Sivas Kangal

Sivas Kangal

Kangal denilince: aklımıza öncelikle kangal köpekleri gelse de, bu şirin ilçenin; özellikle sedef hastalığına iyi geldiği söylenen kaplıcası da ön plana çıkıyor.

ULAŞIM

Sivas ilinin güneyindeki ilçesi. Ulaş yolu takip edilerek gidiliyor. İl merkezine uzaklık: 88 km. dir.

KANGAL İSMİ

Kangal bölgesinde yapılan savaşların durması ve akan kanın bitmesi anlamında: buraya “Kangal” denilmiş. Başka bir rivayete göre ise: bu yörede yetişen kangal bitkisi nedeniyle, ilçeye “Kangal” ismi verilmiş.

Sivas Kangal Köpeği

KANGAL KÖPEĞİ

Kangal köpeğiyle ilgili olarak Sivas tanıtım ana sayfasında yeterli bilgi verildi. Ancak: Kangal İlçesinde: Kangal Özel İdare Müdürlüğüne ait “Kangal Üretim Çiftliği” ve Ulaş İlçesindeki Tarım İşletmeleri Müdürlüğü’ne ait yine bir üretim çiftliği bulunuyor.

Buralarda: 1 veya 2 aylık kangal ırkı köpekler satılabiliyor. Ancak: elbette talebin yoğun olması nedeniyle: köpek almak isteyenlerin sıraya konulduğu da bir gerçek.

BALIKLI KAPLICA

Sivas il merkezine: 90 km. ve Kangal ilçe merkezine: 13 km. uzaklıktadır. Kaplıca: kırsal bir alanda olup, yeşil bir vadi; Hamam Deresi (Topardıç Deresi) vadisi içindedir. Balıklı Kaplıca-Yılanlı Çermik adıyla da anılır.

Sivas Kangal Balıklı Kaplıca

Kaplıcanın rakımı: 1425 metredir. Kaynaklar: kuzey-güney doğrultusunda dizilmiştir. 5 ayrı yerden kaynak almaktadır.
1917 yılında sazlık bir alan olan kaplıca: 1966 yılında, 4 havuz ve 2 katlı-16 odalı bir motel ile hizmete açılmıştır.

Günümüzde ise: 4 kısım otel, 16 özel banyo, lokanta, market ve çay bahçesi bulunmaktadır. Bayanlar ve erkekler için: ayrı ayrı girilebilen, 2 adet üstü açık, 2 adet üstü kapalı havuz ve 2 adet yüzme havuzu ve soyunma yerleri var. Havuzlar: günde 1500 kişiye kadar hizmet verebilme kapasitesindedir.

Kaplıcada: özellikle deri hastalıkları, sedef hastalığı (psoriasis) ve romatizmal hastalıkların tedavisi mümkündür. Tahriş olmuş durumdaki veya herhangi bir enfeksiyondan oluşmuş, cilt dokusundaki yaraları; egzama, cerahatli sivilceler ve hatta tıpta tedavisinin imkansız olduğu bilinen “sedef” hastalığı gibi cilt hastalıkları; 2-10 cm. büyüklüğündeki “Cyprinide (sazangiller) familyasından: Cyrinion Macrostamus (beni balığı) ve Gara rufa (yağlı balık) türündeki balıklar tarafından iyileştirilmekte ve izleri kaybolmaktadır.

Kaplıca suyunun önemi: kimyasal özellikleri ve içinde yaşayan bu balıklardan ileri gelmektedir. Suyun içinde yaşayan balıklar: insan vücuduna, saldırırcasına gelmektedirler ve balıkların, özellikle cilt-deri hastalıklarını iyileştirdikleri söylenir.

Bu balıkların: kaplıcanın 36-37 derece sıcaklıktaki suyunda yaşıyor olmaları ve mucizevi bir tedavi yöntemi uygulaması: burayı dünyada tek yapan başlıca özelliktir. Zaten: kaplıca, 2003 yılında, Sağlık Bakanlığı tarafından “Sağlık Tesisi” olarak tescil edilmiştir.

Kaplıcaya ilk kez girenler: bir ürperti yaşarlar. Çünkü: suya girer girmez: ince, kahverengi, gri, bej renginde sazan ve kaya balığı türündeki balıklar: hastanın çevresinde dolaşmaya ve ciltte hastalık belirtisi olan yerleri temizlemeye başlarlar.

Hastaların: bu balıklara alışmaları, muhtemelen 2-3 gün sürer. Dişleri olmayan bu balıklar: 36-37 derece sıcaklıktaki suyun yumuşatmış olduğu: kabarık, yara kabuklarını, yavaş ağız hareketleriyle, acıtmadan ve kanatmadan kopararak, cilt pürüzsüz hale gelinceye kadar temizlerler.

Tedaviden olumlu sonuç alınması için: 3 hafta (21 gün) süresince: günde 2 seans şeklinde, 4’er saat havuza girmek ve toplam 8 saat suda kalmak gerekir. Ayrıca: sabahları, herhangi bir şey yemeden önce, birkaç bardak şifalı sudan içmek gerekir.

Sivas hakkındaki gezi yazım için Sivas