İstanbul Beşiktaş

besiktas-genel-2
İstanbul Beşiktaş

 

Bizans döneminde, Yaşka isimli bir rahip, Kudüs şehrinden dönüşünde, Hz. İsa’nın vaftizde yıkandığı taştan beşiği getirdi. Beşik: taştan yapılmış, insan biçiminde ve lahit benzeridir.

Beşik, buradaki bir kilisede muhafaza edilmeye başlandı. Bu taş beşik, daha sonra Ayasofya’ya götürülmüştür. Ancak 1204 yılındaki Latin Haçlı işgali sırasında çalınmıştır.

Günümüzde nerede olduğu bilinmemektedir. Bu yüzden, Bizanslılar: buraya “Taş Beşik” ismini vermişlerdir. Bu isim, günümüze “Beşiktaş” olarak gelmiştir.

Yörenin ismine ait bir diğer söylenti: burada sahilde tekneleri bağlamak için iki sütun vardı. Bu sütunların varlığı: merkezde, pazarın yanındaki kilisenin karşısında bulunan okul binasının kapısındaki yazıttan anlaşılmaktadır.

Ayrıca: Bizans imparatoru Romanus Lakepanus: Boğaziçi’nde kazandığı bir zaferin anısına buraya bir anıt taş diktirdi.

Daha sonra, yöne, bu taşın adıyla anılmaya başlandı. Yörenin ismi “Diplokonion” ve “Kionia” olarak bilindi.

Bizans döneminde, bölgenin en önemli yapısı: Aya Mamas manastırı idi.

Bizans’ın ardından, Türkler İstanbul’u fetih ettikten sonra: Boğaziçi kıyılarında yayılmaya başladılar ve buralarda yaptıkları birçok inşaatta, özellikle yıkılan Bizans yapılarının kalıntılarını kullandılar.

besiktas-genel-3
İstanbul Beşiktaş

 

Osmanlı döneminde: Beşiktaş kıyılarında, Hayrettin iskelesi denen ve donanma gemilerinin bağlandığı bir yer vardı. Donanma sefere çıkmadan önce, gemiler burada toplanıyordu. Bu yüzden, yöreye denizciler semti de denir.

Günümüzde, yörenin tam merkezindeki meydanlık bölüme, Osmanlı döneminde “Deve meydanı” denir. Deniz: Barbaros Türbesinin bulunduğu yere kadar gelirdi. Bu yüzden, türbenin bulunduğu yere “Hayrettiniye Meydanı ve İskelesi” denir.

Ancak, yörenin önemi ve ünü: burada yaptırılan “Beşiktaş Yalısı” ile arttı. Günümüzdeki Dolmabahçe Sarayının bulunduğu yerde yaptırılan bu yalı: 1746 yılı yapımıdır ve sonrasında birçok Osmanlı sultanı saraydan çok bu yalıyı kullanmayı tercih ettiler.

Özellikle 1748 yılında, Sultan I. Mahmut, sürekli olarak burada yaşamaya başladı.

Yalının özellikle geniş bahçeleri “Hadaik-i Hassa” olarak isimlendirildi. Ağaçlar içindeki Boğaziçi kıyılarının bu bölümümün sorumlu ve bakıcıları, Sarayın Bostancıbaşılarıdır.

En güzel bölümü: Sultan IV Murat tarafından yaptırılan Çinili köşktü. Burada: yedi kubbe bulunur ve yapının pencerelerinin önündeki çeşmelerden, şadırvanlara sular akar.

Sultan Murat, kendisini hicveden şair Nefi’yi, bu köşkün odunluğunda boğdurarak öldürtmüştür.

Beşiktaş yalısı haricinde, bir Türk mahallesi olarak yerleşime açılan burada, 20 yüzyıl başlarına kadar birçok ahşap konak ve konut yapıldı.

Bu ahşap konakların birisi: falcılığı çok meraklı olan Sultan II. Abdülhamit’in muskacısı Ebulhüda Efendiye aitti. Muskacı Ebulhüda, burada paşalar gibi yaşar ve sık sık Müslüman mahalle halkına ücretsiz yemek verirdi.

İstanbul günlük gezi planı hakkındaki yazım için.

Beşiktaş Sinanpaşa mahallesi tanıtımı ve gezilecek yerler hakkındaki yazım için.