Denizli Honaz

Denizli Honaz

Kiraz’ın başkenti. Bu kadar ileri bir iddia doğrumu bilmiyorum, ama burada gerçekten güzel kiraz üretiliyor.

Denizli Honaz

ULAŞIM

Denizli-Ankara, Denizli-Antalya, Afyon-İzmir kara yolları üzerinde, çok önemli bir konumdadır. İl merkezi Denizli’ye uzaklık: 24 km. Denizli iline, Belediye otobüsleri ve minibüslerle 10 dakikada ulaşılır.

Denizli Honaz

TARİH

Honaz yöresinin: Frigya ve Karia bölgelerinin ayırım yerinde bulunması ve savunmaya elverişli konumu nedeniyle, bütün medeniyetlerin ilgisini çekmiştir. Bölgede: Frigya, Lidya, Helen, Bergama, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı güçleri egemenlik kurmuşlardır.

Ancak, İlçenin, ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu belli değildir. Ancak, İonlar döneminde, Helenler tarafından kurulduğu düşünülmektedir. Tarihi süreç içinde, bu yörede kurulan şehirler: İlçenin 3 km. kuzeyindeki: Colossae ve ilçenin şu anki yerinde kurulu: Khonae.

MÖ.21 yüzyılda, Mora ve Makedonya yarımadasından, Anadoluya geçen Helenler, bu bölgede, Colossae şehrini kurarlar. İlk şehir, Honaz dağının 3 km. kuzeyindedir, ancak şehir depremler yaşayınca, yeri değiştirilir. MS.7.yüzyıla gelindiğinde, tüm Anadolu şehirlerinde olduğu gibi, Colossae şehri de, arap akınlarıyla karşılaşır. Bu sırada, savunmaya daha elverişli olan Khonae şehri, Colossae şehrinin yerini alır.

Khonae şehri: 7.yüzyılda “Başpiskoposluk” unvanını alarak “Metropolis” olur. Böylece: Anadolu’nun en önemli  dini ve idari merkezlerinden biri haline gelir.

Bizans döneminde: Anadolu’nun bütün yollarının İstanbul’a yönelmesi: bu bölgedeki diğer şehirlerde olduğu gibi, Colossae şehrinin de gerilemesine neden olur. Şehir halkı, çevreye dağılır. Khonae şehri ise, erken Hıristiyanlık döneminde, dini merkezlerden biri haline gelir. Uzun süre, Bizans sınırları içinde kalan Khonae şehri, 1077 yılında, Selçuklular tarafından ele geçirilir.

Ancak, Türkler, burada kesin egemenliği, 1207 yılında elde ederler. 1391 yılında ise, Osmanlılar yörede egemenliği ele geçirirler. Ancak, araya Timur dönemi girer ve 1429 yılında, Osmanlılar yine yöredeki egemenliği kesin olarak ele geçirirler.

1914 yılında, Belediye kurulur, 1987 yılında ise, İlçe statüsü oluşturulur.

Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde yazdıkları: “Honaz kalesi, Rum Kayserleri Oğullarından Honas adlı bir melik tarafından yaptırılmıştır. “ Bu düşünüldüğünde, Honaz ilçesinin ismini, bu melikten aldığı düşünülmektedir. Diğer bir söylentiye göre ise: Honaz kelimesinin anlamı: Erken olgunlaşan kirazdır. Honaz ve Honaz Ovası, tarihte ve günümüzde, kirazı ile öne çıkıyor. Bu nedenle, Honaz adının, kiraz dan geldiği de söylenebilir.

Denizli Honaz

GENEL

İlçe, Ege Bölgesinin en yüksek dağı olan Honaz Dağının kuzey eteğindedir. Coğrafi konumu itibarıyla, çok stratejik bir noktada bulunmaktadır. Rakım: 600 metredir. İlçe topraklarından geçen en önemli akarsu: Aksu çayıdır. İlçe, jeolojik yapısı bakımından: deprem bölgesine girer. Bu bölgede meydana gelen depremler, bu bölgede kurulmuş yerleşim yerlerinin çoğunun yıkılmasına ve yok olmasına neden olmuştur. Honaz: 1.derece deprem kuşağındadır.

Menderes havzasında, zengin mermer yatakları bulunmaktadır. Buna bağlı olarak: ilçedeki yapıların büyük kısmı, kesme blok taşlardan ve beyaz renkli mermerlerden yapılmıştır.

Bölgede: Ege bölgesi iklimi hakimdir. Yağmur genellikle, ilkbahar, sonbahar ve kış mevsiminde yaşar. Yaz mevsimi, kurak geçer. İlkbahar yağmurları, toprakların bereketini arttırır. İlçe, dağlık bir yerde kurulduğu için, yağmur miktarı yüksektir. Bu özelliği nedeniyle de, Honaz, kiraz yetiştiriciliği için oldukça elverişlidir.

İlçe merkezinde, Pamukkale Üniversitesine bağlı Meslek Yüksekokulu bulunmaktadır. Burada: Muhasebe, Dış Ticaret, Pazarlama, İşletme, Bankacılık bölümleri bulunmakta olup, 2 yıllık eğitim verilmektedir. Okulda: 7 öğretim görevlisi, 12 personel, 1000 civarında öğrenci bulunmaktadır. Halkın büyük bölümü: tekstil fabrikalarında çalışmaktadır. Çok az kesimi ise, hayvancılıkla uğraşmaktadır. İlçe sınırları içinde, Ege bölgesinin en büyük organize sanayisi bulunmaktadır. Blok mermer işçiliği de, tekstilden sonra, ilçe halkının yoğun olarak çalıştığı iş koludur.

Denizli Honaz

Her yıl Haziran ayı içinde, İlçede “Kiraz Festivali” yapılmaktadır. Yine, İlçede, son yıllarda önemli bir uluslar arası organizasyon olarak “1.Dünya Hava Olimpiyatlarının Yelken Kanat ve Yamaç Paraşütü” yarışmaları düzenlenmiştir.

Denizli Honaz Traverten

TRAVERTEN

Travertene; su taşı ve yollu mermer de deniliyor. Bir çeşit kimyasal olay sonucu ortaya çıkıyor. İlçenin, Balık Boğazı havzasında, blok traverten üretimi yapılıyor. Dünyadaki traverten rezervinin % 60’ı ülkemizde ve bunun % 40’ı Denizli yöresindedir ve Honaz ilçesindedir.

Traverten taşları: kesme taş olarak, antik dönemde yapılan yapılarda yoğun olarak kullanılmıştır. İlçeye bağlı, Emirazizli köyü çevresindeki traverten ocaklarının da, antik dönemlerde sık olarak kullanıldığı görülüyor. Ancak, traverten, günümüz mimarisinde de öncelikli olarak kullanılıyor. Binaların içine, traverten döşeniyor. Çünkü: traverten, ısıya ve yalıtıma dayanıklıdır. Kışın sıcak, yazın serinlik verir. Süs eşyası yapımında da kullanılıyor.

Biraz önce söylediğim gibi, dünyanın en kaliteli traverteni: İlçenin, Kocabaş kasabası yakınlarındaki Ballık Boğazı yöresinden çıkarılıyormuş. Buradaki: 50 ocakta, halen traverten üretimi yapılıyor. Buradan çıkarılan travertenler, başta Afyon olmak üzere, ülkemizin değişik yörelerinde bulunan fabrikalarda kesiliyor ve parlatılıyor. Bu travertenler, fabrikalarda işlendikten sonra: özellikle yurt dışı ülkelere ihraç ediliyor.

GEZİLECEK YERLER

HONAZ KALESİ

Savunmaya elverişli konumu nedeniyle, antik dönemde çok ilgi çekmiştir. Honaz dağının yalçın kayalarla kaplı yamacında kuruludur. Küçük ama sağlam bir kaledir. Zapt edilmesi çok zordur.

SULTAN MURAT CAMİSİ

Osmanlı döneminde, Sultan II. Murat tarafından yaptırılmıştır. Şu anda yıkık durumdadır. Kitabesi bulunmadığından kaç yılında yaptırıldığı belli değil. Caminin yanında “Üç Şehitler Türbesi” ilgi çekiyor.

HİSAR CAMİSİ

İlk yapıldığında kilise olarak kullanılan yapı, daha sonra camiye çevrilmiştir. Ancak, cami haline getirilince de, kilise çanı müzede korunup sergilenmektedir.

Denizli Honaz Colossea antik kenti

COLOSSAE ANTİK KENTİ

İlçenin 2 km. kuzeyindedir. Denizli-Ankara kara yolunun, 16.km.de, Organize Sanayi Bölgesinden, Honaz’a giden kara yolu, antik kentin içinden geçiyor.

Kent: Honaz dağının kuzeyinde, Aksu çayının kenarında kurulmuştur. Bölgede kurulan ve Frigyanın, 6 büyük kentlerinden biridir. Özellikle: adı İncil’de geçen Aziz Pavlos; burada misyonerlik çalışmaları yapmıştır. Bu nedenle: antik çağın, en önemli dini merkezlerinden biri olmuştur. Şehir içinde: farklı dilleri, adetleri, kültürleri ve dinleri olan insanlar yaşamıştır. Bu da şehrin kozmopolit yapısını göstermektedir.

Denizli Honaz Colossea antik kenti

Kent: Pers egemenliğinde, en parlak dönemini yaşamıştır. MÖ.3.yüzyıldan sonra ise, bölgede, Hierapolis ve Laodikeia şehirlerinin kurulmasıyla, önemini kaybetmiştir. MS.1.yüzyılda, İmparator Neron döneminde, yörede oluşan depremler, kenti harap etmiştir. Aynı dönemde, kentte: yüncülük ve dokumacılık öne çıkmıştır.

Denizli Honaz Colossea antik kenti

Yapılan araştırmalarda: kentte: St. Micheal kilisesinin bulunduğu öğrenilmiştir. Günümüzde, buradaki antik kalıntılar arasında: yukarıdaki tepe üzerinde, Osmanlı döneminden kalma, kale kalıntısını görebilirsiniz. Diğer kalıntılar: höyük tepesi ve çevresindeki arazilerdedir.

Höyüğün kuzeyinde, kayaya oyulmuş oda ve ev tipi mezarlar var. Antik şehirden, günümüze kalan bir şey yok. Çünkü: antik kent, bugün, höyük olarak bilinen yerde, resmi arkeolojik kazı çalışmalarının yapılmasını bekliyor.

Denizli Honaz Kaklık mağarası

KAKLIK MAĞARASI

Kaklık kasabasındadır. Mağarada: damlataşı, sarkıtlar ve dikitler var. Pamukkale’de bulunan travertenlere benzer, traverten basamaklarıyla aynı güzellikte. Küçük Pamukkale veya mağara Pamukkale olarak isimlendiriliyor. Mağaranın sürekli akan ve damlayan duvarlarında: sık bir yosun ve küçük yapraklı sarmaşık türü bitkiler gelişmiş. Bu durum da, aydınlatma yapılan mağarada, yeşilin tonlarının izlenmesi açısından, çok güzel bir görüntü sunuyor.

Mağara içinde: bol miktarda termal su var. Bu su: berrak, renksiz ve kükürt kokulu. Bu suyun, bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği de söyleniyor.

Mağara yakınlarında, ziyaretçilerin hizmeti için: yüzme havuzu, küçük anfi tiyatro, seyir alanları, kafeterya ve kameriyeler yapılmış.

Denizli Honaz Saklıgöl

SAKLIGÖL

Yukarı Dağdere köyünde. Rakım: 1600 metre. Bu gölün içinde: yüzen ada var. Yani: gölün ortasında, üzerinde ağaçlar bulunan bir kara parçası, hareket ediyor. Buna benzer adaları: Bingöl Solhan ilçesinde ve Denizli-Çivril Işıklı göl de görmüştüm. Özellikle, Solhan da ki çok belirgindi, ama burada ki de ilginç.

Denizli Honaz dağı milli parkı

HONAZ DAĞI MİLLİ PARKI

2571 metre yükseklikteki Honaz Dağı, 1995 yılında Milli Park olarak ilan edilmiştir. Parkın en önemli özelliği: eşsiz bitki örtüsüdür. Orman içinde: kızılçam, karaçam ve ardıç ağaç türleri görülüyor. Park: yaban hayatı bakımından da çok zengin. Özellikle: yaban domuzu, tavşan, tilki, porsuk ve sansar türleri yoğun olarak görülüyor. Honaz dağı: doğa  sporları alanında, uygun koşulları yaratıyor. 1.Dünya Hava Olimpiyatlarının Yelken Kanat ve Yamaç Paraşütü yarışmaları, burada yapılmış.

Kar yağışının düzenli olması nedeniyle, burası, aynı zamanda kayak potansiyeli açısından da, öne çıkıyor. Burada konaklamak isterseniz: İzmir yolu üzerindeki Cankurtaran isimli bölgede, günübirlik konaklayabilirsiniz. Yani: piknik yapmaya uygun.

Denizli Çameli gezi yazım için  Çameli

Denizli Çal

Denizli Çal

İlçe, en erken dönemlerden itibaren, leziz şarapları ile ün salmıştır. Hatta, Çalkarası olarak adlandırılan ve dünya çapında tanınan üzüm türüne adını vermiştir. Denizli-Çal arasında karayolunda ilerlerken, bir süre sonra, sağ yanda, bir cami minaresi göreceksiniz.

Ancak, ortada cami yok, yalnızca minare var. Bu ilgimi çekmişti. Bu minare: daha sonra öğrendiğime göre: Şapcılar köyünde “kırık minare” olarak anılıyor.

Burası: aynı zamanda, eski “kayı pazarı” imiş. Daha ayrıntılı bilgi, aşağıda vereceğim.

Bunun dışında, Çal denilince, tamamen yeşilliklerin içinde bir yer olarak hatırlıyorum. Bir de, buranın bir kasabası vardı, Bekilli (Şimdi ilçe olmuş, bu yüzden “Bekilli” başlığı altında, ayrı bir yazıda buradan söz edeceğim ), özellikle şarap üretimiyle öne çıkan bir yer.

Denizli Bekilli hakkındaki yazımı okumak için Denizli Bekilli

Bu kasabaya gittiğimde, iki katlı bir ev büyüklüğünde bir imalathane vardı.

Önünde, bir taşıyıcı kamyon bulunan bu imalathane de, içeri girdiğimizde, buranın sahibiyle tanışma imkanı oldu. Evet, sahibi ile tanıştık ve aynı anda, buranın meşhur şaraplarından ikram edildi. Daha sonra ise, bu şarapların hikayesi.

Sahibinin anlattıklarına göre, özellikle yörede vişne yetiştirilmesine öncülük etmiş, daha sonra vişne şarapları üretilmeye başlanmış. Bu bayağı ünlü bir marka, meyve şarapları üretiyorlar, küçücük bir yer, ama bu markanın şaraplarını birçok ilde bulmak mümkün.

Denizli Çal

ULAŞIM

İlçe, il merkezi olan Denizli il merkezine; 64 km. uzaklıktadır. Çal-Bekilli arasındaki uzaklık: 19 km. Çal-Güney arasındaki uzaklık; 36 km.

Denizli Çal

TARİH

İlçenin, antik dönemdeki adı “Mosyna” dır. Türkler, bölgeye gelene kadar, yöre, bu isimle anılmıştır. Çal adı ise, Çağatay lehçesine göre “yüksek yer” veya “yayla” anlamına gelmektedir. Bu isim, elbette, ilçenin  doğal yapısı nedeniyle buraya verilmiştir.

Çal’ın, bugün bulunduğu yerdeki yerleşimin eski adı ise “Demirciköy”. Çünkü, bu bölgeye yerleşenlerin büyük çoğunluğu, demircilikle uğraşırlarmış.

Çal yöresi: Anadolu Selçukluları döneminde, Türklerin egemenliğine girer. Selçukluların kayı boyundan gelen Türkler, Çardak üzerinden günümüzde Boğaziçi denilen bölgeye gelir ve yerleşirler. Yöre: Sultan II. Murat döneminde, Osmanlı topraklarına katılır ve 1886 yılında, bir kaza haline gelir.

İlçe, Kurtuluş savaşı öncesinde Yunan işgaline uğramaz. Çal Müftüsü Ahmet İzzet Efendi’ye, Kurtuluş Savaşında yaptığı hizmetlerden dolayı “İstiklal Madalyası” verilir.

Denizli Çal

GENEL

İlçe, Denizli’nin doğusundaki Çekelez Dağının doğu eteklerinde kurulmuştur. Dağın batı eteklerinde ise, Pamukkale bulunmaktadır.

İlçenin rakımı, yani denizden yüksekliği: 800 metredir. Çal yakınlarından, Büyük Menderes nehri geçmektedir. Nehirde, kısmi olarak balık yetiştiriciliği yapılmaktadır. İklim değerlendirildiğinde ise: kışları soğuk ve uzun süreli, yazları ise serin ve kurak geçer.

İlçe halkı, geçimini: tarımdan sağlamaktadır. İlçede yetiştirilen ürünlerin başında: şaraplık üzüm var. Bu üzümlerden, “Çalkarası” olarak bilinen tür, dünyaca meşhur. Bu çalkarası üzümlerden, ev şarapları yapılıyor.

İlçede bir şahsın heykeli var. Ama bu şahıs, elbette ilçenin isminin duyulmasında büyük emeği geçen biri. Ünlü ressam: İbrahim Çallı.

Pamukkale Üniversitesinin, “Bağcılık ve Organik Tarım” üzerine eğitim veren, iki yıllık yüksek okulu da, ilçede bulunuyor.

Son olarak: Çal insanının genellikle çalışkanlığı ve zekasıyla tanındığını söylemeliyim. Bir  de: Çallı ve yılanı aynı çuvala koymuşlar, biraz sonra, yılan “beni bu çuvaldan çıkarın” diye yalvarmış.

GEZİLECEK YERLER

Denizli Çal Kayıpazarı camii kırık minare

KAYIPAZARI CAMİİ KIRIK MİNARE

Yukarıda kısaca söz ettiğim gibi, Şapçılar köyü, Pazaraltı mevkiinde bulunuyor. Çal-Bekilli kara yolunun 6.km.dedir.

Kayı Pazarı camisi minaresi, 1997 yılında koruma altına alınmış. Minare, temelde kare planlı, silindirik gövdeye kadar moloz taş örgülü, silindirik gövde ise, tuğladan inşa edilmiştir. Şerefeye geçiş, kirpi saçak örgü sistemiyle sağlanmıştır.

Tuğla örgülü petek kısmının üzerinde, külahı yok. Minarenin gövdesinde: kaide üzerindeki bileziğin bulunduğu yerde, enine büyük bir çatlak sonucu, gövdenin aksanından kayması nedeniyle: 2005 yılında Denizli Valiliği tarafından yeniden örülmüştür.

2005 yılında verilen kazı izni sonucu yapılan kazılarda: caminin temellerine rastlanmamış. Ancak, kazı buluntularında, caminin çatısının alaturka kiremit örtülü olduğu anlaşılmış. Yapılan incelemede ise: caminin, pazarın Çal ilçe merkezine taşınması nedeniyle yıkıldığı anlaşılmıştır.

Caminin hemen yanından geçen, Çal-Bekili kara yolunun inşasında ise, buradaki cami ve diğer yapıların taşları kullanılmış. Pazarda: bu camiden başka: yerli Rumların işlettiği bir han, fırın, kahvehane ve dükkanlar bulunuyormuş.

Denizli Çal Sakızcılar Şelalesi-Ağlayan kaya

SAKIZCILAR (AĞLAYAN KAYA) ŞELALESİ

Sakızcılar köyündedir. İlçe merkezine uzaklığı: 22 kilometredir. Şelale, aynı zamanda; suların kayaların üzerinden yere düşmesi nedeniyle “Ağlayan kaya” olarak da biliniyor. 30 metre yükseklikten dökülüyor.

Şelalenin döküldüğü yerde ise, alabalık besleniyor. İlçe halkı tarafından “Hocanın yeri” olarak da bilinen mesirelik, özellikle yaz günlerinde yoğun talep görüyor, zamanınız varsa sizde gitmelisiniz.

Denizli Çal Çakırlar köyü mağarası

ÇAKIRLAR KÖYÜ MAĞARASI

Çakırlar köyü, bodrum mevkiindedir. 1’nci Derece doğal Sit alanı olarak tescil edilerek, koruma altına alınmıştır. Mağara, birbirine bağlı, iki galeriden oluşmaktadır.

Yaprak şeklinde, sarkıt-dikitler bulunuyor. Maradan traverten alımları sırasında giriş kapanmış, mağaraya giriş, ancak sürünerek yapılabiliyor yani zor bir mağara. Amatör gezginler için pek uygun değil.

Denizli Çal Dionisopolis antik kenti

DİONİSOPOLİS ANTİK KENTİ

İlçenin 8 km. kuzeybatısındadır. Ortaköy kasabası yakınlarındadır. Suriye krallığı döneminde kurulmuş olup, daha sonra Bergama krallığı egemenliği altına girmiştir. Tiyatro: dünyada, ilk kez burada oynanmıştır. Bu nedenle, büyük önem taşımaktadır.

Denizli Çal Apollon Nairbenos tapınağı

APOLLON LAİRBENOS (APELLON LERMENOS) TAPINAĞI 

Bahadınlar köyüne 4 km. uzaklıkta, Menderes vadisine hakim, Asartepe olarak isimlendirilen, küçük bir tepe üzerindedir. Bahadınlar köyü ile tapınak arasındaki, yaklaşık 4 km. lik yolun, malzemeli bakımı yapılarak, stabilize hale getirilmesine çalışılıyor.

Buranın diğer benzeri tapınaklardan ayrı, özel bir durumu var. Burada: “katagraphe” ismi verilen ve bazı insanların: mülklerini “tanrıya tahsis etme” anlamını taşıyan yazıtlar var. Ayrıca: sadece Batı Anadolu’da görülen ve daha sonraları Hıristiyanlar tarafından da benimsenen: itiraf (kefaret) geleneğini kanıtlayan yazıtlar bulunmuş.

Şöyle ki: buraya gelen kişiler: kendi istekleri ya da tanrının emri uyarınca: çocukları, evlatlıkları ya da kölelerini; birer “kutsal personel” olarak, tanrı Apollon’un hizmetine tahsis ettiklerini gösteren ve katagraphe adı verilen yazıtları adamak için buraya gelmektedirler.

Ayrıca: kişiler, işledikleri bir günahı itiraf etmek (günah çıkartmak) ve bunu kefaretini ödemek için adak yazıtı sunmak üzere, buraya gelirlermiş.

Bu iki özellik: diğer kutsal alanlarda görülmüyor. Diğer kutsal alanlar: insanların olağan ibadetlerini (kurban kesmek, ilahiler söylemek, tanrılardan yardım ve şifa dilemek, tanrılara şükranlarını sunmak gibi) yaptıkları yerlerdir.

Özellikle, günah çıkartmak, daha sonra Hıristiyanlarca da kabul görmüş, dini bir alışkanlık.

Biraz önce söylediğim gibi: “insan bağışlama şeklindeki bu ibadet türü”, başka bir yerde görülmemektedir. Tanrıya adanan kişi “köle” ise; bu durum köleye özgürlük verildiğini de ortaya koymaktadır.

Fakat, bu özgürlük şarta bağlı idi. Yani, kölenin, adandığı tanrının tapınağında, belli zamanlarda hizmet etme zorunluluğu vardı.

Denizli Çal

Kutsal alanda: sunaklar ve steller üzerindeki yazıtların çokluğu: burada, stel satıcılarının ve taşçı ustalarının yoğunluğunu da ifade etmektedir. Kutsal alan ve çevresindeki buluntuların büyük bölümü: köle ve özgür vatandaşların tanrıya ithaf edilmesini belirten, katagraphe yazıtlarıdır.

Ayrıca, aslında birer adak yazıtı olan, günah çıkartma (kefaret) ya da itiraf (confessio) yazıtları da bulunmuştur. İtiraf yazılarında, kişiler işledikleri bir suçun günahını itiraf ettikten sonra, tanrıya adaklar sunmuşlardır.

Günah çıkartma yazıtları: bu adakları sunan kişilerin, samimi itiraflarını barındırmaları ve bulundukları yörenin sosyal ve kültürel yaşamı hakkında önemli bilgiler vermektedirler. Bu yazıtlardan anlaşıldığına göre, Roma İmparatorluğu döneminde, bölgede, dinin günlük yaşam üzerinde yoğun bir etkisi bulunmaktadır.

Öyle ki, bu tür yazıtlarda, tanrıların, tapınağın arazisinde bulunan yerleşimlerin sahipleri olduğunu belirten ifadeler bile bulunmaktadır. Yani, dinsel bir iktidarın varlığından söz etmek mümkün.

Evet, burası bir Anadolu tanrısı olan “Apollon Lairbenos” adına adanmış bir kutsal alan. Büyük olasılıkla, MS.2.yüzyılda, İmparator Hadrianus döneminde inşa edildiği düşünülüyor.

Kutsal alanın en batısında, Menderes vadisine hakim bir noktada, tanrının tapınağı yerleştirilmiş. Tapınak: ana kayayı kullanan, yüksek bir podyum üzerinde, ön cephesinde dört sütun bulunan plan tipinde ve korinth düzenindedir.

Apollon Lairbenos isimli tanrı: bu tapınak alanındaki tasvirlerde: bir elinde buğday başağı, meşe dalı ya da sunu kasesi, diğer elinde ise çifte balta taşır vaziyette betimlenir. Bazen de omzunda çevresini bir yılanın sarıldığı, çifte balta taşıyan süvari biçiminde betimlenmiştir.

Denizli Çal Hançalar köprüsü

HANÇALAR KÖPRÜSÜ

Hançalar kasabası yakınlarında, Büyük Menderes nehri üzerindedir. Ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Ancak: 1886-1934 yıllarında, köprü tamir görmüş ve bu durum, üzerinde bulunan kitabelerde yazılmıştır.

Çal-Bekili kara yolu buradan geçiyor. Osmanlılar döneminde yapılan köprü, o dönemde, Kayı Pazarına giden yolun üzerinde bulunması nedeniyle, yöreden geçen kervanlar tarafından yoğun olarak kullanılırmış.

Köprü: üç kemerlidir. Orta kemer, yan kemerlerden yüksek ve geniştir. Bu nedenle, Roma dönemi köprülerinin özelliklerini taşımaktadır.

Denizli Çal Bayırlan köprüsü

BAYIRLAN KÖPRÜSÜ

Roma döneminden kalma, tek kemerli bir köprüdür. Bayıralan köyü girişindedir. Köprü: Baklan ovasından, Çürüksu vadisine geçişi sağlayan yol güzergahında bulunmasıyla önem kazanmaktadır.

Denizli Sarayköy gezi yazım için  Sarayköy

Denizli Çardak

Denizli Çardak

Çardak denildiğinde, aklıma gelen: küçük ve güzel bir ilçe. Özellikle: Acıgöl ilginç. Gölün hemen kıyısında; bir kimyasal fabrikası var. Öğrendiğime göre, Acıgölden elde edilen kimyasal bir madde; çamaşır yıkama deterjanlarındaki bir hammadde olarak kullanılıyormuş.

Bu nedenle, gölün hemen kıyısında, bu kimyasal maddenin üretilmesine yönelik bir fabrika kurulmuş. Bu göl gerçekten ilginç. Göldeki bu hammaddeyi elde etmek için, gölün suları, teraslanmış ve havuzlar halinde ayrılmış. Bu havuzlarda, belli bir süre güneş ışığında kurutulan sudan, bu ham madde elde ediliyor ve göl kıyısındaki fabrikada işlenerek, kullanıma hazır hale getiriliyormuş. İlginç olan, gölün tamamen havuzlar halinde bölünmesi. Bu havuzların arasındaki setlerden, araçla veya yürüyerek ilerleyebiliyorsunuz.

ULAŞIM

Çardak ulaşımının en kolay yanı: hava yolu. Evet, bölgenin yani Denizli yöresinin hava alanı: Çardak ilçesi sınırları içinde. Hava alanı, hemen Denizli-Afyon kara yolunun bitişiğinde. Aslında, Çardak hava alanı, 1991 yılında hizmete girmiş olup, askeri/sivil bir hava alanı olarak düşünülerek yapılmıştır.

Yani, ulaşım yönünden çok şanslı bir yer. Ankara asfaltı, ilçenin tam ortasından geçiyor. Denizli-Çardak arasında ise, bölünmüş yol var.

TARİH

İlçenin tarihçesi, Selçuklular ile başlar. Selçuklular döneminde “Hanabat Kervansarayı” bölgeye yapılmış en önemli eser olarak öne çıkar. Bölgede daha sonra, Germiyanoğullarının hakimiyeti görülür. Daha sonra ise, Yıldırım Beyazıt tarafından, bölge Osmanlı topraklarına katılır. Timur dönemini takiben, 1429 yılında, bölge yine Osmanlılar tarafından ele geçirilir.

Cumhuriyet döneminde küçük bir köy olan İlçe, önce Dinar ve daha sonra ise Honaz ve Bozkır bucaklarına bağlanmıştır. 1958 yılında ise, Denizli iline bağlanarak, ilçe statüsüne geçer.

Çardak isminin kaynağı: Çardak halkı, daha önceleri, Maymun dağı eteklerindeki bir köyde yaşarlarmış. Halk, hayvanlarını güneş sıcağından korumak için, evlerinin ön tarafında veya yanlarında “Çardak” denilen gölgelikler oluştururlarmış. Bu küçük Türkmen köyünün, hemen güneyindeki kervan yolundan geçen, diğer köylüler ise, bu nedenle, buraya “Çardaklı Köy” adını vermişlerdi. Bu isim, yerli Türkmen halkı tarafından benimsenir ve günümüze “Çardak” olarak gelir.

GENEL

Ekonomik değerler düşünüldüğünde: yöre halkının tarım ve hayvancılıkla geçimini sağladığı görülür. Yörenin iklimi: yazları sıcak ve kurak, kışları yumuşaktır. Daha doğrusu, bir geçiş iklimi var.

GEZİLECEK YERLER

Denizli Çardak gölü-Acı göl

ACI GÖL (ÇARDAK GÖLÜ) 

Çardak ile Afyon-Dazkırı ilçesi arasındadır.  Söğüt dağlarından inen su ile besleniyor. Rakımı: 836 metredir. Suyu: acı ve tuzludur. Derinliği: 3-4 metre civarındadır. Gölde: tuz ile birleşik, potasyum, sodyum ve sülfat var. Bu nedenle: göl kıyısında: özel kimyasal tesisler kurulmuş. Bu tesislerde: gölden elde edilen sodyum-sülfat ham maddesi arıtılıyor. Bu ham madde: deterjan, kozmetik, cam, boya ve deri sanayinde kullanılıyor.

BEYLERLİ (ÇALTI) GÖLÜ

Acıgöl’ün 20 km. güneybatısında bulunan Çaltı gölünün suları ise tatlıdır. Derinliği azdır. En derin yeri: 4 metredir. Denizden yüksekliği: 850 metredir. Suyu, bir kanalla Acıgöl’e veriliyor. Acıgöl-Çaltı Gölü bölgesi, aynı zamanda kuş türleri gözlenmektedir. Burada, günümüze kadar 203 tür kuş gözlenmiştir. Bunlardan, 22 tanesi, burada kuluçka yapmıştır. Bunların en yoğun olanları: Toy ve Turna. Gölde balık yetişmiyor.

Denizli Çardak Çardakhan Kervansarayı

ÇARDAKHAN KERVANSARAYI 

İlçe merkezindedir. Kitabesine göre: Alaaddin Keykubat zamanında, 1299 yıllarında yapılmıştır. Oldukça geniş bir kare avlusu, 6 bölümlü holü ile, Sultan hanlarının sade bir benzeri olarak gösteriliyor. Han, Dinar ilçesine bağlı bulunduğu dönemde: “Hanabat” adıyla anılmıştır. Kurtuluş savaşı sırasında ise, tahıl ambarı olarak kullanılmıştır.

Denizli Güney gezi yazısı için  Güney