Antakya Defne

Antakya Defne
 

Antakya Defne: Antakya şehrinin büyükşehir olması nedeniyle, şehir iki merkez ilçeye ayrılmış olup bir tanesi Defne ilçesidir, buranın en büyük özelliği, Antakya il merkezindeki Harbiye’nin buranın sınırları içinde olmasıdır, Harbiye başlı başına bir turizm mekanıdır.

Antakya Defne
 

TARİHİ:

Antik çağın ünlü Daphne kentinin burada bulunduğu söyleniyor.

Efsaneye göre, Tanrıların babası Zeus’un oğlu Işık tanrısı Apollon, bugün Asi adıyla bilinen Orontos ırmağının kıyısında gördüğü genç ve güzel bir kız olan Daphne’ye aşık olur ve onunla konuşmak ister.

Ancak, Daphne, Tanrılarla sevişen kadınların başlarına neler geldiğini bildiği için korkuya kapılır ve kaçmaya başlar. Apollon ise, onu kovalar, aralarındaki mesafe gittikçe kısalır ve bir an gelir Daphne, Apollon’un nefesini saçlarının arasında duyar.

Artık kurtuluş imkanı kalmadığını anlayınca, birden durur ve ayağı ile toprağı kazıyarak bağırır “Ey toprak ana, beni ört, beni sakla, beni koru” der. Bunun üzerine Daphne ağaca dönüşür.

Kokulu saçları, yapraklara dönüşür, kolları dallar halinde uzanır, körpe ayakları kök olur. Daphne’nin gözyaşları, zamanla şelalelere dönüşür. Bu manzara karşısında şaşıran Apollon üzülür.

Sonra da sarılır ve Daphne’nin sert kabukları altında hala çarpmakta olan kalbinin sesini duyar ve şöyle seslenir. “Defne, bundan sonra sen, Apollon’un kutsal ağacı olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların, başımın çelengi olacak.

Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar, hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler, şarkılarda, şiirlerde adımız yan yana geçecek” Antakya Mozaik Müzesinde, Apollon’un Defne’yi tam yakaladığı sırada defne ağacını dönüşmeye başladığını betimleyen çok sayıda mozaik figür bulunmaktadır.

Evet, bu öykünün geçtiği yer, günümüzdeki Harbiye’dir.

Büyük İskender’in ardıllarından Seleucus döneminde, çağlayanları ile tanınan bir sayfiye yeri olan Daphne, çok sayıda villaları ve eğlence yerleriyle ünlüydü. Stadyumda düzenlenen oyunların ihtişamı dillere destandı.

Roma döneminde Antakya’nın su ihtiyacı buradan sağlanırdı. Antakya’ya ilk su getirilmesi, İmparator Galigula tarafından sağlanır.

Asıl su yolu inşaatı, MS 81-96 yılları arasında Antakya’da ikamet eden İmparator Trajan döneminde olur.

MS 115 yılında büyük bir deprem olur. Ardından imparator şehirde evler, halk hamamları yaptırır. Defne bölgesinde ise Diana Tapınağı yaptırır ve tahrip olan Antakya şehir surlarını tamir ettirir.

İmparator Trajan’dan sonra imparator olan Hadrian (129-131) su yollarını tamir ettirir. 525-526 yıllarında meydana gelen büyük deprem sonrasında, su yolları imparator Justinyen tarafından tamir ettirilir. Sonuç olarak bu su yolları, MS 12’nci yüzyıla kadar aktifdir.

İmparator Gallus döneminde şehir eski ihtişamını kaybetmeye başlamış, ardından Arap istilaları ile darbe yemiş ve bir daha eski parlak günlerine dönmemiştir.

Ancak şiddetli depremler, bu büyük şehri yıkıp yok etti ve günümüze gözle görülür bir kalıntı bırakmadı.

GENEL:

Hatay’ın güneybatısındadır. İlçenin doğusunda Altınözü, batısında Samandağ, kuzeyinde Antakya ve güneyinde ise Yayladığı vardır. Asi nehri ve Haç dağı arasındadır. 2012 yılında Hatay, Büyükşehir olunca, Hatay merkez ilçesi ikiye bölünmüştür.

Antakya ve Defne adıyla iki yeni merkez ilçe kurulmuştur. İlçenin en önemli özelliği “Harbiye” isimli bölgenin burada bulunmasıdır. Harbiye ne kadar bir tabiat cenneti olarak görülse de, plastik masa ve sandalyeli kebapçıların derme çatmalığı ortamı bozmuş, yapılaşmanın yol açtığı bozukluk hemen göze çarpmaktadır.

Ayrıca, benim en garipsediğim ise, kebapçıların tabelalarındaki Arapça yazılardır. Çünkü günümüzde buradaki esnafın büyük çoğunluğu, Suriye kökenlidir.

Oteller, pansiyonlar hatta nargile evlerinde, kafelerde bile Arapça konuşulur.

DEFNE AĞACI:

Ana vatanı Anadolu ve Balkanlardır. Defne, bütün yıl koku veren ve yaprakları hiç solmayan ağaçlardan birisidir. Güneşi ve güneşli yerleri sever. Işık Tanrısı Apollon’un gözdesidir. Defneden: ilaç ve sabun yapılır.

NE YENİR.

Buraya yolunuz düşerse ve yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, biberli yani katıklı ekmek, cevizli biber, humus ve çökelek öneririm. İçli köfteyi de unutmayın.

NE SATIN ALINIR:

Buraya yolunuz düşerse, Harbiye’den ipekli ürünler satın alabilirsiniz, ayrıca defne yaprağı da bulmak mümkündür. Defne sabunu ve zahter de olabilir.

GEZİLECEK YERLER:

Antakya Defne Harbiye
 

HARBİYE:

İlçe merkezine 8 km uzaklıktadır. Platonun güneyinden fışkıran kaynaklar, şelaleler meydana getirdikten sonra Asi nehrine karışırlar.

Bu şelalelerin antik dönemdeki ismi Kastalia, Pallas ve Saramannadır.

Harbiye günümüzde çok ünlü ve ilgi gören bir mesire yeridir. Derin vadi içinde, yüksek çınar ağaçları, defne ağaçları ve şelalesiyle huzur veren bir ortam olarak tercih ediliyor.

Ancak huzur bakımından biraz sıkıntılı gibi, burası restoran ve kafeteryalarla doldurulmuş, yani doğal ortam bitmiş, Harbiye bölümünde aşağıya doğru şelaleye inerken, birçok kafe ve restoran bulunuyor.

Hatta burada birçok yerden sular akıyor, su sesleri arasında yemek yiyebilirsiniz. Ama burası genellikle kahvaltı için tercih ediliyor, özellikle şehir dışından gelen turlar, sabah kahvaltısını burada yaptırıyorlar.  

Ayrıca, yörede dokunan doğal ipekli ürünler satılıyor ve oldukça yoğun ilgi görüyor. Öte yandan, yörenin en iyi künefesi burada yapılıyor, unutmayınız.

Hidro Atatürk Park:

Hidro Park; Harbiye bölgesinde Belediye tarafından kurulan bir park alanıdır. Yeşil alan ve yürüyüş yolları bulunmaktadır. Ayrıca suni bir havuz bulunuyor.

Antakya Defne St Simon Manastırı
 

ST SİMON MANASTIRI:

Defne ve Samandağ ilçeleri arasında Aknehir mahallesinin yakınlarındadır. Samandağ ilçe merkezine 12 km uzaklıktadır.

6’ncı yüzyılda kurulan manastır, 480 metre rakımlı tepededir.

Burası: Stilitler tarikatı kurucusu, Antakyalı St Simon tarafından erken Hıristiyanlık döneminde dini eğitimler verilmek üzere kurulmuştur.

Stilitler tarikatının kurucusu Saint Simon Stilit, aynı dönemde kendisiyle aynı ismi taşıyan yaşlı Simon’un manastırına gider ve orada dini dersler alır.

Daha sonra Antakya’ya döner ve burada manastır kurar, tarikatıyla ilgili ayinler yapıp dini eğitimler verir ve inzivaya çekilir. Tarikat mensupları: yaklaşık 1.5 metre genişliğinde ve 10 metre yüksekliğinde olan bu sütunların üzerinde kaldıkları için “Terk-i Dünya Tarikatı” de denilmektedir.

 St Simon Stilit, 10 metre yükseklikteki taş sütun üzerinde, 45 yıl inzivaya çekilerek yaşadığı yer olarak da bilinir. Burada: kilise, vaftizhane, sarnıç ve başkaca mimari kalıntılar görülür.

Hatay şehir merkezi gezi ve tanıtım yazısı için.

İskenderun merkezi gezi ve tanıtım yazısı için.

Samandağ gezi ve tanıtım yazısı için.