İstanbul Kartal

kartal.genel.1
İstanbul Kartal

Kartal, Kocaeli yarımadasının bir uzantısı olarak kabul edilir ve tarih öncesi dönemlerden itibaren iskan görmüştür. Ancak MÖ. 2 ve 3 binlerde: Marmara denizindeki su seviyesinin düşmesi ve tuzlanma oranının artması sonucu değişen ekolojik şartlar, Marmara kıyılarının tümünde yerleşimlerin terk edilmesine yol açmıştır.

MÖ. 2 binlerin başlarında: Karadeniz ve Balkanlar üzerinden gelen Trak halklarının göç etmesiyle Marmara kıyıları tekrar iskan görmeye başlar. MÖ 1200 yılında bölge Trak kökenli bir halk olan Bitinyalılar tarafından iskan edilir. Bu döneme ait yazılı kaynaklarda da, bölge Bitinya Trakyası olarak adlandırılır. Bitinya toprakları, MÖ 94-74 yılları arasında veraset yoluyla Roma’ya bağlanır ve MÖ. 74 yılında Roma’nın bir eyaleti olur.

Daha sonra Bizans sınırları içinde kalan topraklara Türklerin gelişi 1080 yılı başlarına rastlar. Ancak 1329 yılında, günümüzdeki Maltepe’de yapılan ve Bizanslıların yenilgisiyle sonuçlana Pelekanon savaşı sonrasında Osmanlılar bölgeyi tümüyle ele geçirirler.

Sonuçta, Kartal ve çevresinde Helenistik ve Roma dönemine ait bilgiler oldukça sınırlıdır. Ancak Bitinya’nın Roma döneminde yoğun bir imar faaliyetlerine sahne olduğu; Genç Plinus’un mektuplarından anlaşılmaktadır. Kartal ve çevresinin tarihine ait bilgiler, daha çok Bizans dönemiyle başlar. Kartal ve çevresinde Bizans dönemine ait birçok manastır ve kilise kalıntısı tespit edilmiştir.

Bizans imparatorluğu  döneminde, 6’ncı yüzyıl başlarında “Kartalimen” isminde burada küçük bir balıkçı köyü kurulmuştur. “Kartal” adını ilk defa, sahilde balık avlamak için gelip buraya yerleşen “Kartelli” isminde bir balıkçıdan almıştır. Bizans zamanında, liman önemi taşıyan bu beldeye “Kartalimen” denildiği de bilinmektedir.

Osmanlı zamanında bu köyün nüfusunun büyük kısmı Rum’du. Rumlar mübadele zamanında buradan ayrıldı ve yerlerine Yunanistan’dan gelen Türk köylüler yerleştirildi.

Kartalda ilk vapur iskelesi 1857 yılında yapılmıştır. O dönemlerde küçük bir yerleşim yeri olarak kalan Kartal, 1873 yılında Haydarpaşa-Pendik banliyö hattının açılmasından sonra hareketlenmeye başlamıştır.

Kartal’ın sanayi bölgesi olması 1974 yılında kesinleşti. Aslında Kartal, bundan önce de komşuları Dragos veya Pendik gibi, tipik bir sayfiye değildi. Zengini daha azdı, ama örneğin iskele çevresindeki sevimli meyhaneleriyle, iddiasız evleriyle sakin bir yerdi.

Rumlardan geriye pek az şey kalmakla birlikte, Surp Nişan Ermeni kilisesi vardır.

1970’lerden sonra sanayi alabildiğine yoğunlaştı. Kirlenme de arttı. Günümüzde Kartal semt olarak herhangi bir özelliği kalmamış bir beton ve tuğla yığınıdır.

İç kısımdaki Yakacık’da hala güzel köşeler vardır. Burası yüksek olduğu için öteden beri havasının sağlıklılığı ile ünlüdür. Yaşlı ve yüksek ağaçlarıyla önem kazanmaktadır.

dragos.1
İstanbul Kartal Dragos

DRAGOS

Dragos: Marmara denizi sahilinde, Kartal-Maltepe arasında bulunan ve denizden 107 metre yükseklikteki Dragos tepe üzerinde kurulu bir semttir. İstanbul sahilinde, Prens adalarına en yakın konumdadır.

Dragos isminin kaynağına gelince: Dragos tepesiyle ilgili bir efsaneden söz edilmektedir. Dragos (Drakos: ejder) adı, bu tepede bulunan hayali bir hazine ile bu hazineye bekleyen ejderha efsanesinden kaynaklanmaktadır. Hatta bu hazinenin yarısının kız, yarısının yılan yaratıklarca korunduğu biçiminde de bir söylenti vardır. Zaten bu dolaylarda Bizanslılardan ya da daha eski zamanlardan kalma eski paraların bulunmuş olması, yakın zamanlara kadar define avcılarının yöredeki tepelerde kazı yapması, halk arasında bu inanışın yüzyıllardır sürdüğünü kanıtlamaktadır.

Coğrafi olarak bakıldığında, Dragos tepesi sanki Yakacık ve Çamlıca tepelerinin denize bir uzantısı ve hatta prens adalarının, özellikle Büyükada’nın devamı imiş gibi görülür. Adının tıpkı “Leandros”, “İmbros” gibi Yunan kökenli olduğu belli ancak buraya son yıllarda yerleşenler, bu mitolojik isim yerine “Orhantepe” ismini kullanırlar.

Kartal Orhantepe mahallesi, Dragos mevkiinde, İstanbul Arkeoloji Müzesi tarafından kazı çalışmaları yapılmaktadır. Dragos kazılarında: kilise, yapı ve hamam kalıntısı, adı bilinen bir saray, özel bir malikane ya da manastırla bağdaştırılmaktadır. Mevcut kalıntıların genel olarak 4-6 yüzyıllar arasında inşa edildiği, çeşitli eklemeler, onarımlar ve düzenlemelerle 13’ncü yüzyıla kadar kullanıldığı anlaşılmıştır.

dragos.kazı.1
İstanbul Kartal Dragos Arkeolojik Kazı Alanı

Dini yapı-Kilise kalıntısı

Hamamın güneyinde, geç Roma ve erken Bizans dönemlerine tarihlenen, MS. 4-6’ncı yüzyıllarda inşa edilmiş kilise tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalara göre, kilisenin ölçüleri 40 x 20 metredir. Üç nefli, üç apsisli bazilika planlı bir kilisedir. Ana nef apsisinin güneyinde ve kuzeyinde, mermer kaplı vaftiz odaları bulunmaktaydı. Yapının batıdan üç, kuzeyden iki girişi vardı.

Yapının duvarları: bağlayıcı olarak horasan harcının kullanıldığı taş ve tuğla ile inşa edilmiştir. Taban ve duvarlarında ise mermer kaplamalara rastlanmıştır. Bu alanda yapılan kazılarda çok sayıda mermer mimari elemanlar ortaya çıkarılmıştır. Bunlar arasında: boya bezemeli mimari elamanlar sayıca fazladır. Erken dönem Bizans mimarisinin yapılarının etkisinin arttırılması için yoğun olarak mermer kullanıldığı bilinmektedir. Ayrıca kilise duvarlarının çevresinde yetişkin ve çocuk mezarları tespit edilmiştir.

Hamam kalıntısı

Dragos hamamı: ilk olarak 1974-1977 yılları arasında yapılan kazı çalışmaları ile ortaya çıkarılmıştır. Hamam yapısından günümüze, hamamın alt yapısı olan ısıtma sistemi ile hamam işlevlerinin yerine getirildiği üst yapıya ait kalıntılara ulaşılmıştır. Hamamın ısıtılması, hypokaust denilen taban altı ısıtma sistemiyle sağlanır. Sistemde praefurnuum denilen odun ateşiyle hamamın ısıtılmasını sağlayan, genellikle kemerli geçişler ile tabanı taşıyan ve sıcak havanın dolaşımını sağlayan pilae denilen küçük ayaklar bulunur. Tabanda ayrıca büyük olasılıkla buhardan kaynaklanan suyun tahliyesi için yapılmış kanallar vardır.

Mezarlar

Hamam ve kilise yapılarının çevresinde basit toprak gömü tipinde mezarlara rastlanmıştır. Bu mezarlardan ilki hamamın doğu duvarının temeli altında bulunmuştur. Doğu-batı doğrultulu bu mezarın üzeri mermer plakalarla örtülüdür ve gömü sırtüstü yatırılmış olup eller göbek üzerinde birleştirilmiştir. Hamamın güneyinde bebek ve yetişkin mezarı olmak üzere toplam 17 tane erken Bizans dönemine ait mezar açığa çıkarılmıştır. Kilise çevresindeki mezarlar ise açılmamıştır.

dragos.sosyal tesisler.1
İstanbul Kartal İBB Dragos Sosyal Tesisleri

İBB Dragos Sosyal Tesisleri

Orhantepe Mahallesi, Turgut Özal Bulvarı üstündedir. Sosyal tesisler, tüm adalar manzarasına hakimdir ve 2007 yılında hizmete açılmıştır. Aynı anda 440 kişiye hizmet verebilmektedir.

aydos ormanı.0
İstanbul Kartal Aydos Tepesi ve Aydos Ormanı Mesire Yeri

AYDOS TEPESİ VE AYDOS ORMANI MESİRE YERİ

Doğal Sit alanıdır. Bu güzel atmosferde çayınızı yudumlayıp göle karşı piknik yapabilirsiniz. Aydos tepesi, 537 metre yükseklikle, İstanbul’un en yüksek noktasıdır. Osmanlı imparatorluğu döneminde av sahası olarak kullanılması, çam ağaçlarından oluşan ormanın ne denli zengin olduğunu ortaya koymaktadır.

Aydos gölü: Aydos tepesinin tam zıttı istikamettedir. 4 farklı giriş bulunan mesire yerindeki gölet, çevresindeki ekolojik bütünlük içinde bir uzun göl manzarası oluşturmaktadır. Piknik sahaları, büfesi ve koşu parkurları oldukça bakımlıdır. Ancak hafta sonları oldukça kalabalıktır, imkan bulursanız hafta içinde gitmelisiniz. Giriş ücretlidir.

SOĞANLIK

Kentsel Sit alanıdır. Kartal ilçesinin kuzeyindeki Yakacık ve Esenkent semtleriyle çevrili bu alanda: askeri birlikler ve askeri lojmanlar bulunmaktadır.

KARTAL CAMİİ

Kartal semtinin merkez camisi konumundadır. Sultan Mahmut Cami ve Hacı Ahmet Cami olarak da bilinir. Caminin ilk olarak 19’ncu yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin edilmektedir. Ancak 1915 yılında yanınca, Hacı Ahmet Efendinin miras bıraktığı para ile tekrar yapılmıştır. Duvarları kagir, çatısı ahşap ve minaresi tuğladır.