İzmir Tire

İzmir Tire

Tire “Yeşil Tire” olarak anılmaktadır çünkü, yemyeşil bir yöremizdir. Hatta: dağlara doğru çıkıldıkça, çok sayıda endemik bitki türü görmek mümkündür ve dağ köylüleri, bu bitki türlerini gayet iyi bilmektedirler. Öte yandan, buranın en büyük özelliği: muhteşem bir “yemek” kültürü olmasıdır. Unutmayın, buraya yolunuz düşerse, muhteşem lezzetlerden tatma imkanı bulabilirsiniz.

ULAŞIM

Tire-İzmir arasındaki uzaklık: 84 km. Tire-Torbalı arasındaki uzaklık: 42 km. Tire-Ödemiş arasındaki uzaklık: 37 km. Tire-Kuşadası arasındaki uzaklık: 61 km.

TARİH

Tire bölgesindeki ilk yerleşimcilerin, günümüzden 5000 yıl kadar önce, buraya gelen, Asyalı bir kavim olan “Pelasglar” olduğu düşünülmektedir. Bu üç kabile nedeniyle, şehrin isminin, tüm Hint-Avrupa dillerinde, üç anlamına gelen “three” kelimesinden geldiği bilinmektedir. Şehrin diğer bir ismi ise “Tyrannos” olarak bilinir.

Yörenin tarihi geçmişi incelendiğinde: 1308 yılında, Aydınoğulları Beyliğinin kurulmasıyla Türk egemenliğine geçtiği görülmektedir. Aynı dönemde, Tire, bahçeler içinde, güzel bir belde olarak görülmektedir.

1426 yılında ise, Osmanlı egemenliği görülür. Ancak, tarihi süreç içinde, bölgenin en önem kazanan yönü: Osmanlı döneminde: 15 ile 18’nci yüzyıllar arasında: mangır-bakır ve akçe-gümüş paraların, buradaki darphanede kesilmiş olmasıdır.

GENEL

Bağlı bulunduğu İzmir ilinin doğusundadır. Yörenin yüz ölçümü: 785 km. karedir. Deniz seviyesinden, 96 metre yüksektedir. Kuzeyde, K. Menderes ovası görülmektedir. Bölgenin tek göleti: Tire-Selçuk kara yolu üzerinde, Belevi Beldesindeki Belevi gölüdür. İlçe ekonomisi: tarım, ticaret ve sanayiye dayanmaktadır. Tarım ürünlerinde: pamuk, buğday, arpa, tütün, susam öne çıkar. Ayrıca: sebze ve meyvecilik yapılır. Arıcılık da ileri düzeydedir. Tarımsal üretimin yaygın olmasının en büyük nedeni: 175 km. uzunluğundaki K. Menderes ırmağıdır.
Bölgede, Akdeniz iklimi egemen olup, buna bağlı olarak: yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı geçmektedir.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Tire yöresinde, yöresel lezzet tatmak isterseniz “Şiş köfte” önerebilirim. Bu köfte türü: Tire köfte olarak da bilinir. Ayrıca: keşkek yiyebilirsiniz. Tüm bunların yanında, yörenin, ünlü “ot” yemeklerinin tadına da bakmanızı öneririm. Bu ot yemeklerinden öne çıkanlar: sarmaşık kavurması, karışık ot kavurması olabilir. Hatta: kabak çiçeği dolması da yiyebilirsiniz.

NE SATIN ALINIR

Tire yöresine yolunuz düşerse, özellikle “Salı” günleri kurulan pazara mutlaka uğramalısınız. Bu pazar: ülkemizin en büyük ve kapsamlı, açık hava pazarlarından birisidir. Burada: yerel sebze ve meyve yanında, her türlü kıyafet ve elektronik eşyaları bulmanız mümkündür.
Evet, bu pazara, çevre ilçelerden, İzmir’den, Selçuk’tan, Kuşadası’ndan geziler düzenleniyor. 1700’den fazla tezgah var.

KONAKLAMA

Tire Öğretmenevi Cumhuriyet Mah. Cumhuriyet Meyd.No.1 232-5126342

GEZİLECEK YERLER

İzmir Tire Müzesi

TİRE MÜZESİ

Burada yörede bulunan arkeolojik ve etnografik eserler sergilenmektedir. Müze binası: II. Murat ın kumandanlarından Halil Yahşibey’in yaptırdığı “Yahşibey Zaviyesi” içinde, 1935 yılında kurulmuştur. Müzenin en değerli eserleri arasında bulunanlar: Osmanlı imparatorluğu zamanında, Tire Darphanesinde basılan “gümüş paralar” yani mangırlardır. Özellikle: nakışlı mangırlar, Osmanlı dönemi paraları içinde, oldukça değerli olarak kabul edilirler. Müzenin diğer önemli eserleri arasında: üzerinde “Bismillahirrahmanirahim” yazılı pirinçler gelmektedir.

Müzenin ön bahçesi

Burada, Roma dönemi yapı taşlarından, sütün ve sütun başlıkları, mermer lahitler, pişmiş toprak erzak küpleri ve mezar stelleri görülebilmektedir.

Müzenin arka bahçesi

Burada, MS.7 ve 19’ncu yüzyıllar arasındaki mermer lahitler, mezar taşları ve kitabeler görülebiliyor.

Arkeoloji Salonu

Müzenin bu bölümünde: MÖ.3000 ile MS.1453 yılları arasındaki döneme ait, yörede bulunan kalıntılar sergileniyor. Bunlar arasında bulunanlar: gaga ağızlı kaplar, çakmak taşları, boyalı kaplar, pişmiş toprak lahitler, mermer ve cam eserler, sikkeler, pişmiş toprak figürler, altın-gümüş ve cam takılar.

Etnografya Salonu

Osmanlı döneminde, özellikle 18 ve 19’ncu yüzyıllarda kullanılan objeler sergilenmektedir. Bunlar: mevlüt örtüsü, uçkur, para ve saat keseleri, mendiller, kadın ve erkek giysileri ve takılardır. Yine burada: seramikler, pencere vitrayları da görülebiliyor.

YEŞİL İMARET ZAVİYESİ

İlçe merkezinde, Aydınoğlu caddesindedir.
1426 yılında, Halil Yahşi Bey tarafından yaptırılmıştır. Yöredeki ilk Osmanlı eseridir.
Bu yapının önem kazanan özelliği: Anadolu’da, ibadet mekanları içinde, yarım kubbe ile büyültülen ilk örnek olmasıdır. Yapının, gerek iç süslemeleri ve gerekse abanoz ağacından yapılan tüm kapılarının dekorasyonu mutlaka görülmesi gereken güzelliklerdir. Ayrıca: sırlı ve tuğlalı minare, önem kazanmaktadır.

YENİ CAMİ

İlçe merkezinde, Kurtuluş Mahallesindedir.
1597 yılında, Yeniçeri Kethüdası Behram Bey tarafından yaptırılmıştır. Tire camileri içinde, minaresi ve camisi kesme taşlardan yapılan tek örnektir. Minber oldukça güzeldir. Özellikle, Nakkaş Osman Bey tarafından yapılan kalem işleri ve mermer minberi, ilgi çekmektedir ki, mutlaka görmenizi öneririm. Çünkü. Bunlar klasik Osmanlı dönemi sanatının seçkin örneklerindendir.

İBNİ MELEK TÜRBESİ

Tire yöresinin yetiştirdiği en büyük şahıstır. Aydınoğulları Beyliğinin başkent kadısıdır. Türbe yapısı: 1956 yılında Tire Belediyesi tarafından restore edilmiştir. Kesme blok mermerlerden yapılmış, üstü açık bir türbedir.

İzmir Tire Thelos Mozolesi

THELOS MOZOLESİ

İlçe merkezine bağlı, Halkapınar köyü yakınlarındadır.
Bu mezar yerinin kime ait olduğu ve ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Ancak: MÖ.245 yılında, Selevkos Devleti krallarından, Theos adına yaptırıldığı düşünülüyor. Anıt mezar: bir kaide üzerine tapınak formunda inşa edilmiştir. Korint nizamındaki sütun başlıkları ile süslenmiştir. Ayrıca, mezar çatısında: dekoratif taş vazo tasvirleri görülür. Lahdin üzerinde ise, yarı uzanmış bir kişi yani mezarın sahibi sembolize edilmiştir.

İzmir Tire Yoğurtluoğlu Külliyesi

YOĞURLUOĞLU KÜLLİYESİ

15’nci yüzyılda, Yoğurluoğlu Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. Halk arasında ise, Yavukluoğlu camisi olarak bilinir. Yapının kuzeyinde görülen “Rasathane”, önem kazanmaktadır.
Külliye: büyük bir restorasyon geçirmiş olup, 2005 yılında, cami ibadete açılmıştır.

İzmir Tire Alamadan Dede Türbesi

ALAMADAN DEDE TÜRBESİ

Türbede, naaşı bulunan Şeyh Seyyid Alaaddin Sultan. Mısır Memlüklüleri tarafından Mısır’dan sürülmüş ve daha sonra ise Fatih Sultan Mehmet tarafından, İstanbul’dan sürgün edilmiş ve Tire yöresine gelmiştir. En büyük ve önem kazanan felsefi sözü önce düşünce temizliğidir. Türbe: blok mermerlerden, antik malzemeden yapılmıştır. 2005 yılında, büyük bir onarım görmüş ve yeniden ziyarete açılmıştır. Bölgedeki en yoğun ziyaret edilen yerlerden birisidir.

KARAHASAN CAMİİ

İlçe merkezinde Cumhuriyet mahallesindedir.
1440 yılında, Aydınoğulları ailesinden Kara Hasan Bey tarafından yaptırılmıştır. Yapının en dikkate değer özelliği: darı koçanını andırır minaresidir. Ancak, cami eski temeller üzerinde yeniden yapıldığından, özelliğini kaybetmiştir. Yapınan orijinal olan tek yeri, biraz önce söylediğim gibi minaresidir.

TAVŞAN ADASI KAPLICASI

İlçe merkezinin 15 km. güney batısında, Uzgur köyü yanında, Elem Gölü civarındadır. Kaplıcanın suları çok sıcaktır ve banyo ile içmece olarak kullanılmaktadır. Banyo olarak kullanıldığında iyi geldiği söylenen rahatsızlıklar: romatizma, cilt, çocuk ve kadın hastalıklarıdır. İçmece olarak kullanıldığında ise: akciğer ve gıda metabolizmasına ait rahatsızlıkların tedavisine iyi geldiği söylenmektedir.

HAFSA HATUN ÇEŞMESİ

İlçe merkezindeki çeşmenin yapım tarihi bilinmemektedir.
Ancak yapı üslubu nedeniyle, 17’nci yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Halk arasındaki söylentiye göre, Havsa Sultan tarafından yaptırılmıştır. Çeşmenin yalak taşı, Helenistik döneme ait bir lahittir. Çeşme, günümüzde kullanılmamaktadır.

HEKİM HAMAMI

İlçe merkezindeki bu hamamın kitabesi bulunmadığından, kim tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Günümüzde oldukça harap durumdadır. Mimari özellikleri dikkate alındığında ise 13’ncü yüzyılda; Aydınoğulları Beyliği döneminde yapıldığı düşünülmektedir.