Ağrı Diyadin

diyadin.genel.1
Ağrı Diyadin

Diyadin’in Ağrı il merkezine uzaklığı: 60 km. dir. Ancak: şehir merkezi: Doğubayazıt’a doğru ilerleyen İran transit kara yolu üzerinde değildir. Bu yüzden: yörenin gelişmesi nispeten hızlı olmamıştır. Ancak: özellikle yazın, gerek kaplıcalar ve gerekse turizm nedeniyle, Diyadin’e olan ulaşım artmakta ve Ağrı il merkezinden; otobüs, minibüs ve Belediye Otobüsleri düzenli seferler yapmaktadırlar.

 

GENEL

Ağrı’nın en eski ilçesidir. 400 yıllık bir tarihi geçmişe sahiptir. Tarihi süreç içinde: 1860-1867-1914 tarihlerinde, üç kez düşman işgaline uğramıştır. 14 Nisan 1918 tarihinde ise, düşman işgalinden kurtarılmış ve 14 Nisan günü kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.

İlçe, kaplıcaları ile tanınır. Ağrı-Doğubayazıt yolunun 7 km. güneyinde, Murat nehrinin kenarında kurulmuştur. Denizden yüksekliği: 1825 metredir. Ağrı il merkezine uzaklık: 62 km. dir. Bu transit karayolunun: 7 km. Murat Nehri kıyısından ilerlemektedir.

Murat nehri, ilçenin en önemli akarsuyudur. Nehrin ilk kaynağı, buradadır. İlçe topraklarının suları:  Murat’ta  toplanır.

Diyadin’e yolunuz düşerse: ne satın alabilirim diye düşünürseniz. Buranın: el örgüleri ünlü. Burası: hayvancılık bölgesi olduğundan: ihtiyaç fazlası yünler, aileler tarafından satılır. Ev ihtiyacına göre ayrılan yünler ise: iplik haline getirilerek: halı, kilim, keçe ve bunların dışında da, çeşitli renk ve desenlerde: çorap, kazak olarak örülür. Bunlardan satın alabilirsiniz.

Diyadin’e yolunuz düşerse: yöreye özgü, özel bir yemek var mı?

Evet, var. Genelde: buraya has yemeklerin başlıcaları: saç kavurma ve halise. Genellikle: yemeklerde ete ağırlık veriliyor. Ama; belki dikkatinizi çekecektir, kadınlar ve erkekler, asla aynı sofrada yemek yemiyorlar. Hizmet bile: erkekler için erkekler tarafından, kadınlar için kadınlar tarafından yapılıyor. Bunlar: yöreye özgü adetler, siz: halise yemeği deneyin, beğeneceksiniz.

diyadin.genel.1 (2)
Ağrı Diyadin

TARİHİ

Diyadin; tarihi çok eskilere kadar giden bir yöredir. İlçenin ismi: Akkoyunlu hükümdarı Ziyaeddin’in burada kendi adına kaptırdığı kaleden geliyor. Ziyaeddin ismi, zamanla halk arasında değişerek, günümüze “Diyadin” olarak ulaşmış.

Evet; Selçuklular: 1018 yılında: Horasan ve Azerbaycan üzerinden ilerleyerek, Doğu Anadolu’ya girerler. 1054 yılında: Erciş, Muradiye ve peşinden Ağrı ele geçirilir. Daha sonra ise, yörenin tüm yerleşimleriyle birlikte, Diyadin’de, Selçukluların egemenliğine girer.

1222 yılında: Moğollardan kaçarak, Anadolu’nun doğu sınırlarına dayanan: Harzemşah’lar: bölgeyi ele geçirirler. Ancak: 1230 yılında, İç Anadolu’ya ilerlerken, Erzincan’da Selçuklu ordusuna yenilirler.

Tarihi süreç içinde: takip eden dönemde: bölgede: Şah İsmail’in “Şii”liği yaymak için yaptığı propaganda faaliyetleri görülür. Şii güçleri; sürekli olarak, Osmanlı’nın bu bölge topraklarını karıştırırlar, baskınlar yapıp, Müslüman halkı bölerler. Bunun üzerine: Yavuz Sultan Selim; 1514 yılında, Çaldıran’da, Şah İsmail ordusuyla karşılaşır ve büyük bir zafer elde eder.

Evet: yıl: 1828, bölgede bu kez: Rus istilası görülür. İşgal edilen yerlere: Ruslar: Malakan, Ermeni ve Yezidi gibi Müslüman olmayan azınlıkları yerleştirmeye çalışırlar. Ancak: 1829 yılında yapılan savaşta Osmanlı ordusu tarafından yenilince, bölgeden geri çekilmek zorunda kalırlar. Ancak: 1877 yılında, yine bölgeye saldırırlar. Bu savaşta: Osmanlı imparatorluğu bir çok toprağını kaybeder. Ardahan, Kars, Oltu, Batum, Artvin ve Beyazıt bölgeleri: Ruslar tarafından ele geçirilir. Ermeniler; yöre halkına büyük kıyım yaparlar. Kendilerinde; kendi kafalarına göre: bu bölge ve daha birçok Anadolu yerleşimini içine alan bir alanda: Ermenistan devletini kurmaya çalışırlar.

Evet: tarih tekerrürden ibarettin denir ya. Ruslar: yine Atatürk’ün önemli bir sözü ne atfen “geldikleri gibi giderler”. Tabii: Ermeniler de birlikte. Fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Sonuçta: amacım: Diyadin tarihinden öte, gezilecek yerlerini size anlatmak.

KUDRET KÖPRÜSÜ

Diyadin kaplıcaları bitişiğindedir. Murat nehri, buradaki toprak ve kaya yığınını sökememiş ve altını delerek, açtığı tünelden akmıştır. Dünyada benzeri olmayan köprü, 30 metre yükseklikte, 30 metre genişliktedir. Aradaki 150 metrelik boşluktan sonra, ikinci doğal bir köprü var.

diyadin.tendürek dağı.1
Ağrı Diyadin Tendürek Dağı

TENDÜREK DAĞI

Sönmüş, volkanik bir dağdır. 3542 metre yükseklikte. Diyadin ve kaplıcaların güney doğusundadır. Dağın üzerinde, tandıra benzer, sıcak çukurlar olduğundan, böyle adlandırılmıştır. Doğal güzelliği ve kaynak sularının yanında, üzerinde buram buram tüten duman (buhar) tüten sıcak su gözeleri vardır.

Sıcak ve soğuk kaynak suyu boldur. Murat nehrinin ilk çıkış yeri buradadır. Tendürek dağının sıcak suları minerallidir. Dağın tepesinde, (içinde su aygırları olduğu söylenen) krater bir göl var. Yazın yayla olarak kullanılır. Havası ve yeşilliği, insana ferahlık verir. Av hayvanlarının da olduğu, Tendürek te ilkbahar da çok mantar yetişir.

diyadin.kaplıcalar.1
Ağrı Diyadin Kaplıcaları

DİYADİN KAPLICALARI

İlçenin, 5 km. güneyindedir. Köprü, yılanlı ve Davut çermikleri olarak, üç sıcak su kaynağından oluşur. Ama, bunlar birbirine uzaktır.

Davut ve köprü çermiklerinin suları birbirine benzer. İçlerinde: bikarbonat, kalsiyum, kükürt, hidrojen, sülfür ve karbondioksit var. Yılanlı ve Davut çermiklerinin sularında: az oranda magnezyum da var. Her üç kaplıcada: deri hastalıkları ile enfeksiyonlara bağlı romatizmal hastalıkların tedavisinde yararlanılıyor.

Kaplıca alanında: konaklamak için: bir otel var ve bu otel, ilçe merkezine: 5 km. uzaklıktadır. Tesis: Diyadin Belediyesine ait olup, özel kişiler tarafından işletiliyor.

MEYA MAĞARALARI

İlçenin 13 km. güney batısındaki, Günbuldu köyündedir. Mağaralar ve tarihi kalıntılar: köyün 400 metre uzağındadır.

Dik ve yüksek kayalara oyulmuş mağarada: kilise, ibadet yerleri, kaya mezar odaları var. Burası, aynı zamanda eski bir yerleşim yeri, antik kenttir. Değişik inanç ve kültürlerin izleri bulunmaktadır. Bazı odaların: kapı ve penceresinin önünde, balkonu var. Kayalara oyulmuş bu barınak ve ibadethanelerde: değişik inançların izleri görülüyor.

Mağara odaları: savunma ve tehlikelerden korunmak amacıyla: ele geçirilmesi güç kayalara yapılmış. Aşağıdaki durak yerinde: önceleri, çeşitli hayvan heykelleri, mitolojik izler ve çeşitli binalar olmasına rağmen, tahribat nedeniyle, onlardan günümüze çok azı kalmış.

Büyük kaya parçasına oyulmuş: mihrap, haçlı taşlar, İslam ve Yezidi mezarları, Hz. Ali’nin atının ayak izleri olduğu sanılan taşlar, günümüze kalmıştır.

İki koç heykeli: önce Diyadin Hükümet Konağı önüne, sonra da Vilayet Merkezine götürülmüştür.

diyadin.kale.1
Ağrı Diyadin Kalesi

DİYADİN KALESİ

İlçe merkezindedir. Murat kıyısındaki kayalıklar üzerine kurulmuştur. Yapının ismi ve yapılış tarihi bilinmiyor. Yapılış tarzı, kullanılan malzeme ve işçilik yönünden: Urartu yapılarına benzetilmektedir. Zamanla: Akkoyunlular, Karakoyunlular ve Osmanlılar tarafından tamir ettirilmiştir.

Kale: 19.yüzyılda, özellikle I. Dünya Savaşı sırasında: Osmanlı-Rus savaşlarında: Ermeni çeteleri tarafından tahrip edilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında, koruma altına alınmadığı için, yerli halk: surları ve binaların duvarların söküp: ev yapımında kullanmıştır.

Evliye Çelebi’ye göre: Diyadin Kalesi: “ Azerbaycan hükümdarı Ziyaeddin tarafından yaptırılmıştır. Aslında, kale; yapılış tarzı, kullanılan malzeme ve işçiliği yönünden, Urartu eserlerine çok benzer. İçinde: 600 toprak örtülü ev, bir han, bir hamam, 40-50  dükkan varmış. Fakat: günümüzde, bunlardan hiçbir eser kalmamış. Yalnızca: kalenin az bir kalıntısı ve Murat nehrine inen bir su yolu var.

Ağrı şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Doğubayazıt tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Ağrı Taşlıçay

taşlıçay.genel.1
Ağrı Taşlıçay

Konum olarak: kolay ulaşılabilecek bir yerde. Ağrı’ya çok yakın ve İran transit karayolu üzerinde bir ilçe.

Ağrı Taşlıçay

GENEL

Ağrı il merkezine uzaklık; 32 km. dir. İlçeden geçen: Türkiye-İran transit yolu, ulaşımı kolaylaştırmaktadır.

Denizden yükseklik; 1660 metredir. Ağrının orta kesiminde bulunan ilçenin, büyük bölümü: 2000 metreden yüksek dağlarla kaplıdır. Türkiye’nin en yüksek göllerinden olan “Balık Gölü”nün yarısı, Taşlıçay ilçesi sınırları içindedir.

Taşlıçay ve çevresinde: önemli antik kent yoktur.

taşlıçay.1
Ağrı Taşlıçay Üç Kilise

ÜÇ KİLİSE

İlçenin 18 km. doğusunda, Taşteker köyündedir.

Ağrı-Doğubayazıt karayolunun ve Murat nehrinin güneyinde bulunan köy, eski tarihlerde kutsallığı ile ön plana çıkmaktadır.

Birçok: tarih, gezi ve din kitaplarında: bu üç kilisenin ismi geçer. Şöyleki: Miladi yılların başlangıcında: Arsakü Türkleri, burada: “Bagavan” adlı, büyük ve ünlü bir “Güneş Tapınağı” yaparlar. Sonradan: Ermeniler, burada bir manastır yaparlar. Köyün üst tarafındaki dağın tepesinde: tapınak kalıntıları ve bina temelleri, günümüzde görülmektedir.

19. yüzyılda, Osmanlı-Rus savaşında, buraya yerleşen Ermeniler: bir manastır yaparlar. Ermenilerin çok önem verdiği manastır : 1950 yıllarında sökülerek, taşları, Ağrı Merkez Camisinin yapımında kullanılmıştır. Günümüze, bu kiliseden belirli bir iz ve kalıntı gelmemiştir. 20.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulu olan bu kilisenin, günümüzde, yalnızca: temelleri durmaktadır. Kilisenin güney batısında: içme suyu ihtiyacı için, o dönemden kalan, 40 metrelik derinlikte, üç kuyu var. Köyün güneyinde: 2000 metre yükseklikteki dağın tepesinde ise: süt deposu olarak kullanılan bir oda var. Odanın ölçüleri: 4 x 3 metre boyutlarında ve 3 metre derinlikte. Burada: kiliseye ait koyunların sütü sağılarak, süt deposuna boşaltılıyormuş ve buradan da, yerin altına döşenmiş 25 cm. çapındaki boralarla, köyün içindeki kiliseye aktarılıyormuş.

Kilisenin 50 metre güneyinde, Ermenilere ait mezar taşları var.

Ermeniler ve Batılılar, üç kiliseyi: “Surp Ohannes” (Dera Fılla)  adı ile bilirler. Nuh Peygamberin mezarının da, buralarda bulunduğu söylentileri yaygındır. Ayrıca: mitolojik söylentilerde: burada; Urartuların “Güneş Tapınağı” (Derka Fılla) bulunduğu ve kalıntılarının halen var olduğu belirtilir.

Ağrı şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Doğubayazıt tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

 

Ağrı Tutak

Ağrı Tutak

Ağrı Tutak;

ULAŞIM

İlçe merkezi Ağrı il merkezine 40 km, Hamur’a 28 km, Patnos’a 39 km, Karayazı’ya 66 km Eleşkirt’e 70 km uzaklıktadır.

Ağrı Tutak

 

TARİHİ

Yörenin tarihi Urartulara gider.

Tutak isminin kökeni konusunda üç iddia vardır. Bunlara göre: ismin Farsça’dan alındığı ve iki anlama geldiği ve sonradan bu deyimin Tutak olarak değiştirildiğidir. Diğer iddia: yöreye ilk gelen Türkler tarafından tutulan yer anlamında Tutak isminin verildiğidir. Üçüncü ise: yörenin adını Alparslan ordusu komutanlarından olup, bu yörede konaklayan Tutak Bey’inden aldığıdır.

Osmanlı imparatorluğu döneminde, Van eyaletinin Beyazıt sancağına bağlı iken, 1919 yılında ilçe statüsü kazanmış ve Ağrı iline bağlanmıştır. Osmanlı salnamelerinde, buranın ismi “Antab” (Entab, Ayintab) olarak geçer. Antab ismi, 1894 tarihinde Tutak olarak değiştirilmiştir.

Birinci Dünya Savaşı sırasında, Rus işgaline uğrayan bölgede bölgesel mahalli direnmeler devam ederken, 14 Nisan 1918 yılında Ruslar geri çekilmiş ve işgal bitmiştir.

Ağrı Tutak

 

GENEL

İlçe il merkezinin batısındadır. Ağrı-Van karayolu üzerinde, Murat nehrinin batı kenarında kurulmuştur. Denizden yükseklik 1565 metredir. Kara iklimi hakimdir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve kar yağışlı geçer. Kışın yağan kar, Mart ayı sonuna kadar yerde kalır. Yörenin toprakları yüksek yayla karakterinde ve oldukça yüksektir.

Fırat nehrinin iki önemli kolundan biri olan Murat nehri ilçe merkezinden geçer. Murat nehri üzerinde, ilçe merkezinde, İstanbul Boğaziçi Köprüsüne benzetilen bir köprü bulunuyor.

İlçe halkı tarım ve hayvancılık yaparak geçimini sağlar.

NE YENİR

Tereyağlı kete yenir.

Ağrı Tutak

 

GEZİLECEK YERLER

YAZIT

Tutak ilçesine ait bir tarlada MÖ 755-745 yılları arasında yaptırılan bir yazıt bulunmuştur.

Yazıtta yazılı olanlar “Haldi’nin büyük gücüyle, Rusa’nın oğlu Argişti söyler, ben Bianlı ülkesinden buraya kara yolu yaptım ve Arsiani nehri üzerine köprü inşa ederek, adını Argişti köprüsü koydum. Haldi’nin büyük gücüyle, ben Rusa oğlu Argişti, güçlü kral, karaların kralı, Bianlı ülkesinin kralı, Tuşpa şehrinin yöneticisiyim. Rusa oğlu Argişti söyler, her kim bu yazıtı kırarsa, kim ona zarar verirse ve her kim bunları yaparsa, ona söyleyin fırtına tanrısı Haldi onu güneşin altında yok etsin. Güneşin laneti onun üzerine olsun. Bu yazıt, Arsiani nehri üzerindeki Argişti köprüsüne onun anısına dikilsin” Bu yazıtta, Urartu kralı II. Argisti tarafından, tarihteki en eski kara yollarından birisi olarak bilinen Van-Ağrı karayolu ve Murat nehri üstünde yaptırılan köprüden söz edilmektedir. Yazıtta, Murat nehrinin ismi “Arsiani” olarak geçer. Ayrıca yine kral, yazıta zarar verenler hakkında lanet etmektedir.

ATABİNDİ KÖYÜ

Atabindi Kaya Mezarları ve Kaya Yerleşimi

İlçe merkezine bağlı Atabindi ve Dayıpınar köyleri arasında, oldukça yüksek bir dağın zirvesindedir.

Burada, cephesi doğuya bakan, sarp bir kayalığın içine oyularak yapılmış kaya yerleşimi: giriş holü ve üç odadan meydana gelmektedir. Ön cephesi tamamen ulaşılması güç kayalardan meydana geldiği için, girişi batı yönünde üsttendir. Ancak dar giriş, üstteki kaya bloklarının çatlaması ve zamanla kayması ile kapanacak kadar küçülmüştür. Yani bir insan ancak sürünerek girebilir. Girişten sonra, kaya bloğu aşağıya doğru oyulmuş 12 basamaklı bir merdivenle ön odaya inilir. Ön oda yaklaşık 4 x 2 metre ebadındadır. Doğu duvarı ortasında bir pencere bulunur. Bu odanın duvarları oldukça düzgün bir biçimde yontulmuştur. Odanın batı duvarı ortasında, içe doğru oyulan bir haç motifi bulunan dikdörtgen kapı vardır. Bu kapı ile geniş bir alana geçilir. Yaklaşık 6 x 8 metre ebatlarındaki bu odanın doğu duvarı giriş kapısının kuzeyinde dışa doğru oyulmuştur. Odanın duvarlarının tavana yakın kısmında, boydan boya yuvarlak kemerli küçük nişler bulunur. Kaya mezarlarının üst kısmında, Urartu dönemlerinde kalelerde sıkça rastlanan kutsal işaretler olarak adlandırılan kaya işaretleri bulunur. Bu kaya işaretleri, son zamanlarda çevresine çeşitli yazılar yazılarak tahrip edilmiştir. Evet, burası tamamen korumasız durumdadır, kazak kazılar ve doğal tahribatlar yoğundur.

Atabindi Köprüsü

İlçe merkezine 19 km uzaklıkta, Atabindi köyünün içinden geçen çayın üzerine kurulmuştur. Ancak günümüzde tamamen yıkılmış, sadece ayakları kalmıştır. Köyün yaşlılarının verdiği bilgiye göre, köprü tek gözlü bir açıklığa sahip iken köprünün yan taraflarında da iki adet boşaltma gözleri varmış. Siyah bazalt taşı kullanılarak yapılan köprünün, doğu ayağının yanına DSA tarafından beton dökülerek zarar verilmiştir.

DAMLAKAYA KÖYÜ ŞEHİTLİĞİ

İlçe merkezine bağlı Damlakaya köyündedir.

Köyün batısında köy mezarlığı içindedir. Çevresi, 1 metre yükseklikte, köy sakinleri tarafından dere taşlarıyla örülmüştür. Girişi, doğudan demir bir kapı ile sağlanır. Şehitlikte 2 mezar bulunur. Bu mezarlarda, son Rus işgali sırasında yani 1914yılında Rus ordularına karşı kahramanca savaşan Hamidiye Alay Komutanı Abdülmecid Bey ve Rus ordularına karşı savaşan ve Şeyh Abdülaziz Bey yatmaktadır. Savaş esnasında ikisi de burada şehit düşmüşlerdir. Ayrıca: yine Rus işgali sırasında, bu köy civarında cereyan eden çatışmalarda, bu civarlara kadar savaşmak için gelip soğuktan ve çeşitli hastalıklardan dolayı şehit düşen ve Arap olduğu söylenen 7 şehit de, şehit oldukları yerden getirilip buraya gömülmüşlerdir.

ÇIRPILI KÖYÜ KALESİ

İlçe merkezine 14 km uzaklıkta bulunan Çırpılı köyünün kuzeydoğusundadır.

Yüksek ve oldukça sarp bir tepenin üzerine kurulu kalenin üç tarafı uçurumlarla çevrilidir. Arazinin doğal yapısına uygun olarak doğu-batı doğrultusunda uzanan kalenin, kuzeydoğu ve güneydoğu tarafları dik uçurumlarla çevrilidir ve bu bölümlere savunma duvarı yapılmamıştır. Kuzeybatı yönü, hafif eğimli olduğundan savunma duvarı yapılmıştır. Ancak bu bölümdeki savunma duvarının taşları, bulundukları yerden çıkıp aşağıya doğru kaymıştır. Kalenin güneybatı bölümünde andezit taşından yapılan savunma duvarının iki sırası günümüze ulaşmıştır. Kalenin doğu yönünde, bir su yolu ile ulaşılan bir su sarnıcı vardır. Sarnıç oldukça derindir, sarnıca kayaya oyulmuş dik merdivenle inilir. Sarnıcın doğuya açılan bir penceresi vardır. Kaçak kazılar ve doğal tahribat yapıya çok zarar vermiştir. Kalenin üst platformu sonradan kaçak kazılarla tahrip edilmiştir. Kaçak kazılar sırasında bulunan çanak-çömlekler parçalanarak atılmıştır.

Ağrı Tutak Karagöz Kilisesi

 

KARAGÖZ KİLİSESİ

İlçe merkezinin 26 km batısında, Dayıpınarı köyü yakınında, kayalık arazidedir. Kilise kayalara oyularak yapılmıştır. Kiliseye giriş, kayalara oyularak yapılmış merdivenle sağlanır. Ortada geniş bir alan, yanlarda odalar, raflar ve pencereler vardır.

KAN KALESİ-KALE-İ HUM

İlçe merkezinin 15 km batısında, Dönertaş köyü yakınlarındadır. Ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmez. Zencir kale ile aynı tarihte yapıldığı düşünülmektedir. Kaleden günümüze sadece temelleri kalmıştır.

ZENCİR KALE

İlçenin güneyinde, Katavin dağındadır. Yapılış tarihi ve yaptıranlar bilinmemektedir. Kalenin köşelerinde zencir sallandığı için, bu ad verilmiştir. Kale, günümüzde yıkık durumdadır. Kale hakkında birçok efsane ve söylenti vardır.

Ağrı Tutak İsaabat Köyü Kilisesi

 

İSAABAT KÖYÜ KİLİSESİ

İlçe merkezinin 11 km uzağında, İsaabat köyündedir. Köyün kuzeydoğusunda yerleşim alanları arasında kalmıştır. Ancak günümüzde oldukça harap durumdadır.

Kilisenin sadece kuzey duvarı ve kuzeydoğu köşede bulunan apsis kemerinin küçük bir bölümü günümüze ulaşmıştır. Kaplama taşları, siyah bazalt taştandır ancak köylüler tarafından sökülerek köyün okulu ve evlerinin inşaatında kullanılmıştır. Moloz taşlarla örülen dolgu duvarında Horasan harcı kullanılmıştır. Batı duvarında iki pencere bulunur. Kilisenin orta kısmında, bir kütle halinde duran ve çevredeki kaplama taşları sökülen bir mimari parça bulunur. İçerisine çanakların gömülü bulunduğu bu mimari parça, muhtemelen üst örtüye ait olmalıdır. İçinde gömülen çanaklar ise, ses akustiği sağlamak amacıyla konulmuştur.

MÜNEVVER VE HÜNKAR ŞEHİTLİĞİ

İlçe merkezinde, Kaymakamlık binasının kuzeyinde, Murat Mahallesinde Maksut Irgat evinin arkasındadır.

Burada 1877-1878 yılları arasında yapılan Osmanlı-Rus harbinde şehit olan bir kadın ve bir erkek yatmaktadır. Şehidin biri bahçe dışındadır. Bugün 124 yaşında olan ve 93 Harbini gören Maksut Irgat’ın anlattıklarına göre, 93 Harbinde, Tutak’a giren Rus kuvvetlerinin top ateşi sırasında parçalanarak şehit olan Münevver adlı kadın ve kocası Hünkar burada yatmaktadır. Komşusu olan bu şehitleri, kendi elleriyle şehit oldukları bu yere defnetmiştir. Şehitlerin çevresi, Maksut Irgat tarafından 75-80 cm yükseklikte dere taşlarıyla çevrilmiştir. Şehitlikte Münevver isimli kadınla, kadının yanında ziyaret olduğu belirtilen bir mezar daha vardır. Hünkar isimli şehidin mezarı ise, etrafı çevrilen şehitliğin dışında kalmıştır. Şehitlik içinde ayrıca bir ziyaretgah daha vardır. Bakım durumu iyi değildir.

Ağrı şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.