Kayseri Kocasinan

Kayseri Kocasinan

İlçe merkezi, il merkezinin içerisindedir.

TARİHİ

Kocasinan ilçesinde müstakil bir tarihi yapılanma yoktur, çünkü Kayseri ilinin tarihi yapısı içindedir. Kocasinan ilçesi, 1989 yılında Kayseri Büyükşehir Belediyesinin bir ilçesi olarak merkezde kurulmuştur.

Kayseri Kocasinan Mimar Sinan

MİMAR SİNAN

Kayseri’nin bu güzel ilçesinin isminin kaynağı: yine Kayseri’nin yetiştirdiği en ünlü ve önemli bir isimdir “Mimar Sinan” Mimar Sinan: Melikgazi ilçesine bağlı Ağırnas Mahallesinde doğmuştur. Osmanlı döneminde, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III Murat dönemlerinde tam 49 yıl baş mimarlık yapmıştır.

Bu dönemde: 11 ülkede, 375 eser bırakmış olup bunlardan 48 tanesi hamamdır. Mimar Sinan, 9 Nisan 1588 tarihinde vefat etmiştir. Sinan’ın Kayseri’de ayakta kalarak günümüze ulaşan tek eseri Kurşunlu Camisidir ve 1573 yılında yapılmıştır. Bu camiyi de içine alan park alanına “Mimar Sinan Parkı” ismi verilmiştir.

Kayseri Kocasinan

GENEL

Sivas tarafından gelen devlet yolunun şehir içinde Sivas caddesini takiben Düvenönü ve Osman Kavuncu caddesini takip ederek Ankara çevre yolu ile Boğazköprü’ye kadar kısmın kuzeyinde kalan bölüm, Kocasinan ilçesinin sınırlarını belirlemektedir. Kayseri ilinde: hem nüfus hem de yüzölçümü bakımından en büyük ilçedir.

İlçe merkezi bir ova üzerine kurulmuştur. Ortalama rakımı 1330 metredir. İlçede step iklimi görülür. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geçer. Sanayinin gelişmiş olması, ticaret faaliyetlerinin yoğunluğu, İlçeyi Türkiye’nin en önemli ticaret merkezlerinden biri haline getirmiştir.

Şehir merkezindeki konutlaşma durumu, modern bir görünüm arz eder. Şehir merkezinde yaşayanların bağ evleri en çok Talas, Hisarcık ve Erkilet civarındadır. Bu insanlar, yaz aylarında bağ evlerine giderler ve şehir merkezi nüfusu oldukça azalır. Şehirdeki sosyal yaşam oldukça gelişmiştir.

Kayseri Kocasinan

GEZİLECEK YERLER

Kayseri Kocasinan Serçeönü Mahallesi

SERÇEÖNÜ MAHALLESİ

Sahabiye Medresesi

Medresenin taç kapısı üzerinde, beyaz mermerden dikdörtgen şeklindeki kitabesine göre: Selçuklu Sultanı 3’ncü Keyhüsrev zamanında, Selçuklu veziri Sahib Ata Fahrettin Ali tarafından 1267 yılında yaptırılmıştır.

Kayseri Kocasinan Serçeönü Mahallesi Sahabiye Medresesi

Bir külliye şeklinde düzenlenmiş olup, medrese ile birlikte çeşme ve mescit bulunur. Ancak sonraki süreçte mescit yıkılmış, Kayseri’nin en eski çeşmesi olan “Sahabiye Çeşmesi” ise yol planlaması nedeniyle bulunduğu yerden sökülmüş, yapının giriş cephesinin doğu bölümüne taşınmıştır.

Anadolu Selçuklu taş işçiliğinin en önemli eserlerinden biridir. Tamamen kesme taştan inşa edilmiştir. Dikdörtgen planlı, açık avlulu ve tek katlıdır. Medresenin ön yüzü, orta boy bir kervansaray görünümündedir. Medresenin dışarıya taşan taç kapısı, geometrik şekilli işçiliği, dış kenarlarındaki zikzaklı süslemeleriyle dikkat çeker.

Kayseri Kocasinan Serçeönü Mahallesi Sahabiye Medresesi

Yapı: zamanla çevresindeki yolların 1 metreye yakın yükselmesi nedeniyle, aşağıda kalmıştır. Günümüzde Büyükşehir Belediyesinin halka açık tesisi olarak kullanılmaktadır.

Kayseri Kocasinan Serçeönü Mahallesi Sahabiye Çeşmesi

Sahabiye Çeşmesi

Medresenin doğu kenarındadır. Halk arasında “Mıhlım Çeşmesi” olarak da bilinir. Çeşmenin mermer kitabesine göre: 1266 yılında Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Hüseyin oğlu Sahip Ata tarafından yaptırılmıştır. Çeşme kemerinin yukarısında ve iki yanında, yıldız kabartmalı mermer iki göbek bulunur. Çeşme günümüzde hala kullanılmaktadır.

Kayseri Kocasinan Serçeönü Mahallesi Roma Mezarı

Roma Mezarı

İstasyon caddesindedir. Sahabiye Medresesinin arkasındadır.

Erken Roma dönemine ait olduğu düşünülmektedir. Yani, 2 veya 3’ncü yüzyıl yapısıdır. Birkaç basamakla inilmektedir. Kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Duvarlar siyah kesme taş kaplıdır. İki katlıdır. Üçgen alınlı çatısı ve batıya açılan bir kapısı vardır.

Mezar odasına: kuzey yönden, ortada bulunan dikdörtgen şeklinde, düz lentolu bir kapıdan girilir. Roma mezarı içindeki mezar taşlarından bir ara Selçuklu Türbesi olarak da kullanıldığı anlaşılmaktadır. Mezarın içerisinde 1317-1318 yıllarında vefat eden Mesut ve Ayşe Hatun’un mezarları bulunmaktadır.

Serçeoğlu Camisi

Sahabiye Medresesi yakınındadır.

Ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmez. Ancak bir kayıtta, caminin 12 Eylül 1817 tarihinde yapıldığı ifadesi vardır. Serçeoğlu Hacı Ali Efendi tarafından yaptırılmıştır. Ayrıca Hacı Ali Efendi, caminin inşa edildiği mahallede Serçeoğlu Medresesi adıyla bir medrese yaptırmıştır. Bağdat Valisi Gözlüklü Mehmet Paşa, 1852 yılında camiyi onarıp genişletmiştir. 1855 yılında cami Akçakayalı Hacı Mehmet Ağa tarafından yeniden tamir edilmiştir.

Hacı Kılıç Camisi

İstasyon caddesindedir. Caminin hemen bitişiğinde bir medrese bulunmaktadır.

Selçukluların son dönemlerinden kalmadır. Kitabesine göre: 1249 yılında Selçuklu Sultanlarından II Gıyaseddin’in oğlu Sultan İzzeddin Keykavus bin Keyhüsrev emriyle Tuslu Ali oğlu Ebul Kasım tarafından yaptırılmıştır.

Caminin planının Anadolu’da başka bir örneği yoktur, bunda en önemli husus, avlunun plandaki yeridir. Anadolu’da diğer cami-medrese komplekslerinde cami ve medrese ayrı ayrı planlanmış, ama burada medrese caminin avlusu görevini yapacak şekilde biçimlendirilmiştir.

Zaten günümüzde buraya dikkatli bakılmazsa burada bir medrese bulunduğu anlaşılamaz. Cami ve medresenin taç kapıları her ikisinin de dışa taşkındır. Taç kapılarda: alçak kabartma tekniğiyle bitkisel ve geometrik bezemeler yapılmıştır. Caminin mihrabı orijinaldir.

Taç kapılarda görülen bezeme burada da tekrarlanmıştır. Minare sonradan eklenmiştir. Minare Hunat camisi minaresine benzediği için bu minarenin de Sultan II. Abdülhamit döneminde yaptırıldığı düşünülür. 1547 yılında yeniden inşa edilmiş ve yakın tarihte kapsamlı restorasyondan geçirilmiştir.

 

YALMAN MAHALLESİ

Kayseri Kocasinan Yalman Mahallesi Kurşunlu Camii

Kurşunlu Camisi

Asıl ismi “Hacı Ahmet Paşa Camisi” dir.

Çünkü caminin banisi yani yaptıran: Rumeli, Şam ve Karaman Beylerbeyi Kızıl Ahmedli Hacı Ahmet Paşa’dır. Ahmet Paşa: Şam Beylerbeyi iken emekli olarak İstanbul’a yerleşen ve soyu Halid Bin Velid’e dayanan bir devlet adamıdır.

Kendisine Tomarza ve havalisi tahsis edilmiştir. Caminin kubbesi ve üzerine kurşun döktürdüğü için “Kurşunlu Camisi” olarak bilinir. Mimar Sinan tarafından 1573 yılında yapılmıştır. Kubbe, dört büyük fil ayağı üzerine oturmaktadır.

Kubbeyi, kalem işi bezemeler süslemektedir. Kayserili olan Mimar Sinan, şehirde 3 eser yapmış, ancak bunlardan sadece Kurşunlu camisi ve Şadırvan günümüze ulaşmıştır. Cami: iç süslemeleri, minberi ve avluda bulunan kubbeli şadırvanı ile dikkat çeker.

Caminin pencerelerinde bulunan renkli taş, camiye hareketlilik kazandırmıştır. Kalem nakışları ve süslemeleri, görülmeye değerdir. Zaten camiyi diğer camilerden ayıran en büyük farklılık bunlardır. Özellikle: caminin iç kısmında ana kubbenin ortasında “Halim 1941” imzalı celi sülüsle yazılmış bir göbek yazısı güzeldir. Bu yazı Cuma Suresinin 9’ncu ayetidir ve siyah zemine oksit sarısıyla yazılmıştır.

 

HASBEK (KADI) KÜMBETİ VE ÇEŞMESİ

Çavdar Mahallesi Saat sokaktadır.

Kadı Mesut Gülzar Kümbeti olarak da bilinir. Selçuklu dönemine ait en eski kümbetlerden birisidir. Kitabesinde: “1184-1185 yıllarında haksız yere öldürülen Nisan oğlu Ali’nin oğlu Mesud’un şehitliğidir.” yazılıdır.

Bu olay ile ilgili olarak İbnül Esir tarafından yazıldığına göre, 1184 yılı sonbaharında Selahaddin Eyyubi’nin Diyarbakır’ı muhasarası sırasında, Bahaeddin Mesud mallarını ve ailesini alarak şehri terk eder. Sonradan Aksaray’a neden gittiği ve oradan neden katledildiği, öldükten sonra Kayseri’ye neden getirildiği ve kümbeti kimin yaptırdığı bilinmemektedir.

Evet gelelim kümbetin mimari özelliklerine:

Sekizgen planlıdır. Dış duvarlar kesme taş kaplıdır. Tek katlıdır. Üzeri sekizgen piramit külahla örtülüdür. Sekizgen gövdenin her yüzeyinde, dairevi takviye kemeri bulunur. Kuzeydoğu ve doğu yüzlerinde, üç parça halinde ve bir satırlık Arapça iri yazılar vardır. Kümbetin içerisindeki sandukalar günümüze gelememiştir.

Hasbek Çeşmesi

Hasbek çeşmesi, kümbetin yanındadır. Düzgün kesme taştan yapılmıştır. Çeşmenin inşa kitabesi yoktur. 1920 tarihli bir kitabesi mevcut olup büyük olasılıkla onarım kitabesidir.

YALMAN MAHALLESİ MİMAR SİNAN PARKI

Şifalı (Avgun) Kümbet

Mimar Sinan Parkındadır.

Kitabesi ve hakkında herhangi bir yazılı kaynak yoktur. Bu yüzden kesin inşa tarihi bilinmez. Gövde üstü sekiz köşelidir. Duvarlar kesme taş kaplıdır. İki katlıdır. Kümbet: 13’ncü yüzyıl Selçuklu yapısıdır. Adını yanındaki medrese içinden çıkan şifalı su (avgun)dan alır.

Gevher Nesibe Medresesi-Çifte Medrese-Selçuklu Uygarlığı Müzesi:
Gevher Nesibe Medresesi-Çifte Medrese-Selçuklu Uygarlığı Müzesi

Yenice Mahallesindedir.

“Çifte Medrese” adıyla da bilinir. Anadolu Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev yapıyı: kız kardeşi Gevher Nesibe’nin vasiyeti üzerine, 1204 yılında yaptırmaya başlamıştır.

Melike İsmetüddin Gevher Nesibe: Anadolu Selçuklu Hükümdarlarından, II. Kılıçarslan’ın kızı, I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in küçük kardeşi ve I. Alaeddin Keykubad’ın halasıdır.

Kayseri Kocasinan

1167-1206 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Kayseri’de yaşamış, abisi Gıyaseddin Keyhüsrev’in ikinci saltanatı sırasında veremden ölmüştür. Mezartaşı bulunmadığı için kesin ölüm tarihi bilinmiyor.

Yapımla ilgili bir rivayet var. “Gevher Nesibe Sultan, aşık olduğu Sarayın Baş sipahisi ile evlenmek ister, ancak Hükümdar (abisi Gıyaseddin Keyusrev) izin vermez ve bir süre sonra kumandan şehit düşer, Sultan da üzüntüsünden vereme yakalanır.

Ölüm döşeğinde: abisi Gıyaseddin Keyhusrev ondan özür diler, son arzusunu sorar. Gevher Nesibe de, kendisi gibi çaresiz hastaları tedavi edebilecek hekimlerin yetişecekleri bir medrese yapılmasını istediğini söyler.

Bütün servetini bu iş için bağışlar. Gıyaseddin Keyhusrev, ikinci defa tahta çıktığında kız kardeşinin vasiyetini yerine getirmek üzere, sonradan kendi adıyla anılan medreseyi (Gıyasiyye), arkasından da darüşşifayı (Şifaiyye) yaptırır ve inşaat iki yılda tamamlanır.

Gevher Nesibe Sultan da medresenin içindeki türbeye defnedilir. Birbirine bitişik olan iki bina, bu konumlarından dolayı halk arasında “Çifte Medrese” veya “İkiz Medreseler” adıyla da anılır.

Kayseri Kocasinan Tıp Medresesi

Yapı: tıp medresesi (tıbbiye), şifahane (hastane) ve Bimarhane bölümlerinden oluşur.

Medrese: Anadolu’nun ilk uygulamalı Tıp medresesi olması açısından önemlidir.

Eski Türklerde: akıl hastalarının su ve müzik sesiyle tedavi edilmesi yöntemleri, burada Bimarhane denen bölümde uygulanmıştır. Ayrıca hastaların düzenli yıkanabilecekleri hamam da yapılmıştır.

Her iki yapının (medrese ve Şifahane) girişi güneye açılmıştır ve bugünkü dış görünüşün bütün ağırlığı soldaki darüşşifanın taç kapısında toplanmıştır. Ön cephe sarımsı kesme taşlarla kaplanmıştır. Duvarların iç dolgusu bol kireç harçlı kırma taştır.

Taç kapı: abidevidir. Geometrik süslemeli ve sivri kemerli bir kuşakla çevrelenen mukarnaslı kavsarası, üç taraftan örgü motifli bordür ve en dışta enli bir silme ile kuşatılmıştır.

Üst köşe yüzeylerine geometrik desen dolgulu, iki büyük kabartma rozet yerleştirilmiştir. Bunların ortasında, dikdörtgen bir taş üzerine oyulmuş, 8 şeklinde tıbbı temsil eden karşılıklı iki yılan figürü ve aralarında, 12 dilimli bir çarkıfelek madalyonu bulunur.

İki yapı: birbirine bir koridorla bağlıdır. Her ikisinde de havuzlu bir avlu, sivri kemerli ve tonoz örtülü revaklar vardır. Ayrıca yine tonozlu çeşitli boyutlarda odalar bulunur. Kapıların hepsi küçüktür ve revaklara açılır. Odalarda ocak ve baca yoktur. Mutfak tipinde bir mekana rastlanmamıştır. Çünkü yemekler dışarıdaki bir imaretten getiriliyordu.

Osmanlı döneminde külliye birkaç kez onarım görmüştür. İlk onarım 1669 yılında İsmail Efendi tarafından Mimar Ömer Beşe’ye, Sultan Hamamı ile birlikte yaptırılmıştır. 1955-1956 yıllarında ise, 750’nci yıl münasebetiyle büyük tamir gerçekleşmiştir.

Yapı: günümüzde Selçuklu Medeniyetinin her yönüyle ele alındığı ve Bimarhane bölümündeki uygulamaların canlandırmalarla sunulduğu, Selçuklu Uygarlığı Müzesi olarak kullanılmaktadır. Ayrıca: Erciyes Üniversitesi Tıp Tarihi Müzesi olarak da isimlendirilir. Çünkü Gevher Nesibe Şifahanesi: 14 Mart 1982 tarihinde Erciyes Üniversitesi Tıp Tarihi Enstitüsüne tahsis edilmiştir.

13’ncü yüzyılda, bu tıp kurumundaki eğitim: Gıyasiyle yani medresede teorik ve Şifaiyye’de pratik olarak sürdürülmüştür. Binaların yakındaki bir hamamdan getirilen buharla, alttan merkezi bir sistemle ısıtıldığı düşünülmektedir.

Müze iki bölümden oluşur.
Gıyassiyye-Tıp Medresesi bölümü

Revaklara açılan küçük odalarda, öğrencilerin kaldığı, derslerin yazın büyük eyvanlarda yapıldığı, ayrıca bu eyvanların dışarıdan gelen hastaların muayeneleri için de kullanılmış olduğu tahmin edilmektedir.

Binanın kuzey köşesinde bulunan kışlık dershane, yüksek tonozlu olup iki pencerelidir. Kapısı istiridye motifli dolgulu kavsara ve rozetlerle süslenmiştir.

Diğerlerinden farklı olarak, doğrudan avluya açılan ve önünde revak bulunmayan büyük eyvan, medresenin yazlık dershanesidir. Bina buradan başlayan yüksek tonozlu bir koridorla Şifaiyye’ye bağlanır.

Şifahane-Dürüşşifa bölümü

Taç kapasında Selçuklu taş işlemeciliğinin güzel bir örneği vardır. Taç kapısında yer alan kitabeye göre: inşa tarihi 1205-1206 yıllarıdır. Şifahane içinde: cerrahlar, göz doktorları, ruh hastalıkları koğuşları, akıl hastanesi bölümü ve eczane kısmı vardır.

Klinik eğitimler burada hasta başında yapılmıştır. İleri sınıflardaki öğrencilere “danişmend” denildiği ve bunlara diğer öğrencilerden farklı ödeme yapıldığı bilinmektedir. Burası mimari olarak Gıyasiyye’ye benzer, ancak avlu ve ortasındaki havuz kare biçimindedir.

Kuzey ve güney eyvanlarının eksende olmasına karşılık, hastaların güneş almaları için kullanıldığı sanılan doğu ve batı eyvanlarından, batıdaki biraz güneye kaydırılmıştır. Büyük eyvanın kuzeye ve doğuya açılan iki penceresi vardır.

Bu eyvanın doğusunda, iç içe iki oda bulunur ve bunlardan içeridekinin tamamen karanlık olduğu görülür. Bu karanlık odada, ışığa karşı hassas olan ilaçların hazırlandığı tahmin edilmektedir.

Büyük eyvanın batısında, süslü bir kapıdan girilen uzun dikdörtgen şeklindeki bir mekan ve ona açılan kare şeklinde üç küçük oda vardır. Bunlardan uzun mekanın “ameliyata hazırlık odası” ve diğerlerinin ise “ameliyat odaları” olduğu tahmin edilmektedir.
Ameliyata hazırlık odası, beşik tonoz örtülüdür. Tonozun ortasında yükseklik ve ferahlık hissi uyandıran, kademeli bir kemer bulunur. Bu odada, kuzeye açılan lokma demirli bir pencere, ameliyat odalarında ise içeriye loş bir ışık sağlayan küçük birer tepe penceresi vardır.

 

Avlunun güney batı köşesinde hasta odaları kısmı bulunur. Bu kısımlar toprak altında iken, temelleri bulunarak kısmen yeniden yapılmıştır. Bu odalar: kuzey güney istikametinde uzanan bir orta koridorda, sağlı sollu dizilmiş hücrelerden oluşur. İki tarafta, dokuzardan 18 tane hasta odası bulunur.

Hamam

Bu bölümden geçilen koridorun karşısındaki ilk odadan (soyunmalık odası) hamama girilir. Hamam: tuğladan yapılmıştır. Kare planlıdır. Hamamın hastalara, tıp öğrencilerine ve çalışanlara ait olduğu düşünülür.

Bimarhane-Akıl Hastalıkları Bölümü

Şifahanenin batısında bulunan bu bölümün, 1956 yılında yapılan tamirat sırasında temelleri bulunmuş ve yeniden yapılmıştır. Bimarhane: 9 x 41 metre boyutlarındadır. Buraya şifahane avlusundan, dar ve tonozlu bir koridordan girilmektedir.

Burada bir orta koridor ve sağlı-sollu küçük hücreler yani odalar vardır. Hasta odalarının eyvan kavislerinde, karşılıklı ikişer delik bulunmaktadır.

Bunlar o zaman uygulanan musiki veya telkin tedavisi amacıyla yapılmış olmalıdır. Bu ses koridorları, dünyanın ilk primitif hoperlörleri gibidir. Odaların tonozlarının birçoğunda ışık ve havalandırma için oluşturulmuş açıklıklar görülür.

O dönemde Batı dünyasında hastaların toplumdan uzaklaştırılması için, son derece kötü şartlara sahip binalarda, ölüme terk edildikleri bilinmektedir. Bu yüzden, buradaki yapının çarpıcılığı daha belirgindir. Aynı dönemde Selçuklu Şifahanelerinde hastalar musiki ve su sesi ile tedavi edilmekteydi.

Gevher Nesibe Kümbeti-Türbesi

Medresenin içindeki kümbette: Gevher Nesibe’nin kabrinin bulunduğu tahmin edilmektedir.

Türbe, sekizgen planlıdır. İçten tromplu kubbe, dıştan çokgen kasnağa oturmuş sivri külah örtülüdür. Üst mekana: iki taraftan dörder basamaklı merdivenle çıkılır. Sanduka kaybolduğu için mescit olarak kullanılan bu mekan: dikdörtgen nişlerle genişletilmiştir.

Türbenin damı üstünde kalan kısmına: insan boyu yüksekliğindeki bir hizada, çepeçevre Selçuklu sülüsü ile Ayetel Kürsi ve bunu takip eden ayetler yazılmıştır. Ölü mahzeninin kapısı dikdörtgen olup, tavanı tonoz örtülüdür. Mezar: 1980 yılındaki onarımda, Selçuklu genç kız mezarı tipinde yenilenmiştir.

Gevher Nesibe Çeşmesi

Mimar Sinan Parkındadır.

Çeşme: Gevher Nesibe Medresenin güneybatı köşesindedir. İnşa kitabesi yoktur. Onarım kitabeleri ve mimari özellikleri dikkate alındığında 16’ncı yüzyılda yapıldığı düşünülür. Tek kemerli ve bağımsız olarak yapılmıştır. 11.5 metre derinliğindeki çeşme nişi, yanlarda duvar içerisine gömülü olan sütunlar ile sınırlandırılmıştır.

Kayseri Kocasinan Beşparmak Türbesi

BEŞPARMAK TÜRBESİ

Sümer Mahallesi Beşparmak mevkiindedir.

Kayseri Erkilet yolu üzerinde, askeri lojmanların bahçesindedir. Kitabesi yoktur. Mimari özelliklerinden dolayı, 13’ncü yüzyıla tarihlenir. Dikdörtgen planlı olup kesme taşlardan yapılmıştır. Gövdesi tek bir eyvandan ibaret olan türbeler sınıfına girer.

Türbe: ceset mahzeni ve eyvandan ibaret olmak üzere iki katlıdır. Üst kata, cepheden iki yandan merdivenlerle çıkılır. Alt katta mumyalık kısmı, üstte ise sandukaların bulunduğu zemin kat vardır.

Türbenin üstü, sonradan konik bir çatı ile örtülmüştür. Merdivenlerde ve yapının bazı bölümlerinde yenilemeler görülür.

Kayseri Kocasinan Askeri Hastane Giriş Kapısı

ASKERİ HASTANE GİRİŞ KAPISI

Yıldırım caddesinde Orduevi binasının batısındaki askeri hastane giriş kapısı dikdörtgen planlıdır.

Kapının kitabesinde “1891-1892 tarihleri” yazılıdır. Kapı ve kitabe günümüzde bir ulu çınar ağacının altındadır. Kesme taştan inşa edilmiştir. Geniş dairevi kemerli cephesi, uzun dikdörtgen taşlardan oluşan kemer ayakları tarafından taşınır.

Genişliği 4 metre, yüksekliği 3.5 metredir. Kapının kitabesi, kemerin üzerindedir. Ancak halen “Kayseri Arkeoloji Müzesi Deposunda” muhafaza edilmektedir.

Kayseri Kocasinan Gazi Paşa İlköğretim Okulu

GAZİPAŞA İLKÖĞRETİM OKULU

Bina, 2 katlıdır ve kesme taştan yapılmıştır. Üst örtüsü kırma çatılı ve Marsilya kiremit çatılıdır. Yapı 1914-1918 yılları arasında yapılmış. Binanın temeli 1914 yılında Tavlusunlu Salih Usta tarafından atılmıştır. Bina: tam olarak bitirilmeden: 1’nci Dünya Savaşı başlamış ve savaşta yaralanan askerlerin tedavisi için kullanılmıştır.

Öte yandan: 1918 yılında bina tam olarak bitmemiş olmasına rağmen hastaneye dönüştürülmüş, binanın bazı pencereleri taşla örülmüş, diğer pencerelere çerçeve takılarak, Askeri hastaneye dönüştürülmüştür. 1918-1926 yılları arasında Askeri Hastane olarak kullanılmıştır. 1926 yılında askeri hastane buradan çıkmış ve başka bir binaya taşınmıştır.

Boşalan bina kapsamlı bir onarımdan geçirilerek eskiyen ve yıpranan tarafları tamir ettirilmiş, boyanmış ve “Darül İrfan” ismiyle “Öğretmen Okulu” olarak açılmıştır. 1927 yılında ise okulun ismi “Numune Mektebi” olmuştur. 1928 yılında “Gazi Paşa İlkokulu” ismini almıştır.

ARGINCIK MAHALLESİ

Kayseri Kocasinan Argıncık Mahallesi Haydar Bey Köşkü

Haydar Bey Köşkü

Kayseri-Sivas İpekyolu üzerinde Pervane yazılı denen mevkide bir tarlanın içerisindedir.

Selçuklu dönemi eseridir. Büyük ölçüleriyle anıtsal bir etki yaratmaktadır. Kitabesi yoktur. 1249 yılında vefat eden Eretna Beyi Haydar Bey’e ait olduğu tahmin edilmektedir. Ancak köşk, Selçuklu Veziri Muinettin Süleyman Pervane tarafından yaptırılmıştır. Dış görünüşü anıtsaldır, kale görünümündedir. Cephelerde mazgal pencereler vardır. Yapı: dikdörtgen şeklinde bir salon ve odalardan oluşur. Halen burada düğün düzenleniyor.

Kayseri Kocasinan Erkilet Kasabası

ERKİLET KASABASI:

Kayseri Kocasinan Erkilet Kasabası Hızır İlyas Köşkü

Hızır İlyas Köşkü

Hızır İlyas köşkü: kasabanın kuzeyinde bulunan bir tepe üzerindeki düzlük alanda, yaklaşık 200 metre çapında, 50-60 metre yükseklikte, Roma devrine ait bir Tümülüs üzerinde oluşturulmuştur.

Köşkün zemininde bulunan Tümülüs, Kapadokya Krallığının en büyük Tümülüslerinden biridir. Kapadokya krallarından birinin mezarı olduğu tahmin edilmektedir.  Yapının kitabesi daha önce okunmuş ancak sonrasında kırılmış ve yok olmuştur. Yapının 1241 yılında yapıldığı bilinmektedir.

Bazı araştırmacılara göre: şehir dışında yapılan bu yapı: Çifte Medresede bulunan Şifahanenin göğüs hastalıkları bölümü olarak kullanılmıştır. Bir kısım başka araştırmacıya göre ise, burası Selçuklu Sultanlarının bir dinlenme alanıdır. Köşke giriş güneydendir. Mermer bloklardan yapılmış üzerleri tezyinatlı bir portalı bulunmaktadır.

Yapı: düzgün yontma taştan ve kalın duvarlı olarak yapılmıştır. Köşkün önünde bir merdiven vardır, buna istinaden köşkün zemin yüksekliği görülebilir. Köşkün duvarları, ön cephelerde yuvarlar, yanlarda ve arkada, köşeli kulelerle desteklenmiştir. Köşkün giriş portali: mermer kaplamadır. Ana duvarlardan dışarıya taşan anıtsal bir görünüm hakimdir.

Burada, birbiri içerisine geçmiş, geometrik geçmeler ve aynı şekilde geometrik bordürler dikkat çeker. Girişten sonra “L” şeklinde bir avluya geçilir. Avlunun üstü yuvarlak tonozla örtülüdür. Avlunun sağ tarafında kare planlı küçük bir mescit vardır.

Girişin solunda, yuvarlak tonozla üstü örtülü birbirine bitişik aynı ölçüde iki oda bulunur. Bu odaların karşısında da avluya açılan yuvarlak kemerli bir mutfak vardır.

Erkiletli Mehmet Paşa Camisi

1718 yılında Erkiletli Mehmet Paşa tarafından, depremde yıkılan bir caminin yerine yaptırılmıştır. Caminin kuzey cephesinde bütünüyle son cemaat mahalli bulunmaktadır. Caminin giriş kapısı, basık kemerli olup, kapı üzerinde kitabesi vardır. Cami kare planlı olup, tek bir kubbeyle örtülmüş ve kubbeye geçişlerde tromp kullanılmıştır.

İkiz Çeşme

Cami Kebir Mahallesindedir.

Etkiletli Mehmet Paşa Camisinin kuzeydoğusundadır. Çeşmelerin üst kısmında iki kemer arasında bulunan kitabeden, 1671 yılında Hacı Ömer tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Düzgün kesme taştan yan yana iki adet sivri kemerli olarak inşa edilmiştir. İkiz çeşme, iki gözlü olup, her gözde bir oluk bulunmaktadır. Çeşmenin önünde, suyun depolandığı büyük bir havuz vardır.

YUVALI KÖYÜ

Kayseri Kocasinan Yuvalı Köyü Tekgöz Köprüsü

Tekgöz Köprüsü

Eski Kayseri-Kırşehir arasında bulunan Ortaçağ yol güzergahında, Kızılırmak ovasında boğaz üzerinde yapılmıştır.

Köprü kitabesine (günümüzde Erciyes Üniversitesi Sabancı Kültür Merkezinde teşhir edilmektedir.) göre: Selçuklu Sultanı Rükneddin Süleyman Şah zamanında ve Hüseyin oğlu Kayserili Hacı Alişir tarafından 1203 yılında yaptırılmıştır.

Dik bir köprüdür. Köprünün uzunluğu 114 metredir. Tabliye genişliği 5.80 metredir. Sivri kemerli iki göz vardır. Kuzey yöndeki su aşan büyük kemer gözü, 11 metre açıklığındadır. Köprünün memba cephesinde, ana açıklığı oluşturan kemerin güney kanadındaki ayağında, üçgen pirizmal gövdeli ve piramidal külahlı bir selyaran vardır.

Köprünün inşaatında, sarımtırak renkte düzgün kesme taş ve kaba yontu taş kullanılmıştır. Taş örgüleri arasında kimi yerlerde devşirme malzeme kullanıldığı görülür.

Kayseri Kocasinan Yuvalı Köyü Yamula Barajı

Yamula Barajı

İlçe merkezine 25 km uzaklıkta, Kızılırmak nehri üzerinde Yemliha köyü yakınlarındadır.

2003 yılında su tutulmaya başlanmıştır. Baraj gölünde: her yıl yelkenli, kürek, yüzme ve off shore ve kano yarışları düzenleniyor. Ayrıca: Yamula barajı kıyısında, şehrin sosyal yaşantısını renklendirecek bungalov evlerde bir “Tatil köyü” yaratılmıştır, ismi Kuşçu Marinadır.

 

KEYKUBADİYE SARAYI

Keykubat dağı eteğinde, Şeker mahallesindedir.

Şeker gölünün doğu kısmındadır. Alaaddin Keykubat sarayı olarak 13’ncü yüzyılın ilk çeyreğinde yapılmıştır. Saray bugün neredeyse tamamen yok olmuş durumdadır. Günümüze iki tane yapı kalıntısı kalmıştır.

Birincisi: iki tonozlu iki tarafı açık, iki tarafı kapalı kesme ve moloz taşlardan ibarettir. İkincisi: birincisine 100 metre uzaklıkta, 6 kemerli kare köşk kaidesinin alt kısımlarının toprak içinde kaldığı görülür. Burası, birincisi gibi kesme ve moloz taştan yapılmıştır.

Kayseri Melikgazi hakkındaki gezi yazım için  Melikgazi