Avusturya Graz

Avusturya Graz

Avusturya’nın diğer şehirlerini gezenler tarafından yapılan bir yorum gereğince: Graz için: Avusturya ülkesinin en depresif, romantik ve güzel şehri dir denebilir. Viyana şehrinin düzensizliği ve genişliği, Salzburg şehrinin küçük olmasına rağmen ferahlığı ama rahatsız edici ukalalığı, İnsburk şehrinin dağların arasına sıkışmışlığı yanında, Graz şehri: hemen fark edilmektedir.

Ara sokaklar, caddeler, meydanlar, geçitler: hepsi harikadır. Özellikle: kışın gidip, geceleri bu şehri gezmenizi öneririm, çünkü: gece karanlığındaki bembeyaz ortam, büyük keyif vermektedir.

Öte yandan: bu şehre Avusturyalılar “verbotsstadt” diyorlar yani “yasaklar şehri”.

Çünkü: bu şehirde, Avusturya’nın diğer şehirlerinde olmayan yasaklar bulunmaktadır.

Bunların bir kısmı: dilencilik yasak, tramvayda telefonla konuşmak yasak, şehir merkezinde izin almadan sokakta müzik yapmak yasak, şehir merkezinde içki içmek yasak.

Bir anlamda, bu müzik işi iyi denebilir, çünkü şehirde çok sayıda müzisyen var, sanırım böyle bir yasak olmasa: şehrin her adımında müzik yapan insanlar görmek mümkün olacak hale gelirdi.

Şehir, Avusturya’nın ikinci büyük şehridir.

Öte yandan: yüzyıllar boyunca, şehir Slovenya’nın başkenti olarak kullanılmıştır. Avrupa’nın diğer birçok şehrinde olduğu gibi, burada da, şehrin ortasından nehir geçmektedir. Mur nehri üzerinde 15 köprü bulunmaktadır.

Oldukça coşkulu akan bu nehrin derinliği azdır. Üzerinde ulaşım yapılmamaktadır. Ancak: rafting, surf yapmak mümkündür. Mur kenarında yürüyüşler yapabilirsiniz.

Şehir: deniz seviyesinden 474 metre yüksekliktedir. Hatta: şehirde en yüksek yer “saat kulesi” olarak bilinir ve şehirdeki gençler, bir gelenek olarak: ilk öpüşmelerini bu mekanda yaparlarmış.

Şehirde: 300 bin kişi yaşamaktadır.

Bu nüfusun büyük bölümü öğrencidir. Çünkü: şehirde 6 üniversite bulunmakta ve bunlarda 45 bin civarında öğrenci bulunmaktadır. Şehrin ortasında, oldukça iyi olduğu söylenen bir teknik üniversite bulunmaktadır.

Şehirde yaşayan 6 kişiden birinin üniversiteli olduğu ve hatta şehir ekonomisinin “Erasmuscu” lar tarafından döndürüldüğü söyleniyor.

Alternatif akımı, MR, mikrodalga fırın, elektronik mikroskop gibi önemli buluşlar buradan dünyaya yayılmıştır. Hatta: radyoyu bulan Nikola Tesla gibi, dünyanın en önemli bilim adamının da, Graz Technics Üniversitesinde okuduğu söyleniyor.

Öte yandan: Avrupa’nın tek “Caz” Fakültesi de buradadır.

Şehir: 2003 yılında Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilmiştir. Tam bir kültür şehridir. Her türlü sanat bulunur. Kunsthaus ve operası meşhurdur. Sürekli olarak: bir sergi, bir konser, bir etkinlik söz konusudur.

TARİH

Şehrin tarihine fazla ayrıntılı girmek istemiyorum. Sadece birkaç kısa bilgi ile yetineceğim. Graz şehrine ait ilk yazılı belge: 1128 yılına dayanmaktadır. 1379 yılında şehir Habsburg hanedanının başkenti olur ve bu durum 1619 yılına kadar sürer. Takip eden dönemde ise: İtalyan mimarlar şehirde inşa ettikleri heybetli yapılarla Rönesans’ı yaşatmışlardır.

Graz şehri: Osmanlı tarafından fethedilmiş bir yer olarak bilinir. Osmanlılar, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Graç seferi adı altında burayı ele geçirmişler ve hatta: yakın zamanda televizyonda izlediğimiz “Muhteşem Süleyman” dizisindeki ünlü vezir İbrahim Paşa tarafından burası ele geçirilmiştir.

Ancak: Pargalı İbrahim Paşa hakkında anlatılanlar, karargahı Palais Saurau’da yaşananlar ve günümüzde de hala burada pencereden sarkık halde bulunan yeniçeri ahşap heykeli: yaşadıkları Türk nefretini en kolay yoldan anlatmaya yetmektedir.
1809 yılında ise, şehirde Napolyon askerlerinin işgali görülür.

ULAŞIM

Şehrin, 71.5 km. batısında, LNZ.Linz (Hörsching) havaalanı bulunmaktadır. Şehre yakın diğer havaalanları: Viyana 106 km. uzaklıktadır. Trenle, Viyana-Graz arasındaki yolculuk yaklaşık 2.5 saat sürmektedir. Viyana-Graz arasındaki yolculuk için otobüs seçerseniz ücret 22 Euro ve tren seçerseniz 38 Euro’dur.

İstanbul-Graz arasında, THY’nın tarifeli uçak seferleri de bulunuyor.

İNSANLAR

Şehir nüfusu: 270 bin kişidir. Bunlardan 223 bin kişi, Avusturya vatandaşı, kalanların ise 6-7 bin kişilik bölümü Türk vatandaşıdır ve bunların Konyalı olduğu söylenir.

Granz yerlileri ise: genellikle sakindirler. Kadınlar çekici, erkekler yakışıklıdır. Ancak: konuştuklarında, kaba Almanca bu nazik insanların görünümünü olumsuz etkiler.

TOPLU TAŞIMA

Şehir içi ulaşımda: otobüs ve tramvay kullanılmaktadır. Ancak, şehri yürüyerek gezmenin mümkün olduğunu söylemem gerekir.

Toplu taşıma için yalnızca tramvay kullanabilirsiniz. Zaten, günlük “Graz kart” satın alırsanız, 24 saat boyunca her türlü ulaşım aracına ücretsiz binebilirsiniz.

ALIŞVERİŞ

Şehirde alışveriş için özellikle “Hauptplatz, Herrengasse, Schmiedgasse, Franziskanerviertel, Sporgasse” çevresindeki mağazaları tercih edebilirsiniz.

Bu bölgelerde, özellikle ara sokaklarda ve geçitlerde, hoş sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Lüks mağazaları ziyaret etmek isterseniz “Kastner&Öhler” denilen yeri ziyaret etmelisiniz.

Burada: hemen hemen her şeyin en seçkin markasını bulmak mümkündür. 40 bin metre karelik alana yayılmış bu mağazada: Avusturya’daki tüm moda seçenekleri satışa sunulmaktadır. Mağazada, 500 den fazla markanın ürünleri satılıyor.

Alışveriş dışında, mağazanın giriş katında “parfümeri” bölümü bulunmaktadır. Özellikle, alışveriş yapmasanız bile, bu mağazanın çatı alanındaki panoramik manzaralı bölüme mutlaka çıkmalısınız.

NE YENİR

Şehri ziyaret ederseniz: özellikle kralın fırıncısı tarafından kurulduğu belirtilen “Hofbackere Edeger” denilen yeri mutlaka ziyaret etmelisiniz. 1569 yılından bu yana kesintisiz hizmet veren bu mekanda: lezzetli pastalar, apple pie, cheesecake’ler mutlaka ilginizi çekecektir.

Bunun dışında: Graz şehrine özgü “Glockenspile” marka çikolataları tatmanızı öneririm.
Peki bu şehirde ne yenir derseniz, bu kez, Avusturya’nın meşhur spesiyali “şinitsel” öneririm. Özellikle, kırmızı etten yapılan şinitsel denemenizi öneririm.

GECE HAYATI-EĞLENCE

Şehirde 6 tane üniversite bulunmaktadır. Bu yüzden oldukça hareketli bir gece hayatı, eğlence hayatı mevcuttur. Dans etmek için “Elisebethstrasse” ve içki içmek için “O’brien” ve civarındaki barları tercih edebilirsiniz. Öte yandan, genellikle üniversite öğrencilerinin katıldığı konseptli partiler de yapılıyor ki, bunlar genellikle; postgrage, ppc ve schlolesberg.

GEZİLECEK YERLER

OLD TOWN

Orta Avrupa’da en iyi korunmuş şehir merkezidir. Özellikle, II. Dünya savaşından herhangi bir hasar almadan kurtulması mucize denilebilir. Burası: UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Old Town: trafiğe kapalı, hareketli ve labirenti andıran dar sokaklar; Mur ve kuzeyine bakan Pitoresk ve 123 metre yükseklikteki Scholossberg Tepesi arasında uzanır.

Burada gezdiğinizde: soğan şeklindeki çanlar ile taçlandırılmış, kırmızımsı ve kahverengi çatıları olan, renkli evler görebilirsiniz. Ayrıca: yine burada, birçok mağaza, restoran ve kafeler bulunur. Özellikle: yaz aylarında, bunlar sokaklara masa ve sandalyelerini çıkarırlar.

HAUPTPLATZ

Burası, Old Town denilen bölgenin merkezinde, yürüyüş için iyi bir başlangıç noktasıdır. Üçgen şekilli, merkezde kare Pazar tezgahları bulunan meydan: rengarenk kalabalıkları ve sürekli geliş-gidiş yapan tramvayları barındırmaktadır. Meydanın çevresinde ise: 17 ve 18. yüzyıl yapımı evler görülür.

Sporgasse köşesinde: Luegu evi bulunur. 17. yüzyıl yapımı bu ev, özgün dekorasyonunu korumuştur. Sporgasse sokağında yürürken: binalardan birinin en üst katındaki camlarından birinde: ağaçtan bir heykel bulunuyor. Bu heykel: camdan sarkmış, eli palalı ve başı sarıklı bir Türk heykelidir. Bu yörede anlatılan bir efsaneye göre: 1532 yılında; Osmanlılar şehri işgal eder ve Schlossberg’i kuşatırlar.

Osmanlı ordusu komutanı İbrahim Paşa: Palais Saurau denilen binada karargahını kurar. Paşa ve komutanları, bir gün, yemek yiyecekleri sırada, masaya lezzetli bir kızartma gelir. Tam bu sırada: Schlossberg’den atılan bir top mermisi, tam masanın ortasına, kızartmanın yanına düşer ve kızartma, camdan aşağıya düşer. O sırada, Paşanın subaylarından biri: pencereden düşmekte olan kızartmayı tutmak için, pencereye hamle yapar. O ağaçtan heykel, bu anıyı canlandırmak için yapılmıştır.

İbrahim Paşa: Schlossberglilerin top atışındaki bu maharetini düşününce, bu bölgeyi işgal etmekten vazgeçer ve ordu geri çekilir. Evet, Grazlıların Türklere karşı ne hissettiklerini anlamak için, bu heykeli görmenizi öneririm.

1535 yılında yapılan şehrin en eski eczacı dükkanı da burada bulunmaktadır. Meydanın merkezinde ise: Arşidük Johann Havuzu bulunur ki, bu yapı: 1878 yılında Habsburg prens ve kentteki yerel hayırsever halk tarafından yaptırılmıştır.

Meydanın güney tarafında “Town Hall” bulunur ve bunun üzerinden, Schlossberg şehir manzarasını ve ormanlık alanları izlemek mümkündür. Kenarındaki saat kulesi (uhturm) ise şehrin sembolü olarak ilgi çekmektedir. Herrengasse ve Sporgasse caddeleri: canlı ortaçağ sokakları, meydana bağlanmaktadırlar.

STADTPARK

Aynı zamanda, Town Park olarak da bilinen burası: geniş bir alanda doğu Old Town bölgesini çevreler. Bu iyi düzenlenmiş park alanı: 19. yüzyılda yıkılan eski duvarlar-surlar boyunca uzanır. Ortada bulunan “Forum Stadtpark” ise, genç sanatçıları ağırlamaktadır.

SCHLOSS STAİNZ BÖLGESİNDEKİ MÜZELER

Hunting Museum

Burası, Avusturya ülkesinin en büyük av müzesidir. Müzede: tarihi silah ve teçhizat, muhteşem sanat eserleri, el sanatları sergilenmektedir. Zengin ve keyifli bir av hayatı deneyimi izlemek isterseniz, burayı ziyaret etmenizi öneririm. Ancak, bu müze, her yıl Nisan-Ekim ayları arasındaki dönemde ziyarete açıktır.

Agriculture Museum

Burada: kırsal alanlardaki tarım ve ormancılık bölgelerinde kullanılan alet ve cihazlar sergilenmektedir. Bu tarihsel nesneler, 21. yüzyıl öncesinde, sanayi öncesi dönemdeki zorlukları içermektedir. Tarım Müzesi de, her yıl Nisan-Ekim ayları arasındaki dönemde ziyarete açıktır.

Schloss Trautenfels

Enns Vadisi ve Aussee bölgelerinin doğal ve kültürel tarihine ait objeler, buranın koleksiyonunu çekirdeğini oluşturur. Toplamalar: 1950’lerde başlamış: zooloji, jeoloji ve mineralojik öğeler, folklor nesneleri ve bölgedeki arkeolojik çalışmalar sonucu ortaya çıkan buluntulardır. Bunların sergilendiği kale binası ise: Barok içi ve çevredeki dağların muhteşem manzarasıyla büyüleyicidir.

Folk Life Museum

Burada görülen eserler ve objeler: 1913 yılından itibaren toplanmaya başlamış, insanların günlük hayatlarının birer parçasıdır. Başlangıçta, odak, dünya savaşı öncesinde kırsal toplum oldu. Günümüzde ise, müze, kültürel eserlerin köklerini yeniden tanımlamaktadır ve küreselleşen dünyada, yaşam üzerinde durulmaktadır.

 

SCHLOSS EGGENBERG PALACE

Steiermark’ın batı yakasında bulunan bu saray: şehirde Barok mimari stildeki en iyi korunmuş yapıdır. Geniş ve doğal bahçeler içindeki yapı: 2010 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Saray: 1460 yılında, İmparator Frederick III tarafından, Gotik tarzda, sabit bir ikametgah olarak yaptırılmıştır. 1625 yılında ise, saray, Barok stil kullanılarak genişletilmiştir.
Yapının merkezi kulesi: 50 metre yüksekliktedir. Ana yapı ise 3 katlıdır.

Günümüzde burayı ziyaret ederseniz görebilecekleriniz

Saray Devlet Odaları

Bu sembolik mimari kompleksin merkezinde, kıymetli eserler bulunmaktadır. Eggenberg Sarayı: 18. yüzyıldan bu yana, neredeyse hiç değişmeden günümüze gelmiştir. Devlet odaları: 17 ve 18. yüzyıl güzelliklerini yansıtan tasarımlar, mobilyalar, duvar halıları ve dekorasyon ile döşenmiştir.

Bu 24 devlet odası: Avusturya’nın en önemli hazineleri arasında sayılmaktadır. Odalardaki tavan süslemelerinde: klasik Yunan ve Roma kahramanları, kutsal krallar ve generaller, Hıristiyan krallıkları görülmektedir.

Özellikle “Planetary” odası ilgi çekmektedir. Burası: 1685 yılında tamamlanmış ve saray sanatçısı Hans Adam Weissenkircher tarafından yapılan resimlerle süslenmiştir.

Alte Galerie-Universalmuseum Joanneum

Bu büyük dünya tiyatrosundaki resimlerde: aziz ve günahkarlar, kahramanlar ve kötü adamlar sunuluyor.

Bu gösteride, resimlerde görülen dramatik sahneler, her şeyin geçiciliğini vurgulamaktadır. Gösteride: Rönesans’tan mükemmel örnekler ve Ortaçağ döneminin muhteşem renk ve güzellikleri sergilenmektedir.

Her gün saat: 10.00-16.00 arasında açık bulunan galeriye girmek ücretlidir. Ücret: yetişkinler için 8 Euro, öğrenciler için 3 Euro’dur.

Coin Cabinet-Para Koleksiyonu

Koleksiyon: Arşidük Johann’ın bir bağışı ile başlamış ve yüzyıllar boyunca büyüyerek günümüze 70 bin adetten oluşan bir sikke koleksiyonu olarak ulaşmıştır. Bu koleksiyon, Avusturya’nın ikinci büyük kamu koleksiyonudur.

Saray Kilisesi

Saray Kilisesi: Eggenberg Tiyatrosunun yerine: Mimar Joseph Hueber tarafından yapılan tadilat sırasındaki mimari değişiklikte eklenmiştir.

Buraya: ikinci kattaki devlet odalarının bulunduğu yerdeki bir galeriden gidilir. Buranın süslemeleri: sanatçı Philipp Jacob Straub tarafından yapılmıştır.

Arkeoloji Koleksiyonu-Üniversalmuseum Joanneum

Yeraltındaki bu arkeoloji müzesinde: Prehistorik çağ, klasik ve antik çağda: yakın doğu ve Mısır buluntuları sergilenmektedir.

Her gün saat: 10.00-16.00 arasında açık müzeye giriş ücretleri yetişkinler için 8 Euro, öğrenciler için 3 Euro’dur.

ARNOLD SCHWARZENEGGER MÜZESİ

Linakstabe bölgesindeki bu müze: 1806 yılında inşa edilmiştir ve Herberstein ve Eggenberk’deki orijinal ormancı köşküdür.

Müzede: ünlü sinema sanatçısının çocukluk ve uluslar arası yıldız kariyerinin hikayesine ait objeler görebilirsiniz.

SCHLOSSBERG- LUFTİGE HOHEN İN

Şehrin iyi bir manzarasını izlemek isterseniz, Schlossberg denilen buraya çıkmanız gerekir. Burası: şehrin zirvesinde 123 metre yükseklikte bir tepedir.

Söylenenlere göre: I. Dünya savaşında, Grazlılar, burayı oyarak bir sığınak ve kaçış yeri olarak kullanmışlardır. Öte yandan: Türklerden korktukları için bu tepeyi oyup içine saklandıkları söyleniyor.

Ardından, II. Dünya savaşında, burada 50 bin kişinin saklandığı söyleniyor. Bu tepenin içine ray bile döşemişler. Günümüzde ise, bu tepenin içinde, belli zamanlarda partiler düzenleniyor ve konserler veriliyor, çünkü akustik muhteşemdir.

Dağın içine girerek, tepeye kadar çıkmak mümkündür. Asansör tepenin içinden yukarıya, zirveye çıkıyor. Tepenin içinden pasajdan geçip Sporgasseye ulaştığınızda, sağlı sollu butikler, barlar ve restoranlar göreceksiniz.

Biz yine tepeyi anlatmaya devam edelim: Şehrin ismi, bu tepede 1000 yıl önce inşa edilmiş ve zapt edilemez bir kaleden gelmektedir. 1809 yılında, Graz, Fransızlar tarafından işgal edildiğinde, Schlossberg’i almak için tüm girişimlerine karşı, kale direnmiş ve ele geçirilememiştir.

Ancak yapılan anlaşma sonucu kaleyi ele geçiren Napolyon ordusu: onu imha etmiş ve yalnızca saat kulesi ve çan kulesi kurtulmuştur.

Bu küçük kale, Slavca “Gradec” ismindedir ve daha sonra bu kelime değişerek “Graz” ortaya çıkmıştır.

Günümüzde

Buraya yürüyerek veya asansör veya feniküler ile çıkmak mümkündür ve bu park alanından şehrin manzarası izlenmektedir. Evet, günümüzde buraya çıkarsanız: saat kulesi, çan kulesi ve birkaç ilginç heykel görebilirsiniz. Ama, bölgenin asıl cazibesi, açık bir günde, karlarla kaplı Alpler görülebilmektedir.

Buraya giriş ücretli olup, yetişkinler için 2 Euro’dur.

Bu bölgede bulunan kale, Napolyon güçleri tarafından ele geçirilememiş ancak yapılan anlaşma sonrasında kaleyi ele geçiren Napolyon güçleri her şeyi yerle bir etmişler, ancak insanların korunması için ödenen fidyenin ardından: Saat kulesi ve çan kulesi bağışlanmış, yıkılmamıştır.

Uhrturm-Saat Kulesi

1265 yılından kalma saat kulesi, şehrin simgesidir, çünkü şehrin en eski yapısıdır ve ilginç olanı, saatin hala çalışıyor olmasıdır.

Ancak: onun akrep ve yelkovanı: çoğu saatten farklı çalışır, çünkü saat kulesi, meraklı bir özelliği ortaya koyar. Saatin akrep ve yelkovanı terstir. Bu yüzden, zamanı belirlemek isterseniz: buna göre dikkat etmek gerekir. Çünkü: yelkovan sonradan takılmıştır.

Kule: 475 metre yüksekliktedir ve şehrin en yüksek yeridir.

Daha öncede sözünü ettiğim gibi, gençler, ilk öpüşmelerini bu kulenin olduğu yerde, yani en yüksekte yapmak gibi bir geleneği sürdürüyorlarmış. Buraya ulaşmanın iki yolu bulunur. Birinci yol: bir çok merdiven basamaklarını tırmanarak yürüyerek ulaşmaktır ki, şehre ve Mur nehrinin manzarası için buna yani yorgunluğa değer.

Diğer yol ise: feniküler kullanarak buraya ulaşmaktır. Son bir öneri: çıkarken asansör veya feniküler kullanın, inerken merdivenlerden inin.

1809 yılında Napolyon güçlerinin yıkımından kurtulan kule: 1839 yılında, çevresinde Ludwing von Welden tarafından tasarlanmış bir kamu parkına sahip olmuştur.

Glockenturm-Çan Kulesi

Yine, Napolyon güçlerinin yıkımından kurtulan çan kulesi: 1588 yılında inşa edilmiş ve eski kalenin bir parçası, kalıntısı olmuştur. 34 metre yükseklikte ve sekizgen olan çan kulesi: Thomas şapeli için: Arşidük Charles II adına inşa ettirilmiştir.

Çan kulesinin içinde: o dönemde ele geçirilen Osmanlı toplarından dökülen: ünlü “Grazer” çanı bulunmaktadır. Buna aynı zamanda, Lisl ve Türk çanı da denilmektedir.

Çapı: 197 cm. olan bu çan: 4660 kg ağırlığındadır. Çan: günde 101 vuruş yapmaktadır, bunun anlamı da, biraz önce sözünü ettiğim gibi, Osmanlılardan ele geçirilen 101 top eritilerek yapılmış olmasıdır. Çan kulesinin altında, bir zindan bulunmaktadır.

Buraya ulaşmak istiyorsanız: asansör veya 260 basamaklı merdiven kullanmanız gerekir.

Büyük Su Sarnıcı

1544-1546 yılları arasında, Domenico dell Allio tarafından yapılan, 3.5 metre çapında, 16 metre derinliğinde ve 900 bin litrelik bu sarnıç: kendi türünün o dönemdeki en büyük yapılarından birisi olarak bilinir. Çevredeki, kalede bulunan binaların çatılarından süzülen yağmur suları: burada toplanırmış. Sarmıç, günümüzde yangın su rezervi olarak kullanılmaktadır.

Hacker Anıtı-Hackher Lion

1809 yılında, Hacker komutasındaki bir avuç asker: Napolyon güçlerinin 3000 askerden oluşan ordusuna karşı buradaki kaleyi savunmuşlardır. Bunun hatırasına, Hacker’in bronz heykeli buraya dikilmiştir. Anıt: 1965 yılında, William Gosser tarafından yapılmıştır.

Türk Çeşmesi

1554-1557 yılları arasında yapıldığı düşünülen, 94 metre uzunluğundaki bu yer altı tüneli: Mur nehrinden kaleye su sağlamak amacıyla oyulmuştur.

Tasarımı İtalyan mimar Domenico dell Allio tarafından yapılan tünelin kazısında, sözde Türk esirleri çalıştığı için, Türk çeşmesi denilmektedir. 1934 yılında, havuz üzerine bir pompa istasyonu, bir vinç ve iki büyük ahşap kova eklenmiştir.

LANDHAUSHOF

Herngasse bölgesindeki bu yapı: özellikle kutlamalar için düzenlenmiştir. Zaten: yapının avlusuna girdiğinizde, hemen bu düşünce akla gelmektedir. Rönesans zamanında: buraya çeşitli etkinlikler ve kutlamalar düzenleniyormuş.

Günümüzde de, burada saray atmosferinde konserler ve tiyatro gösterileri düzenlenmektedir.

KUNSTHAUS GRAZ

Lendkai bölgesindedir. Yapı, muhteşem mimarisiyle dikkati çeker. Şehir, 2003 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilince, burası yenilenerek açılmıştır. Peter Cook ve Colin tarafından tasarlanan bina: yerel olarak Fournier olarak bilinen sanatsal özellikleri taşımaktadır.

Evet, çevresinde bulunan tarihi binaların tersine, oldukça modern, çarpıcı bir mimariye sahip bu özel bina: çağdaş sanat için bir sergi merkezi olarak kullanılmaktadır.

Dışarıdan gördüğünüzde, siz de bu ilginç binanın neye benzediğin hakkında yorumlarda bulunabilirsiniz. Örnek yorumlar: uzaylı, canavar, yer fıstığı gibi.

ROMAN MUSEUM-FLAVİA SOLVA

Burada: şehrin Wagna bölgesindeki Flavia Solva denilen Roma kentinin kalıntılarından elde edilen objeler bulunmaktadır. Muhtemelen, MS.70 yılında İmparator Vespasianus zamanında bu şehir kurulmuştur.

Hatta: burada bir Kelt şehri vardı ve bunlar hızla ve açık bir şekilde Roma kültürünü ve medeniyetini kabullenip benimsediler diyenlerde bulunmaktadır.

Bu durum: arkeolojik buluntular, yazıtlar ve antik kentin çevresindeki pek çok kabartma ile belgelenmiştir.

Bu objeler değerlendirildiğinde: Flavia Solva Noricum şehrinin, döneminin en etkili şehirlerinden birisi olduğunu göstermektedir.

AUSTRİAN SCULPTURE PARK

Avusturya Heykel Parkı olarak bilinen bu mekan: İsviçreli peyzaj mimari Dieter Kienast tarafından tasarlanmıştır ve içinde: gül bahçeleri ve çeşitli topografik alanlar bulunmaktadır. Park alanı: ziyaretçiler için çağdaş heykel sanatına genel bir bakış elde etmeleri fırsatını sunuyor.

Parkta bulunan heykeller: 1960’lardan bu yana Avusturyalı sanatçıların ve aynı zamanda önemli uluslar arası heykeltıraşların heykellerini barındıran bir koleksiyondan oluşmaktadırlar.

Heykel parkı: yalnızca Nisan-Ekim ayları arasındaki dönemde ziyarete açıktır.

MUR İSLAND-MURİNSEL

Mur mehrinin ortasında, bir açık midye kabuğu şeklindeki bu suni ada: 2003 yılında, şehrin, Avrupa Kültür Başkenti olarak seçildiği dönemde: Amerikalı sanatçı Vito Acconci tarafından, çelik yapı tekniği kullanılarak yapılmıştır.

47 metre uzunluğunda ve deniz kabuğu şeklindedir.
Aslına bakarsanız, bu yapı, ne bir gemiye ne de bir adaya benzemiyor.

Yapının içinde: küçük bir oyun alanı, kafe ve açık hava müzik etkinliklerinin düzenlendiği bir boşluk bulunuyor.

Bence, bu yapıdaki kafede, muhteşem manzarayı izleyerek bir kahve içmelisiniz. Özellikle, geceleri ışıkların yanmasıyla muhteşem bir görüntü ortaya çıkıyor.

ZEUGHAUS-CEPHANELİK-SAVAŞ MÜZESİ

Graz şehri: 16 ve 17. yüzyıllarda: Türklere karşı savunma yapmak için, Hıristiyanlar tarafından ileri bir karakol olarak kullanılıyordu ve burada silahlar biriktiriliyordu. 1642 yılında, bu silahların saklanması için, Alman Barok tarzı bu prestijli yapı inşa edilmiştir.

18.yüzyıla gelindiğinde Türk tehdidi ortadan kalkınca: İmparatoriçe Maria Theresa: Türklere karşı mücadele sırasında yerel milisler tarafından kullanılan bu silahların: burada kalmasına izin vermiştir.

Bu izin sonucunda, dünyada örneği az bulunur, muhteşem bir koleksiyon korunmuş ve günümüze kadar gelmiştir.

Koleksiyon: üç asırdan bu yana, 32.000 silahtan oluşmaktadır ve burada, 4 katta gizemli bir atmosfer içinde sergilenmektedir.

Bunlar arasında bulunanlar

Çelik mızraklar, ateşli silahlar, tabancalar, tüfekler, zırh göğüslükler ve koşum takımlarıdır. Ayrıca: en üst katta: kemerli avlu ve saat kulesi tarafında, çatının yukarısında, Schlossberg bölgesinin güzel bir manzarasını izlemek mümkündür.

Ancak, benim burada belirtmek istediğim özel bir durum var. Bu müze: daha çok şehrin Osmanlılar tarafından ele geçirildiği döneme ait belgeler, savaşta kullanılan silahlar, toplar, askerlerin giydiği kıyafetler, tüfekler, zırhlar, kalkanlar ile tanınıyor.

Burada sergilenen belgeler ve resimlerde: Osmanlının ne kadar gaddar ve cani olduğunu anlatmak için özel çaba sarf edildiğini anlamamak mümkün değildir. İnsan, özellikle biz Türkleri rahatsız edici boyutta resimler var.

Evet, bu yapıyı gezmek isterseniz, ki, biraz önce de söyledim, bu silah koleksiyonunun dünya üzerinde benzeri yoktur, mutlaka gitmelisiniz ve Herrengasse bölgesine ulaşmanız gerekir. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 8 euro, çocuklar için 3 Euro ödemeniz gerekir.

Avusturya Graz Glockenspielplatz

GLOCKENSPİELPLATZ-ÇEŞİTLİ TONLARDA SES VEREN ÇANLAR

Burada bulunan evin alınlığında: renkli kostüm giymiş bir bayan ve bir adam: gündü üç kez (saat: 11.00-15.00-18.00) güzel bir dans gösterisi sunmaktadırlar. Bu gösteride: 24 çan, üç farklı melodi sesi çıkarırlar.

Buradaki “Glöckl Brau” restoranında biraz oturun ve biranızı yudumlarken: saatin bu şovunu izleyin.

MOZOLE

Alley Kalesindeki bu mekan, Graz Katedralinin hemen yanında bir imparatorluk mezarlığı olarak dikkat çeker.

Mezar yapısı: İmparator Ferdinand II ve onun saray ressamı Giovanni Pietro de Pomis tarafından tasarlanmıştır ve Romanın büyük çağdaş kiliselerinin tiyatral ihtişamı ve Avusturya’nın Barok mimari stilinin karakteristik özelliklerini birleştirmektedir.

Yapı: 1614-1633 yılları arasında yapılmıştır. 1636 yılında ise, bir başka İtalyan Pietro Valnegro: apsis kule inşa ederek dış bölümü tamamlamıştır.

Yapının cephesi gayet görkemlidir ve batı merdiven girişi, cephedendir. İç bölüm: büyük bir Avusturya Barok ustası ve şehrin en ünlü adamlarından Johann Bernhard Fischer von Erlach tarafından: fresklerle dekore edilmiştir.

Güzel bir oval kubbe merkezinde: Bavyera kralı Karl II ve Maria ve imparatorun annesinin kırmızı mermer lahitleri görülüyor. İmparator Ferdinand II’nin mezarı ise, sunağın sağında durmaktadır.

Mezarın yukarısında

Katedralin Turkuvaz çatı kubbeleri ve St Catherine kilisesi ve parlak mavi gökyüzü görülür.

DOMKİRCHE-KATEDRAL

Alley Kalesindeki bu dini yapı: İmparatorluk kilisesidir ve İmparator Friedrich III tarafından, 15.yüzyılda inşa ettirilmiştir. Yapının dış duvarında: geç Ortaçağ döneminde Graz şehrinin uğradığı üç bela (Türkler, veba, çekirge sürüleri) hatırlatılıyor ve bunlara “boyalı lanetler” yapılmıştır.

Yapıdaki muhteşem Gotik freskler korunarak günümüze kadar gelmiştir. Katedralin içinde, kilisenin tarihi hazinelerini görmenizi öneririm. Özellikle: iki kutsal emanet ilgi çekmektedir. Bunlardan: Petrarca Zaferlerinden esinlenilmiş, eski abanoz ve kabartmalı kemik ve fildişinden yapılan evlilik sandıkları özel ilgi çekmektedir.

TREPPENTURM

Stadtpark bölgesindeki burada: Eyalet Hükümeti binalarından birinde, çift merdivenli birinci katta: İmparator Fredirich III ve Maximillian I tarafından yaptırılan kalenin kalıntılarını görmek mümkündür Ziyaretçiler; 1499 yılında tasarlanmış buradaki bir teknik ayrıntıya ilgi gösterirler, şöyle ki: ikiz eksen çevresinde, rüzgarların farklı esintilerini görmek mümkündür.

HERRENGASSE

Herrengasse: şık mağazaları ve ofis binaları ile kaplı, canlı bir caddedir. Cadde üzerinde: 1450 yılı yapımı Gematte Haus bulunuyor.

CASTLE& DOPPELWENDELTREPPE

Hofgasse bölgesindeki bu yapı: yüzyıllar boyunca yapısal değişikliklere uğramış ve bu nedenle bünyesinde: Gotik, Rönesans ve Biedermeier mimari unsurlarını barındırmaktadır.
Özellikle, başlangıçta bir optik ilizyon gibi görünen “çift sarmal merdiven” heyecan verici olarak ilgi çekmektedir. Bu merdiven: her katta: ayrı ayrı ve tekrar bir araya gelen, iki ters dönen merdivenden oluşmaktadır.

MARİAHİLF KİRCHE- TROST BAZİLİKASI

Church Spuare bölgesindeki bu yapı, bölgenin en önemli dini yapılarından birisidir. Hatta: hac yeri olarak da kabul edilir. Avrupa’nın hemen hemen her yerinden, hacı olmak üzere gelen Hıristiyanlar: bazilikanın muhteşem kulesinin 216 basamaklık merdivenlerini tırmanırlar.

Söylenenlere göre: Barok tarzı kilisenin kalbinde bulunan “Marian” mezarlığının gerçek bir cennet olduğuna inanılır. Bunun dışında, bazilikada: güzel freskler ve etkileyici minber bölümü ve ikiz kuleler ilgi çekmektedir.
Diocesan Müzesi, burada bulunmaktadır.

STADTPFARRKİRCHE ZUM HEİLİGEN BLUT

Herrangasse bölgesindeki bu dini yapı: Gotik özellikler göstermektedir ve 19. yüzyılda Barok tarzda yenilenmiştir. Ancak, ahşap çan kulesi, Barok kalmış ve kuşkusuz şehirdeki en güzel çan kulelerinden birisi olarak bilinmektedir.

İçeride: Virgin Varsayım Tintorettoları görmeyi unutmamalısınız. Ayrıca: vitray pencerenin de olağandışı özelliklerini görmelisiniz. Hitler ve Mussolini: Mesih’in kırbaçlanması sırasında, hasta kehanet seyirciler olarak tasvir edilmişlerdir.

FREİHEİTSPLATZ

Burası, özgürlük meydanı olarak bilinir ve merkezinde: son Kutsal Roma İmparatoru Franz II’nin heykeli duruyor.

Meydanda bulunan büyük kırmızı bina: Neo-klasik alınlıkta oyulmuş mason sembolleriyle ilgi çekmektedir.

NATURAL HİSTORY MUSEUM

Joanneum mahallesindeki bu müze: Mart 2013 tarihinde tamamen yenilenmiş olarak açılmıştır. 2009 yılı Sonbaharında: müzenin bölümleri: buraya taşınmıştır.

NEUE GALERİE

Bu galeri: Kasım 2011 tarihinden itibaren, 2000 metrekarelik bir sergi alanı ile, en modern standartlarda yenilenmiş, büyük bir müze binasıdır. Öte yandan: 1960’lardan beri: Neue Galerie: çeşitli çağdaş sanat pozisyonlarının gelişimini takip etmiş ve onu koleksiyonunda belgelemiştir.

Koleksiyonda: 1945 yılından sonraki Avusturya ve uluslar arası resim, grafik, poster, heykel, fotoğraf ve video sanatı örnekleri görünmektedir.

MUSEUM İM PALAİS

Müzenin koleksiyonunda: Ortaçağdan günümüze kadar olan sürece ait: sanatsal tasarlanmış yaşam tarzının tüm alanlarına ait yaklaşık 35 bin objenin bulunduğu bildiriliyor.

Bunlar arasında bulunanlar: aristokrat ve burjuva ev dekorasyonları, metal, ahşap, fildişi, seramik, cam ve tekstil ürünü el sanatları örnekleri, ferforje öğeleri, kostümler ve müzik aletleri koleksiyonudur.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.