Artvin

Artvin

Hiç düz yeri bulunmayan bir il. Ayrıca: Artvin, boğaları ile ünlü bir yer ve zaten simgesi de: boğa. Tüm bunların yanında: ülkemizde, müzesi bulunmayan ender şehirlerden biri.

Artvin

ULAŞIM

Artvin-Ankara arası uzaklık: 999 km. Artvin-İstanbul arası uzaklık: 1314 km. Artvin-İzmir arası uzaklık: 1579 km. Artvin-Bursa arası uzaklık: 1327 km. Artvin-Erzurum arası uzaklık: 203 km. Artvin-Trabzon arası uzaklık: 234 km. Artvin-Rize arası uzaklık: 159 km. Artvin-Ardahan arası uzaklık: 235 km. dir.

Karadeniz turuna çıkar ve Artvin şehrini görmek isterseniz: Hopa’dan sapmanız gerekiyor. Bu sapaktan sonra, yaklaşık 75 km. ilerledikten sonra, Artvin şehrine ulaşabilirsiniz. Ama: dik bir yamaç üzerine kurulu kente, keskin virajlar ile dolu bir yolla ulaşılıyor.

Buraya uçak ile gitmek isterseniz, en yakın havaalanı: Erzurum. Ama, uçaktan inince, 203 km. lik bir yolculuk daha yapmak gerekiyor.

Artvin

TARİH

Artvin ve çevresi: köklü ve zengin uygarlıkların yaşadıkları bir bölge olarak öne çıkıyor. İlk yaşadığı düşünülen kavim ise: Hurriler. MÖ.2000 yılında, Hurriler, Artvin ve çevresinde, site devletleri kurmuşlardır. Daha sonra, bölgede, MÖ.1360 yılında, Hitit hakimiyeti görülüyor.

Takip eden dönemde: Hurilerin soyundan gelen Urartular; başkenti Van olan, Anadolu merkezli bir devlet kurarlar. Bu devletin sınırları: kuzeyde, Artvine kadar ulaşır. Ancak: doğudan gelen İskitler tarafından yıkılırlar. Böylece, Artvin ve çevresi; İskit devletinin batı sınırı olur.

İskitler sonrası, bölgede Arsaklar egemen olurlar. Daha sonra, Bizanslılar bölgeyi ele geçirirler. 1040 Dandanakan savaşında Gaznelileri yenen Selçuklular, 1048 yılında, Pasinler savaşı ile, Artvin sınırına gelirler.

Büyük Selçuklu Devletinin yıkılışından sonra ise: Artvin, Azerbaycan merkezli, İldeniz oğlu Atabeyliğine bağlanır.

Osmanlılar ise, I. Selim döneminde: bölgeyi ele geçirirler. Yaklaşık 250 yıl, Osmanlı devleti, bölgeye egemen olur. 1828 Osmanlı-Rus savaşı ve savaş sonucu imzalanan Edirne Anlaşması ile, Artvin Osmanlının elinde kalır.

Daha sonraki tarihi süreçte, bölgede Rus işgali görülüyor. Ancak: Bolşevik devrimi sonucu, 18 Aralık 1917 tarihinde, Ruslar, Artvin den çekilirler. Daha sonra, 45 yıl Gürcüler bölgeyi işgal ettiler.

7 Mart 1921  tarihinde ise, Artvin’de Türk bayrağı dalgalanmaya başladı. 1926 yılında, Artvin vilayet haline getirildi.

İsim öyküsüne gelince: Artvin, 3000 yıllık tarihi süreç boyunca, defalarca isim değiştirmiştir. Artvin ismi: şehri kuran, Türk İskit Bey’inin adından gelir. Osmanlı devleti zamanında, şehre: Liva denilmiş ve 1936 yılında, Çoruh ismi kullanılmış ve 1956 yılında ise, bugünkü Artvin ismi kullanılmaya başlanmıştır.

Artvin

GENEL

Çoruh nehri, ili ikiye bölüyor. Bunun dışında, arazi olarak, genellikle dağlıktır. Kıyıdan iç bölgelere gidildiğinde, arazi birden yükselir. Bunun sonucunda: il topraklarının, yalnızca binde 2’lik kısmı düzlüktür.

Yüzölçümü bakımından, ülkemizin 55. ili, nüfus bakımından ise, ülkemizin en kalabalık 75. ilidir. Ancak: kent merkezinde, üzerine kurulduğu coğrafyanın bir özelliği olarak, kent meydanı yok. Valilik binasının bulunduğu küçük alan, kentin merkezi sayılıyor.

İdari binalar ve genel alışveriş mekanları, bu meydancık çevresinde yoğunlaşıyor. Yani, şehrin hareketliliği burada.

Meydancığın çevresindeki panolarda ise: boğa güreşi figürlü Artvin manzaraları görebilirsiniz.

Yer altı zenginlikleri açısından, bölge önem taşır Özellikle; ülkemizin en zengin bakır madeni yatakları, Artvin bölgesinde bulunur.

İklim ele alındığında ise: yüksek kesimlerde kışlar sürekli ve bol karlı, yazlar ise serin geçen bir iklim hakimdir. İl topraklarının, yaklaşık % 55 lik bölümü, ormanlar ile kaplıdır. Ormanların büyük bölümü, iğne yapraklı ağaçlardan oluşur.

Çoruh Nehri: İlin en büyük akarsuyudur. Mescit dağlarından kaynağını alarak, Bayburt’u geçer ve Yusufeli İlçesinin Yokuşlu Köyünden, Artvin il sınırlarına girer. Batum’un güneybatısından, Karadeniz’e dökülür. Çoruh Nehrinin uzunluğu: 376 km. dir. Bunun: 354 km. si Artvin il sınırları içindedir.

Turizm: Artvin ili, milli parklarıyla ünlüdür. Şavşat ilçesindeki Karagöl-Sahara Milli Parkı içinde bulunan: Şavşat-Karagöl ve Borçka-Karagöl, turistik özellikleri ön plana çıkan yerler. Ayrıca: Camili yöresi: UNESCO tarafından, biyosfer rezerv alanı olarak belirlenen, ülkemizdeki tek bölgedir.

Her yıl: Ağustos ayı içinde, “Kafkasör Festivali” düzenleniyor ve 3 gün sürüyor. Kafkasör: bir yayla. Ayrıntılı bilgiyi, aşağıda vereceğim.

ÇORUH ÜNİVERSİTESİ

Evet, Çoruh Üniversitesi, Artvin ilinde kurulu. Ancak: Üniversite hakkında, herhangi bir bilgi sahibi olmak mümkün değil.

Çünkü: internet ortamındaki kayıtları yeterli değil. Yani: internet siteleri, bir üniversiteye yakışmayacak derecede eksikliklerle dolu. Bu yüzden, sizlere bilgi veremiyorum. Umarım Üniversite yönetimi, en kısa zamanda, kendi internet sitelerini yeterli ölçüde bilgi verecek şekilde geliştirirler.

KANO-RAFTİNG TURİZMİ

Artvin denilince, burada Çoruh nehri üzerinde: rafting, kano ve nehir kayağı gibi akarsu sporları yapılıyor. Çoruh nehri: 3225 metre rakımlı Mescit dağlarından doğarak, toplam 466 km. kat ettikten sonra, Gürcistan sınırları içinden, Karadeniz’e  dökülmektedir.

Nehir aynı zamanda, dünyanın en hızlı akan nehirlerinden biri olarak öne çıkıyor.

Çoruh nehri vadisi: zengin florası ve faunası ile, aynı zamanda kuşların göç yolları üzerindedir. Nehir çevresinde: nesli tükenmekte olan kızıl akbaba türü koloniler yaşamaktadır.

Nehirde: 4 farklı etapta, rafting yapılmaktadır. Zorluk dereceleri: 1,2,3,4,5 ve 6 ya kadar çıkmaktadır. Profesyonel sporcuların tercih ettiği nehirde, 1993 yılında, 4.Dünya Akarsu Şampiyonası yapılmıştır.

 

NE YENİR

Artvin yöresinde: süt ve süt ürünlerinden yapılan yemekler: peynir kuymağı ve kaymak kuymağı. Sebzelerden ve kır otlarından yapılan yemekler: dağ pancarı, kuş yemeği, gımı, yaban semizotu, ebegümeci. Bunlar dışında: taze asma yaprağı ve lahanadan: sarma yapılmaktadır.

Tüm bunların dışında: taze fasulyenin kurutulmuşundan: puçuko denilen özel bir sebze yemeği yapılmaktadır.

Hamur işlerine gelince: Laz böreği, katmer, erişte, hınkal, çergebaz, bişi sayılabilir.

Evet, yemek kültürü geniş. Mutlaka şaşırdınız. Neyse, özellikle yemenizi önereceğim yemekler şunlar: Beyaz patates yemelisiniz. Yuvarlık bir şekilde dilimlenmiş olan beyaz patates, üzerine yağlı peynir serilerek fırınlanır ve öylece ya da balla yenir. Çok özel bir damak tadıdır.

NE SATIN ALINIR

Dokumacılık: Artvin yöresinde: kilim, cecim ve ehram/şal dokumacılığı öne çıkıyor. Ayrıca: Şavşat kilimleri de, gerçekten muhteşem. Bu arada: Yusufeli ilçesinde ehram dokumacılığı yaygın olarak yapılıyor.

Ehram tezgahlarında üretilen kumaşlar; gayet ince ve zarif olması nedeniyle  önem kazanıyor.

Ehram motifleri: yörede “hanımeliçar” olarak biliniyor. Genellikle, kadınlar tarafından, özel günlerde örtü olarak kullanılıyor. Bunu örten insana bir statü ve saygınlık kazandırıyor.

Ağaç İşleri: Artvin bir orman ülkesi olduğundan: burada, ahşap sanatı da çok gelişmiştir. Hediyelik eşya mahiyetinde: sepetler, hayvan figürleri, evler, kaşıklar gibi ürünler üretilip, satışa sunulmaktadır.

Tüm bunların dışında: Artvin yöresinden: bal satın alabilirsiniz.

Artvin kano-rafting

GEZİLECEK YERLER

Artvin Kafkasör Turizm Merkezi

KAFKASÖR TURİZM MERKEZİ

İl merkezinin, güneybatısında, merkeze 10 km. uzaklıktadır. Yolu asfalttır. Yaylanın yüksekliği: 1250 metre olup, altyapı hizmeti götürülmüştür. Belediye tarafından hazırlanmış, bungalov tarzı konaklama imkanları bulunmaktadır.

Buranın en büyük özelliği: her yıl, Haziran ayının ikinci haftasında, burada 4 gün süren boğa güreşleri ve karakucak güreşleri yapılmaktadır.

Bu etkinlik: yöre halkı tarafından büyük ilgi görmektedir, eğer sizde, bu tarihlerde burada olursanız, mutlaka katılın. Tam bir festival havasında yapılıyor.

Bu yaylada, ayrıca: Cıskaro, Yalnızhasan ve Acısu olarak isimlendirilen, şifalı sular da bulunuyor. Sezon boyunca, buraya ulaşmak için Belediyeye ait minibüsler hizmet veriyor. Yaylada kalmayı düşünenler için, konaklama imkanları da var.

CAMİLİ (MACAHEL) YÖRESİ

UNESCO tarafından, ülkemizdeki tek, biyosfer rezerv alanı olarak belirlenmiştir. Ancak, merkeze bayağı uzak. Borçka ilçesinin ilerisinde, Gürcistan sınırına yakın bir yerde. Yörenin eski adı: Macahel (Maçahel).

Yükseklik: 1830 metre. Öyle ki, kışın, 6 ay buradaki köylerin karayolu bağlantıları kesiliyor. Yani, dünya ile bağlantıları kopuyor. Buraya ulaşmak için: BİYOTEMATUR tarafından, doğa turları düzenleniyor.

Birer hafta süreli, doğa yürüyüşü ağırlıklı turlara en fazla 20 kişi katılıyor. Konaklamalar: bölge şartlarında köy evi, misafirhane, köy ve çadır kurularak yapılıyor.

Yemekler: bölge halkı tarafından, yerel imkanlarla ve köy kadınlarınca yapılıyor.

Katılımcılar: Trabzon, Kars ve Erzurum illerinden başlayan gezilerde, tam pansiyon hizmet alıyorlar. Burada kurulan laboratuvarlarda: dünyanın en kaliteli ballarını üreten Kafkasya arıları, bilimsel yöntemlerle yetiştiriliyorlar.

Burası hakkında söylenecek birçok şey olmasına rağmen, ben kısaca bir şey söyleyip konuyu kapatacağım.

Dünya Bankası: Türkiye’de, İğneada, Sultan Sazlığı ve Köprülü Kanyon ile birlikte, burayı da, mutlaka görülmesi gereken yer olarak ilan etmiş. Ama, ulaşım zor. Burada daha çok, özel doğa turları düzenleniyor ve bu turlara katılabilmek için özel donanım ve elbette fiziki güç gerekiyor.

Artvin Livaneli Kalesi

LİVANE KALESİ

Kale: askeri bölgede bulunduğu için, gezmek istendiğinde izin almak gerekiyor. Kentten, buraya gidiş için bir yol var. Ancak: dönüş zor, çünkü rampa yukarı çıkmanız gerekiyor. Bu nedenle: dönüş için araç tercih etmenizi öneririm.

Livane yöresi: tarihi süreç içinde, birçok ve değişik toplulukları ve kültürlere yurt olmuştur. Livane kalesi ise: Çoruh nehri üzerinde bulunan köprünün karşı yanındadır. Yani: Artvin köprübaşı mevkiinde bulunuyor. Irmak yatağından: 70 metre yükseklikte bir ana kayaya bağlanmış konumdadır. Yüksek kulesi ile dikkat çekiyor.

Kesin olarak bilinmese de, 10.yüzyılda, Bağratlı krallığı zamanında yapıldığı düşünülüyor. 16.yüzyılda Osmanlı döneminde onarım görmüştür. Kale içinde: su deposu (sarnıç) ve bir küçük kilise (şapel) bulunuyor. Günümüze sağlam olarak gelmiş bir kale olması nedeniyle, görülmeye değer.

Artvin Çarşı Merkez Camii

ÇARŞI MERKEZ CAMİSİ

İlk olarak, 1860-1861 yılları arasında yapılmıştır. Artvin halkı tarafından inşa edilmiştir. 1954 yılında tamamen yıkılmış ve 1957-1958 yılları arasında, aynı yerde, bugün görülen cami yeniden inşa edilmiştir.

Ancak: cami temellerine kadar yıkılırken, minareye, minbere ve kürsüsüne zarar verilmemiştir. Dolayısı ile, şu an görülen caminin: minaresi, minberi ve vaaz yeri, 1860 yılında ilk yapıldığı şekliyle durmaktadır.

Artvin Dolishane (Hamamlı) kilisesi

DOLİSHANE (HAMAMLI) KİLİSESİ

Hamalı köyündedir. İl merkezine 32 km. uzaklıktadır. Artvin-Şavşat karayolunun, Berta köprüsü mevkiinden, 6 km. yol ile gidilmektedir. Kilisenin: 10.yüzyılda, Bagratlı kralı Sumbath (945-958)tarafından mimar Gabriel’e inşa ettirildiği biliniyor.

Güney cephesinde: “işlemeli güneş saati” varmış. Döneminin mimari özelliklerini yansıtması açısından ilginç. Yalnız: güneş saati çalınmış, bugün yalnızca, takılı bulunduğu yeri görmek mümkün.

14. yıla kadar işlevini sürdüren kilise: 17.yüzyılda, camiye çevrilmiş ve bir süre cami olarak da kullanılmıştır. 1958 yılında kısmen onarılmış ve günümüzde köy camisi olarak kullanılmaktadır. Cami, eskiden bir manastır olması nedeniyle, ismi kilise camisi olarak geçmektedir.

Artvin Porta (Pırnallı) Manastır Kilisesi

PORTA (PIRNALLI) MANASTIR KİLİSESİ

Merkeze bağlı, Pirnallı köyünün Bağlık mevkiindedir. Gürcü manastırıdır. Köyün güneybatısında, iki vadi arasında kalan ve kuzeyden güneye doğru alçalan sırt üzerinde kurulmuştur. Araç yolu yoktur. Yöredeki Ortaçağ yerleşmesinin özelliklerini taşıyan ve günümüze ulaşmış en önemli yapılardan biridir.

Manastırın çan kulesinin cephesinde bulunan kitabesinde ve yazılı kaynaklardan elde edilen bilgilere göre: buradaki ilk yerleşme, Rahit Kandza önderliğinde Bagratlı krallarından I. Bagrat (826-876) tarafından gerçekleştirilmiştir. Daha sonra ise: Kral I. Aşot’un torunu Prens Khaouli (896-918) tarafından yapılaşma sürdürülmüş ve Kral Gürgen (918-941) in saltanat yıllarında ise, son şeklini almıştır.

Manastırın yerleşim planına bakıldığında, Tao Klarjheti bölgesinin o dönemlerdeki en önemli kültür ve dini merkezi olduğu anlaşılmaktadır.

Kilise kalıntıları arasında: bir çan kulesi, bir şapel ve bir çeşme günümüze ulaşmış. Çevresi: mezra evleri ile çevrilmiş durumdadır. Yapı, günümüzde kullanılmamaktadır.

Kilise: 18.5 x 12.7 metre ölçülerindedir. Tenha bir bölgede bulunduğundan, terk edildikten sonra kullanılmamış ve bu yüzden harap olmuştur Cephesindeki düzgün kesme taşlardan bir kısmı sökülmüştür. Pencerelerin ise birçoğu bozulmuştur. Yapı yıkık olduğundan, herhangi bir fresk görülmektedir.

Çan kulesi: Kilisenin güneybatısındadır ve iki bölümden meydana gelir. 4.80 x 4.55 metre ölçülerinde, kare planlı bir katın üzerine, ikinci bir kısım var. Alt katta, batı cephesinde kapı var. 16 yüzeyden oluşan ikinci kata: üstten ve alttan, birer bilezikle sınırlanan, silindirik kaideden sonra geçilmektedir.

Burası  da, 1994 yılında, hemen çan kulesinin doğu cephesine bitişik mezra evinde yangın çıkması sonucu, bir hayli tahrip olmuştur. İç kısım, yangından bir hayli etkilenmiş. Çan’ın asılı bulunduğu aksam dururken, çan yerinden alınmış, kayıp.

Külahın tepe noktasında: günümüzde tahrip olmuş olarak görünen, haç kaide altlığı görülüyor. Yapının kuzeydoğu cephesinde, iki adet Gürcü alfabesinden oluşan yazıt bulunuyor.

Şapel ve Çeşme: Manastıra sonradan eklenmiştir. Kiliseden yaklaşık 150 metre uzaklıktadır. Çeşme, şapelin doğu cephesindedir. Şapel: önden bakıldığında, gözetleme kulesini andırıyor. Cephenin ortasında çok dar ve basit işçilikli mazgal pencere var. Alt kısım ise, çeşme ile canlandırılmış.  Çeşmenin suyu: çok uzaklarda, toprak borularla getirilmiştir. Su: yekpare taştan oluşan aynalık kısmına açılan iki göze ile akıtılmıştır.

Evet: günümüzde, bir hayli tahrip olmuş olmasına rağmen, başkaca yapılar da var. Bunların manastırın işleviyle ilgili oldukları açıktır. Örneğin: Şapel-Çeşme kompleksinin, 50 metre kuzeyinde, tamamıyla toprak seviyesinin altında inşa edilen, dikdörtgen planlı ve tek odadan oluşan bir yapı daha var. Burası da, şekil olarak, “zindan” diye anılıyor.

Artvin Hatila Vadisi Milli Parkı

HATİLA VADİSİ MİLLİ PARKI

İl merkezine, 10 km. uzaklıktadır. Stabilize bir yol ile ulaşılıyor. Ülkemizdeki 33 milli park alanından biridir. Vadide: Hatila Deresi ve birçok yan derecikler var.

Vadi boyunca: değişik kayaç türleri var. Vadinin genel karakteri ise: V tipi, dar tabanlı, genç vadi özelliğinde. Vadi boyunca: eğim kırıkları ortaya çıkmış. Bu eğim kırıkları: akarsu şelaleleri oluşumunu sağlamış.

Vadinin orta ve yukarı ağzında: çok zengin ve yoğun olan vejetatif örtü var. Bu örtü: bünyesinde çok çeşitli bitki türlerini barındırıyor. Bu türler içinde, belirgin özellik, bitki örtüsünün genel olarak Akdeniz iklim karakterini yansıtması. Bitki türleri arasında: endemik karakterde olanlar var. Bu türlerin sayısı: 500’ü geçiyor.

Vadi: ayrıca, zengin bir fauna da içeriyor. Bu fauna içinde: en çok rastlanan türler: ayı, domuz, tilki, porsuk, yaban keçisi, sansar, atmaca, kartal, çakal, dağ horozu, Hopa engereği ve alabalık.

Evet, bu doğal öğelerin birleşimi sonucu, vadide, eşsiz bir peyzaj güzellikleri ortaya çıkıyor ve bu durum da zengin rekreasyonel potansiyel oluşturuyor.

Milli park içinde: ziyaretçilerin günübirlik ve kamp yapmaları için belirlenmiş yerler var. Çadırla, karavanla ve belirli kapasitelere sahip bungalov tipi, doğal ortamla uyumlu tesislerde konaklamak mümkün.

Artvin Berta Köprüsü

BERTA KÖPRÜSÜ

Eski Ardanuç-Şavşat yol ayrımında; Çoruh ırmağını besleyen, Berta Suyu üzerinde kurulmuştur. Artvin-Şavşat karayolunun 21.km.de bulunmaktadır.

Osmanlılar tarafından yaptırılmış olup, 64 metre uzunluğundadır. Genişliği ise: 5 metredir. Yüksekliği: yaklaşık 7.30 metredir. 0.50 metre yüksekliğinde ve 0.55 metre genişliğinde, taştan bir korkuluk bulunmaktadır.

Köprü: üç gözlüdür. Ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Ancak: 1878 yılından önce, Osmanlılar tarafından yapıldığı bilinmektedir. Taş malzeme kullanılmıştır. Yuvarlak kemerlerle vurgulanan gözlerin her biri 9.15 metre genişliğe ve 3.30 metre yüksekliğe sahiptir.

İç yüzeyleri, kemer başlangıç yerlerinde, karşılıklı simetrik olarak yerleştirilmiş, beşer adet barbakan boşluk görülmektedir. Herhangi bir süslemesi bulunmayan yapının, tüm yüzeyleri, düzgün taşlarla kaplanmıştır.

Günümüze sağlam olarak gelmiştir. Ancak, hemen yanına yapılan yeni köprü kullanılmaktadır. Yalnız: Berta köprüsü ile ilgili ilginç bir durum var. Hatta; tam bir Karadeniz yöresi fıkrası gibi, değişik bir hikayesi var.

Şöyle ki: Çoruh nehri üzerinde, 1998 yılında yapımına başlanan, Deriner Barajının inşaatı, 2011 yılında bitirilecekmiş. Artvin yöresi insanı: Karayolları Genel Müdürlüğüne müracaat ederek, bu köprünün, buradan başka yere taşınmasını istemiş.

Ancak: Karayolları Genel Müdürlüğü ilgilileri, köprünün yerinden sökülmesinin doğallığı bozacağını, barajın ekonomik ömrünü tamamladığında, köprünün nasılsa yeniden ortaya çıkacağını söylemişler.

Ancak, unutulan bir nokta var, barajın ekonomik ömrünün 100 yıl sürecek olması. İşte, ülkemizdeki tarihi eserlere, kalıntılara karşı yaklaşım, anlayış bu.

Artvin Cehennem Deresi Kanyonu

CEHENNEM DERESİ KANYONU

Artvin-Ardanuç karayolunun, 25. km. dedir. Ardanuç ilçe merkezine ise, 7 km. uzaklıktadır. Kanyonun içine doğru ilerledikçe, ilginç manzaralar dikkati çekiyor.

Ancak: bu kanyonun tanıtımı yapılmadığından, fazla bilinmiyor. Yine de, ilgi çekici doğal yapısı ile görülmeye değer bir yer olarak öne çıkıyor.

Rize şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Ardahan şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.