Çankırı Şabanözü: Şabanözü, Çankırı arası uzaklık 35 km dir. Şabanözü, Ankara arası uzaklık 75 km. Şabanözü, Çubuk arası uzaklık: 45 km. Şabanözü, Orta arası uzaklık: 25 km.
TARİHİ
Bölge Karatekin Bey tarafından fetih edilmiş ve Danişment topraklarına katılmıştır. Takip eden süreçte: Selçuklular, Candaroğulları, İsfendiyaroğulları beylikleri hakimiyeti görülür. Ardından ise Osmanlı topraklarına katılır. İlçe, tarihi süreçte hiçbir zaman düşman işgaline uğramamıştır. 1944 yılında ilçe olmuştur. Gelelim isminin kaynağına: Şabanözü ilçesinin “Şaban Koca” isimli bir şahıs tarafından kurulduğu söylenir. Bu yerleşim yerinin içinden geçen Sanı deresinin iki yakası söğütlük ve yeşilliklerle kaplı olan ve dere yataklarına “öz” denildiğinden, Şaban ile Öz kelimesinin birleşmesiyle, yöre “Şabanözü” ismini almıştır.
Çankırı Şabanözü
GENEL
İlçe, İç Anadolu bölgesi, Orta Kızılırmak sınırları içinde, Aydos-Eldivan dağları arasında, Köroğlu dağ silsilesinin güneyinde Sanı Deresi vadisindedir. İlçenin güneyinde oldukça geniş bir düzlük-ova vardır. Deniz seviyesinden yükseklik 1100 metredir. Sanı dağı eteklerinden doğan Sanı çayı, ilçenin ortasından geçer. Yörede karasal iklim hakimdir.
Buna bağlı olarak kışlar soğuk, uzun ve karlı geçer. İlçe halkı genellikle tarım ve hayvancılıkla geçinir. 2005 yılında Organize Sanayi Bölgesi kurulmuş olup bölgede çeşitli sanayi kuruluşları üretim yapmaktadır. Göç nedeniyle, bölgenin nüfusu hızla azalmış ve azalmaktadır. Bölgenin en önemli özelliklerinden birisi de deprem bölgesinde kurulu olmasıdır. 1943 depreminde hasar görmüştür.
Çankırı Şabanözü
KÜLTÜR-SANAT VE GÜREŞ FESTİVALİ
Şabanözü Yağlı Pehlivan güreşlerinin yapıldığı güreş sahası, Çankırı yolu üzerinde, ilçe merkezine 3 km uzaklıktadır. Burada 2000 kişilik oturma tribünü, hakem kulesi, komite binası, çeşmeler, tuvaletler, pehlivan yıkanma yerleri yaptırılmıştır. Güreş alanı doğal çim zeminli sahası ile oldukça iyi durumdadır.
Yörede yağlı güreşlerin ilk olarak 1940’lı yıllarda yapıldığı söyleniyor. 1990 yılında ise, yağlı güreşler geleneksel hale getirilmiştir. Her yıl Haziran ayı içinde 2 gün süreli yapılmaktadır.
Çankırı Şabanözü
GEZİLECEK YERLER
Çankırı Şabanözü Paşasultan (Ulu) Cami
PAŞASULTAN (ULU) CAMİ
İlçe merkezinde Sağlık mahallesindedir. Küçük bir tepenin eteğindedir. Beylikler döneminde yapımı yaygınlaşan, ahşap direkli camilerdendir. İlk örnekler 13’ncü yüzyılda görülür. Caminin orijinal harimi, mihrap yönünde uzunlamasına planlı ve üç sahınlıdır.
Kuzey-güney yönünde atılmış kirişler, mihrap yönüne diktir. Her birinde 3 adet iki sıra ahşap sütun tarafından taşınır. Kirişler üzerinde konsollar bulunur. Konsollar üzerinde bulunan kirişler üzerinde ise, doğu-batı yönünde atılmış ahşap direkler, tavanı oluşturur. Orta sahın diğer sahınlara göre daha yüksektir. 1977 yılında son cemaat kısmına ikinci bir ibadet kısmı eklenmiştir.
Çankırı Şabanözü Bakırlı Cami
BAKIRLI CAMİİ
İlçe merkezine 12 km uzaklıktadır. Cami, 1904 yılında Hüseyin Çavuş tarafından yapılmıştır. Cami, son olarak 1999 yılında restore edilmiştir. Cami, taş yapıdır. Kuzeyden girilen son cemaat yerinden sonra batıya açılan kapıdan caminin ana girişine ulaşılır. 214 metre genişlikteki caminin kapasitesi 330 kişidir. Ana taş duvar üzerine iki küçük kubbe ve büyük kubbe inşa edilmiştir.
Kubbeler çinko kaplıdır. Küçük kubbelerde nişli küçük kemerli, büyük kubbede 16 pencere vardır. İç mekan pencereleri, nişli, kemerli renkli camlıdır. (vitraylı) Caminin içi çini kaplıdır. Tavan göbeği ve süslemeleri görülmeye değerdir. Göbekte iç içe daireler ve bu dairelerin içi de ayetlerle bezenmiştir. Cami avlusunun batısında sekiz direk üzerine oturtulmuş, kubbeli şadırvan bulunur.
Çankırı Şabanözü Karaören Göleti
KARAÖREN GÖLETİ
İlçe merkezine 6 km uzaklıktadır. Göletin çevresi çam ve meşe ağaçlarıyla kaplıdır. Oluşturduğu doğal güzellik nedeniyle mesire yeri olarak tercih edilir.
Çankırı Orta, Çankırı arasındaki uzaklık: 63 km dir. Orta, Ankara arasındaki uzaklık: 110 km. Orta, Çerkeş arası uzaklık: 36 km. Orta, Şabanözü arası uzaklık: 25 km. Orta, Kastamonu arası uzaklık: 181 km.
TARİHİ
Buradaki ilk yerleşimin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu bilinmez ancak tahminlere göre MÖ 3000’li yıllarda bölgede Hitit hakimiyeti görülmektedir. Takip eden süreçte ise Roma, Bizans, Selçuklu, Danişmentliler ve Osmanlıların yaşadıkları görülür. İlçe topraklarında yapılan kazılarda bulunan Hitit dönemine ait yapı taşları ve küp mezarlar, halen Çankırı Müzesinde sergilenmektedir.
İlçenin eski adı Kari Pazarıdır. Bunun anlamı: okuyanların toplandığı yer demektir ve halk arasında: “Karapazar” olarak bilinir. Eski tapı kayıtlarında ise “Kari Pazar Naibine” hitabı görülür. “Kar i” kelime anlamı: okuyan, inceleyen, Kur-an-ı Kerimi okumasını bilen kişi demektir. Karipazarı ise “Kur-an okuyanların toplandığı yer demektir.
Bir zamanlar, ilçede günümüzdeki İmam Hatip Lisesinin doğusunda bir medrese ve caminin bulunduğu, burada Kuran-ı kerim ve dini ilimlerin okutulduğu bilinmektedir. Anılan yerde şimdi bir türbe ve bu türbenin yanında cami ve medresenin temelleri görülmektedir. Hatta, caminin temelleri bulunup aynı yere Osman Dede camisi inşa edilmiştir.
Sonraları yerleşimin ismi Ortaköy olarak değiştirilmiştir. 1957 yılında ilçe olmuş ve ismi de “Orta” olarak düzeltilmiştir. Bu ismin verilmesinin sebebi: ilçe merkezinin, ilçeye bağlı köylere ve kasabalara olan uzaklığının ortalama bir uzaklıkta olmasıdır.
Çankırı Orta
GENEL
İlçe Batı Karadeniz bölgesinde, Dumanlı dağları ve Aydos dağı arasında kalmış düz bir plato üzerine kurulmuştur. Devrez çayı ilçeyi ikiye böler ve Kızılırmak nehrine dökülür. Halkın geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Halkın büyük bölümü, iş aramak için geçmiş yıllarda dışarıya göç etmiştir. İklim olarak karasal iklim hakimdir buna göre kışları soğuk ve uzun, yazları kurak ve kısa geçer. İlçenin rakımı 1257 metredir.
GEZİLECEK YERLER
Çankırı Orta Canbazzade Ahmet Efendi Camisi
CANBAZZADE AHMET EFENDİ CAMİSİ
İlçe merkezinde Sultan Beyazıt Mahallesinde bulunan cami, 1802 yılında Canbazzade Ahmet Efendi tarafından yaptırılmıştır. Cami, kare planlıdır. Üst örtüsü sekizgen kasnak üzerine düz ahşap tavanlı ve dıştan kiremit çatılıdır. Kasnak üzerinde her sekiz cephede de birer yuvarlak kemerli pencere vardır.
Çankırı Orta Canbazzade Ahmet Efendi Camisi
Alttaki büyük pencereler yine yuvarlak kemerlidir. Cami tek minareli ve tek şerefelidir. Camide bugüne kadar yapılan onarımlar, orijinalliğini bozmuştur. Yerel yapı olması dışında mimari özelliği yoktur.
Çankırı Orta Dodurga Köyü Camisi
DODURGA KÖYÜ CAMİSİ
İlçe merkezine bağlı Dodurga beldesindedir. Dodurga ilçe merkezine 9 km uzaklıktadır.
Kitabesi yoktur. Yakınındaki çeşmeden sadece kitabe kalmıştır. Kitabe tarihi: 1854 yılına aittir, buna göre cami de bu dönemde yapılmış olmalıdır. Mihrap yönünde uzunlamasına planlıdır. Düz ahşap tavan ve kiremit çatılıdır. Beden duvarları, araları derzlenmiş kaba yontu taş örgülüdür. Yapı doğu ve batı cephelerinde üçer tane, güney cephede iki tane pencere ile aydınlatılmaktadır.
Caminin kuzeyine, sonradan camiden daha alçak, doğu-batı doğrultusunda son cemaat yeri eklenmiştir. Üstü üç küçük kubbe ile örtülü bu mekandan beşik kemerli kapı açıklığı ile harime geçilir. Tahta döşemeli harimin üstü, kasetleme tekniğiyle yapılmış dört köşeli pullu ahşap tavanla örtülüdür.
Tavanın çevresi ayetler ile bezenmiştir. Ortada: ahşap göbek ve tavanı dolaşan yazı şeridi görülmeye değerdir. Tavan göbeği kare içine alınmış yuvarlak ağaç işlemelidir. Yerel yapıdır, mimari özelliği bulunmamaktadır.
DOĞANLAR CAMİSİ
İlçe merkezine 11 km uzaklıktadır. Kitabesi ana giriş kapısı üzerindedir. Ana giriş kapısı, iki kanatlı ve ahşaptır. Orijinal boyası üzerine yeşil boya sürülmüştür. Cami avlu içindedir. Duvar köşeleri kesme, diğer bölümler ise devşirme moloz taştan yapılmıştır. Minare camiye bitişik, tek şerefeli, külah çinko kaplamadır. Üstünde alem vardır. Caminin kırma çatısı düz ahşap üstü kiremit örtülüdür. Alt sırada dikdörtgen, üst sırada kemerli pencereler bulunur. Ana giriş kapısı üstünde bulunan kadınlar mahfilinin penceresi yoktur.
BAYINDIR KÖYÜ CAMİSİ
İlçe merkezine bağlı Bayındır köyündedir. Ortaköylü Mustafa Usta tarafından, 1889 yılında yapılmıştır. Kare planlı, üzeri sekizgen yüksek kasnaklı çatıyla örtülüdür. Kadınlar mahfelinden ahşap merdivenle çıkılan ve yüksek kasnakta bulunan galeri kısmı, yapıyı çepeçevre dolaşmaktadır.
Çankırı Orta Sakaeli Kaya Mezarları ve Peri Bacaları
SAKAELİ KAYA MEZARLARI VE PERİ BACALARI
İlçe merkezinin kuzey doğusunda ve 8 km uzağında bulunan Sakaeli köyünün kuzeyinde ve köy ile sırt sırtadır. Köyün sırtını yasladığı tepenin güneyde dik inen yamaçlarındadır.
Çankırı Orta Sakaeli Kaya Mezarları ve Peri Bacaları
Devrez çayı vadisinde, güneybatı-kuzeydoğu yönünde, dar bir şerit halinde uzanır. Jeolojik olarak çakıl taşı ve tortul kayaçlardan meydana gelen arazi içinde, oyulmuş vaziyettedir. Tek olduğu gibi birbirine geçen, basamaklı, iki katlı, iki odalı, bölge, aydınlatma pencereli, düz, kare, dairevi, dikdörtgen tavanlı olarak yapılmış mezar tipleri vardır. Mezar odası ve oturma yeri olarak düzenlenmiştir.
Duvarlar nişli, giriş kemerli, içeride ölü sedirleri bulunan bu mezarlardan “Dokuz İnler” olarak bilinen ayrı bir özellik taşır. Sarp yamaç üzerinde Suluin adlı bir bölüm daha vardır. 27 basamak inilerek suya ulaşılır. Yükseklikleri 2 ile 2.5 metre kadardır. Köy halkı tarafından, tepenin yüzeyindeki oyukların yere yakın olanları önü kapatılmak suretiyle değişik maksatlarla kullanılmaktadır.
Çankırı Orta Sakaeli Kaya Mezarları ve Peri Bacaları
Peri Bacaları
Köye 2 km uzaklıkta Gelin Kayası mevkiinde peri bacası oluşumları ve aralarındaki kaya mezarları da görülmeye değerdir. Devrez Çayı vadisinde, irili ufaklı pek çok peri bacası vardır. Vadide bulunan 150’ye yakın peribacası, tortul kayaların su ve rüzgar erezyonuna uğraması sonucu oluşmuştur. Bölge 1990 yılında 1’nci derece Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Çankırı Orta Sakaeli Kaya Mezarları ve Peri Bacaları
Ancak buranın turizme kazandırılması için herhangi bir çalışma ve alt yapı yoktur. Yoksa, Kapadokya bölgesindeki peri bacaları kadar güzel oluşumlar var. Özellikle buraya ulaşmak için Devrez Çayını geçmek gerekiyor ki, çayın üzerine köprü yapılması şarttır. Umarım en yakın zamanda bölgenin turizm değeri anlaşılır ve gerekli alt yapı sağlanır.
Çankırı Orta Ağlar Kayalar
AĞLAR KAYALAR
İlçe merkezine 17 km uzaklıktaki Bağkışla bölgesindedir. Burada gri renkli kayalar arasından su akar.
Ancak buranın oluşumuyla ilgili yörede bilinen bir efsane vardır. Buna göre: “Paşa denen babanın, Sultan denen kızı vardır. Osmanlı döneminde, “Kışla” olarak isimlendirilen bu bölgeye Tatarlar saldırır; birçok insan öldürürler, her yere yakıp yıkarlar. Sadece köyde tek sağ kalan ve kayaların arasına kaçmayı başaran Sultan’ı öldüremezler. Sultan: kayaların arasına girdiğinde, Allah’tan kendisini taş etmesini diler ve iki kayanın birleşmesiyle taş kesilir.
Kayaların arasından akan su ise, Sultan’ın göz yaşlarıdır. Bu su küçük bir dere olup akmayı sürdürür. Bu akan su sayesinde, Ağlar kayanın tam karşısındaki dağda bulunan ve Sultan’ın ağabeyi olduğu kabul edilen çam ağacı da beslenir. Sultan’ın babası olan Paşa ise, dağın tepesine bir türbe yaptırır. Türbenin yanında bulunan su kuyusunun ise, Sultan’ın gözyaşları ile dolduğu söylenir.
Gelelim günümüze, Sultan’ın ağabeyi olduğu kabul edilen çam ağacı kutsal kabul edilir, bir dalı bile kesilmez-kırılmaz. Yine günümüzde ilginç bir durum, buraya bir Tatar geldiğinde, sürekli akan ve şifalı olduğuna inanılan su, kesilir-akmamaya başlar.
Çankırı Orta Höyük Yeraltı Şehri
HÖYÜK YERALTI ŞEHRİ
İlçe merkezine bağlı 11 km uzaklıktaki Höyük köyündedir.
Yeraltı şehrinin tarihi oldukça eskilere gitmektedir. İlk olarak 2005 yılında tespit edilmiştir.
Çankırı Orta Höyük Yeraltı Şehri
MS 3 ile 5’nci yüzyıllar arasında kullanıldığı yani Roma dönemine ait olduğu düşünülüyor. 2006-2008 yılları arasında Çankırı Müzesi tarafından yapılan çalışmalarla temizlenmiştir. Burada küçük bir kilise, keşiş odaları, sarnıç ve diğer hayat alanları bulunuyor. Günümüzde koruma altına alınmıştır, içerisinde rahatlıkla gezilebilecek boyutlardadır.
Daday, Kastamonu arası uzaklık: 29 km. Daday, Azdavay arası uzaklık: 41 km.
TARİHİ
Yöreye ilk yerleşenler yazılı belgelere göre Kaşka Türkleridir. Daha sonra çeşitli medeniyetler, bölgede hakimiyet kurmuşlardır. 1291 yılında bölgede Candaroğulları Beyliği dönemi başlar. Bu dönemde, Daday, Ankara ve Kastamonu arasındaki 25 büyük yerleşimden bir tanesidir.
1460 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından bölge Osmanlı topraklarına katılır. 1869 yılında Daday, Kastamonu Salnamesine göre, Kastamonu sancağının bir ilçesi olarak görünmektedir. Daday, 1960 yılından sonra ülkemizin önemli sağlık merkezlerinden biri haline gelmiştir.
Çünkü ilçede bulunan Ballıdağ Senatoryumu, özellikle göğüs hastalığı olan birçok hastayı iyileştirmiştir. Çünkü Ballıdağ, oksijen yönünden çok zengindir. Gelelim sonucu, şu an burası kapalı, niye çünkü her hastanede bu hastalıkla ilgili bir birim açıldığından burası kapatılmıştır, binası atıl durmaktadır. Yakında çürür yıkılır.
Kastamonu Daday
GENEL
İlçe yerleşimi Köroğlu dağ sıraları içinde bulunan bir gurupta, bir ovadadır. Gökırmak kollarından birisi, ilçenin bulunduğu vadiyi ikiye böler. Genel olarak ilçe engebeli bir yapıya sahiptir. Yörede karasal iklim hakimdir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise kar yağışlı geçer. Arazi ormanlarla çevrilidir, toprakları çok verimli değildir. Halkın başlıca geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Ayrıca ahşap ürünleri ve el sanatları da yaygındır.
DADAY EL SANATLARI
Yörede el sanatları oldukça yaygındır. Bunlardan öne çıkanlardan söz etmek istiyorum.
Selalmaz Bezi
Bu ürünler, kendine özgü yöntemlerle tamamen elle ve basit aletlerle ağaç tezgahlarda dokunur. Yani standart değildir, hepsinin deseni farklıdır. Birbirine benzer, ancak tıpa tıp aynısı değildir. Bu nedenle, hepsinin kendisine özgü değeri vardır.
Ürünün, Şile bezinden daha ince ve hoş duran bir yapısı vardır. Dokumalar: masa, sehpa örtüsü, elbiselik, cibinlik, perdelik, çarşaflık, peştamal, peçete ve ev dekorasyonunda kullanılır.
Daday Sandalyesi
Akpınar köyü yakınlarındaki Çıllar Mahallesinde yapılır. Malzeme olarak Gökçeağaç kullanılır. Ayaklarının açılmaması için, teller yardımıyla birbirine bağlanır. Otantik görünümlü bu sandalyeler ancak sipariş üzerine yapılmaktadır.
NE YENİR
Daday yöresine yolunuz düşerse tescillenmiş “Daday etli ekmeği” yemenizi öneririm. Ama mutlaka tatmalısınız, muhteşem bir lezzet. Ayrıca ekşili pilav, tirit ve banduma deneyebilirsiniz.
Kastamonu Daday 30 Ağustos Zafer Şenlikleri
30 AĞUSTOS ZAFER ŞENLİKLERİ
30 Ağustos günü gerek Zafer Bayramı ve gerekse Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Daday’a gelmesinin anısına çeşitli etkinlikler düzenlenerek gün kutlanır. Bu etkinlikler: Zafer At yarışları ve sportif faaliyetler ve konserlerdir. At yarışlarına ilçe halkı, çevre ilçeler ve il merkezinden katılımlar olur. Ayrıca merkep ve bisiklet yarışları, halat çekme ve atletizm koşuları yapılır. Günümüzde yapılan at yarışlarının kaynağı: Atatürk’ün Daday’a geldiğinde, Kıyık Tepesinde atlıların karşılamasıdır.
AT ÇİFTLİĞİ
Osmanlı döneminde önemli bir at yetiştirme merkezi olan Daday, günümüzde ise binicilik okulu ve at çiftliği ile ziyaretçilerin ata binme ve at ile gezinti serüvenlerini sağlıyor.
Kastamonu Daday
GEZİLECEK YERLER
Kastamonu Daday Hükümet Konağı
HÜKÜMET KONAĞI
İlçe merkezinde Merkez Mahallesi Cumhuriyet Caddesindeki bina, 25 Kasım 1891 yılında hizmete girmiştir.
İlçenin özel mekanlarından biridir. Bina Dadaylılar tarafından 3 ay 20 gün gibi kısa bir sürede yöreye özgü ahşap mimariyle yapılmıştır. Bu yüzden, ahşap süslemeleri oldukça güzeldir. 1963 yılı tapu sicil belgesine göre, bina, hapishaneye bitişik, üst katta 12 oda ve alt katta 8 oda şeklinde düzenlenmiş, Pazaryanı mevkiinde kuruludur.
İki katlıdır. Dikdörtgen planlıdır. Ahşaptır. Girişi doğu cephesindedir. Üç basamakla çıkılan sahanlıktaki dört ahşap sütun, üst kat çıkmasını taşır. Birinci katta: Kaymakamın odası vardır. Bu oda, aynı anda Kaymakamlık görevi yapan Şair Eşref tarafından teşrif edilmiştir.
Kaymakam odasının duvarları ve tavanları, nefti renkte boyalarla boyanmıştır. Duvarlar panolar halinde parçalara bölünmüştür. Panoların kenarları kalın çizgilerle sınırlandırılmıştır. Panoların orta kısmında stilize bitki motiflerinden oluşan desenler görülür.
Yapının cephesi oldukça sadedir. Tüm pencereler düz atlıdır. Binanın batı cephesine tuvalet ve depolar eklenmiştir.
Binanın en büyük özelliği: 30 Ağustos 1925 günü saat 15.20’de, Atatürk burada misafir edilmiştir. 1938 yılında ise zamanın Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve 28 Mayıs 1994 tarihinde ise K.K.T.C. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş yine burada ağırlanmıştır.
Türk edebiyatı şairlerinden Şair Eşref Bey, 1893 yılında burada 6 ay süreyle Kaymakamlık yaparken yine bu binada kalmıştır. Bu esnada, Kaymakamlık odasının tavanı ve duvarlarını süsletmiştir. Yapı, yeni Hükümet Konağının yapılmasının ardından, 2009 yılında boşaltılmış ve restore edilmiştir.
Kastamonu Daday Seyidi Beyoğlu Konağı
SEYİDİ BEYOĞLU KONAĞI
İlçe merkezindedir. Bu konağın en büyük özelliği: 30 Ağustos 1925 günü Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün burada ağırlanmış olmasıdır. Atatürk, ikinci katta, kuzeybatı köşedeki odada ağırlanmıştır. Burada yemek yenir, çay içilir ve saat: 17.00’de Kastamonu’ya geri dönülür.
Konak 1912 yılında üç katlı olarak yapılmıştır. Konağa “Köpekçioğlu” konağı da denir. Tapu tesciline göre, 1912 yılında yapılan konak: Seydibeyzade Abdullah Efendi ve eşi Gömeçzade Mustafa Efendinin kızı Hatice Hanıma aittir.)
Konağın girişinde, iki ayrı merdiven bulunur ve bunlar giriş kapısında buluşur. Dış cephesi ve iç mekanın büyük bölümü, kabartma ve kalem işleriyle süslenmiştir. Ahşap işçiliğinin en güzel örnekleri görülebilir. Özellikle güneydoğudaki odanın tavan işçiliği görülmelidir.
Tavanın ortasında tavan göbeği bulunur. Bu göbeğin ortasında, on köşeli yıldız motifi, yıldızın ortasında bitkisel motifle ahşap oymalar, bu oymalardan sonra sekizgen göbek çerçevesi görülür. Göbek çerçevesinin üstü balıksırtı ahşap motifiyle süslüdür.
Göbeğin fonu kırmızı muşamba ile kaplanmıştır. Tavanda devam eden süslemeler yani motif düzenlemesi konsollardan duvarlara geçer. Gerçekten muhteşem, mutlaka görmelisiniz. Tarihi mekan, günümüzde oldukça bakımlı olarak durmaktadır.
MUSTAFA ŞÜKRÜ EFENDİ KONAĞI
Mustafa Şükrü Efendi’nin Gazeteci, yazar ve siyaset adamı Bülent Ecevit’in dedesi olduğu söyleniyor. İki katlıdır, geleneksel köy evleri planına göre yapılmıştır. Altında ahır bulunur. Ağaç çantılarının üstü hımış tekniğindedir. Çatkı ağaçlarının arası kerpiçle kapatılmıştır. Halen burada Daday Belediyesi hizmet vermektedir.
ALİ PAŞA CAMİİ
İlçe merkezine 4 km uzaklıktaki Ali Paşa köyündedir. Cami 1390 yılında Candaroğulları döneminde yapılmıştır. Candaroğullarının en kuvvetli döneminde, 2’nci Süleyman Paşa (1385-1392) ile İsfendiyar Bey geçiş döneminde yaptırılmıştır. Sade bir görüntüye sahiptir. Kare olarak planlanmış, sonradan eklemelerle özgün planından uzaklaşmıştır. Cami, son olarak 18’nci yüzyılda Osmanlı döneminde restore edilmiş ve günümüze o şekliyle ulaşmıştır. Cami hala ibadete açıktır.
HONSALAR TEPESİ TÜMÜLÜSÜ
İlçe topraklarında 7 tane Tümülüs vardır. Ancak Alipaşa köyünde 200 metre uzaklıkta, köyün girişinde bulunan bu Tümülüs görülmeye değerdir. Tümülüsün tepe kısmı ve kuzeydoğu tarafı kaçak define arayıcıları tarafından kazılarak tahrip edilmiştir.
Tümülüs muhtemelen çatışma yıllarında kadın ve çocukların kaçıp saklanmaları için kullanılmış olmalıdır. Büyük olasılıkla, MÖ 6’ncı yüzyılda Lidyalılar tarafından yapılmıştır. Tepenin yüksekliği tarla düzeyinden 3.5 metredir. Çapı ise 30 metredir. Tepenin üstü kısmen tarım alanı olarak kullanılmış ve sürülmüştür. Alanda: Demir çağına ait çanak-çömlek kalıntıları bulunmuştur.
Kastamonu Daday Balaban Ağa Konağı
BALABAN AĞA KONAĞI
İlçe merkezine 5 km uzaklıktaki İnciğez köyüne bağlı Çiftlik beldesinde yemyeşil bir mekandadır.
Kastamonu Daday Balaban Ağa Konağı
Konak 1632 yılında, Suudi Arabistan’dan göç eden ve Daday’a yerleşen Hüsem Ağa tarafından yaptırılmıştır. Başlangıçta misafirhane olarak yapımı gerçekleşen 800 metre karelik tarihi Balaban Ağa Konağının bahçesinde bir hamam ve Osmanlı çeşmesi de bulunuyor.
Osmanlı sivil mimarisinin güzel örneklerinden birisidir. Konak Oğuzbalaban ailesine aittir. Günümüzde konak sahibi Fazıl Oğuz Balaban, ailesinin kökünün Arabistan Yarımadasında bulunan Kureyş Kabilesinden geldiğini ve buraya yerleştirildiğini, Osmanlı döneminde bu konakta yaşayanlardan vergi dahi alınmadığını söylemiştir.
400 yılı aşkındır tarım yapılan çiftliğin sahipleri, “Başoda” haricindeki iç mekanda 100 yıl önce onarım yaptırmışlardır ve konak günümüzdeki halini almıştır.
Kastamonu Daday Balaban Ağa Konağı
Kapı, tavan ve dolaplar Osmanlı ahşap işçiliğinin en güzel örneklerine sahiptir. Kapı ve pençelere ahşaptır. Duvarlar kagirdir. Tavan ve ahşap öğelerde oldukça güzel süsleme örnekleri bulunur. Duvarlarda bulunan hat yazıları, 1895 yılında yazılmıştır.
Kastamonu Daday Balaban Ağa Konağı Baş oda
Başoda
Yukarıda belirttiğim gibi, 100 yıl önce yapılan restorasyonda, başodaya dokunulmamış, yapının diğer kısımları restore edilmiştir.
Günümüzde özellikle: güney batı köşedeki oda görülmelidir. Odanın dolapları, kapısı, duvar süslemeleri ve duvarları: Konakta bir zamanlar misafir kalan dönemin şair ve ozanları tarafından yazılarla doldurulmuştur. Bu yazılar mutlaka ilginizi çekecektir, görmelisiniz. Burada Dadaylı Başbakan Bülent Ecevit’in babası Mebus Fahri Ecevit’in imzası da vardır.
Kastamonu eski valilerinden Enis Paşa’nın konakta 8 gün kaldığını, bahçede çadır kurduğunu ve o günden sonra bu düzlüğe “Enis Paşa Düzlüğü” adı verilmiştir.
Günümüzde, konak yöresel yemeklerin sunulduğu bir restoran olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, burası bir tarım çiftliği olarak kullanılıyor. Çiftliği ziyarete gelenler ağırlanıyor. İhtiyaç olan sebze ve meyveler çiftlikte yetiştiriliyor. Et ve yumurta için tavuk, hindi, kaz ve ördek yetiştiriliyor. Süt ve süt ürünleri için manda ve ineklerin sütlerinden yararlanılıyor.
Kastamonu Daday İnciğez Kaya Mezarları
İNCİĞEZ KAYA MEZARLARI
İlçe merkezine 6 km uzaklıktaki İnciğez köyündedir. Gök ırmağın ilk çıkış kaynağını oluşturan Daday çayının hemen güney yamacında, dik inen kayalıklar üzerine oyulmuştur. Tarihi yapının Bizans dönemine ait olduğu düşünülür. Kesin bilgi olmamasına rağmen muhtemelen MÖ 64-330 yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Kaya mezar: üç katlıdır. Her katta üçer oda vardır. Yani toplam dokuz mağara odası vardır. Her odadan diğer odalara geçilir.
Kastamonu Daday İnciğez Kaya Mezarları
Yani, burada ibadet yeri, kaya mezarları ve barınma bölümleri vardır. Barınma bölümlerindeki odalar, iç içe geçmiş şekilde planlanmıştır. Kaya mezarları, sağlam olarak günümüze ulaşmıştır.
Kastamonu Daday Meyre Mabedi
MEYRE MABEDİ
İlçe merkezine 40 km uzaklıktaki Aktaşteke köyü Meyre (eski ismi: Bonita) Mahallesindedir. Roma dönemine aittir.
Resmi arkeolojik ismi “Zeus Bonitenos Tapınağı” dır. Tapınak: antik dönemde bölgenin en önemli dini yapısıdır. Bina önce tapınak yani mabet olarak yapılmış, ancak Roma imparatorluğunun 313 yılında Hiristiyanlığı kabul etmesinin ardından, kiliseye çevrilmiştir. Bu yüzden yapıya mabet deniyor.Kastamonu Daday Meyre Mabedi Kitabe-Yazıt
Kitabe-Yazıt
Yapıda oldukça büyük bir kitabe vardır. (Kitabenin boyu 1.80 metre ve genişliği 86 cm. kalınlığı 50 cm dir.) Bu kitabe yani yazıt, zamanında bölgenin ağalarından biri olan kişi tarafından “Bu taş bek gözel, bek süslü, benim evin duvarında iyi durur” diyerek almış, kendi köyüne (günümüzdeki Eflani sınırları içinde kalan Gökgöz köyü) götürmüştür. Kitabe daha sonra bilim adamları tarafından bulunmuş ve Grekçe olan yazıt okunmuştur.
Kastamonu Daday Meyre Mabedi-Kitabe Yazıt
Bu yazıta göre: Mabet Airmios ve oğlu Markos Aurellios Alexandros tarafından 279 yılında tamamlanmıştır. Bu dev kitabe, günümüzde Kastamonu Arkeoloji Müzesinde koruma altına alınmış ve sergilenmektedir.
Yazıt bu tapınağa aittir ve ne olduğu o yazıtta yazılmaktadır. Airmios’un ataları, Gök tanrısı Zeus tarafından yöneticilikle görevlendirilmiştir. Bu görev Airmios’a geçmiştir. Airmios, kabile reisidir. Btinya ve Pontus Eyaletlerinin başrahibidir.
Roma İmparatoru Mukaddes Antnios (Caracalla MS 188-217) tarafından büyük itibar görmüş ve ticaret iskelesi olan Amastris (Amasra) şehrinin yönetimini üstlenmiştir.
Kastamonu Daday Meyre Mabedi
Yani tapınak, Roma döneminde en büyük imparatorlardan biri olan Caracalla zamanında, rahip Gaios tarafından temeli atılmış ve bu rahibin oğlu Alexandros tarafından da MS 279 yılında tamamlanmıştır.
Bunu yaptıran kişi, bölgenin en nüfuslu insanlarından biridir. Bu kişi, bölgenin en çok tapınım gören tanrısı Zeus Bonitenos adına bu tapınağı yaptırmıştır. “Bonitenos” kelimesinin anlamı, Grekçe “Boğa” kelimesinin anlamına yakındır.
Yerel bir simge olarak boğayı temsil ettiği düşünülüyor. Zaten çevrede işlemeli her mimari parça üzerinde boğa başlı rozetli süslemeler görmek mümkündür.
Kastamonu Daday Meyre Mabedi
Günümüz
Günümüzde, mabedin büyük kısmı su basman sıkıştırılmış temel seviyesine kadar toprak altındadır. Üstü açığa çıkarılmıştır. Tapınağa ait birçok malzeme, Meyre mahallesindeki sivil yapılarda devşirme malzeme olarak kullanılmıştır.
Neredeyse köydeki tüm yapıların az çok temel taşları, köşe taşları ve başka yapı elemanları buradaki tapınaktan çıkan taşlarla oluşturulmuştur. Tapınağı ziyaret etmek istediğinizde, Meyre Mahallesinde, köyün taşlı yollarından aşağıya doğru inildikçe, bahçe duvarlarında ve yol kenarında tapınağa ait mimari parçalar sıkça görülür.
Yoldan ayrılıp tapınak alanına girerken, yine tapınak taşlarından yapılmış bir çeşme vardır.
Kastamonu Daday Göletler
GÖLETLER
Daday ilçesinde iki tane suni gölet bulunmaktadır. Bunlar Yumurtacı ve Taşçılar göletleridir.
Taşçılar göleti
Eşsiz manzarasıyla dikkat çeker. Dağ manzaralı bir gölettir. Burada çadırlı kamp kurmak mümkündür. Piknik te yapılabilir.
Yumurtacı göleti
Burası Görük mevkiindedir.
Kastamonu Pınarbaşı hakkındaki gezi yazım için Pınarbaşı