Konya Karapınar

Konya Karapınar

Obruklar gerçekten tabiat harikası yerler ve mutlaka görülmesini, görmenizi öneriyorum, ayrıca ilçe merkezinde yine bir mimari tarihi eser, II Selim Külliyesi, bence buraya zaman ayırın, mutlaka gidin obrukları ve külliyeyi görün.

ULAŞIM

Karapınar, Konya’yı doğuya bağlayan çok önemli ve işlek bir kara yolu üzerindedir. Karapınar, Konya il merkezine 94 km uzaklıktadır. Karapınar, Ankara arası uzaklık 335 km. Karapınar. Adana arası uzaklık 241 km. Karapınar, Mersin arası uzaklık 236 km. Karapınar, Afyon arası uzaklık 316 km. Karapınar, İstanbul arası uzaklık 765 km. Karapınar, Karaman arası uzaklık 77 km.

TARİHİ

Bölge: MÖ 3000-2000 yılları arasında Proto Hititler tarafından yerleşim merkezi olarak seçilmiş ve “Hyde” isimli bir yerleşim yeri kurulmuştur. Hyde kenti, Hititlerin yarı bağımsız ve rahip krallar tarafından yönetilirken, Truva krallığının hakimiyetine girer.

Daha sonra da bölge çeşitli uygarlıkların hakimiyeti altında kalır. En büyük tarihi özelliği “İpek yolu” üzerinde bulunmasıdır. 832 yılında, Memun: Karapınar ve çevresinin gelirlerini Medine Vakfı’na bağlar. Bu vergi, Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar döneminde devam eder.

Ancak Sultan II Abdülhamit döneminde biter. 1308 yılında yörede Karamanoğulları hakimiyeti görülür. 1467 yılında ise Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılır. Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu II Selim, Konya valiliği sırasında Karapınar’ın imarına önem verir.

Sultan Selim Camisini tamamlattırır. İlaveten ilçeye kervansaray, han, hamam ve 39 dükkanlı bedesten, 2 yel değirmeni ve 5 çeşme yaptırır. Takip eden süreçte, ilçede Sultan II Selim’in eserleri nedeniyle, buraya Sultanlar Şehri anlamına gelen “Sultanhisar” ismi verilir.

1868 yılında çıkarılan bir ferman ile Konya’ya bağlı bir ilçe olur. 1882 yılında Belediye kurulur. Cumhuriyet döneminde yani 1934 yılında “Sultaniye” ismi “Karapınar” olarak değiştirilir. İlçenin isminin kaynağı “Pınarbaşı” denen yerden çıkan “Karasu” kaynağı ile ilgilidir. Ancak Karasu kaynağı günümüzde kurumuştur.

Konya Karapınar

GENEL

Buranın en önemli özelliği burada Türkiye’nin tek “çöl toprağı” bulunmasıdır. Deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 1026 metredir. Karacadağ volkanı, ilçe sınırları içerisindedir. Ayrıca yine bir başka volkanik kütle Üzecek dağı vardır.

Bu iki dağın arasında Karapınar ovası bulunur. İlçe bu ova üzerinde kurulmuştur. İlçenin kuzeyi; obrukları barındıran Obruk platosu ile çevrilidir. En önemli obruklar: Meke tuzlası, Acıgöl, Meyil gölü ve Çıkarı gölüdür.

Bunlardan: Meke tuzlası ve Acıgöl, volkanik patlamalarla oluşmuş iki patlama krateri olarak dünyaca meşhurdur. Güneyde ise, ülkemizde en fazla rüzgar erozyonunun etkili olduğu alan bulunur. Rüzgar erozyonu büyük hasar yaratır.

Yöredeki topraklar, yüzde 60’lara varan oranlarda kireçlidir. Bölgede karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak yazlar çok sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlı geçer.

Bitki örtüsü yağışın azlığına bağlı olarak zayıftır, bölgede ormanlık alan yoktur. İlçede yaşayanların geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.

Konya Karapınar

KARAPINAR AYDOĞANLAR MESLEK YÜKSEK OKULU

Konya Selçuk Üniversitesine bağlıdır.

 

NE YENİR

Bu yöreye yolunuz düşerse özellikle “bamya çorbası” tatmanızı öneririm. İkinci bir öneri de “Arabaşı” çorbası olacaktır.

Konya Karapınar

GEZİLECEK YERLER

Konya Karapınar Sultan Selim Külliyesi

SULTAN SELİM KÜLLİYESİ

İlçe merkezinde Pınarbaşı caddesindedir.

Külliye 1563 yılında Sultan II Selim tarafından: İstanbul Bağdat posta ve ticaret yolunun güvenliğini sağlamak için yaptırılmıştır. (cami kapısı üzerinde kitabe vardır.)

Bazı kaynaklara göre ise, caminin temelinin Yavuz Sultan Selim tarafından Çaldıran seferine giderken atıldığı, caminin Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu olan II. Selim tarafından bitirildiği yazılıdır. Öte yandan caminin mimarı konusunda da çelişkili ifadeler bulunmaktadır.

Külliyenin yapımı için Halepli mimar Cemaleddin görevlendirilmiştir. Ayrıca: Mimar Sinan tarafından da caminin inşası için Hassa Mimarlar Ocağından Mehmet görevlendirilmiştir. Buna göre: Külliyenin yapımında baş mimar Halepli Cemaleddin olup, hassa mimari Mehmet, caminin yapımında ona yardım etmiştir.

Yani sonuçta: Sultan Selim Külliyesinin mimarı olarak Mimar Sinan ve Halepli Mimar Cemaleddin üzerinde durulmaktadır. Bu iki mimar dışında, bir de Mimar Sinan tarafından görevlendirildiği iddia edilen Mimar Mehmet adlı üçüncü bir mimar mevcuttur.

Ancak yine kayıtlarda, caminin bizzat Mimar Mehmet tarafından inşa edilmediği, ama Mimar Mehmet’in caminin yapımında başından sonuna kadar hizmette bulunduğu yazılıdır. Ancak yine kayıtlara göre Mimar Mehmet, caminin yapımından sonra tek başına ödüllendirilmiştir.

Neyse bu konuya fazla girmeyelim, zaten bu konu hakkında hala araştırmalar sürdürülmektedir. Biz yapıların mimarına değil güzellikleri ve özelliklerine değinelim.

Külliyede: cami, imaret, bedesten, han ve hamam bulunur. Bunlar oldukça simetrik bir şekilde yerleştirilmiştir. Caminin kapısı, han kapısı ve çeşme aynı hizadadır. Caminin kapısından, çeşme rahatlıkla görülebilir.

Külliyenin merkezinde cami bulunur. Cami: imaret ve kervansarayın güney ucunda, hamam ise bu yapılar topluluğunun doğusunda, bağımsız olarak yer almaktadır.

Günümüze: cami, çeşme ve hamam ulaşmıştır. Tabhane ve imaretin bazı bölümleri, arasta ve kervansarayın ise sadece temel izleri kalmıştır.

Konya Karapınar Sultan Selim Külliyesi Cami

Cami

Cami, külliyenin güneyindedir. Külliyedeki yapılar içinde en bakımlısı olarak günümüze ulaşmıştır. Caminin giriş kapısı üzerinde kitabe bulunur. Giriş kapısı üzerindeki mermer taşlar, dişli olarak birbirine geçirilmiştir.

Caminin giriş kapısı: iki kanatlı ve ahşaptır. Kapılar geçmeli olarak yapılmıştır. Bronz kilit ağızları ve halkaları ile bezenmiştir. Caminin dış cephesinin yapımında: bölgede gök taş denilen koyu gri, koyu ve sarımtırak renklerdeki taşlar kullanılmıştır.  

Kare planlı olan caminin her bir kenarı 15 metre uzunluktadır.

Caminin içi: kubbe ve tromplar göz kamaştıran bitkisel çiçek motifleriyle süslenmiştir. Camide, üstü kurşunla kaplı büyük bir kubbe bulunur. Bu büyük kubbe tromplar üzerinde yükselir.

Caminin girişinde, 6 tane beyaz mermer sütuna oturtulmuş, 5 tane küçük kubbe daha bulunur. Caminin içinde: irili ufaklı 21 tane pencere vardır. Bu pencereleri içten kapatan tahta kapaklar, geometrik motiflerle süslenmiştir.

Üst bölümdeki pencereler kafes şekillidir. Bunlar küçük küçük geometrik şekillere bölünmüş ve bu bölümlere renkli camlar yerleştirilmiştir. Camide iki minare vardır.

Selimiye Şadırvanı

Caminin kuzeyindedir. Onarım kitabesine göre, şadırvan 1569 yılında inşa edilmiş ve 1596 yılında onarım görmüştür. 1956 yılında şadırvan tamir edilmiş, yakın bir zamanda yerinden kaldırılarak ve asli hüviyeti bozularak daha batı yöne nakledilmiştir.

Konya Karapınar Sultan Selim Külliyesi Valide Sultan Hamamı

Valide Sultan Hamamı

Külliyenin doğusundaki sokağın karşısında yani külliyenin dış bölümünde bulunmaktadır. Hamam: Sultan II Selim’in annesi Hürrem Sultan tarafından 1542-1544 yılları arasında yaptırılmıştır. Hamamın mimarisi, cami kadar başarılı değildir.

Kare biçimindedir. 10 x 10 metre ölçülerindedir. Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Doğuda ve batıda olmak üzere 2 tane kapısı vardır. Batı cephesinde bulunan giriş kapısından soyunmalık bölümüne girilir. Burada bulunan salon: 10 x 10 metre ebatlarındadır.

Kenarları troplar üstüne yükseltilmiş ve tek ve büyük bir kubbe ile örtülmüştür. Hamamın yıllar içinde bakımına gerekli özen gösterilmemiştir. Bu yüzden 20’nci yüzyıl başında hamam yarı harabe halindedir. Sadece 1940 yılında esaslı bir tamirat yapılmıştır. 2007 yılında hamamda ayrıntılı onarım yapılmıştır.  

Günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.

İmaret

İmaretin orijinal hali hakkında bilgi yoktur. 18’nci yüzyıldaki kayıtlara bakıldığında, üzeri kubbe ile örtülü birçok yapıdan oluştuğu anlaşılmaktadır. Bunlar: imaret, mutfak, kiler, un-buğday ve arpa ambarları, fırın ve odun deposudur.

19’ncu yüzyıl ortalarında bakımsız kalan imaret, bir süre ambar olarak kullanılmıştır. 20’nci yüzyıl başlarında yıkılmaya başlamış ve terk edilmiş, zamanla ortadan kalkmıştır. 1991 yılında yapılan kazıda mutfak bölümü temelleri ortaya çıkarılmıştır.

Arasta

Arasta: çifte han ile tabhane arasındadır. Tonoz örtülü iki sıra halinde 39 dükkan vardır. 1844-1847 yılları arasında yapılan onarımda, dükkanların üstündeki kurşun değiştirilmiştir. 20’nci yüzyılın başında kullanılmaz hale gelmiş ve zamanla ortadan kalkmıştır.

Han

Caminin kuzey tarafındadır. Çifte han olarak eski Konya-Ereğli yolu üzerine kesme taştan yapılmıştır. Bu taşlar, birbiriyle çok sıkı birleştirilmiştir. Handa kuzeyden güney uzunca bir avlu ve dört tarafa açılan bir kapısı vardır.

Han içinde: aş evi, ambar, imarethane, at ahırı, dinlenme odaları gibi bölümler bulunur. 1836 yılında harap durumdaki hanlar, 1844-1847 yılları arasında yeniden yapılmıştır. Bu sırada han sayısı bire indirilmiş ve boyutu küçültülmüştür.

Kurtuluş Savaşı sırasında deve ahırı olarak kullanılan han, daha sonra harap hale gelmiş ve 1991 yılında yapılan araştırmalarda, çifte hanlardan bir tanesinin temelleri bulunmuş ve eski temeller üzerine 1991-1992 yıllarında eski temeller üzerine çifte han şeklinde yeniden yapılmıştır. Günümüzde kafeterya olarak kullanılıyor.

Konya Karapınar

ÇARŞI ÇEŞMESİ

Çeşme, Selimiye Mahallesi Selimiye Külliye çarşısının karşısındadır. Bulunduğu meydanın simgesidir.

Sultan II. Selim, Konya şehrinde vali iken, Karapınar’a yaptırdığı külliye için: Padişah olduktan sonra Karacadağ’ın ovacık yaylasından memba suyu getirtmiş ve 1569 yılında bu çeşmeyi yaptırmıştır. Çeşmenin mimari Mimar Sinan’dır.

Çeşmenin üzerinde iki ayrı mermer üzerine yazılmış Farsça kitabe bulunur. Kitabeye göre, çeşme H 977 yılında yaptırılmıştır. Mimari tarzı klasik üsluptadır. Çeşmenin yapımında muntazam yontu taş malzeme kullanılmıştır.

Çeşmenin ön kısmında bulunan dikdörtgen yalak ızgara ile kapatılmıştır. En son yapılan restorasyon çalışmalarında: çeşmenin bitişiğinde yapılan kazı çalışmaları sonucu, dikdörtgen formlu birbirine bitişik üç adet yalak ortaya çıkarılmış ve bitişiğinde oval ağızlı bir kuyu bulunmuştur.

Kuyunun ağzı betonarme bir kapakla kapatılmıştır. Kuyu kapağının 1962 yılında yapıldığı yazılıdır. Bu tarihi 3 yalak ve oval su kuyusu cam çerçeve içine alınarak korumaya alınmıştır.

ASMAN KALESİ

Yeşilyurt kasabasındadır. Burayı görmek isterseniz, Ovacık yaylasından yaklaşık 1 saatlik bir tırmanış ile ulaşabilirsiniz. Kaleye çıkan yolda, bolca meşe ağaçları bulunuyor.

Bölgede bulunan Karacadağ, korunaklı ve uygun yapısı nedeniyle, tarih boyunca bir çok stratejik yerine kale yapılmıştır. Asman kalesi: 1650 metre yükseklikte ve Ovacık yaylasının girişinde hakim bir noktadadır. Muhtemelen Geç Hitit ve Bizans döneminde kullanılmıştır.

Kaleden günümüze: güney, kuzey ve batı duvarlarının yaklaşık 200 metrelik bölümü sağlam olarak gelmiştir. Ayrıca giriş kapısı da nispeten sağlamdır. Kale içinde ise yerleşim izlerinin kalıntıları görülebilir. Kalenin doğu tarafı ise: 30-40 metrelik doğal kaya duvarlarından ve sarp yamaçtan oluşur.

MEYİL GÖLÜ

İlçe merkezinin 35 km kuzeybatısındadır. Karapınar ovasındadır.

Dairevi biçimdeki gölün uzun ekseni 650 metredir. Obruk yamacının kuzey bölümü daha dik ve yüksektir. Güney yamacı ise daha az eğimli ve alçaktır. Obruk içinde, göl kıyısına inen yol, daha az eğimli olan güney yamaçtadır.

Maksimum derinliği 40 metre olan gölün su rezervi oldukça fazladır. Buradan yaklaşık 20 metre yukarıya su basılarak sulama suyu temin edilir. Çünkü gölün suyu tatlıdır. Zaten bu yüzden gölde çeşitli canlılar da (balık, su yılanı, kurbağa gibi) yaşamaktadır. Derinliği 40 metredir.

Konya Karapınar Acı göl

ACI GÖL

Meke gölünün kuzeydoğusunda Karapınar-Ereğli kara yolunun 8’nci kilometresindedir.

Volkanik patlamalar sonucu oluşan çukurda meydana gelmiştir. Karacadağ’ın güneydoğu kenarındadır. Gölün çevresi dik yamaçlarla ve volkanik küllerle kaplıdır. Göl kıyıları bu yüzden oldukça diktir.

Gölün derinliği 300 metreyi geçmektedir. Derinliği bakımından dünyada 3’ncü sırada olduğu söyleniyor. Göl daire şeklindedir. Deniz seviyesinden 70 metre daha aşağıdadır.

Göl suyu acı ve tuzludur, çünkü içeriğinde magnezyum sülfat vardır. Bu yüzden, göl suyunda canlı yaşamaz. Zaten göl ismini, suyunun acı olmasından almıştır. Suyun içindeki minerallerin; insan vücudunda kaşıntı, sivilce, yara ve benzeri rahatsızlıklara iyi geldiği söyleniyor.

Acıgölle ilgili anlatılan bir efsane ile tanıtımı bitireyim: “Çok eski zamanlarda bir derviş acı gölün bulunduğu yere gelir. Ancak o dönemde acı göl yoktur, burada büyük bir dağ ve bu dağın eteklerinde küçük bir göl vardır.

Derviş, köylülerden ekmek ister, ancak hangi kapıyı çaldı ise ekmek verilmez, kovulur. Sadece iki çocuklu bir gelin, kendisine gizlice ekmek verir ve onu ağırlar, ibadet etmesi için yer ayarlar. Derviş bu geline şöyle der “kızım şimdi burayı terk et ve her ne sebeple olursa olsun arkana bakma” Bunun üzerine gelin iki çocuğunu sırtına alır ve hızlıca köyden uzaklaşır.

Ancak köyün bulunduğu yerden büyük bir gürültü gelince merak eder, arkasına döner bakar ve o anda, bulunduğu yerde taşlaşır. Evet, bu efsane ile ilgili kaya halen gölün kıyısında durmaktadır. Elbette bazı okurlar bu efsanenin oldukça tanıdık geldiğini söyleyeceklerdir, çünkü benzer efsaneler birçok yerde anlatılmaktadır.

Bitirmeden, acı göl ile ilgili bir söylenti daha var. Söylenenlere göre “Acı göl ile Akdeniz arasında bağlantı vardır ve bu yüzden Acı gölde, suyun seviyesi her zaman aynı kalır, hiç azalmaz veya artmaz.”

Bu satırları okuyanlar, sanırım bu göle yüzmek için girmeye cesaret edemeyeceklerdir, çünkü gölün dibinin olmadığı, yüzmek için girenleri içine çektiği gibi şeyler de söylenmektedir ama bence inanmayın, sadece tedbirli olun, kıyıdan fazla açılmayın, unutmayın ki, dünyanın en güzel doğal mekanlarından olan Burdur Salda gölü de aynı efsanelere yani dibinin olmadığına, dibinden Akdeniz’e bağlı olduğuna dair söylentiler olsa da, insanlar kıyıdan fazla açılmamak şartıyla her yıl Salda gölüne binler, hatta on binlerce insan yüzmek için girmektedir, burası da aynı, efsaneler elbette var ve var olacaktır, kıyıdan açılmadan yüzmenin tadını çıkarın.

Konya Karapınar Çıralı Göl

ÇIRALI GÖL

İlçe merkezine 26 km uzaklıktadır.

Buranın en büyük özelliği: birbirlerine koridorlarla bağlı yeraltı mağara ve şehirlerinin girişindeki göl manzarasıdır. Bu manzara özellikle yerli ve yabancı turistlerin, fotoğraf tutkunlarının ilgisini çekmektedir.

Bu mağaralarda Roma dönemine ait çeşitli kalıntılar bulunmuştur. Deniz seviyesinin 80 metre altındadır. Gölün ağız genişliği 375 metredir. Ortalama derinliği ise 35 metredir. Bu gölün kıyısında kamp kurup yüzmek mümkündür.

MEKE GÖLÜ/TUZLASI

Meke gölü ile ilgili ayrıntılı gezi yazımı, yine bu sitede bulabilirsiniz.

AKÖREN OYMALI YERALTI ŞEHRİ

MS 8 ve 10’ncu yüzyıllar arasında, bölgede yaşayanlar, Arap akınlarından korunmak için Karacadağ vadilerinde yeraltı şehirleri yapmışlardır.

Savunma amaçlı yapılan bu yeraltı şehirlerinde: kilise, sarnıç, zindanlar, odalar, galeriler ve hava bacaları bulunmaktadır. Galerilerin geneli, sadece bir insanın geçebileceği büyüklüktedir. Şehirler ise, zaman içinde odalar eklenerek büyütülmüştür.

Oda tavanlarındaki basıncı azaltmak için, tonozlu sistem uygulanmıştır. Bazı galeriler kuyu tipindedir. Yanlarda ayak koymak için kertikler açılmıştır. Burada: çocukları ve eşyaları indirmek için, makara sistemi kurulmuş ve böylece dünyanın ilk asansörü oluşturulmuştur.

Konya Beyşehir hakkındaki gezi yazım için  Beyşehir