Yalova

Yalova


1999 yılı depreminin olumsuz etkilerini kısa zamanda gideren ve günümüzde; özellikle termal kaplıcaları ve doğal güzellikleriyle öne çıkan bir şehir.

Yalova

ULAŞIM

Yalova, İstanbul-Kocaeli-Bursa illeri arasında, karayolu bağlantısıyla, üçgenin kesişme noktasındadır. Yalova-İstanbul arası uzaklık: 174 km. Yalova-Bursa arasındaki uzaklık: 69 km. Yalova-Kocaeli arasındaki uzaklık: 63 km. Yalova-Gölcük arasındaki uzaklık: 50 km. Yalova-Gemlik arasındaki uzaklık: 43 km. Yalova-Karamürsel arasındaki uzaklık: 30 km. Yalova-Orhangazi arasındaki uzaklık: 21 km.dir.

Yalova-Bursa bağlantılı karayolu, Samanlı dağlarının üzerinden geçtiği için: hem virajlı ve hem de iniş-çıkışlıdır. Oldukça işlek olan bu yolun, genişletilmesi çalışmaları halen sürdürülüyor.

Ankara-Yalova arası uzaklık: 407 km.dir. Güzergah: Ankara-Bolu üzerinden.

Yalova



GENEL ÖZELLİKLERİ

Yalova Depremi


DEPREM

Yalova: 1999 depreminden etkilenen yerlerden biri. Yalova’da resmi rakamlara göre: 2504 kişi deprem sonucu hayatını kaybetmiş. 15946 kişi, uzun yıllar boyunca, prefabrik evlerde barınmış. Her ne kadar birçok bina,, depremden zarar görse de, depremin kötü etkilerini en kısa zamanda silip atan ve yeniden normal yaşamın sürdürüldüğü bir yer olması nedeniyle; öne çıkan bir yöremiz.

Yani: depremden etkilenmiş olmasına rağmen, depremin olumsuz etkileri kısa zamanda temizlenip, normal yaşama dönülmüş. Bir de, Yalova’da bulunduğunuzda, çok miktarda “Yaşar Okuyan” ismi bulunan tabelalı tesisler göreceksiniz. Sanırım: bu insanın buraya çok hizmeti geçmiş ve yöre insanı, bu hizmetleri takdir etmiş ki, birçok tesise, ismini vermiş.

Yalova

KONUMU

Yalova, doğu kıyılarındaki düzlükler dışında, dağlık bir araziye sahip. Güneydeki dik yamaçlar: gür bir orman örtüsü ile kaplı. Orman alanlarının genişliği bakımından, Türkiye’nin sayılı illerindendir. İklim olarak: yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise ılık ve bol yağışlı geçer. Yalova’nın bence konum olarak en büyük özelliği: İstanbul’a yakın olması.

SAHİL ŞERİDİ

Yalova’nın sahil şeridi: 110 km. dir.

SÜS BİTKİCİLİĞİ

Yalova’nın en önemli özelliklerinden biridir. Seralarda süs bitkileri yetiştirilip, tüm ülkeye gönderilmektedir.



NE SATIN ALINIR

Yörede, halı dokumacılığı ve özellikle Sugören köyünde oldukça önemli bir geçim kaynağıdır. Burada dokunan ipek halılar, İstanbul’da ve Avrupa’da birçok alıcı bulmaktadır. Ayrıca: İl’de, çam ağacından ve ıhlamur ağacından yapılan, “gumuz” adlı bir çalgı aleti de bulunmaktadır.

 

TARİHİ


Yalova yöresinde yerleşim, çok eski tarihlere kadar gider. Önceleri bataklık bir alan olan, bugünkü il merkezinde, yerleşim ise daha sonradır. Kent merkezinde bulunan kaplıcalar, Antik çağda, Pythia Thermai olarak adlandırılmıştır.

İlk çağdan beri yararlanılan şifalı sıcak maden suyu kaynaklarında, tesislerin kurulması ve geliştirilmesi, kentin de büyüyüp gelişmesinde rol oynamıştır.

Yalova yöresi: tarih içinde: Bitinya, Roma, Bizans toprakları içinde yer almıştır. Yerleşmenin antik dönemdeki adı tam olarak bilinmemekle birlikte yöreye “Pylopyhtia ve Xenodochion denildiği, çeşitli kaynaklardan öğrenilmektedir.

11’nci yüzyılın sonlarında, bölgede Türkler görülmeye başlanır. Bu da, yöredeki sosyal ve kültürel yapıyı kökten etkileyen olay olur. Ancak: 1137 yılında Yalakonya Kalesi ve Çoban Kale düştükten sonra, Yalova yöresi, Emir Ali tarafından Osmanlı topraklarına katıldı.

15 ve 16’ncı yüzyıllarda, yöre için Yalakova ve Yalakabad adlarının kullanıldığı görülüyor. Yöre, Osmanlı topraklarına katıldığında, yörede Rum ve Ermeni nüfus hakimdi.

Bundan sonra da, Müslüman Türk nüfus giderek arttı. Özellikle: Balkanlardan çok sayıda göçmen bölgeye geldi.

Yalova

 

YALOVA İÇİNDE GEZİLECEK YERLER

BOTANIK-KARACA ARBORETUMU

1980 yılında, TEMA Vakfı kurucusu Hayrettin Karaca tarafından; 13.5 hektar arazi üzerine kurulmuştur.

Yalova-Termal kara yolunun üzerinde, il merkezine 5 km. uzaklıkta, Samanlı Köyü içinde bulunmaktadır. Burada: kaya bahçeleri, bitki bahçeleri, gül bahçeleri, minyatür bitkiler, Türkiye doğumlu bonsai bitki koleksiyonları ve diğer birçok örnek görebilirsiniz.

Tahminen 5 bin odunsu ve bir o kadar da otsu ve soğanlı bitki mevcuttur. Evet, gezmek isterseniz, burası Pazar günleri 13.00-18.00 arasında halka açık. Bunun dışında: gurup ve okullara, haftanın diğer günleri de, randevu alınması koşuluyla açıktır.

Gezi, rehber eşliğinde 1.5 saat sürüyor. Ziyaretin karşılığında ise, TEMA Vakfına makbuz karşılığı bağış yapma koşulu var. Yılda, yaklaşık 15.000 civarında yerli ve yabancı ziyaretçi, buraya giriyor.

Buranın günümüzdeki faaliyetleri: Üniversite öğrencilerine staj imkanı sağlamak ve halkın konuyla ilgili bilgisini arttırmak, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yapılan botanik bahçelerine bitki materyali sağlamak, bahçıvan eğitimi vermek, dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan arboretum ve botanik bahçeleriyle tohum değişimi yapmak, bitki koleksiyonunu genişletmeye devam etmek. Tüm bu faaliyetlerin finansmanı; Karaca

Arboretum’da bulunan, Karaca Arboretum Fidanlığı faaliyetleriyle sağlanıyor. Yani: fidan satışından elde edilen gelirle sağlanıyor

Yalova Atatürk’ün Yürüyen Köşkü
Yalova Atatürk’ün Yürüyen Köşkü

ATATÜRK’ÜN YÜRÜYEN KÖŞKÜ

Cumhuriyetin kurucusu Atatürk, tarımda modern teknikleri kullanması, çevre üreticilere örnek olması ve onların nitelikli fide, damızlık ihtiyaçlarının karşılanması için, kişisel mülkü olan Yalova’nın doğusundaki Millet Çiftliğini, bu amaca uygun olarak düzenletmiştir.

Çiftlik içinde, deniz kıyısında ikameti için, 1929 yılında, bir çınarın yanında, iki katlı, mütevazi bir köşk yaptırmıştır.

Ulu Önder Atatürk, Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünde ve deniz kenarında bulunan köşke geldiğinde, bahçıvanı: köşkün hemen yanındaki büyük bir ağacın dallarını kesmeye çalışırken görür. Hemen bahçıvanı yanına çağırır ve bunun nedenini sorar.

Bahçıvan da “ ağacın dalları köşkün duvarına kadar uzanmıştı” der. Bunun üzerine Ulu önder “Ağacın dalını kesmeyin, Köşkü kaydırın” emrini verir. Görev: İstanbul Belediyesi Fen İşleri Yollar-Köprüler Şubesine verilir.

Sorumlu Baş Mühendis Ali Nuri Anlar, binanın temellerini açtırır. Temellerin altına, zor ve çok yavaş ta olsa, raylar döşenir. Bina, rayların üzerinde doğuya doğru 4.80 metre kaydırılır. Atatürk, 11 Ağustos 1936 tarihinde yapılan bu işlemi: kız kardeşi Makbule hanım, Afet İnan hanım, Yunus Nadi Abalıoğlu, Muhafız Komutanı İsmail Hakkı Tekçe, Yaver Binbaşı Nasuhi Bey ve diğer ilgililerle birlikte, baştan sona izlemiştir.

Atatürk: 11 Haziran 1937 tarihinde, şahsına ait bütün taşınmaz mallar gibi, bu köşkü de Türk Milletine bağışlamıştır. Günümüzde, diğer tüm köşkler gibi, Yürüyen köşkte, halen müze olarak korunmaktadır.

Atatürk’ün bir dalının bile kesilmesini istemediği Ulu Çınar ve yanındaki köşk, ağaç sevgisi ve çevre bilincinin de bir anıtı olarak ziyaretçilerini beklemektedir. Yürüyen köşk: “Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü” arazisi içindedir.

Enstitü: Atatürk’ün 1920’li yıllarda gösterdiği Türk tarımının ileri tekniklerle donatılması amacı doğrultusunda: bilim, hizmet ve nitelikli materyal üretim amaçlı hizmetlerini sürdürmektedir.

Daha önce de söylediğim gibi: Atatürk her ne kadar buradan büyük keyif almakta idiyse de, ölümcül hastalığının ilk teşhisi burada konulmuştur. Yalova kaplıcalarına; bu bölgede gerek kendisi huzur bulduğu için ve gerekse bölge halkının o yıllardaki, temizlik gereksinimlerini karşılamak için, büyük önem vermiş ve kaplıcaların gelişmesini, büyümesini, imarını sağlamıştır.

Evet, buyurun köşkün içini gezelim. Köşkün en büyük özelliği: kullanıldığı zamanki eşyaları ile birlikte muhafaza edilmesi ve günümüze ulaşmış olması. Binaya girdiğinizde: bu eşyaların halen yerli yerinde bulunması hemen dikkati çekiyor.

Öyle ki, tuvalette kullanılan tuvalet kağıdı bile, aynen olduğu gibi duruyor. Köşkün arkasında, zemin altında, ısıtma tertibatının bulunduğu bölüm var. Burada: büyük bir kuzine sobası bulunuyor. Ayrıca: ön cephede, zemin katta, tamamen deniz manzaralı olan, binanın ön bölümüne ulaştırılan, bir taraça bölümü var.

Burası da muhteşem, burada toplantılar yapılıyormuş. Ayrıca: kenarda, o dönemde Atatürk tarafından dinlenen plaklar hala duruyor. Atatürk’ün yattığı yatak, üstündeki yorganla birlikte muhafaza edilmiş. İçeri girdiğinizde, sanki uzun yıllardır temizlenmemiş ve her yanı toz tutmuş, bir yere girdiğinizi düşünüyorsunuz.

Ama, bir yandan da, bu ev ve eşyaların, Atatürk tarafından bizzat kullanılmış olduğunu düşünüyor ve bambaşka hayallere dalıyorsunuz. O büyük insanın yaşam tarzını, yaşadığı yerleri gezmek, başka bir alemde gibi olacaksınız.

Yalova yöresine gidip te, bu köşkü görmeden ayrılırsanız, inanın büyük eksiklik. Atatürk’ün doğa ve ağaç sevgisini de yansıtan ve bu sevginin büyüklüğünü ortaya koyan, bu köşk’e mutlaka gidin.

Yalova Açık Hava Müzesi

AÇIK HAVA MÜZESİ

Yaşar Okuyan Bulvarı Sanat Sokak köşesindedir. Kültür Bakanlığı tarafından kurulmuştur. 6000 yıllık geçmişe sahip, Yalova’nın çeşitli yerlerinden çıkan ve değişik yerlerde muhafaza edilen tarihi eserler toplanarak, burada sergilenmektedir.

2003 tarihinde açılan bu müzede: Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserler bulunuyor. Ayrıca: Yalova’nın çeşitli bölgelerinde bulunan eserlere ait maketler de bulunuyor.

2005 yılı sonu itibarıyla, Yalova’da çeşitli tarihlerde çıkarılan 46 adet mevcut tarihi eserlerin envanter bilgileri hazırlanmış. Tarihi eserlere ilginiz varsa, ziyaret edebilirsiniz.