Paris 4.Nolu Bölge

Paris 4.Nolu Bölge

Paris 4.Nolu Bölge: Paris şehrinin en ilgi çeken bölümlerinden biridir. Burada özellikle, Notre-Dame muhteşem yapısı ile, şehre gelen ziyaretçilerin odak noktasıdır. Bu yapı ile ilgili ayrıntılı bilgi aşağıda bulacaksınız. Ama giriş kısmı olarak, birkaç cümle: muhteşem bir yapı, mutlaka gidin, yürüyerek gidilebilir, hemen nehrin yanında, zaten yapıya vardığınızda ön cephesini gördüğünüzde güzelliği dikkatinizi çekecektir, hikayesini öğrenince daha da ilginizi çekecektir.

Önünde bir meydan var, bu meydanda insanlar içeriye girmek için sıraya giriyorlar, giriş ücretsiz, uzunca bir kuyruk var ama sıra hemen geliyor yani sırayı görüp girmekten vazgeçmeyin, içeriye girdiğinizde, özellikle yapının yıllar itibarı ile ne düzeyde olduğunu gösteren maketleri ilginizi çekecektir, çünkü bu yapının tamamlanması, yüzlerce yıl sürmüştür. Etkilenmemek mümkün değil, Paris şehri ziyaretçilerinin burayı mutlaka görmelerini öneririm, özellikle kapıdaki sırayı görüp sakın girmekten vazgeçmeyin.

NOTRE-DAME DE PARİS

Bu katedralin adı-sanı pek duyulmaz iken, ünlü yazar Victor Hugo tarafından; 1831 yılında “Notre-dame Kamburu” romanı yazılır ve bunun sonucunda, tüm insanlık, bu katedrali öğrenir.

Paris 4.Nolu Bölge Notre-Dame de Paris

Bunun dışında, burayı önemli hale getiren diğer bir özellik te: Napolyon’un taç giyme törenini burada yapılmış olması. Tüm bunların yanında: yapı, Fransız tarihinin son 800 yılında, birçok önemli olaya tanıklık etmiştir. Adeta, bir “Milli Kilise” olarak öne çıkmaktadır. Sırf bu yüzden, Fransız kimliğinin ayrışmasında önemli bir rol oynamış olan “Charlemagne” Paris’le hemen hiç alakası olmamasına rağmen, Fransa’nın en önemli katedralinin önünde kendisine yer bulabilmiştir.

Burada, bu katedral yapılmadan önce, Romalılar döneminde inşa edilen bir tapınak bulunduğu söyleniyor. Bu katedralin yapımına: Piskopos de Sully himayesinde, 1160 yılında başlanır ve uzun bir aradan sonra, 1346 yılında tamamlanır.

Gotik mimarinin özelliklerini taşıyor.

Yapının uzunluğu: 128 metre ve yüksekliği ise 68 metredir. Bitirildiğinde, yani 13.yüzyılda, bu ölçüleri ile, muhteşem ve etkileyici bir yapı olarak öne çıkıyordu. Özellikle: çok sayıdaki gül penceresi ve çapı 13 metreye kadar ulaşan masif pencereler muhteşem. 6000 kişiyi barındırabilecek niteliktedir. Birbirinden farklı olarak dizayn edilmiş, üç kapısı var. Bu kapılardaki kasvetli hava görülmeye değer. Kilisenin içinde ise, İncil’de anlatılan hikayelerin bulunduğu kabartma ve göz alıcı vitraylar bulunuyor.

Evet, 1793 yılında, Fransız Devrimi sonucunda; anti-cumhuriyetçiler tarafından; katedralde bulunan kraliyet heykelleri yok edilir. Niye? Halk, bu ön cephedeki peygamber heykellerini, Fransız krallarının heykelleri sanıp, başlarını koparırlar. Günümüzde göreceğiniz heykeller, sonradan yeniden yapılmış olanlardır.

Hemen ardından ise, Fransa’nın yeni devrimci hükümeti tarafından, din ve diğer kutsal yerler gibi Notre Dame katedrali de “aklın mabedi” ilan edilerek yasaklanır. Bu dönemde, bu güzel yapı: propaganda ve gösteriler için kullanılır.

Ancak, 1802 yılında, Napolyon, dinsel bir ayin düzenleyerek, yapıyı, yeniden dinsel yönden etkin bir hale getirir. Çünkü: Fransa ile Vatikan arasında uzlaşmaya varılır. Bu olay, Fransa tarihinde “Konkordota” olarak bilinir.

1991 ve 2001 yıllarında, yapı restore edilir.

Evet, yapının ismi niye: Notre-Dame. Batı ön cephenin ortasında, gül biçimli vitray ve onun önündeki heykel gurubu incelendiğinde: “Meryem ananın kucağında, çocuk İsa ile, iki melek” arasında tasvir edildiği görülüyor. Notre-Dame: Meryem Ana demektir. Kilise, Meryem Ana’ya adanmış olduğundan, Fransızca “Notre-Dame de Paris” olarak isimlendiriliyor. Sonuç olarak: Meryem Ana Katedrali veya Meryem Ana Kilisesi deniliyor.

Paris 4.Nolu Bölge

Yapının bölümlerini daha ayrıntılı incelemek gerekirse, şöyle anlatılabilir.

Batı Cephesi

Burada, 3 giriş kapısı var. Bu kapılar, cepheyi, boylamasına ve enlemesine 3 bölüme ayırıyor. Bu da, kutsal üçleme anlamına geliyor. Yani: baba-oğul-kutsal ruh.

Dört sayısı ise: daha çok yeryüzü ile ilgilidir ve geometride karşılığını: kare ve dikdörtgende bulur. Meryem Ana heykel gurubu ve arkasındaki daire şeklindeki vitray: bir karenin içine oturtulmuş daire gibidir. Daire: Katolik anlayışta, öbür dünyayı temsil eder. Kare içine yerleştirilmiş daire ise, yeniden doğuşu, yani öldükten sonra dirilmeyi temsil eder.

En soldaki giriş kapısının adı: Meryem Ana kapısıdır.

Ortadakinin adı: Son yargı kapısıdır. En sağdaki kapının adı: Sainte Anne kapısıdır. Sainte-Anne: Meryem’in annesinin adıdır. Özellikle: orta kapıdaki, ölülerin dirilmesi ve cehennem tasvirleri çok etkileyicidir.

Giriş kapılarının üzerinde: 28 tane insan heykeli var. Bunlar: eski ahitte isimleri geçen peygamberlerdir. Daha önce de söz ettiğim gibi: Fransız devrimi sırasında, insanlar bu heykelleri, kral heykelleri sanarak kırarlar. Şu anda gördükleriniz ise, 19.yüzyıl sonlarından yeniden yapılmış olanlardır. Orta kapının iki yanındaki, iki kadın heykelinden soldaki: kiliseyi, sağdaki ise, sinegogu temsil eder. Kiliseyi temsil eden kadın: canlı ve dik, sinegogu temsil eden kadın ise: cılız ve yorgun tasvir edilmiştir. Buna dikkat etmelisiniz.

Ön cephedeki kabartmaları incelerseniz: yüzlerce sayfalık bir din dersi kitabının özenle işlendiğini görürsünüz.

Kiliseye girmek için, çok büyük bir kuyrukla karşılaşırsanız, şaşırmamalısınız.

Notre-Dame kilisesine akan insan seli, hiçbir zaman kesilmez. İnsanların en sağdaki Sainte Anne kapısından girip, ana mekanın çevresinde bir tur attıktan sonra, en soldaki Bakire Meryem kapısından dışarı çıktıklarını göreceksiniz. Siz de, katedralin içine girip, aynı turu atabilirsiniz.

Kilisenin ruhban sınıfını birbirinden ayıran bandın tam ortasında: tavana doğru baktığınızda, bir madalyon içinde, Meryem’in ayakta göründüğü bir resim göreceksiniz. Dikkatle bakın, Meryem Ana’nın çevresinde, 12 sarı yaldızın, mavi bir fon üzerine serpiştirildiğini göreceksiniz. Evet, bu size neyi anımsattı. Şehirde bolca göreceğiniz veya Avrupa’nın birçok yerinde göreceğiniz bir bayrak. AB bayrağındaki 12 yıldız resmi olarak, Hıristiyanlıkla ilgili bir sembol olarak kabul edilmiyor. Niye? Buna ilişkin sembolizm: Hıristiyanlık öncesi antik dönemle ilişkilendiriliyor. Avrupa’nın bütünlüğünü temsil ettiğine vurgu yapılıyor. Hadi inanın. Bu simgeye yeniden bakın ve kendi başınıza değerlendirin.

Fransa kralı 13. Louise’in tanrıdan dileği ve adağı: Kral 13.Loise, 23 yıl evli kalmış ancak bir erkek evladı olmamıştır. Tanrıya yalvarır, dileğinin gerçekleşmesi halinde, Fransa’yı, Hz. Meryem’e (Notre-Dame) adayacağına söz verir. Söylediğini de yapar. Bir sözü daha vardır. Bir oğlu olduğunda, katedrale yeni bir sunak yaptırmak. Bunu yapmaya ömrü yetmez. Yıllar sonra, varisi 14. Louise, babasının vasiyetini yerine getirmek için, Barok stildeki anıtı yaptırır.

Sol ve sağ kanatlardaki vitrayları inceledikten sonra:

Katedralin sağ koridorunda ilerlerken, dikkatinizi sol tarafa yöneltin. Katedralin merkezini çevreleyen bu ahşap ayırım duvarlarının üst kısımlarında: renkli kabartmalar göreceksiniz. Güney cephesinde, ağırlıklı olarak, Hz. İsa’nın öldükten sonra dirilip insanlara yeniden görünmesi anlatılır. Kuzey cephede, daha çok Hz. İsa’nın doğumu anlatılır. İlginç olan: ortaçağda, katedralin dışındaki, taştan kabartmaların da aynı bu yontular gibi, renkli olmalarıdır.

Paris 4.Nolu Bölge

Sağ koridoru tamamlayıp, kiliseden kesin olarak çıkmadan önce, bütün kilisenin duvarlarını süsleyen tablolardan birkaç tanesine göz atmanızı önereceğim. Bu  tablolar: Paris’in özellikle mücevher ticaretiyle uğraşan tüccarlarının, aralarında para toplayarak kilise için sipariş ettikleri ve her yıl 1 Mayıs tarihinde kiliseye sundukları tablolardır. (Yapım tarihleri: Mayıs 1630-1707)

Paris 4.Nolu Bölge

Evet: içeri giriş ücretsiz.

Katedralin kulelerine çıkın. North Tower kulesine çıkın. Sıra olacaktır mutlaka, kuyruğa girin ve bekleyin. 45-50 dakika beklemeniz gerekebilir. Yalnız, kuleye tırmanmak için 235 basamaklı bir merdiven çıkmanız gerekiyor. Ayrıca kuleye çıkmak için, bu yorgunluk yanında, ilaveten 7.5 Euro ücret ödemeniz gerekiyor.

Kulenin tepesinde, çevrenizde, muhteşem çirkinlikte heykeller göreceksiniz, bu heykellerin bu kadar korkunç olması, sözüm ona, şeytanı ve kötü ruhları ürkütmek içinmiş. Zaten Victor Hugo’nun ünlü romanında da, romanın baş karakteri, korkunç fiziki görüntüsü ile öne çıkan, kambur ve çirkin bir insan. Evet, kuleden, Paris şehrini izlemek gerçekten büyük bir keyif. Kulenin üstünde, ayrıca, 13 tonluk, Emmanuel çanını da görebilirsiniz.

Katedralin içerisinde, girilebilen sağ nefin ortalarında bulunan, girişi ücretli çok küçük bir müze var. Fransız tarihine ilgi duyanlar için burayı ziyaret ilginç olabilir. Notre-Dame Müzesi.

Katedralin yakınlarında: “Shakespeare Company” adlı; İngilizce kitaplar satan bir kitapçı var. Burada, binlerce kitabı inceleyebilir, okuyabilirsiniz. Güzel bir mekan. Mekan içinde bulunan daktilo da birkaç satır yazı yazabilir ve hatıra olarak, bunu duvara asabilirsiniz.

Paris 4.Nolu Bölge Hotel de ville

HOTEL DE VİLLE (PARİS BELEDİYE BİNASI)

1357 yılından bu yana, burası Paris Belediye Binası olarak kullanılıyor. Ancak, yapı 1870’lerde yeniden oluşturulmuştur. Bina: 108 heykelle süslenmiş. Bu heykellerden 30 tanesi ünlü Parislileri, diğerleri ise, Fransız şehirlerini temsil ediyor.

Binanın iç dekorasyonu incelendiğinde: salon Empire tarzında dekore edilmiş. Balo salonunda: boyalı tavan ve duvarlar, vitray pencereler ve avizeler dikkati çekiyor. Yapının en büyük özelliği ise:1792 yılında, burada bir giyotin kurulması ve idamların yapılması. Son idam: 1830 yılında, burada gerçekleştirilmiş.

Binanın önündeki meydan: sürekli canlı, kış mevsiminde önünde oluşturulan alanda buz pateninden tutun da, dünya kültürlerinin sergilerine kadar, birbirinden renkli aktivitelere ev sahipliği yapıyor. Meydanda: ağaçlar, güzel fıskiyeler var.

Paris 4.Nolu Bölge Bazar de I’Hotel de ville

BAZAR DE I’HOTEL DE VİLLE

Burası; 1856 yılında yapılmıştır. Paris şehrinin en eski mağazası, bu binada bulunmaktadır. Yani, burada tarihi bir mağaza var. Bu mağazada: kapsamlı ev mobilyaları çeşitleri bulunuyor. Özellikle hafta sonlarında, insanlar buraya akın ediyorlar. Bunun dışında: erkek ve kadın moda, takı, kitap ve hediyelik eşya ve diğer bazı satın alabileceğiniz objeler bulunuyor.

Paris 4.Nolu Bölge Sainte-Chapelle

SAİNTE-CHAPELLE

Adını, kendini dizayn eden mimardan almıştır. 1242 yılında inşa edilmeye başlanan yapı, 1247 yılında, yani 5 yıllık bir süre sonunda: kral 9. Loise döneminde bitirilir. Yapılış amacı ise: Hz. İsa’nın “dikenli tacı” ile “gerçek taç” tan parçalar olduğu düşünülen (bunlar günümüzde Notre-Dame’de muhafaza edilmektedir) objeleri korumak için yaptırılmıştır. Kral, bu kalıntıları, Bizans imparatorlarından, bu şapelin yapımında harcanan paranın üç katı bir değerle satın almıştır.

Gotik mimarinin sayılı örneklerinden biridir. Şapelin üst katı: tamamen renkli camlardan oluşuyor. Bu görüntü: ilk anda sizi şaşırtabilir ama kendinize geldiğinizde, bu güzel renk terapisini yaşayacak ve bir süre sonra, camlarda anlatılanlara konsantre olabileceksiniz. Evet, burada söylediğim gibi, vitraylı pencereler öne çıkıyor.

Fransız Devrimi sırasında, burası harap bir halde, tahıl ambarı olarak kullanılmıştır. 100 yıl kadar sonra ise, mimar Violet tarafından yenilenmiştir.

Evet, bu eski yapı, aradan geçen yıllara ve yapılan restorasyonlara rağmen, hala eski çekiciliğini koruyor.

Giriş ücretli. Ancak, gerçekten görülmeye değer bir yer. Mutlaka zaman ayırın ve görün. 15 tane vitraylı pencereden sızan ışığın etkisinde kalacaksınız. Bu pencereler: yıldız şeklinde süslenen tavana kadar, 15 metre yükselen sütunlarla ayrılmış. Vitraylarda: 1000’den fazla, İncil sahnesi betimlenmiş. Bu arada: burada, muhteşem akustik nedeniyle, akşamları klasik müzik konserleri veriliyor.

Paris 4.Nolu Bölge Point Zero

POİNT ZERO

Fransa’daki bütün yol mesafelerinin ölçüldüğü nokta da burada bulunuyor. Sıfır noktası uygulaması kökeni, Roma dönemine kadar uzanan, eski bir adettir. Paris ada üzerinde bulunuyor.

RUE DES ROSİERS

Burası bir alışveriş merkezi sokağı. Aynı zamanda, çeşitli kafeler var. Limonlu pay, çikolatalı kek, meyveli kurabiye ve değişik çay çeşitlerini tadabileceğiniz “Le Loire dans la Theiere” isimli pastane, Levis şort, ekoseli gömlek, deri çanta, ayakkabı, eski jean ve deri ceket satın alabileceğiniz “Vintage Desir” mağazası bulunuyor. Şehrin en iyi restoranlarından: Goldenburg.

Son özellik: bu sokakta, Yahudi cemaatinin oturuyor, yerleşmiş olması.

Paris 4.Nolu Bölge Yahudi Quartier

YAHUDİ QUARTİER

Buranın diğer ismi: Pletzl. Place Saint-Paul ve çevresine, 19.yüzyıl sonu ve 20.yüzyılın başlarında, artan göçler nedeniyle, Yahudi nüfusu artar. Bunların yaşadığı bu bölgeye ise, “küçük yer” anlamında: Pletzl ismi verilir. 13.yüzyılda evlerinden kovulan Parisli Yahudiler, Le Marais bölgesine yerleşirler. Bu dönemde, Le Marais bölgesi, şehir duvarlarının dışında kalmaktadır. Zaman içinde, Doğu Avrupa ve Kuzey Afrika’dan gelen Yahudiler, göçmen nüfusu arttırırlar. Bölgede: Sinegoglar, kasap dükkanları, şarküteriler çoğalır.

Paris 4.Nolu Bölge Beaubogurg

BEAUBOURG

Burası bir kültür merkezi ve buranın en önemli yapısı Ulusal Modern Sanat Müzesi. (Centre Georges Pompidou) Dünyanın en prestijli sanat ve kültür merkezlerinden biridir.

Paris 4.Nolu Bölge Centre Gegorges Pompidou

CENTRE GEORGES POMPİDOU

1971 yılında, açılan yarışmaya katılan 650 proje arasından kazanan proje, Parisli ünlü mimarlar Richard Rogers ve Renzo Piano tarafından yapılmış ve 1977 yılında hizmete açılmıştır.

Ancak, ihtiyaç programı hiçe sayılarak, arsanın yalnızca yarısını kullanıp, diğer yarısını kentsel bir meydan haline getirmişlerdir. Günlük ziyaretçi kapasitesi: 150 000 kişidir. Önündeki hafif meyilli yüzeye sahip bu meydanda, küçük gösteriler yapılır. Müzisyenler sanatlarını icra ederler. Sanatın sadece içeride değil, dışarıda da devam ettiği, halkla bu sayede kolay iletişim kurulabilen bir binadır. Kaçak inşaatmış gibi, belediyeden gelmiş ve mühürlemişler ve yarım kalmış izlenimi veren bir yapı.

Dışarıda bulunan bir yürüyen merdivenle üst kata çıkılıyor. İki tarafı açık, kırmızı ve dışarının görünmediği bir yangın asansörü de var. Yapıda: yürüyen merdivenler, su boruları ve kanallar renkli, hava için mavi, su için yeşil renk borularda kullanılmış. Asansörler kırmızı, bina beyaz boyanmış. Modern sanatın örneklerine ev sahipliği yapıyor.

Modern sanatın: elitliğini, aristokratlığını ve ukalalığını yerden yere vurmuştur. Makine gibi görünmesine rağmen, sizi soğuk duvarlarla karşılamayan, akranı olan “Tate Modern” den kat kat fazla ziyaretçisi olan bir yapıdır. Ama yine de iğrenç mimarisi nedeniyle, Parisliler tarafından nefret edilen bir yapıdır.

Önündeki meydanda, yetmiş iki milletten adam, bende dünya izlenimi bırakmış olan, havada asılı bir küre altında oturup sohbet ediyorlar.

Üzerindeki boruların da, renklerin de birer anlamı varmış. Mavi borular havalandırmayı, yeşiller su, sarılar ise elektrikmiş. İnsanların dikey hareket ettikleri alanlar da kırmızıya boyanmış. Beyazlar ise, çelikle kaplanmış havalandırma borularıymış. Burada mimarın düşüncesi “bir binanın dinamiğinin ya da metabolizmasının, insanlar tarafından kolayca anlaşılması sağlamak” imiş. Yani: ben size uzun lafın kısası, bu bina hakkında şunu söylemek istiyorum. Mimari açıdan binaya bakmak lazım. Yani: bu mimarlar, yani burayı yapanlar, mimari de, uyumdan öte, zıtlığı benimsemişler ve yaptıkları bu yapıda bunu uygulamışlar. Yapının, içi ve dışı, birbirinden tamamen zıt. Mimari de zıtlık benimseyen bir tarz.

İçinde:

Kütüphane, modern sanat müzesi var. Genelde: burada, çeşitli heykel, tablo, maket, plan ve sinema gösterimleri yapılıyor.

Milyonlarca turist, öğrenci ve alışveriş tutkunu: buraya koşturuyor. Şehrin, en gözde alanlarından biridir. Baudrillard isimli Fransız: burası için “kültürel caydırıcılık anıtı” tanımlamasını yapıyor. İnsanların buraya giderek “kültürün insani bir şey olduğu hakkında, o eski senaryonun aslında ölmüş bir kültürün yasını tutmak olayına davet edildiklerini” söylüyor. Bunlar okuduğunuz gibi anlaşılması zor cümleler. Burada en büyük dikkatinizi çekecek durum: Kültür Merkezinin iç mekanları ile dış görüntüsü arasındaki zıtlık. İskelet güzel ve iç mekanlar ise çok başarısız imiş. Bunun nedeni: içinde yaşadığımız çağın, bundan böyle, asla süreye bağımlı olmayacağını,  sahip olabileceğimiz tek anlayışın, hızlandırılmış bir yenileme ve yenilenme olduğunun ifadesidir.

Günümüzde, burası, kütüphane olarak hizmet veriyor. Burada: 2000 in üzerinde periyodik yayın bulunuyor. Eğer bina ilginizi çekmezse, binanın çevresindeki dükkanları gezebilirsiniz.

Paris 4.Nolu Bölge Musee D’Art Moderne

MUSEE D’ART MODERNE

Pompediu merkezde bulunan, dünya fuarı içinde, 1937 yılında inşa edilen bir bina, iki bölümden oluşan, bir beyaz taş revak ile bağlantılıdır.

Teras duvarları, Janniot tarafından yapılan kabartmalarla dekore edilmiştir.

Müzedeki koleksiyonlarda: 20.yüzyılın geç çağdaş sanatçılarının en önemli sanat eserleri sergileniyor. Sen Vlamick, Zadkine, Picasso, Braque, Juan Gris, Valadon, Matisse, Dufy, Utrillo, Delaunays, Chagall, Modigliani, Leger ve diğerleri.

Galerinin üst katları: müzik ve fotoğraf gibi çağdaş ve deneysel çalışmalar için ayrılmış.

Paris 4.Nolu Bölge Metorial De La Shoah

MEMORİAL DE LA SHOAH

Burada bir anıt var. Aynı zamanda müze. 2.Dünya Savaşındaki, Yahudiler ile ilgili bir anıt. 2005 yılında açılmıştır. Buradaki duvar üzerinde; 76000 Yahudi’nin isimleri yazılı. Bunların 11 000 tanesi çocuk. Bu isimleri yazılı Yahudiler, Avrupa’da soykırıma uğrayan insanlar. 1942-1944 yılları arasında yok edilmişler. Burada: ayrıca,  bir kütüphane havasında, çok sayıda çizgi roman, kitap, biyografi bulunuyor. Bunlar: Yahudi halkının yaşadıkları zulumü anlatıyor.

Paris 4.Nolu Bölge L’Atelier Brancusi

L’ATELİER BRANCUSİ

Burası bir atölye. Burada: sanat icra ediliyor. 1904 yılında, Constantin Brancusi tarafından, Bükreş Güzel Sanatlar Okulunun bir parçası olarak açılmış. Burada: Barncusi’nin heykel, fotoğraf, el kitapları, diskler ve son detayına kadar tüm eserleri bulunuyor. Bunları görmek mümkün. Yani: 20.yüzyılda yapılmış eserler var.

Paris 4.Nolu Bölge Saint-Jacques Tower

SAİNT-JACQUES TOWER

Bu bir kule. Zengin dekorasyonu var. Les Helles pazarı yanında. 1509 yılında, dönemin kralı tarafından yapımına başlatılır ve 1523 yılında, Kral Francis I. Döneminde bitirilir. 1998 yılında, UNESCO tarafından, Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır.

Kule ilk yapıldığında, çan kulesi olarak yapılmış ve hemen yanında bir kilise bulunuyormuş. Ancak, bu kilise, 1797 yılında yıkılmış. Kulenin tepesindeki aziz heykeli, 1862 yılında yapılmıştır. Kulenin yüksekliği: 52 metredir.

CİTE ADASI

Burası bir yerleşim yeri. Eskiden bataklık iken, günümüzde ağaçlık ve güzel iskelelere sahip bir yer. Paris’in Paris olmasının nedeni olan ada. Kilometrelerce uzunluğunda, kocaman Sen nehrini ikiye bölerek, iki yakası arasında, geçişi en kolaylaştıran yer yani stratejik bir noktada. Bu nedenle, Roma öncesi devirlerde bile, iskan edilen önemli bir yerleşim yeri olmuş. Roma döneminde, bir garnizon haline getirilip, çevresi duvarlarla çevrilmiş. Bir garnizona yetecek kadar büyük, ama bir şehre yetmeyecek kadar küçük olduğundan, çevresinde Paris şehri gelişmiş. Kendisi, uzun süre, şehrin tarihi kısmı, bir çeşit Akropolis görevi üstlenmiş. Şehrin, yönetim ve dini birimleri, burada bulunmuş.

Ada, 5 yol üstünden, 10 köprü ile çevreye bağlanıyor. En eski köprü: Pont Neuf. Hemen doğusunda ise, Saint Louis bulunuyor.

Paris 4.Nolu Bölge Pont Neuf Köprüsü

PONT NEUF KÖPRÜSÜ

Şehrin en eski köprüsüdür. 1578 yılında yapılmıştır. Şu anda, köprünün ortasında heykeli bulunan, kral 4. Henry zamanında hizmete girmiştir.

Köprü üstü Aşıkları isimli, popüler bir film bu köprü üzerinde çekilmiştir.

ALEXRANDRE III KÖPRÜSÜ

Sen nehri üzerindeki köprü: gösterişli ve güzel. Köprü üzerinde: dört yaldızlı ve büyük heykel, Fransa’nın dört dönemini simgeliyor.

SAİNT-LOUİS EN I’ILLE

Burası bir kilise. Bu kilise: 1726 yılında hizmete açılmış. Yapıda görmeniz gerekenler: girişindeki demir saat ve demirden kule külahı. Bunlar: dış cephede zaten hemen göze çarpıyor. İç mekan ise, barok tarzında yapılmış. Yaldız ve mermerler ile süslenmiş. Burada: St. Louis’in bir heykelini görebilirsiniz. Bu kilisenin bir benzeri: St. Louis isimli azizin gömülü bulunduğu, Tunus-Kartaca şehrindeymiş. Ayrıca: Amerika’daki St. Louis şehrinin isminin de buradan yani bu azizden aldığı söyleniyor.

Paris 4.Nolu Bölge Vosges Des

VOSGES DES

Burası şehir merkezinde bir plaza, bir meydan. Şehir yürüyüşleri ve çevre gezileri yapılması için uygun bir ortam sunuyor. 1604 yılında, kral 4.Henry, meydanın güney ucunda bir köşk yaptırır. Bölgeyi, Paris şehrinin en güzel yerlerinden biri yapmak için işe girişir ve 36 tane birbirinin aynısı ve birbirine bitişik ev yaptırır. Evlerdeki mimari ilgi çekici. Simetrik bir tasarım öne çıkıyor. Kırmızı tuğla, beyaz taş cepheleri, simetrik yatakhaneleri var.

Geniş pencereleri, dik çatıları ve ilginç kaplamalı duvarları var. Bu evlerden, 6.numaralı olanında, 1832-1848 yılları arasında: ünlü yazar Victor Hugo yaşamış. Burası: şu anda müzeye dönüştürülmüş. Çevrede: pahalı galeriler, dükkanlar ve kafeler var.

Meydanın kuzey bölümünde: 1388 yılında, Hotel de Tournelles binası kuruldu. Ancak, 1559 yılında, Kral Henry, burada düzenlenen bir turnuvada, attan düşerek ağır yaralanır ve burada ölür. Bunun üzerine, karısı Catherine de Medicis, bu binayı yıktırır.

Meydanda bulunan, Fransa kralı 13.Louise ait heykel, 1825 yılında dikilmiştir.

Paris 4.Nolu Bölge Conciergerie

CONCİERGERİE

Şehrin en eski binalarındanmış.

Önceleri bir saray ve sonra askerlerin konakladıkları bir yer iken 16.yüzyıldan sonra hapishaneye dönüşmüş. Yani: devrim sırasındaki en önemli hapishanelerden biri. 1391-1914 yılları arasında, hapishane olarak kullanılmış.

Fransız devrimi sırasında, meşhur kraliçe Marie Antoinette ve ünlü-ünsüz pek çok kişi, burada hapishanede tutulur ve idam edilirler. Devrim sırasında: 3000 den fazla mahkum burada tutulmuş. En önemli misafiri ise: biraz önce de söylediğim gibi 1793 yılındaki idamına kadar, küçük bir hücrede ağırlanan: kraliçe Marie-Antoinette.

Bu bölümlerin bazıları korunmuş. Halen müze olarak kullanılan yapıya giriş ücreti, 6.5 Euro. Burada: 19.yüzyıldan kalma bir işkence hane ve 14.yüzyıldan kalma saat kulesi görülebilir.

PALAİS DE JUSTİCE

Mahkeme binası. Yapı aslında, 16.yüzyılda yapılmış eski bir saray. Rıhtım boyunca uzanan gotik kuleleriyle, ilginç bir görünüm sunuyor. 1793 yılında, Fransa Devrim Mahkemeleri: burada yargılamalara başlamış. Davalar, ziyaretçilere açık olarak yapılıyormuş.

Paris 6.Nolu Bölge

Paris 6.Nolu Bölge

JARDİN DU LUXEMBOURG (LUKSEMBURG BAHÇESİ) 

Bastille bölgesinde bulunuyor.

1612 yılında: Medicis ailesinden “Marie de Medicis” in hükümranlığı zamanında yapılmıştır.

Parkın kapladığı alan: 23 hektar. Burada kendinizi tropikal bitkiler cennetinde sanıyorsunuz. Yeryüzündeki 803 tür krizantemden 40’ını burada görmek mümkün. Tatula’nın 10 çeşidini, boru çiçeğinin göz alıcı pembe ve sarı tonlarını. Bu bahçe yani park: yalnızca doğada bulunan türler değil, yeni geliştirilen bitki türleri açısından da çok zengin. Ağaçlardan çok, çalı formundaki bitkiler ağırlıkta. Böğürtlenin birçok türü var.

Parislilerin, öğrencilerin, gezintiye çıkanların tercih ettikleri, bir buluşma mekanı. Güneşli günlerde, Parisliler kendilerini buraya atıyorlar. Yemyeşil çimlerin üzerine uzanıyorlar ve yanlarında getirdikleri sandviçlerini yiyerek, bir şeyler içiyorlar. Bunun dışında, tüm dünyadan ziyaretçilerin mutlaka uğradıkları bir yer.

Paris 6.Nolu Bölge Senat Place Saint-Michel

SENAT PLACE SAİNT-MİCHEL

Paris şehrinin merkezinde bulunan bulvarların bir kesişim noktasıdır. Michael: Vahiy kitabında adı geçen bir şahıs. Fransız Katoliklerinden. Burada: Michael’in bol miktarda görüntüsünü görmek mümkün. Özellikle, Saint çeşmesi görülmeye değer.

Burada: bol miktarda lokanta var. Bu lokantalarda, özellikle: geleneksel olarak yapılan salyangoz, soğan çorbası denemenizi öneririm. Ayrıca, tipik Fransız tatlılarını da bulabilirsiniz. Bunlar: Creme Brulee ve elma tart.

Paris 6.Nolu Bölge Eglise Saint-Sulpice

EGLİSE SAİNT-SULPİCE

Burası bir kilise. Roma Katolik kilisesi. Uzunluğu 113 metre, genişliği 58 metre ve yüksekliği 34 metredir. Küçük bir Notre-Dame kilisesi de denebilir. Kilise yapısı: 1631 yılında yapılmıştır.

SAİNT-GERMAİN DES PRES

Burası, şehrin önemli bir semtinin adıdır. İsmini: tam merkezindeki Saint-Germain kilisesinden alır. Aynı isimde, uzun bir bulvara sahiptir. Bu bulvarın çevresindeki şık sokaklarda: dünyaca ünlü kafeler (Cafe de Flore, Cafe Les Deux Magots, Cafe Bonaparte) ve turistik restoranlar (Relais de I’Entrecote, Brasserie Lipp) bulunuyor. Ayrıca, birbirinden ünlü mağazalar da var.

Paris 5.Nolu Bölge

Paris 5.Nolu Bölge
Paris 5.Nolu Bölge

 

LE MUSEUM MANAGERİE DU JARDİN DES PLANTES (DOĞA TARİHİ ULUSAL MÜZESİ)

Paris 5.Nolu Bölge;

Latin bölgesindedir.

1794 yılında eski Paris şehrinin merkezinde kurulmuştur. Paris şehrinin en eski hayvanat bahçesidir. Bu 5.5 hektarlık alanda, bir çok farklı türden hayvan bulunuyor. Maymun evi, büyük kediler, nesli tehlike altında olan hayvanları görebilirsiniz. Müze: hem araştırma ve hem de bilgilerin halka yayılması gibi, iki misyona sahiptir. 7 tane araştırma departmanı ve 3 tane difüzyon  departmanı var.

Evet, müzenin 3 galerisi var. Mineraloji ve Jeoloji Galerisi, Paleontoloji ve Karşılaştırmalı Anatomi Galerisi, büyük ve ünlü Evrim Galerisi. (Grande Galerie de I’evolution)

Burası, dünyanın birçok bölgesinden ziyaretçi profiline sahip. En çok ise, üniversite gurupları, burayı ziyaret ediyorlar. Japonya, Amerika, Avustralya gibi ülkelerden, büyük katılımlar oluyormuş. Fransa, eğitime destek olması açısından, tüm yaş guruplarından öğrencilere, turlar düzenleyerek, müzeyi ziyaret etmelerini sağlıyormuş.

Giriş, yetişkinler için 8 Euro, çocuklar için 6 Euro.

1871 yılında, Prusya kuşatması sırasında, burada bulunan şehrin en eski hayvanat bahçesindeki hayvanlar, açlık tehlikesindeki Parisliler tarafından yenilmiştir. Bugün ise, bu güzel hayvanat bahçesinde, insanlar büyük keyif alarak geziniyorlar ve eğleniyorlar.

Paris 5.Nolu Bölge Musee National Du Moyen Age-Musee de Cluny

 

MUSEE NATİONAL DU MOYEN AGE-MUSEE DE CLUNY

Burası bir müze. Daha doğrusu, bir Ortaçağ müzesi. Eski Roma kalıntıları üzerine inşa edilmiş, bir manastır üzerinde kurulmuş. Paris şehrinin en iyi korunmuş Roma harabeleri. Birinci, ikinci ve üçüncü yüzyıl yapımı, Roma hamamı ve konutu var.

Yalnızca bu binanın görüntüsü bile, buraya mutlaka uğramanızı gerektirecek güzellikte. Müzede: Orta Çağ’dan kalma: fildişi ve altın eserler, antika eşyalar, süslemeli kitaplar görebilirsiniz. Müzedeki en ünlü eser ise: La Dame a la Licorne (Tek boynuzlu At ve Kadın) isimli bir goblen.

Burada, özellikle giderseniz bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Ünlü parapsikoloji insanı, Nichlas Flamel’in mezar taşını görün. Bu şahıs, 1415 yılında, 116 yaşında ölür. Mezar taşı olarak kullandığı tabletin ilginç bir öyküsü var. Yıllarca kayıp olan bu tablet, Rue des Arias’ta, bir aktar dükkanında bulunmuş. Aktar, bu kaygan mermeri, bitkileri kesmek için kullanıyormuş. Tablet: 58×45 cm. boyutlarında ve 4 cm. kalınlığında. Tabletin üstünde: İsa’nın ve Aziz Pavlus’un temsili resimleri oyulmuş ve mermerin üzerindeki yazıya göre, eski bir arzuhalci olan Nicholas Flamel’in hayır işlerine harcanmak ve Paris’teki kiliselere ve hastanelere verilmek üzere, geriye önemli miktarda para ve değerli hediyeler bıraktığı yazılıdır.

Paris 5.Nolu Bölge Pantheon

 

PANTHEON

Sorbonne ve Latin mahalleleri arasında bulunuyor. Sainte-Genevieve tepesi üzerinde bulunduğundan, tüm şehre hakim bir manzarası vardır.

İlk yapıldığında, kilise olarak kullanılmış. Paris’in koruyucu azizesi Genevieve’e ithaf edilmiştir. Temeli kral 15. Louise zamanında, 1758 yılında atılmıştır. Hasta yatağında, bu genç adam, bir adakta bulunur. İyileşmesi durumunda, Paris’te, o zamanlar Sainte Genevieve Manastırının harabe halinde bulunduğu tepeye, şehri Hun İmparatoru Atilla’nın saldırısından koruduğuna inanılan, milli azize Genevieve’e yakışır bir kilise inşa ettirme sözü verir. Bu adağın: ülkesinde, yıllar sonra Cumhuriyetçiler ve Katolikler arasında alevlenecek kavganın sembolü olacağını bilemez. İşte, kilisenin hikayesi böyle başlar. İyileşir iyileşmez, Paris’e dönen kral, 15.Louise: dönemin önde gelen mimarlarından Jacques-Germain Soufflot’ya, Sainte Genevieve kilisesinin inşasının emrini verir. Mimar, İtalya-Roma şehrindeki Pantheon kilisesinden esinlenerek bir plan yapar ve 1764 yılında işe koyulur. Ancak, on yıl sonra, adak sahibi kral, tarih sahnesinden çekilir. Yapının inşaatı uzadıkça uzar ve nihayet Fransa Devrimi olur.

1789 yılına kadar bitirilememiştir.

Çünkü: devrim sonrasında, Fransa’da kilise inşaatlarını finanse edecek ne kral kalmıştır ne de kardinal. 1791 yılında: Millet Meclisi, bir karar alarak, yapılacak köklü değişikliklerden sonra, burayı anıt mezar olarak kutsar. Ancak: I. Napolyon döneminde, yapının zaman zaman Katolik ayinleri için de kullanılmasına izin verilir. 19.yüzyılda, Fransızların bu “elim sende oyunu” biter. 1885 yılında, kilise payesi, son kez elinden alınan yapı, günümüzde Paris’i ziyaret eden her turistin gezi planında bulunan bir anıt mezar olarak tarihte yerini alır.

Sütunlu ön yüzü ile, neo-klasik mimarinin en erken örneklerindendir. Yunan haçı planında yapılmış, cephesi 22 uzun sütunla süslüdür. En üstünde, bir ışık bacası bulunan ve toplam yüksekliği 80 metreye ulaşan, büyük bir kubbe ile örtülüdür. Yapının içi kısmı: zengin duvar resimleri ve heykellerle süslüdür.

Kubbesi çok güzeldir. Özellikle: Fizikçi Leon Faucault; 1851 yılında, bu yapının bu kubbesinden sarkıttığı 67 metrelik bir “Foucault sarkacı” ile, dünyanın kendi çevresinde döndüğünü ispatlamıştır.

Evet, müze içinde : Foucault sarkacının gerçeği var. Müze ziyaretçilerine: bu deney, güzel bir mizansenle anlatılıyor. Ayrıca: içeride, Fransa’nın ünlü düşünür ve yazarlarının anıt mezarları bunlar. Bunlar: Voltaire, Rousseau, Victor Hugo, Emile Zola, Marie Curie. Mezarlar: oldukça etkileyici. 1897 yılında, dinci fanatiklerin, Voltaire’nin naşını buradan çalıp, bir çöp yığınına attıkları hakkında bir söylenti çıkmış (çünkü Voltaire bir din düşmanı olarak biliniyor) , bunun üzerine tabutu açılmış ve söylentilerin doğru olmadığı anlaşılmıştır. Hatta, dönemin kralı 18.Louise, şöyle bir söz söyler: “Bırakın Voltaire orada kalsın, böylece her gün ayin dinlemek zorunda kalarak cezasını çekecektir.”

Paris 5.Nolu Bölge Quartier Latin

 

QUARTİER LATİN

Paris’in en mutena semtidir. Yahya Kemal’in, kafelerinde edebiyat tahsilini tamamladığı mekandır. Yani: burada, yoğun olarak öğrenci ve ressamlar oturuyorlarmış. Rue du cardinal lemoine üzerinde, 74 numaralı binanın 3.katında: 1922-1923 yıllarında ünlü yazar “Ernest Hemingway” yaşamıştır.

Burası aynı zamanda, şehrin büyük bir eğitim merkezidir. Burada bulunanlar: TELEKOM Paris Tech, Jussieu Üniversite kampüsü.

Paris 5.Nolu Bölge La Sorbonne Ünivercty

 

LA SORBONNE ÜNİVERCTY

Fransa’nın en ünlü üniversitesidir. 1257 yılında: Robert Sorbon tarafından kurulmuştur. 1968 yılında, Fransa’da gençlik hareketlerinin merkezi olarak hatırlanır. Öğrencileri arasında, Calvin, Dante, Thomas Aquinas bulunmaktadır.

Günümüzde: Fransızca dil okulu da bulunan Sorbonne: Fransızca eğitimini yıl boyu dünyanın farklı ülkelerinden gelen öğrencilere sunmaktadır.

SAİNTE-GENEVİEVE

Burası bir kütüphanedir. Paris şehrinin genel kütüphanelerinden biridir. Bu kütüphanede, bugün toplam 1 milyondan azla kitap ve 1200 den fazla eski eser ve resimlerle süslü 4000 civarında el yazması ve önemli sayıda müzik eseri bulunduğu söyleniyor.

Paris 5.Nolu Bölge Eglise Saint-Severin

 

EGLİSE SAİNT-SEVERİN

Burası bir kilise. Roma Katolik kilisesi. Rue Saint-Severin caddesi üzerinde bulunuyor. Günümüzde halen ibadet için kullanılıyor. Kilisenin çanları: 1412 yılında, Paris şehrinde dökülmüş. Kilisenin içindeki vitray pencereleri çok güzel. Saint-Martin: her zaman at sırtında temsil edilmiştir. Onun, gezginlerin koruyucusu olduğuna inanılır.

Paris 5.Nolu Bölge La Grande Mosque

 

LA GRANDE MOSQUE

Burası bir cami. Diğer ismi: “Ulu cami” Avrupa’nın üçüncü ve Fransa’nın en büyük camisi. Minaresinin yüksekliği: 33 metredir. 1926 yılında açılmıştır. Araplar, Cezayirliler tarafından işletilmektedir. Tarihi kayıtlar incelendiğinde, her ne kadar Araplar tarafından işletiliyor olsa da, bu caminin arsası, yapılış döneminde, Osmanlı padişahı II. Abdulhamit tarafından satın alınmıştır.

1890 yılında, Paris’te yaşayan Osmanlı sayısı, 8500 civarındadır. Toplu ibadetlerini yapmakta sıkıntı duyan Osmanlılar, Abdülhamit’e başvurarak, Paris’te bir cami yapılmasını isterler. Bu çerçevede yapılan taleplere istinaden, Fransa hükümeti, şimdiki caminin arsasını, Osmanlılara ayırır. Ancak, 93 Osmanlı-Rus harbinin patlak vermesiyle, Osmanlı hükümetinin bu projeyi gerçekleştirmesine ne imkanı ne de zamanı kalır.

Büyük Paris Camii: Fransa’nın ilk resmi dini müessesesi olması nedeniyle, Müslümanlar için çok önemli bir yer tutmaktadır. 1958 yılında, resmi kayıtlı bir müessese haline getirilen camii, Societe des Habous yöneticileri tarafından idare ediliyor. Fransa’daki Cezayir vatandaşlarına mahsus bir ibadethane haline getirilmiş.

LE MUSEE DE I’AP-HOPİTAUX

Burası, bir Kızılhaç hastanesi.