İran Yazd

iran.yazd.genel.1
İran Yazd

Şehir, Tahran şehrinin 689 km güneydoğusundadır.

İranlılar bu şehir için “çölün incisi” diyorlar. Şehrin isminin anlamı “lütuf” demektir.

Şehrin 3000 yıllık geçmişi vardır. Sasani döneminden kalan (MÖ 224-651) antik bir şehirdir. Bu nedenle, burada zamandan geri bin yıllık bir süreçte seyahat edebilirsiniz.

UNESCO bu şehri “Dünyanın en eski 2’nci yerleşim yeri” olarak tescil etmiştir.

Marco Polo: 13’ncü yüzyılda, 14 yıl süren büyük Çin yolculuğuna çıktığında, Yezd şehrini ziyaret ettiğinde, bu şehir için “Eyaletin en asil ve güzel şehri” sözünü söylemiştir.

Şehir, İran’ın orta kısmında, Yezd Eyaletinin başkentidir. Diğer şehirlere göre biraz daha tutucudur.

Şehrin diğer özelliği, birçok eski şehir ve medeniyet nehirler yanında inşa edilmesine rağmen, bu şehir ülkenin bütün merkezini kapsayan en büyük çöl yanına inşa edilmiştir.

Zerdüşt dininin merkezidir. Şehirde halen Zerdüşt dinine inanan 15.000 kişi bulunduğu söyleniyor. İran ülkesinde 20 bin ve Hindistan’da ise 90 bin Zerdüşt bulunduğu belirtiliyor. Özellikle Humeyni devriminden sonra burada yaşayan Zerdüştlere büyük baskılar yapılmış.

Zerdüştler dışında, şehirde Yezidiler de yaşıyor ve ülkenin farklı etnik gurupları arasındaki yaşam tarzı ve inançları bir arada gözlenebiliyor.

iran.yazd.genel.12
İran Yazd
iran.yazd.genel.11
İran Yazd
iran.yazd.genel.0
İran Yazd

 

Mimari yapıları ve eşsiz ipekli el dokumaları ile ünlüdür. Şehirde her yerde eski yapılarda çamur kullanılmıştır. Bu yüzden gezerken yüzyıllar öncesinde geziniyor gibi hissedeceksiniz. Kum tepelerinin arasında dolaşıyormuş hissi veren şehirde, hiç sivri köşe yoktur.

Çünkü kenarlar, rüzgarın aşındırmasıyla yuvarlatılmış, birbirine yaslanmış evlerin arasındaki kemerler daralarak birden bire tünele dönüşmektedir. Kıvrılarak giden yollar, koyu sarı renkli duvarlar, ahşap kapılar mutlaka ilginizi çekecektir.

Mimariden söz açmışken, şehirdeki ahşap evlerin kapılarının tokmaklarından da söz etmek istiyorum.

Kapılarda 2 farklı şekilde metal tokmak var ve bunların sesleri farklı çünkü gelen misafirin kadın mı erkek mi olduğunu kapı çalındığında anlıyorlarmış ve buna uygun giyinerek kapıyı açıyorlarmış.

İranlı kızlar evlendiklerinde balayı için burayı seçerler, çünkü burayı ziyaret eden çiftlerin boşanma sayısı şaşırtıcı derece de azdır, yani sıfırdır.

Bu şehir insanının en büyük özelliğinin sabır olduğu söyleniyor. Zaten boşanma sayısının az olmasını da buna yani insanların sabırlı olmasına bağlıyorlar.

Şehirde, gezinizde ünlü rüzgar tutucular hemen dikkatinizi çekecektir.

 

İklim

Şehir bir çölde bulunduğundan yaz ve kış aylarında çok sıcak ve çok soğuk olur. Ziyaret etmek için en uygun zaman ilkbahar ve sonbahardır.

iran.yazd.dokumacılar.1
İran Yazd

Ne satın alınır

Şehirde 12 tane farklı tarihi Pazar vardır. Özellikle kapalı çarşıda: kaşmir, ipek, yün ve şalların satıldığı yerler ilgi çeker. Ayrıca yine kapalı çarşıda kuyumcular ve ev eşyalarının satıldığı yerleri gezmelisiniz.

Bir şeyler satın almak isterseniz, el sanatları dükkanlarına uğramalısınız. Bir tablo veya bir torba gibi kullanılabilecek farklı şekillerde kil ve kumaşlardan yapılmış hediyelikler çok revaçtadır. Makul fiyatlı İran halısı arıyorsanız, buradan almanız önerilir.

 

Ne yenir

Şehirde tüm tatlılar ve şekerler bir hayli meşhurdur. Özellikle “Hacı Badom”, “Qotab” ve “Baqlava” kaçırılmamalıdır. Koz helvası ve kaju da tatmalısınız.

Özellikle 1796 yılı yapımı ve 1826 yılında onarılan, yerin 20 metre altında, eski bir hamamdan bozma restoranı mutlaka görmelisiniz.

 

 

GEZİLECEK YERLER

iran.yazd.rüzgar tutucu.2
İran Yazd Rüzgar Kuleleri
iran.yazd.rüzgar tutucu.1
İran Yazd Rüzgar Kuleleri

Rüzgar kuleleri-rüzgar tutucuları

Rüzgar alıcı da iki tünel vardır ve bunlarda yerçekimi çalışır. Tünellerden biri havayı yukarı emme ve diğeri ise aşağı itme görevini üstleniyor. Bunun sonucunda evin içinde bir klima etkisi görülüyor, evin içindeki serin havanın sirkülasyonu sağlanıyor.

Tünellerin birinde, yardımcı küçük bir su havuzu var. Özellikle tur rehberleriyle yapılan gezilerde, bu rüzgar tünellerinde mutlaka birkaç saat harcanıyor ama gerçekten ilgi çekici bir mimaridir.

Rüzgar kuleleri (Badgir) binlerce yıldır, sıcak, kuru ve nemli iklimlerde doğal klima olarak kullanılan geleneksel İran mimarisinin önemli unsurlarıdır.

Bu kuleler sadece sıradan evlerde değil, aynı zamanda su sarnıçları ve camilerin üstünde yükselir.

Sıcak, kuru bölgelerde rüzgar kulelerinin altında bulunan sarnıç, nemin dengelenmesine yardımcı olur.

Çöldeki birçok binada, rüzgar kuleleri bir lavabo üzerine inşa edilmiştir. Su buharlaştığında, rüzgar bunu diğer odaların içine serin hava olarak taşır.

İran rüzgar kuleleri, tarihsel olarak 4000 yıl öncesine kadar gider. Ülkenin sert iklimine karşı, İranlılar hala şehir ve vadilerde, sık ve şiddetli fırtınaların yaşandığı yerlerde bulunan alanlar haricinde, çeşitli çöl kasabalarında rüzgar kulelerini icat ettiler.

Rüzgar kuleleri, orta ve güney İran, yani Yazd, Keşan, Bam ve Basra körfezi kıyılarında köy mimarisinin ayrılmaz bir parçasıdır.

Rüzgar kuleleri, her yönden rüzgarı yakalamak ve evin içine yönlendirmek için, dört yönlü olarak inşa edilmiştir. Rüzgar kulenin tepesindeki millerin üzerinden geçerek, yapının içindeki hava akımı yukarı ve aşağı, iki yönde geçer.

Bir binanın iç ve dışı arasındaki sıcaklık farkı, hava akımlarının oluşumu ile sonuçlanan basınç değişimlerine sebep olur.

iran.yazd.ateş tapınağı.2
İran Yazd Ataşgah-Ateş Tapınağı
iran.yazd.ateş tapınağı.1
İran Yazd Ateşgah-Ateş Tapınağı
iran.yazd.ateş tapınağı.3
İran Yazd Ateşgah-Ateş Tapınağı

 

Ataşgah-Ateş Tapınağı

Her turist, bu şehri ziyaret ettiğinde 3000 yıllık geçmişten günümüze gelen alışkanlıkları görebilir. Burası Yedz şehrindeki önemli ve en eski Zerdüşt tapınaklarından biridir. Tapınak küçük bir bahçe içinde, bir tepenin üzerindedir ve yaprak dökmeyen ağaçlarla çevrilidir.

Avluda büyük bir yuvarlak havuz vardır. Cephe üstünde kanatlı bir figür vardır. Bu figür “Zerdüştlük yüce tanrısının görsel temsili resmidir.”

Tapınakta yanan ateş “kutsal alev” olarak kabul edilmektedir. Yani bir anlamda ateş “sembol” olarak düşünülmektedir. Çünkü “iyiliği” temsil ettiğine inanılıyor.

Genelde düşünüldüğü gibi Zerdüştler, ateşe tapmıyorlar. Ateş tanrının ışığı sayıldığından, kutsal mekanlarda daima yakılıyor ve her türlü dua ve tapınmalar ateşin önünde yapılıyor.

Nevruz kutlamalarında, ateşin üzerinden atlayarak arınma inancı var. Ateş aynı zamanda aile ocağını temsil ediyor ve insanları kötülüklerden koruyor. Bu yüzden, kutsal ateş hiç söndürülmeden yakılıyor.

Öte yandan, Zerdüşt dini öğretilerinde doğruluk ve dürüstlük esas alındığından İran hapishanelerinde çok nadir Zerdüşt bulunduğu da söyleniyor.

Kalın bir camın arkasında yanan alevin, 470 yıldır yandığına inanılıyor. Ateş, 1474 yılında buraya getirilmiş. Ateşin şu anda bulunduğu bina ise, 1940 yılında inşa edilmiş.

Yine söylenenlere göre, görevli rahipler, badem ağacı veya kayısı odunları ile ateşi 24 saat destekliyorlarmış.

Tapınağın ve ateşin bakımı için bir Zerdüşt rahip görev yapıyor. Ateşe fazla yaklaşılmaz, çünkü insan nefesinin bile ateşi kirlettiğine inanılıyor.

Bu rahip, nefesini kutsal ateşe vermemek için, ağzını bir bezle örtüyor. Ateşin önünde cam olmasının sebebi de budur.

Tapınağın duvarlarında ise Zerdüştlük dinine ait resim ve yazıtlar var. Bu yazıtlar içinde en ilgi çekeni “İyi düşün, İyi konuş, İyi yap”

Buraya dünyanın dört bir yanından Zerdüştler ziyarete geliyorlar. Dünyanın dört bir yanından Zeştüştleri buraya çeken ateşin yüzlerce yıldır nelere şahitlik ettiği inanılmaz.

Son bir not, Zerdüştler burada yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle, kutsal ateşi Hindistan’a taşımayı düşünüyorlarmış.

 

Kültür Merkezi

Ateşgede’nin hemen yanındaki Kültür Merkezinde şehir halkı tarafından yapılmış hediyelik eşyalar (genellikle seramik), şehirle ilgili fotoğraflar, Zerdüşt dinine ait kitap ve semboller bulup satın alabilirsiniz.

 

Sessizlik kuleleri-Dakhma-Tower of Silence

Bunlar şehrin 2 km uzağında Dakhne denilen yerdedir. (Burayı ziyaret etmek için özellikle sabahın erken saatlerini tercih etmenizi öneririm)

Bunlar, Zerdüşt dini inancı gereği yapılan kulelerdir. Zerdüştler, inançları gereği ölülerini, şehrin yaklaşık 15 km dışında bir tepede bulunan ve sessizlik kuleleri olarak adlandırılan bu mezar yerine getirirler.

Ancak bu mezarlarda hiç ceset bulunmamaktadır. Çünkü Zerdüştlerin kutsal kitabı Avesta’ya göre: ölü bedenleri toprağa gömmek, beslendiğimiz toprağı kirletmek anlamına gelir. Yine ölü bedenleri yakmak ise, soluduğumuz havayı kirletmek demektir. Suya zaten bırakılması söz konusu bile olmaz.

Sonuçta: Zerdüştler, iki yüksek tepedeki kulelerin bulunduğu yere ölülerini getirip, dinlendirirler, yine aynı yerde bulunan derin su kuyusundan alınan suyla yıkarlar ve ardından kuvvetli biri, cesedi sırtında Sessizlik Kuleleri olarak adlandırılan yüksek tepelere çıkarır ve akbabalara sunarmış.

Bu sırada; ağıtlar yakılır ve ölülerin yakınları yine burada görülen bir evde toplanarak tepede biriken akbabaların cesetleri parçalamasını beklerlermiş. Bu sırada bedenin akbabalar ve vahşi hayvanlar tarafından parçalanmasına şahitlik eden bir rahip bulunurmuş.

Bu işlem kısa sürede biterse, ölenin günahlarından hemen kurtulacağına inanılır, hatta sol gözün, sağ gözden önce yenilip bitirilmesi, ruhun azap çekmesine işaret eder diye inanılırmış.

Sonuçta Zerdüştler, ölülerini, yüksek bir tepeye çıkarıp, üstü açık bir yapının içine bırakırlarmış. (Bu adet, yaklaşık 30 yıl önce yani 1980 yılında, İslam devriminden sonra terkedilmiş, yani daha önce uygulanıyormuş, şimdi ölülerini toprağa veriyorlarmış)

Evet, bir süre sonra ölünün kokusunu alan kartal, akbaba ve diğer leş yiyici ve yırtıcı kuşlar, gelip cesedi parçalarlar ve yok ederlermiş. Böylece ölülerin toprağı, havayı ve suyu kirletmediğine inanılırmış.

Daha sonra kalan kemikler yakılıyormuş. Kulelerden biri erkeklere, biri kadınlara ayrılmıştır.

Sessizlik kuleleri, bütün İran genelinde 5 tanedir ve bunlardan 2 tanesi Yezd şehrinde, 2 tanesi Kirman ve 1 tanesi İsfahan şehrindedir.

 

Su kemerleri

Yazd şehri bir çölde inşa edilmiş olmasına rağmen su sıkıntısı yaşanmıyor. Çünkü şehrin derinliklerinde kazılmış olan birçok su kemeri var.

Şehri ziyaret ederseniz, bu su kemerlerini mutlaka ziyaret edin. O sıcak ve kuru bölgede, uzun bir merdivenle aşağıya indiğinizde soğuk ve temiz su alanlarına ulaşabilirsiniz.

Şehirdeki su kanallarının 3.5 km uzunluğunda ve 100 yılda tamamlandığı söyleniyor.

iran.yazd.jameh camii.1
İran Yazd Cuma Camii
iran.yazd.genel.4
İran Yazd Cuma Camii
iran.yazd.cuma camii.1
İran Yazd Cuma Camii

 

Mescid-i Camii-Jameh Mescidi-Cuma Camii

Hemen dünyada 250.000 civarında Yezidi olduğu söyleniyor. Yezd şehrindeki Mescid-i Cuma ve 4 eyvanlı iç avlusu görülüyor.

Şehir merkezinde, 9’ncu yüzyılda yapılan Amir Chakhmaq meydanı (Emir Çakmak) daki bu cami, 1375 yılında Moğol hanı Abu Said tarafından yaptırılmıştır.

Daha önce, 12’nci yüzyılda burada Zerdüşt tapınağı bulunduğu ve caminin onun üzerine inşa edildiği söyleniyor.

Özellikle ilginç fayans işleri, yüksek ön parça, iki yazıtlı şanlı kapı pervazı, masmavi mozaik karolar ve iç duvar süslemeleri ilgi çekmektedir.

Yapının her iki yanında; İran ülkesinin en yüksek minareleri görülmektedir. Minaresinin yüksekliği 48 metredir.

Bu tarihi yapının yüksek minarelerinden birine çıkıp, şehrin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Çölün ortasında, çevresi surlarla çevrili ve çölle aynı renk olan şehir görülür. Özellikle burayı gece de ziyaret etmenizi öneririm çünkü aydınlatılıyor.

Burası 700 yıllık ve şehrin simgesi niteliğinde. Caminin en çok ilgi çeken yanı hikayesidir.

Bekar kızlar, çarşaflarına bir kilit takıp minareye çıkarlarmış. Kilidin anahtarını bu minareden aşağıya atarlarmış. Aşağıda bekleyen bekar gençlerden anahtarı yakalayan ile tatlı yemeğe giderlermiş.

Bu şekilde olan bir tanışmanın doğuracağı evliliğin hayırlı olduğuna inanırlarmış. Camiye bu nedenle halk çöpçatan camisi de diyormuş.

Caminin arka kapısından çıkınca, labirent gibi sokaklar başlıyor, yani kaybolma mümkün. Burada gezerken özellikle evlerin kapı tokmaklarına dikkat etmenizi öneririm.

Kapılarda iki tokmak var ve ses tonları farklı, bunlardan birisi erkek, diğeri kadınlar için. Böylece kapıyı çalanın cinsiyeti hemen anlaşılıyormuş.

 

12 İmam Türbesi

Şiilikte kutsal kabul edilen 12 imamın temsili cenaze törenleri burada yapılıyormuş. Yapı Selçuklu döneminde 11’nci yüzyılda (1037-1157) yapılmıştır. İmamların hiçbiri bu türbede gömülü değildir.

 

Dolatabad Garden

Buradaki Kerim Han Zand tarafından 18’nci yüzyılda yaptırılan bahçe içindeki köşk, güzel vitray pencereleri, karmaşık kafes çalışmalı güzel vitray pencereleriyle dikkat çekmektedir. Bahçenin peyzaj mimarlığı, sulama yöntemi ve yemyeşil bahçeler görülmeye değerdir.

 

Alexander Hapishanesi

Hemen 12 imam türbesinin karşısındadır. Yapı 1360 yılında Ziyaettin Hüseyin Rıza tarafından yaptırılmıştır. İlk yapıldığında medrese olarak kullanılmış, Sonradan İskender döneminde burası savaş esirlerinin tutulduğu bir yer haline dönüştürülmüştür. Yapının kubbeli çatısı ilgi çeker.

Şimdi ise içinde birçok hediyelik eşya, özellikle kilim satılan dükkanlar var. Daha doğrusu her oda, bir dükkan olarak kullanılmaya başlanmış. En alt katta ise bir kafe var.

 

Lari Evi

Geleneksel mimari, vitray pencereler, kapılar, zarif kemerler ve koltukları ile dikkat çeken yapı, Kaçar döneminde yaşamış bir yerel tüccarın evidir ve iyi korunarak günümüze kadar gelmiştir.

 

 

Su Müzesi

Çölün ortasında, bir su müzesi görünce mutlaka şaşıracaksınız.

İranlılar, 2000 yıldır, sulama ve içme suyunu taşımak için yer altı kanalları yapmaktadırlar. Bunlara “Qanat” ismi verilir. Quanat için su arandığında, su kaynağı yaklaşık 100 metre derinlikte bulunur.

Kaynak bulunduktan sonra, su yukarı çekilir. Böylece hem su ihtiyacı karşılanır hem de yiyeceklerin saklanması için serin bir ortam yaratılır. Mezede Qanat yapımı için kullanılan cihazlar ve fotoğraflar görülmektedir. Ayrıca yine müzede 50 metre derinlikte Quanat görülebilir.

 

Emir Çakmak Kompleksi

Burası 14’ncü yüzyıldan kalmadır. Binanın hemen önündeki Nakhl Palmiye ağacı dikkat çekmektedir. Bu ağaç “3’ncü İmam Hüseyin” in tabutunu temsil ediyormuş. Aşure günü öncesinde bu ağaç kılıç, para ve aynalarla süslenir, insanlar ellerinde davullar ve zillerle ağıtlar yakarak, Kur-an’dan ayetler okuyarak kutlamalar yaparlarmış.

iran.yazd.abarkooh-cypress-tree
İran Yazd Abarkooh Cypress Ağacı

Abarkooh Cypress Ağacı

Ağaç dünyanın ilk on yaşayan en eski organizmaları arasındadır. Bir Rus uzmana göre, 4000 yıldan daha eski olduğu söyleniyor. Bir Japon bilim adamı, ağacın yaşının 8000 olduğunu iddia etmiştir. Ağacın yüksekliği yaklaşık 28 metredir. Bu ağacın önünde fotoğraf çektirmeyi unutmayın.

iran.yazd.kartal dağı.
İran Yazd Kartal Dağı

 

Kartal dağı

Yazd şehrinden otobüsle hareket ettiğinizde, muhteşem manzarası olan kartal dağını mutlaka görmelisiniz. Büyük dev kaya kütlesi, bir kartala benziyor. Oqhab-Kooh (Kartal dağı) olarak adlandırılan dağ, İslamieh tarihi köyünün yaklaşık 1.5 km yakınındadır. Deniz seviyesinden 2018 metre yükseklikte olan dağ, gerek dağcılar ve gerekse turistler için ilgi çekicidir.

 

Cham

Burası bir Zerdüşt köyüdür. Görünürde kimse yok. 2000 yıllık ağacın altında bir kapta ateş yanmaya devam ediyor. Köyün hemen ilerisinde ise, sessizlik kuleleri görülüyor.

 

Meybod

Şehrin 50 km dışındaki bir kasabadır. En çarpıcı tarihsel varlığı Narin Kalesinin tarihi MÖ.3’ncü yüzyıla dayanıyor. İran’daki en eski tuğla yapı olan kale, İran’ın İslam öncesi en önemli eserlerinden birisi. Halen restorasyonu devam ediyor. Kale girişi 2000 riyal. Kaleden şehrin görüntüsü muazzam.

 

Kervansaray

Şah Abbas’ın 999 kervansarayından biridir. İpek yolu üzerindeki kervansaraylar 50 km arayla inşa edilmiştir. Zira bir devenin bir günde alabileceği mesafe 50 km dir. Kervansaray içinde bir kilim müzesi var. Burada birkaç yüz yıllık kilimler sergileniyor.

Ayrıca kilim dokuma tezgahları da görülüyor. Kilimlere yapıldığı tarih ve ustanın ismi işleniyor. Kervansarayın hemen yanında, 300 yıllık bir postane binası var. İçinde o döneme ait fotoğraflar, kullanılan malzemeler, heykel tasvirleri bulunuyor.

Hemen karşısında ise buz evi var. Kışın evin önündeki havuzlara su dolduruluyor, gece donan sudan elde edilen buz, binanın içindeki devasa kuyuda depolanıyor.

Yazın bu buz satılıyor. Binanın yapısından dolayı sıcak havanın sürekli yukarı hareket ederek buzu koruduğu söyleniyor.

 

Chak Chak

Şehirden yaklaşık 52 km uzaklıktadır. Zerdüşt yerleşim yeridir. Kayalık bir tepeye konuşlandırılmış 1300 yıllık bu yer, Sasani Prensesi Nikbahun tarafından yaptırılmış. İsmi suyun kaynağından Tıp, Tıp (Chak Chak) şeklinde damlamasından geliyor.

Zerdüştler için önemli bir merkez olan burada binlerce kişi her yıl 14-18 Haziran tarihinde festival düzenliyor. Yani bir anlamda tüm dünyadaki Zerdüştler için bir haç yeridir.

Köyün tepelerindeki kaya tapınağında, sürekli yanan 3 ateş vardır ve her yıl 15-18 Ağustos tarihlerinde, 4 gün ve 4 gece boyunca burada ayin düzenleniyor. Beyazlar giyen Zerdüştler, bu ayinde tapınakta şarkılar söyleyip, tütsü yakıyorlar.

Orijinal yapıların neredeyse tamamen yok olduğu bu köy tekrar inşa edilmiş. Ancak tarihi hava yok olmuş. Daha çok terkedilmiş bir köy görüntüsü var. Tek ilgi çekecek yanı, belki de bulunduğu yer.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.