
Uzak bir ilçe, tarihte bir dönem, Mengüçoğulları zamanında, Beyliğin merkezi olarak öne çıkmıştır. Beyliğin kurucusunun burada yaptırdığı külliye ilgi çekiyor.
ULAŞIM
Kemah ilçesi, il merkezi olan Erzincan’a 52 km. uzaklıktadır. Erzincan-Kemah arasındaki yolun, Kemah’tan sonra devamı yok. Bu yüzden: Kemah ilçesinin en yakın ve başlıca ulaşımı: Erzincan il merkezinedir. Bunun dışında: Kemah-İliç arasındaki uzaklık: 66 km.
Kemah-Refahiye arasındaki uzaklık: 68 km. Kemah-Kemaliye arasındaki uzaklık: 109 km. Kemah-İstanbul arasındaki uzaklık: 1087 km. Kemah-Ankara arasındaki uzaklık; 737 km. Kemah-İzmir arasındaki uzaklık: 1317 km. Kemah-Kars arasındaki uzaklık; 438 km.
TARİHİ
Kemah ilçesinin adına: tarih sahnesinde, çok ilginçtir ki, ilk kez Hitit imparatorluğu döneminde, Hitit kralı I. Şuppiluliuma döneminde yazılan bir çivi yazılı tablette rastlanmaktadır.
Bu tablette: Hitit kralı I. Şuppiluliuma ve Hayaşa kralı Kranis’in: Ku-maha (yani Kemah) yöresinde savaştıklarından söz edilmektedir. Hitit kaynaklarında, bölgeye “Hayaşa” adı da verilmektedir. Hatta: Ani ismi de kullanılmıştır.
Malazgirt savaşından sonra, Mengücekoğulları Beyliğinin merkezi burada kurulmuştur. Daha sonra ise: Selçuklular, İlhanlılar ve Celayirliler, bölgede egemenliği ele geçirirler. 1515 yılında ise, Osmanlılar tarafından fethedilir.
Evet, yukarıda sözünü ettiğim gibi: Kemah’ın eski ismi “Kamus ül-Alam” dir.
Kemah ismi: Göktürk devletinde, Kıpçak Türklerinin bir kolu olan “kimak” Türklerinden gelmedir.

GENEL
İlçe: Karasu vadisinin solunda, Munzur dağlarından gelen Tanasur deresinin ağzında kurulmuştur. Eskiden yerleşim Tanasur deresi çevresinde iken, yörenin alışveriş yerleri ise kale mevkiindeymiş. Şimdi ise, kamu binaları ve dükkanlar, merkez Çarşı mahallesindedir. İlçenin ortasından Karasu nehri geçer.
Deniz seviyesinden yüksekliği: 1038 metredir.
Yöre: verimli toprakları ve buna bağlı olarak tarımı ile önem kazanmaktadır. İlçede: kömür çıkarılmaktadır.
NE YENİR-NE İÇİLİR
Kemah yöresinde yerel lezzetlerden tatmak isterseniz: birincilikle önereceğim “Ağuz”. Yani: bir çeşit sütten yapılan bir tür yiyecektir. Ayrıca: koyun etinden yapılan “Biran” ve bir tür hamur yemeği olan “Borani” düşünebilirsiniz.
NE SATIN ALINIR
Yörede: el sanatı olarak: seccade, çorap, eldiven ve kilim dokunmaktadır. Bunlardan beğenip satın alabilirsiniz.
KONAKLAMA
Kemah Öğretmenevi Çarşı Mahallesi. Özel İdare İşhanı 446-5112613
GEZİLECEK YERLER

SULTAN MELİK TÜRBESİ
İlçe merkezinin batısında, kayalık bir yerdedir. 1071-1228 yılları arasında, Mengücek Beyliği döneminde yaptırılmıştır. Mengücek Beyliğinin kurucusu Ahmet Gazi adına yapılmıştır.
Yapı: tuğla duvarlı ve sekiz köşelidir. En altta: giriş kapısının altındaki bir kapıdan girilen mezar odası var. Türbe içinde: Sultan Melik’in “mumyası” ve 5 mezar bulunmaktadır. Kuzey yönünde, küçük bir oyuktan, içeriye ışık sızıyor. Mumyalığın üstünde bir farsça yazı var.
Şöyle yazıyor: “Dünya durdukça o Mengücek Sultan tarafından aydınlatılacaktır”. Mumyalığın üzeri basıktır. Ayrıca, Melik Gazi’nin mumyası, zaman zaman açıldığından bozulmuştur. Zemin kat girişindeki kapıdan türbeye girildiğinde ise, burada Melik Gazi’nin sembolik bir sandukası görülüyor.
TAŞBULAK KALESİ:
Kemah ilçe merkezinin 9 km kuzeybatısında, Taşbulak yönünün 500 m güneyindedir.
Kale: kuzey-güney ekseninde uzanan doğal bir tepenin güney uç noktasında kuruludur. Kalenin üzerinde bulunduğu kayalığın, zeminden yüksekliği yaklaşık 30 m dir. Kayalığın güneyi, doğu-batı doğrultusunda sarp bir uçurumla son bulurken, doğu ve batı kısımları ise zemine doğru eğimli bir şekilde azalır.
KALENİN SAYISAL BİLGİLERİ:
Kale, kayalığın üzerinde yaklaşık 70 x 50 m ölçülerinde bir alanı kalmaktadır.
Kaleye ulaşım kuzey yönünden sağlanır. Bu kısımda, kayalığın batı yamacından güney ucuna doğru uzanan bir doğal yol, kalenin girişine kadar ulaşır. Kaleden günümüze aşiret ve eyalet merkezlerinde görülen çok odalı kaya mezarı, duvarlara ait temeller ve kısmen kaya işçiliği kalmıştır.
SUR DUVARLARI:
Kayalığın doğu ve güney yamaçlarında kalınlığı 1.50 m bulan sur duvarlarına ait olduğu anlaşılan harçsız şekilde yapılmış taş sıraları görülür.
Ayrıca kayalığın batı yamacında tepenin yaklaşık 50 m kadar aşağısında teras duvarı izlenimi veren taş sıraları, dağınık olarak izlenebilir.
KAYA MEZARI:
Taşbulak kaya mezarı kayalığın güneydoğu uç noktasında bulunur.
Mezara ulaşım kuzeydoğu yönünden kayalığın doğusuna geçilerek günümüze birkaç basamak halinde kalmış kaya basamaklarıyla sağlanır. Mezarın güneye açılan giriş kapısının önünde bulunan platform, yakın zamanda kırıldığı için günümüze ulaşmamıştır.
Kaya mezarı ana kapısının açıldığı küçük bir ön oda ve arkasına yapılmış ana odadan oluşur.
Mezarın giriş kapısı 1.45 m yüksekliğinde, 1 m genişliğinde 60 cm derinliğinde dikdörtgen şeklindedir. Giriş kapısının eşiğinde olası sızıntılardan kaynaklanan suları dışarı atmak için yapıldığı anlaşılan bir kanal vardır.
Mezarın ön odası kabaca dikdörtgen planlıdır. Duvarların birleştiği köşeler oval formdadır. Tavanı düz şekilde biçimlendirilen odanın yüksekliği yaklaşık 1.80 m dir.
Mezarın ana odası, ön odanın kuzeyine açılmıştır. Odaya 1.40 m yüksekliğinde, 90 cm genişliğinde, 60 cm kalınlığında dikdörtgen bir kapıyla girilmektedir. Odanın girişinin zemin kısmında 15 cm genişliğinde bir kapı eşiği bulunmaktadır. Mezar odası dikdörtgen planlıdır.
Girişin sağ duvarında 4, sol duvarında 3 adet 50 x 50 cm ölçülerinde niş bulunur. Nişlerin içerisinde küçük oyuklar vardır.
Odaya girişin sağ köşesinde, oda tabanının en alçak noktasında 50 x 70 cm ölçülerinde bir çukur bulunmaktadır. Burası sunu çukuru olarak değerlendirilmektedir.
SONUÇ:
Taşbulak, Urartu Krallığının günümüze kadar tespit edilen en batıdaki aşiret merkezidir.
Altıntepe’nin yaklaşık 61 km batısındadır.
Taşbulak’ın başkent Van Kalesine uzaklığı ise, Erzincan-Erzurum-Pasinler-Horasan-Ağrı-Patnos-Erciş üzerinden yaklaşık 625 km dir.
Taşbulak yaklaşık 0.35 hektar boyutuyla aynı bölgede bulunan Şirinlikale benzeridir.
Kalede kaya mezarı ve harçsız sur duvarları haricinde Urartu kültürünü gösteren net kalıntı görülmez. Yani; saray kompleksi, büyük depo yapıları gibi mimari yapılar bulunmaz.
Taşbulak konum olarak deniz seviyesinden 1580m yükseltide, yaylalar ile otlakların sınırında, sarp bir vadide bulunur.
Taşbulak’ın çevresinde tarım yapılabilecek düzlük alan yoktur.
Ayrıca kale ana yolların uzağında, bölgenin izole kısmında yer alır.
Dolayısıyla kışın kar yağdığı dönemde, uzun süre ulaşılması zordur.
Taşbulak’ın çevresinde düzlük arazi bulunmaması ve yolların uzağında izole bir yerde bulunması, sahiplerinin hayvancılıkla uğraşan yarı göçebe aşiretler olduğunu gösterir.
KEMAH KALESİ
Anadolu’nun en eski kalelerinden birisidir. Karasu’ya hakim, yalçın kayalar üzerinde kurulmuştur.
İlk yerleşimcileri: Hitit-Urartular olarak düşünülüyor. Ancak, yapılış tarihi ve yaptıranlar kesin olarak bilinmemektedir.
Kalenin çevresi: surlarla çevrilidir. Yapıldığı dönemde kaleye “alınamaz” gözüyle bakılmıştır. Burç ve bedenleri, büyük kesme blok taşlardan yapılmıştır. Burçlarla güçlendirilmiştir. Yavuz Sultan Selim, kaleyi ele geçirdikten sonra, burç eklettiği söyleniyor. Günümüzde, kalede görebileceğiniz kalıntılar: Ortaçağ döneminden kalmadır. Ancak, en ilginç yönü: güneye bakan taraftaki, 3 katlı ve demirden yapılmış kapıdır.
Bunun yanında: kesme taştan yapılmış, kral kızı kulesi de, görülmeye değerdir. Kalenin doğusunda ise, Fırat ırmağına inen tüneller var. Ancak, bunlar günümüzde kapanmış durumdadır. Osmanlı döneminde ise, kalenin içinde bir mahalle yerleşimi olduğu biliniyor. Günümüzde, bu evlerin sadece kalıntıları görülüyor. Bir de, o dönemden kalan mescidin 3 metre yüksekliğindeki minaresi var.

GÜLABİ BEY CAMİSİ
İlçe merkezindedir.
Kitabesine göre: 1450 yılında, Emir Gülabi tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir. Ayrıca: 18’nci yüzyılda onarım görmüştür.
Yapı: kare planlıdır. Üstünde, eğimli bir çatı ile örtülüdür.

TAŞDİBİ KİLİSESİ
İlçe merkezinin kuzeyinde, Karasu kıyısında kayalara yapılmıştır. Buranın önemi: Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde, Tarsuslu St Paulus’un müritlerinden Azize Aya Thekla tarafından yaptırılmış olmasıdır. Kilise yapısı içinde: siyah zemin üstünde: kırmızı renkte, melek-meryem ve İsa üçlüsü çizilidir. Zamanla yıkılmış olan bu kilise, Ermeniler tarafından onarılarak kullanılmıştır. Günümüzde ise, yine harap vaziyettedir.
GÖZETLEME KULESİ
İlçe merkezinde, Fırat nehrinin yanında dik bir kayalık üzerindedir. Gözetleme kulesi olarak yapılmıştır ama aynı zamanda, kulenin yanındaki yoldan geçenlerden geçiş ücreti de alınmıştır. Kulenin kim ve hangi tarihte yapıldığı belli değil. Ancak, mimari tarzından, Selçuklular döneminde yapıldığı sanılıyor.