Bilecik

Bilecik

Bilecik denilince, akla ilk gelen: Osmanlı imparatorluğunun burada kurulup, dünyaya yayılması. Son derece küçük, sosyal imkanları kısıtlı bir şehir. Ama: İstanbul yönünden gelenlerin, güneye ve özellikle Antalya’ya inerken kullandıkları yolu üzerinde. Toprakları killi olduğu için, özellikle ve sadece seramikçilik gelişmiş. Birçok kez içinden geçerken zaman ayıramadığım şehirde, 2018 yılında, iki gün kaldım ve gezme fırsatım oldu.

Bilecik

ULAŞIM

Bilecik  denilince, ilk akla gelenler: soğuk ve virajlı yolları. Bir yanda Bursa, öbür yanda Eskişehir. Bilecik-Bursa arası uzaklık: 95 km. Bilecik-Eskişehir arası uzaklık ise: 80 km. ve bu yol: yaklaşık 1 saat 15 dakika sürmektedir. Hatta: terminalden, Eskişehir’e direkt araba bulunmamaktadır. Tüm bunların yanında: hani Bilecik için hiçbir sosyal etkinliği yok diyenler olsa da, bu küçük şehir: İstanbul’a sadece: 250 km. uzaklıktadır. Yani, şehir merkezinden çıktığınızda, en fazla 4 saat sonra İstanbul’da olursunuz.

Son olarak, birkaç yer bağlantısı daha vermek istiyorum. Bilecik-Kütahya arası uzaklık: 110 km. Bilecik-Afyon arası uzaklık: 211 km. Bilecik-Ankara arası uzaklık: 313 km.

İl merkezinden,  demir yolu geçmektedir. Ankara-İzmir demir yolu şehir merkezinden geçiyor. Hatta: tren istasyonunun bulunduğu yerde, eski Bilecik şehrinin kurulu bulunduğu, ama Yunanlılar tarafından işgal yıllarında tamamen yakılıp yok edildiği için, yeni şehrin bugünkü yerinde kurulduğu söyleniyor.

Bilecik

TARİHİ

Bölgedeki ilk yerleşimin: MÖ.3000 yıllarına kadar indiği düşünülmektedir. Şehrin, bilinen en eski adı: Agrilion.

Takip eden dönemde: yörede, Bizanslılar egemen olurlar. Bu dönemde, şehre verilen isim: Belekoma. Ancak, o dönemdeki şehir yerleşimi: bugünkü yerde olmayıp, bugünkü yerleşimin doğusunda, Hamsu-Tabakhane derelerinin oluşturduğu vadiler arasında, bir kaya çıkıntısının üzerine inşa edilen kale ve çevresindedir.

Daha sonra: 1230 yılında: Selçukluların bir kolu olan Kayıların bir bölümü, Ertuğrul Bey idaresinde, Söğüt ilçesi ve çevresine yerleşirler. 1231 yılında ise, Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat, sınır ihlallerinde bulunan Bizanslılar üzerine bir sefer düzenler ve bu sefere bir akıncı olarak, Ertuğrul Bey’de katılır. Selçuklu ordusu, bu sefer sırasında, Bizans ordusunu yener ve Belekoma (Bilecik) tekfuru, vergiye bağlanır. Bu savaşta, Selçuklu ordusuna büyük katkıları olan Ertuğrul Gazi’ye ise, armağan olarak Domaniç bölgesi verilir.

Evet, şehrin, tarihindeki en öne çıkan özelliği: Osmanlı imparatorluğunun kurulduğu topraklar olmasıdır.

Çünkü: takip eden  dönemde: Kayıların başına geçen Osman Bey tarafından, büyük Osmanlı imparatorluğunun kuruluşu gerçekleştirilmiştir. 1299 yılında, Bilecik yani Belekoma şehri, Osman Bey tarafından ele geçirilir. Bu tarihten sonra, şehir, Osmanlı yönetiminde giderek gelişmiş, ancak, bulunduğu yer, fazla gelişimi engellemiştir. Osman Gazi tarafından, ilk fethedilen kale olması ve Şeyh Edebali’nin türbesinin burada bulunması, şehre daima ilgi gösterilmesine neden olmuştur. Önceleri: kale çevresinde kurulu olan şehir: zamanla Şeyh Edebali’nin Türbesi, Orhan Gazi Camisi yakınlarına doğru büyümeye başlamıştır.

Şehir: 8 Ocak 1921 tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edilir, ancak I. İnönü savaşları sonucu, bu işgal, sadece 4 gün sürer. 23 Mart 1921 tarihinde ise, II. İnönü savaşı başlar. Gerek I. İnönü ve gerekse II. İnönü savaşları, Bilecek toprakları üzerinde geçer. Ancak, daha sonraki dönemlerde, şehir, Yunanlılar tarafından yeniden işgal edilir ve bu işgal sırasında ve şehri boşaltırken: birçok yerde yangınlar çıkararak, şehri harabeye çevirmişlerdir.

Özellikle: Ertuğrul Gazi türbesinde, duvarlarda, günümüzde bile, mermi izlerini görebilirsiniz. Söylenenlere göre: Yunanlılar bu türbeye girerek, küstahça “Ertuğrul Gazi, yattığın yerden kalk ta, ardıllarını kurtar” çığlıkları atarak, türbeyi kurşunlamışlardır.

Bilecik

GENEL

İl, Marmara bölgesinin güneydoğusundadır. Ama, coğrafi bakımdan: ülkemizde, dört coğrafi bölgede de toprakları olan bir il olarak öne çıkmaktadır. Çünkü: il toprakları: Marmara-Karadeniz-İç Anadolu-Ege bölgelerinin kesişim noktasındadır. İl’in coğrafi özelliklerinden bir diğer öne çıkanı: Türkiye’nin küçük illerinden biri olmasıdır. En küçük il olmasa da, kapsadığı alan bakımından, son sıralardadır.

İl merkezinin, denizden yüksekliği: 500 metredir. Güneye, Karasu vadisine gidildikçe, yükseklik iyice azalmaktadır. İl topraklarının, yaklaşık % 50’lik bölümü ormanlıktır.

Coğrafi özelliklere bağlı olarak, il genelinde, 3 farklı iklim çeşidi görülür. İl merkezinde: İç Anadolu iklimi egemendir.

Tüm bunların yanında, Bilecik denilince, burada bulunan askeri birlikler de öne çıkıyor. Çünkü: tatil günlerinde, özellikle şehir merkezinde, büyük bir asker yoğunluğu görmek mümkün. Evet, bu şehirde “Jandarma acemi erlerinin eğitim gördüğü” bir askeri birlikte var ve buraya çeşitli fasılalarda gelen asker adayı gençler ve hatta aileleri, Bilecik şehrini hareketlendiriyorlar.

Yani: şehir ekonomisi: bizzat ziyaret ettiğim: bu şehre izinli çıkan askerler, Polis Okulu öğrencileri ve Üniversite öğrencileri üzerine yoğunlaşmış.

ŞEYH EDEBALİ

Edebali; Osmanlı imparatorluğunun kuruluş yıllarında, imparatorluk insan yapısının sağlam temellere oturmasında büyük emeği geçmiştir. Bu anlamda, Osmanlının manevi mimarı sayılmaktadır. Aslen: bir Selçuklu din büyüğüdür. Aynı zamanda: Osman Gazi’nin kayınpederidir.

Bu büyük insan için: her yıl, Eylül ayı başında, “Şeyh Edebali Kültür Şenlikleri” düzenlenmektedir. Bu şenliklerde: çeşitli folklor, sanat ve kültürel etkinlikler yapılıyor.

ERTUĞRUL GAZİ

Ertuğrul Gazi: Sivas yakınlarında: Moğol ordusu ile savaşan Selçuklu ordusunun yardımına koştuğu ve Selçuklu ordusunun zafer kazanmasında yardımı olduğu için, Selçuklu hükümdarı Alaeddin tarafından; toprak verilerek ödüllendirilir. Ankara taraflarına yerleşen Ertuğrul Gazi ve aşireti: daha sonra, 1231 yılında, Söğüt ve Domaniç bölgesine yerleşirler.

Aşiret: komşularıyla daima iyi geçinmeyi prensip edinir ve bunun sonucu olarak, güçlü bir durumda, rahat ve huzur içinde yaşarlar. Ertuğrul Gazi’nin ölümünden sonra ise, aşiretin başına, küçük oğlu, Osman Gazi geçer. Ertuğrul Gazi, yukarıda sözünü ettiğim, dönemin Ahi Şeyhi Edebali’den büyük destek ve yardımlar görmüş ve oğlu Osman Gazi’ye de, vasiyetinde bu durumu açıkça belirtmiştir.

 

OSMAN GAZİ

1258 yılında, Söğüt’te doğmuştur. Osmanlı devletini ve Osmanoğulları’nı kurmuş ve devlete ve soyuna adını vermiştir. 24 yaşında iken, babasının yerine geçer. 1289 yılında, Edebali’nin kızı ile evlenince, nüfusu ve gücü artar. Hükümdarlığı süresince, birçok fetihlerde  bulunur ve 1324 yılında, beyliği, Orhan Bey’e devreder. 1324 yılı, Şubat ayında, 67 yaşında iken, Bursa’nın fethini göremeden vefat eder. Vasiyeti üzerine: 1326 yılında, Bursa’daki türbesine gömülür.

BİLECİK ÜNİVERSİTESİ

Üniversite, 2007 yılında kurulmuştur. Rektörlüğe bağlı olarak bulunan üniteler: Fen-Edebiyat Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ve Fen Bilimleri Enstitüsü. 2010 yılı itibarı ile, üniversitenin bünyesinde: 8000 civarında öğrenci eğitim görmektedir.

NE YENİR

Bilecik merkezinde yöresel lezzetler tatmak isterseniz: alternatifleriniz şunlar olabilir. Dağ eriği ekşili kesme çorbası, bıldırcın kebabı ve nohutlu mantı. Tatlı olarak ise, büzme tatlısı deneyebilirsiniz.

Bunları bulamazsanız veya tercih etmezseniz: üzerine ekmek dilimleri kapatılmış, saç kavurma yemelisiniz.

NE SATIN ALINIR

Bilecik şehrinde, ilginizi çekerse: seramik hediyelik eşyalardan satın alabilirsiniz. Daha öncede sözünü ettiğim gibi, bu yörede, toprağın killi olması nedeniyle, seramik üretimi yaygın. Hatta, şehir merkezi yakınlarında, yol üzerinde bulunan fabrikaların; fabrika satış mağazalarında, mutlaka ilginizi çekecek bir şeyler bulup satın alabilirsiniz.

GEZİLECEK YERLER

Bilecik Şeyh Edebali Türbesi

ŞEYH EDEBALİ TÜRBESİ

Türbe: eski Bilecik şehrinin kurulduğu vadinin sırtında, küçük bir tepe üzerinde; mütevazi bir yapıdır.

Orhan Gazi tarafından yaptırılmıştır. Bu türbeye, taş merdivenlerle çıkılır. Ulaşım kolaydır. Bu yüzden: şehirde kaldığım sürede, burayı ziyaret ettim.

İlk yapıldığında kubbeli olan türbenin üstü, zamanla kiremitle örtülmüştür. Türbe yapısı: bir salon ve iki odadan oluşmaktadır. Büyük olan odada: mihraplı bir mescit bulunmaktadır. Diğer oda ise, sohbethane ve misafir ağırlamak için kullanılmıştır. Ortada, sandukaların bulunduğu ana kubbeli bölüm, kare şeklindedir. Bu bölümde, yedi büyük ve dört küçük sanduka bulunmaktadır. Tek bir giriş var. Yanlardaki duvarlarda görülen pencerelerdeki güzel işçilik, 16-17. yüzyıllardan kalmadır. Türbenin içinde: kıble yönünde, Sultan II. Abdülhamid’in tuğrası var. Çünkü: bu türde, Sultan tarafından tamir ettirilmiş.

Türbenin avlusunda, doğu yönündeki taş merdivenlerden indiğinizde ise, yine küçük bir türbe göreceksiniz. Burada da, Edebali’nin eşi ve kızı Malhatun gömülü.

Burada anlatılan ilginç bir söylentiden söz etmek istiyorum. Şöyle ki, Yunanlılar tarafından çıkarılan yangında, bu bölgede bütün yapılar yanmış olmasına rağmen, denilen o dur ki, bu türbe yanmamış. Hatta, türbeye baktığınızda, yangın izleri bile görünmemektedir.

Bilemiyorum, belki de sonradan yeniden inşa edildi. Bir de şu var: Türbe kayıtlarında şöyle bir not geçer: “ Türbenin çok kıymetli olan ve altın yaldızla tezyin edilmiş olan tavanı, II. Abdülhamit’in emriyle İstanbul’a nakledilmiştir.” Ancak, öğrendiğime göre, bütün araştırmalara rağmen, bu tavanın İstanbul’da nereye konulduğu veya nereye götürüldüğü bulunamamış.

ORHAN GAZİ CAMİSİ

Edebali Türbesinin 50 metre uzağındadır. Yani: bugünkü Bilecik şehrinin, 500 metre güneydoğusunda, eski Bilecik diye anılan yerdedir.

Cami: 1392 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından dedesi Orhan Gazi adına yaptırılmıştır. Ama, bazı kaynaklara göre ise: bu caminin, 1331 yılında, bizzat Orhan Bey tarafından yaptırıldığı da belirtilmektedir.

Yapı: dik bir uçurumun kenarında inşa edilmiştir. Uçurumun ön kısmında, kalın ve sağlam bir duvar üzerine oturtulmuştur. Genel plan olarak, kareye yakın, dikdörtgen şeklindedir. Ebatları: 17 x 16.5 metredir. Kalın duvarları, kaba taştan örülmüştür.

Asıl minaresi: ana binadan, 30 metre uzakta, bir kayanın üzerine inşa edilmiştir. Diğer iki minare ise, yapıya sonradan ilave edilmiştir. Ön cephenin iki yanında bulunmaktadır. Bu minareler, yapıya ait 1882 yılı fotoğrafında görülmemekte olup, sonraki bir tarihte yapıldığı sanılmaktadır. Bunların, Padişah II. Abdülhamit tarafından yaptırıldığı sanılıyor.

Yapı: II. Abdülhamit döneminde, önemli onarım görmüştür. 400 kişiye yakın cemaat alabilmektedir. Cami yapısı, sanat tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü: Osmanlı devri mimari sanatında, ilk kubbeli yapı örneğidir. Yani, bu yapıdan önce, gerek Selçuklular ve gerekse Osmanlılarda, kubbeli bir yapı görülmemektedir. Caminin 9.50 metre çapındaki basık kubbesi: sekizgen biçimli, dar bir kasnak üzerinde bulunmaktadır.

Biraz önce sözünü ettiğim onarım/restorasyon sırasında: kubbe üzeri, kurşunla kaplandığı için, yörede, cami “Kurşunlu cami” olarak da bilinmektedir.

Bilecik Saat Kulesi

SAAT KULESİ

İl merkezinde, şehre hakim bir yamaç üzerinde: Anadolu Lisesinin bahçesindedir.

Giriş kapısı üzerindeki kitabeye göre: 1907 yılında, Sultan II.  Abdülhamit döneminde, Musa Kazım Bey tarafından yaptırılmış ve 1987 yılında Bilecik Valisi Adil Yazar tarafından tamir ettirilmiştir.

Kule: yukarıdan aşağıya doğru genişleyen bir yapım usulü göstermektedir. Alttan itibaren, yukarıya doğru ilk iki kat ile kesme taştan başlayan yapı, yukarıda ahşaptır. En alt katta: kemerli büyük kapı üzerinde, yuvarlak bir pencere görülüyor. İkinci katta ise, balkon var. Balkonun hemen üzerinde ise, kadranlı saat var. Kulenin üzeri ise, piramidal bir külahla örtülmüş. Günümüzdeki görünümü, 1907 yılındaki orijinal görünümünün aynıdır.

İpekyolu üzerinde hareket eden hacı kafileleri, ticaret kervanları ve tüccarlar, bu saat kulesinde, saat başı çalan çanın sesi ile, zamanı öğrenirlermiş.

Bilecik Belekoma Kalesi

BELEKOMA KALESİ

Şehrin tarihi bölümünde belirttiğim gibi, eski Bilecik şehri, bu kalenin çevresinde kurulmuştur. Kalenin: yapıldığı dönemde, iki kısımdan ibaret olduğu ve şato şeklindeki birinci kısımda: Tekfur, ikinci kısımda: Tekfur ailesinin oturduğu ve diğer kadınların bulunduğu söylenmektedir. Günümüzde, kalenin surlarından eser kalmamıştır. Sadece, doğu cephesinde, kayaların boşluklarında, kalenin surlarının temel kalıntıları görülebiliyor.

ORHANGAZİ İMARETİ (AŞEVİ)

İl merkezinde: eski Bilecik şehri bölgesindedir. Orhan Gazi döneminde yapılmıştır. İpekyolu’nun Bilecik topraklarından geçen önemli bir bölümü üzerinde inşa edilmiştir. Bu nedenle, yapıldığı dönemde büyük hizmet görmüştür. Yapı: yüksek, iki kubbeli bir orta sahan ile, alçak, iki kısa bölümden oluşmaktadır. Yunan işgali sırasında, bu yapı, büyük hasar görmüştür.

Bursa şehri tanıtımı.

Eskişehir tanıtımı.