İstanbul Tophane

İstanbul Tophane
 

İstanbul Tophane: Kılıç Ali Paşa Mahallesindedir.

Eski Ceneviz surlarının hemen dışındadır.

Galata surlarının bittiği bölgede stratejik olarak konumlanmış, Kılıç Ali Paşa Camii ve çevresindeki yapılarla Türkleştirilmiş ve Müslümanlaştırılmış, sanayi ve endüstriyel kimliğin ön plana çıktığı, ancak sonrasında Tophane Kışlası, Nursetiye Camii ve Saat kulesinin de inşaasıyla zenginleşen bir geçit alanıdır.

 Kılıç Ali Paşa Camii ve Külliyesi Klasik dönem Osmanlı eserleridir. Tophane Meydanı ve çevresini imgeleyen Tophane Çeşmesi, Nusretiye Kasrı, Nusretiye Camii, Saat kulesi gibi önemli kültür varlıkları ise, Batılılaşma hareketleri sonrası modernleşen devleti simgeleyen Osmanlı Batılılaşma Dönemi yapıları arasında öne çıkmaktadır. Bu anıtsal yapıların çevresini, pek çok kagir sivil mimarlık örneği yapılar sarmalamıştır.

24 Şubat 1823 tarihinde çıkan büyük bir yangında: 48 cami ve bu arada Nusretiye Camii, ayrıca Arabacılar Kışlası ve Tophane Kışlalarından ikisi de yanmıştır.

Günümüzde: burada Amerikan Pazarı ve nargile mekanları, yoğun ilgi çekmektedir.

 

TOPHANE MEYDANI

1894 yılında Galata rıhtımı yapılmadan önce, Pera bölgesindeki elçiler, Topkapı Sarayına gitmek için buradaki iskeleyi kullanıyorlardı.

İstanbul Tophanede bulunan bu meydanda: günümüzde “Topçu Kışlası” yoktur. Ancak bunun haricindeki yapılar şunlardır:

Tophane-i Amire,

Kılıç Ali Paşa Külliyesi Camii (1581), medrese, hamam, türbe

Tophane Çeşmesi (1732)

Nusretiye Camii (muvakkithane, 1852)

Tophane Kasrı (kasır ve saray olarak ilk örnektir, 1852)

Saat kulesi (üzerinde saat bulunan 2’nci meydan, 19’ncu yüzyıl ikinci yarısı)

Tophane Kasrı (Padişahların istirahat köşkü ve aynı zamanda askeri eğitimleri izlediği mekandır. Osmanlı yönetiminin istişare meclisi toplantıları burada yapılmıştır. Lozan sonrası boğazlar konferansı, 2 Dünya savaşı sırasında İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi gibi çok önemli toplantılara tanık olur.

 

TOPHANE KIŞLASI

Fatih Sultan Mehmet döneminde top dökümü ve kapıkulu topçuları için inşa ettirilmiştir. Tophane Kışlası, Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise geliştirilmiştir.

1823 yılında Firuz Ağa yangınında yanmış, sonra yenilenmiştir. Bu yenileme Balyanlar döneminde yapılmıştır, dış cephesi Neo Barok üslupta yeniden yapılmıştır. Bu yenileme sırasında: Nusretiye Camisi de yapılmıştır.

Ancak: 1958 yılında Adnan Menderes’in Başbakanlığı döneminde, yol genişletme bahanesiyle, eski Müşirlik binası ve Salı Pazarına kadar uzanan Sanayi Kışlası ortadan kaldırılmış, yok edilmiştir.

İstanbul Tophane Kışla sahasında, günümüzde sadece saat kulesi ve Mecidiye Kasrı kalmıştır.

İstanbul Tophane Nusretiye Camii

NUSRETİYE CAMİİ

İstanbul Tophane Meclis-i Mebusan Caddesindedir.

Halk arasında “Tophane Camii” diye de bilinir. Ancak Yeniçeri Ocağının kaldırılması anısına camiye “Nusretiye Camii” ismi verilmiştir.

Günümüzdeki caminin bulunduğu yerde, daha önce Sultan III Selim tarafından yaptırılan Tophane-i Amire Arabacılar Kışlası camisi vardı. Bu cami, bölgedeki yani İstanbul sınırları dışında inşa edilen ilk camidir.

Bu cami, 1823 yılında yanar ve yerine Sultan II Mahmut tarafından: 1823-1826 yılları arasında bugünkü cami yaptırılır. Caminin mimarı Kirkor Balyan’dır.

İstanbul Tophane
  

Cami buradaki Topçu Kışlası ile birlikte yaptırılır.

Cami, yüksekçe bir platform üzerine yapılmıştır.

İnşaatta küfeki taşı ve mermer kullanılmıştır.

Cami, geç Barok ve Ampir üsluplarının mimari ve süslemede kullanıldığı önemli bir örnektir.

Giriş sofasında kalem işi süslemenin dışında taş bezeme önemli yer tutar. Özellikle cümle kapısı ve yan sofalara geçilen kapılar, taş tezyinat açısından dikkate değerdir.

Caminin ikişer şerefeli, iki minaresi bulunur. Minareler daha yüksek yapılmak için 1826 yılında alt şerefeye kadar yıkılıp yeniden yapılmıştır, amaç minareler arasına kurulan mahyadır.

İstanbul Tophane
 

İlk yapıldığında: caminin çevresini yüksek avlu duvarı çeviriyordu ve bu duvardaki büyük bir kapıdan geçilerek camiye giriliyordu. Ancak Sultan Abdülaziz döneminde, avlu duvarı yıktırılmış ve yerine daha alçak ama üzerinde dökme demir parmaklık olan bir duvar yaptırılmıştır.

1958 yılında ise, yol genişletme çalışmaları sırasında bu duvarlar yıkılmıştır. Duvarların üzerindeki dökme demir parmaklık ise, buradan sökülmüş ve Sultan Mahmut Türbesinin yan duvarı üzerine takılmıştır.

İstanbul Tophane
 

NUSRETİYE SEBİLİ

İstanbul Tophane Nusretiye Camisi avlusundadır.

Cami ile birlikte, Sultan II Mahmut tarafından 1827 yılında yaptırılmıştır. Çünkü sebilin üzerinde Keçecizade’nin 1826 tarihini veren manzumesi yerleştirilmiştir. Ancak kitabenin altına dikkatle bakıldığında 1827 tarihi görülür. Sebilin tamamlandığı yılı, rakam olarak büyük olasılıkla kitabenin hattatı Yesarizade Mustafa İzzet yazmıştır.

Evet sebilin cephesi mermer kaplıdır. 5 pencerelidir. Saçaksızdır. Üstü, tamir sırasında kurşun kaplı beton bir kubbe ile örtülmüştür. Arka tarafında ise, sonradan takıldığı tahmin edilen 9 musluk yeri görülmektedir.

İlk yapıldığında yolun öbür tarafında, caminin karşısında kışla kapısında iken, Sultan Abdülmecid zamanında yolun genişletilmesi nedeniyle, caminin şadırvan avlusuna alınmıştır.

KASR-I HÜMAYUN

Son dönem Osmanlı camilerinde bulunan Hünkar Kasırları:  Cuma selamlığında Sultanların ibadet mekanı olarak ve aynı zamanda dinlenmesi için düzenlenmiş özel birimlere sahiptir.

Kasr-ı Hümayun: caminin kuzey cephesinin iki yanındadır. Kasır 2 katlıdır. Zemin katında üst kata çıkan merdivenler bulunur. İkinci kat pencereleri, cami pencerelerinden farklı yapılmıştır. Yapının batı kanadı: padişah tarafından kullanılan dairelere ayrılmıştır. Doğu kanadı ise, devlet erkanına ayrılmıştır.

İstanbul Tophane Nusretiye Saat Kulesi

NUSRETİYE SAAT KULESİ

İstanbul Tophane Kılıçali Paşa Mahallesi Amerikan Pazarı Sokaktadır. Tophane kışlası önünde, Nusretiye camiinin ise arkasındadır.

İlk yapıldığında: Tophane rıhtımında deniz kenarındadır. Ancak sonraki süreçte, denizin doldurulması nedeniyle, gümrük alanının yüksek duvarları arasında kalmıştır. Yine kule ilk yapıldığında üzerinde bulunan bayrak direği günümüze ulaşmamıştır.

Kule: yukarı doğru kademeli olarak daralır ve 4 katlıdır. Yüksekliği 15 metredir. Kenar uzunlukları ise 4.35 metredir.

Kulenin dört cephesi de birbirine benzer tasarlanmıştır. Denize bakan cephede bulunan kapının üstünde “Sultan Abdülmecid” tuğrası görülür. Tuğranın üstündeki kitabede yapım tarihi olarak 1848-1849 tarihleri yazılıdır. Kule, Balyan ailesinden bir mimar tarafından yapılmıştır.

Yani, Topçu Kışlası yapılırken yapılmış, Topçu Kışlası yıkıldıktan sonra varlığını günümüze kadar sürdürmüştür.

Ancak, günümüzde kulenin üstünde bulunan saatler yerlerinden sökülmüştür. Saatlerin sadece kadranları durmaktadır. Saatlerin akıbetleri bilinmemektedir, yani çalınmış veya başka yerde kullanılmış oldukları tahmin edilmektedir.

İstanbul Tophane
 

TOPHANE KASRI

Kasır: Tophane Meclis-i Mebusan Caddesindedir. Nusretiye Caminin yanındadır.

Topçu Kışlası yapısından günümüze kalan Mecidiye Kasrı 1848 tarihlidir.

Yapı: Sultan Abdülmecit döneminde Tophane Müşiri Halil Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mimarı İngiliz elçilik binasının inşaası için İstanbul’a gelen Mimar William James Smith’dir. Yapı: denize paralel ve 2 katlıdır. Dış yüzeyindeki süslemeler ilgi çeker.

Tavan süslemeleri ise kalem işidir ve mermer şömineler oldukça güzeldir ve ilgi çeker. Kasır binası: Padişahlar tarafından, Tophane’de bulunan askeri birlikleri ziyareti sırasında kullanılıyordu. Ayrıca: deniz yolu ile İstanbul’a gelen yabancı devlet adamları burada karşılanıyordu.

Kasır, 1867 yılında yanar ve daha sonra Müşiriyet Dairesi olarak yeniden yapılır.

Mütareke yıllarında, kasır binası İngiliz deniz kuvvetleri askerleri tarafından işgal edilmiştir.

İstanbul Tophane
 

1897 yılında Lozan Konferansından sonraki Uluslararası Boğazlar Komisyonu burada toplanmıştır.

Takip eden süreçte, uzun yıllar “Malüller Yurdu” olarak kullanılmıştır.

1950’li yıllarda yeni düzenlemeler nedeniyle kasır ve deniz arasına “Amerikan Pazarı” denen dükkanlar yapılmıştır. Böylece kasrın deniz manzarası kapanmıştır.

Günümüzde kasır yapısı: Mimar Sinan Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü olarak kullanılmaktadır.

İstanbul Tophane
 

TOPHANE-İ AMİRE BİNASI

İstanbul Tophane Boğazkesen Caddesi Defterdar Yokuşundadır.

Binanın bulunduğu yerde, daha önce, Bizans döneminde Ste Claire ve Aya Photini kiliselerinin bulunduğu “Metopon“ isimli bir bölge bulunmaktadır.

Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul şehrinin fetih edilmesinden sonra, burada top döküm merkezi kurulmuştur. Yani, Osmanlı ordu ve donanmasının kullandığı askeri toplar burada üretilmiştir.

Evliya Çelebi burası ile ilgili 17’nci yüzyılda şunları yazmıştır “ Sahilden 100 adım uzaklıkta, bir tepenin (Cihangir Tepesi) eteğinde, dört tarafı duvarlarla çevrili, kale gibi sağlam bir yapı olan Tophane-i Amire binasının duvarlarının ortasında, yine dört köşe, üstü tahta ile örtülü 40 arşın boyunda, başka yüksek duvarlar vardır” Ayrıca: yine Evliya Çelebi, Sultan II Beyazıt döneminde, binanın çevresinde topçu ve dökümcü ustalarının oturması için yeni yapılar inşa edildiğini yazmıştır.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde: mevcut tüm yapılar yıkılarak yerine daha büyük bir bina yaptırılmıştır.

Sultan III Ahmet döneminde bu binada yıkılmış ve 1743 yılında Sadrazam Damat İbrahim Paşa tarafından günümüzde görülen 5 büyük kubbeli bina yaptırılmıştır. Bu dönemde yeni dökümhane ile birlikte Sultan için bir köşk ve büyük bir sarnıç da yaptırılır.

1823 yılındaki yangında: Topçu ve Top arabaları kışlası, dökümhanenin bir kısmı ve cami harap olmuştur. Yine aynı yıl Sultan II Mahmut tarafından yenilenirler.

1843 yılında Zeytinburnu bölgesinde; toplar yeni kurulan “Grande Fabrique” de dökülmeye başlanınca, 1850 yılından sonra Tophane-i Amire’de top dökümü bitmiştir.

1955 yılını takiben Askeri Müze yapılmak istenen müze, uzun süre depo olarak kullanılmıştır. 1972 yılında ise, düşünülen restorasyon, maliyet nedeniyle iptal edilmiştir. Yine aynı yıl Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapı: Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine tahsis edilmiştir.

1992 yılına kadar çeşitli düzenlemeler geçiren yapı: aynı yıl Mimar Sinan Üniversitesine devredilmiştir.

Günümüzde bina: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Kültür Merkezi olarak kullanılmaktadır. Burada “Tophane-i Amire Kültür Sanat ve Merkezi” bulunmaktadır.

İstanbul Tophane
 

Merkezde 3 tane ayrı sergi mekanı bulunmaktadır.

Bunlar:

Tophane-i Amire Beş Kubbe

Tophane-i Amire Tek Kubbe

Tophane-i Amir Kültür ve Sanat Merkezi.

Bu sergi mekanlarında, ulusal ve uluslararası sergiler düzenlenmektedir.

İstanbul Tophane
 

NARGİLECİLER

İstanbul Tophane Kılıçali Paşa Caddesinde bulunan bugünkü Nargileciler, eski Amerikan Pazarıdır. Daha öncesinde ise Toplu Kışlası alanıdır. Amerikan Pazarı sıra dükkanlarına yaklaştığınızda, nargilelerin dumanının muhteşem kokusu hissedilir. Nargile kafelerin, Galataport projesi kapsamında kaldırılacağı söyleniyor ve zaten mevcut dükkanların büyük çoğunluğu kapanmıştır.

İstanbul Tophane
 

TOPHANE ÇEŞMESİ

İstanbul Tophane Meydanının ortasındadır. Ancak tarihi süreç içinde deniz doldurulunca günümüzde denizden uzak kalmıştır.

Sultan I Mahmut tarafından, 1732 yılında Mimar Mehmet Ağa’ya yaptırılmıştır. Bu yüzden “I Mahmut Çeşmesi” olarak da bilinir.

Çeşmenin bulunduğu yerde, ilk yapıldığında birçok dükkan bulunduğu, bu dükkanların çeşmeye yer temini için yıktırıldığı, sahiplerine başka bir yerde yeni dükkanlar yaptırıldığı bilinmektedir.

İstanbul’un en büyük 3’ncü çeşmesidir. En yüksek duvarlı çeşmedir.

Çeşme: plan olarak Sultan III Ahmet döneminde, 1728 yılında Üsküdar’ın İskele Meydanında yaptırılmış olan büyük çeşmeye benzer. Her iki çeşme de alt kısımlarının köşeleri pahlı ve üst kısmının köşeleri pahsız olan kare kesitli birer meydan çeşmesidir. Ancak Tophane çeşmesinin mimarisi, Üsküdar çeşmesinin mimarisinden daha sadedir.

Çeşmenin mermer kaplı olan dört cephesi, mimari detay bakımından birbirinin aynıdır.

İstanbul Tophane
 

Ortada: sivri kemerli ve pirinç musluklu birer çeşme ve yalak bulunur. Çeşmenin her iki yanında, birer saksı içine dikilmiş, dalları yemişlerle dolu limon, armut, şeftali, nar ve ceviz gibi meyve ağaçlarını temsil eden kabartmalı panolar, bu panoların dış taraflarında üst kısımlarında birer hücre bulunur. Bu hücrelerin dış taraflarında dal, yaprak ve çiçek motiflerinden oluşan oyma bir pano vardır.

Üsküdar çeşmesi Türk rokokosunun öncülerindendir. Tophane çeşmesi, ondan 4 yıl sonra yapılmış olması nedeniyle, daha ileri bir adımı teşkil eder.

Çeşme ilk olarak 1837 yılında ve ardından 1957 ve 2006 yıllarında onarım görmüştür.

“İstanbul Kanatlarımın Altında” filminin bir kısmı, çeşmenin önündeki sette çekilmiştir.

Çeşme günümüzde faaldir.  

İstanbul Tophane
 

CEMİLE VE MÜNİRE SULTAN SARAY (ÇİFTE SARAYLAR)

İstanbul Tophane ile Kabataş arasında Fındıklıdadır.

Cemile ve Münire Sultanlar, Sultan Abdülmecid’in kızlarıdır. Salıpazarında bulunan Emnabad Sarayının yerine, Çifte Saraylar denen saraylar yapılmıştır. Çifte Saraylar: 1856-1859 yılları arasında Mimar Garabed Balyan tarafından yapılmıştır. Saraylardan biri Cemile Sultan’a ve diğeri ise Münire Sultan’a tahsis edilmiştir.

Münire Sultan Sarayı

Ölümünün ardından, bir süre Sultan Abdülaziz kızı Saliha Sultan ve daha sonra Sultan Abdülhamid kızı Adile Sultan tarafından kullanılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra İstanbul Komutanlığı olarak kullanılmıştır. 1943 yılında ise İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

1952 yılında Atatürk Kız Lisesi olmuş, 1972 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisine devredilmiş, günümüzde Mimar Sinan Üniversitesi olarak kullanılmaktadır.

Cemile Sultan Sarayı

Ölümünün ardından Sultan Abdülaziz kızı Nazime Sultan tarafından kullanılmış, 1913 yılında onarılmış ve Cumhuriyetin ilanına kadar Meclis-i Mebusan binası olarak kullanılmıştır. Buna istinaden kara tarafındaki caddenin ismi “Meclis-i Mebusan Caddesi” olmuştur. Yapı: 1926 yılında Sanayi-i Nefise Mektebu olmuş, 1948 günü yanmış sonra onarılarak 1953 yılında yeniden öğrenime açılmıştır. Yangından sonra eski binanın konturları korunarak yeni bina yapılmıştır.

İstanbul Tophane Kılıç Ali Paşa Külliyesi

KILIÇ ALİ PAŞA KÜLLİYESİ

İstanbul Tophane Mumhane Caddesinin sonunda Hamam Sokaktadır.

Kılıç Ali Paşa: Sultan II Selim ve Sultan III Murad dönemlerinde Kaptan-ı Deryalık yapmıştır. Aslen İtalyan asıllıdır ve adı Giovanni Dionigi Galenidir. Müslüman olduktan sonra “Uluç Ali” ismini almıştır. 16 yıl boyunca sürdürdüğü Kaptan-ı Deryalık görevinde birçok deniz zaferine imza atmıştır. Çeşme ve İnebahtı deniz savaşlarında, Kılıç Ali Paşa kendi filosunu kurtarmıştır.

İstanbul’a dönüşünde Sultan II Selim tarafından Kaptan-ı Derya yapılmış, Uluç lakabı da Kılıç’a çevrilmiştir. Bu yenilgiden sonra Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa ile birlikte, Osmanlı donanmasını eskisinden daha güçlü bir şekilde kurmuş ve Akdeniz’e hakim olmuştur. 21 Haziran 1587 yılında vefat etmiştir.

Kılıç Ali Paşa: külliye yaptırmak üzere dönemin Sultanından arazi ve izin talep eder. Sultan “O deryaların Serdaru dur, varsın muktedirse camiini de derya üzre yapsun, ona karada bir karış yer vermem” der.

Evet bu gerçek bir öykü, bunun üzerine Kılıç Ali Paşa: Tophane rıhtımının kenarına taş, moloz ve toprak yığarak denizin doldurulmasıyla elde edilen zemin üzerine camiyi yaptırır.

Külliyenin mimarı Mimar Sinan’dır. 1580 yılında yapılmıştır. 

Külliyede: cami, medrese, Sıbyan mektebi, hamam, türbe, sebil, şadırvan ve medrese yapılmıştır.

Ancak, külliyenin büyük bölümü, 1914 yılındaki yol genişletme çalışmaları sırasında değişikliğe uğramıştır.

İstanbul Tophane
 

Kılıç Ali Paşa Camii

Cami, yukarıdaki öyküde de belirttiğim gibi, İstanbul Tophane’de denizin doldurulmasıyla elde edilen zemin üzerine yapılmış bir tür Yalı Camiidir. Caminin yapımında: Mimar Sinan: uzun meslek yaşamının son büyük eserlerinden olmasına rağmen, küçük ölçüde Ayasofya planı ve Osmanlı Türk mimarisi unsurlarını bir arada kullanmıştır.

Ancak cami: basit bir taklit olmaktan öte, Ayasofya mimarisinin geliştirilmiş bir şeklidir. Statik bakımdan çok daha güvenli yapılmıştır.

Caminin cümle kapası üzerinde bulunan kitabesinde: 1580 yılında yapıldığı yazılıdır.

Caminin muhteşem ahşap kapı kanatları, kündekari üzerine fildişi, abanoz ve elma ağacından incecik kakmalarla, kabartmalı nakışlarla ve metal gülçelerle işlenmiştir.

Caminin içindeki renkli cam alçı pencereler olağanüstü güzeldir. Bu pencerelerin birinde, 1913 yılında Bursalı Tevfik adında bir usta tarafından yapıldığını belirten bir imza bulunmaktadır.

Son cemaat yeri, sütunlara dayanan kemerlerin taşıdığı 5 kubbe ile örtülüdür. Son cemaat yeri: 16’ncı yüzyıl İznik çinileriyle bezenmiştir. Mihrabın çevresi ve kıble duvarı da çinilerle süslenmiştir.

İç kısımda ilk göze çarpan: lacivert üzerine beyazla çevrilmiş ve bütün duvarların üst kısımlarını çepeçevre kuşatan nefis çiniler üzerine nakşedilmiş kuşak yazılarıdır.

Son bir not: söylentilere göre, Don Kişot romanının yazarı Miguel de Cervantes, Osmanlı’ya esir düştüğü dönemde, bu caminin yapımında çalıştırılmıştır. İnebahtı savaşından İspanya’ya dönerken 1575 yılında bindiği kadırga Osmanlı donanması tarafından kuşatılır ve Cervantes Kılıç Ali Paşa’ya esir düşer.

Hatta bu savaşta bir elini kaybeder. Cezayirli birisi tarafından köle olarak satın alınır. Sonra birkaç yıl İstanbul’da kalıp cami inşaatında çalıştıktan sonra sahibi tarafından azat edilir ve İspanya’ya geri döner. Romanlarında esaret günlerini tasvir eder.

Kılık Ali Paşa Türbesi

Caminin kıble tarafındadır. Kesme taştan yapılmış, sekizgen şeklindedir. Türbenin üstünü: iç içe çift kubbe örter. Türbenin içinde: Kılıç Ali Paşa ile Uluç Hasan Paşa’nın sandukaları vardır.

İstanbul Tophane Kılıç Ali Paşa Hamamı

Kılıç Ali Paşa Hamamı

Hamam, leventlere hizmet vermesi için, 1578-1583 yılları arasında Mimar Sinan’a yaptırılmıştır.

Kubbesi, oldukça geniş ve görkemlidir, aynı zamanda gün ışığı geçirir. Duvarlar taş ve tuğla olarak karma örülmüştür. Hamam, son olarak uzun bir restorasyon süreci ardından tekrar hizmete açılmıştır.

Sebil

Caminin köşesinde cadde üzerindedir.

Kitabesi yoktur. Sultan Abdülaziz döneminde yol genişletme çalışmaları sırasında, Tophane köşesindeki sebilin yerinden sökülerek buraya, cami avlu duvarına bitişik olarak yeniden konuşlandırıldığı düşünülmektedir. Yani muhtemelen sebil külliyenin bir parçası değildir.

Medrese

Külliyenin bir parçası olan yapının girişi, kuzeydedir. Ancak girişin önünde zemin kodunun yükselmesi nedeniyle medrese yapısı çukurda kalmıştır. Kareye yakın plandadır. Dershane odası, tam ortadadır. Kenarları 9 metre uzunluktadır. Ayrıca 18 tane öğrenci odası bulunur. Dershane ve öğrenci odalarının önünde, avluya açılan bir revak vardır.

Yapı, tarihi süreçte birçok kez onarım görmüş, bazı odaları kullanılmış, bazı odaları ise harap durumda bırakılmıştır. Medrese içinde bulunan kütüphanedeki kitaplar, 1918 yılında Süleymaniye Merkez Kütüphanesine taşınmıştır.

Uzun yıllar Çocuk Esirgeme Kurumuna devredilmiş ve Dispanser olarak kullanılmıştır. Bu sırada büyük değişiklik yapılmıştır. 1995 yılında yapı tahliye edilmiştir.

Günümüzde kendi haline terk edilen yapı kapalı tutulmaktadır.

Beyoğlu bölgesi gezisi.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.