kalma mezarlık ve mezar taşları da bulunuyor.

 

Giresun Piraziz

Giresun Piraziz

Piraziz ilçesi, tarihi eser bakımından zengin değil. İlçede, güzel sahiller bulunmasına rağmen, turizm çok gelişmemiştir. Daha çok, iç turizm hakimdir. Yayla turizmi dışında, turizm amaçlı herhangi bir faaliyet yaygın değildir.

Giresun Piraziz

ULAŞIM

Piraziz ilçesi, Karadeniz sahil yolunun hemen kenarındadır. Giresun il merkezine uzaklık: 23 km. dir. Ordu il merkezine uzaklık ise: 23 km. dir. Yani: her iki ilin, tam ortasında bulunuyor.

Piraziz-Samsun arası uzaklık: 188 km. Piraziz-Trabzon arası uzaklık: 157 km. Piraziz-Ankara arası uzaklık: 608 km.dir.

Giresun Piraziz

TARİHİ

Fatih Sultan Mehmet, buraya çok sayıda Çepni Türkü yerleştirmiştir. Bunlar aynı zamanda “Bektaşi” dir. “Piraziz” ismi bunlardan gelir. Yani Bektaşilikteki “Pirler”, “Azizler” den gelir.

Piraziz yerleşimi: Osmanlı imparatorluğu döneminde, Piri Dede-Abdal adında bir kişi tarafından, 1869 yılında, yerleşim yeri olarak kurulmuştur.

İlçe: 1934 yılında bucak hüviyetine kavuşmuş, 1988 yılına kadar Bulancak ilçesine bağlı iken, 1988 tarihinde, ilçe statüsüne geçmiştir. Burada “Bektaş Yaylası” vardır ve hala çok sayıda Bektaşi yaşamaktadır.

Giresun Piraziz

GENEL

İlçe arazileri, engebeli bir yapıya sahip olduğundan: tarıma pek elverişli değildir. Ancak, yağışların bolluğu yüzünden, aile tipi sebzecilik yapılmaktadır. İlçede: fındık, ekonomide önemli rol oynamaktadır.

İklim: tipik Doğu Karadeniz iklimidir. Sahil kesiminde yazları serin, kışlar ılık geçer. Yağış ise, dört mevsime dağılır. Fındık bahçeleri, sahilden itibaren başlayarak, arazinin durumuna göre, vadi boyunca yayılır.

Giresun Piraziz

Piraziz Festivali: İlki, 2004 yılında düzenlenmiştir. 3 gün sürdürülmektedir. Festivalde: konserler, yerli-yabancı halk oyunları, yarışmalar, mehter takımı, havai fişek gösterisi, yöresel yemek tanıtım, tadım ve yarışması etkinlikleri düzenlenmektedir.

 

NE YENİR

Piraziz mutfağında: doğal bitki, sebzeler ve deniz ürünlerinden oluşan yemekler hakimdir. Ayrıca: Piraziz köftesi ve pidesi, buraya has, çok özel lezzetlerdendir. Bunun dışında: Karalahana çorbası, Mendek Çorbası, Etli Pancar (Karalahana) sarması, önerebileceğim yöresel tatlar.

GEZİLECEK YERLERİ

Giresun Piraziz Bey Konağı

BEY KONAĞI

İlçe merkezinde, Rumlardan kalma bir yapıdır.

BENDEHOR KALESİ

İlçe merkezinde, Ayıkaşı Mahallesindedir.

GÜNİ KALESİ

Kaleyanı Mahallesindedir.

KOZLAR KALESİ

Tekkeköydedir.

Giresun Piraziz Pir Aziz-Şeyh İdris Türbesi

PİR AZİZ-ŞEYH İDRİS TÜRBESİ

Piraziz ilçesine adını veren Pir Aziz ve onun hocası olan Horasan erenlerinden Şeyh İdris’in türbesi: çevre ilçelerden gelenler tarafından ziyaret edilmektedir.