Antalya Beldibi

Antalya Beldibi

Antalya’nın 25 km. batısında. “Olympos Beydağları Sahil Milli Park” ı içinde. 4000 dönümlük, ince uzun bir ova üzerinde. Yüz elli yıl öncesine kadar, buralar, tamamen meşe ormanları ile kaplı imiş.

Beldibi denince, aslında buraya varmadan, hemen yolun solunda, yol ile deniz arasında kalan güzel bir plaj bölgesi ve hemen kının karşısında yöre halkının “sıçan adası” olarak isimlendirdikleri bir ada göreceksiniz.

Topçam plajı: Antalya’nın en çok ilgi gören, çam ormanları içinde bir plajı. Dalış yapmak isteyen amatör dalgıçlar için, bu sahil ideal bir yer.

NESOS LYRMATEİA-REŞAT ADASI/SIÇAN ADASI/GÜVERCİN ADASI:

Topçam plajının hemen karşısındadır. Zaman içinde değişen isimleriyle bilinir. “Lyrnas Adası” anlamındaki adını, karşı kıyıdaki Lyrnas’tan aldığı anlatılmaktadır. 

Pseudo Skylas: “Lyrnateia” olarak söz eder. Roma dönemindeki adı “Çekirge Adası” anlamındaki “Attelebusa” dır. İtalyan denizcilere yol gösteren bahriyenamelerde Renathia, Aratia gibi isimlerle geçer. Piri Reis 1522 tarihli eserinde Güvercin adası demiştir. 18-19’ncu yüzyıl kaynaklarında rasat olarak geçmesi nedeniyle, burada köle satışının yapıldığı düşünülmüştür. 

Antalya limanının hemen batısında, kıyıdan 700 m açıkta, küçük, kayalık bir adadır. 

Bir yanı dik, ulaşılmaz bir kayalık, diğer yanı denizden itibaren dik yamaçlanan kayalık yapıdadır. 

Sahile bakan tarafında su kotuna yakın paralel bir koruma duvarı uzanır. İşçiliği Bizans dönemine işaret eder. Osmanlı döneminde de kullanılmıştır. Asıl erken kalıntılar tam tepededir. Kuş pisliklerinin kapladığı yoğun cangıl içinden sürünerek zorla çıkılır. Ve, adının neden güvercin/kuş adası olduğu da böylece anlaşılır.

Tepede kule bulunmaktadır ve işçiliği Helenistik dönemdendir. Kule, Antalya tarafında ve tüm Akdeniz’e bakmaktadır. Kulenin sahil tarafındaki yamaçta yoğun bitkiler arasında birkaç yapı bulunur. Bunlardan ikisi, iyi yalıtılmış sarnıçtır. Bunların da işçiliği tepedeki kuleyle aynıdır. Anlaşılan burada bir deniz garnizonu konumlanmıştır. Bugün ise hemen dibinde Balıkçı Barınağı bulunuyor.

Söylentiye göre: Harrunnür Reşit zamanında, bu ada Arap donanması için bir süre donanma üssü olarak kullanılmış ve adaya bu nedenle, bu isim verilmiş. Ancak yerli halk, daha öncede söylediğim gibi, adanın kıyıdan görünümü sıçana benzediğinden, adaya sıçan adası ismini takmış.

Ada, görüldüğünde sanki kıyıya yakın gibi duruyor ve buna güvenip veya aldanıp demek sanırım daha doğru olur, adaya kadar yüzmeyi deneyenler oluyormuş. Başarıp ta adaya yüzebilenler ise, adanın çevresindeki muhteşem akıntıya kapılıp gidiyorlarmış, yani “böyle bir denemeyi aklınıza bile getirmeyin “demekte yarar var.

Evet; Beldibi, 1994 yılında belde olmuş.

Doğası, narenciye ürünleri, yürüyüş yolları, günübirlik piknik alanları, turistik tesisleri ve çevresindeki alışveriş merkezleriyle, bugün önemli turizm merkezlerinden biri haline gelmiş.

Buranın en büyük özelliklerinin başında: çok miktarda ve ülke turizmine büyük hizmet veren; tatil köyleri ve otellerin bulunması.

Ayrıca: mağaraları ile ünlü. Sarıçınar, Hayıtlıgöl, Belbaşı, Haçlı ve Beldibi Mağaraları var. Bu mağaralar yol üzerinde değil. Mağara gezilmesi yönündeki tercihinizin olması ve de ana yoldan sapmanız gerekiyor.

Bu nedenle; ayrıntıya girmiyorum. Yalnızca, yol üzerindeki bir mağaradan kısaca söz edilebilir. İlginizi çekerse, kısa bir mola verip, ana yoldan fazla ayrılmadan, bu mağarayı görebilirsiniz. Evet, bu mağara, Beldibi (Kumbucağı ) Mağarası. Sınığak biçiminde. Beldibi plajının yakınında.

Denizde 50 metre uzakta ve 25 metre yükseklikte. Çamdağ Tüneli, mağarayı bulmanıza yardımcı olabilir. Şöyle ki, tünel girişinin yanında, mağaraya gelen ziyaretçiler için otopark var. Tel örgü ile çevrili olan mağaranın ön kısmında, Antalya Müzesi tarafından konulan bir tanıtım levhasını görebilirsiniz.

Mağarada yapılan araştırmalardaki buluntular, buradaki yaşamın, neolitik çağlara yani MÖ.10 binlere kadar gittiğini ve devamlı olarak iskan yeri olarak kullanıldığını belirliyor. Buluntular arasında; çakıl taşına boyama ve kazma yolu ile işlenmiş veya heykel şekline getirilmiş sanatsal nitelikte eserler yer almakta. Bunlar; Antalya Müzesinde.

Günümüzde, mağarayı, dar bir kumsalın denizden ayırdığı mağara içinde neler görülebilir? Arka duvarlarında bulunan resimler dikkati çekiyor.

Çok eski devirlerden kalan bu resimlerin benzerlerine, ne Anadolu’nun başka diyarlarında ne de dünyanın başka bölgelerinde rastlamanın mümkün olmadığı sanılıyor, yani çok ender bulunabilecek orijinli, ilginç 15 tane resim var.

 

LYRNAS-BELDİBİ-HAYITLIGÖL  

Evet Beldibi günümüzde her ne kadar tatil köyleri ve otellerin yoğun olduğu bir yer olsa da bir  zamanlar yani antik dönemdeki Beldibi nasıldı? Şimdi ondan söz edeceğim.

Miletli Hekataios: “Lyrnas’ın Pamphylia’da bir polis olduğunu” söyler. Helenistik dönemde ise bir kasaba olarak söz edilmektedir. 

Thebe ile aralarında 7.5 km mesafe vardır. 

Lyrnas, Homer’de “Lyrnessus” olarak Thebe ile birlikte anılır. Beldibi’nin 3 km kuzeydoğusunda, Hayıtlıgöl’dedir. 

Küçük bir kayalık üzerinde kurulu kentten 30-40 civarında Helenistik ve Roma yapısı günümüze kalmıştır. Bizans dönemine ait bir yapı gurubu da gözlenmiştir. Yapıların kaya kesimleri görünür. Helenistik bir yazıtta “Tenedos ile Phaselis arasında bir anlaşma yapıldığı” öğrenilir. Yalın lahitler, basit kiremit mezarlar ve khamosorion mezarların varlığı görülür. Arapsuyu’nda yapılan bir kazıda Lyrnas’taki gibi kiremit mezarlar bulunmuştur. 

Stadiasmus Maris Magni’den yola çıkılarak Konyaaltından Beldibine kadar Tenedos, Thebe ve Lyrnas’ın lokalizasyonu bilinmektedir. Ancak bu küçük yerleşimlerin sahil kolonileri olduğu düşünülür. 

BELDİBİ MAĞARASI:

Beldibi çevresindeki dağlarda çok sayıda mağara bulunmaktadır. Bunların bir kısmının prehistorik adam tarafından kaya sığınağı olarak kullanılmış olduğu saptanmıştır.

Kumbucağı, Hayıtlıgöl, Sarıçınar ve Haçlı mağara, duvarlarında kaya resimleriyle 15-20 bin yıl önceye, Üst Paleolitiğe tarihlenir. Demir oksitten elde edilmiş kırmızı boya ile çizilmişlerdir. Çok basit çizgisel şekillerden oluşan kaya resimlerinin konusu belirsizse  de haç biçimindeki çizimlerin insanı temsil ettiği öngörülmektedir. Bunlar, muhtemelen o mağarada yaşayanların resimleridir. Yani ilk Beldibi sakinlerinin fotoğraflarıdır. Beldibinde 6 tane Paleolitik sığınak olduğu belirtilir. Bu kültürler topluluğu, Beldibi prehistorik kazılarını yürüten uzmanlar tarafından “Beldibiyen, Kemeriyen, Belbaşıyen” olarak adlandırılmış ve bölge prehistoryası, yerel isimlerle simgelenmiştir. 

Beldibi-Kumbucağı sığınağının 2.5 km kuzeybatısında Belbaşı sığınağı bulunur. Burası Beldibinden daha sonra iskan görmüş ve aynı zamanlarda terkedilmiştir. Çok sayıda kemik aletler, mikrolitikler genellikle avlanmak ve deri işçiliği gibi işlerle ilgilidir.

Avlayıp besledikleri hayvanların çoğunluğunun geyik, dağ keçisi ve domuz olduğu, ele geçen yanmış hayvan kemiklerinden anlaşılmıştır. Asıl ilginç olan ise, bir genç kıza ait yanmış kemiklerin bulunmasıdır. Kemik üzerindeki çentiklerin, içteki iliğin çıkarılması amacıyla yapıldığının kesin olduğu, dolayısıyla sığınakta insan da yenmiş olabileceği düşünülür. 

Hisarçandır’da bulunan Karain sığınağı, bölgede dönemler  boyunca kullanılmış daha pek çok sığınak olabileceğini gösterir. Karain sığınağı duvarlarında insanlar, geyik ve dağ keçileri resmedilmiştir. 

Yazısız zamanların ardından, 3 binden itibaren yerli Solymlerin yaşadığı bölgeye dahildir. Pamphylia denizinin batısında sahili perdeleyen Bey Dağlarının batısına Lykia Bölgesi halkları ve doğu kesimine de Greklerin gelmesiyle asıl yerli halk, topraklarından olmuş, merkez Termessos’a, Mnara’ya ve dağlara doğru geri çekilmiştir. 

Beldibi, sarp kayaların sahile dik indiği zor bir arazi yapısına sahiptir. Bugün, sık sık tünellerle geçilmesi bundandır. Bu zorluğu, yolsuz zamanlarda, herkes gibi, İskender de yaşamıştır. Makedon kralı İskender’in, Klimaks (Merdiven) dağlarının aşılmaz kayalıkları karşısında sahilden, çoğu zaman deniz içinden ilerleyebilmiştir.

Bu  durumu Strabon şöyle anlatır: “Pamphylia Denizi kenarında Klimax olarak adlandırılan ve sahil kenarında, durgun havalarda yolcuların ancak geçebileceği kadar meydana çıkan, deniz kabardığında ise  dalgalar ile tamamen örtülmüş dar bir geçit noktası bırakan bir dağ bulunmaktadır. Dağ aşırı giden yol dolambaçlı ve dik olduğu için iyi havalarda sahil yolu kullanılır. İskender ise, kışa yakalanmasına rağmen şansına aşırı inanan biri olarak, dalgalar çekilmeden önce yola çıktı ve askerleri bütün gün göbeklerine kadar suya batarak yürüdüler”

Evet, Beldibi hakkındaki bu ana girişten sonra, Şimdi Beldibi Mağarası:

Beldibi Mağarası: Antalya-Kemer sahil yolunda Çamdağ tünelinin çıkışındadır. Denize 800 metre uzaklıktadır. Denizden 25 m yüksekliktedir.

Mağara Kemer merkeze 19 km uzaklıktadır. Giriş ücretsizdir.

Mağara: 1956 yılında keşfedilmiştir. Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Kemer Beldibi Mağarası

Mağaranın genişliği 5 metre, derinliği 4 metre ve yüksekliği 3.5 metredir. Sığınağın taban kodundan 12 metre yukarıdadır. Mağara: 12 metre kalınlığında dolgu toprağına sahiptir.

Mağarada yapılan kazılar sonucunda: mağarada 6 farklı katmanla karşılaşılmıştır. Eski dönemlerde mağarada yaşayan toplumların, avcı ve toplayıcı oldukları anlaşılmıştır.

Mağara içinde: Paleolitik, Metolitik ve Neolitik dönemlere ait buluntular vardır.

Ancak günümüzde mağaranın içinde bulunan dolgu tabakaları, yağmur suları ve rüzgarların oluşturduğu doğal tahribat nedeniyle yok olmuştur.

Mağarada yapılan arkeolojik araştırmalarda: toplam 6 tabaka teslim edilmiştir. Üst Paleolitik ve Mezolotik döneme ait çakmaktaşı aletler bulunmuştur.

Beldibi mağarası iki bölüme ayrılmaktadır.

Bu bölümler: Yukarı Beldibi ve Aşağı Beldibi bölümleridir.

Aşağı Beldibi Mağarası-Kaya Sığınağı:

Mağaranın altında: kayalığın yarım daire biçiminde, teras halinde denize uzanan kısmında, terasın genişlediği yerde 3 metre uzunluğunda cephesi olan, derinliği ise birkaç metreyi geçmeyen bir “Kaya Sığınağı” vardır.

Esas kazı yapılan yer burasıdır.

Burada: 6.20 metre derine inilerek kazılar yapılmıştır.

BULUNTULAR:

Bu sığınakta yapılan çalışmalarda çok sayıda bulgu elde edilmiştir. Üst Palaolitiğe ait olan bu bulguların en ilginci: üzerinde insan çiziminin bulunduğu bir çakıl taşıdır. En önemlilerinden biri de 16 cm uzunluğunda bir balık figürüdür. Gözü, ağzı ve hatta üstündeki pulları bile işlenmiş olan balık, Anadolu’da bilinen en eski heykelciktir. 

B tabakasında çanak-çömlek bulgularla Neolitik katman tanımlanır. Artık tarım zamanıdır ve artık mağara terkedilmiştir. Bunun ardından Beldibin’de ilk köy kurulmuş olmalıdır. 

Kaya sığınağının arka duvarında: 1956 yılında boyalı resimler keşfedilmiştir. Kaya altı sığınağı duvarlarında; şematize edilen insan, dağ keçisi ve geyik resimleri bulunmaktadır.

2014 yılında duvar resimleri levha ile kaplanarak koruma altına alındı. Ayrıca mağaranın girişi de define avcılarından korunması için, tel örgü ile çevrildi. Ancak günümüzde bu koruma şemsiyesinin de tahrip edildiği görülmektedir.

Ayrıca: burada çeşitli objeler bulunmuştur. Burada, çakmak taşından olta benzeri aletlerle birlikte çeşitli çakmak taşı aletler bulunmuştur. Bunlar: muhtemelen değişik bir ok ucu veya delici olarak işlev taşımaktadır.

 

Antalya şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Antalya Lara

Antalya Muratpaşa Lara

Antalya Muratpaşa Lara; Antalya’nın 12 km. doğusundadır. Şehir içinden: Atatürk Caddesi, Işıklar Caddesi, Özgürlük Bulvarı ve Lara Caddesi takip edilerek gidilebilir. Antalya merkezinden, düzenli olarak şehir içi otobüsleri ve minibüsler kaldırılmaktadır.

Lara bölgesi: Türkiye’nin en büyük kum plajlarından biri. Kum gayet ince. Çevrede; çam ormanları var. Deniz derin değil, nispeten sığ. Yani; deniz içinde belli bir süre sonra derinleşiyor. Dibi de, ince kum. Ayrıca; bu bölgede çok büyük ve son derece modern oteller ve tatil köyleri var. Özellikle: kundu bölgesinde. Zaten: Antalya’daki beş yıldızlı otel sayısı, İspanya’dakiler den fazla. Gemi şeklinde, uçak şeklinde, Rusya-Moskova’daki kızıl meydanı anımsatan şekilleriyle, birçok otel. Yani: Antalya’nın şehir içindeki otellerinin büyük kısmı; Konyaaltı mevkinde toplanmış iken; tatil köyleri ve bir kısım lüks otel ise, Lara bölgesinde bulunuyor.

Antalya Büyükşehir Belediyesi ile İl Özel İdaresinin sorumluluğunda bulunan Lara Birlik Sahili, modern bir projeyle halka kazandırılmış. Cazibe merkezi haline getirilmiş. 400 bin m.kare alan ve 2 km. lik sahil var. Burada: yürüyüş, bisiklet ve kay kay yolu bulunuyor. Vatandaşlar; birlik sahiline ücretsiz girebiliyorlar. Ayrıca: Lara Beach olarak isimlendirilen bölge oluşturulmuş. Bünyesinde: 11 plaj ünitesi, 4 yeme-içme ünitesi, 4 kır kahvesi, 1 disco, 2 futbol sahası, 1 lunapark ve açık sergi alanları, çok sayıda çocuk parkı olan bir yer. Otopark alanları ücretsiz. Kulüp başına, oldukça geniş alan düşmekte. Belli bir ücret karşılığı; kıyıda, tercihinize göre (3,4,5, 6 kişilik) ahşap bir zemin üzerine, temiz minderler veriliyor. Üstünüze de, şemsiye. Bu minderler üzerinde; gölgede, saatlerce kalabilmeniz mümkün. Ayrıca; beach kulüplerde; fast food tarzı yemek ve her türlü içecek bulmakta mümkün.
Şehre uzak, sanırım bu yüzden kalabalıklar akın etmiyor. Sakin ve sessiz. Halihazır durumu ile, beach park ile yakından uzaktan pek ilgisi yok. Yani: Koyaaltı beach park ile karşılaştırmamak gerek. Tercih sizin. Burası: sakin ve sessiz. Merkezden pek insan çekemese de, buraya yakın çevre otellerinden gelen yerli ve yabancı turistler var.

Antalya Muratpaşa Lara

ANTALYA TERS EV AKSİYON PARKI MÜZESİ

Kundu oteller bölgesindedir. Güzeloba Mahallesinde 2384 Sokaktadır. Her gün saat 09.00-20.00 arasında ziyarete açıktır.

2015 yılında açılmıştır. Dünyanın 13’ncü ve Türkiye’nin birinci aksiyon fotoğraf evidir. Dekorasyonu ile ilgi çekiyor. Açıldığı günden bu yana 8 kere iç dekorasyonu değiştirilmiştir. Bu yüzden birçok kez burayı ziyaret edenler var. Yaz ve kış olmak üzere, yılda iki kere dekorasyon değiştiriliyor. 300 metre karelik arazi içinnde, 85 metre kare olarak inşa edilmiş, küçük bir mekan, değişik bir yapı. Küçük bir kulübeyi ters koymuşlar ve özellikle çocuklara çok ilginç geliyor. Burada evin içinde üç boyut hissini veren 25 derece eğimli yapı söz konusu. Bu yüzden eve ilk girenler, denge sıkıntısı yaşayabiliyor, baş dönmesi yapıyor. İçeride çok fazla oyalanamıyorsunuz, çünkü arkada fotoğraf çektirmek için bekleyenler sıra oluyor. Normal fotoğraf çektiriyorsunuz, sonra fotoğrafı 180 derece ters çeviriyorsunuz, eşyalar olması gereken yerde görünürken, kendiniz tavana asılıymış gibi oluyor. Çünkü evde tavan ve çatı yerde, yerde olması gerekenler ise havadadır.

Antalya Muratpaşa Lara

 

Antalya Muratpaşa Lara

KUNDU DOLPHİNARİUM

Aksu bölgesinde, Kundu Kemerağzı Tesisler Caddesindedir. Burada sevimli yunuslar, neşeli foklar ve deniz aslanları bulunuyor. Gösteriler her Çarşamba ve Cumartesi günleri, saat 15.00 de başlıyor ve 1 saat sürüyor. Yunuslar ile yüzme ise: Pazar günleri hariç her gün saat: 11.00 veya 16.00 da yapılıyor. Yunuslar ile yüzmek için sadece mayonuzu götürmeniz yeterlidir. Birebir yüzme 7 dakika sürüyor. Dilerseniz en az 4 kişi iseniz, yunusla 20 dakika grup halinde de yüzebilirsiniz.

Antalya Muratpaşa Lara

KARPUZKALDIRAN ASKERİ KAMPI

Lara bölgesinin en bilinen ve en eski yerlerinden birisidir. Sadece askeri personel ve ailelerinin kullanımına açıktır. Oldukça büyük bir bölgedir. Lara bölgesindeki en büyük yeşillik alan buradadır, çünkü askeri alan olması nedeniyle aşırı yapılanma olmamıştır, yoksa buraya da muhteşem oteller dikilip, yeşillik alanın yok edilmesi mümkündür. Evet oldukça büyük bir alan, oldukça eski, ilk yapılışı 1960’lı yıllara dayanıyor. Hani askeri personel yararlanıyor dedim ama şunu bilmek gerekir, özellikle şehit aileleri ve gaziler, operasyonlarda görev alan personel buradan aileleriyle birlikte ücretsiz yararlanıyorlar. Ayrıca, her askeri personel her yıl, her zaman buradan yararlanamıyor, elbette kampın belli bir kapasitesi var ve sıra ile yararlanmak esas, muhtemelen her askeri personel buraya gitmek istediğinde, 3-4 yıl kadar sıra beklemesi gerekiyor. Öte yandan, özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında aşırı sıcak nedeniyle buradaki 7 günlük kamp süresi zor geçiyor, fiyatlar da oldukça yüksek, çünkü kamp içindeki bir çok işletme sivil kurum ve kuruluşlara verilmiş, bu durum fiyatları oldukça yükseltmiştir. Yani sanıldığı gibi fiyatların düşük olduğu bir yer değil ve sanıldığı gibi her canı isteyen askeri personel buraya gidip günlerce tatil yapma şansına sahip değil.

Antalya şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi: Antalya Terracity Alışveriş Merkezi: Antalya Muratpaşa Terracity Alışveriş Merkezi; Antalya, ülkemizin en büyük turizm bölgelerinin başında geliyor. Antalya denilince, elbette turistik yörelerin yani otel, motel ve pansiyonların, deniz ve kumsalın ne kadar önemi varsa, şehir içinde son yıllarda açılan büyük alışveriş merkezlerinin de aynı ölçüde, günlük hayata yeni ve güzellikler kattığını görmemek mümkün değil.

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi;

Antalya Muratpaşa Terracity Alışveriş Merkezi; Bu yeni alışveriş merkezi: Lara bölgesinde, Barınaklar Bulvarı üzerinde, Muratpaşa Belediye binasının hemen yanındadır. Yani, şehrin pahalı ve lüks konutlarının bulunduğu bir yerde bulunuyor olması ziyaretçi profilini elbette etkiliyor. Ama, aynı zamanda, Kundu bölgesindeki otellere de çok yakın ve bunun sonucunda, bu otellerde kalan turistlerin de yoğun uğrak yerlerinden biri olacağını düşünüyorum. Zaten, gittiğinizde, alışveriş merkezi içindeki insan profili hemen dikkatinizi çekiyor, çevrenizde yabancı dil konuşan insanlar, mağazalarda TL. haricinde, euro başta olmak üzere, kasalara uzatılan çeşitli yabancı menşeli paralar görebiliyorsunuz.

Evet, yeri çok güzel ve kolay bulunabilecek şekilde planlanmış.

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi;

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi: Sanırım öncelikle, sizler de benim gibi “Terracity” kelime anlamını merak ediyorsunuzdur. Terra kelimesinin anlamı, latince “toprak” demektir. Bundan dolayı, Terracity logosunda “yaprak” bulunuyor. Yapının dışında ise, toprağa en yakın renk olan “kahverengi” kullanılmış. Yani, burada genel olarak “toprak” konsepti işleniyor. Bunun yanında, havuz veya su gibi temalara pek yer verilmemiş. Yalnızca, zemin katta, koridor sonunda, bir havuz var. Binanın dışında ise, yine ilginç tasarımlı bir heykel var. Hatta, bu heykel önünde, fotoğraf çektiren bir çok kişiyi görebiliyorsunuz.

Yapının inşaatına, 2008 yılında başlanmış. 2009 yılına kadar, muhteşem büyük bir temel açılmış ve aynı yıl, bir süre ara verilen inşaat çalışmalarına, 2010 yılında yeniden başlanmış, ancak ilk projede konut kulesi de bulunuyor iken, sonradan konut bölümü yapılmamış. Yapı maliyeti: 210 milyon dolar. Yapımcı firma ise: yabancı kaynaklı ve İstanbul’da da çeşitli yatırımlara giren: Eriapartners gurubu.

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi: Alışveriş merkezinin kapsadığı alan: 48 bin metrekare ve 4 katlıdır. Yapı içinde: 140 mağaza bulunuyor. Yönetim, yapımcı firma olan Eriapartners tarafından üstlenilmiş.

Burada ulaştığımızda: özel aracınız ile giderseniz, maalesef otopark sıkıntısı yaşanıyor. Yapının dışında: cadde ve sokaklara araba konulabiliyor ki, boş yer bulmak mümkün değil. Bunun yanında: eksi 2,3 ve 4 olmak üzere, üç katlı kapalı otopark bölümü var. Yapı önünde ilerlediğinizde, bittiği yerde, sağa dönüp, yaklaşık 100 metre ilerliyorsunuz ve kapalı otopark bölümünün girişine ulaşıyorsunuz.

Kapalı otopark bölümü: toplam 1400 araç kapasiteli. Burada: Ankara’daki alışveriş merkezlerinin bazılarında gördüğüm, sensörlü, kırmızı-yeşil ışıklı otopark düzeni yok. Ancak: girişte, aracınızın altı ve bagajı görevliler tarafından kontrol ediliyor.

Bagajın kontrol edilmesini anlayamadım, sanırım tüplü araçların girmesine izin verilmiyor. Ancak, bu konuda da herhangi bir yazılı uyarı yok, peki: bütün araçların bagajlarının açılıp, bir saniye sonra geri kapatılmasının anlamını, anlamak da mümkün değil.

Evet: kapalı otoparka girdiğinizde, aracınızı bıraktıktan sonra:

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi;

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi; Mevcut kapılardan, alışveriş merkezine girmek mümkün. Ancak, burada bir uyarıda bulunmak istiyorum, aracınızı bıraktığınız otopark katı ve harf-rakam gurubunu mutlaka hafızanıza işlemeniz gerekiyor. Çünkü, çıkışta aracınızı bulmakta zorlanabilirsiniz.

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi: Otopark bölümünden sonra alışveriş merkezine girerken, yine, dedektörlerden geçerek, küçük bir güvenlik önleminden geçiyorsunuz. Her ne kadar buradaki girişte, yanınızdaki çanta, paket gibi eşyaların kontrol edildiği x-ray cihazları yok, ama: yapı içinde, gezerken sık sık güvenlik elemanı görmek, bana buranın güzel korunduğu intibasını verdi ve elbette bir ziyaretçi olarak, gayet güvenle gezindim.

Sonra: karşınızda, gayet rahat, ferah ve aydınlık bir alışveriş merkezi konsepti çıkıyor. İlk intiba: ferahlık ve bu ferahlık, katların tavanlarının yüksek yapılması ve bol ışıklandırılma ile sağlanmış. Gayet güzel, yani bazı alışveriş merkezlerinde olduğu gibi, loş bir ışıklandırma ile ve tavan ile taban arasındaki kısa aralık ile, ziyaretçiler bunaltılmıyorlar.

Yapıda, görünürde asansör yok. Katlar arasındaki iniş-çıkışlar, yürüyen merdivenler ile sağlanıyor. Ama, ilginç olanı, yürüyen merdivenlerin aynı bölümde: hem iniş, hem de çıkış olarak birlikte verilmesi. Çoğu alışveriş merkezinde, bu tür yürüyen merdivenler, koridorun bir ucunda çıkış verilir iken, diğer ucunda iniş verilir ve ziyaretçilerin koridorları zorunlu olarak gezmeleri sağlanırdı. Burada, böyle bir uygulama yok ve gayet güzel, yani en üst kattan aşağıya inerken, sürekli koridorlarda yürümek zorunda kalmıyorsunuz.

Evet, Antalya il merkezinin en büyük alışveriş merkezi. Yaklaşık 1500 kişinin çalıştığı söyleniyor. Yıllık ziyaretçi kapasitesinin ise, 12 milyon kişi olacağı düşünülüyor. Yapı içinde: ulusal ve uluslar arası mağazalar zinciri ve dünyaca ünlü markaların satıldığı yerler göreceksiniz. Ama, gerçekten, aklınıza gelebilecek tüm ünlü markaların mağazaları var. Bu mağazaların bulunduğu koridorlarda gezinirken, söylediğim gibi, ortamın genişliği ve ışıklandırma nedeniyle, bunalmıyorsunuz.

Özellikle: muhteşem bir havalandırma sistemi var. Klima düzeni o kadar harika kurulmuş ki, asla terleme veya sıkılma duygusuna kapılmadan gezebiliyorsunuz. Antalya gibi sıcak ve nemli iklimin egemen olduğu bir yerde, bence bu alışveriş merkezinin yarattığı en büyük güzellik, muhteşem havalandırma sistemi. Mağazalar bile, kendi içlerinde, güzel dekorasyonlar yaratmışlar, müşteriler arzuladıkları ürünleri kolayca bulabiliyorlar ama dedim ya, en büyük güzellik,asla terleme veya bunalma yok.

Mağazaların bulunduğu koridorlarda: yine güzel bir uygulama olarak, tuvaletler, büyük panolara yazılarak ziyaretçilere tarif edilmiş. Elbette, yabancı dil ile de belirlenmiş. Ancak, en güzel tarafı, tuvaletlerin tertemiz olması.

Gelelim küçük eksiklere veya eksik demekten öteye, olsa daha güzel olur denilebilecek uygulamalara:

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi;

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi: Mağazaların bulunduğu uzun koridorlarda, ziyaretçiler ve birlikte gelenlerin kısa molalar vererek, dinlenmeleri için düzen kurulmamış olması, eksiklik. Benzer alışveriş merkezlerinde, ziyaretçilerin burada daha uzun zaman geçirebilmeleri için küçük dinlenme mekanları, koltuklar, oturma sıraları olabilirdi.

Çünkü, ilk düşündüğümde, buranın tamamen gezilebilmesi için büyük bir zaman gerektiğini düşündüm. Bu büyük zaman içinde, elbette insanların dinlenebilmesi ve küçük molalar verebilmesi için, oturma gurupları yapılmalı.

Zemin katta: koridor sonunda, havuz yanında, bu tür bir oturma yeri gördüm, ama böyle güzel bir alışveriş merkezine, o tür ve tahtalardan yapılmış oturma gurubu yakışmamış. Ayrıca, koridorlarda da, şık koltuklar ve oturma gurupları, inanın, bu alışveriş merkezinin albenisini daha da güzelleştirir.

Evet: mağazalar bölümünden sonra en üst kata, restoran ve kafeteryaların bulunduğu bölüme çıkıyorum. Burada, yaklaşık 1000 kişi kapasiteli, 30 restoran ve kafeterya bulunuyor. Fast-food tarzı restoranların, kalite ve güzellikleri hemen göze çarpıyor.

Ama, daha önce de söylediğimiz gibi, Antalya gibi sıcak ve nemli iklim şartlarının egemen olduğu burada, sanırım havalandırma yetersizdi ve yemek-yiyecek kokuları egemendi. Bu hoş değil. Bu yemek-yiyecek kokularının giderilmesi için mutlaka önlem alınmıştır, acaba havalandırmalar mı yeterince açılmamıştı, yoksa, genel bir sorun mu?

Bilmiyorum ama yemek kokularını solumak hoş değil, umarım önlem alınır. Alınabilecek gayet basit önlemlerden birisi, havalandırmanın güçlendirilmesi olsa gerek.

Bu bölümde, aynı zamanda sinemalar var. 9 salon ile, Antalya ilinin en büyük sinema kompleksi. Antalya Film Festivalinin de burada yapılmasının planlandığı söyleniyor.

Evet, Antalya Terracity alışveriş merkezi böyle. Ben, gerek ülke içinde ve gerekse ülke dışında birçok alışveriş merkezi gördüm. Bunlar arasında, Terracity yeri nedir derseniz, bence: koridorlarda oturma gurupları oluşturulur ve yemek yerindeki yemek-yiyecek kokularının egemenliği giderilirse, inanın dört dörtlük bir alışveriş merkezi olur.

Çünkü: bir alışveriş merkezinde aranan en büyük özellikler: ferahlık, aydınlık, rahat mekanlar, muhteşem havalandırma, büyük markalar, aradığınız her şeyi bulup satın alabilme rahatlığı, tüm bunlar burada var.

Bence, Antalya Terracity için mutlaka zaman ayırın. Bir yarım gününüzü burada rahatlıkla geçirebilirsiniz, ancak yorulmamaya dikkat edin, dinlenmek için en üst kata, restoranlara gitmeniz gerek. Ayrıca, restoranlar bölümünde, terasa çıkmayı düşünün, çünkü, yemek-yiyecek kokuları sizi rahatsız edebilir. Bunun dışında, güzel bir yarım gün geçireceğinize eminim.

İyi geziler.

Antalya Muratpaşa tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.