Çanakkale Gezi Planı

Çanakkale Gezi Planı

Çanakkale’nin başlıca şehirlerimize uzaklıkları şöyle: Ankara’ya 653 km., İstanbul’a 320 km. ve İzmir’e ise: 325 km.

GEZİ PLANI

Çanakkale için bir gezi planı düşünüyorsanız, bence: bu plan içinde: Gelibolu, Truva, Asos, Behramkale mutlaka olmalı. Ayrıca. şehir içindeki arkeoloji müzesini de görmelisiniz diyorum. Bunun dışında: mutlaka bu güzel ilimizde gezilecek yerler vardır. Ama; benim daha önce görüp, tavsiye edebileceğim yerler bunlar. Tercih sizin.

Evet: herhangi bir şekilde Çanakkale’ye ulaştığınızda, mutlaka bir tam gününüzü, Gelibolu yarımadasına, Tarihi Milli Parka ayırmalısınız.

İkinci bir gününüzde ise; sabah yarım günü, Truva antik kenti kalıntılarında, ikinci günün öğleden sonraki bölümünü ise; Behramkale ve Asos kalıntılarında değerlendirebilirsiniz.

Bu arada; Çanakkale içindeki arkeoloji müzesine, 2 veya 3 saat ayırmayı sakın ama sakın unutmayın.

Konaklama için; genelde, Asos tarafındaki oteller tercih edilebilir. Veya, Çanakkale içindeki otellerde olabilir. Gelibolu yarımadasında kalabileceğiniz bir konaklama tesisi yok. Belki, Gelibolu içindeki bir otelde kalabilirsiniz.

Evet; Çanakkale gezisi için tavsiye edebileceğim bir plan.

Otobüs ile gurup halinde gidecekseniz, gece yolculuk ve sabah doğruca Gelibolu Tarihi Milli Parkına inin, akşama kadar orada gezin ve sonra, akşam Asos tarafından bir otele geçin. Park alanında şehitlikler bölgesi ve Çanakkale savaşında kullanılan diğer yerleri görebilirsiniz. Buralar ile ilgili ayrıntılı gezi yazılarının bağlantıları şunlardır.

Çanakkale şehitliklerin tanıtımı ve gezilmesiyle ilgili yazım için.

Çanakkale savaşının geçtiği yerlerle (tabyalar, kaleler vb.) ilgili yazım için. 

Evet devam edelim.

Geceleme Asos tarafındaki bir otelde yapılabilir. Ertesi gün; sabah Asos ve Behramkale gezilir ve sonra, Truva antik kenti görülür, sonra Çanakkale arkeoloji müzesi ve Çanakkale şehir içi görülür ve yine geri dönüş yoluna çıkılabilir.

Asos-Behramkale tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için. 

Truva tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için. 

Bunun dışında; zamanınız varsa, Gelibolu’nun içinde dolaşın, bu güzel ilçemizi keşfedin.

Gelibolu tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için. 

Çanakkale’de: Ezine istikametinde şehir çıkışında; orman içinde çok güzel dinlenme yerleri var, hatta restoranlar mevcut, buralarda yemek ve özellikle balık yiyebilirsiniz.

Çanakkale şehir merkezi tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Yine bu yol üzerinde, orman içinde bulunan, Çanakkale savaşı hatırası topları görebilirsiniz. Güneye indiğinizde, Küçükkuyu, Altınoluk, Edremit ve Kuzeye çıktığınızda ise, Lapseki’de muhteşem güzellikler sizi bekliyor olacak. Biga tarafına giderseniz, deniz kıyısındaki Karabiga’ya uğramadan sakın geçmeyin.

Karabiga’da; deniz kıyısındaki restoranlarda mutlaka balık yemeli ve kıyıda, iskelede gezmelisiniz. Yolunuz Gönen’e kadar uzarsa, kesinlikle termal kaplıcalara girin. Buradan geçerseniz, meşhur gönen pirincinden almayı unutmayın.

Güzel ülkem, gezmek için o kadar çok güzellik var ki, yeter ki zamanınız ve imkanınız olsun.
İyi yolculuklar.

Çanakkale Arkeoloji Müzesi

Çanakkale Arkeoloji Müzesi: Çanakkale’de burası için mutlaka zaman ayırın. Güzel bir müze. Atatürk caddesi üzerinde, 1984 yılında yapılarak hizmete açılmış. Çanakkale’de nereyi gezelim, nereyi görelim. Burayı mutlaka görün.

Müze binasında: prehistorik çağlardan, günümüze kadar gelen süreçte yaşamış olan toplumların kültür ve sanat eserleri sergileniyor. Toplam 5 salon var. Bu salonlarda, nelerin olduğunu, kısa kısa anlatacağım.

Bu arada: müzenin en önemli eserleri: boyalı lahitlerden, Polyksena Lahti ve yine boyalı, Pers dönemine ait bir lahit. Polyksena Lahdi; çepeçevre üzerine işlenen kabartmalarda tasvir edilen hikayesi ile ilginç. Boyalı pers lahdi ise; Anadolu’da başkaca bir örneğinin bulunuyor olmaması yönünden ilginç. Özellikle: bu iki eseri mutlaka görün.

Evet; müzeye girdiğinizde, 5 salon var demiştim. Bunlarda sergilenen eserler, kısaca:

1.SALON

Çanakkale bölgesinde bulunan, antik yerleşim yerlerini gösteren pano var. Ayrıca: Truva antik kentinin yerleşim katlarını gösterir ışıklı pano. Çanakkale seramikleri de, burada sergileniyor. Osmanlı devletinin en önemli seramik üretim merkezi olan Çanakkale, ismini de, burada üretilen ve dışarıya satılan çanak ve çömleklerden almış.

2.SALON

Çanakkale Müzesinin en eski koleksiyonlarının ve Truva eserlerinin sergilendiği salon. Genellikle, madeni eserler var. Truva kazısı; 1870′ lerde başlamış ve zaman zaman kesintiye uğrasa da, uzun yıllar devam etmiş. Salonda: Truva’nın yerleşim katlarına ait çeşitli buluntular, vitrinlerde sergilenmekte. Bunlar: dönemin günlük hayatı ve dinsel yaşam hakkında, bilgi vermekte.

3.SALON

Bu salondaki vitrinlerde, Çan ve Yenice Tümülüslerinde bulunan Helenistik döneme ait kalıntılar sergilenmekte. Ayrıca: Bozcaada Nekropol kazılarında bulunan eserlerde, burada.

4.SALON

Bu salondaki vitrinlerde: Dardanos tümülüsünde bulunan eserler sergileniyor. Tepenin, 1959 yılında kazılmasıyla, mezara girilmiş. Bu salonun en güzel eseri: dönemin Knidos Aphrodite heykelinin, bir taş kopyası olan, pişmiş toprak Aphrodite heykeli. Orijinaline çok benzeyen bir kopya olması nedeniyle, önemli.

5.SALON

Asos ve Gülpınar kazılarından gelen eserler, seçkin sikke örnekleri ve cam eserler sergileniyor.

POLYKSENA LAHİTİ

Çanakkale Arkeoloji Müzesi:

Evet, gerçekten lahdin yanına gittiğinizde, donup kalacaksınız. Çünkü, karşınızda, yaklaşık 2000 yıllık ama bugün yapılmış gibi bir lahit durduğunu göreceksiniz. Tertemiz, herhangi bir hasarı olmayan lahit.

Lahit; Biga ilçesi, Gümüşçay yöresinde; 1994 yılında bulunmuş. Bulunduğu yerin adı: “Kızöldü” tümülüsü.

Aynı zamanda, “kızöldü” adlı bir köy. Kaçak kazı yapılan tümülüsün içinde bulunmuş. Kaçakçılar hapse atılmış. Lahit; yüzyılın buluntusu olarak, müzeye getirilmiş. Müze binası tabanı ağırlığını taşıyamayınca, lahit, geçici olarak konulduğu saç barakada koruma altına alınmış. Gerçekten; bunu yapanlar, taşa hayat veren ustalar.

Evet, bu isim; “kızöldü” önemli, çünkü, bu ismin; 2000 yıl önceki bir efsaneye dayandığı sanılıyor. Bu efsanede; bir kızın ölümü anlatılmakta. Truvalı güzel Poleksena’nın kurban edilişi.

Efsane şöyle:” Truva kuşatması üzerinden on yıl geçmiştir. Truva merkezine yakın bir şehirde; Akkalı komutan, bir gün gezerken, çeşme başında su dolduran Polyksena’yı görür ve aşık olur.

Kızı ailesinden ister. Genç ve güzel Polyksena; ” ülkemi işgal eden bir insanla evlenmem “diye reddeder.

Polyksena’yı elde edemeyen komutan kederinden ölür. Komutanın iki oğlundan, büyük olanı, rüyasında sürekli olarak babasını görür. Babası ıstırap çekmektedir. Oğlu, bu rüyaların etkisinde kalır.

Babasının ölümü ile suçladığı Polyksena’yı, babasının mezarı başında kurban ederek, babasının ruhunu rahatlatacağını düşünür.

Polyksena, kentin en güzeli ve asil bir ailenin kızıdır. Genç komutan, kızı getirmeleri için, askerlerini gönderir. Polyksena, çaresizdir. Askerlere direnemeyeceğini bilmektedir, onlarla konuşarak, ölmekten korkmadığını, ancak, ölüme kendine yaraşır bir şekilde gitmek istediğini söyler.

Polyksena’yı dört kız kardeşi süsler, yeni elbiseler giydirir, başına çiçekten taç takarak hazırlarlar. Onu almaya gelen askerleri de dansöz ve çalgıcılar eşliğinde yapılan bir törenle güle oynaya karşılarlar.

Kızöldü lahdinin ön yüzünde; bunlar resmedilmiş.

Sağ yan yüzünde ise: Polyksena’nın annesi ile vedalaşması betimlenmiş. Çok üzgün yüz ifadelere sahip ana-kızın bir ölü yatağı üzerinde vedası, görenleri gerçekten etkiliyor.

Lahdin arka yüzünde, Polyksena’nın dört kız kardeşinin çırpınışları görülmekte. Biri saçlarını yolmakta, diğeri hıçkırarak ağlamakta, bir diğeri dizlerini dövmekte, sonuncusu ise tanrı Hermes’e yalvarmaktadır.

Alçak kabartma olarak tasvir edilen mitolojinin devamında, dört asker, Polyksena’yı kucaklarında tutarken betimlenmiş. Ellerini ve ayaklarını çapraz olarak sıkıca tuttukları Polyksena’nın başı arkaya kaykılmış, gözleri kapalı.

Babasının mezarı başında yer alan genç komutan ise, saçlarından kavradığı Polyksena’yı boğazına hançer batırarak öldürmektedir.

Lahdin; son yüzünde ise, bir ağacın altında oturan anne, tanrıların teselli etmesine rağmen, kızının kurban edilişini ağlayarak izlemektedir.

Kızöldü lahdi, içinden çıkan iskelete göre, iri yarı bir erkeğe ait. Yaşlı asil; lahdi, mermer ustalarına sipariş etmiş. Ancak, lahit bitirilmeden ölmüş olmalı ki, çatısı bitirilememiş lahde konularak gömülmüş.

Lahdin üzerinde, 7 metre yüksekliğinde toprak bir tepecik oluşturularak, antik dönemin mezar hırsızlarından korunmuş. 2000 yıldır hırsızlardan korunan mezar, günümüz mezar soyguncuları tarafından bulunmuş, ancak kaçak kazı yapanlar, lahdin içindeki ölü hediyelerini çalamadan yakalanmışlar.

Bulunduğu köyün, “kızöldü” adında olması ve lahdin üzerindeki mitolojide öldürülen bir kızın hikayesinin anlatılması; 2000 yıl önce yaşanan olayın, köyün adında devam ettiğini ve Anadolu insanının geçmişine ne denli bağlı olduğunu göstermektedir.

Evet; bu lahit, Anadolu’da, bugüne kadar bulunan figürsel anlatımlı lahitlerin en erken örneği. Üzerine, toprak yığılmadan önce, lahit çatı kiremitleriyle kaplanmış. Geç arkaik üslupla yapılmış olan lahit, MÖ. 6’ncı yüzyılın, son 20 yılı içindeki bir dönemde yapılmış.

Evet; Çanakkale arkeoloji müzesi, yalnızca Polyksena lahdini görmek için bile, gidilmesi gereken bir yer. Gidin, bu güzellikleri mutlaka görün.

Çanakkale tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Gelibolu tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Truva tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.