Ağrı Patnos

patnos.çarşı.1
Ağrı Patnos

2021 yılında: bir gece, iki gündüz kaldığım bu ilçede: maalesef ilçe merkezini gördüm, ancak: aşağıda anlattığım tarihi mekanları görme şansım olmadı. Umarım: toparlayabildiğim bilgiler: gerek burada yaşayan ve gerekse buralara yakın olup ta, buralardan geçen ziyaretçiler için yeterli olabilir. Farklılıkları; yorum olarak yazarsanız, diğer ziyaretçilerimizin yararlanmaları açısından, mutlaka faydalı olacaktır.

ULAŞIM

Patnos’un Ağrı il merkezine uzaklığı: 82 km. dir. İlçe: Ağrı-Bitlis, Ağrı-Muş illerini birbirine bağlayan, dört yol kavşağında bulunmaktadır. E-95 karayolu ile, Van ve oradan da İran’a bağlanır. İşlek bir karayolu üzerindedir.

patnos.gene.1
Ağrı Patnos

GENEL

Patnos ovasının kuzeyinde: Ağrı-Van-Bitlis-Muş karayollarının kavşağında kurulmuştur. Denizden yüksekliği: 1650 metredir.

Patnos’ta kara iklimi hakimdir. Yazları: sıcak ve kurak, kışları: soğuk ve kar yağışlıdır.

patnos.süphan dağı.1
Ağrı Patnos
Patnos

Süphan dağının 25 km. kuzeyindedir. Süphan Dağı, ilçeden, tüm haşmeti ile görülür. Bu dağ: İran inanışlarına konu olmuştur. Şöyle ki: dağa çıkmak zor olduğundan: zirveye üç kere çıkmanın bir hac sevabı kadar olduğuna inanırlar.

Burada dikkati çeken bir özellik var. Askeri nüfusun, toplam nüfus içindeki payı: 1985 yılında: % 31.4, 1990 yılında: % 17 ve 1995 yılında ise: % 31.8’dir.

Tarihi süreç içinde: Patnos, Urartuların dini merkezinin bulunduğu bir yer olarak öne çıkar. İlçenin tarihteki adı: Aladri ve Patusis’tir.

Doğal oluk ve yolların düğümlendiği bir noktada bulunan İlçenin konumu, kendisine oldukça stratejik bir konum kazandırmıştır. Bu özelliği: tarih boyunca, bölgenin egemenleri tarafından hep kullanılmıştır.

Ağrı ilindeki, tarihi kalıntıların en eskisi Patnos’taki: Aznavur ve Girik Tepeleridir. Urartu uygarlığından kalma bu tepelerde: tapınak ve çeşitli maddi kültür ürünleri bulunmuştur. Aznavur Tepe: Urartu mimarisinin en önemli eserlerindendir. Diğer önemli bir saray da: Girik Tepede bulunmaktadır.

Girik Tepe: Değirmen Tepe olarak da bilinir. Bu tepe: 15 km. yükseklikte, bir höyüktür. Günümüzde: tahrip edilmiş ve iyice alçalmıştır. Aznavur Tepe ile birlikte, burada kazı yapılmıştır. Kazılarda: höyük tepesinde, saraya benzeyen anıtsal bir yapının, höyüğü çevreleyen bir surun kalıntısı ortaya çıkarılmıştır.

patnos.kot tepesi.1
Ağrı Patnos

AZNAVURTEPE-ALUDİRİ

Patnos ilçesinin yaklaşık 3 km kuzeybatısında, doğal bir tepeliğin üst kısmı ile güney ve güneydoğu yamaçlarında kurulmuştur. Patnos kalesi olarak da bilinir.

Aznavurtepenin bulunduğu bölge, Aşağı Murat havzası ile Yukarı Aras havzasına ulaşan sefer yollarının kavşak noktasını oluşturur.

Dönemin yazılı kayıtlarından, Aznavurtepe’nin Kral İşpuini, Menua, I Argişti ve II Sarduri dönemlerinde eklemeler yapılarak geliştirildiği anlaşılır.

Aznavurtepe’deki ilk inşa faaliyetleri, İşpuini dönemine tarihlenir.

Patnos’da bulunan bazalt sütun kaidesi üzerinde, İşpuini’nin daha önce hiçbir şey olmayan bu yerde yaptırdığı inşa faaliyetlerinden bahsedilir. Fakat yazıt tam olarak okunamadığından İşpuini’nin ne inşa ettirdiği anlaşılamaz.

Aznavurtepe’ye dair önemli bir yazılı bilgi ise: sitadelde bulunan tapınak duvarlarından edinilir. Yazıtta, Menua’nın Aludiri şehrinde Haldi kapıları yaptırdığı ve bir kale inşa ettirdiğinden bahsedilir. Yazıtta bahsedilen Aludiri kenti, tapınağın bulunduğu Aznavurtepe ile eşitlenir. Tapınak yazıtlarından dolayı tapınağın Menua tarafından inşa ettirildiği söylenebilir. Ayrıca sitadeli çevreleyen sur duvarları Menua tarafından yaptırılmış olmalıdır.

Kentin Sitadel alanı, kabaca yuvarlak planlı tepeliğin üst kısmında, yaklaşık 6 hektarlık bir alanı kaplar.

Aşağı şehir ise sitadelin güney ve güneydoğu eteklerine uzanan yaklaşık 25 hektarlık alana ulaşır.

Sidadel gibi aşağı yerleşmenin de sur duvarları ile çevrelendiği anlaşılır.

Günümüzde bir kısmı görülen ve kalınlığı 4 m ye ulaşan sur duvarları eşit aralıklarla yerleştirilen kulelerle desteklenir.

Tapınak Kompleksi:

Yukarı Anzaf’da olduğu gibi, sitadelin en üst noktasında bulunur. Tapınağın duvarları 3 sıra kesme taş üzerine kerpiç duvar olacak şekilde inşa edilmiştir. Tapınağın cella kısmı 5 x 5 m ölçülerindedir. Köşeleri rizalitti tapınağın girişi güneydoğuya bakar. Tapınağın önünde geniş bir avlu olduğu anlaşılır. Tapınak önünde uzanan avlusu ve tapınağa ait odalarla birlikte bir kompleks olarak inşa edilmiştir.

Tapınağın doğu kısmında, duvarları renkli desenlerle süslü oda içerisinde tapınağa ait olduğu anlaşılan eşyalar bulunur. Bu eşyalar arasında bronz mızrak ucu, ok uçları, bronz bileklik ve rozet, mühürler, biri gümüş olmak üzere yüzükler dikkat çeker.

Odanın güney duvarının dış yüzünde bulunan yazıtta: I Argişti’nin “asihusi” yapısını yaptırdığı yazılıdır. İçinden eşyalar çıkan odanın, içindeki hediyeler nedeniyle tapınak adaklarının bulunduğu yer olduğu düşünülür.

Yazılı kaynaklar “asihusi” yapısının: Aznavurtepe dışında Van Kalesi, Arinberd, Kef, Armavir, Ayanis kentlerinde olduğunu gösterir. Krali bir yatırım olduğu anlaşılan bu yapını planı ve işlevi hakkında net bilgiler yoktur. Ancak ziyafet salonu olduğu öne sürülmektedir.

Tapınağın kuzey duvarına paralel uzanan duvarın 2.30 m mesafesinde; kalın bir duvara rastlanır. Duvarın kuzey yüzü kurban hayvanlarının bulunduğu fresklerle süslüdür. Ancak buradaki muhtemel yapılar bilinmemektedir. Muhtemelen bu odalar, tapınak kompleksine ait mekanlar olmalıdır.

Anıtsal Kapı Girişi:

Aznavurtepe’de yapılan kazılarda, surların batı yamacında doğuya bakan anıtsal bir kapı girişi ortaya çıkarılmıştır. Biri kapının yakınında, diğeri kuzey köşesinde olmak üzere iki yazıt bulunur. Yazıtlar: II Sarduri’nin depo inşasından bahseder. Ayrıca yazıtların bulunduğu yerde sur duvarının iç kısmında büyük pitos parçalarına rastlanır. Bu yüzden surların benzer şekilde Yukarı Anzaf kalesinin sitadelini çevreleyen batı sur duvarlarının iç kısımlarında sura bitişik şekilde depo yapıları ortaya çıkarılmıştır. Aznavurtepe’nin depo yapılarıyla ilgili bir diğer yazıt ise I Argişti dönemine tarihlenir.

Kaçak Kazılar:

1959 ve 1960 yıllarında yapılan kaçak kazılarda, Aznavurtepe’de tapınak alanının kaçak kazılarla tahrip edilmesi üzerine, 1961-1963 yılları arasında kazı çalışmaları yürütülür. Fakat hem kazı çalışmalarının kısa sürmesi hem de kazı raporlarının yetersizliğinden dolayı kenti tam olarak tanımlamak mümkün değildir.

Bu kazılarda: Kral Menua’ya ait tapınak, birçok Urartu yapısı ve mezarı ortaya çıkarılmıştır. Elde edilen buluntular ise: Erzurum ve Van Müzelerinde sergilenmektedir.

Kral İşpuini tarafından yazdırılmış, ancak başka bir yerde bulunmuş bir kitabeye göre: “ yörede, başka bir tapınak yaptırıldığı” anlaşılıyor.

İlçeye 19 km. uzaklıkta olan “Orta Damla Köy”ünde: bir Urartu kitabesi bulunmaktadır.

Ağrı Patnos Girik Tepe

GİRİK TEPE

İlçenin, 1 km. güneydoğusundadır. Değirmentepe olarak da isimlendirilir. Tepe: yüksek bir höyük şeklindedir. Ancak: zamanla tahrip edilmiş ve günümüzde yüksekliği iyice azalmıştır. Aznavur Tepe ile birlikte, burada da kazılar yapılmıştır. Kazılarda: höyük tepesinde: saraya benzeyen bir anıtsal yapı ve höyüğü çevreleyen surların kalıntıları ortaya çıkarılmıştır.

Bulunan bina: blok taş temelleri üzerine, kerpiç duvarlar şeklinde yapılmıştır. Sarayın: bu yöreye çok önem veren: Urartu kralı Menua veya oğlu I. Argişti döneminde yani MÖ.789-766 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır.

Evet: burası, bu saray kalıntısı da değerlendirilerek, Urartular döneminde, bir yönetim merkezi imiş. Ancak: yapılan kazılarda, herhangi bir yazılı belgeye, buluntuya rastlanılmamış. Ancak: yapının, çok büyük bir yangın geçirdiği öğrenilmiş. Büyük olasılıkla: kuzeyden yada doğudan gelen, atlı kavimler, burayı yakmışlar.

1960-1963 yılları arasında yapılan kazılarda: burada: yanmış bir iç avlu, taht odası, salonlar, kiler, mutfak ve iri toprak küplerin dizili olduğu mekanlar, mutfakta ocaklar, mangal, değirmen, havan, hamur yoğurma taşları, harem dairesinde 37 yanmış iskelet, iskeletlerin üzerinde yüzük, küpe, bilezik, kemer, boncuk, mühür, altın ve tunçtan yapılmış çok sayıda süs eşyası bulunmuştur.

Van Saray

Van Saray

Saray, Van arası uzaklık: 75 km. Saray, Özalp arası uzaklık: 39 km.

TARİHİ

Yerleşim yeri, 1869 yılında ilk kurulduğunda “Mahmudiye” ismini almıştır. 1915 yılımda bölge Ruslar tarafından işgal edilmiş, ancak Ruslar bölgede az bir süre kalmışlar ve bölgeyi Ermenilere terk etmişlerdir. Ermeniler bölgede kaldıkları sürede vahşice katliamlarda bulunmuşlardır.

Ancak 2 Nisan 1918 tarihinde Türk ordusu Van’a girince bölgeden kaçmışlardır. 3 Nisan 1918 tarihinde Türk kuvvetleri, Saray ilçesine girerek bölgeyi Ermenilerden tamamen temizlemişlerdir. 1932 yılında ise, yerleşim yerinin ismi “Kazım Paşa” olmuştur. Çünkü ilçeyi düşman işgalinden kurtaran Van Tümen Komutanı ismi Kazım Özalp’dir. 1986 yılında Belediye kurulur ve 1990 yılında ilçe olur.

GENEL

İlçenin en büyük özelliği İran ülkesiyle sınırı olmasıdır. Kapıköy sınır kapısı bu ilçededir. Diğer büyük bir özelliği ise, 2100 metrelik ortalama rakımı ile, Türkiye’deki en yüksek ilçedir. Yerleşim merkezi, Saray ovasının yukarı kısmına kurulmuştur.

İlçe genelinde geniş düzlükler bulunur. İlçenin doğu bölümünde bulunan dağlar, İran ile sınırı oluşturur. Yörede sadece Kotur çayı bulunur, bu çay ilçe sınırlarından geçerek İran tarafına ulaşır. Yörede karasal iklim hakimdir. Kışlar sert ve uzun geçer. Yazları az yağışlı ve çok sıcaktır. Dağlar genel olarak ağaçsızdır. Topraklar bozkır görüntüsü verir.

GEZİLECEK YERLER

Van Saray Yeşilalıç Kalesi-Açık Hava Tapınağı

YEŞİLALIÇ KALESİ, AÇIK HAVA TAPINAĞI

İlçe merkezine bağlı Yeşilalıç (eski ismi: Pagan) köyünün 1 km kadar güneyindedir. Köy ilçe merkezine 36 km uzaklıktadır.

Urartu döneminde yapılmış ve günümüze ulaşmıştır. Burada kale ve kutsal alan vardır. Kale: kuzey-güney doğrultusunda 60-70 metre, doğu-batı yönünde ise 20 metre uzunluğundadır. Bu kutsal alanı korumak için yapıldığı düşünülen bir karakol kalesidir.

Kalede ağır tahribat ve yangın izleri görülmektedir. Kalede: Urartu kalelerinin en büyük özelliği olan şarap, zehire gibi maddeleri saklamak için yapılan tamamen doğal kayaya oyulmuş depoların bulunmasıdır.

Kutsal alan kalenin 100 metre kadar doğusundadır. Burası bir açık hava tapınağı şeklinde tanzim edilmiştir. Aynı zamanda bir anıttır. Tapınak, tarihsel olarak büyük bir öneme sahiptir. Urartu Kralı Menua zamanında, özellikle bu bölgeyi takip eden Van’dan buraya gelen Büyük ve Küçük Karakol kaleleriyle dizayn edilmiş bu yol güzergahında ibadet yapılabilecek bir yer olarak düzenleniyor.

Burası tapınma yeri olarak kullanılıyor. Aynı zamanda tanrıların veya öbür dünyanın geçiş kapısı formunda yapılıyor. Burada: yapılan tapınakta, ibadette hangi tanrı için ne kadar kurban kesileceğini anlatan ve devamında bu yapıyı yapan kralın neden yaptığını anlatan yazıt var. Hatta sonunda da buraya kim zarar verirse onun için bir beddua var.

Elbette günümüzde bu çivi yazılı yazıtın altında buraya gelenler tarafından kazınarak çizilmiş isimler ve saçma sapan birçok yazı var. Bunlar sanırım çivi yazısını okuyamadıkları için Kral Menua’nın buraya zarar verenler hakkındaki bedduasının ve lanetinin farkında değiller. Neyse, umarım bu yazıyı okuyan ziyaretçiler, buraya giderse, bu bedduadan korkar ve herhangi bir zarar vermezler, isimlerini buraya kazımazlar.

Evet devam edelim. Bu tapınma alanı yol güzergahında olduğu için herkesin uğrak yeridir.

Tapınakta yaklaşık olarak 5 metre yüksekliğe sahip olan ve üzerinde Urartulara ait yazıların yer aldığı kaya kapısı bulunur. Bu kapı kutsal kabul edildiği için çok fazla tahrip edilmemiştir. Ancak bu muhteşem kapı üzerinde, çok sayıda ziyaretçinin kazınmış ismi var.

İnanılmaz bir rezillik. Bu kayaya kazınarak yazılan bu yazılar kolay ama bunların temizlenmesi mümkün değil, hatta ve hatta buraya giderseniz göreceksiniz, dinamit patlatmışlar, kapının ardında birşeyler bulunduğunu düşünerek dinamit patlatmışlar, siyah izlerden bu anlaşılıyor.

Peki niye bu kapı: Urartular, tanrı ve tanrıçaların yılın belirli zamanlarında bu kapıdan geçiş yaptıklarına inanırlar, tapınaklarına bu tür kayalara oyulmuş kapılar yaparlarmış.

Urartular döneminde inşa edilen Yeşilalıç Kalesinin çevresinde bulunar sarnıçlar ile yakınındaki bir mağaranın duvarlarında bulunan kaya resimleri de ilgi çekicidir.

ZAMBAK KANALI

İlçe merkezine bağlı Yeşilalıç köyünün 1 km güneydoğusundadır. Zambak kanalı, Urartu su mühendislerinin muhteşem bir eseridir.

Kanal: Pagan çayından alınmıştır. Pagan çayı, arazide derin ve geniş bir vadide akar. Zambak boğazı kayalığı ise, bölgede bulunan iki karakol kalesini birbirinden ayırır.

Kanal: MÖ 7’nci yüzyıla tarihlenir.

İki Urartu kalesi olan Yukarı Yeşilalıç ile Aşağı Yeşilalıç Kalesini birbirinden ayıran kanal, Köyüstü Göletine kadar toprağın altından geçer. Kanal oldukça derin açılmıştır. Kanalın genişliği 4 metredir. Derinliği ise 50-80 cm arasında değişir.

Ancak gerçek derinliğinin 1 ile 1.5 metre arasında olduğu tahmin edilmektedir. Uzunluğu yaklaşık 900 metredir. Kayalıklar içine yapılan kanal define avcıları tarafından tahrip edildiğinden, günümüzde çalışmamaktadır.

Kanalın Urartu su mühendisliğinin başarılı bir çalışması olduğu vurgulanır.

Van hakkındaki gezi yazım için Van