Elazığ Palu

Elazığ Palu

Elazığ Palu, Elazığ arası uzaklık 77 km. dir. Palu, Kovancılar arası uzaklık: 8 km. Palu, Bingöl arası uzaklık: 100 km. Palu, Tunceli arası uzaklık: 98 km.

TARİHİ

Palu, ilk çağlardan beri, bölgenin önemli bir yerleşim yeri olmuştur. MÖ 5000 yıllarına ait bölgede yerleşim bulguları vardır. Palu kalesinin çevresindeki kalıntılara göre, yerleşim yeri, üç kere değişmiştir.

İlk yerleşim yeri, günümüzdeki ilçenin 1.5 km kadar doğusundaki kale içindedir. Daha sonra genişleyerek, kale eteklerine yayılan Palu, yangın ve heyelan nedeniyle iki kere daha yer değiştirmiştir. Palu, Cumhuriyetin ilanına kadar Diyarbakır iline bağlı bir yerdir. 1953-1954 yılları arasında ise bugünkü yerine yerleşmiştir.

Elazığ Palu

GENEL

İlçenin ortasından Murat nehri geçmektedir. Çukur bir sahada yer alır. Murat nehrinin sağ sahilinde, vadi tabanı düzlüğü ile demiryolu çevresinde kurulmuştur. İlçe merkezi yüksek tepelerle çevrilidir. Deniz seviyesinden ortalama 844 metre yüksekliktedir.

Elazığ Palu

GEZİLECEK YERLER

Elazığ Palu Şemşat Kalesi

PALU (ŞEMŞAT) KALESİ

Palu ilçesinin 1 km doğusunda yer alan Gökdere Dağı’nın güneybatı uzantısını oluşturan, kuzeydoğu-güneybatı yönünde kalkar bir kayalık üzerinde kuruludur. Toprak bir tepe üzerindedir. Keban baraj gölünün içine uzanan, iki tepelik bir uzantının üzerinde kuruludur. Dolayısıyla günümüzde kalenin üç tarafı, Kaban baraj gölünün sularıyla çevrilidir. 

Kayalığın; kuzey, kuzeybatı ve doğu kısmı sarp bir uçurumla sonlanır. 

Güney kısmı ise Murat Nehri’ne doğru kademeli şekilde azalan dik bir eğime sahiptir. Bu kısımda doğal şekilde oluştuğu anlaşılan iki teras vardır. Kale halk dilinde “Karalar Kalesi” diye isimlendirilir. 

 

ANTİK DÖNEM SEYYAHLARININ NOTLARI:

Hac yolculuğu anılarını anlatan Polonyalı Simeon, 1613 yılında Palu’ya uğrar. Palu kalesini yüksek ve sivri olarak betimler. Burada bulunan kaya mezarlarını ise Surb Masrop’a adanan mabet olarak tanımlar. 

Çivi yazılı yazıttan ise Yahudilerin kutsal sandukalarına benzeyen kitabeli taş olarak bahseder. 

Yine Anadolu coğrafyasını gezen erken dönem seyyahlarından Tozer, Palu’daki yazıtı görünüş olarak betimleyerek iki bölümlü olarak tanımlar. 

Palu I ve II mezarlarını ise benzer yana oda dizilimine sahip karanlık odalar olduğundan ve Palu III nolu mezara basamaklarla inildiğinden bahseder. 

Bu mezarların krallar için yapıldığını ileri sürülür, hem çivi yazılı yazıtı hem de kaya mezarlarını Van kalesiyle ilişkilendirir. 

1890 yılında Palu’ya uğrayan Lynch, buradaki yazıt ve kalıntıları Menua dönemine tarihler. 

1900’lü yıllarda Van’da kazılar yapan Lehmann-Haupt, bölgedeki kaleleri gezerken Palu’ya da uğrar.

Kalede yer alan kaya mezarları, basamaklı tüneller ve daha çok Urartuca yazıt ilgisini çeker. 

 

PALU SİTADELİ/KALESİ:

Palu sitadeli, kayalığın yerleşmeye müsait yaklaşık 3.80 hektarlık alanını kaplamaktadır. Urartu döneminde bu alanın tümünün iskan edilip edilmediği bilinmez. Urartu kalıntılarının sitadelin sadece kuzey bölümünde bulunmasından dolayı, Urartu döneminde kayalığın sadece 2-3 hektarlık kuzey bölümünün kullanıldığı söylenebilir. 

Kayalığın üst kısmında bulunan sitadel alanına ulaşım, kayalığın batı kısmından mümkündür. Bu kısım diğer yerlere göre nispeten daha müsaittir. Bu alan aynı zamanda kalenin ilk doğal terasını oluşturur. 

 

YAPILAŞMA SÜRECİ:

Palu kalesinde Ortaçağ’da yoğun bir yapılaşma süreci vardır. 

Kalenin Urartu kralı Manaus (MÖ 9-10’ncu yüzyıl) yapıldığı tahmin edilmektedir. İç kale Urartular tarafından, dış kale ise Selçuklular tarafından yapılıştır. Çünkü Murat nehrinin iki yakasını birleştiren köprünün korunması amaçlanmıştır.

Evet, devam edelim, bu sürece yani Ortaçağ dönemine ait harçlı sur duvarları ve kemerli yapılara ait kalıntılar sitadelin tamamına yayılmıştır. 

Yine erken dönem fotoğraflarında sitadelin batı ve güney teraslarında yapılaşmanın olduğu görülür. 

Palu’da Ortaçağ’a ait yapılaşmanın Urartu dönemi mimarisini tahrip ettiği söylenebilir. Bu nedenle, Urartu döneminden günümüze sadece kaya mezarları, ana kaya üzerinde yazıt, harçsız sur duvarları, sur temel yatakları, kaya işaretleri kalır. 

Kale dikdörtgeni andırır. Doğu ucu, su seviyesinden yaklaşık 50 m kadar yükselir. İç alanın kuzeybatı ucu, takriben 100 m yükseklikte, askeri bölge olarak düzenlenmiştir. Çünkü burası hem sur yönünden hem de yükseklik bakımından önemlidir. 

Kalenin kapısı yıkıldığı için yeri ve şekli bilinmez. Ancak girişin güney yönünde olduğu tahmin edilmektedir. 

Dış kalenin hem içinde hem de dışında bulunan ev temelleri, kireçli duvar taşlarından anlaşılır. 

SUR DUVARLARI:

Urartu dönemine tarihlenen harçsız sur duvarları, sitadelin sadece doğusunda aralıklarla görülür. 

Bu kısımda yer alan harçsız duvarlardan günümüze 3 sıra halinde 3-4 m uzunluğundaki bir kısım kalmıştır. 

Kalenin dış surlarından büyük bölümü, temel kalıntısı olarak göl sularının altında kalmıştır. 

Dış surların batı duvarı, yaklaşık 1 m yükseklikte ve varlığını sürdürmektedir. Dış surlar, düz alandaki şehri çevreler, iç kale ise tepenin üzerindedir. 

İç surların bulunduğu yerde, kalenin batı ucundaki askeri yerleşim yeri üzerinde daha yüksek bir yerde kale sarayı kalıntıları vardır. Sarayın duvarlarındaki şekilsiz taşlar, kireçle kaynatılmıştır. 

URARTUCA YAZIT:

Kalenin kuzeybatı köşesindedir. Bir oyuk içinde, iki bölümden oluşur. Palu’da Urartu varlığının en somut örneklerinden biri ana kaya üzerindeki Urartuca yazıttır. 

Yazıt için kayalığın yüzü 3.40 x 1.50 m boyutlarında tıraşlanarak 30 cm derinliğinde, dikdörtgen bir niş yapılmıştır. Kalınlık 30 cm dir. Yazıt, nişin içerisine, üst kısımda 28, alt kısımda 7 satır olmak üzere iki kısımda çivi yazısı ile yazılmıştır. 

Yazıtta:

Urartuların batı seferleri hakkında bilgiler yazılıdır. Kitabede Palu’nun ismi “Sebeteria” olarak geçer. Kral Menua yazıtta: “Asurluların elinde bulunan Alzi yurdunu ele geçirdiğini, Hatti ülkesinin sınırlarına ulaştığını ve Sebeteria’da bir tapınak yaptırdığını anlatmıştır. Ayrıca Urartu kralı, Melid kralının hayatını haraç alma koşuluyla bağışladığını belirtir. 

Şebeteria (bugünkü Palu) şehrinde Tanrı Haldi adına bir tapınak inşa ettirir. Kral Menua’nın; Tanrı Haldi adına tapınak yaptırması ve yazıt yazdırması, krallığın bölgede devlet hakimiyetini gösterme çabası olarak düşünülür. 

Evet, bu yazıtı önemli hale getiren durum, Van kalesinde bulunan Urartu yazıtlarının tahribat nedeniyle okunamaz, halbuki buradaki yazıt okunmaktadır ve önem kazanmaktadır.

 

Haldi Tapınağı:

Palu’da yazıtta bahsedilen Haldi Tapınağına ait net bir kalıntı yoktur. Çünkü daha önce bahsedildiği gibi sitadelde Ortaçağ kalıntıları yoğundur. Fakat sitadelin kuzeydoğu kısmında anakaya yapı temeli olabilecek şekilde düzleştirilmiştir. Bu alan araştırmacılar tarafından kutsal alan olarak adlandırılır.

Alanın bulunduğu konum, aynı zamanda sitadele hakim bir noktadadır. Alanın hem sitadel içerisinde konumu hem de anakaya üzerinde yer alan temel izleri, burada bir tapınak veya bazı dini yapıların olabileceği izlenimi verir. 

 

KAYA MEZARLARI:

Palu’da eyalet valilerine ait kaya mezarları, sitadelin bulunduğu kayalığın kuzeybatı kısmındadır. 

Palu I Nolu kaya mezarı:

Bir ana oda ve bu odanın güney ve batı duvarına açılan kapılarla ulaşılan üç ayrı odadan oluşur. 

Mezara ulaşım yukarıda Menua’ya ait yazıtın solundan başlayarak II nolu mezar girişine kadar uzanan dar bir patikayla sağlanır. 

Kaya mezarının giriş kısmı, üzeri kemerli silmelerle önünden geçen patikadan bir miktar geri çekilmiştir. Böylece giriş kapısının önünde yaklaşık 4 metre kare boyutunda bir platform oluşturulur. 

Mezara dikdörtgen planlı tek silmeli 0.95 x 1.50 m boyutlarında bir kapıyla girilir. Kapının üst kısmının sol sonraki dönemlerde genişletildiği görülür. 

Ana oda dikdörtgen planlıdır. Tavanı düz şekilde biçimlendirilmiş odanın tavan yüksekliği 2.45 m dir. 

Oda 2’ye ana odanın güney duvarından dikdörtgen bir kapıyla geçilir. Odanın güney duvarında, dikdörtgen planlı bir niş vardır. Benzer büyüklükteki nişlere, aynı bölgede bulunan Mazgirt/Kaleköy ve Anbar kaya mezarlarında da rastlanır. 

Üçüncü odaya, ikinci odada olduğu gibi ana odanın güney duvarından açılmış dikdörtgen bir kapıyla geçilir. Oda kare planlıdır. Diğer odalarda olduğu gibi, tavanı düz şekilde biçimlendirilmiştir. 

Evet, kaya mezarları konusunda daha fazla ayrıntıya girmeden burada bitiriyorum.

 

URARTU KAYA İŞARETLERİ:

Palu kalesi, Urartu Kaya işareti bulunan en batıdaki Urartu yerleşmesidir. 

Kalenin kuzey eteğinde yer alan bu işaretler iki ayrı kaya bloğu üzerindedir. İlk kaya bloğu üzerinde 3 ayrı işaret vardır. İlk işaret 1.35 m çapında ovaldir.

İkincisi hemen yanında 1.60 m çapında ilk işarete benzer. Bu işaretin hemen üzerinde 1.70 m uzunluğunda L biçiminde işaret vardır. İkinci kaya bloğunda ise, 3.60 m boyutunda kanal benzeri bir kaya işareti bulunur. 

 

BASAMAK TÜNEL VE BASAMAKLAR:

Palu’da Urartu dönemi kalıntılarından başka tarihlendirilmesi tartışmalı iki ayrı basamaklı tünel ve sitadelden Murat Nehri’ne ulaşan ana kayaya yapılmış basamaklar vardır. 

Tünel A:

Kalenin batısında, ilk terasta yer alır.

Tünelin girişi basamaklarla ulaşılan 3.50 m genişliğinde 22.50 m uzunluğunda ve 3 m yüksekliğinde, geniş bir galeri içindedir. 

Giriş 1.50 x 2.10 m ölçülerindedir. Tünel yaklaşık 54 m derinliğe sahiptir. Tünel girişten 65 basamağa kadar kuzey-güney doğrultusunda devam eder. Sonrasında doğuya doğru yönelir. Bu bölümde tünel 139 basamağa kadar dik bir şekilde iner. Daha sonra kuzeybatı yönünde devam eden tünel, bir çıkış olmaksızın sonlanır. 

 

Tünel B:

Kalenin güneybatısında, ikinci terastadır.

Girişten 5-6 m devam ettikten sonra kayalıkla son bulur. Tünelin bitirilmediği anlaşılır. Tünel B’nin aşağıdan başlayarak Murat Nehri’ne kadar inen basamakların tünelin devamı olduğu iddia edilir. Fakat tünelin kayalıkla son bulması bu iddiayı geçersiz kılar. 

Aslında tünelin bir şekilde yarım bırakılmasıyla tünel yerine nehre kadar inen basamaklar yapılmıştır. Basamaklı kaya tünellerinin Urartu sonrasında Geç Helenistik ve Roma dönemlerinde inşa edildiği tahmin edilmektedir. 

 

SONUÇ:

Palu kalesi konumu ve büyüklüğüyle aynı bölgede bulunan Kaleköy/Mazgirt ve Anbar aşiret merkezlerinden farklıdır. 

Krallığın batı sınırında bulunan eyalet  merkezi aynı zamanda krallığın batıya yaptığı seferler için önemli bir duraktır. 

Nitekim krallığın başkentin yaklaşık 600 km batısında yer alan Palu’da yazıt ve tapınak inşa etmesi, devletin gücünü göstermesi açısından önemlidir.

Ayrıca 3 adet çok odalı kaya mezarı, burada farklı sülaleden valiler görev yaptığını gösterebilir. 

Bölgeyle ilgili yazıtlarda geçen Titia ve Zaiani isimli valileri ise Palu’da ikamet eden yöneticiler olabileceği düşünülür. 

Tittia’nın kuzeybatıda bir başka merkezin yöneticisi olabileceği ihtimali göz ardı edilemez.

Nitekim aşiret merkezi olarak değerlendirilen Kaleköy/Mazgirt ve Anbar Kaleleri bu örneğe uygundur. 

 
Elazığ Palu Kindik Kilisesi

KİNDİK KİLİSESİ

Eski Palu’dadır. Kare planlıdır. Yapının boyutları 11.5 x 13.91 metredir. Yüksekliği 5.15 metredir. Giriş kapısının büyük bölümü yere, yani toprağa gömülü iki kemerle ayrılan çatısı ve kimi duvarları yok olmuştur. İki odası vardır. Odaların tavanının tonozlu olduğu görülür. Taşlar profil veren yerlerde düzgün kesmedir. Diğer yerlerde poligonal olup, taşlar tutturulmuş ve harçlıdır. Kilisenin sadece naos kısmı ayaktadır. Kare planlı naos kısmının üstü kubbe ile örtülüdür. Kubbe tamamen yıkılmıştır, sadece kubbe konağı kalmıştır. İçinde Meryem ve İsa’ya ait olduğu sanılan frizler bulunur. Bugün hayli yıkık durumdadır.

Elazığ Palu Alacalı Mescit

ALACALI MESCİT

Kitabesi yoktur. Selçuklu mimari özellikleri taşımaktadır. Siyah-beyaz kesme taşlardan yapıldığı için “Alacalı” ismini almıştır. Mescidin üstü sivri külahlıdır. Kuzey ve doğusu, toprak altında kalmıştır. 2017 tarihinde restore edilmiştir.

Elazığ Palu Küçük Camii

KÜÇÜK CAMİ

Eski Palu’ya girişte bulunan bu caminin kitabesi yoktur. Ancak Ulu Camiden önce yapıldığı düşünülmektedir. Günümüze sadece yan duvarları ve minarenin bir kısmı ayaktadır. Şerefesi yıkık durumda olan minarenin alt kısmında iki sıra halinde yeşil sır kalıntıları dikkat çeker.

 

ULU CAMİ

Eski Palu’da Çarşıbaşı mahallesindedir. Halk arasında “Kırklar Camisi” diye de isimlendirilir. Kitabesine göre, 1852 yılında yaptırılmıştır. Küçük Camiyi yapan ustanın kalfası tarafından yapılmıştır. Cami dikdörtgen planlı ve üzeri düz dam örtülüdür. Kubbesi yoktur. Üst kısmı yer yer yıkık durumdadır. Damı tamamen çökmüş durumdadır. Siyah Beyaz taştan örülmüş kemerleri vardır. Taştan yapılmış mihrabın bir kısmı yıkık olup yan kısımlarında rozet motifleri bulunur. Minare kaidesi kare olup üst kısmı yuvarlaktır. Minaresin şerefeden yukarı kısmı yıkıktır. Batı girişinde şadırvan vardır.

Elazığ Palu Tarihi Köprüsü

PALU TARİHİ KÖPRÜSÜ

İlçe merkezinin doğusunda Murat nehri üzerindedir.

Kitabesi yoktur. Söylenenlere göre Roma döneminde yapılmıştır. Ancak kemer şekilleri bakımından Selçuklu dönemini yansıtmaktadır. Artuklular döneminde de yapılmış olabilir. Ancak Roma döneminde yapıldığı, Selçuklu ve Artuklu döneminde ise onarıldığı tahmin edilmektedir. Zamanın güney-kuzey bağlantısını sağlayan tek geçiş yeridir. Tarihi kaynaklarda: İstanbul’u Bağdat’a bağlayan köprü olarak geçmiştir. Köprü 156.50 metre uzunluğunda ve 3.5 metre genişliğindedir. Orijinal yapıdan arta kalan iki kemer ve orta ayak burunları, yapı üslubu açısından diğer Selçuklu köprülerine benzemektedir. Köprü, 2010 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

Elazığ Palu Karacimşit Bey Türbesi ve Külliyesi

KARACİMŞİT BEY TÜRBESİ VE KÜLLİYESİ

Palu kalesinin yaklaşık 700 metre kadar yakınındadır. Bir söylentiye göre, kaleden atılan bir okun düştüğü yere yapılmıştır. Cemşit Bey; Palu yöresinin Osmanlı topraklarına katılmasında büyük emeği vardır. Yavuz Sultan Selim’in sipahi beylerinden Palu beyidir. Külliyeyi: 1500’lü yıllarda, kendi adına yaptırmıştır. Mescit ve türbeden meydana gelir. Külliyenin çevresi taş duvarlarla çevrilidir. Bir bahçe içindedir.

Mescit

Giriş kapısı: mermer ve kemerlidir. Bu kapının yanında, yazıları ters biçimde konmuş bir kitabe bulunur. Kare planlıdır. Tek katlıdır. Üzeri kubbe ile örtülüdür. Minaresiz durumdaki mescit, büyüklü küçüklü 17 pencere ile aydınlatılıyor. Mihrabı taştan dilimli kemeri üzerinde üçgen alınlık vardır.

Türbe

Türbe: Palu’nun en dikkat çeker türbesidir. Yapısı bozulmadan günümüze gelebilmiştir. Mescide bitişiktir. Kubbeli iki kapıdan içine girilir. İçinde oldukça güzel süslenmiş 8 mezar vardır. Mezar sandukaları taştandır. Mezar taşlarındaki yazı işçiliği çok güzeldir. Mezarların üzerlerinde, Çemşit Bey’in akrabalarına ait olduğu yazılıdır. Dıştan kesme, içten moloz taşla yapılmış olan türbe, onarım görmüştür.

Elazığ Palu Hamam

HAMAM

Eski Palu, Çarşıbaşı Mahallesindedir. Küçük cami ile Ulu cami arasındadır. Kapı üzerindeki kitabesine göre: 1619 yılında yaptırılmıştır. Yapı şekli olarak Klasik Osmanlı hamamlarına benzer. Üstü tonozla örtülüdür. Bir dehlizle soyunmalık bölümüne girilir. Ilıklık kısmı kare planlıdır. Üstü kubbeyle örtülüdür. Kubbe üzerinde aydınlatma feneri bulunur. Hamam yapısı restore edilmektedir.

Elazığ ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Elazığ Karakoçan

Elazığ Karakoçan

Elazığ Karakoçan: Karakoçan-Kığı yolu üzerinde, 1670 metre rakımlı Gaz Tepesi geçidi bulunmaktadır. Kışın yoğun kar yağışı olduğunda, bu geçit genellikle ulaşıma kapanır. Karakoçan, Elazığ arasındaki uzaklık 105 km. dir. Karakoçan, Bingöl arasındaki uzaklık: 46 km dir. Karakoçan, Tunceli arası uzaklık: 120 km dir.

TARİHİ

1934 yılında Palu ve Kığı ilçelerine bağlı bazı nahiye ve köyler birleştirilerek, Ohi Nahiyesi Tepe köy kurulmuştur. Tepeköy ve Merkez olmak üzere 1936 yılında Karakoçan ilçesi kurulmuştur. Ohi ismi, şu anda aynı isimle anılan Ohi çayından alınmıştır. 1937 yılında Belediye kurulur.

Elazığ Karakoçan

 

GENEL

Elazığ ilinin 2’nci büyük ilçesidir. Ana yollara yakın olması nedeniyle çevredeki diğer beldelere göre daha çok gelişmiştir.

İlçe genellikle dağlık bir araziye sahiptir. Ortalama rakımı 1090 metredir. Çevredeki en büyük yükselti, Kuruca dağıdır. (2372 metre) İlçenin kuzeyinde bulunan dağlık kesimlerde meşe ormanları bulunur. İlçe halkının geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Ancak yurt dışında da yoğun şekilde çalışmak üzere gitmiş Karakoçanlı bulunmaktadır ve bunlar ilçede yaşayan aile bireyleri ile akrabalarına yardım ederler. Zaten yazları da ilçenin nüfusu 2 katına çıkar, çünkü yurt dışındaki gurbetçileri izine gelirler. Peri çayı ilçenin içlerine kadar uzanır.

Yörede karasal iklim hakimdir. Buna bağlı olarak kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazlar ise sıcak ve kurak geçer.

Elazığ Karakoçan Meslek Yüksek Okulu

 

KARAKOÇAN MESLEK YÜKSEK OKULU

Elazığ Fırat Üniversitesine bağlı olarak 2010-2011 öğretim yılında hizmete girmiştir. Okulda Bilgisayar Teknolojileri Bölümü ve Bilgisayar Programı Programcılığı bölümleri vardır.

Elazığ Karakoçan Peri Suyu

 

PERİ SUYU

Kığı ilçesinden doğar, Nazimiye, Mazgirt ve Karakoçan ilçeleri arasında sınır teşkil ederek güneye iner ve Munzur çayına karışır. İlkbahar ve sonbahar aylarında oldukça yoğun debi ile akar ve geçit vermez, sadece üzerinde bulunan 3 beton köprü geçit için kullanılabilir. Peri Suyu, Keban Baraj gölüne akar. Peri suyu, sportif balıkçılık açısından da uygun olanaklar sunar.

GEZİLECEK YERLER

Elazığ Karakoçan Ziyaret Tepesi ve Urartu Kaya Mezarı

 

ZİYARET TEPESİ VE URARTU KAYA MEZARI

Hz Kureyş ikametgahı. Halkın ziyaretgah olarak büyük önem verdiği ve hakkında birçok efsane anlatılan kaya mezarı: yüzyıllar içerisinde, bulunduğu ana kaya kütlesinden koparak günümüzdeki yerine düşmüştür. Kalecik ve Özlüce Barajının yapımı sırasında, Elazığ Müzesi nezaretinde, 60 tonluk kaya bloku, uygun bir alana taşınmıştır. Bu alanda da Hz Kureyşin türbesi olarak ziyaret edilmektedir.

Elazığ Karakoçan Bağın Kalesi

 

BAĞIN KALESİ

İlçe merkezine 12 km uzaklıkta Peri çayı kenarındadır. Bu yerleşim yeri, Urartu Eyalet merkezi olan Palu’nun 33 km kuzeyindedir. 

Bağın kaplıcasının birkaç yüz metre kuzeyinde geniş bir çevreye hakim bir tepe üzerindedir.

Daha ayrıntılı bir konum: İlçe merkezine bağlı Kızılca köyü yakınlarındaki Dedebağ köyü yakınlarındadır.

Yapım tarihi bilinmez.

Kalenin girişi Peri çayına bakan yamaçtadır ve girişe merdivenle çıkılarak girilir.

Kalenin içinde, taşlar oyularak yapılmış büyük bir oda vardır.

Kalenin surlarından çok az bir kısmı günümüze ulaşmıştır. Kale üzerinde: çok sayıda kaya oyuğu şeklinde mahzen şeklinde depo ve tünel bulunmaktadır. Kale üzerinden, kalenin bulunduğu nehir yamacına doğru merdiven inmektedir. Bu merdivenler, büyük olasılıkla kalenin su ihtiyacını karşılamak için yapılmıştır.

Kalede bulunan stel parçasının Ortaçağ sur duvarı içerisinde olduğu görülür. Bu durum stelin buraya taşınmış olma ihtimalinin yüksek olduğunu gösterir. 

Menua’nın ardılı I Argişti’nin yıllık askeri icraatlarını anlattığı Surb Shak Kilisesi adıyla bilinen yazıtta, eyalet valilerinden bahsedilir. Yazıta göre: Argişti, Diauchi ülkesine doğru sefere çıkar. Kral sefere ait icraatlarını anlatırken, aldığı ganimetlerin listesini verdikten sonra Şaşki, Ardaraki, Baltuhi ve Qabilu boylarının krallarının yerine valiler atadım ifadesini kullanır. Fakat atanan valilerin isimlerinden bahsedilmez. Yazıtta geçen vali atanan yerlerim  tam lokalizasyonunu yapılamaz. Fakat kalelerden Diauchi ülkesine yapılan seferden bahsedilmesi nedeniyle bunlar Yukarı Aras Vadisine yerleştirilebilir. 

Elazığ Karakoçan Golan Kaplıcaları

 

GOLAN KAPLICALARI

İlçe merkezine 27 km uzaklıkta Yoğunağaç köyünde Peri çayı kenarındadır.

MTA Genel Müdürlüğü ile Elazığ Valiliği arasında yapılan protokol gereğince, jeotermal kuyu sondajı yapılmış, açılan kuyunun derinliği 400 metre, çıkan suyun sıcaklığı 43 derecedir. Suyun debisi ise, saniyede 25 litredir.

Sıcak su kaynağı, mineral bakımından oldukça zengindir. İlgili kuruluşların raporlarına göre, bu kaplıcaların yararlı geldiği hastalıklar şunlardır: romatizma, nevrit, poli nevrit, kırık çıkık, kadın hastalıkları ve cilt hastalıklarıdır. Peri suyunun güney kıyısındaki küçük bir havuzda toplanır. Halk bu havuzda yıkanarak ve içme uygulamalarıyla tedavi olur.

Elazığ Karakoçan Golan Kaplıcaları

Burada, 24 odalı bir konaklama tesisi bulunuyor. Ayrıca dinlenme amaçlı kamelyalar ve gelenlerin yiyecek içecek ihtiyaçlarını karşılamaları için bir de bakkal bulunuyor.

Evet bu kaplıcalar her yıl yüzlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Muhteşem güzel bir tabiat içinde, oldukça şifalı bir kaplıca, hatta bu kaplıcada kalırken, Peri suyunun karşı kıyısında, nehre su içmeye gelen yabani keçi ve geyikleri bile görebilirsiniz. Bence buralara yakın gittiğinizde mutlaka zaman ayırın ve bu kaplıcaya giden.

Elazığ Karakoçan Kalecik Baraj gölü ve Mesire Alanı

 

KALECİK BARAJ GÖLÜ VE MESİRE ALANI

İlçe merkezine 6 km uzaklıktaki Kalecik köyü yakınlarındadır.  

Baraj 1970’li yıllarda eski Kalecik köyünün üstüne inşa edilmiştir. Daha sonra çevre düzenlemesi yapılarak mesire alanı haline getirilmiştir. 2013 yılında Kaymakamlık tarafından yeniden düzenleme yapılmış, burada restoran, kır düğün salonu, koşu alanı, çocuk oyun alanı yapılmıştır. Burada bir de yüzme havuzu bulunuyor. Gölde balık tutmak da mümkün.

 

PAMUKLU KOÇ MEZARLARI

İlçe merkezine bağlı Pamuklu köyünde bulunan koç ve koyun mezarları, Elazığ Arkeoloji Müzesi girişinde sergilenmektedir.

 

URARTU KAYA KİTABESİ-BAHÇECİK YAZITI

İlçe merkezine 7 km uzaklıkta bulunan Bahçecik köyündedir.

1987 yılında burada yeni bir Urartu yerleşme yeri tespit edilmiştir. Kalıntılar köyün hemen kuzeyindeki alçak bir sırt üzerinde ve eteklerindedir.

Bahçecik Urartu yerleşmesinde, sırt üzerinde kurulmuş 63 x 10 metre ebatlarında, dikdörtgen planlı bir yapı dikkati çeker. Bu yapı çeşitli mekanlara bölünmüştür. Plan olarak Urartu konaklama istasyonlarına/kervansaraylara benzer. Burası: Bingöl ve Palu üzerinden Fırat kıyılarına doğru uzanan önemli bir karayolu sisteminin üzerindeki konumuyla bir kervansaray olabilecek özelliklere sahiptir.

Yapının sadece taş temelleri günümüz ulaşmıştır. Ancak bunlar incelendiğinde yapının dikdörtgen planlı olduğu, daha önce Urartu uygarlığında bilinenlere benzemektedir. Üzerinde “V” harfine ve “?” işaretine benzeyen bazı işaretler bulunan, Urartu kültürüne özgü kaya parçaları dışında, başka bir kalıntı görülmez. Böylece, Bahçecik’in Urartular döneminde bir yerleşme yeri olarak kullanıldığı belirlenmiştir.

1990’lı yılların başlarında, Bahçecik köyünde bir Urartu yazıtının varlığı saptandı.

Palu ve Bağın kalelerindeki Urartu Kaya kitabelerine benzeyen bu taşın ön yüzü düz, arka kısmı kaya bloktan koparılmış durumdadır.

Taşın ağırlığı 450-500 kg civarındadır. Bazalt bir dikdörtgen blok üzerine, Urartu çivi yazısıyla yazılmış olan bu kitabe: modern bir köy evinin duvarı üzerinde, ikincil malzeme olarak kullanılmıştır.

Alt sağ yanı ve en alt bölümü kısmen kırıktır. Blok yüksekliği 59 cm ve genişliği 90 cm dir. Kalınlığı ise 30 cm. dir. Üzerinde 12 satır Urartu çivi yazısı vardır. Satır araları 4.5 cm dir. İlk satında bulunan yazılara göre, söz konusu bazalt bloğun, muhtemelen kule biçimli bir tapınağın cephesine ait olduğu tahmin edilmektedir.

Yine yazıttan anlaşıldığına göre: Bahçecik köyü yöresinde Urartu kralı II Sarduri (MÖ 760-730) döneminde: Sardurihinili adıyla yeni bir kale kurulduğu, baş tanrı Haldi için bir tapınak inşa edildiği ve ülkemin batı/güneybatı ucundaki bir eyalete yeni vali atandığı anlatılmaktadır.

Ancak, modern bir köy evinin duvarında bulunan bu yazıtın buraya nasıl getirildiği meçhuldür ve yazıtta yazılanlar yani bir kale veya büyük bir tapınağın burada kurulu bulunması yapılan araştırmalara göre mümkün görülmez. Burada sadece bir konaklama istasyonu yani bir kervansaray varlığından söz edilir. Kral adını taşıyan Urartu resmi yazıtları ise, daima büyük idari ve askeri merkezler çevresinde bulunmuştur. Bu yüzden, bu bazalt yazıtın, Bahçecik köyüne yakın bir başka yerden taşınmış olduğu düşünülmektedir. Ancak bugünkü bilgilere göre, bu yörede Palu kalesinden başka, büyük bir Urartu tesisi varlığı saptanmamıştır.

Yazıt: günümüzde Elazığ Müzesinde sergileniyor.

Kığı tanıtımı.

Elazığ tanıtımı.

Bingöl tanıtımı.

Tunceli tanıtımı.

Elazığ Sivrice

Elazığ Sivrice

Elazığ Sivrice: Elazığ’da bulunduğum sürede defalarca gittim, aşağıda belirttiğim üzere, burada çalıştığım kurumun kamp yeri vardı ve gitmenin yanında, burada günlerce kaldım. Sivrice gerek Elazığ ve gerekse çevresi için tam bir cennet, tatil diyarı, göle girip yüzmek mümkün, özellikle akşam güneş batımını izlemek büyük bir keyiftir. Bence buralara yolunuz düşerse mutlaka zaman ayırın ve Sivrice yöresine Hazar gölüne gidin, gölde balık tutabilirsiniz, gölde yüzebilirsiniz. Gölün kıyısındaki restoranlarda balık yiyebilirsiniz.

Benim gittiğim dönemlerde, gölde bol miktarda su yılanı vardı, kıyıda her taşın altında olmasa da bolca su yılanı vardır, zararsız, sadece görüntü kötü, yoksa zararsız hala su yılanları varmı okurlar yorum yazarsa sevinirim.

Başlangıç için son bir not, Sivrice yöresi tam bir çilek diyarıdır, çilekleri, küçük kasalarla yol kenarında (Elazığ-Sivrice yolunda) satarlar, bence mutlaka tadın.

ULAŞIM

Sivrice, Elazığ arası uzaklık 31 km dir.

TARİHİ

İlçenin tarihi Selçuklu öncesine dayanmaktadır. Ancak, daha da eskilere gidilebilir. Çünkü Hazar gölünün altındaki batık şehrin tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Bulunabilen bazı kaynaklara göre, Sivrice Bizans döneminde Müslüman Arapların hücumlarına maruz kalmış ve sık sık el değiştirmiştir. 1071 Malazgirt savaşından sonra ise Türk toprağı olmuştur. 1514 yılındaki Çaldıran Zaferinden sonra Yavuz Sultan Selim tarafından bölge Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1933-1940 yılları arasında, Romanya, eski Yugoslavya ve Rusya’dan Anadolu’ya getirilen 6000’den fazla Türk gömen, ziraata elverişli düzlüklere yerleştirilmiştir. Bunlardan bir kısmı da Sivrice’ye yerleştirilmiştir. Bunlar için: 1938 yılında Hazar gölünün güney batı kenarında “Sivrice” isimli bir köy kurulmuştur. İlk olarak gölden yüksekliği 35 metre olan ve tortul kütlelerden meydana gelen küçük bir tepe üzerinde 24 göçmen evi ve hükümet binası yapılarak oluşturulmuştur. 1936 yılında geçici olarak Yukarı Huh köyünde kurulan ilçe merkezi 1939 yılında bugünkü yerine taşınmıştır.

Elazığ Sivrice

GENEL

Elazığ ilinde turizm açısından en potansiyelli yerdir. Bu turizm potansiyelini etkileyen en önemli unsur Hazar gölüdür. İlçe Doğu Torosların bir parçasını teşkil eden Hazar baba ve Mastar dağları arasına sıkışmış olan Hazar gölünün batı sahilinde kurulmuştur. İlçe merkezinin rakımı ortalama 1267 metredir.

Elazığ Sivrice Hazar Gölü

HAZAR GÖLÜ

Göl, Elazığ il merkezine 26 km uzaklıktadır. Elazığ-Diyarbakır kara yolu kenarında, yola paralel olarak uzanmaktadır. Göl eşine az rastlanır ender göllerden birisidir. Göl: kuzey güney yönünde 20 km uzunluğunda ve 5 ile 7 km genişliğindedir. Gölün derinliği konusunda net bilgi yoktur. Ancak çevre halkının söylediklerine göre gölün derinliği 300 metreye kadar ulaşmaktadır. DSİ raporlarına göre gölün derinliği 152 metredir. Göl: çoğu fay kaynaklarının ayağı olan küçük dereler tarafından beslenir. Bu derelerin en büyüğü Kürk suyudur.

Elazığ Sivrice Hazar Gölü

Sonradan Behramaz deresi de göle çevrilmiştir. Hazar gölü kıyısında gerek kamu ve gerekse özel sektöre ait konaklama ve dinlenme tesisleri vardır. Göl kıyısında, 25’e yakın kamu kuruluşu eğitim ve dinlenme tesisleri vardır.

Elazığ Sivrice Hazar Gölü

Ayrıca Turizm Bakanlığından belgeli: motel, lokanta, günü birlik piknik alanları ve özel kuruluşlar tarafından işletilen balık evleri bulunur. Son yıllarda Hazar gölü çevresinde: çeşitli siteler, yazlıklar ve ikinci konutlar yapılmıştır.

Batık Kent

Göl, aynı zamanda tarihi bir alandır.

Gölün güney kıyısında göl içinde “Batık Şehir” olduğu söylenmektedir. Ayrıca “Kilise Adası” vardır. Bunlar: doğal sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Batık şehir: su altı arkeologları tarafından incelenmiştir. Gölün altında 2.5 kilometre karelik alana yapılmıştır. Su yüzeyinde, gölün içindeki tarihi kalıntılar görülebilmektedir. Çeşitli kayıtlara göre: Hazar gölünün güney kıyılarına yakın bir adanın, en yüksek yerinde 11’nci yüzyılda inşa edilmiş bir kale ya da şato özelliği taşıyan bir manastır veya kilise varmış. 12’nci yüzyılda Türkler yöreyi ele geçirince, buradaki merkez Rumkale denen yere taşınmış, ancak bazı kutsal eşyalar, sular altında kalana kadar burada korunmuştur. İşte kilise ya da manastırın çevresinde: ada üzerinde kurulmuş olan Gölcük köyünün ise, 19’ncu yüzyıl başlarında 60/70 haneli olduğu, dokumacılık ve boyacılık gibi işlerle meşgul oldukları anlaşılmıştır. Ayrıca: bunların gölün çevresinde tarla ve bahçelerinin bulunduğu, ancak suların yükselmesinden sonra kıyıla taşındıkları bilinmektedir.

Polonyalı gezgin Simeon: 1600’lü yılların başında bu bölgeye gelmiş ve aldığı notlarda: “Gölün içinde Surp Nişan adını taşıyan bir kilise ve köy bulunduğu, bir sandalla adadaki köye gittiğini ve akşam ayinine katıldığını, burada saklı bulunan ve kutsal sayılan haçı ricası üzerine kendisine gösterdiklerini” yazmıştır. Yine bir gezgin, Evliya Çelebi, notlarında “17’nci yüzyılda, Hıristiyanların taptığı altın çullu bir merkebin (bu merkebin Hz İsa’nın veya Havarilerinden birinin olduğuna inanılır.) bu manastırın içinde, yerin altında saklanmış olduğunu” belirtir. Yine bir söylentiye göre, buradaki kilisede “Hz İsa’nın yıkandığı bir taştan leğen bulunduğu” belirtilir.

Kilise: adanın en yüksek yerine yapılmıştır. Adayı sular kapladıktan sonra da bir süre göl ortasında kalmış ve sonradan harabe haline gelerek yıkılmıştır.

Elazığ Sivrice Uluslararası Hazar Şiir Akşamları

ULUSLARARASI HAZAR ŞİİR AKŞAMLARI

Her yıl geleneksel olarak düzenlenmektedir. Elazığ Valiliği, Elazığ Belediyesi, Fırat Üniversitesi tarafından ve çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından organize ediliyor. Türk dünyası edebiyat çevreleri tarafından tanınıyor.

 

HAZAR SPOR ŞENLİKLERİ

Her yıl geleneksel olarak düzenlenmektedir. Elazığ Valiliği tarafından düzenleniyor.

NE YENİR

Sivrice yöresinde, göl kıyısındaki restoranlarda göl balığı yiyebilirsiniz, uzun yıllara dayanan tecrübe ve alışkanlıklar, uygun lezzet, inanın oldukça güzel yapıyorlar.

Elazığ Sivrice

GEZİLECEK YERLER

Elazığ Sivrice Hazar Baba Dağı

HAZAR BABA DAĞI

Kayak merkezi, ilçe merkezine 6 km uzaklıktadır. Bu yolun 5 km asfalttır. İlçe, 2347 metre yükseklikteki Hazar Baba dağının eteklerinde bulunmaktadır. Hazar Baba dağında: kayak, yamaç paraşütü ve trekking yapılabilir. Kayak merkezi: 1850 metre rakımdadır. Burada muhteşem Hazar gölü manzarası izlenir.

Elazığ Sivrice Hazar Baba Dağı

Her yıl Aralık-Mart ayları arasında kayak severlere elverişli pisti, telesiyeji ve kafeteryası bulunmaktadır. Telesiyej 1100 metredir.

Elazığ ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.