Ankara Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi

Ankara Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi

Hayvanat Bahçesi diyorum ama şu an için, bir süredir burada hayvan bulunmuyor. Hayvanat bahçesindeki hayvanlar: Temapark çalışmalarından etkilenmesinler diye: Kayseri, Gaziantep ve Bursa hayvanat bahçelerine gönderilmiş ve Temapark projesi bittiğinde bu hayvanların yeniden geri alınacağı söyleniyor.

Yani sayıları 700 civarında olan 100 hayvan türü: halen burada değiller.

Eğer bir hayvanat bahçesi ziyaret edeyim, hayvanları göreyim veya çocuklarıma, öğrencilerime göstereyim diyorsanız: buraya gitmeyin.

Biraz önce de söylediğim gibi, burası şu an ziyarete açık ama hayvanlar yok.

Yılların hayvanat bahçesi, Ankaralıların piknik alanı, çocukların kültürel gelişim ve eğitimine katkı sağlayan hayvanat bahçesi artık yok, HAYRET EDİYORUM, Ankara gibi bir başkentte hayvanat bahçesi yok ve açılma ihtimali de yok. Aşağıdaki yazı sadece NOSTALJİ, yani okursanız eski anılarınız canlanır.

Bu yazıyı, ilk olarak 2009 yılında yazdım, 2020 yılında ise yeniledim. Yukarıda yıllar önce belirttiğim gibi, Ankara’da hala bir hayvanat bahçesi yok.

Hatta, Hayvanat Bahçesi için bahane edilen Temapark yaptırıldı ama o da kapatıldı ve hatta uzun süredir virane bir şekilde bekletiliyor.

Hayvanat Bahçesi, belirttiğim gibi hem çocukların hayvanları görmesi hem de Ankaralıların piknik yapabilmesi için büyük bir imkan yaratan yerdi, ancak bir anda yok oldu ve bir daha geri gelmedi, hayvan niyetine, bir zamanlar şehrin bazı yerlerini süsleyen dinozor maketleri ve sokaktaki kedi ve köpekleri görmek mümkün, bunların dışında, maalesef yılların hayvanat bahçesi bir anda yok edildi.

Yazının bundan sonraki bölümünü: Atatürk Orman Çiftliği hayvanat bahçesinin tarihine, geçmişine ilişkin notlar olarak değerlendirin.

Buraya ulaşım için, toplu taşım araçlarını kullanabilirsiniz. Özel aracı ile gelmek isteyenler için; en kolay yol, İstanbul yoluna çıkmak ve Demetevler kavşağına gelindiğinde, sola dönerek, yaklaşık 200 metre sonra buraya ulaşmak.

Tek sorun, Demetevler kavşağını kaçırmayın. Burada; hemen giriş kapısının karşısında, 750 araç kapasiteli, açık otopark var, yani araç park etme sorunu yok. 5 TL. ödediğinizde, otomobiliniz, saat kısıtlaması olmadan, burada kalabiliyor.

Evet; burası, yılda ortalama bir milyon kişi tarafından ziyaret ediliyormuş. Türkiye’nin ilk hayvanat bahçesi. İlk kez; 1933 yılında, bugünkü Müdürlük binasının arkasında: kurt, çatal, tilki, ayı, domuz, süne, kımıl gibi tarıma ve halka zarar veren hayvanların teşhir edilmesi amacıyla kurulmuş.

Halk, bunlara aşırı ilgi gösterince, Atatürk; zamanın Tarım Bakanına, daha modern bir hayvanat bahçesi açılması talimatını vermiş.

Bunun üzerine hazırlanan, bugünkü hayvanat bahçesi ise, 29 Ekim 1940 tarihinde hizmete açılmış. Yani; bayağı eski ve özellikle bu eskiliği, içeride göreceğiniz, yaşlı ve muhteşem ağaçlardan hissedebiliyorsunuz.

Tel örgü ile çevrili sınırlar içinde, 22 hektarlık bir alan var. Bu alanın, bir kısmı hayvanat bahçesi olarak ayrılmış, kalan kısmı ise günübirlik piknik alanı olarak düzenlenmiş, tahta masalar var.

Bugün, burada 47 tür memeli, 62 tür kuş, 11 tür sürüngen, 70 tür balık olmak üzere, toplam 2500 civarında hayvan bulunuyormuş.

Bu rakamlarla, Türkiye’nin en büyük hayvanat bahçesi konumunda. Genellikle, yabani hayvanların; teşhir amacıyla sergilendikleri bir yer.

Soyu tükenmekte olan hayvanları koruma altına alarak, nesillerinin devamını sağlamaya çalışıyorlar. Bunun yanı sıra, hayvan sevgisi aşılamak, hayvanlarla iç içe olabilmek ve doğa sevgisiyle bütünleşmek amacıyla kurulmuş bir mekan.

Benzerleri olsa da, bu kadar büyük ve ayrıntılı hayvan türü bulunan bir hayvanat bahçesi görmeniz zor. Çünkü; bir hayvanat bahçesi oluşturmak, gerçekten masraflı imiş.

Örneğin: bir zürafa yavrusunun değerinin, yaklaşık, 50 bin Euro olduğunu ve buna, nakliye ve sigorta masraflarının da ayrıca ilave edilmesi gerektiği söyleniyor. Sonuçta, gerçekten büyük rakamlar ortaya çıkıyor. Özellikle, burada belirtmek istediğim bir husus daha var.

Ankara Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi;

Bu hayvanat bahçesi, aslında kamusal olmasına rağmen, hiçbir devlet yardımı almadan, tamamen kendi imkanları ile ayakta kalmaya, mevcut hayvanları yaşatmaya çalışan bir yer. Bu özelliği nedeniyle; ufak tefek aksaklıkları görünce, yönetimi suçlamamak gerek diye düşünüyorum. Çünkü; gerçekten böyle bir yeri ayakta tutmanın zor olduğu kesin.

Neyse; aracımızı otoparka bıraktık. Caddenin karşısına geçiyoruz. Bu arada; bu caddenin araç trafiği çok yoğun. Size bir ipucu, trafik lambalarındaki zil butonuna basarsanız, yayalara yeşil yanar, yoksa yani bu butona basmazsanız, karşıya geçmek için saatlerce beklemek zorunda kalırsınız.

Evet, karşıya geçtiniz ve üçlü gişeden sıraya girerek, giriş biletinizi alıyorsunuz. Tam 5 ve öğrenci 2.5 TL. Sonra, turnikelerden içeri giriyorsunuz. Son olarak: 3 Eylül 2012 tarihinde burayı ziyaret ettiğimde: giriş ücretinin alınmadığını gördüm.

Evet, buraya gitmek isterseniz, giriş ücretsiz, bu uygulama ne zamana kadar bilmiyorum, ama şu bir gerçek ki: diğer ülkelerdeki birçok hayvanat bahçesine giriş ücretli ve hatta bu giriş ücretleri bir hayli yüksek, çünkü burada bulunan hayvanların bakımı, bu giriş ücretleriyle sağlanıyor.

Buranın girişi ücretsiz ve içeride ki ilgisizlik ve bakımsızlığı görünce, bazı şeyleri daha iyi anlamak mümkün oluyor.

İçeri girdiğinizde; ilk karşınıza çıkan “Mescit”, sanırım yeni yapılmış, yani son üç-beş aylık süreçte yapılmış.

Burayı gezmek istediğinizde: üzerinde sıra numarası olan oklar bulunan tabelalar, sizi yönlendiriyor. Önce, sağ yönden gezinize başlıyorsunuz. Timsah ve sonra, balıkların bulunduğu bölüm. Sürüngen dedim de, belki basından takip ettiniz, buradaki bir boa yılanı, iki yıl önce bulunduğu yerden kaçmış ve yaklaşık 3 hafta sonra bulunmuştu.

Nasıl kaçtığını düşününce, şöyle bir çevreme baktım, hiç bir görevli yoktu. Sanırım, yılan, tabiri caizse, başı boş kalınca kaçtı. Neyse ki, bir süre sonra bulundu. Burada: bir timsah var, uzaklardan görebilirsiniz. Hemen kıyıdaki camekan içinde sergilenen yumurtalar ilginizi çekecektir.

Evet, devam ediyoruz. Köpek balığı şeklinde bir yapı var. Boşuna burada ne var, içinde ne var diye düşünmeyin, çünkü kapalı. Hatta: uzun zamandır, aylardır kapalı. Önünde bir fotoğraf çektirin, başka bir şey yok. İçinde ne var derseniz, ben en son girdiğimde yani yedi-sekiz ay önce, içinde tam bir mezbelelik vardı.

Bu mezbelelik bölümde: birkaç akvaryum. Sonunda: burayı düzeltmeyi, geliştirmeyi değil de, tamamen kapatmayı uygun bulmuşlar.

Neyse, balık bölümünün karşısında güzel bir kafeterya var. Hemen yanında ise, tuvaletler. Devam ediyoruz; parkın en muhteşem ve ilgi çeken bölümü, maymunlar. Evet; maymunlar bölümü, özellikle çocukların aşırı ilgisini çeken bölüm.

Maymunlar öyle hale gelmiş ki, yiyecek bir şeyler attığınızda, size çeşitli şovlar sergiliyorlar ama unutmamak gerekir ki, bu hayvanlar doğal gıdaları dışında bu tür yiyeceklerle beslendiklerinde hasta oluyorlar.

Bunu belki yazmak anlamsız oldu, çünkü hayvanat bahçesi ziyaretçileri her türlü hayvana bir şeyler atarak beslemek için tüm gayretlerini gösteriyorlar.

Devam ettiğinizde: akbabalar, şahinler, köpekler, zürafalar, su aygırı, sonra fil, kuşlar, aslan, kaplan, pumalar. Arada; elbette saymayı unuttuğum hayvanlar vardı.

Bunları gezerken göreceksiniz. Bu arada; zürafalara varmadan önce, hemen sağda, çocuk hayvanat bahçesi olarak düzenlenen yer var.

Burada; küçük faytonla gezinti yapmak mümkün, ayrıca küçük boyutlu midilli atlarına çocuklarınızı, ücreti karşılığında bindirebiliyorsunuz. Mutlaka ilgisini çekecektir, bu bölüm uğramayı sakın unutmayın. Zürafaların hemen ötesinde, sol da, su aygırı bulunan bölüm var, burası da ilgi çekiyor.

Köpeklerin bulunduğu bölümü geçtikten  sonra: sağ koldan devam ederseniz: hayvanat bahçesinin yeni yapılan bölümlerini görebilirsiniz. Ankara-İstanbul kara yolunun kıyısında yapılan bu bölümde: kurt, çakal, ayı gibi hayvanlar doğal ortamda, daha geniş alanlarda kendileri için ayrılan, tanzim edilen alanlarda yaşıyorlar. Bu güzel bir uygulama olmuş.

Kuşlar; sanırım parkın ilk kurulduğu günden bu yana aynı mekan içindeler. Lütfen, bu kuşlara yeni ve daha modern bir mekan yapın. Umarım duyarlar.

Neyse, devam ediyoruz. Filler, parkın en çok izleyici toplayan bölümü. (3 Eylül 2012 tarihindeki ziyaretimde filler yoktu, fillerin yaşadığı bölümde yenileme çalışmaları vardı)

Hemen yanında; kaplan ve aslan. Bu bölümdeki hayvanlar, öyle sıkı bir tel engeli arkasındaki, tellerden, hayvanları görmek mümkün değil inanın, ama öyle gerektiği de kesin. Neyse; sonra pumalar var. Bu bölüm yeni yapılmış. Pumalar, aslan ve kaplanlara göre, daha rahat, geniş ve ferah bir ortamdalar.

Evet; park içindeki gezinti bundan ibaret. Aslında; elbette kısaca anlattım, Ankara hayvanat bahçesi veya Atatürk Orman Çiftliği hayvanat bahçesi olarak isimlendirilen bu mekan, gerçekten çok büyük. Zaten; insanlar, buraya hayvanat bahçesinin gezme yanında, günübirlik piknik yapmak içinde yoğunlukla geliyorlar.

Bunun dışında; özellikle hafta içi; sakin, yemyeşil ağaçların altında, güzel bir yürüyüş yapmak isterseniz, burası bu düşüncelerinizi gerçekleştirmek için ideal.

Hafta sonları, günübirlik piknikçiler nedeniyle çok kalabalık olduğunu söylemek şart. Yine de; alan çok büyük. Mutlaka gidin, mutlaka görün diyorum. Bu arada; internet sitelerinde, fok balıkları, yunus balıklarının gösteri havuzu, dolfinaryum filan denmiş, yok, aramayın, bu da yapım aşamasında.

Evet; güzel bir yarım gün geçirmek isterseniz; en az 3 veya 4 saat ayırın, burası ideal, mutlaka gidin. Burada: Atatürk Orman Çiftliği dondurması yemeyi unutmayın. Özellikle: maymunlar bölümünü gezmeyi sakın ihmal etmeyin.

Ankara Neşeli Köy

Ankara Neşeli Köy

Ankara Neşeli Köy: Ankara Etimesgut ilçesi Yukarıyurtçu köyündedir. Yani, beton binalar arasında küçük bir alandır. Evet ulaşım için daha açık ifade etmek gerekirse, Ankara-Eskişehir kara yolunda: 28’nci kilometrede, Çankaya Üniversitesi-TOKİ Turkuvaz vadisi köprüsüne gelmeden önce, sol yanda Petrol Ofisi ve Cadde Hare tabelaları göreceksiniz.

Tesise gelmek için, tabelaları gördükten 300 metre sonraki köprüden Ankara istikametine dönüş yapın, sonrasında Cadde Hare tabelasına giriş yapın, aracınızı otoparka bırakın. Bu arada, unutmadan, eğer otopark dolu ise, sizi arkaya başka bir alana yönlendiriyorlar, bu alanda ise, hemen bir adam gelip başınıza dikiliyor, park parası istiyor, haberiniz ola.

Ankara Neşeli Köy

Burayı ziyaret etmek isterseniz, her gün saat: 10.00-19.00 arasında açıktır. Otopark ücretsizdir. Dışarıdan yiyecek içecek getirmek yasaktır. 20 kişi ve daha fazlası guruplar için rezervasyon yaptırılması gerekir.

Ankara Neşeli Köy

Hemen yazının başında belirtmekte yarar var, buraya giriş ücretsiz ancak içeri de her aktivite ücretli, özellikle tepetaklak evin küçük olması ve sadece 10-15 dakikada gezilip çıkılması ve sonuçta kişi başı 15 TL. istenilmesi bana biraz fazla gibi geldi.

Burası 8000 metre karelik bir alan üzerine kuruludur.

Ankara Neşeli Köy

Eğlenceli ve çok neşeli bir köydür, insanlar, doğa ve hayvanlar bir aradadır. Köy, her yaştan insana hitap edecek eğlenceli bir yerdir. Neşeli köy içinde: eski arabalar ve traktörler bulunuyor. Ayrıca: atlar, ters ev, kuzular, ördekler, tavus kuşları, sülün, horozlar, atlar, tavuklar, eşekler bulunuyor. Gölette: sazan balıkları yüzüyor.

Ankara Neşeli Köy

Ayrıca: köy kahvesi ve gözleme yiyebileceğiniz bir yer de vardır.

Tren var, trenle köy turu atabilirsiniz.  Zipline biniş ücreti 15 TL, at-eşek turu 20 TL, tren le köy turu 10 TL. dir.

Ankara Neşeli Köy

 

Tepetaklak ev

Tepetaklak ev, özel bir firma tarafından inşa edilmiştir. Buranın yapımı yaklaşık 3 ayı tasarım ve 3 ayı inşaat olmak üzere 6 ay sürmüştür. 120 metre karedir. Yapımında 28 ton çelik malzeme kullanılmıştır.

Ankara Neşeli Köy

Buraya giriş ücretli, ücret: 15 TL dir ve 0-6 yaş arası çocuklar ücretsizdir.

Dünya üzerinde, içine girip gezilebilen 14 tane ters ev projesi varmış, bunlardan iki tanesi ülkemizde, bu gördüğünüz ev de, bunlardan bir tanesidir. Peki ülkemizde ilk tepetaklak ev nerede? Merak edenler olacaktır, Antalya Muratpaşa Güzeloba mahallesinde, 2 yıl önce, 300 metre karelik arazi içine 85 metre kare inşa edilen ilk ters ev, açıldığı günden bu yana ziyaretçileri ağırlıyor.

Ankara Neşeli Köy

 

Ev, dışarıdan bakıldığında, çatısının üstüne konulmuş gibidir. Etkileyici dış görünümü ile büyüleyen ters evde, en çok dikkat çeken detaylar arasında, evin dış kısmında yukarıda asılı duran araba yer alıyor.

Eve, demir bir merdivenle çıkılıyor, dikkat merdivenden çıkarken başınız dönebilir.

Eve girmeden önce, bütün eşyaların tavanda asılı olduğunu göreceksiniz, tabii bu durum güvenlik endişesi yaratıyor, ama söylenenlere göre, her türlü güvenlik testlerini yaptırmışlar, sorun yokmuş, sonuçta birçok büyük eşya, tepenizde asılı duruyor. Özellikle ağır beyaz eşyalar, içleri boşaltılarak yerleştirildiği söyleniyor.

Evin çatı katını oluşturan, 1.5 metrelik müdahale koridoru sayesinde, tüm bağlantılar yapılmıştır.

Ankara Neşeli Köy

 

Kapıdan girdikten sonra: ters evin GİRİŞ KATINDA ise, mutfak, oturma odası, tuvalet ve banyo bulunuyor. Oturma guruplarında sandalyeler, mutfak mobilyasından klozete kadar hemen hemen tüm eşyalar tavana asılı şekilde duruyor. İnsan beynini yoran bu enteresan ev, hem bir müze hem de fotoğraf çektirme alanı olarak dikkat çekiyor.

Evet, salondaki elektrik süpürgesi, televizyon, koltuklar, oyuncuklar, halılar hepsi tepenize asılı duruyor.

Eşyaları bu şekilde gördüğünüzde, sanki kendinizin ters durduğu hissine kapılıyorsunuz.

Ankara Neşeli Köy

Salonun devamında mutfak var. Burada da: mutfak dolapları, fırın, buzdolabı ve yemek masası yine tavana asılı duruyor.

İki katlı, dubleks olarak tasarlanan evin giriş katı: yani ters evin ÜST KATINDA; çocuk odası, banyo ve yatak odası bulunuyor.  

Evet, buranın en büyük özelliği fotoğraf çekmek ama eşyalar yukarıda olduğu için panaromik fotoğraf çekmeniz gerekiyor, yoksa kareye hem kişiler, hem eşyalar aynı anda sığmıyor. Çektiğiniz fotoğrafları ters çevirmeyi unutmayın.

Ankara Neşeli Köy

 

İlizyon Müzesi

Türkiye’nin ilk ilizyon müzesidir. Güzel bir yer. Burada ilginç fotoğraflar çektirebilirsiniz.

Ankara Neşeli Köy Niloya Köyü

 

Niloya Köyü

Niloya: okul öncesi yaş gurubu için, özel olarak tasarlanmış yerli çizgi film projesidir. 2008 yılında ilk yapımına başlanmıştır. Şu an TRT Çocuk kanalında yayınlanmaktadır. Tamamen Türk Stüdyolarında hazırlanmaktadır.

Evet, bu bölüme giriş ücretlidir, 2 yaş üstü giriş ücreti 15 TL. dir.

Miniklerin sevgilisi Niloya, her hafta sonu hayranlarıyla burada buluşuyor. Burada Niloya ürünleri satılan bir  dükkan açılmış, elbette bütün çocuklar bu ürünlerden satın alınmasını istiyorlar, yoksa ağlama, bağırma tam bir curcuna.

Cafe Hare

 

Cafe Hare

Gayet güzel dekore edilmiş bir yerdir.

Lunapark

Kafenin hemen yanında şişme park var, ama burası da ücretli.

Lunapark

 

Lunapark

Çarpışan arabalar var.

Ankara Neşeli Köy Lunapark

 

Sonuç

Evet, Ankara merkeze oldukça uzak, Kızılay’a 35-40 km kadar, burada ilginç yerlerle karşılaşacağınız kesin, ancak her ne kadar giriş ücretsiz olsa da, içeriye girdiğinizde, her şeyin para ile yönlendiğini göreceksiniz, örneği: tepetaklak eve girmek isteyen 3 kişilik bir ailenin sadece giriş parası olarak 45 TL. ödeyeceğini düşünün, yani gitmeden önce burada para harcamanız gerektiğini unutmayın, gittikten sonra “Aman her şey çok pahalı, her şey paralı” imiş diye şikayet etmeyin. İyi eğlenceler.

Ankara Etimesgut ilçesi tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Ankara Deniz Dünyası Akvaryum

Ankara Deniz Dünyası Akvaryum

 

Ankara Deniz Dünyası Akvaryum: İnternette: Akvaryuma ulaşmak için yazılan yazılara inanarak gitmeye kalkarsanız, perişan olursunuz.

Çünkü; ben; o yazılanlara uyarak gitmeye kalktım, ama ne mümkün.

Bir otobüs, iki minibüs, kaybedilen onca zaman ve sonunda dayanamayıp taksiye bindim ve taksici dahi, birkaç kişiye sorduktan sonra, Akvaryumu bulabildik.

Bakın: buraya gitmek isteyenler: özel aracınız ile gidecekseniz (Akvaryumun önünde gayet uygun otopark var, yani özel aracınız ile gidebilirsiniz) Keçiören köprüsü üzerinden doğruca veya Ulus istikametinden gelirseniz, Eski Askeri Mevki Hastanesinin hemen yanından sağa dönerek, köprünün üstüne çıkın ve köprüden doğruca ilerleyin.

Bir süre sonra: hemen solunuzda “Keçiören Belediyesi Binası” ve yine Belediye tarafından yaptırılan “şelaleleri” göreceksiniz.

Devam edin ve ilk karşılaştığınız köprünün altına girmeden, hemen sağ yanından köprünün üst bölümüne çıkın ve devam edin, sağdan ikinci sokaktan girdiğinizde, 100 metre sonra: Keçiören Spor Tesisleri ve hemen karşısında “Akvaryum”.

Ankara Deniz Dünyası Akvaryum

Özel aracınız ile değil, toplu taşım araçları ile gidecekseniz: Ulus veya Kızılay bölümünden Keçiören istikametine giden bir otobüs veya minibüse binmelisiniz.

Keçiören Belediye Başkanlığı binasını geçtiğinizde, ilk köprünün altında inmelisiniz. Köprünün üstüne çıkıp, Veysel Karani Camisinin hemen karşısındaki ara sokaktan girip, yaklaşık 100 metre yürüyünce, Keçiören Belediyesi Spor Tesisleri ve hemen karşısında “Akvaryum”

Sanırım anlatım biraz uzun oldu. Ama, unutmamak gerekir ki, buraya ulaşmak gerçekten problem. Gerçekten yakın çevre insanı tarafından bile bilinmiyor.

Gerekli reklam faaliyetleri yapılmalı ve bırakın şehir halkını, buranın çevresindeki, yakın çevresindeki insanların bile böyle bir yerden haberi yok.

Belediye yetkilileri: lütfen,  maden Türkiye’nin ikinci büyük akvaryumunu yaptınız, birkaç yere, “Akvaryum” ile ilgili “Tabela” koyar mısınız. Çünkü, bu bir hizmet ve insanlar burayı görmeli.

Ankara Deniz Dünyası Akvaryum

GİRİŞ

Evet, uzun bir uğraşıdan sonra: Deniz Dünyasına ulaşıyorsunuz. Dışarıdan bakılınca sakin bir yer, yani pek fazla ışıklandırma yapılarak, görüntü güzelliği yaratılmamış. Yukarıda sözünü ettiğim gibi: otopark sıkıntısı yok. Aracınız ile giderseniz gayet rahat park edebilirsiniz.

 Evet giriş ücretlidir.

Gezi saatleri: 10.00-22.00 arasında.

Ankara Deniz Dünyası Akvaryum

TESİS

Tesis: yaklaşık 3 yılda bitirilmiş. 5.450.000 TL. mal olmuş. Toplam: 5500 metrekarelik alan üzerinde kurulu tesiste, ziyaretçiler 2700 metrekarelik bölümden yararlanıyorlar.

Tesis bünyesinde: akvaryum bölümü, Amazon ormanlarını yansıttığı iddia edilen bir alan, eğitim için bir seminer salonu, alışveriş mekanı (yine iddia), kafeterya, deniz feneri.

Akvaryum bölümünde: akrilik camdan yapılan: 12 akvaryum, 1 tünel akvaryum, 7 özel canlı akvaryumu, 1 adet silindirik akvaryum, dokunma akvaryumu ve dalgıç başlığı akvaryumu bulunuyor.

Türkiye’nin ikinci büyük akvaryumu. Birinci nerde derseniz: İstanbul-Forum’daki; Turkuazzo.

Yalnız: burada belirtmek istediğim bir şey var. Ben: yaklaşık üç yıl önce, SİNGAPUR-Santoza adasındaki dünyanın sayılı büyük Akvaryumlarından birini gezme fırsatı buldum. Yazının sonunda: orası ile, burayı karşılaştıracağım.

Ankara Deniz Dünyası Akvaryum

SULAR

Tesiste: 1 milyon litreden fazla su kullanılıyor. Sular: özel olarak hazırlanıyor. Hazırlanırken, temiz içme suyuna, yurt dışından ithal edilen tuzlar katılıyormuş.  Balıkların doğal ortamlarının bozulmaması için: 30 litre suya, 1 litre özel tuz katılıyormuş.

Ankara Deniz Dünyası Akvaryum

BALIKLAR

Tesiste: 13 türde, yaklaşık 670 civarında balık bulunduğu belirtiliyor. Bunlar: Hint okyanusu, Kızıldeniz, Hazar denizi ve Türkiye’nin gölleri, nehir ve  denizlerinden toplanarak: özel donanımlı araçlarla buraya getirilmiş.

Bazıları: aslan bağılı, mersin balığı, soytarı balığı, tatlı su köpekbalığı, timsah, kaplumbağalar, Japon balıkları ve diğer tür canlılar.

TEMİZLİK

Akvaryumların temizliği: periyodik aralıklarla, 2 balık adam tarafından yapılıyormuş.

Ankara Deniz Dünyası Akvaryum

TESİSTE GEZİ

Kapıdan girince, önce bir hol var. Daire şeklindeki bu holde; yanlarda: 50’şer ton su bulunan, büyük akvaryumlar var.

Sol yandan itibaren ilerlediğinizde: hemen karşınıza, ilginç “Mersin Balıkları” çıkıyor.

Sonra ise: yine Amazonların canavarı, et yemesiyle ünlenen “Pirinhalar” ve sonra yine ilginç bir deniz canlısı Tatlı su köpek balıklarının bulunduğu bölüm.

Bunlar: girdiğiniz gibi ilginizi çekiyor. Aslında: birkaç yerde flashlı resim çekmek yasak denilse de, herkes elinde cep telefonları ile birçok resim çekme uğraşı ve gayreti içinde.

Bu bölümde: bunların dışında, ortada silindirik bir akvaryum var, ama karanlık ve boş, ne için burada bulunduğu meçhul.

Diğer üç-dört akvaryumda ise, yine bir kısım balıklar var, ama ilk akvaryumdakiler kadar ilgi çekici değil, onlar daha küçük, ancak değişik renkleriyle ilgi çekiyor.

Ancak, ortam çok loş ve ışıksız. Balıkların bulunduğu akvaryumlar da pek canlı şık yok.

Yani: ortam loş ve ışıksız, hiç olmasa, balıkların bulunduğu ortam canlı ışıklı olsa idi.

Ankara Deniz Dünyası Akvaryum

Bu hol ile tünel akvaryum arasındaki girişte: bir heykel var, ama dedim ya, ışıklandırma yetersiz olduğu için belli belirsiz bir heykel. Sadece: yanına yaklaştığınızda “Turgut Reis Heykeli” yazısı var. Lütfen ışıklandırın, bu heykeli.

Ankara Deniz Dünyası Akvaryum

Bu bölümden devam ettiğinizde: 16.5 metre uzunluğunda ve 3.5 metre yüksekliğinde olduğu söylenen: tünel akvaryum içine giriyorsunuz.

Bu ölçüleri oradan aldım ama kesinlikle sağlıklı olduğunu sanmıyorum. Uzunluk, en fazla, 6-7 metre, yükseklik ise, yine en fazla, 2.5 metre civarında.

Yurt dışındaki bu tür yerlerde, bu tünellerde, insanlar uzun süre bekleyip te diğer ziyaretçileri engellemesin diye, yere “yürüyen bant” koymuşlar. Burada yok, yürüyorsunuz, tabii, sizden önceki gurup, yürürse.

Ankara Deniz Dünyası Akvaryum

 

Burada: biraz önceki gibi, loş ve ışıksız. Balıklar, her iki yanınızdan ve üstünüzden geçiyorlar, ama o kadar loş ve ışıksız ki, balıkları hayal-meyal görüyorsunuz.

Ben, bu bölümlerin ışıklandırmasını daha canlı yapılması gerektiğine inanıyorum, çünkü yazının başında belirttiğim gibi, Singapur’daki akvaryum da çektiğim resimleri görseniz, burası ile aradaki farklılığı çok iyi anlamanız mümkün olur.

Kesinlikle, balıklar var, ama dediğim gibi, karanlıkta, hayal-meyal görebiliyorsunuz.

Ankara Deniz Dünyası Akvaryum

Devam ettiğinizde: yine bir daire şeklinde hol, karşınıza çıkıyor. Burada da; çeşitli balıkların bulunduğu akvaryumlar var. Tam ortada ise: yine silindirik bir akvaryum, hemen yanında açık akvaryum bölümü var.

Burada: birçok Japon balığı var.

Açık bölümde yüzüyorlar, sanırım “balıkları elle besleyeceksiniz” dedikleri yer burası olsa gerek.

Balıklar insana alışkın, kaçmıyorlar. Ama dedim ya, ortam o kadar karanlık ve loş ki, bu balıkları elinizde besleseniz, sevseniz bile, bunu hissedeceğiniz bir ortam yok.

Ankara Deniz Dünyası Akvaryum

 

İlerliyorsunuz ve bu kez: karşınıza, tam çıkış kapısının bulunduğu bölümde:  hemen solda: camekanlı bölümde: deniz kabukluları örnekleri var.

Yani: kurutulmuş deniz kabukluları, midyeler, ama envai çeşit. Birde, denizdeki tuzluluk oranlarını belirten, tuz örnekleri.

Evet, gezi bundan ibaret, buradan çıkış bölümüne geçiyorsunuz.

Ama elbette “Deniz Dünyası” bitmiyor. Hemen solda: gayet temiz tuvaletler var. Devam ettiğinizde: ortada: yazının başında belirtilen, Amazon ormanları ortamı denilen yer sanırım, birkaç yapay ağaç, tahta masalar, tahta sandalyeler, yapmayın, güzel bir ortam yaratmışsınız ama Amazon ormanları benzeri deyimi biraz fazla olmuş.

Hemen solda; alışveriş merkezi denilen bir yer (ben alışveriş yapacak bir şey göremedim), sonra onun önünde “dalgıç başı akvaryumu” denilen bir yer var.

Burada: akvaryumun altından girip, başınızı yukarı kaldırdığınızda, başınızın çevresinde yüzen balıkları görüyorsunuz. Güzel bir düşünce, ama ortam loş ve ışıksız.

Devam ettiğinizde: yine loş ve ışıksız ortamda görülebilen iki sanırım küçük timsah bulunan bir havuz, sonra en hoşuma giden yer: küçük bir havuz üzerinde, ahşap bir teras yapılmış, çocuklar bu terasa çıkıyorlar ve aşağıdaki havuzda yüzen su kaplumbağalarını izliyorlar, güzel bir tema yaratılmış.

Sonra: kafeterya olduğunu sandığım ama kapalı (Cuma günü, saat: 16.00 idi) bir yer vardı. Konferans salonu mu, görmedim. Deniz feneri: evet, binanın girişinde, hemen yapının üstünde uzanıyor, başkaca bir ayrıntı yok.

 İşte Akvaryum bu.

Özellikle, öğrencilere, okullara ve çocuğu olan ailelere ve merakı olanlara: burayı gezmelerini öneriyorum ki, belirttiğim sıkıntılar giderildiğinde, inanın muhteşem bir güzellik olacaktır.

Ankara gezi planı hakkındaki yazım için.

Natavega Alışveriş Merkezi Akvaryum tanıtımı için.