Artvin Yusufeli

Artvin Yusufeli

Tarihi kalıntıları ile, turizmin ön plana çıktığı, dünya üzerinde 25 sıcak bölgeden biri özelliğine sahip bir ilçedir.

ULAŞIM

Yusufeli, il merkezi olan Artvin iline, 85 km. uzaklıktadır. Ulaşım: Erzurum-Artvin karayolundan yapılmaktadır.

İl merkezi tersinde, güney batıdaki İspir kazasına uzaklığı ise, 93  km. dir.

Artvin Yusufeli

TARİH

İlçenin tarihi geçmişinde, mimari yapılaşması, orta çağ döneminde, bölgede egemenlik kuran: Bağratlılar zamanına kadar ulaşmaktadır. Bağratlılar, Hıristiyan olduklarından, manastır yapılarına önem vermişler ve bu yapılar, günümüze kadar ulaşmıştır.

16.yüzyıldan sonra, bölgede Osmanlılar görülüyor. Bu kez, Türk-İslam eserleri yapılmaya başlanır. En önemli yapılar ise, camilerdir. Az da olsa, sivil mimari örneği, ev yapılarına rastlanır.

İlçenin ilk kuruluş yeri: Kiskim bölgesidir. Burası: bugün Alanbaşı köyü olarak geçer. İlçe merkezi, daha sonraki dönemlerde: Öğdem bölgesine nakledilir.

1894 yılında ise, bugünkü Kılıçkaya Beldesine gelir ve Ersis olarak isimlendirilir. 1926 yılında, yine Öğdem bölgesine nakledilir. 1950 yılında ise, bugünkü yerine nakledilerek, Yusufeli ilçe merkezi haline getirilir.

İlçe, bugünkü ismini: 1912 yılında, “Kiskem” ve “Keskin” isimleri karıştırıldığından, Veliaht Yusuf İzzettin Efendi’nin ismine izafeten almıştır.

Artvin Yusufeli

GENEL

İlçe merkezi: Çoruh Nehri ve Barhal Çayının birleştiği bir vadide kurulmuştur. Denizden yüksekliği: 560 metredir. Ancak: dağ yamaçlarındaki yerleşim yerleri ve tarımsal alanlardaki rakım, yer yer 2000 metreyi bulur. Yani, sonuçta coğrafi özellikler açısından: çok engebeli, dağlık bir alana sahiptir. Düzlükler yok denecek kadar azdır.

İlçe genelinde: Karadeniz iklimi ve karasal iklim arasında, bir geçiş iklimi hakimdir. Bunu sonucunda: yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer.

Akdeniz iklimini andırır. Böylece, Akdeniz ikliminin tipik bitki türleri olan: zeytin, incir, üzüm gibi meyveler bolca yetişir.

Vadinin yüksek kesimlerinde ise, karasal iklim hüküm sürer. Yıllık ortalama kar yağışlı gün sayısı: 5’dir. Çoruh Nehri vadisinde doğa yeşerirken, vadi yamaçlarının yüksek kesimleri karla kaplıdır.

Bunun sonucunda, ilkbaharda yetişen kiraz, erik gibi meyvelerle, yaz ortalarında yetişen şeftali, incir, üzüm gibi meyveler, yan yana bir arada görülebilir. Bu durum, ilçenin doğa yapısının çeşitliliğini göstermesi bakımından ilginçtir.

Artvin Yusufeli Altıparmak Dağları

ALTIPARMAK DAĞLARI

Bu dağlarda, ilginç bir doğa olayı meydana gelir. Şöyle ki: Sahil tarafından gelen bulutlar; Altıparmak Dağlarının üçüncü tepesine çarpar ve bu çarpma, gözle görülebilir. Burada: çarpma sonucu, bulutlar yağmura dönüşür.

Ama hemen sonra, havanın soğuk olması nedeniyle, yağmur taneleri buz tanelerine dönüşür ve zirveye dökülür.

Altıparmak Dağlarının, bu sözünü ettiğim üçüncü doruğunun yüksekliği ve yer şekilleri: diğer doruklarla aynıdır. Ancak: bu söylediğim olay, yalnızca bu dorukta oluşmaktadır ve bu nedenle ilginç bir durum ortaya çıkıyor.

Bu yakınlarda bulunursanız veya Yusufeli’ne giderseniz, mutlaka bu doğa olayını izleyin.

Artvin Yusufeli Çoruh Nehri

ÇORUH NEHRİ

Yusufeli’nin tam ortasından geçiyor. Burada, son yıllarda, rafting sporu en büyük turizm potansiyelini oluşturur hale gelmiş. Çünkü: Çoruh nehri: dünyadaki Zambezi Nehrinden sonra, rafting sporu için en ideal ikinci nehir seçilmiş.

Hatta: 4.Dünya Akarsu Kros Şampiyonası, Çoruh Nehrinden düzenlenmiş. Aynı zamanda, her yıl, Türkiye Şampiyonası da  burada yapılıyor.

Çoruh nehrinde, raftinge elverişli alan: İspir-Yusufeli sınırındaki Çamlıkaya köyünden başlayıp, Artvin’e kadar uzanan 127 km. lik parkur. Bu parkurun büyük bölümü: Yusufeli ilçesi sınırları içinden geçiyor.

BOĞA GÜREŞLERİ

Yusufeli ilçesinde, çeşitli dernekler tarafından, yılın belli zamanlarında, çeşitli yerlerde boğa güreşleri düzenleniyor. Örneğin: her yıl, 10 Nisan tarihinde, Dutluk Mevkiinde, 23-24 Nisan tarihlerinde, Derekapı Mevkiinde, 30 Nisan-1 Mayıs tarihlerinde, Havbağlığı mevkiinde.

NE YENİR

Yusufeli bölgesinde, buraya has tadabileceğiniz yemek cinslerinin başlıcaları şunlardır: Kaysefe, Peynir Kuymağı, Kavut Aşı, Hasuta, Hinkal, Mırkıl, Perverde.

Özellikle: Kaysefe, kurutulmuş kayısı ve ceviz içinden yapılan harika bir lezzettir.

Artvin Yusufeli

GEZİLECEK YERLER

OŞNAK KALESİ

Yusufeli-Erzurum yolunda, Tortum gölünü 1 km. geçince, Oşkvank levhasından sonra 7 km. daha gidilmesi gerekiyor.

Asıl adı: Oşki. Bir Gürcü kilisesidir. 973 yılında yapıldığı sanılıyor. Büyüleyici bir manzarası var. Ancak, günümüzde harap bir durumdadır.

Artvin Yusufeli Tekke Köy Kilisesi-Dört Kilise

TEKKE KÖY KİLİSESİ – DÖRT KİLİSE

Yusufeli-İspir karayolunun 7.km. den Tekkale köyü içinden geçen, işaretli yol ayrımından ulaşabilirsiniz. Köyün mezrasında, vadinin içinde bulunmaktadır. İlçe merkezine uzaklığı: 14 km. dir.

Buranın tamamen bir manastır kompleksi olduğu sanılıyor. Sade bir yapı. Batı Gürcistan hükümdarı, David Magostar tarafından yapılmış. Portresi de, doğu cephesindeki pencerenin içinde görülüyor.

16.yüzyıldan sonra işlevini yitirmiş ve terk edilmiş. Çevrede bulunan en büyük eğitim amaçlı kurumlardan biri olduğu sanılıyor.

Artvin Yusufeli işhan Kilisesi-Kanlı Kilise

İŞHAN KİLİSESİ (KANLI KİLİSE)

Yusufeli ilçesinin, 34 km. doğusunda, Dağyolu (İşhan) köyündedir. Olur-Oltu yol güzergahından gidilmektedir. Köyün içinde bulunan: manastır, kilise ve şapelden oluşmaktadır.

1008 yılında: Bağratlı Gürcüler tarafından yapılmıştır. Aynı zamanda, piskoposluk makamı olarak da kullanılmıştır. 1549 yılında, yöre, Osmanlılar tarafından ele geçirilince, camiye çevrilmiştir. 1983 yılına kadar ibadete açık tutulmuştur. Günümüzde ise, her iki yapı da terk edilmiştir.

Pencere kıyısındaki süslemeler arasında: ejderha ile aslanın boğuşmasını tasvir eden kabartma ilginizi çekecektir. Kilise: konik bir yapıda olup, orijinal halini korumaktadır. Turistik tercih edilirliği yüksek bir tarihi yapı.

İşhan kilisesinin, yıllarca toprak altında kaldığı  ve Selçuklu döneminde bulunarak, onarıldığı bilinmektedir. Kilise ile ilgili anlatılan rivayetlere göre: Selçuklu hükümdarı Alaattin Keykubatın elçisi Veliddin Ağa: bölgedeki Livana ve Tavusker kalelerinden vergi alması için elçi olarak gönderilir.

Veliddin Ağa: İşhan köyündeki tarihi kiliseyi görür ve burasının eğer bir üniversiteye dönüştürülürse, halkın kendilerine bağlanacağını, hükümdarına bildirir.

Alaattin Keykubat; bir sonraki yıl, Keyhüsrev Ağanın başkanlığındaki bir gurubu: kiliseyi onarması için gönderir. Kilisenin onarımı, 8 yıl sürer. Ancak, bu sekiz yıllık süre içinde, büyük bir isyan çıkar ve Keyhüsrev Ağa, görevden alınır. Kilisenin onarılması işlemini, bu kez, bölgedeki kale beylerinden birinin kızı olan “Eleni” üstlenir.

Güzelliği dillere destan olan Eleni, kendisi ile evlenmek isteyenlerin, kendi aralarında bir yarış yapmalarını ister.

Yarışmacılar

Kiliseden 2 km. uzaklıktaki mezarlıktan, bir ok atacaklar, atılan bu oku, kilisenin üzerinden aşırtan kişi ile, Eleni evleneceğini söyler. Aşıramayanların ise, okun düştüğü yerde öldürülüp, oraya gömüleceğini söyler.

Güzel Eleni ile evlenmek hayalindeki birçok delikanlı bu yarışa katılır, ancak birçoğu oklarını kilisenin üzerinden aşırtmayı başaramazlar ve oklarının düştüğü yerde öldürülürler.

Gençler arasında, yalnızca bir tanesinin attığı ok, tam kilisenin üzerine düşer ve o da öldürülerek, kiliseye gömülür.

Günümüzde: kilisenin önündeki ardıç ağacının, oku kilisenin üzerine düşen bu gencin gömüldüğü yerde biten ağaç olduğu söylenir. Oku kilisenin üzerinden aşırtmayı başarabilen tek kişi ise, bir Türk genci olan Şerif Bey olmuştur.

Ancak

O da, oku attıktan sonra, heyecandan, atını hızla koştururken bir ağaca çarparak ölür. Şerif Bey in gömüldüğü yere, Ramazan ayının 27.günü gecesi, ışık düştüğü söylentileri yaygındır. Bu olaydan sonra, Eleni, kilisenin onarımında görev yapan, Yahudi bir ustaya aşık olur.

Ancak Yahudi usta da, kilisenin onarımı sırasında üzerine düşen bir taşın altında kalarak ölür. İşte, tüm bu olaylar, tarihi İşhan kilisesinin “kanlı kilise” olarak anılmasına sebep olur.

Artvin Yusufeli Barhal Kilisesi

BARHAL KİLİSESİ

Kilise: İlçe merkezine 12 km. uzaklıkta, Altıparmak köy merkezinden, sol tarafa giden yolun, yaklaşık 2 km. yukarısındadır. Manastır, Vaftizci Yahya adına, 10.yüzyılda, II. Bağrat döneminde yapılmış. 16.yüzyıldan sonra ise camiye çevrilmiş ve günümüzde de cami olarak kullanımına devam ediliyor.

Kilise: üç nefli, bazilika planlıdır. Dıştan: 29 x 19 metre ölçülerine sahiptir. Aynı zamanda oldukça sağlamdır ve anıtsallığı dikkati çeker.

Biraz daha ayrıntılı bilgi vermek gerekirse, Barhal kelimesinin anlamını bilmek gerekir. MÖ.149-127 yılları arasında: Artvin ve çevresi, Arsaklı Devleti yönetimi altındadır. Bu dönemde, Barhal Çayı vadisine, Bulgar Türkleri yerleştirilir.

Kars bölgesinden gelip, buraları kendilerine yurt edinen Bulgar Türklerinin bir kısmı, Çoruh Nehrini geçerek, Yusufeli ilçesinde, bugünkü Sarıgöl hudutları bölgesine yerleşirler.

Buradan geçen çaya da, adlarını verirler yani Balkar/Bulgar/Barhal ismi.