Meksika Mayalar ve Aztekler

Meksika Mayalar ve Aztekler

Meksika gezimize başlamadan önce: burada antik dönemde büyük uygarlık kuran ve bazı sırları hala keşfedilmemiş, İspanyol sömürgeciler tarafından yok edilmiş Maya ve Aztek kültürleri hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum.

Zaten gezi süresince genellikle Meksika’da Maya ve Aztek kültürlerinin yoğun olduğu yerleri tercih ettim ve sizlere de buralar hakkında ayrıntılı bilgiler vereceğim, malüm benim sürekli okurlarım, özellikle tarihe ve tarihi yerlere meraklı olduğumu bilirler.

Meksika Mayalar ve Aztekler
Meksika Mayalar ve Aztekler

 

MAYA DÜNYASI

Mayalar, bugünkü Guatemala, Honduras, Belize ve Meksika’da yaklaşık 3000 yıl önce ortaya çıkmışlardır. Ancak özellikle Yucatan yarımadasında olmak üzere Meksika’nın güneydoğu bölgesinde, antik çağda, kayıtlı tarihin en gelişmiş kültürlerinden birini kurmuşlardır.

Mayalar: ayı, güneşi ve Venüs gezegenin hareketlerini gözlemleyerek bu göksel gözlemlerinde kendi matematik bilgilerini kullandılar, anıtlar oluşturdular.

Onlar: yıldızları ve dünyanın döngülerini, ayrıntılı mimari çizimler ve titiz matematik hesapları ile birleştirmişler ve yetenekli sanatçılar bunları yapılara dökmüşlerdir.

Antik çağda: Mayalar uzun boylu tapınaklar inşa ettiler ve tanrılarının yüzlerini heykellerde betimlediler. Onlarda yağmur suyunun korunması için sistemler vardı ve hatta suların taşmasını önlemek için uyumlu şehirler inşa ettiler.

Günlük yaşamlarını yönetmek için son derece hassas takvimler yaptılar. Tarım ve fennin sırlarını deşifre ettiler.

Öte yandan Mayalar çok yetenekli çiftçilerdi ve aynı zamanda birçok sofistike yazılı dil yaratmışlardır. Hatta bu dilin, Amerika’daki ilk yazılı dil olabileceği düşünülmektedir.

Mayalar aynı zamanda gelişmiş sosyal sınıf sistemini yarattılar ve kurdukları şehirler ağı üzerinde ticaret yaptılar. Matematikçiler, onların sayı sistemi konusunda uzman olduklarını ve sıfır kavramını onların yarattıklarını ileri sürmektedirler.

Güneydeki bu imparatorluk MÖ.900 yılında çöktü. Ancak niye çöktüğü sırdır. Bilginler: büyük olasılıkla hastalık, politik kargaşa, aşırı nüfus veya kuraklık etkenlerini bu çöküş için düşünmektedirler. Ancak güneydeki imparatorluk, özellikle Yucatan kuzeyinde, 16. yüzyılda İspanyol fatihler bölgeye gelene kadar gelişti.

Meksika Mayalar ve Aztekler

AZTEKLER

Aztekler 14. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar Meksika’nın kuzeyini kontrol altında tutmuşlardır. Asıl saltanatları ise 1427 yılında Tepaneklere karşı kazandıkları savaştan sonra başlamıştır. Mezoamerika’nın Meksika’dan Honduras’a kadar olan bölümüne yaklaşık 100 yıl hükmetmişlerdir. Farklı kültürlerden öğrendikleri tekniklerle “Tenochtitlan”ı, yani şu anki başkenti kurmuşlardır.

Şehrin içinde gerektiğinde caddeler yerine kanallar inşa edip kanoyla ulaşım yapılabilmesini sağlamışlardır. Öyle ki İspanyollar buraya ilk geldiklerinde, şehre Yeni Dünya’nın Venedik’i ismini vermişlerdir. Tenochtitlan: en kalabalık zamanında 200.000 nüfusa ulaşmış. O zamanlar Avrupa’da bile bu kadar büyük şehir yoktur.

Savaşmak Aztekler için günlük yaşamın bir parçası sayılır ve her erkek çocuğu okula gidip silah kullanmasını ve savaş tekniklerini öğrenir. Askerler öğrencileri savaşa götürüp onlara düşmanın nasıl esir alınacağını gösterir ve öğrenci ilk esirini aldığında erkekliğe adım atmış sayılırdı. Azteklerin sürekli savaşmalarının bir diğer nedeni de; düşman esir almak olduğu söyleniyor.

Azteklerin, en önemlisi güneş tanrısı olmak üzere bine yakın tanrısı vardır. Kendilerine verilen nimetler için bu tanrılara kurbanlar sunuyorlarmış ki bunlar da savaş esiri olurmuş. Eğer tanrılara kurban vermezlerse, o gün güneşin doğmayıp kıyametin kopacağını düşünürlermiş.

Dolayısıyla Aztekler yaşama nedenlerinin kopacak bu kıyameti geciktirmek olduğuna inanıyorlarmış.

Aztek din adamları: dillerini, el ve ayaklarını, hatta cinsel organlarını kanatarak tanrıları memnun ettiklerini düşünürlermiş. Aztekler’e göre, tanrıların en çok hoşuna gidecek şeyse, canlı insan kalbidir.

Dini törenlerde, uyuşturucu verilen kurban ellerinden kancalara asılıp tören platformuna çıkarılırmış. Burada kurban henüz canlı iken kalbi sökülür ve önce kalbi, sonra da tüm bedeni ateşe verilirmiş.

Aztek savaşçılar daha fazla esir alabilmek için, savaşta düşmanlarını mümkün olduğunca öldürmemeye, onları sadece dizlerinden yaralamaya çalışırlarmış. Kıtlık zamanlarında, tanrıların kendilerine çok kızdığını düşünüp 10.000 esiri birden öldürdükleri olurmuş.

Aztekler için yaşama biçimlerinden çok nasıl öldükleri önemlidir. Bir erkek savaştayken ya da bir kadın hamileyken ölürse, doğrudan güneş tanrısının yanına gidiyormuş.

Ölüm normal yollardan gerçekleşirse, bu çok kötü. İşte o zaman, yer altı dünyasında 9 hayat yaşadıktan sonra ölüler diyarına ulaşabiliyorlarmış.

Meksika Coba

Meksika Coba

Klasik dönemin en büyük Maya şehirlerinden birisidir. Maya dilinde “Coba” demek “su” anlamına gelmektedir. Tulum şehrinden 27 km ve Chichen Itza şehrinden 56 km. uzaklıktadır. Şehir yakınlarında iki küçük göl bulunmaktadır.

Maya kültürü MS.400-1100 yılları arasında burada gelişmiştir. Diğer Maya şehirlerinden çok farklıdır. Bu yüzden Coba şehri: Yucatan yarımadasının en önemli ören yerlerinden birisidir.

Aynı zamanda şehirde: Honduras gibi uzak yerlerde bulunan Maya toplumlarıyla ve Tulum, Xcaret, Xel Ha ve Muyil gibi topluluklarla sürekli temas halinde olmuştur. Ancak hızlı büyüme nedeniyle: şehrin çevresindeki iki lagünde: tarım arazileri, ticaret yolları ve suyun kontrolü sağlanmıştır. MS.900-1000 yılları arasındaki dönemde, şehir: Chichen Itza şehri ile anlaşmazlığa düşmüş ve Yucatan bölgesinde güç olmak için her iki şehir arasında bir mücadele başlamıştır.

Ancak 1550 yılı civarında İspanyol işgalciler burayı ele geçirdiklerinde şehir terk edilmiş durumdaydı. Ardından gelen yüzyıllar boyunca yoğun orman nedeniyle şehir kaybolmuş ve ancak 1920 yılında tekrar buraya ulaşılmıştır.

Coba: 1. yüzyılda oldukça büyük bir tarımsal potansiyele sahip olmuş ve MÖ.600 ile MS.900 yılları arasında, burada 50.000 kişilik bir nüfus yoğunluğunun bulunduğu biliniyor. Tüm site, yaklaşık 80 kilometre karelik alana yapılmıştır.

Bu muhteşem ören yeri: 1973 yılında ziyarete açılmıştır.

Burada 3 ana alan görülebilmektedir. Bunlar:
1.Lagün
2.Nohoch Mul yapıları-Ana piramit
3.Conjunto Pinturas-Ruhsal alan ve Macanxoc yapılarıdır.

 

GEZİLECEK YERLER

Meksika Coba Uzun Sacbe
Meksika Coba Uzun Sacbe

 

Uzun Sacbe-Beyaz yollar

Bu yol Chichen Itza yakınlarındaki Yaxuna sitesine kadar olan 100 kilometrelik mükemmel ve düz bir yoldur. Coba şehrini diğer Maya şehirlerinden ayıran en büyük özellik sacbes denilen bu yollardır. Coba şehrinde yürürken, daha önce Mayaların yüzyıllarca aynı yollarda yürüdüklerini düşünmelisiniz. Bu yollar 10-30 metre arasında genişliktedir ve Mayalar tarafından ticaret için inşa edilmişlerdir.

Coba çevresinde yaklaşık 50 sacbes inşa edildiği biliniyor. Bu geniş ve uzun yolları inşa etmek için gerekli çaba Mayaların bu bölgedeki en büyük eserini yaratmıştır.

Evet bu yollar beyaz kireçtaşından yapılmıştır ve ay ışığında aydınlanmakta ve görenler tarafından “ışıklı” yollar olarak tanımlanmalarını sağlamaktadır. Çünkü sacbes boyunca insanlar özellikle geceleri serin havalarda mallarını taşımayı tercih etmişlerdir.

Arkeologlar Mayaların mallarını tekerlekli araçlarla değil, yürüyerek taşıdıklarını düşünmektedirler. Çünkü bu yollarda tekerlekli araç veya hayvan kullanıldığına dair herhangi bir kalıntı bulunmamıştır. Bu yüzden yani tekerleğin kullanılmadığı bir dönemde, bu ölçüde güzel ve düzgün yolların yapılmasının nedeni hala sırdır.

Meksika Coba Nohoch Mul Piramidi
Meksika Coba Nohoch Mul Piramidi

 

Nohoch Mul Piramiti

Burası Maya dünyasının en dik piramididir. Maya dilinde “Büyük höyük” anlamında “Nohuch Mul” olarak isimlendirilmiştir.

Piramidin yüksekliği 42 metredir. 13 katlı bir bina yüksekliğindedir.

Yapı yedi bölümden oluşmaktadır ve köşeleri yuvarlaktır.

Piramidin tepesine çıkmak için 120 adım atmak gereklidir.

Cesur ziyaretçiler bu piramidin üzerine tırmanırlar. Üstten çevrenin muhteşem manzarası izlenir. Ancak çok dik olmasına rağmen tırmanmanın yanında iniş daha tehlikelidir. Çünkü diktir. Birçok kişi üstten bağlanan bir kalın ip ile aşağıya inerler.

Mayalar Dünyanın Sonu

 

 

Mayalar Dünyanın Sonu Erkek Heykeli

Son günlerde: sinemalarda oynayan bir film (2012 Dünyanın Sonu) insanlarda, Maya uygarlığına karşı bir merak oluşmasına neden oldu. Mayalar kimlerdir, Nedir, gerçekten 2012 yılında dünyanın sonu mu gelecek, işte bu sorularınızın yanıtları burada. Kısaca; Mayaların kim oldukları, yaşam biçimleri ve tarihi süreçteki; gerek astronomi ve gerekse kurdukları uygarlık, sırları, kehanetleri ve bu kehanetlerinin doğruluk dereceleri.

MAYA UYGARLIĞI:

Maya tarihi: bir dizi: saldırı, savaş, ihanet ve ayaklanma, kısaca insanca bir tarihtir. Uygarlık: MÖ.600 yılında yükselişe geçmiş ve MS.3. yüzyılda, altın çağını yaşamıştır.

Mayalarda, kent devletleri var. Egemenlik için savaşan: Xiu ve İtza soyları var. Büyük kent: Chichen İtza; muhteşem görkemli bir kent. Burayı, diğer kentlerle karşılaştırınca: burada sanki bir yabancı etkisi ortaya koyan; göz kamaştırıcı yapılar görülüyor. Yabancı etkisi? (Bir kısım araştırmacı tarafından, bu yabancıların uzaydan geldiği düşünülmektedir)

Mayapan, Chicken-İtza ve Uxmal arasında; kentler birliği kurulmuş. Ama: ihanet, bu birliği parçalamış. Chichen-İtza orduları; Mayapan’a karşı toplanır. Ancak: Mayapan (birliğin başkenti) hükümdarı: Hunac Ceel; çevredeki Toltek’lerden ücretli asker toplar. Oluşturulan ordu: Chicken-İtza’yı ele geçirir. Prensler rehine alınır. Böylece: kentler birliğinin gücü kırılır.

1441 yılında: Uxmal’daki Xiu sülalesinin önderliğinde; zulüm altındakiler ayaklanır. Mayapan şehri ele geçirilir. Böylece: Maya devleti yıkılır. Xiu’lar: “Mani” kentini kurarlar. İspanyollar, bölgeye geldiğinde, bu kent, çok kolay bir av olmuştur.

Mayalar Dünyanın Sonu

Evet, Mayalar her ne kadar günümüzde kişisel yaşamlarını sürdürseler de, devlet düzeyinde varlıklarını sürdürememişlerdir. 1697 yılında başlayan İspanyol işgali sonucu: İtza Mayalarının başkenti Tayasal ve Guetamaladaki Kowoj Mayalarının başkenti Zacpetenin yerle-bir edilmesiyle tamamlanmıştır. Son Maya devleti ise, 1901 yılında, Meksika tarafından, başkentleri Chan Santa Cruz’in işgal edilmesiyle son bulmuştur. Evet, biraz öncede söylediğim gibi, günümüzde burada insanlar yaşıyor ama devlet düzeyinde değil. Bölgede hüküm süren devletlerin, bünyesinde yaşayan topluluklar bunlar.

Halen: Meksika’nın güneydoğusunda, Honduras, El Salvador ve Guetamala’ya kadar uzanan bölgede yaşamaktadırlar ve Maya dillerinden bazıları halen konuşulmaktadır. Sayıları: hemen hemen bir milyonu bulur. Vücut yapıları değişmemiştir. Yaşayışları da, yalnız giyimlerindeki ufak tefek değişiklikler dışında, olduğu gibi kalmıştır.

Ancak:

Eski dünya kültürlerine ait onları incelemek için birçok dayanak noktası bulunmasına rağmen; Mayalar için böyle bir şey söz konusu değil. Birçok şeyler yitip gitmiştir. Çünkü: Amerikan kültürleri (Mayalar ve Aztekler, İknalar gibi diğerleri)ne ait yazılar ve resimler; atlı ve kılıçlı İspanyolların ardından gelen papazlar tarafından; odun yığınları üzerine atılarak alev alev yakılmıştır.

Meksiko’nun ilk başpiskoposu Don Juan de Zumarrage: dev bir otodafe’de eline geçebilen bütün yazmaları yakmıştır. Piskoposlar ve papazlarda onun yolundan gitmişlerdir. Konquistadorlar öncesi dönemin Mayalarından, bize kalan belgeler nelerdir? Bunlar, yalnızca üç yazma kitaptır. Günümüzde: bu kitaplarda kullanılan dilin, çok küçük bir bölümü çözülmüş olmasına rağmen: muhteşem bilgiler elde edilmiştir.

Kitaplardan biri: Almanya-Dresten’de, biri Fransa-Paris’te ve üçüncü kitabın iki parçası: İspanya’da ayrı ayrı yerlerdedir. “Dodex Dresdensis” (en eski) “Codex Peresianus”, “Troano”ve “Cortesianus” yazmaları. Bu kitaplar: Yucatan’ın ayrı ayrı yerlerinde bulundu ve geçen yüzyılda “Chilam Balam’ın Kitapları” olarak tarih sahnesinde yerlerini aldılar. Bunlar: Konquistador’lardan önce yazılmışlarda, ancak renkliydiler. Siyasal serüvenlerle doluydular. Orijinal maya belgelerine dayanıyorlardı.

En önemli yazma:

1860 yılına doğru; Chumayel’de bulundu. Piskopos ve tarihçi Crescencio Carillo Ancona’ya verildi. Piskopos ölünde, yazma: Madrit’te Capeda kitaplığına geçti. Oradan da: 1916 yılında kayboldu ve izi bile bulunamadı. Ama: yalnızca kitap kayboldu. Bu tuhaf ve ender yapıtın: kaybolmadan önce çekilen ve Amerika-Philadelphia Üniversitesinde bulunan fotoğrafları elde kaldı. Kitap: İspanyol etkisiyle, Latin harfleriyle ve Maya dilinde yazılmıştı. Ama: Maya papazları: Latin harflerinde; gerekli aralıklara ve noktalama işaretlerine dikkat etmemişlerdi. Bazı sözcükler: rastgele parçalanmış ve bazıları da tersine, ne başlangıçları ve ne de sonları belli edilmeden kocaman sözcükler halinde birleştirilmişlerdi.

İspanyolcada verilemeyen bazı Maya sesleri de, Latin harfleriyle birleştirilerek verilmişti ki, bunların nasıl söyleneceği, günümüze kadar belirlenememiştir. Bu yüzden: halen yalnızca fotoğrafları elde bulunan bu kitabın: çözümü sağlanamamıştır.

Sonuç olarak: Mayalar ile ilgili elde yeteri kadar malzeme bulunmamaktadır.

Mayalar Dünyanın sonu

MAYA YAŞAMI

Mayalarda: egemen sınıf (soylular ve papazlar) kentlerde otururlardı. Bütün iktidar: aynı zamanda bütün kültür, düşünce yaşamı ve incelmiş yaşama biçimi hep kentlerdeydi. Ama, bütün bu kentler: köylüsüz, köyün ürünleri olmadan, bizde buğday, Ortam Amerika uluslarında “İndian Corn” yani “mısır” olan ana ürün olmadan yaşayamazdı.

Mısır: kentleri ve egemen sınıfları beslerdi. Kültür, ona dayanarak ve onunla yaşardı. Kentlere ilk yeri açan da: mısırdı. Çünkü: kentler, ormanların daha önce mısır yetiştirmek için yakılmış yerlerinde kurulmuştu.

Fakat: Mayaların toplumsal düzeni: tanınan diğer tüm ötekilerden, çok daha sert farkları, içinde topluyordu. Maya kenti: kentte yaşayan halk arasındaki farklılıkları: çok açık olarak ortaya koyar. Çoğu zaman: bir tepenin üzerinde: tapınaklar ile, papaz sınıfının ve soyluların sarayları yükselirdi. Bunlar: bir kale karakterini taşıyan, kapalı alanlar oluştururlardı. Bu taştan kentin çevresini ise: sıradan halkın: yaprak ve ağaçtan kulübeleri sarardı. İkisinin ortası yoktu. Maya ulusu: çok küçük sayıda efendilerle, dev bir ezilenler kitlesine bölünmüştü.

Bu iki sınıf arasındaki uçurum: çok büyüktü.

Soylular sınıfı: tamamen kendi içine kapalı idi. Bütün ulus: bu soylular sınıfı için çalışırdı. Köylü: ürününün üçte birini bu soylulara verir, ikinci üçte birini din adamlarına verir ve yalnızca üçte birini kendisi kullanırdı. Ekme ile ürün kaldırma dönemleri arasında ise: yapı işlerinde kölelerle birlikte çalışırdı. Arabasız ve hayvansız olarak: taş blokları taşınır, demirsiz, bakırsız ve tunçsuz, yalnızca taş aletlerle olağanüstü heykeller ve kabartmalar yontulurdu. Maya işçilerinin başardıkları bu işler: belki de Mısır piramitlerinden daha üstündü.

Evet: bu şekildeki ezici bir düzen: bir yıl civarında sürmüş ve çöküşün tohumları bu nedenle atılmıştı. Maya bilginlerinin keskin zekaları: gittikçe, bütünüyle yıldızlara yöneldi ve gücünü sağlayan tek şeye: tarlalara bakmayı unuttu. Yardımcı araçlar bulmayı unuttu. Bilim ve sanat alanında, bu denli ileri giden bir ulusun, aynı zamanda basit bir aleti (sabanı) bulamamış olması, ancak Maya ulusunun akıl almaz gururu ile açıklanabilir.

Mayalar her ne kadar, becerikli değil iseler de; tarım yaparlardı. Ancak: hayvancılık kültürleri gelişmemiştir. Maya kültürü: evcil ve yük hayvanı olmayan, arabayı da kullanmayan tek kültürdü.

Saban bilinmediğinden: Mayalarda tarım şu şekilde yapılırdı. Mayalar: bir orman kesiminde, tüm ağaçları devirirler, bunlar kuruyunca, yağmur mevsiminden az önce tutuştururlardı. Yağmur zamanı geçer geçmez, uzun sivri kazıklarla toprağı delerler, her deliğe tohum olarak, birçok mısır tanesi koyarlardı. Tarlanın ürünü toplanınca: çiftçiler, ikinci bir orman kesimine geçerlerdi. Hiç gübre verilmediğinden, her hasattan sonra, tarla, yeniden ürün vermek için uzun zaman dinlendirilmeliydi.

İşte, bunlar,

Mayaların sapasağlam kentleri bırakmalarının en mantıklı nedenlerindendir.

Tarlaların verimi tükeniyordu. Bir tarlaya verilmesi gereken dinlenme zamanı: gittikçe uzuyordu. Bunun sonucu olarak: Maya köylüsü, ormanın gittikçe daha uzak bölümlerini yakarak, tarla açmak zorunda kalıyordu. Bu yüzden: beslemek zorunda bulunduğu kentten, gittikçe uzaklaşıyordu. Sonunda ise: onunla kent arasında, yanık ve tükenmiş bir step oluşuyordu. Sonunda: kentler arasında, yalnız kuru savanlar kalınca, kıtlık, bu ulusu göçe zorladı.

Kentler ve yozlaşmış tarlalarını bıraktılar, yollara düştüler. Kuzeyde: yeni devlet doğarken, orman yavaş yavaş boş tapınak ve saraylara sokuldu. Boş tarlalar, yeniden orman ile kapanmaya başladı. İşte, boşaltılmış kentlerin gizemi budur.

Yük hayvansız ve arabasız olarak, ormanda, üst üste yığılan ve taş aletlerle, taştan yontulan bu Maya yapıtlarında: bir tarihle ilgisi olmayan hiçbir şey yoktu. Yani: her kabartmanın, her süsün, her bir hayvan frizi veya heykelin: bir tarihle ilgisi vardı.

Mayaların her binası: taş olmuş bir takvimdi. Hiçbir düzen rasgele değildi. Buradaki estetik: matematiğe boyun eğmişti. O zamana dek: korkunç taş yüzlerin, görünüşte anlamsız tekrarlanışı yada birdenbire kesilişlerine herhangi bir anlam verilememişti. Ama; şimdi, bunların: bir sayısın ya da takvim ayarlamasını dile getirdiği öğrenildi.

Copan’daki hiyeroglif merdivenin korkuluk süsleri: 15 kez yineleniyordu. Merdivenin kendisi: 75 basamaktı. Bununla (korkuluk süsleriyle) : dönemlerin sonundaki, ek günler verilmek isteniyordu. (5 kere 15) Yani: bu şekilde, takvime göre düzenlenmiş bir mimarlık ve sanatın; dünyada, başkaca örneği yok.

Mayalar Dünyanın sonu

MAYALARIN TAKVİMİ

Mayaların takvimi: dünyanın en iyi takvimi idi. Bildiğimiz bütün takvimlerden başka türlü kurulmuştu. Ama: yine de, daha açık ve netti.

Aslında Mayaların 2 takvimi vardı.

TZOLKİN

Buna kutsal yıllık deniliyordu. Ayin takvimi, büyülü takvim olarak da söz edilir. Bunun yapısı şöyledir: önce 20 gün işaretli bir düzen var. Bunlar: 1’den 13’e kadar sayılarla: 26 günlük bir dönemi veriyor.
Bu takvim: 260 gündün oluşuyordu. ( 20 günlük, 13 adet ay)

HAAB

Bu güneş takvimiydi. Mayalar, güneş yılını: 365.2420 gün olarak belirlemişlerdi. Modern astronomiye göre ise, güneş yılı: 365.2422 gündür. Yani: dakika ve saniye gibi zaman ölçülerinden yoksun olarak yapılan hesaplama sonunda: yalnızca 17 saniyelik bir fark ortaya çıkmıştır. Bu takvim: 20 günlük, 18 aydan oluşuyordu.

Bunda: 18 ay işaretlenmiş bir sıra var. Bunlardan her biri: 20 günlük dönemi gösterir. Bunların arkasından gelen bir işaret: 5 günlük dönemi gösterir. Böylece, dönem tamamlanır. Bu: 365 günlük maya yılıdır. (18 ay x 20 gün = 360 gün ve 5 günlük bir ilave, toplam: 365 gün) Yani: 1 yılda: 15 ay var ve her ay 20 gün çekiyor, ama: 5 günlük bir ilave var.) Bu: 365 günlük Maya yılına:” Haab” ismi verilmişti.

Başka bir dönem hesaplama yöntemi daha var. Bu dönem: 18980 günü yada her biri 365 günlük 52 yılı içine alır. (365 gün x 52 yıl ) Bunun: Mayaların yaşamında büyük önemi var. Bu yönteme: “Calender-round” deniliyor.

Bir başka yöntem:

“Long-Count”. Bu: bir tarih başlangıcı ile ilgilidir. Bu tarih başlangıcı: işlev bakımından, İsa’nın doğumu tarih başlangıcı gibi bir şeydir. Ancak: yalnızca, işlev bakımından buna benzer. Bu hesaplama yöntemi: bir hayli karışıktır. O yüzden ayrıntıya girmek istemiyorum.

Evet, Mayalar: dünyadaki bütün öteki takvimlerden üstün bir doğruluk derecesi elde etmişlerdir. Bugün kullandığımız takvim; kendisinden öncekilerin düzeltilmiş şeklidir. Ama: Mayaların böyle bir şansı yoktu. Onlar, tamamen yoktan bir takvim oluşturdular.

Ancak: dünyanın en kusursuz takvimini oluşturan Maya ulusu, aynı zamanda, bu takvimin kölesi oldu.

Her yapı: doğum tarihini alnında taşır. Çünkü: ay, gün ve dönem tarihlerini gösteren, korkunç sayı suratları: bütün tapınakların cephelerinde ve merdiven korkuluklarında bulunuyor.

Mayalar,

Büyük yapılarını, kendilerine gerekli olduğu için yapmadılar. Takvim, kendilerine buyurduğu için yaptılar. Yani: her 5,10 yada 20 yılda: üzerine doğum tarihini yazdıkları yeni bir yapı kurdular. Bunu: yüzlerce yıl, tam ve kesin bir düzenle yaptılar. Binalara oyulmuş tarihler, bunu kanıtlamaktadır. Bu düzeni: yalnız, büyük bir felaket ya da göç bozabilirdi.

Evet: MS.610 yıllarında: bir ulus: kentlerde oturan bir ulus yerinden kalkıyor: sağlam evlerini, caddelerini, alanlarını, tapınaklarını, saraylarını bırakıyor ve ta uzağa, yabancı Kuzeye göçüyor. Kentler bomboştur. Orman caddeleri, yabani otlar merdivenleri ve eşikleri sarar. Ormanın tohumları taş aralarına düşer, bir daha hiçbir insan ayağı bu kaldırım taşlarına basmaz, piramitlerin basamaklarından yukarıya çıkmaz.

Bu olay ortaya çıkınca: bir sürü tez birbirini kovaladı. En doğal açıklama: yabancı saldırganların, Mayaları kovmuş olmasıydı. Ama bu saldırganlar kimler olabilirdi? Ama: Mayalar gelişmelerinin en yüksek noktasına varmışlardı ve onların savaş gücüne yaklaşabilen hiçbir ulus ta yoktu. Ama, bu açıklama yetersizdir. Çünkü: bırakılan kentlerde, yabancıların buraları ele geçirdiğine dair hiçbir iz bulunmamaktadır.

Bir doğa afetimi bu göçe neden olmuştu? Hayır, çünkü bu konuda herhangi bir iz yoktu. Belki de korkunç bir salgın çıkmıştı. Ancak: böyle bir şey olsa, ulusun çok azı sağ kalmış olmalıydı. Tersine: Chichen İtza gibi yeni kentleri kuran ulus güçlü idi.

Maya efsanelerine göre:

Uxmal kentinin: ıslık çalan taşlarının kendiliğinden, yerinden kalkmasını sağlayan, yok olmuş bir cüce ırk tarafından kurulduğuna inanılır. Uxmal’de, yemeği bile yarıda bırakıp yok olmuş bir halka ait, yarısı yenmiş yemek tabakları halen durmaktadır. Kimden ya da neden kaçtılar, bilinmiyor. Kentler: her şeyi ile öylece bırakılmış ve terkedilmiş, yeni Maya İmparatorluğu, bulundukları bölgeden 400 metre daha kuzeyde ve daha elverişsiz bir bölgede yeniden oluşturulmuştur.

Sonuçta: bu büyük göçü açıklayabilecek tek bir açıklama kaldı. Bu açıklama şudur. Dünyanın bütün yüksek kültürleri arasında, yalnız Mayaların ki sabansız tek kültürdür. Yani: büyük göç’ün en büyük nedeni: ekilebilecek tarım alanları ile ilgilidir. Yine de, bu bir varsayım, gerçek nedenler gizemini koruyor.

Mayalar Dünyanın sonu

MAYALARDA ASTRONOMİ

Mayalar: “Venüs yılını”, daha o zamanlar hesaplamışlardı. Onlar, bunu 584 olarak hesaplamışlardı. Günümüzde tespit edilen Venüs yılı: 583 gündür. Mayalar: Venüs’e; bilinmeyen bir nedenden dolayı, Güneş’ten bile daha fazla önem vermişlerdir. Mayaların Venüs yılı periyodu: Dresden el yazmasında görülmektedir. Kimileri: Mayaların Venüs’e bu kadar önem vermelerinin sebebinin: Venüs’ten ziyaretçilerinin gelmiş olabileceğine bağlamaktadırlar.
Venüs yılının hesabı: Dresdendeki yazmada görülmektedir.

MAYALARIN GİZEMİ

Mayalar: tekerlek gibi araçlar olmaksızın devasa binalar inşa ettiler. Gerek bu binalar ve gerekse diğer taş yapıtlarda; metal araç kullanmadan, muhteşem güzellikler ortaya çıkardılar. Metal araç bilmedikleri ve kullanmadıkları ileri sürülse de, günümüzdeki bilimsel arkeoloji metal herhangi bir araç, alet kullanmadan, bu tür şaheserleri ortaya çıkarmalarının mümkün olmadığını ve kullandıkları metal alet ve cihazların, bölgenin çok aşırı nemli olması nedeniyle, zaman içinde oksitlenerek ortadan yok olduğunu iddia etmektedirler.

Gerek mimari bakımdan ve gerekse olağanüstü matematik, takvim ve astronomi bilgileri bakımından, gizemli bir uygarlık olarak görülmektedirler.

Araştırmacılar, Mayaların bu olağanüstü özelliklerini: battıkları ileri sürülen efsanevi kıtalardan gelmiş olmalarına ve uzaylılarla temas kurmuş olmalarına bağlıyorlar.

Mayalarla ilgili bir başka gizem de, maya kazılarında ortaya çıkan: kristal kafataslarıdır. Bunlar: Yucatan şehrinde bulunmuşlardır ve dünyada eşi benzeri yoktur.

MS.7.yüzyılda, Palenque’de: uzun boylu kral Pacal’ın cesedi, bir lahte kondu ve yakınına bir piramit inşa edildi. Bu lahiti kaplayan döşeme ilginçtir.

Çünkü: bu döşemeye yatay bakıldığında: bir uzay aracına kumanda eder pozisyonda oturmuş ve bir astronota benzer görüntü bulunmaktadır. Ancak: şekle dikey olarak bakıldığında: burada, yalnızca Maya “Yaşam Ağacı” sembolünün bulunduğu ve kral Pacal’ın, yaşam ağacının üzerine oturmuş olduğu görülmektedir. Arkeologlar: şekle dikey bakılmasından yanadırlar.

MAYALARIN KEHANETLERİ

DÜNYANIN SONU KEHANETİ

Mayalar, kriptoyu andıran tabletlerinde: dünyanın son çağına gireceğini, ancak bunun büyük bir tufandan sonra olacağını yazmışlar. Mayalara göre: dünya, bugüne kadar, 4 çağdan geçti. Her çağın sonunda, büyük yıkım yaşandı. Mayaların oluşturduğu takvime bakılınca: dünyanın yaşayacağı “tufan” net olarak bellidir. Mayaların takvimine göre: dünya: 1.872.000.000 günde bir çağ değiştiriyor. Bu hesaba göre, dünyanın; beşinci değişimi, bu yüzyılda yaşanacak. Yani: büyük bir tufan olacak, dünyanın dördüncü çağı bitecek ve 21. yüzyılda, dünyanın beşinci çağı başlayacak.

Mayalara göre: 22 Aralık 2012 tarihi: dünya için çok önemli. Çünkü: bu tarihte, içinde yaşadığımız çağ bitecek ve yeni bir çağ başlayacaktır. Eski çağın bitmesi, büyük bir tufan ile olacak. Evet: aklınıza geldiği üzere, küresel ısınma ve iklimsel değişikliklerin, günümüzde nasıl etken olduğunu belli. Evet: dünyanın bu fiziksel değişiminin temelinde: kutupsal kayma söz konusu. Yani: kutupların manyetik alanları değişecek ve buna bağlı olarak, dünyadaki iklimler farklılaşacak. Daha açık ifadeyle: kutuplar yer ve açı değiştirdiklerinde, buradaki buzullar eriyecek ve dünyada bir tufan gündeme gelecek.

Mayalara göre: daha önce yaşanan 4 çağ, tıpkı bu şekilde sona erdi.

Günümüzde: Mayalar tarafından kehanette bulunulan bu hususlar gerçekleşiyor. Dünyanın manyetik alanları: belirli periyotlarla değişiyor. Bu durum: bilimsel çevreler tarafından kabul edilmiştir. Günümüzde: dünyanın manyetik alanında, büyük bir değişim gözleniyor. Çünkü: güneşte değişimler oluyor. İlginç olan ise: Mayaların yüzlerce yıl önce, bunu biliyor olmaları. Bunun yanında ilginç olan : Mayalar, gelecekte tüm insanlığı etkileyecek trajediyi, bizlere şifreli de olsa duyurmuş olmaları. Bu şifreye göre: dünya için 2012 yılı çok önemli.

MAYALARIN TUTAN KEHANETLERİ

Günümüze kadar, dünya 4 kez kutup değişimi yaşamıştır. Bu durum: bilimsel çevrelerce ispatlanmıştır. Ancak: Mayalar, bu gerçeği yüzyıllar önce fark etmişlerdir. Bu başlı başına bir olaydır.

DÜNYA YOK MU OLACAK

Mayalar, her ne kadar 2012 yılını dünyanın sonu olarak belirtseler de; bu durum, dünyanın tamamen yok olması demek değil. Daha çok fiziksel bir değişim. Mayalar: 2012 yılındaki değişimde, insanlığın yeniden yukarı çıkışı yaşayacağı bir çağın başlayacağını belirtiyorlar. Hatta; çeşitli dinler, bunu “Altın çağ” olarak tanımlıyorlar.

BU DURUM NEREDE YAZILI

Maya kenti Palanque’deki Yazıt Tapınağında bir mezar taşı bulunur. Bu mezar taşının üzerinde: simetrik resimler bulunmaktadır. Kapağın üzerindeki şerit motifleri: simetrik olarak yan yana getirildiğinde: jaguar ve bunun üzerinde yarasa sembolü ortaya çıkıyor.
Mayaların mitolojik yazıtlarında: jaguar: beşinci çağı, yani bizim çağımızı temsil eder. Yarasa ise: ölümü temsil eder. Mezar kapağının üzerinde: açık şekilde görülen Güneş Haçının üzerindeki ilikler; güneşin manyetik iliklerini temsil eder. Bu da, Mayaların gizli mesajıdır. Yaşanacak trajedinin nedeni, güneşte meydana gelecek olan manyetik değişimlerdir.

Mayalar Dünyanın sonu

MAYALARIN TARİHİ ÇALIŞMALARI

Mayalar: dünya insanlığının çok uzun zaman boyunca var olduğuna ve Tufan gibi yıkım dönemlerine inanırlar. Takvim yanında: uzun hesap denilen ve oldukça uzun dönemleri içeren, şaşırtıcı bir zaman hesabı sistemi kullanmışlardır. Bu sistemin başlangıç noktası, tam olarak; MÖ.3113 yılının 12 Ağustos günüdür.
Bu tarih: araştırmacılar tarafından, ilahların doğum tarihidir. Tarihler ile süreler: ay, güneş ya da Venüs yılı ile değil, tekrarlanan bu uzun dönemlerin katlarıyla ifade ediliyordu. Yani: bu tarih: 0 noktası olarak tespit edilmişti. Ve buna göre çağın bitim tarihi: 21 Aralık 2012 tarihine denk geliyordu.

Bu sistemde: 7200 güne 1 katun, 144.000 güne 1 baktun, 2880000 güne 1 pictun deniliyordu. En uzun periyot olan alatun ise: 23.040.000.000 günü (yaklaşık 63 milyon yılı) kapsıyordu.

MAYA RAHİPLERİNE GÖRE

1.872.000.000 sayısı büyük önem taşıyor. Çünkü, dünyanın döngüsü, bu sayıya ulaştığında, dünya büyük bir yıkım yaşayacak. Maya takviminin başlangıcı olan: MÖ. 12 Ağustos 3113 tarihinin üzerine, bu rakam eklendiğinde, MS. 21 Aralık 2012 tarihi ortaya çıkıyor.

BU OLAYIN SONUNDA NE OLACAK

Amerika’nın doğu ve batı sahilleri boyunca uzanan geniş bir alan “Atlantis” gibi suların altında yok olacak. Aynı zamanda, Avrupa’nın birçok sahil şeridi de, bundan büyük ölçüde etkilenecek.
Beklenen diğer bir değişiklik ise: iklimler üzerinde olacak. Kutuplar yer değiştirecek ve böylece iklimsel değişimler yaşanacak.

Mayalar Dünyanın sonu Rasathane

MAYA TAKVİMİNİN GÜNÜMÜZE UYARLAMASINDAKİ PROBLEM

Araştırmalara göre: Maya yapıtlarını zaman bakımından gruplaştırmak, grupları kronolojik olarak sıralamak, guruptan guruba etkileri ve değişimleri tanımlamak mümkündü. Ancak: bunlar, yalnızca Maya tarihi içinde mümkündü. Yani: Maya tarihi ile ilgili tüm bilgiler tamam, ancak bu bilgilerin, dünya tarihi içindeki yeri ve zamanı belirlenemiyor.
Örnek vermek gerekirse: Diyelim ki: İngiltere’nin tarih boyunca Avrupa ile hiçbir ilişkisi olmadı. Kendi zaman hesabında, tarihini İsa’nın doğumuna göre değil, bizim bilmediğimiz bir zaman dilimine göre başlattı. Bütün tarihini de, bu kendi ve bizim bilmediğimiz zaman dilimine göre kaydetti.
Avrupa kıtası tarihçileri, günün birinde: İngiltere’ye geldiler. Bütün İngiltere tarihini (Aslan Yürekli Richard’dan, Kraliçe Viktorya kadar) onların belirledikleri tarihe göre öğrendiler, ancak onlar tarafından belirlenen bu tarihi sürecin başlangıcı bilinmediğinden; Aslan Yürekli Richand’mı, yoksa Almanya’da Bismark mı daha önce yaşamış, bunu belirlemek mümkün değil?

Yani: kusursuz Maya takvimini, günümüzde kullanılan takvimin neresine yerleştireceğiz, bu sorunlu.

Araştırmalarda: araştırmacılar: Copan’daki binaların, Quirigua’dakilerden kaç yıl daha eski olduğunu söyleyebiliyorlardı. Ama: her iki kentin, Avrupa hesabına göre; hangi yüzyılda yapılmış olduklarını bulamıyorlardı.

Mayalar Dünyanın sonu top oyunu

TURİSTİK GEZİNTİ. CHİCHEN İTZA KENTİ

Her yerden çok: Chichen İtza isimli başkentte kazı yapılmıştır. Bütün yıkıntı, ormandan temizlenmiştir. Açık bir alanda, sapasağlam durur.
Turistler, bir zamanlar, ancak “mechete” ile yol açılabilen buraya, bugün, otobüs ve otomobiller ile gelirler. Piramide giden merdivenin başladığı, direkli revakı görürler.
Rasathane denilen yeri, pencereleri, bakışı hep belirli birer yıldıza doğru hizalayacak gibi açılmış olan yuvarlak binayı izlerler.
En büyüğü, yaklaşık 160 metre boyunda ve 40 metre eninde olan, o büyük, top oyunu alanlarını gezerler. Buralarda: Mayalar “Jeunesse doree”si, yani basketbola benzer bir oyun oynarlardı.

Turistler: sonunda, “Castillo” nun en büyük piramidinin karşısına gelirler. 9 yüksek sahanlığa bölünmüş merdiven: Kukulkan “Tüylü Yılan” için yapılmış tapınağa ulaşır.
Gözleri: korkunç yüzlere, dehşet verici yılan başlarına, tanrı suratlarına ve bağıran jaguarlara dalar. Burada: her işaret, her resim, her heykel; astronomiye değin, bir sayı ile ilişkilidir. Bir yılan başının kaşları üzerindeki iki haç; tanrı Kukulkan’ın kulağındaki bir jaguar pençesi, bir kapının şekli, ip düğümlerinin sayısı, hep yinelenen merdiven motifleri: bunların hepsi, sayı ve zamanı dile getirir. Ancak: tarihte başka hiçbir yerde, sayı ve tarihler, bu denli korkunç bir anlatımla birleşmemişlerdir.

Savaşçılar Tapınağının önünde: yılan direklerinden iki tanesi durur. Boynuzlu kafa, yere yapışmıştır. Ağız: alabildiğine açıktır. Vücut: önce arkaya doğru bükülür ve sonra yukarı çıkar. Bu yılanlar: bir zamanlar, kuyruklarıyla tapınağın damına destek olurlardı.

Mayalar Dünyanın sonu Kukual Kaan Primidi

KUKUUL KAAN PİRAMİDİ

Chicken İtza şehrinde bulunuyor.
Mayalar: bu piramidi; astronomi ve matematik bilgilerini ortaya koymak istercesine inşa etmişler.
Örneğin: piramidin, dört cephesinin her birinde: 91 basamak var. Yani: dört cephesindeki toplam basamak sayısı: 364.
En tepedeki düzlüğü de, bu basamak sayılarına eklersek: 365 rakamı ortaya çıkıyor. Yani: bir yıl içindeki gün sayısı.

Piramidin yönlendirme ve inşa tekniği sayesinde: ilkbahar ve sonbahardaki ekinoks anlarında: güneş ışınları, piramidin çıkıntıları sayesinde: merdiven basamaklarının dibinde bulunan “iki yılan başı” yontusunun özel bir gölge oluşturmasını sağlıyor. Bu yılan başları: Mayaların kutsal saydıkları bir yılan olan: Kukulkan adıyla bilinen tüylü yılandır. Bu yılan: gölge hareketlerinde: “S”ler çizebilmektedir ve bu özelliğinden ötürü: Mayalar tarafından, göksel bir sembol olarak seçilmiştir.

Amerika, Meksika, Mayalar ve Aztekler