Giresun Alucra

Giresun Alucra

Giresun Alucra, Giresun arası uzaklık 151 km. Alucra, Gümüşhane arası uzaklık: 147 km. Alucra, Erzincan arası uzaklık: 148 km. Alucra, Ordu arası uzaklık: 186 km.

TARİHİ

1071 Malazgirt zaferinden sonra Alucra ve çevresi, Türkmen Beyi Kuşluhan Bey tarafından fethedilmiştir. Otlukbeli savaşından sonra Alucra ve çevresi, tamamen Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Aluç ağacının çok olması nedeniyle, yöreye “Alucra” isminin verildiği tahmin edilmektedir. Bir diğer söylenti “Fatih Sultan Mehmet Şebinkarahisar’da iken, elini Alucra’ya uzatarak “el-ücra” yani “ücra yer” demiş ve isim buradan gelmiştir. 1933 yılında Giresun iline bağlı bir ilçe olmuştur. İlçe merkezi Karabörk, Kemallı, Koman köyleri arasında zaman zaman yer değiştirdikten sonra, şimdiki yerine yerleşmiştir.

Giresun Alucra

 

GENEL

Bölgedeki bitki örtüsü yayla özelliği taşır. İlçede yaylacılık son derece geniş ve etkilidir. Dağların kuzey yamaçları ağaçlıklıdır. Güney yamaçları ise daha boştur. Merkeze yakın yerlerde çam ormanları bulunur. Yörede Karadeniz iklimi hakimdir. Buna göre kışları soğuk ve kar yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçer. Bağırsak deresi (isim oldukça ilginç, duyduğuma göre, Celali isyanları sırasında, karınları deşilip bu dereye atılanlar nedeniyle bu isim verilmiştir) yazın beslenemediği için kurur.

NE YENİR

Alucra yöresinde, yöresel lezzetleri tatmak isterseniz, öneriler “oğlak kebabı, Alucra ekmeği, Alucra balı, Alucra lahanası, kırmızı benekli alabalık” olacaktır.

Giresun Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu

 

ALUCRA TURAN BULUTÇU MESLEK YÜKSEKOKULU

Giresun Üniversitesine bağlıdır. Okulda 13 program uygulanmaktadır. Ayrıca okul bölgesinde her türlü sosyal ünite olmakla birlikte, 500 yatak kapasiteli kız-erkek öğrenci yurdu vardır.

 

ALUCRA EKİN VE KÜLTÜR FESTİVALİ

Her yıl organize edilen festival, coşkulu ve eğlenceli bir atmosferde gerçekleşir. Festivalde konserler, halk oyunları gösterileri ve yarışmalar yapılır. Ayrıca Ekin Festivalinde, ekin yarışması düzenlenir ve Ziraat Mühendislerinin kontrolünde dereceye giren ekinin sahibi olan çiftçilere ödül verilir. Hemen her yıl düzenlenen horon gösterisi ise, festivalin ilgi çeken bölümlerindendir. Bu festivalin ilçe kültürünün yaşatılması, tanıtılması ve ilçe halkıyla misafirlerin kaynaşmasına önemli katkıları vardır.

Giresun Alucra

GEZİLECEK YERLER

 

Giresun Alucra Duyun-ı Umumiye Binaları

 

DUYUN-I UMUMİYE BİNALARI

İlçe merkezinde Yunus Emre Mahallesindedir. 1899 yılı yapımıdır.

Birinci Bina

Bir zamanlar Duyun-u Umumiye Binası olarak kullanıldığı söylenen yapı, güney cephesinin ortasında bulunan kitabesine göre 1899 yılında inşa edilmiştir. Bodrum üzerine iki katlıdır. Yapının bodrum katı: depo ve ahır olarak düzenlenmiştir. Binanın batı kenarından giriş sağlanır. Bodrumdaki depo ve ahır kısımları: gerek bakımsızlık ve gerekse atıl bırakılması nedeniyle oldukça harap vaziyettedir. Zemin kat: binanın güney kenarı boyunca uzanan cadde ile aynı kottadır. Bu katta, caddeye bakan beş adet dükkan vardır. Ortadaki dükkanın açıklığı üzerinde, karşılıklı duran ve başları hemen hemen birbirine bitişik olarak yerleştirilen iki kuş figürü vardır. Kuşlar sıralı noktalardan oluşturulmuş bir madalyon içine alınmıştır. Dükkanların üzeri, birinci katın balkonu ile korunmaktadır.

Giresun Alucra Duyun-ı Umumiye Binaları

 

İkinci Bina

Bu bina, bitişiğindeki bina ile birlikte 1889 tarihinde inşa edilmiştir. Bodrum üzerine iki katlıdır. Bodrum katı depo ve ahır olarak düzenlenmiştir.

Giresun Alucra Abu Hayat Tarihi Belediye Çeşmesi

 

ABU HAYAT TARİHİ BELEDİYE ÇEŞMESİ

İlçe merkezindedir. İlçe merkezinin en dikkat çekici su yapısıdır. Çeşmenin 1870 yılından beri hizmet verdiği tahmin edilmektedir.

Giresun Alucra Kamışlı Köyü Kilisesi

 

KAMIŞLI KÖYÜ KİLİSESİ

İlçe merkezine bağlı 2 km uzaklıktaki Kamışlı köyündedir. Günümüzde “Kamışlı Köyü Kilisesi” olarak da bilinir.

Giresun Alucra Kamışlı Köyü Kilisesi

1890 yılında Köçös oğlu tarafından Mimar Çolak Kosti’ye yaptırılmıştır. Çünkü o sırada köyde Rum nüfus yaşamaktadır. Kilise, mübadele sonucu Rumlar köyü terk edene kadar aktif olarak kullanılmıştır. Kilisede, yapı malzemesi olarak bazalt ve andezit taşı kullanılmıştır. Beden duvarları moloz taştır. Köşelerde ince yontu andezit taşı kullanılmıştır. Yapının batı cephesi ortasında giriş bölümü, girişin üst seviyesinde üç adet pencere, çatı seviyesine yakın bir yerde ise yonca yaprağı biçimli küçük bir pencere vardır. Batı cephesinin kuzey köşesinde: çan kulesinin piramidal şekilde yükselen dört kademeli cepheye bitişik kaide bölümü sağlam durumdadır. Zeminden 20-30 cm yüksekte olan apsisin önünde “Berna” adı verilen tören kısmı bulunur. İç mekanda, duvar yüzeylerinin firesklerle kaplı olduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır.

Kemer karınlarında, mavi zemin üzerine siyah çizgilerle oluşturulmuş geometrik motifler görülür. Kilise, günümüzde define avcıları tarafından harabeye çevrilmiştir.

Giresun Alucra Mayıs Deresi-Hayran Kaplıcaları

 

MAYIS DERESİ-HAYRAN KAPLICALARI

İlçe merkezine bağlı 7 km uzaklıktaki Aktepe köyü sınırları içerisinde Belen Çayı bölgesindedir. Kaplıcanın kuzeyinde ormanlık alan, güneyinde ise Hayranlı deresi mağaraları bulunur.

Giresun Alucra Mayıs Deresi-Hayran Kaplıcaları

Hayran kaplıcasında bir adet sıcak su kaynağı, iki adet de içme suyu vardır. Kaplıca suyu yaz kış 18-22 derece arasındadır. Bol miktarda: klor, kükürt ve demir içerir. Cildi yumuşatıp güzelleştirici etkileri bulunduğu söylenir. Ayrıca: cilt ve deri hastalıklarına iyi geliyormuş. Bölge halkı tarafından burası rekreasyon alanı yani piknik/mesire alanı olarak kullanılmaktadır. Yılda sadece bir ay (Mayıs ayında) çok sıcak akıyormuş. Kaplıca suyu kükürtlüdür.

Mayıs Yedisi Zil Panayırı

Burada yıldı bir kez düzenlenen bir etkinlik var. Rumlardan bu yana devam eden etkinliğe göre, her yıl 20 Mayıs tarihinde erkekler günü, 21 Mayıs tarihinde ise bayanlar günü olarak belirlenmiştir. Bu günlerde havuza girilmektedir. Yine, Osmanlı dönemi arşiv belgelerine göre, Zil (bugünkü adı ile Aktepe) köyünde her yıl 7 Mayıs’tan itibaren bir hafta süreli “Panayır” açılmaktadır. 7 Mayıs tarihi, Mayıs deresini yani Hayran kaplıcasını hatırlatmaktadır.

 

YOĞURDU KIRAN (MERAŞAL FEVZİ ÇAKMAK) ÇEŞMESİ

İlçe merkezine 8 km uzaklıkta bulunan Fevzi Çakmak Köyündedir.

1916-1917 yılları arasında, 2’nci Kolordu Komutanlığı yapan Mareşal Fevzi Çakmak Paşa’nın karargahını kurduğu Fevzi Çakmak ve Hacıhasan köyleri topraklarında kalan Yurdu Kara (Yoğurdu Kara) adı verilen mahallede, bir karargah evi ve çeşme yaptırmıştır.

Karargah evi yok olmuştur. Ancak çeşme günümüze kadar gelebilmiştir. Tarihi niteliğe sahip çeşme, günümüzde koruma altına alınmıştır. Yanları ve üzeri yerli sarı taşlarla kapatılmış, yerden çıkıp kaynak suyu şeklinde akan, güney tarafında suyun çıktığı yerde yuvarlak kemerli bir taş ve üzerinde kitabe görevi gören üçgen bir taş bulunan bir kaynak suyudur. Gerek mimarisi ve gerekse tarihsel bir kimliğiyle görülmeye değerdir.

Giresun Alucra Hacı Abdullah Duvarı (Çıkrıkkapı Duvarı)

 

HACI ABDULLAH DUVARI (ÇIKRIKKAPI DUVARI)

İlçe merkezinin Çıkrıkkapı yayla yerleşmesinin yakınındadır.

Duvar, 1610’lu yıllarda Hacı Abdullah Zade tarafından, Rum işçilere yaptırılmıştır. Yöre halkı tarafından Hacı Abdullah Duvarı olarak adlandırılan taş duvarın uzunluğu 6.5 km ve yüksekliği 1.5 metredir. Duvarın, arka tarafında kalan otlak arazilerini ve ekilmiş alanları, hayvanlardan korumak amacıyla yapıldığı tahmin edilmektedir. Günümüzde “Çıkrıkkapı Seddi” olarak bilinen duvarın, Çin seddinden sonra insan eliyle yapılan en uzun set olduğu söylenir. Gerek uzunluğu ve gerekse tarihsel kimliğiyle görülmeye değerdir.

 

 ÇAĞIRGAN GÜLAMİ YAKUP EFENDİ TÜRBESİ

İlçe merkezine bağlı 9 km uzaklıktaki Gürbulak köyü eski mahalle içerisindedir.

Şeyh Yakup Gülami Çağırgan Baba, bu çevredeki en iyi bilinen evliyalardandır. Toplumun kanaat önderi olarak, Anadolu’nun kuzeydoğusunun İslam dini ile buluşmasında katkılar sağlamıştır. 14’ncü yüzyıl ortalarında İsmail Hakkı Çağırgan Zaviyesi Şeyhlerinden olduğu anlaşılan Şeyh Yakup Gülami’nin, aynı coğrafyada bulunan Gürbulak köyünün de kurucusu olduğu sanılmaktadır. Günümüzde Gürbulak köyündeki türbe, ziyaretçilerin yoğun ziyaret ettikleri yerlerden birisidir.

 

SEYYİD MAHMUD ÇAĞIRGAN BABA TÜRBESİ

İlçe merkezine 17 km uzaklıkta bulunan Boyluca köyündedir.

Yavuz Sultan Selim; Trabzon’da bulunduğu sıralarda, Boyluca köyünün Şeyh Mahmut Çağırgan Veli’ye tahsis etmiştir. Bu duruma ait Vakıflarda bir vakfiye vardır. Mahmud Çağırgan’ın, bu çevrede en bilinen dini şahsiyetlerden birisidir. Ancak hayatı hakkında ayrıntılı bilgi yoktur. İsmail Hakkı Çağırgan ile kardeş oldukları söylenir. Osmanlıca belgelerde “Çağırganlı” kavramı: “bir topluluk ve aşiret “ olarak tanıtılır. Bu topluluğun Anadolu’nun muhtelif yerlerinde iskan edildiği bildirilir. Özellikle Kelkit vadisinde yoğunlaşan bu aşiret mensuplarına ait bölgede çok sayıda türbe yaptırılmıştır. Mahmut Çağırgan, İsmail Hakkı Çağırgan ve Yakup Gulami ile birlikte, biraz daha batıya gelerek, Alucra kırsalına yerleşmişlerdir. Bölgenin Müslüman Türklerin yerleşimine açılması bu sayede gerçekleşmiştir.

Evet, gelelim türbeye

Türbe sekizgen planlıdır. 1939-1940 yılları arasında, yöre halkı tarafından düzgün yontu taştan yapılmıştır. Piramidal çatısı çinko örtülüdür. Bir alemle biter. Giriş kapısı ön cepheden yaklaşık dışa taşırılmıştır. Buradan yuvarlak kemer açıklıklı bir kapı ile türbeye girilmektedir. Türbenin içi tamamen sıvalı ve boyalıdır. Ortasında sembolik sanduka vardır. Çocukları olmayan çiftlerin bu türbeye ziyaret ettikleri söyleniyor. Ayrıca türbenin misafirhanesinde rüyalarında Şeyhi görmek arzusu ile bir gece konakladıkları bilinmektedir. Türbenin yanında, ahşaptan bir misafirhane vardır. Tüm bunların yanında, türbede çeşitli hurafeler de uygulanmaktadır. Bunlar: ip ve bez bağlama, ateş yakma, yakılan kağıtların suyunu içme, dergahtaki taşın istekler gerçekleşirse parıldadığı, gerçekleşmeyecekse karardığı rivayet edilmektedir. Türbe, 1991 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

 

BOYLUCA KÖYÜ CAMİİ

İlçe merkezine bağlı 17 km uzaklıktaki Boyluca köyündedir.

Caminin yapım tarihi ve yaptıran bilinmez, çünkü kitabesi yoktur. Yapı, son cemaat yeri ve harim kısmından oluşur. Harim kısmı kagir, son cemaat yeri bağdadi sistemi ile inşa edilmiştir. Taş minaresi, son cemaat yerinin batı köşesindedir. Sekizgen kaideli, yuvarlak formlu ve tek şerefelidir. Minare, 1968 yılında kesme taştan inşa edilmiştir. Giriş kapısının doğusunda kalan iki katlı bölüm, misafirhane olarak düzenlenmiştir. Harim içten düz ahşap tavan, dıştan ise saçla kaplı kırma çatılıdır. Cami, 1939 yılında yaşanan depremde büyük hasar görmüş ve köy halkı tarafından yeniden yapılmıştır. Cami, 2011 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

 

HACI HASAN TÜRBESİ VE MEZARLIĞI

İlçe merkezine bağlı 17 km uzaklıktaki Hacıhasan (eski adı Gelvaris) köyündedir.

Hacı Hasan Efendi, isimli bu kişinin bu çevrede birçok talebe yetiştirdiği, ders verdiği, çiftçilikle uğraştığı anlatılmaktadır. Giriş kapısı üzerinde 1905 tarihi yazılıdır. Türbe: sekizgen planlı, yontu taş malzemeden yapılmıştır. Gövde ve kubbe kısımlarından oluşur. Cenazelik kısmı yoktur. Kubbe betonarmedir. İç mekan küçük ebatlı dikdörtgen formlu pencerelerle aydınlanmaktadır. Duvarlar içten tamamen sıvanıp boyanmıştır. Herhangi bir süsleme unsuru yoktur. Ortada ahşaptan sembolik bir sanduka vardır. Müderris Hacı Hasan Efendinin babasının ismi Veysel’dir. Kendisi Zıhar’da imamlık yapmıştır. Gelvarıs’da (yakın zamana kadar Alucra’ya bağlı bir köy) bulunan medresede 24 talebenin masraflarını karşılamıştır. 1800’lü yıllarda yaşamıştır.

 

ARDA KÖYÜ

Arda köyündedir. Arda köyü: Alucra ile Çamoluk’un tam ortasındadır. Alucra-Arda arası uzaklık 18 km dir. Alucra-Çamoluk yolu, köyün tam ortasından geçmektedir.

Arda Yaylası

Sarıçiçek dağlarının başlangıç noktasından başlar. Yaylanın sağ bölümünde: Gürbulak köyü yaylası vardır. Çam ve ardıç ağaçlarıyla doludur. Sol tarafta ise, değişik bir taş şekliyle kaplıdır. Bu taşın zirvesine “arım” denen mevkiye çıkıldığında Çamoluk’a ait bütün köyler, Şiran köyleri ve Refahiye sınırı görülebilir. Ortası ise vadi şeklindedir. Yaylanın en sonunda ise, İnönü mevkiinde, bir mağara bulunur.

Arda Kalesi

Arda kalesi: Alucra-Çamoluk yolunun Arda köyüne gelmeden önce geçtiği Dar boğazın (Arda Boğazı) tepesindedir. Kale, Temelağaç kalesi gibi ancak temel taşlarından belli olmaktadır. Küçük bir koruma kalesidir. Kalenin üç tarafı uçurumdur. Tek bir girişi vardır. Geçidi kontrol edecek pozisyonda kurulmuştur.

Giresun Alucra Arda Boğazı

 

Arda Boğazı

Alucra-Çamoluk arasındaki en stratejik mevkidedir. Arda kalesinin 400 metre aşağısındadır. Bu boğazın en önemli özelliği: buradan çıkan buz gibi soğuk sulardır. Ayrıca biraz yukarıda bulunan Kızılcapınar denen mevkiden çıkan sular, Mindaval deresi yani Çamoluk’a giden suların ana kaynağını oluşturur. Arda boğazı geçilerek İç Anadolu bölgesine ulaşılır. Yani, Eski dönemlerde, burası İç Anadolu’ya sahile bağlayan önemli yollardan birisiydi. Alucra civarında çok eski dönemlerden beri işletilen demir madenleri bölgesini İç Anadolu bölgesine bağlayan en kısa yolun bir kısmıdır. Yol Alucra’dan geçip Mindaval istikametine Arda köyü (Arda Boğazı) ve Kaledere köyü civarından geçerek gitmektedir. Özellikle, burayı ziyaret etmek isteyenlere İlkbahar döneminde ve Mayıs ayında gitmeleri önerilir. Çünkü Mayıs ayı ortalarında göz patlaması denen bir hadise olur, boğazdaki bir dehlizden sıkışmanın etkisiyle çıkan köpüklü sular, anayolu tamamen su altında bırakır ve oradan geçenler için unutulmaz bir an yaşanır.

Giresun Alucra Seyd-i Bekir Türbesi

 

SEYD-İ BEKİR TÜRBESİ

İlçe merkezine 19 km uzaklıktaki Doludere köyündedir.

Kanuni Sultan Süleyman zamanında Rum Pontus imparatorluğuna düzenlenecek savaş için, Horasan’dan orduya katılan 40 erenden birisidir. Makamının bulunduğu tepede otağını kurmuş olup, sarı bir Rum tarafından aynı tepeye defnedilmiştir. Günümüzde tepede: türbe ve mescid vardır. Türbenin alt tarafından kabri bulunan Ahmet Efendi de onun sevdiği ve hizmetinde bulunan bir kişidir.

 

ÇALGAN KÖYÜ TOSUNOĞLU MİSAFİRHANESİ

İlçe merkezine 22 km uzaklıkta bulunan Çalgan köyündedir. Bir köy konağıdır.

Yapı, yerli sarı kesme taştan yapılmıştır. Yarım kat bodrum üzerine, iki oda bir holden oluşur. Üzeri sonradan çinko ile kaplanmış, odalarda Türk ahşap işçiliğinin en güzel örnekleri vardır. Dikdörtgen plana sahiptir. Kuzey ve güney cephelerinde, binanın tam ortasında hole açılan birer kapı vardır. Odalar: kesme taştan ocak, yanlarında dolapları, geometrik süslemeli ahşap tavan işçiliği, ahşap sedirler ve ahşap taban döşemeleri vardır.

 

SEYYİD ÇAĞIRGAN İSMAİL HAKKI VELİ TÜRBESİ

İlçe merkezine bağlı 25 km uzaklıktaki Çakmak köyündedir.

İsmail Hakkı Çağırgan Babanın hayatı hakkında bilgi yoktur. Ancak Seyyid Mahmut Çağırgan ile kardeş oldukları söylenir. Bir arşiv belgesine göre, söz konusu derviş adına, ilk defa 1342 yılında vakfiye düzenlenmiştir. Ancak bu tarihte onun hayatta olup olmadığı bilinmemektedir. Türbe: düzgün yontma taştan, sekizgen planlı olarak yapılmıştır. Taşların arası derzlidir. Gövde ve piramidal çatıdan ibarettir. Cenazelik kısmı yoktur. Piramidal çatı, çinko ile örtülüdür. Saçaklar ahşap kaplamadır. Türbenin kapısı tek kanatlı ve özgündür ve metaldendir. Kubbe karnında, sonradan yapılmış kalem işi süslemeler vardır. Bu süslemeler bitkisel ve geometrik tarzda olup kırmızı, mavi ve beyaz renktedir. Kubbenin tam ortasında ise dairesel biçimli yazı kuşağı görülür.

 

ÇAKRAK KÖYÜ

İlçe merkezine 28 km uzaklıkta bulunan Çakrak köyünde 19’ncu yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen iki kilise bulunmaktadır.

Birinci Kilise

Çakrak köyü içindedir. Doğu-batı ekseninde uzanır. Dikdörtgen bir zemine yerleşmiştir. Günümüzde kilisenin büyük bölümü yıkılmıştır. Kilisenin batı cephesinde ortasında, dikdörtgen formlu giriş açıklığı vardır. Girişin üzerinde bulunan yuvarlak kemerli alınlık yıkılmıştır. Kalıntılardan hareketle, kilisenin bazilikal planlı olduğu anlaşılır.

İkinci Kilise

Çakrak köyünün, Alucra çıkışında, kara yolunun batısında bulunan bir tepe üzerindedir. Dikdörtgen bazilikal planlıdır. Üç neflidir. Kilisenin örtüsü çökmüştür. Kilisenin batı cephesinin ortasında dikdörtgen formlu giriş açıklığı vardır ve yıkılmıştır. Girişin üzerindeki yuvarlak kemerli alınlığın bir kısmı günümüze ulaşmıştır. Doğu cephesinde yarım yuvarlak çıkıntılı üçlü apsis bulunur. Kilisenin örtüsü çökmüş olduğundan, iç mekan tamamen harfiyatla doludur. Zemin kaplaması tespit edilememiştir. Kilisenin bahçe  duvarları kısmen ayaktadır.

Üçüncü Kilise

Çakrak köyü, Yeniköy mahallesinde meyilli bir arazi üzerindedir. Bölgedeki diğer örneklerden farklı olarak, tek nefli inşa edilmiştir. Yapının beşik tonoz örtüsü yıkılmış olup, üstü çinko kaplı beşik çatı ile sonradan kapatılmıştır. Yapı günümüzde özel mülkiyet olarak kullanılmaktadır.

Çakrak Yaylası

Yaylaya: Yağlıdere ve Kümbet yaylası üzerinden ulaşılabilir. Yaylada 3 kemer köprü ve 2 kilise kalıntısı vardır. Yaylanın yakınlarında bulunan Kırkharman Obasında da bir kilise kalıntısı ve 5 değirmen kalıntısı görülebilir. Islahat Fermanından sonra, Çakrak köyünde yapılan 4 kiliseden biri olan “İkinci Kilise”: yörede Rum eserlerinden birisidir. Giresun’u iç bölgelere bağlayan Yağlıdere-Alucra yolu güzergahında olması nedeniyle yolu kullanan vatandaşların dikkatini çeken kilise ve kemer köprü: Rumların geçmişte bölgedeki yaşantıları hakkında bilgi verir. Köprünün yapım tarihi ve yaptıran hakkında kitabesi yoktur. Ancak malzeme kullanımı benzeri özellikleri nedeniyle köprünün 19’ncu yüzyılın ikinci yarısında inşa edildiği düşünülmektedir.

Çakrak Köyü Çeşmesi

Kaynağını, doğusunda bulunan yamaçlardan alan çeşmenin suyu, yaz mevsiminde yağışların azalmasına bağlı olarak oldukça azalır. Yatay dikdörtgen prizmatik bir kütleye sahip olan çeşme, malzeme olarak düzgün kesme taş, kaba yontu ve moloz taş kullanılarak inşa edilmiştir.

Gümüşhane tanıtımı.

Erzincan tanıtımı.

Ordu tanıtımı.

Giresun tanıtımı.

 

Gümüşhane Köse

Gümüşhane Köse

Köse, Gümüşhane arası uzaklık 50 km. dir. Köse, Kelkit arası uzaklık: 26 km. Köse, Bayburt arası uzaklık: 55 km. Köse, Demirözü arası uzaklık: 29 km.

TARİHİ

Kelkit ilçesine bağlı bir nahiye olarak kurulmuştur. 1473 yılı Otlukbeli savaşının ardından Osmanlı egemenliğine girmiştir. 1916 yılında Rus ve Ermeni işgali görülür. İşgal, 17 Şubat 1918 tarihinde bitirilir ve ilçe düşmandan kurtarılır. 1925 yılında Gümüşhane iline bağlanır. 1954 yılında Belediye kurulur. 1987 yılında İlçe olur.

Gümüşhane Köse

GENEL

İl merkezinin güneyindedir. Denizden yüksekliği ortalama 1650 metredir. İlçe topraklarında iki gölet vardır. Bunlar: Salyazı ve Köse göletidir. Yörede yaşayanların temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. İlçede, iklim olarak Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesi arasındaki geçiş iklimi hakimdir. Yazları kurak, kış ve bahar ayları yağışlı geçer.

NE YENİR

Buralara yolunuz düşerse, yöresel lezzet olarak önereceklerim “evelek dolması, kalem dolması, siron, fıt fıt haşılı ve pirinçli börek” tir. Tatlı düşünürseniz “Söz kesen” yani bir tür sütlaç önerebilirim.

Gümüşhane Köse

GEZİLECEK YERLER

ÖZBEYLİ KÖYÜ CAMİİ

Gümüşhane Köse Özbeyli Köyü Camii

İlçe merkezine bağlı 5 km uzaklıktaki Özbeyli köyündedir.

Cami, tabelasına göre 1930 yılında yapılmıştır. Tek katlı ve kare planlıdır. Ana girişi kuzey cephedendir.

Gümüşhane Köse Özbeyli Köyü Camii

Duvarlar moloz taştandır. Saç ile kaplı kırma çatı ile örtülüdür. Harimi örten, dört sütunun taşıdığı ahşap tavan, ahşapların ortada bir göbek oluşturacak şekilde üst üste bindirilmesiyle oluşturulmuştur.

Gümüşhane Köse Özbeyli Köyü Camii

Mihrap ahşap malzemeden yapılmış olup, sonradan yeşil yağlı boya ile boyanmıştır. Ahşap minber süslemesizdir. Güney, batı ve doğu cephelerindeki ikişer tane pencere ile aydınlatılır. Caminin minaresi yoktur.

Gümüşhane Köse Bayrampaşa Kalesi

BAYRAMPAŞA (HEĞNİ) KALESİ

İlçe merkezine bağlı Salyazı beldesindedir. Köse-Bayburt kara yolunun Salyazı yerleşiminde güneye ayrılan, yaklaşık 7 km uzağındadır, yol stabilizedir.

Kitabesi yoktur, bu yüzden yapım tarihi ve yaptıran bilinmez. Kale, çevreye hakim ana kaya üzerine kurulmuştur. Muhtemelen Bayburt-Köse köylerini kontrol altında tutmak için yaptırılmıştır. Gözetleme kulesine benzer. Kale, günümüze kalan izlerden anlaşıldığına göre yamuk bir plana sahiptir. Sur duvarlarının büyük kısmı yıkılmıştır. Çevresi moloz taş yığınlarıyla doludur.

Gümüşhane Köse Yaylım Köyü Kilisesi

YAYLIM KÖYÜ KİLİSESİ

İlçe merkezine bağlı 9 km uzaklıktaki Yaylım köyündedir.

Gümüşhane Köse Yaylım Köyü Kilisesi

Dikdörtgen plandadır. Kuzey cephesi, toprak damlı başka bir yapıya bitişiktir. Üç nefli ve bazilikal tarzda inşa edilmiştir. Beden duvarları moloz taştan, kalan bölümler düzgün kesme taştan yapılmıştır. Yapının üst örtüsü içten  beşik tonoz, dıştan iki yönde kırma çatı olup üzeri toprak örtülüdür. Üst örtüde, yer yer silinmiş fresko izleri görülmektedir.

Gümüşhane Köse Kırklar Mağarası

KIRKLAR MAĞARASI

İlçe merkezine bağlı 14 km uzaklıktaki Salyazı beldesindedir.

Mağara, Altıntaş ve Yenice köyleri arasında bulunan mağara sırtı mevkiindedir. Bu iki köyü birbirine bağlayan yola ulaştığınızda, 5 dakikalık bir yürüyüşle mağaraya ulaşabilirsiniz. Mağaranın toplam uzunluğu 295 metredir. Girişe göre en derin yeri 37 metredir. Çok kırıklı ve faylı olması nedeniyle, yoğun bir şekilde kastlaşmıştır.

Mağaranın içindeki kireçtaşı tabakası gri ve bej renklidir. Mağaranın içinde, bol miktarda sarkıt, dikit, sütun ve çeşitli renk ve desende damlataşı şekilleri bulunmaktadır. Mağara 2004 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

Gümüşhane Köse Sadak Harabeleri

SADAK (SALATA ANTİK KENTİ) HARABELERİ

İlçe merkezine bağlı 26 km uzaklıktaki Sadak köyündedir.

Sadak köyü: Meşe içi dağlarının, doğu eteğinde kurulmuş olan antik kenti barındırır. Aynı zamanda Fırat sınırını muhafaza amacıyla kurulmuş bir karakol kentidir. İsmi ise “Satala” dır. Roma dönemine ait olduğu düşünülmektedir. 15’nci Legio Apollinares’in karargahı Satala şehrindedir.

Antik kentin çevresi, doğuya doğru 200 metre ve kuzeye doğru 400 metre uzanan surlarla çevriliymiş. Ancak bu surların büyük bölümü, bugünkü yerleşim yerinde konutların altında kalmıştır. Antik kentin üzerine, bugünkü yerleşim yeri kurulmuştur. Bu yüzden buluntular yok denecek kadar azdır. Yüzeyde birkaç mezar steli, hamam, su kemeri ve kale kalıntısı görülebilir.

Gümüşhane Köse Sadak Harabeleri Su Kemerleri

Su kemerleri

Su kemerleri hakkında kesin bilgi yoktur. Ancak muhtemelen İmparator Iustinianos döneminde restore edilmiştir. Su kemerinin orijinal yapısı, bu şehrin kurulduğu devre yani Roma devrine aittir. İustinianos devrinde yeniden inşa edilmiş olabileceği düşünülür.

Su kemerleri, köye nazaran daha aşağıda, tarlaların içindedir. Köyün batı yakasında bir tepe üzerinde antik şehre su sağlayan su kaynakları hala durmaktadır. Burada, köylülerin yaptığı ufak bir kazı sonunda, prizma şeklinde muntazam kesme taşlardan yapılmış bir su deposu görülmüştür.

Kaynakların yanında bir de su toplama havuzu görülür. Buradaki su tesislerini emniyete alan daha zayıf sur duvarları bulunmaktadır.

Bu köyde bulunan yaklaşık 1 km güneydeki tarihi su kemerleri, bölgede bulunan Salata Antik kentinden günümüze kalan tek eserdir. Bu su kemerlerinin aslında 47 tane olduğu söylenmekte, ancak günümüze sadece 4 tanesi kalmıştır.

Bu tarihi su kemer kalıntıları, yıllardan beri dış etkenler ve özellikle insanların verdiği zararlar nedeniyle oldukça yıpranmış ve günümüzdeki görüntüsüne gelmiştir.

Anahit-Bronz Afrodit Büstü

Sadağ köyünden bulunan bu eser, oldukça ilginç, o yüzden birkaç cümle etmek gerekir.

Öncelikle, bu meşhur büst ile mukayese edilebilecek bir eser günümüze kadar buralarda bulunmamıştır. Bu yüzden, büstün Anadolu’nun bir mabedinden buraya getirildiği düşünülmektedir. Çünkü Satala, tıpkı Lidya’daki Satala’daki gibi Artemis ya da Afrodit kültü diye belirlenen eski bir Anaeitis kültü yeridir.

Tanrıça Artemis, Aneaitis adıyla anılır ve bu durum Grek kaynaklı veya İran kaynaklıdır. Büstün MÖ 4’ncü yüzyılın ilk yarısında yapıldığı ve Eriza (Erzincan)’da Anaitis mabedinden kaldığı düşünülmektedir.

1877-1878 Osmanlı-Rus savaşının ardından Ermeni Patrikhanesi tarafından Anadolu’da görevlendirilen 3 Ermeni Rahibin gözlemlerini Türkçeye aktaran Arsen Yalman’ın “Palu-Harput 1878” isimli eserinde buradan söz edilmektedir ve o yıllardan bu yana defineciler, bu bölgede kaçak kazılar yapmaktadır.

Evet, dediğim gibi, yine bölgede toprağını eken bir çiftçi bronz bir obje bulur. Bu obje “Afrodit büstü” dür. Bu büst daha sonra; Trabzon’da Büyükelçilik yapan Alessandro Castellani adında bir kişi tarafından İstanbul üzerinden İtalya’ya kaçılır ve oradan da İngiltere’ye satılır. Bu baş ile birlikte, bir kumaş kıvrımı tutan kırık bir sol el bulunmuştur. Bu da günümüzde Britihs Museum’dadır.

Bronz yaldızlı baş heykeli, Lonra’daki Brisith Museum’da bir cam kutu içinde bulunuyor. Burada verilen bilgilere göre: Bronz heykelin parçaları (baş ve el) Türkiye’nin kuzeydoğusunda Sadak Köyü, Satala Antik kendinde 1872 yılında bir çiftçi tarafından arazi kazıları sırasında bulunmuştur. Ancak baş Phidias devrinde Grek bronz sanatının tek örneğidir.

Öte yandan, bronz Afrodit büstünde, heykelin tüm vücudunun çıkarılıp çıkarılmadığı yani bulunup bulunmadığı bilinmemektedir. Ancak gövde bugün için bulunmamıştır veya bulunmuş olsa da gizli yani bir yelerde saklanmaktadır.

Neyse, devam edelim, Bronz büstün üstünde çapa izleri vardır. Ancak suratı oldukça sağlamdır. Oldukça iri olan gözlerin değerli taşlar veya cam macunu ile doldurulduğu tahmin ediliyor. Burun kuvvetli, dudaklar hafifçe aralık, fakat ciddi çene enerjiktir. Yanakların kıvrımı haşindir. Böylece burada orijinal bir çalışma ortaya konulmuştur.

Yapım tarihi olarak MÖ 99 yılı civarına tarihlenmektedir. Peki bunun önemi nedir? Bu heykelin Ermeni Tanrıçası “Anahit” olduğuna inanılıyor. Ermeniler, Brisith Museum yetkililerinden bu yüzden heykeli istemişler, heykeli Ermenistan’a götürmek istiyorlarmış.

Heykelin iadesi için açılan imza kampanyasında: Anahit hakkında şu bilgiler verilmektedir. Heykel: Ermeni kültüründe iffet, annelik ve bilgilik sembolüdür. Hatta, Anahit’in resimleri, Ermeni banknotlarında, pul ve madeni paralarında bulunuyor.

Nike Kabartması

Sadak köyünün, Mantara yolunda, sarımtırak taneli bir taş parçası bulunur. Bu taş kırık ve yosunludur. Ters durmaktadır. Taş incelendiğinde bir kadın tasviri görülür. Kadın figürü, alçak kabartma tekniğiyle yapılmıştır.

Fakat arkasında kanat izleri güçlükle seçilmektedir. Tasvir edilen kadın, bir Nike yani Zafer Tanrıçası tasviridir. Sol elinde tuttuğu palmetle savaş alanında gezinirken gösterilmiştir. Ayrıca: Arkaik devirde görülen birden fazla örgü halinde omuzlara dökülen saçlar, saçlardan birinin veya birkaçının omuzlardan inerek göğüs üzerinde bir elbise süsü gibi dolanır.

Nihayet bir omuz ve göğsün açık olması gibi özellikler, bu kadın figüründe de vardır. Yüz tamamen kırık olduğundan, bir fikir edinmek mümkün değildir.

Nekropol Alanı

Mezar stellerinin birçoğu Cirit tepesi denen ve köyün dışındaki bir tepeden çıkarılmıştır. Burası nekropol yani mezarlık alanıdır. Sadak köylüleri: stel, sütun başlıkları ve bazı küçük eserleri evlerinde saklamaktadırlar.

Yakın zamana kadar bol miktarda olan mezar stellerinden bazıları, kapı eşiği, döğme taşı ve benzeri amaçlar için kullanılmaktadır. Bölgede elde edilen bütün kitabeler Latincedir. Grekçe metin azdır.

Romalı bir kadının mezar taşında: Roma’da doğduğu ve bu şehirde ölmeden önce çok büyük misafirperverlik gördüğü yazılıdır. Yakın zamana kadar bu stellerin sayısı 32 olarak belirlenmiştir, bunlardan en belirgin olanı halen köy camisinin avlusundadır, ancak yazıları siliktir.

SADAK HAMAMI

Türk döneminden kalmadır. Günümüzde ahır olarak kullanılmaktadır. Kare bir sıcaklık bölümü ve iki halvet hücresi vardır. Doğuda bulunan asıl giriş kapısı sökülmüş ve taşları alınmıştır. Yeri çamurla kapatılmıştır. Genel anlamda: bu hamam Osmanlı-Türk hamam mimarisinde kullanılan kare bir sıcaklık çevresine sıralanan halvet hücreli tipe girer.

Gümüşhane Köse Santa Yerleşimi

SANTA YERLEŞİMİ

İlçe merkezine bağlı 80 km uzaklıktaki Dumanlı köyü sınırları içindedir.

Salata kadar eski değildir. Muhtemelen 18’nci yüzyılda kurulduğu düşünülmektedir.

Fatih Sultan Mehmet, Trabzon’u fethettikten sonra bu bölgeye yerleşmeyi tercih eden Rumlar, kendilerine 1920’lere kadar devam edecek bir yaşam alanı oluşturmuştur. Her mahalle, tamamen taştan yapılmış tek katlı konutlardan oluşur. Konutlar taş cephelidir, her sokak başında bir çeşme vardır. Tarihi eserler yönünden zengin olan Santa, doğal konumu itibarıyla yayla özelliği taşımaktadır.

Gümüşhane Köse Santa Yerleşimi

1923 yılından sonra mübadele nedeniyle Rumlar buradan ayrılınca onların yerlerine Türkler yerleştirilmiştir. Taş evlerin çoğunda günümüzde yerleşim vardır, ancak bölge koruma altında olduğundan evleri aslına uygun olarak korumak zorundalar.

Köyün içinde oldukça ilginç bir ortamda gezinebilirsiniz.

 Gümüşhane Şiran ile ilgili gezi yazım için  Şiran

Kastamonu Araç

Kastamonu Araç

İlçe merkezi Kastamonu-Karabük kara yolu üzerindedir.

Araç, Kastamonu arası uzaklık: 45 km. Araç, Karabük arası uzaklık: 67 km. Araç, Safranbolu arası uzaklık: 50 km. Araç, Amasra arası uzaklık: 136 km. Araç, Ankara arası uzaklık: 290 km. Araç, İstanbul arası uzaklık: 450 km.

TARİHİ

Yörenin tarihi kaynaklardaki ilk bilinen ismi “Timanidis” dir. Bölgede tarihi süreç içinde Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Pontus ve Bizanslılar egemenlik kurmuştur. 1105 yılında ise Danişmendliler döneminde Türk hakimiyetine geçilir.1459 yılında ise Osmanlılar bölgeyi ele geçirir. 1866 yılında Belediye olur. 1868 yılında ise ilçe olur.

Tarihi süreçte ilçenin bir başka özelliği, hiç işgale uğramamış olması ancak Kurtuluş Savaşında en fazla şehit verilen ilçe olmasıdır. Peki niye “Araç” ismi? Yöre: Karadeniz ve iç bölgeler arasında, kervanların işlediği önemli bir yol güzergahında olduğu için bu ismi almıştır. Araç ismi, ilk olarak Candaroğulları belgelerinde görülür.

Kastamonu Araç

GENEL

İlçe Batı Karadeniz bölgesinde kuruludur. Rakımı ortalama 640 metredir. İlçede ekilebilir toprak azdır. Köyler ilçe merkezine uzak ve dağınıktır. Bölgede Karasal iklim hakimdir. Buna bağlı olarak yazları sıcak ve kışları soğuk ve karlı geçer. Yörenin havası oldukça güzeldir, oksijen bakımından zengin bir havası vardır. İlçenin büyük bölümü, mera, yayla ve ormanlıktır. Araç Belediyesi tarihi kentler birliğine üyedir.

Kastamonu Araç Rafet Vergili Meslek Yüksek Okulu

ARAÇ RAFET VERGİLİ MESLEK YÜKSEK OKULU

Kastamonu Üniversitesine bağlı olarak 2010-2011 yılında eğitim ve öğretim başlamıştır. Okulda 5 bölüm ve 7 programda, 1119 aktif öğrenci eğitim ve öğretim görmektedir.

AVCILIK

Araç ormanları özellikle yabani domuz ve tavşan avı tercih edenler için yoğun tercih edilmektedir.

NE SATIN ALINIR

Yörede el yapımı ürünler meşhurdur ve özellikle örme sepet ve yayla evi maketi satın alabilirsiniz.

NE YENİR

Buralara yolunuz düşer ve yerel lezzetlerden tatmak isterseniz “pastırmalı pide, etli ekmek ve kuyu kebabı, süzey kebabı, saraylı (Fırında paça) ” deneyebilirsiniz. Büyük şehirlerde: unlu mamuller, fırın, pasta, börek, yufka gibi imalat ve işletmelerde Araçlı ustalar önemli yer tutmaktadır.

Kastamonu Araç Yaylalar

YAYLALAR

Kastamonu ilindeki en güzel yaylalar, Araç ilçesindedir. İlçe sınırlarında toplam 21 yayla bulunmaktadır. Ormanlar içerisindeki bu yaylaların başlıcaları: Munay, Fındıklı, Sıragömü, Kirazlı, Başköy, İkiornaz yaylalarıdır.

Bu yaylalar: geleneksel çantı tipi evleriyle dikkat çeker. Ormanlık bölgelerdeki yaylalarda: ağaç gövdeleri üst üste yığılarak yapılan bu evler, çivi kullanılmadan birbirine geçme yöntemiyle inşa ediliyor.

İlçe merkezine 17 km uzaklıktaki Fındıklı ve diğer yaylalara ulaşım için: Sıragömü üzerinden Kurşunlu köyüne uzanan yol kullanılıyor.

ARAÇ HACI BEKİR ŞEKERCİLER, PASTACILAR VE YAYLA KÜLTÜRÜ FESTİVALİ

Her yıl Temmuz ayı başında geleneksel olarak düzenlenmektedir. Festival: Fındıklı ve Gölcük yaylalarında yapılıyor. Festivalde: Hacıbekir lokumu ve akide şekeri yapımı gerçekleştiriliyor. Ardından konserler, spor yarışmaları yapılıyor. Festival oldukça yoğun bir programla sürdürülüyor, ilçeyi ziyaret tarihinizi festival düzenleme tarihine getirmenizi öneririm.

Kastamonu Araç

GEZİLECEK YERLER

Kastamonu Araç Şehitliği

ARAÇ ŞEHİTLİĞİ

2011 yılında yapılan Şehitlik, ilçe merkezine bağlı Yenice köyü Köyiçi mevkiindedir.

Kastamonu Araç Abdal Paşa Türbesi

ABDAL PAŞA TÜRBESİ

İlçe merkezindedir. Abdal Paşa’nın asıl ismi “Seydi Mehmet” tir. Kendisi 14’ncü yüzyıl başlarında Konya’dan buraya göç etmiştir. Türbe: 11 x 6 metre boyutlarındadır. Türbede herhangi bir kitabe yoktur. Sadece 1431 tarihi yazılıdır. Burası hakkında anlatılan bir efsane bulunmaktadır. Şöyle ki “Halk türbenin üstünü imece ile kapatmaya karar verir ve örter, buna karşın sabah olduğunda türbenin üstündeki ağaçları çayda bulurlar.”

Kastamonu Araç Harp Müzesi
 

ARAÇ HARP MÜZESİ

İlçe merkezinde bulunan müze, Şehit Aileleri ve Gazileri Derneği tarafından işletilmektedir. Türkiye genelinde kendi alanında ilk ve tek olan Harp Müzesi, her gün mesai saatleri içerisinde ziyarete açıktır. Müzede sergilenenler arasında: Balkan, Çanakkale ve Dumlupınar savaşlarında yaralanan gazilerin protez bacakları da bulunuyor.

Ayrıca: İstiklal Marşının Ankara dışında ilk kez yayınlandığı Kastamonu Açıksöz Gazetesinin 21 Şubat 1921 tarih ve 123 sayılı nüshasında, Osmanlı Türkçesiyle yazılmış şekli çerçevelenerek müzede sergileniyor.

Kastamonu Araç Harp Müzesi

(Son bir not, müze günümüzde açık mı-kapalımı, bu konuda bilgisi olanların yorum bırakmaları rica olunur )

Kastamonu Araç Tarihi Hamam

TARİHİ HAMAM

İlçe merkezinde Karabük caddesi Çay Sokaktadır. 1902 yılında yapıldığı tahmin edilmektedir. Üstü kubbelidir ve iki tane yıkanma halveti vardır. Hamam yapısı, 1967 yılında bir yangın geçirmiştir. Daha sonra atıl kalmış kullanılmamıştır. Hamam son olarak Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilmiş ve çevre düzenlemesi yapılmıştır.

Kastamonu Araç Tarihi Hamam

Belediye, hamam yapısını Vakıflardan kiralamıştır.

Kastamonu Araç Veznedar Camii

VEZNEDAR CAMİİ

İlçe merkezinde Yeni iplikçi sokaktadır.

Cami 1916 yılında Baş veznedar Halil Bey tarafından yaptırılmıştır. Moloz taştan yapılmıştır. Çatı ahşap üzeri kiremit örtülüdür. Mihrabı Araç mermerindendir. Caminin boyutları: 16 x 14 metredir.

KÖTÜRÜM BEYAZIT CAMİİ

İlçe merkezinde Aşağı Mahallededir. Caminin kitabesi, halen kuzey cephesinde kapının üstünde bulunmaktadır. Mermer kitabede kabartma tekniği uygulanmış, Arapça dört satır halinde celi sülüs yazısı ile yazılı metinde, caminin 1374 yılında Candaroğlu Hükümdarı Kötürüm Beyazıd döneminde yaptırıldığı yazılıdır.

Candaroğlu Beyazıd döneminde, Muhammed bin Uruz tarafından yaptırıldığından dolayı, banisine nisbetle “Uruz oğlu Mehmet Camii” diye de adlandırılır. Caminin boyutları: 17 x 9 metredir. Düz ahşap tavanlıdır. Yanında taş kaide üzerinde, yuvarlak gövdeli minaresi bulunmaktadır. Günümüzde ibadete açıktır.

Kastamonu Araç Kalesi

ARAÇ KALESİ

İlçenin güneyinde ve Araç çayının kenarında doğal bir kayalık üzerindedir. Oldukça dik bir konumdadır. Tüm ilçeye ve çevredeki çam ormanlarına hakim bir konumdadır.

Kastamonu Araç Kalesi

Doğu Romalılar (Bizans) döneminde inşa edilmiş ve Osmanlı döneminde ise tamir edilerek kullanılmıştır. Kalenin yüksekliği 80 metre kadardır. Alanı ise 150 metre karedir. Kalenin doğu bölümünde, kalenin duvarları yıkılmış ve duvarların yerine köy evleri yapılmıştır.

İç kale bölümü ise, temel ve duvarlarının bir bölümü ile günümüze ulaşmıştır. Kaleye çıkmak isterseniz PTT binasının arkasından yürüyerek çıkabilirsiniz.

Kastamonu Araç Gıcırık Suyu Hamamları

GICIRIK SUYU HAMAMLARI

İlçe merkezine bağlı Mesudiye (eski ismi: Munayrat) mahallesinin 3 km kuzeyinde Bağlar çayı deresinin üst kısmındadır. Burada yerli bir kayada doğal olarak oluşmuş, yan yana birbirine bitişik iki mağara bulunmaktadır. Bunlar Gıcırık suyu hamamları olarak tanınır. Mağaraların girişi: fırın ağzı gibidir.

Ancak içleri geniştir. İki mağaradan biri erkeklere diğeri kadınlara ayrılmıştır. Mağaraların içinde, doğal yıkanma tekneleri yani küvet bulunur. Bu teknelerdeki su, mağaranın tavanından damlayarak gelir. Mağaralarda bulunan travertenler, güneş olmadığından beyaz değil, kaya rengindedir. Ancak bunlar kazındığında, altından beyaz alçı tabakası çıkar.

Burada bulunan suyun: insan vücudundaki kaşıntıyı giderdiği, vücuttaki kabarcıklar ve kızarıklıklar ile sivilceleri yok ettiği söyleniyor. İnsanlar yılın belli dönemlerinde buraya geliyorlar ve suda yıkanıyorlar. Ancak halen mağaraya giden yol oldukça kötü durumdadır.

Kastamonu Araç Akıncılar Köyü Çeşmesi

AKINCILAR KÖYÜ ÇEŞMESİ

İlçe merkezine 3 km uzaklıktaki Akıncılar (eski ismi: Dabrak) köyündedir. Üzerindeki Osmanlıca kitabeye göre, 1820 yılında yapılmıştır. Çeşme taştan yapılmış, sivri bir kemerle süslenmiştir. Tek lülelidir. 2007 yılında Safranbolu yöresinden taş getirtilerek restore ettirilmiştir. Günümüzde halen kullanılmaktadır.

Kastamonu Araç Tatlıca Köyü Camii

TATLICA KÖYÜ CAMİİ

İlçe merkezine 10 km uzaklıktaki Tatlıca (eski ismi: Süzey) köyündedir. 1727 yılında Kıblelizade İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır.

Kastamonu Araç Görkemli Lahit

GÖRKEMLİ  LAHİT

Lahit, ilçe merkezine 11 km uzaklıktaki Kavacık köyü Fındıcak Mevkiinde, 1971 yılında yapılan Tümülüs kazısında bulunmuştur. 6 ton ağırlığındaki lahit, günümüzde Kastamonu Müzesinde sergilenmektedir. Lahit mermerden yapılmıştır.

En büyük özelliği: lahit içinde saçlı ve elbiseli bir kadın iskeleti bulunmuş olmasıdır. İskeletin baş hizasında, içi kemiklerle dolu bir bohça bulunur. Bu da lahidin ikinci defa kullanıldığını gösterir.

Ayrıca baş tarafında, üç adet pişmiş toprak ve biri kırık gözyaşı şişesi bulunmuştur. İskeletin ayak ucunda ise, ince dallardan yapılmış, çürümüş sepet içinde bir tane küçük, iki tane büyük, iki taraflı dört tane ağaç tarak vardır. Ayrıca iki tane ip eğirme aleti, biri kırık, iki tane ağaçta ok, iki tane çürümüş ağaç saplı kıl fırça bulunmuştur.

İNDAŞ MAĞARASI

İlçe merkezine 12 km uzaklıktaki Aşağıoba köyü yaylasındadır. Mağaraya ulaşım kolaydır. Ancak mağara girişi biraz dar ve karanlıktır. Mağara içinde ilerledikçe kocaman bir salona ulaşılır. Mağaranın içinde bir dere akmaktadır. Mağaranın içinde, ışık kaynağını takip ederek tırmandığınızda mağaranın öbür tarafına çıkılıyor.

HİTİT ASLANI

İlçe merkezine 17 km uzaklıktaki Gökçesu (eski ismi Moğsu) köyünde bulunmuştur. Halen Kastamonu Müzesinde sergilenmektedir. Aslan heykelinin ayağı kırıktır.

AKHİSAR (AGSAR) KALESİ

İlçe merkezinin kuzeyinde, 18 km uzaklıktaki Alınören köyünün karşısında Asar dağındadır. Yöreye hakim vaziyettedir. Kalenin uzunluğu 40 metre, genişliği ise 15 metredir. Bizans dönemi yapısıdır. Osmanlı döneminde de kullanılmıştır. Kalenin bir kısmı tahrip olmasına rağmen günümüzde hale görülebilir niteliktedir. Çünkü duvarlar oldukça geniştir ve duvarların yapımında kumlu kireç kullanılmasıdır. Kaleye çıkmak isterseniz, çok dik ve taşlık bir yolu tırmanmanız gerekiyor. Günümüzde kaleden ayrıntılı bir kalıntı bulunmamasına rağmen, kalenin bulunduğu yer bir seyir terası gibidir, bu nedenle yoğun ziyaret edilir.

TÜMÜLÜSLER

İlçe merkezine 20 km uzaklıktaki Hanözü (eski ismi Geley köyü) köyündedir. Köy arazisinde bulunun bu iki Tümülüs: Anadolu Piramidi olarak adlandırılır. Ancak maalesef höyükler hakkında ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Herhangi bir resmi arkeolojik araştırma yapılmamıştır.

Kastamonu Araç Melik Gazi Türbesi

MELİK GAZİ TÜRBESİ

İlçe merkezine 26 km uzaklıktaki Köseler köyündedir. Melik Gazi: Kastamonu ve Araç çevresini, Bizanslılardan alarak Türkleştiren, Danişmend Beylerindendir. 1105 tarihinde vefat etmiştir. Mezarda yatan kişinin boyunun çok uzun olduğu ve kalktığı zaman tüm Safranbolu’yu görebileceği şeklinde rivayetler bulunmaktadır.

Kastamonu Araç Saltuklu Cibiş Kanyonu

SALTUKLU (ÇİBİŞ) KANYONU

İlçe merkezine 29 km uzaklıkta, Saltuklu bölgesinde Kayaboğazı köyüne yakındır. Kanyona ulaşmak için Kayaboğazı köyünden girildikten sonra, Oycalı köyüne doğru devam edilir, Oycalı camisinin yapından Çibiş kanyonuna doğru devam edilir. Araç yolu bittikten sonra kanyona ulaşmak için sadece 10 dakikalık bir yürüyüş yapmak gerekir. Kanyonun girişinde: bir havuz bulunmaktadır.

Kumluk ve çakıllıktan oluşan havuzun derinliği 1.5 metre civarındadır. Kanyonun içine girdikten sonra: dar kanyonun genişliği 2.5 metre kadardır ve bu sulu bölgeyi geçmek için şişme bot kullanmalı ve can yeleği giyerek yüzmelisiniz.
Daha sonra ise, kanyonun kenarlarındaki dik kayalarda, kuş yuvası oyuklarından taş düşme ihtimali yüksektir, bu yüzden başlık yani kask kullanmalısınız. Sonuç, kanyon henüz yoğun bir ziyaretçi akınına uğramamış doğal bir cennettir. Özellikle doğa yürüyüşü yapmak isteyenler tarafından tercih edilmektedir.
Kastamonu Araç Ekincik Türbe Çamı Tabiat Anıtı

ARAÇ EKİNCİK TÜRBE ÇAMI TABİAT ANITI

İlçe merkezine 32 km uzaklıktaki Bektüre köyü Ekincik Mahallesinde mezarlık içindedir. Türbe çamı olarak isimlendirilir. Ağacın muhtemelen 800 yaşında olduğu tahmin ediliyor. Ağacın boyu 25 metre, çapı 1.90 metredir. Çevresinin genişliği ise 5.90 metredir. Dalları normalden daha büyüktür ve kılıç şeklindedir. Dalları eğilmesin diye dallarının altına destek konulmuştur. Dallarının her biri bir ağaç kalınlığındadır. Yörede inanışa göre, bu ağacın dalları koparılmaz ve kozalakları yakılmaz.

AŞAĞI GÜNEY HARABELERİ

İlçe merkezine 45 km uzaklıktaki Karandı köyü ve Aşağı Güney Köyleri arasındadır. Köylere 1 km uzaklıkta, bir aslan heykeli bulunmaktadır. Aşağı Güney köyü, eski su dağıtım sistemi de görülebilir. Okulun üst tarafından bir kaya mezarı bulunur. Tüm bu belirtiler, burada eski bir yerleşim yeri bulunduğunu kanıtlamaktadır.

KAYA MEZARLARI

İlçe bölgesindeki kaya mezarları Kadınca köyü ve Aşağı Güney köyündedir.

Aşağı Güney Köyü Kaya Mezarı (45 km uzaklıktadır.)

Mezar: Geç Helenistik dönemden Roma dönemine kadar uzanan süreçte yapılmış olmalıdır. Beşik çatılı ve çok odalı plan tipindedir. Mezarın ön cephesi yarım sütunlu olarak işlenmiştir. Buradan ana mezar odasına geçiş sağlanır. Mezar odası dikdörtgendir. İçinde: bir tane ölü sediri bulunur. Tavanı düzdür. Bölgedeki diğer mezarlarda görülmeyen bir özelliği ile doğu ve batı duvarı boydan boya geçen mahyalara dik olarak atılan, iki sıra yarım yuvarlak kasetler bulunur.

Kadınca Köyü Kaya Mezarı

Mezar, Geç Helenistik dönemden Roma dönemine kadar uzanan süreçte yapılmış olmalıdır. Düz damlı ve tek odalıdır. Mezarda basit bir cephe uygulanmıştır. Dikdörtgen bir kapıdan girilen mezar odasının içerisinde, kenarlarda ahşap hatıllar görülür. Oda içinde ölü sediri yoktur.

ANDIRAZ-ERENBABA KALESİ

İlçe merkezine bağlı Boyalı nahiyesinin batısında ilçe merkezine 48 km uzaklıktaki Bahçecik (eski ismi Andıraz) köyüne 2 km uzaklıktaki Soğanlı çayı üzerindedir. Kalenin tepesine çıkmak için: Soğanlı çayının yatağındaki Çaykaşı denen yerden çıkılabilir. Günümüzde kale surları oldukça fazla tahrip olmasına rağmen, hala eski ihtişamını korumaktadır.

KÜRE-İ HADİD İSMAİL BEY CAMİİ

İlçe merkezine bağlı 89 km uzaklıktaki bir dağ köyü olan Demirli köyündedir. Köy, 15’nci yüzyılda Candaroğulları zamanında demir çıkarıldığı için Demir Küresi anlamında bu ismi almıştır. Cami, 1451 yılında Candaroğlu İsmail Bey tarafından yaptırılmıştır. Caminin ağaçlarını geyiklerin taşıdığına inanılmaktadır.

Cami halk arasında “Direkli cami” olarak da bilinir. Çünkü cami Orta Asya ve Türkistan geleneğini, Anadolu’da yaşatan kökü süslü ahşap çadır direklerine dayanan bir camidir. Cami: düzgün dikdörtgen planlıdır.

Dıştan oldukça sadedir. Duvarları dolgu tekniğiyle yapılmıştır. Tavan ahşaptır, bindirme tekniğiyle yapılmıştır. Yapıda süslemenin en yoğun olduğu yer mihraptır. Mihrapta alçı ve kalem işi süslemeler görülür. Ana kirişi taşıyan sütunlar üzerinde, lale devrine ait oldukça basit bitki motifleri vardır.

1891 yılında Kastamonu Valisi Abdurrahman Paşa tarafından tamir ettirilmiştir. Caminin yanında iki yatır vardır. Bunlardan birisi kadın diğeri ise erkektir. Gerek caminin yapılışındaki geyik efsanesi ve gerekse bu yatırlar nedeniyle, burası kutsal kabul edilir. Hıdırellez’de bütün Eflani ve Araç halkı buraya yani cami ve türbeye gelirler.

 Kastamonu Tosya hakkındaki gezi yazım için  Tosya