Aydın Kuyucak

Aydın Kuyucak


Denizli-Aydın karayolu üzerinde bulunması nedeniyle, ulaşım bakımından hiçbir sıkıntısı olmayan bir yerleşim yeridir. Kuyucak denilince, benim aklıma hemen “Kuyucaklı Yusuf” isimli roman geliyor. Bunun dışında, Kuyucak yöresinde herhangi bir tarihi ve turistik kalıntı bulmak veya görmek mümkün değildir. Özellikle, Nazilli buraya çok yakındır. Dolayısı ile, Nazilli’nin büyüklüğü yanında, Kuyucak’a gelişmiş demek pek mümkün olmuyor.

Aydın Kuyucak

ULAŞIM

Kuyucak, bağlı bulunduğu Aydın iline: 57 km. dir. Kuyucak-Nazilli arasındaki uzaklık: 13 km. Kuyucak-Denizli arasındaki uzaklık: 70 km. Kuyucak-İzmir arasındaki uzaklık: 180 km.
Sonuç olarak: İzmir şehrini Denizli’ye bağlayan demiryolu ve E-24 devlet karayolu, ilçe sınırları içinden geçmektedir.

TARİHİ

Yörede, MÖ.2000’li yıllarda Hitit egemenliği görülür. MÖ.1200 yıllarında ise, bu kez Lidya hakimiyeti görülür. Daha sonraki tarihi süreçte ise, Pers, Roma ve Bizans hakimiyeti ve takiben Selçuklu ve 1425 yılında ise Osmanlı hakimiyeti görülür.
Bunun yanında, bölge: özellikle antik dönemde: Aphrodisias ve Efes kentleri arasındaki yol üzerinde bulunması ve gerek ticaret kervanlarının ve gerekse askeri birliklerin geçiş güzergahında bulunmasıyla önem kazanmıştır.
Gelelim yörenin isminin kaynağına:
Bir zamanlar, burada oturan Yörükler: birbirlerine oturdukları yeri tarif ederken: Kuyucak yöresini göstererek “biz karşıdaki koyakta oturuyoruz” şeklinde bir deyim kullanırlarmış. Bu koyak kelimesi zamanla değişerek, günümüze “Kuyucak” olarak gelmiştir.

Aydın Kuyucak

GENEL

Yerleşim yeri: Aydın dağları ve Menteşe dağları arasında uzanan Büyük Menderes ırmağının doğusundadır. Yüz ölçümü: 28 km. karedir.
Burada: ılıman iklim kuşağı hakimdir ve buna bağlı olarak: ne çok sıcak ne de çok soğuktur. Kışın havalar yağışlı olsa da sıcaklıklar yüksektir. Yaz ayları ise kurak geçer. İklim bakımından öne çıkan özellik: bir bakarsınız yağmur yağar, bir bakarsınız yağmur durmuş güneş açar. Yani: yağış, kısa fasılalarla görülür. Bu nedenle, yöre halkı: uzayan bir söz için “Kısa kes, Aydın havası olsun” şeklindeki deyimi kullanarak geliştirmiştir. Sizler de, bu deyimi mutlaka duymuşsunuzdur ki, yöredeki hava durumunu temsil etmektedir.

Yöredeki ekonomik etkinliklerin temelinde: tarım, hayvancılık ve orman ürünleri sanayi gelmektedir. Ancak, son yıllarda, özellikle: elma, şeftali ve çilek üretimi önem kazanmıştır. Bunun dışında: incir, zeytin, narenciye, kavak, dut ve karaağaç görülür.

İLEK

Aydın ili ve yöresinde, özellikle incir yetiştiriciliği önem kazanmaktadır. Ancak: incir üretilirken, incirin erkeği olarak bilinen “İlek” burada, yani Kuyucak yöresinde yetiştirilir. İlek: incire benzer, incir görünümlüdür ama Haziran ayının ilk günleri geldiğinde, bunun içinde bir tür sinek oluşur ve oluşan bu sinek, incirin içine girip aşılayarak incirin dayanıklılığı ve lezzetini oluşturur. Evet, lezzeti tarifsiz incirin oluşumu için İlek çok önemli.

Aydın Kuyucak Meslek Yüksek Okulu

KUYUCAK MESLEK YÜKSEKOKULU

Adnan Menderes Üniversitesine bağlı olarak, 1995 yılında, 51 öğrenci ile eğitime başlayan okulda: Bilgisayarlı Muhasebe ve Vergi uygulamaları ile Kooperatifçilik bölümleri açılmıştır. Daha sonraki dönemlerde, yeni bölümler eklenen eğitim düzenine, halen 800 öğrenci devam etmektedir.

GEZİLECEK YERLER

Evet, Kuyucak yöresinde gezilecek-görülecek tarihi ve doğal güzellikler yok. Burada, turizme yönelik olarak yapılan tek aktiflik: her yıl yapılan deve güreşleridir. Bunun dışında, yörede her ne kadar Roma dönemine ait birçok kalıntı bulunduğu belirtilse de, en belirgin yer hakkında birkaç kelime söz etmek istiyorum. Ama, yine de bilmelisiniz ki, ortada görülecek bir şey yok.

ANTİK KENT KALINTILARI

İlçe merkezinin 1 km. kadar batısında bulunan Mersinlidere bölgesinde, bir tepenin yamacında, geçmiş dönemde, bir çiftçi tarafından “ iki kulplu toprak küp ve bir kısım küçük süs eşyaları” bulunmuştur. Bunlar değerlendirildiğinde, burada özellikle Roma döneminden kalma bir antik kent bulunduğu düşünülmektedir. Ancak, herhangi bir resmi arkeolojik kazı yapılmadığından, turizme yönelik herhangi bir görüntü yok, umarım yakın gelecekte resmi arkeolojik kazılar yapılır ve toprak altındaki önemli olduğu düşünülen Roma kenti ortaya çıkarılır.

Aydın ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Tunus Çöl safarisi

Tunus Çöl safarisi

Ülkenin güney bölümlerinde, büyük çöl alanları var. Çöllerde gezinmek ve safari yapmak isterseniz, birçok seyahat acentası, bu tür organizasyonları düzenlemektedir.

Bu organizasyonlarda: arazi araçlarıyla, ülkenin güneyindeki Matmata ve Kasr köylerine geziler yapılıyor ve hatta, bu iki günlük gezilerde, Bedevi çadırlarında konaklayabiliyorsunuz.

Ülkeye gittiğiniz acentanın bu tür etkinliği yoksa veya müstakil olarak gittiyseniz: özellikle Hammamet, Cerbe, Duz, Kabis gibi yerlerde, çöl safarileri düzenleniyor.

Özellikle

Sahra çölündeki bir safariye katılmanızı öneririm. Burada, deve çiftlikleri var. Bir noktadan sonra, yol bitiyor ve sadece kum tepelerinin arasında ilerliyorsunuz. Dört bir yanınız kum. İşte, burası çöl. Uzaktan baktığınızda, tepe gibi oluşumlar göreceksiniz. Bunlar, aslında  kum tepeleri. Yağmur yağdığında, kum çok ince olduğundan bunlar sertleşerek, kayalık gibi değişik görüntüler oluşturuyorlar. Çölün ortasında, değişik bir görüntü.

Çölde: 6 metre derinlikten çıkan ve “çöl gülü” denilen bir tür taş var. Bundan satın alabilirsiniz. Orta boyda bir çöl gülü: yaklaşık 2 dinar civarında satılıyor.

Tunus Çöl safarisi

DOUZ ŞEHRİ

Develerle yolculuğa çıkılıyor. Önce, çöle uygun rahat bir giysi giydiriyorlar. Deveye binmek kolay değil. Ayağa kalktığında, yaklaşık 2 metrelik bir yükseklik oluyor. Özellikle, kalkarken önce arka ayaklarını kaldırdığından, öne devrilmemek için dikkat etmeniz şart. Turistik deve gezisi, yaklaşık 1 saat sürüyor. Bunun ücreti ise: 50 dinar.  Karşınızda, kum ve palmiyelerden başka bir şey yok.

Çölde, develere gemi deniliyor. Hakikaten, okyanusta ilerleyen gemiler gibiler. Bütün her şey onlara göre ayarlanmış. Kervansarayların birbirlerine uzaklıkları, develerin sabahtan çıkıp akşama kadar ulaşabileceği yola göre ayarlanmış. Deve hakikaten olağanüstü. Günlerce susuz kalabiliyor. 50 derece sıcaklıkta, bana mısın demiyor. Su kaybı ise, vücudunun % 25’i kadar su kaybetse bile, bana mısın demiyor. Diğer memelilerin dayanabileceği su kaybı oranı: %  4.

Beyaz olan develer normalde polisler tarafından kullanılıyormuş. Çünkü, onlar diğerlerine göre daha hızlı hareket edebiliyorlarmış. Saatte: 60 km. hız yapabiliyorlarmış.

Bu yolculuk sırasında, karşınıza at üzerinde değişik giysili adamlar çıkıyor. Bunlar, turistlere at üzerinde gösteri yani şov yapıyorlar. At üzerinde, ayakta duruyorlar.

Tüm bunların yanında

35 dinar verirseniz, çöl üzerinde uçmak ta mümkün. Basit bir aletle, 10 dakika çöl üzerinde uçuruyorlar. Çölü, tepeden de görebiliyorsunuz. Bu alet: üstünde kanatları bulunan, arkada bir motor bulunan basit bir alet. Sadece ilk kalkerken biraz heyecanlanacaksınız.

Bu çöl safarisinde: öğlen yemeği de var. Saatler sonra, bir kamp alanına varılıyor. Burada çadırlar var. Çadırların içinde: yataklar, masalar var, misafirler ağırlanıyor. Gece soğuk olduğundan, elektrik sobaları var. Çadır dışında, daha lüks olan odalar da bulunuyor. Bu odalarda, dört yatak var.

Gündüz çok sıcak olduğundan pervane ve gece çok soğuk olduğundan elektrik sobası var. Zaten, bir sürü de battaniye veriyorlar. Yüzme havuzu var. Şezlonglar var. Kamp alanının dört bir yanı bomboş. Bir yerleşim alanına varmak için, yaklaşık, en az 2 saatlik bir yolculuk yapmak gerekiyor. Burası, tam bir kafa  dinleme yeri. Hiç ses yok. Burada, çay içmelisiniz. Hem de ülkeye özgü, naneli çay öneririm.

Çöl safarimizde, bu kez durak

Tuz gölü. Ayaklarınızın altında, bu kez kum değil, göz alabildiğine tuz bulunuyor. Afrika’nın en büyük tuz gölü, üzerinde yürüyebilirsiniz. Buz tabakası gibi görülüyor, ama aslında tuz tabakası. Ayaklarınız altında tuz var.

Bembeyaz bir yer. Mutlaka gidip görülmesi gereken bir yer. Tuzun üzerinde yürümek, değişik bir duygu. Tuz gölünün üzerinde yürümek ve hatta araba ile dolaşmak mümkün. Ama zemin yumuşak. Adeta bir film seti gibi. Tuzu hep kar gibi algılıyorsunuz. O kadar devasa bir alanın, komple tuz ile kaplı olmasına akıl ermiyor.