Denizli Baklan

Denizli Baklan

Boğaziçi camisi içindeki süslemeleri mutlaka görün. Hüsameddin Gazi Bey Türbesini ziyaret edin. Peki başka, hayır yok.

ULAŞIM

Baklan, Denizli il merkezine 60 km uzaklıktadır. Baklan, Çivril arası uzaklık: 43 km. Baklan, Bozkurt arası uzaklık: 47 km.

TARİHİ

Bir rivayete göre, Horasan Beylerinden Abdi Bey, 12 çadırla buraya geldiğinde, içlerinden birinin nereye yerleşeceğiz demesi üzerine, ovayı göstererek “Bak-alana” demiş ve ondan sonra ilçenin ismi “Baklan” olmuştur. Yerleşim yerinin ilk kurucusu Abdi Bey; Horasandaki Kayı Boyu Beylerindendir. Bu boy, Horasandan yola çıkmış ve Bağdat üzerinden daha sonra Konya havalisine gelmiş. Buradan bir kısmı Bursa yöresine yerleşen Osmanlının kurucusu Kayı Aşiretidir. Abdi Bey ise Afyonkarahisar üzerinden Denizli Baklan bölgesine gelmiş aşireti temsil eder.

Burada, daha sonra Anadolu Selçuklu Uç Beylerinden Hüsamettin Bey gelerek yerleşmiş, çarpışmalar sırasında ölen Hüsamettin Bey burada bulunan türbeye defnedilmiştir. Daha sonra buraya “Dedeköy” ismi verilmiştir. Dedeköy, 1867 yılında kaza olur, 1885 yılında ise nahiye olur. Dedeköy, 1990 yılında ilçe olur ve ismi “Baklan” olarak değiştirilir.

Denizli Baklan

GENEL

İlçe Denizli ilinin Akdeniz bölgesine yakın kısmındadır. Arazinin çok büyük bir bölümü, en geniş düzlüklerden olan Baklan ovasındadır. Tek akarsu: Ege bölgesinin de en önemli nehri olan Büyük Menderestir. Yöredeki tek dağ, kuzeybatı eteklerinde Baklan ilçesinin kurulu bulunduğu ve 1307 metre yükseklikteki “Beşparmak” dağıdır. Dağlar: beş parmak sıralanışı ve görüntüsünü andırdığı için bu isim verilmiştir. İlçenin rakımı ortalama 950 metredir. Yörede karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak kışın soğuk ve yağışlı, yazın serin ve kurak geçer. İlçe halkının başlıca geçim kaynağı, tarım ve hayvancılıktır.

GEZİLECEK YERLER

Denizli Baklan Hüseyin dede türbesi

HÜSEYİN DEDE TÜRBESİ

Alp Eren Hüsameddin Gazi Bey

Bizans İmparatoru Alexis Kommenos, Menderes vadisindeki şehirlerin tamamını tahrip etmesi ve Burdur-Gölhisar taraflarına gelmesi üzerine, Selçuklu Sultanı, bu bölgeye Hüsameddin Gazi Bey ve Osman Bey adlı komutanları görevlendirmiştir. 1199 yılında Bizanslılara karşı birlikte mücadele ederek Bizanslıları mağlup etmişlerdir. Daha sonra Hüsameddin Gazi Bey ayrılarak ve müstakil bir komutan olarak Çal bölgesine yönelmiştir. Beşparmak dağının etekleriyle Baklan ovasını sarmış ve Menderes havzasını düşmandan temizlemiştir. Alp Eren Hüsameddin Gazi Bey, hayatının sonuna kadar sınır boyunda Bizanslılarla mücadele etmiş, aynı zamanda Uç Denilen bu bölgenin Türkleşmesi ve İslamlaşmasının mimarlarından olmuştur. Bu yörenin tarihinde iz bırakmış ve etkisi yüzyıllarca devam etmiş olan bu manevi kahraman, Bizanslılarla çarpışırken 1252 yılında şehit olmuştur.

Türbe

İlçe içindeki eski mezarlıktadır. Türbe, Selçuklu mimari özelliklerini taşır. Türbe: 8 x 8 metre ölçülerinde ve kare planlıdır. Duvarlar kesme blok taştan yapılmış, yer yer ise iki renkli taş kullanılmıştır. Türbe içinde 4 tane sanduka vardır. Sandukaların üstü ve zemin, çeşitli dokum eşyaları ile örtülmüştür. Duvarlar ve kubbe, sıva kaplıdır. Yapının kapı kanatları ahşaptır.

Denizli Baklan Tekke camisi

TEKKE CAMİSİ

İlçe merkezindedir. Kitabesine göre 1826 yılında yapılmıştır. Avlu içinde, dikdörtgen planlı, ahşap destekli bir camidir. Cami ahşap sütunların taşıdığı son cemaat yeri, harim ve harimim kuzey tarafındaki ahşap direklerin taşıdığı mahfilden oluşur.

Denizli Baklan Tekke camisi

Caminin kuzeybatı köşesinde, silindirik gövdeli sonradan yapılmış minaresi vardır. Caminin ahşap kapısı, pvc pencereleri ve ahşap minberi sonradan yapılmıştır. Caminin mihrabı ve dışa taşkın alınlığı, kalem işi süslemelerde süslenmiş olup, mavi, yeşil ve turuncu renklerle, geometrik ve bitkisel desenlerle dekore edilmiştir. Bu süslemelerin içinde ise ayetler yazılıdır. Mihrap nişinin içinde, ortada güneş batarken, kızıl rengi ile iki tarafında hilal şeklindeki ay stilize edilerek resmedilmiştir. Cami ahşap oyma yönünden zengin işçiliğe sahiptir. Özellikle ahşap sütun başlıkları ve tavanı, ahşap bindirme tekniğiyle yapılmıştır.

Denizli Baklan Boğaziçi Camisi

BOĞAZİÇİ CAMİSİ

İlçe merkezinde Boğaziçi mahallesindedir.

Osmanlı dönemi cami mimarisi özelliklerini yansıtan yapı, 1772 yılında inşa edilmiştir. Dikdörtgen planlı olan caminin harim kısmı, iki sıra halinde, beşer adet ahşap sütunla üç sahına ayrılmıştır.

Denizli Baklan Boğaziçi Camisi

Camide bulunan sütunların arası ahşap Bursa kemerleriyle kaplanmıştır. Orijinal çatısı düz dam halindeyken, 1948 yılında dört tarafa meyilli kiremit çatı haline getirilmiştir. Duvarları kerpiç malzeme ile yığma tekniğiyle yapılmıştır.

Denizli Baklan Boğaziçi Camisi

Caminin tavanı: ince ahşap süslemelere sahiptir. Sütun kemerleri ve duvarları bitkisel motifli kalem işi süslemelere sahiptir ki bu süslemeler görülmeye değerdir, mutlaka zaman ayırın ve görün. Duvar süslemelerinde ayrıca panolar içinde dini yazılar ve Kabe motifleri görülmelidir. Cami, geçtiğimiz yıllarda yanına yeni bir cami yapıldığı için günümüzde kullanılmamaktadır.

Denizli Baklan Karacatepe Höyük

KARACATEPE HÖYÜK

İlçe merkezine bağlı İcikli Mahallesine 3 km uzaklıktadır. Höyüğün yüzeyinde seramik parçaları bulunur. Bunlara göre: burada Tunç, Frig, Hellenistik ve Roma dönemlerinde yerleşim bulunduğu tahmin edilmektedir. 1998 yılında höyüğün nekropülünde kurtarma kazası yapılmıştır.

Denizli Baklan Han yıkığı höyüğü

HAN YIKIĞI HÖYÜĞÜ

İlçe merkezi ve Boğaziçi kasabası arasında bulunan uluyol güzergahında, Ortaçağ dönemini yansıtan kalıntılar, duvar, mimari elemanlar, sütunlar bulunmaktadır. Burası yöre halkı tarafından “Han Yıkığı” höyüğü olarak isimlendirilmiştir.

Denizli Baklan Çalbekir höyüğü

ÇALKEBİR HÖLÜĞÜ

İlçe merkezine bağlı Boğaziçi mahallesi sınırları içindedir. İlçenin 5.5 km batısındadır. Denizli-Baklan karayolu üzerindedir. Höyük: güneybatı-kuzeydoğu istikametinde 140 metre ve kuzey-güney istikametinde ise 90 metre uzunluğundadır. Yüksekliği 20-25 metre arasında değişir.

Höyükte: Frig ve Roma dönemine ait olduğu tahmin edilen seramik örnekleri bulunmaktadır.

Denizli Baklan Beşparmak Dağı Arkeolojik Yerleşimi

BEŞPARMAK DAĞI ARKEOLOJİK YERLEŞİMİ

Beşparmak dağında: antik bir taş ocağı, bir anıta ait düzgün kesme blok taşlar, mimari elemanlar, arşitrav ve lentolar bulunmaktadır. Düzlük alanda ve kayalıklar üstünde, çok miktarda Roma dönemine ait seramikler görülür.

 Denizli Güney gezi yazısı hakkında Güney

Denizli Babadağ

Denizli Babadağ

Babadağ yöresine yolunuz düşerse: özellikle yerel dokumalardan satın alın, keşkek yiyin, Babadağ evleri arasında sokaklarda dolaşın, tarihi evlerin güzelliklerini görün, ama eğer tarihe ve tarihi yerlere ilginiz varsa, mutlaka mutlaka Hisarköy’de bulunan köyün altında bulunan Attuda antik kenti kalıntılarını gezin, bir zamanlar antik dönemde oldukça büyük ve önemli bir kent olan Attudanın günümüze kadar ulaşan kalıntılarını görünce, neden burada daha ayrıntılı arkeolojik resmi araştırmalar yapılmaz diye düşüneceksiniz, ama elbette bu kalıntıların üzerinde bulunan köy evleri ve yaşayanları görüp şaşıracak ve hatta isyan edeceksiniz.

ULAŞIM

Babadağ, Denizli arası uzaklık: 36 km. Babadağ, Sarayköy arası uzaklık: 18 km.

TARİHİ

1386 yılında, Oğuz Türklerinden bir Yörük aşireti, Babadağ’a 3 km uzaklıktaki Oğuzlar köyüne yerleşirler. Daha sonra 4 km uzaklıktaki Yeniköy’e ve oradan da günümüzdeki konuma yerleşmişlerdir. Yerleşimin ilk adı Beşikkayadır. Daha sonra “Sarayköy’de oturan Kadının oturduğu yer anlamında” Kadıköy (Kadıkeriyesi) adını almıştır.

Bölgeye demiryolu gelmesiyle Sarayköy ilçe, Kadıköy nahiye olur. Babadağ, 1877 yılında Belediye olur. İlçe 1’nci Dünya Savaşı sonrası ve Kurtuluş savaşı öncesinde işgale uğramamıştır. Sivas kongresine üye göndermiş, Kurtuluş savaşı sırasında da milis kuvvetlerine asker göndermiş, malzeme yardımında bulunmuştur. 1935 yılında ise bölge İstanbul-Kadıköy ile karıştırıldığından, ilçenin ismi, eteklerinde kurulduğu Babadağın ismini almıştır. 1988 yılında ilçe olur.

Babadağ ilçesinin tarihi geçmişini bitirmeden önce bu bölge ile ilgili anlatılan bir rivayet var, ondan söz etmek istiyorum. “Selçuk Beylerinden birinin 3 oğlu vardır. Bunlar babalarıyla anlaşamazlar ve yurtlarını terk ederler. Bir tanesi: Ahıllı, diğeri Oğuzlar köyüne ve üçüncü geçen ise Babadağ yöresine yerleşir. Ahıllı ve Oğuzlar köyleri, su sıkıntısı ve coğrafi koşulların yetersiz olması nedeniyle gelişememiştir. Babadağ’a yerleşen genç ise, çobandır ve şanslıdır.

Çünkü, yörede 105 tane su kaynağı vardır. Çevrenin doğal örtüsü hayvancılık için oldukça elverişlidir. Bu gencin sürüsünün hayvanlarının çalılara takılan yünlerini eğirerek: heybe, halı ve kilim dokunmaya başlanır. Bu ürünler: solmayan ve bozulmayan kök boyalarla boyanır. Yöredeki tekstil sektörü bu şekilde gelişir.

Denizli Babadağ

GENEL

İlçe: güneyinde Babadağ sırtları ile çevrilidir. Denizden yükseklik 850 metredir. Arazi dağlık ve engebeli olduğundan tarım ve yerleşim zordur. Tarımsal üretim olarak sadece yem bitkileri ve kavunculuk yapılır.

Bu yüzden: halk, tekstil üretimine yönelmiştir. Ancak, ilçedeki tekstil imalatının sağlam zemine dayanmaması ve fason üretime dayalı olması ve tekstil sektöründe yaşanan krizler nedeniyle ilçeden dışarıya göç artmış, son zamanlarda ise azalmıştır. Yöreye dışarıdan göçler gelmektedir. Bölgede Akdeniz bölgesinin iç kısımlarında görülen iklim hakimdir.

Denizli Babadağ

BABADAĞ

İlçe merkezinin güney tarafından bulunan Babadağ, 2308 metre yüksekliktedir. Heybetli ve oldukça diktir. Tavas ovası, Aydın ovası ve Denizli ovasına hakim bir dağdır. Eteğinde yaylalar vardır. Denizli tarafında suları boldur. Dağ sporları için oldukça elverişlidir. Dağın tepelerinde yaz-kış kar bulunur.

DOKUMACILIK

Dokumacılık, yaklaşık 600 yıllık bir geçmişe sahiptir. 1965 yılından sonra yarı otomatik tezgahlara, 1985 yılından sonra ise tam otomatik tezgahlara geçerek sürekli canlılığını korumayı sürdürmüştür. İlçe merkezinde dokumacılık üzerine 19 fabrika ve 60 civarında atölye mevcuttur. Yaklaşık 800-900 civarında tam otomatik tezgah vardır. Günümüzde aile dokumacılığının devam ettiği ilçede, taş ve kerpiç evlerin böldüğü dar sokaklarda tezgahlardan gelen sesler yankılanmaya devam etmektedir.

NE YENİR

Bu yöreye yolunuz düşer ve yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, “et kapaması, et çevirmesi, keşkek” diyebilirsiniz.

NE SATIN ALINIR

Yörede geleneksel nostaljik eski el tezgahlarında üretilerek satılan Babadağ dokumaları ve natürel el dokumaları, bez, pike, kanaviçe, havlu, çarşaf ve çocuk bezi satın alabilirsiniz.

Denizli Babadağ

GEZİLECEK YERLER

Denizli Babadağ Cumhuriyet Mahallesi

CUMHURİYET MAHALLESİ

Babadağ’a özgü mimarisiyle dikkat çeken tarihi Babadağ evleri, ilçenin geneline yayılmış olmasına rağmen, ilçe merkezinde Cumhuriyet mahallesinde yoğunlaşır. Evlerin yapım tarihleri 18 ile 20’nci yüzyıllar arasına tarihlenir. Babadağ evleri genellikle tek veya iki katlıdır. Nadiren üç katlı olanlara rastlanır.

Çoğunluğu cumbasız ve balkonlu olup, eyvan tipi girişe sahiptir. Evlerin genelinde kapı ve pencereler dikdörtgen formlu ve ahşaptır. Bazı yapıların kapı ve pencerelerinde yuvarlak, basık veya sivri kemerler dikkat çeker. Yapıların geneli sade bir görünüme sahip olup, sadece basit süslemelerle bezenmiştir.

Denizli Babadağ Kırcataş camisi

KIRCATAŞ CAMİSİ

İlçe merkezinde Gündoğdu Mahallesindedir. 1800 yılında yapılan cami, Osmanlı dönemi mimari özelliklerini yansıtır. Geçmiş yıllarda bir yangın geçiren cami, daha sonra tamamen yenilenmiştir. Caminin batı duvarında, yüksek bir noktada küçük bir kitabe vardır. Bu kitabede, 1801-1802 tarihleri okunmaktadır. Cami, günümüzde ibadete açıktır.

Denizli Babadağ Attuda antik kenti

ATTUDA ANTİK KENTİ

İlçe merkezine bağlı Hisarköy beldesinde, ilçe merkezine 32 km uzaklıktadır. Babadağ’ın kuzey eteklerinde, doğal bir kale görünümünde yüksekçe bir tepe üzerinde bulunur.

Attuda, Salbakos dağı üzerinde önemli bir geçiş noktasında bulunduğu için Hellenistik dönem öncesine ait tarihi bir geçmişe sahip olmalıdır. Ancak bu dönem ile ilgili yeteri kadar arkeolojik kalıntı ya da yazılı belge yoktur. Kentin Pergamon Krallığı tarafından kolonize edilmesinden sonra, Attuda ön plana çıkmış ve adı daha çok duyulmaya başlanmıştır.

Bunlara göre, Attuda ile ilgili en eski bilgi ve buluntular, MÖ 200 yıllarına aittir. Pergamon krallığının verdiği ayrıcalıkla bir bütünlük oluşturacak şekilde kentin oldukça hızlı bir gelişim ve etkileşim içinde olduğu anlaşılmaktadır. Kentte bulunan Hellenistik yazıtlardan üç tanesi, Pergamon krallığı ile ilgilidir.

Attuda şehri, MÖ 1’nci yüzyıldan itibaren kendi adıyla sikke basmaya başlamıştır. Bunlardan biri İmparator Marcus Antonius zamanında, yaklaşık MÖ 39-35 yılları arasında basılmıştır. Bu gümüş sikkenin ön yüzünde “Tykhe”ya da “Kybele” başı, arka yüzünde “çıplak, ayakta bir Apollon heykeli” ve kentin adı olan “Attoyaeon” yazısı vardır.

Yerleşim içinde bulunan mimari elemanlar değerlendirildiğinde, Attuda’nın yakın ilişkide bulunduğu Aphrodisias kentinin etkisi altında imarını sürdürdüğü anlaşılmaktadır. İki kent arasındaki ilişki sadece mimari alanda kalmaz. Roma imparatorluk döneminde de bu ilişki artarak sürmüştür.

Şehirdeki yapılaşma:

MS 2 ve 3’ncü yüzyıllarda da artarak devam etmiştir. Bulunan yazıtların büyük çoğunluğu bu döneme aittir. MS 3’ncü yüzyıl başlarında, Carmini ailesinden olanların aldıkları önemli görevler ve inşa ettikleri yapıların, Attada için büyük bir katkı sağladığı bellidir.

Özellikle Aphrodisias Aphrodite Tapınağı gibi önemli bir kült alanının başkanlığı ve veznedarlığının Attudalı bir aileden birinin elinde olması ve bu aileden kişilerin sürekli önemli üst görevlere getirilmesi dikkat çeker. Bunlar: Salbakos dağı üzerinde, tam geçiş yerindeki Attuda’nın bu dönemlerde de kendi varlığını hissettirdiğinin göstergesidir.

431 yılında Ephesos’ta toplanan 3’ncü Ekümenik Konsile Attudalı piskoposlar da katılmıştır. Şehirdeki yaşam: MS 6’ncı yüzyıl ve sonrasında zayıflamaya başlamış ve tekrar canlanması ise Türk dönemiyle birlikte olmuştur.

Denizli Babadağ Attuda antik kenti

Evet, bu tarihi gelişim sonrasında, gelelim kentin bulunması ve arkeolojik araştırmalara:

Hisarköy ve çevresinde bulunan seramik ve heykeltıraşlık gibi küçük buluntuların tamamı, Hierapolis Arkeoloji Müzesine götürülmüştür. Diğer bir kısım mimari eser ise, halen köy camisi önünde muhafaza edilmektedir. Antik yerleşimin izleri, mahallenin ortasındaki Asar Tepe’den aşağı doğru teraslar halinde genişleyerek yayılır. En alttaki vadi yamaçlarında ise, kentin nekropolüne ait mezarlar bulunmaktadır.

Asar Tepe

Buraya çıkışı sağlamak için doğal kayalar kesilip, teraslar yapılarak yollar oluşturulmuştur. Son dönemlerde yapılan tüm değişikliklere rağmen, Asar Tepe’nin en üst noktası yer yer doğal taşlardan oluşturulmuş düz alan şeklindedir. Burası ilk olarak, antik çağda kullanılmış bir toplantı yeri veya dinsel seramoni yeridir.

Heredot’a göre: Persler, gelenek ve görenekleri gereği, özellikle dinlerinin Zeus’a kurban kesmeyi gerektirir ve bunu dağ başlarında yaparlar, Zeus dediklerinin de gök kubbe olduğunu belirtir. Bu tören ve toplanma yeri uygulamaları: Hıristiyanlık inancında, Bizans dönemi boyunca ve Beylikler döneminde de görülen bir uygulamadır.

Denizli Babadağ Attuda antik kenti

Mimari Kalıntılar

Toplanan mimari elemanlar, mahalle camisi önünde, Tekke çeşmesi çevresinde ve türbe içinde olmak üzere 3 yerde toplanmıştır. Ayrıca ev duvarlarında da yazıtlı ve yazıtsız birçok tarihi eser bulunur. Mimari elemanların büyük çoğunluğu kireçtaşı ve mermer sütun kaidesidir ve Helenistik ile Roma dönemlerine tarihlenir.

Kültler ve Tapınaklar

Attuda şehrinin bulunduğu bölgede en yaygın olan kültler Men ve Ana Tanrıça kültüdür. Men isimli tanrının bu bölgedeki en önemli kült yeri ve kutsal alanı: kesin yeri bilinmeyen Men Karou Tapınağıdır.

Ünlü coğrafyacı tarih yazarı Strabon: Menderes ve Lykos vadileri boyunca giden yolu takip ederken, Men Karou Tapınağını gördüğünü yazar. Men Karou Tapınağının Attouda sikkeleri üzerinde bulunması, bu kutsal mekanın kesinlikle Attouda sınırlarında bulunmasından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden, kent merkezinde olmayan kutsal alanın, vadi içindeki bir yerde olabileceğine inanılmaktadır.

Ayrıca, dağlık yerleşimler ve dağ zirvelerinde Ana Tanrıçaya adanmış kült yerlerinin yaygınlığı bilinmektedir. Hisarköyde çarşıdaki caminin kuzeybatı köşesine yerleştirilmiş olan Meter Adraston adının geçtiği yazıt da bu tanrıça ile ilişkilendirilir. Tanrıçanın adının geçtiği yazıtlara göre, attouda kentinde  ve çevresinde Meter kültürünün saygın bir yere sahip olduğu ve kentin baş tanrıçalarından birisi olarak tapınım gördüğü kesindir.

Kültler konusunda eldeki en kesin bilgiler, sikkeler üzerindeki betimlemelerdir. Bu betimlemelere göre: kentte başta Apollon olmak üzere Kybele, Tykhe, Zeus, Athena, Asklepios, Helios, Serapis, Dionysos, Artemis, Anatis gibi tanrıların ismi geçer. Tüm bunlara rağmen, Attouda içinde yeri kesin olan ve planı tam bilinen bir tapınak kalıntısı yoktur. Ancak tahminlere göre, burada birden fazla tapınak olmalıdır.

Öte yandan: İncil’de söz edilen 7 kiliseden birisi de “Laodikeia kilisesi” dir ve burada ortaya çıkarılmıştır.

Doğuya doğru uzanan bir sırt üzerinde kurulan kentin, kuzeyindeki Arap deresi ile güneyindeki Bakla deresi, mahallenin doğusunda birleşerek Menderes ırmağına doğru akmaktadır. Bu dereler hem antik, hem de modern yerleşimin üç yönünde doğal bir sınır hattı oluşturmaktadır.

Antik kalıntılar üzerinde kurulan Hisarköy, Osmanlı döneminden beri varlığını sürdürmektedir ve bazı dokuların yok olmasına sebep olmuştur. Köy yerleşimi en üst tabakada halen varlığını sürdürmektedir. Her taraf tarihi yapılarla ve onların yıkıntılarından kalan taşlarla doludur. Evlerin altında mezar tipi mekanlar, mağaralar ve kayalardan oyma mezarlar gibi birçok farklı kalıntılar bulunuyor.

Köylüler, 1970’li yıllarda küçük ölçekli bir köy müzesi kurmuşlardır, ama bu müze günümüzde boş ve kapalıdır. Çünkü köy halkı tarafından açılan bu müze hazine avcıları tarafından  defalarca soyulmuştur.

Ancak, Hisarköyün başka bir yere taşınması faaliyetlerine başlanıldığını ve devam ettiğini öğrendim. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2005 yılında köyün 2 km ilerisindeki Çamlar Mevkiinde konutlar yapılmıştır, ancak Hisarköylülerin bu konutlara taşınmayı kabul etmedikleri söyleniyor.

Denizli Babadağ Trapezopolis antik kenti

TRAPEZOPOLİS ANTİK KENTİ VE NEKROPOLÜ

İlçe merkezine 13 km uzaklıktaki Bekirler köyü kuzeydoğusunda Boludüzü mevkiindedir.

Antik kent, Bekirler köyü etrafındaki tepecikler ve eteklerine yayılmıştır. Antik kentin kuzeyden güneye doğru uzanan düzlük üzerine, arazinin coğrafi yapısına göre kurulduğu anlaşılmaktadır.

Trapezopolis şehri, Karia ve Phrygia sınırında antik bir kenttir. Şehrin isminin anlamı, Helen dilinde “Düzlük” anlamına gelir.

19’ncu yüzyıl sonlarında, Anderson bu bölgede bir araştırma yapmış ve Seyre’de bir takım yerleşim izlerine rastlamışsa da kesin bir yargıya varamamıştır.

Denizli Babadağ Trapezopolis antik kenti

Sadece burada üzerinde “Trapezopolis” ismi olan bir yazıt bulmuştur.

Bugün, bu bölgede zemin seviyesinin yaklaşık 70-100 cm altında, etrafı kayraktaşı veya tuğla ile çevrilmiş, silindirik formlu ve kapaklı, pişmiş toprak lahit mezarlar bulunmaktadır. Bunların üzeri yine kayrak taşı ve tuğla ile kapatılmıştır.

Yüzeyde bazı yapı kalıntıları izlenir. Yüzeydeki kalıntılar, Roma ve Bizans dönemi özellikleri göstermektedir.

YARDAN ÇAYI

Belediye tarafından şelalenin çevresinde yapılan çevre düzenleme çalışmaları sonucunda, burada oldukça güzel bir mesire alanı oluşturulmuştur.

 Denizli Bozkurt gezi yazısı hakkında  Bozkurt

Denizli Çardak

Denizli Çardak

Çardak denildiğinde, aklıma gelen: küçük ve güzel bir ilçe. Özellikle: Acıgöl ilginç. Gölün hemen kıyısında; bir kimyasal fabrikası var. Öğrendiğime göre, Acıgölden elde edilen kimyasal bir madde; çamaşır yıkama deterjanlarındaki bir hammadde olarak kullanılıyormuş.

Bu nedenle, gölün hemen kıyısında, bu kimyasal maddenin üretilmesine yönelik bir fabrika kurulmuş. Bu göl gerçekten ilginç. Göldeki bu hammaddeyi elde etmek için, gölün suları, teraslanmış ve havuzlar halinde ayrılmış. Bu havuzlarda, belli bir süre güneş ışığında kurutulan sudan, bu ham madde elde ediliyor ve göl kıyısındaki fabrikada işlenerek, kullanıma hazır hale getiriliyormuş. İlginç olan, gölün tamamen havuzlar halinde bölünmesi. Bu havuzların arasındaki setlerden, araçla veya yürüyerek ilerleyebiliyorsunuz.

ULAŞIM

Çardak ulaşımının en kolay yanı: hava yolu. Evet, bölgenin yani Denizli yöresinin hava alanı: Çardak ilçesi sınırları içinde. Hava alanı, hemen Denizli-Afyon kara yolunun bitişiğinde. Aslında, Çardak hava alanı, 1991 yılında hizmete girmiş olup, askeri/sivil bir hava alanı olarak düşünülerek yapılmıştır.

Yani, ulaşım yönünden çok şanslı bir yer. Ankara asfaltı, ilçenin tam ortasından geçiyor. Denizli-Çardak arasında ise, bölünmüş yol var.

TARİH

İlçenin tarihçesi, Selçuklular ile başlar. Selçuklular döneminde “Hanabat Kervansarayı” bölgeye yapılmış en önemli eser olarak öne çıkar. Bölgede daha sonra, Germiyanoğullarının hakimiyeti görülür. Daha sonra ise, Yıldırım Beyazıt tarafından, bölge Osmanlı topraklarına katılır. Timur dönemini takiben, 1429 yılında, bölge yine Osmanlılar tarafından ele geçirilir.

Cumhuriyet döneminde küçük bir köy olan İlçe, önce Dinar ve daha sonra ise Honaz ve Bozkır bucaklarına bağlanmıştır. 1958 yılında ise, Denizli iline bağlanarak, ilçe statüsüne geçer.

Çardak isminin kaynağı: Çardak halkı, daha önceleri, Maymun dağı eteklerindeki bir köyde yaşarlarmış. Halk, hayvanlarını güneş sıcağından korumak için, evlerinin ön tarafında veya yanlarında “Çardak” denilen gölgelikler oluştururlarmış. Bu küçük Türkmen köyünün, hemen güneyindeki kervan yolundan geçen, diğer köylüler ise, bu nedenle, buraya “Çardaklı Köy” adını vermişlerdi. Bu isim, yerli Türkmen halkı tarafından benimsenir ve günümüze “Çardak” olarak gelir.

GENEL

Ekonomik değerler düşünüldüğünde: yöre halkının tarım ve hayvancılıkla geçimini sağladığı görülür. Yörenin iklimi: yazları sıcak ve kurak, kışları yumuşaktır. Daha doğrusu, bir geçiş iklimi var.

GEZİLECEK YERLER

Denizli Çardak gölü-Acı göl

ACI GÖL (ÇARDAK GÖLÜ) 

Çardak ile Afyon-Dazkırı ilçesi arasındadır.  Söğüt dağlarından inen su ile besleniyor. Rakımı: 836 metredir. Suyu: acı ve tuzludur. Derinliği: 3-4 metre civarındadır. Gölde: tuz ile birleşik, potasyum, sodyum ve sülfat var. Bu nedenle: göl kıyısında: özel kimyasal tesisler kurulmuş. Bu tesislerde: gölden elde edilen sodyum-sülfat ham maddesi arıtılıyor. Bu ham madde: deterjan, kozmetik, cam, boya ve deri sanayinde kullanılıyor.

BEYLERLİ (ÇALTI) GÖLÜ

Acıgöl’ün 20 km. güneybatısında bulunan Çaltı gölünün suları ise tatlıdır. Derinliği azdır. En derin yeri: 4 metredir. Denizden yüksekliği: 850 metredir. Suyu, bir kanalla Acıgöl’e veriliyor. Acıgöl-Çaltı Gölü bölgesi, aynı zamanda kuş türleri gözlenmektedir. Burada, günümüze kadar 203 tür kuş gözlenmiştir. Bunlardan, 22 tanesi, burada kuluçka yapmıştır. Bunların en yoğun olanları: Toy ve Turna. Gölde balık yetişmiyor.

Denizli Çardak Çardakhan Kervansarayı

ÇARDAKHAN KERVANSARAYI 

İlçe merkezindedir. Kitabesine göre: Alaaddin Keykubat zamanında, 1299 yıllarında yapılmıştır. Oldukça geniş bir kare avlusu, 6 bölümlü holü ile, Sultan hanlarının sade bir benzeri olarak gösteriliyor. Han, Dinar ilçesine bağlı bulunduğu dönemde: “Hanabat” adıyla anılmıştır. Kurtuluş savaşı sırasında ise, tahıl ambarı olarak kullanılmıştır.

Denizli Güney gezi yazısı için  Güney