İçel Silifke

İçel Silifke


Siz tabii Silifke ye gidince Silifke yoğurdu arayacaksınız, hayırrrr, yok. Silifke yoğurdu isterseniz, özel bir marka yoğurt veriyorlar.

ULAŞIM

Silifke; Mut’a: 73 km. uzaklıktadır. Silifke-Mersin arası uzaklık: 85 km. ve Silifke-Gülnar arası uzaklık: 70 km. dir.

Özellikle: Silifke-Erdemli-Mersin-Adana istikametinde: gayet güzel bir otoyol bulunuyor ve ulaşım rahat. Ancak: Antalya istikametine yöneldiğinizde, yolların biraz daha virajlı olduğunu göreceksiniz. Yine de, genel anlamda, Silifke’nin ulaşımı zor değil.

İçel Silifke

GENEL

YAYLALAR

Silifke’nin dağlık kesimlerinde: yükseklikleri 600 ile 1200 metre arasında değişen: Gökbelen, Balandız, Uzuncaburç, Kırobası yaylaları, sahilin yoğun sıcağından kurtulmak isteyen Silifkeliler için ve yörede hala yaygın olarak yaşayan göçerlerin tercih ettikleri yerlerdendir.

TURİZM

Toros dağları trakking; Göksu nehri rafting için gerekli özellikleri taşımaktadır. Yılın 300 günü güneşli olan bölgede, 105 km. lik kıyı bandı ile sahiller tarihi ve doğal güzelliklerin buluştuğu önemli yerlerdendir. Yörede: toplam 2634 yatak kapasiteli tesis bulunmaktadır. Ayrıca: bir öğretmen evi bulunuyor.

FOKLOR

Silifke, folklorik açıdan da, önemli bir bölgedir. Halk oyunları, kilim dokumacılığı ve el sanatları gelişmiştir. Silifke Folklor Ekibi, uluslar arası pek çok organizasyonda, Türkiye’yi temsil etmiştir. Silifke oyunları kıvrak tarzdadır. Silifke’de her yıl: 20-26 Mayıs tarihleri arasında, Uluslar arası Müzik ve Folklor Festivali düzenlenir.

Silifke’nin yoğurdu, Türkmen Kızı, Çiftetelli, Elmas Zeybeği, Kıbrıs Zeybeği, Ham çökelek, Çaya Vardım Zeybeği, Portakal Zeybeği, Keklik oyunları, en bilinen folklorik danslardır. Özellikle: son yıllarda, bir ara, ülkemizde bayağı popüler olan, ham çökelek, sanırım hatıralarınızda canlandı, evet o türkünün de kaynağı Silifke.

GÖKSU NEHRİ

Silifke şehir merkezinde, tam ortadan akıyor. Mısır’daki Nil Nehri gibi, Nil yeşili rengi ile, Silifke’ye değişik bir hava katıyor. Kışın sorun oluyor, çünkü baraj kapakları açılıyor ve Silifke’yi su basıyor.

Bu nehirle ilgili daha sonra da okuyacaksınız, en önemli olay, tarihi süreç içinde, Haçlı ordusu komutanının boğularak ölmüş olması. Ayrıca: ırmak çevresindeki çay bahçeleri ve kafeteryalarda, muhteşem keyif alarak zaman geçirmek mümkün.

İçel Silifke

TARİH

Makedon kralı İskender’in komutanlarından ve Suriye krallığının kurucusu Selefkos Nikator; günümüzdeki Taşucu’nun olduğu yerde, İyonyalıların “Holmi” adıyla kurduğu koloniyi ele geçirip halkını da kıyıdaki Holmi’den 12 km. içeriye bugünkü Silifke’nin bulunduğu yere yerleştirmiş ve “Selefkos’un Şehri” anlamına gelen Seleucia kentini kurmuştur.

Seleucia, Helenistik dönemde, Selefkoslar ve Ptolemeos (Mısır) krallıkları arasında sıkça el değiştirmiştir.

Roma imparatorluğunun, MS.395 yılında, ikiye bölünmesinden sonra, Seleucia, Ayatekia’nın varlığından dolayı önemli bir hac merkezi durumuna gelir. Şehir, Bizanslıların elinde iken, MS.13’ncü yüzyılda Selçukluların, 14’ncü yüzyılda Karaosmanoğullarının yönetimine girmiş, 1471 yılında, Gedik Ahmet Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Başlangıçta, Seleucia olan adı, zamanla “Silifke’ye dönüşen yerleşim merkezi Osmanlı’lar döneminde bazen sancak, bazen vilayet merkezi olmuştur. Kurtuluş Savaşından sonra, İçel il merkezi (1924-1933) olan Silifke, 1933 yılından sonra İçel İline bağlı bir İlçe merkezi haline getirilmiştir.

NE YENİR

Silifke’de, mutlaka tatmanızı önereceğim, yöresel lezzetler şunlar: Arabaşı, Kulak Çorbası, Topalak, Keşkek, Sıkma, Batırık, Oklava Çekmesi. Bunun yanında: kesinlikle inanıyorum ki, o meşhur türkü den de çağrışım yaparak, Silifke’de yoğurt yemeği düşüneceksiniz. Hayır, Silifke’nin o türküsü meşhur ama o türkü ile bağlantılı bir yoğurdu yok, yani burada eğer yoğurt yemek isterseniz, piyasada bolca satılan herhangi bir marka yoğurt önünüze konulacaktır.

İçel Silifke

PLAJLAR

Silifke İlçesinde: Mersin yönünde: Kapızlı Halk Plajı (14 km.), Susanoğlu Halk Plajı (15 km.), Atayurt Plajı (16 km.), Akkum Halk Plajı (22 km.) bulunmaktadır. Antalya yönündeki plajlar: T. Kum Mahallesi Halk Plajı (10 km.), Taşucu Halk Plajı (10 km.), Akçakıl Plajı (17 km.), İncekum Plajı (18 km.), Boğsak Plajı (20 km.), Yeşilovacık Halk Plajı (38 km.) bulunmaktadır.

İçel Silifke Atatürk Müzesi

ATATÜRK MÜZESİ

Atatürk’ün Silifke’ye 27 Ocak 1925 tarihindeki, ilk gelişlerinde gecelediği ev, bugün restore edilmiş, kullandığı eşyalar sergilenerek ziyarete açılmıştır. Atatürk Silifke’ye ve Silifkelilere olan sevgisini Silifke İdman Yurdunu ziyaretlerinde, şeref defterine yazdığı şu ibarelerde belirtmiştir. “Silifke’ye geldiğimden çok memnunum. Beni unutmayacağınızı bilirim. Sizi kalbimden çıkarmam.”

İçel Silifke Aleaddin Camii

ALEADDİN CAMİİ

Roma köprüsün karşısındadır. Taşköprü’nün karşısında bulunan cami; Selçuklu Sultanlarından Alaeddin Keykubat döneminde yapıldığı için, Alaeddin Camii adını almıştır. Şehrin tam merkezinde olduğu için Merkez Camii olarak ta bilinir. Cami dikdörtgen planlıdır, içi ikişer sütunun ayırdığı 3 neflidir. Orta nefin karşısında, Selçuklu süslemeleri bulunan taş mihrap vardır.

Orijinalinde, son cemaat yeri yoktur. Mihrabın iki yanında pencereler var. Düz tabanlı caminin mihrabının üzerinde, küçük kubbe oturtulmuştur. Basık minaresi Selçuklu özelliği göstermez. Cami, 1989 yılında restore edilmiştir.

İçel Silifke Kalesi

 

SİLİFKE KALESİ

Temel tespitlerine göre, Helenistik veya erken Roma dönemine ait olduğu anlaşılan kale, geçirdiği onarım ve değişiklikler sonucu, bugün bir orta çağ kalesi görünümündedir.
Silifke’ye hakim, 185 metre yüksekliğindeki bir tepe üzerinde yapılmış olan, etrafı kuru hendekle çevrili oval biçimdeki kalenin içinde, kemerli galeriler, su sarnıçları, depolar ve diğer yapı kalıntıları bulunmaktadır.

Ünlü gezgin Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde: 17’nci yüzyılda Silifke Kalesinin 23 burcu olduğunu, içinde bir camiye 60 ev bulunduğunu yazar. Ancak, burçların bir kısmı ve kale içi tamamen yıkık durumda olduğundan tam tespiti yapmak mümkün değildir.

Halen görülebilen 10 adet burç mevcuttur. Silifke kalesine tırmanıp şehre baktığınızda göreceğiniz manzara: az katlı apartmanlar, bu apartmanların üzerine kondurulmuş güneş enerjili su ısıtma sistemleridir.

İçel Silifke Müzesi

SİLİFKE MÜZESİ

Taşucu yolu üzerindeki müze, yörenin çeşitli dönemlerine ait tarihi eserlerin sergilendiği iki katlı, modern bir yapıdır. Kentteki Meydancık Kalede bulunan Helenistik döneme ait gümüş sikke koleksiyonu ile 2 ve 4’ncü yüzyıllara ait: küpe, bilezik, yüzük, yağ kandili gibi mezar buluntuları ile pişirilmiş kil ve taş heykelcikler: ikinci katta: Helenistik döneme ait, pişirilmiş kil kaplar ile MÖ. 4 ve 5’nci yüzyıla ait desenli vazolar; müzenin Etnografik eserler bölümünde: Silifke yöresi giysileri, cam, bronz ve gümüş eşya ile Osmanlı dönemine ait silahlar sergilenmektedir.

İçel Silifke Taş Köprü

TAŞ KÖPRÜ

Şehir merkezinin ortasından geçen, Göksu (Kalykadnus) Nehri’nin üzerindedir. MS.77-78 yıllarında, Kilikya Valisi L. Octavius Memor tarafından, dönemin imparatoru Vespasianus ve oğulları Titus ile Domitianus adına yaptırılmış olduğu, 1870 yılında yapılan onarımda bulunan taş kitabeden anlaşılmıştır. Yedi gözü bulunan ve Roma uygarlığı örneklerinden biri olan Taşköprü, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde onarım görmüştür.

İçel Silifke Göksu Deltası

GÖKSU DELTASI

Göksu deltası, Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak koruma altına alınmıştır. Göksu ırmağının oluşturduğu kıyı ovası üzerindedir. Göksu ırmağının, Silifke-Taşucu arasında, denize açıldığı bölgedir. Göksu nehrinin batısında iki lagün olan : Paradeniz ve Akgöl bulunur.

Akgöl: hafif tuzlu acı su karakterindedir. Balıkçıların açmış oldukları kanalla, Akdeniz’e bağlıdır. Kum hareketleri, çoğunlukla rüzgarla kıyıdan iç bölgelere doğru olmaktadır.

Kumullar, özellikle Delta’nın batı kısmında Akgöl ve Akdeniz’in çevresinde daha fazla olup, en güneyde İncekum denilen yerde denize ulaşmaktadır. Bu oluşum, ayrıca suyun altında sığ olarak devam etmektedir. Kumsallar, deltada çok özel değer taşır.

Çünkü: Akdeniz’de yaşayan iki kaplumbağa türü olan Caretta Caretta ve Chelonia Mydas’ın halen yumurtalarını bıraktığı nadir bölgelerden biridir.

MERSİN YÖNÜNDE

İçel Silifke Roma Tapınağı

 

ROMA TAPINAĞI

Şehir merkezinde bulunan ve doğu ile güney yanlarındaki sütun tabanlıkları orijinal şekilde korunmuş olan tapınağın uzun kenarında 14’er, kısa kenarında 8’er sütun bulunmaktaydı. Ancak, her biri 10 metre boyundaki Korint başlıklı bu sütunlardan, bugün yalnızca biri ayakta kalmış olup 3 tanesi de yıkılmış durumda yerdedir.

1980 yılında Kültür Bakanlığınca başlatılan kazı çalışmaları aralıklarla devam etmekteydi. MS.2’nci yüzyılda yapılmış olduğu anlaşılan tapınak 5’nci yüzyılda planında önemli değişiklikler yapılarak kiliseye dönüştürülmüştür.

MS.5’nci yüzyılda yaşamış tarihçi Zosimos “Tapınak, ovadaki ürünlerine musallat olan çekirgelerden kurtulmak için Güneş ve Sanat Tanrısı Apollon’dan yardım isteyen ahali tarafından, çekirgeler Apollon un gönderdiği kuş sürüsünce yok edilince O na bir şükran ifadesi olarak yaptırılmıştır” diyorsa da Zeus adına yaptırıldığı da söylenmektedir.

POİMENİOS HAMAMI VE ÜÇ GÜZELLER

Narlıkuyu koyunda, hemen deniz kıyısında bulunan hamam, MS.4’ncü yüzyıl Roma dönemine aittir. İmparatorluk yönetiminde, etkin bir kişi olan Poimenios tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Cennet obruğu içindeki yer altı deresinin denize ulaştığı yerdeki tatlı su kaynağından yararlanılarak burada yaptırılan hamamın yıkanma bölümünün tabanında, yarı tanrıça üç kız kardeş tasvir edilmektedir.

Baskın renkleri: beyaz, siyah, kahverengi ve sarı olan mozaikte, Zeus’un kızları: Aglaia, Euphrosyne ve Thalia çıplak olarak, kumru ve keklikler arasında dans ederken görülmektedir. Mozaik tablonun üst kenarındaki Grekçe yazının Türkçesi şöyledir.” Ey konuk dost. Bu mucizeli suyu kimin bulduğunu, saklı kaynağını kimin gün ışığına çıkardığını merak ediyorsan, bil ki, o, imparatorların dostu ve kutsal Adalar’ın dürüst yöneticisi Poimenios’tur”.

Yazıttan da anlaşılacağı gibi, Poimenios, Roma imparatorları Arcadius ve Honorius’un dostu ve bugünkü Büyükada, Kınalıada ve Heybeliada’nın o dönemlerdeki yöneticisi imiş.

Narlıkuyu’dan kuzeye doğru giden asfalt yolun 2’nci kilometresinde antik şehir kalıntıları ile mağaraların bulunduğu yere ulaşılır. Roma ve Bizans dönemlerine ait yapı kalıntıları arasında hala ayakta duran üstü hatıllı kapı söğeleri ile taş kemerler, sarnıç ve Cennet Obruğunun hemen yanında Zeus Tapınağı bulunmaktadır.

ZEUS TAPINAĞI

Üç ayrı dönemde hizmet vermiş olan bu tapınak, tanrıların babası Zeus’un dev ejderha Typhon’a karşı kazandığı zaferin bir simgesi olarak yapılmıştır. Kuzey yan duvarının doğusundaki taşlarda, Helenistik ve Roma dönemlerinde görev yapmış 130 din ve devlet adamının isimleri kazınarak yazılmıştır.

Tören kapısından sonra, antik çeşmeye geçince sütunlu caddenin solunda bir avlu içerisindeki Zeus Tapınağının Selefkos Nikator (MÖ.312-295) tarafından yaptırılmış olduğu düşünülmektedir. Zeus Tapınığı, Anadolu da dört bir yanı, tek sıra 36 sütunla çevrili, Korint tarzında Peripteros planlı, en eski tapınaklardan biri olarak sanat tarihinde önemli bir yere sahiptir.

Romalılar tarafından da kullanılan tapınak, Hıristiyanlık döneminde, 5’nci yüzyılda, önemli değişikliklerle kiliseye çevrilmiş, cellası yıkılıp sütunların araları örülmüş ve buralara kapılar konmuş, doğusundaki sütunlar kaldırılarak yerlerine apsis eklenmiştir.

Zeus Tapınağı, 2000 yılı aşkın yaşı ve bugünkü muhteşem görünümü ile geçen zamana meydan okurcasına hala ayakta durmaktadır.

İçel Silifke Cennet Çöküğü Mağarası

CENNET ÇÖKÜĞÜ MAĞARASI

Silifke İlçesi Narlıkuyu Kasabası, Hasanaliler Mahallesindedir. Bir yer altı deresinin yol açtığı, kimyasal erozyon ile tavanın çökmesi sonucu meydana gelmiş büyük bir çukurdur. Elips biçimindeki ağız kısmı, çapları 250 m. ve 110 m. olup derinliği 70 metredir.

Çökük tabanının güney ucunda, 200 metre uzunluğunda ve en derin noktası 135 metre olan büyük bir mağara girişi ve bu mağaranın ağzında küçük bir kilise vardır. Kilisenin giriş kapısı üzerindeki 4 satırlık kitabede, bu kilisenin 5’nci yüzyılda Paulus adında, dindar bir kişi tarafından Meryem Ana ya ithaf en yaptırılmış olduğu yazılmaktadır.
Cennet çöküğünün içine her biri oldukça geniş 452 basamaklı taş bir merdivenle inilir. Kiliseye, 300 basamakla varılır. Kiliseden sonraki mağaranın bitim noktasında, mitolojik bir yer altı deresinin sesi duyulur.

İçel Silifke Cehennem Çukuru

CEHENNEM ÇUKURU

Silifke İlçesi Narlıkuyu Kasabası, Hasanaliler Mahallesindedir. Cennet çöküğü ile yan yana bulunmaktadır.
Cennet çöküğünün 75 m. kuzeyindeki Cehennem Çukuru da, Cennet çöküğü gibi oluşmuştur. Ağız çember çapları 50 metre ve 75 metre, derinliği 128 metredir. Kenarları, içbükey olduğu için, içerisine inmek mümkün değildir.
Mitolojiye göre, Zeus alevler kusan yüz başlı ejderha Typhonu, buradaki bir kavgada yendikten sonra, onu Etna Yanardağının altına, sonsuza dek kapatmadan önce, bir süre Cehennem Çukurunda hapsetmiştir.

CAMBAZLI KİLİSESİ

Adamkayalar’dan sonra Hüseyin Köyün den geçilip, Cambazlı Köyü ne varılır. Cambazlı’nın Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir yerleşim merkezi olduğu Uzuncaburç (Diocaesarea) ve Ura (OLBA) ile Kızkalesi (Coryus)ne döşeme antik bir yolla bağlantılı olmasından ve günümüze kadar gelebilmiş zengin kalıntılarından anlaşılmaktadır.
Burada, kaya mezarlarının yanı sıra birer küçük mabedi andıran anıt mezarlar, lahitler, sarnıç ve özellikle köyün girişinde bulunan kilise görülmeye değer tarihi kalıntılardır.
Cambazlı kilise, benzerleri arasında orijinal özelliklerini korumuş en iyi durumdaki örneklerden biridir. Kuzey cephesi tamamen kapalı olan yapının içindeki iki sütun dizisinden, sağdaki korint başlıklı bütün sütunlarla bunların üstünde sıralanan galeri sütunları ayaktadır. 5’nci yüzyıla ait 20 x 13 metre ölçülerindeki kilisenin apsisi ve tüm duvarları sağlamdır.

ANTALYA YÖNÜNDE

İçel Silifke Aya Tekla Yer Altı Kilisesi (Meryemlik)

 

AYA TEKLA YER ALTI KİLİSESİ (MERYEMLİK)

Taşucu yolu üzerinde, 4 km. den sağa dönülüp 1 km. gidildiğinde, Hıristiyanlığın en eski ve en önemli merkezlerinden biri olan Meryemlike varılır. Meryemlikin tarihi, Azize Thekia’nın buraya gelişiyle başlar.

İsa Peygamber in havarilerinden St. Paul un vaazlarından etkilenen 17 yaşındaki Thekia, kendisini Hıristiyanlık dinine adar. St. Paul’un bu değerli öğrencisi, Konya ve Yalvaç’da, Hıristiyanlığı yaymak için propaganda yaparken, paganların baskılarına maruz kalıp, öldürüleceğini öğrenince kaçıp Seleucia ya gelir ve sonradan kiliseye çevrilen bir mağarada saklanır.

Sığındığı mağaradan yöredeki insanlara çok tanrılı dine karşı Hıristiyanlık inancını yayarken, mucizeler yaratarak hastaları da iyileştirir. Yine öldürüleceği bir sırada, bu mağarada kaybolduğuna inanılır.

Aya Thekia’nın içinde yaşadığı mağara, onun kayboluşundan sonra, Hıristiyanlarca kutsal sayılmış, ta ki bu din MS.312 yılında serbest bırakılıncaya kadar gizli bir ibadet yeri olarak kullanılmıştır. Bu mağara daha sonra 4. yüzyılda kiliseye dönüştürülmüştür.

İçel Silifke Aya Tekla Yer Altı Kilisesi (Meryemlik)

 

Hıristiyanlığın resmen kabulünden sonraki dönemlerde, birçok yapı ile bezenen Meryemlik’te Mağara Kilisesinden başka, bu mağaranın üzerinde, bugün sadece apsisinin bir bölümü ayakta kalan “Azize Thekia Kilisesi”, imparator Zenon tarafından Aya Thekia’ya ithafen yaptırılan kilise ile Kuzey Kilise, hamam, birçok sarnıç, mezarlıklar ve şehir suru kalıntıları günümüze kadar gelmiştir.

İçel Silifke Taşucu (Holmi)

TAŞUCU (HOLMİ)

Silifke-Antalya karayolunun 10 km. Taşucu’nun bulunduğu yerde MÖ.7.yüzyılda kurulan eski Holmi kolonisinden bugüne hiçbir tarihi eser kalmamıştır. Holmi, uzun süre varlığını sürdürmüş, ancak korsan saldırıları nedeniyle MÖ.4’ncü yüzyıldan sonra zayıflamaya başlamıştır.

Büyük İskender in komutanlarından ve Suriye Krallığının kurucusu Selefkos Nikator şehrin bu zayıf durumunu fırsat bilerek, kolayca ele geçirmiş, halkını da bugünkü Silifke’nin bulunduğu yere yerleştirmiştir.

Yolcu trafiği açısından Türkiye il KKTC arasındaki en önemli kapı olan Taşucu, bugün modern bir turistik belde olarak hızla gelişmektedir.

Taşucu’nun 2 km. batısındaki bir tepenin güney yamacında, yerli halkın manastır diye isimlendirdiği antik Mylai ören yerinde, geç Roma ve erken Bizans dönemlerine ait yapı kalıntıları bulunmaktadır.

LİMAN KALESİ

Taşucu-Antalya karayolunun hemen kenarında ve deniz kıyısındadır. Taşucu’na 7 km. uzaklıktaki kale, Osmanlı yapısı olup, 19’ncu yüzyılda inşa edilmiştir. Günümüze dek kalan az tahrip görmüş kalelerden birisidir.

KİLİKYA AFRODİSİASI

Halk arasında, Ovacık Yarımadası olarak bilinen, arkeoloji literatüründe Kilikya Afrodisiası diye geçen bu antik yerleşim merkezine, Silifke-Anamur karayolunun 35.km.den güneye ayrılan tali bir yolla varılır. MÖ.12’nci yüzyılda yapıldığı tahmin edilen ve toplam uzunluğu 4 km. ye yaklaşan kiklopik sur duvarları ve burçlar, görülebilen en eski kalıntılardır.

Antik kentin en önemli eseri, St. Pantaleon Kilisesidir. MS.4’ncü yüzyıla ait kilisenin tabanı, tamamen mozaikle kaplıdır. Geometrik şekiller, bitki ve kuş motifleriyle süslü mozaik taban, oldukça iyi korunmuş durumdadır. Şövalye evleri, sarnıçlar ve nekropol görülebilecek diğer antik kalıntılardır.

KONYA YÖNÜNDE

KIBRIS BARIŞ HAREKATI ŞEHİTLERİ HATIRA ORMANI

Kıbrıs Barış Harekatında şehit düşen, 454 subay, astsubay, erbaş ve erlerimizin anısına, Silifke-Gülnar yolunun 5. km.de, Çamdüzü mevkiinde, bir hatıra ormanı oluşturulmuştur. 1976 yılında tamamlanan ve 9 hektarlık bir alanı kaplayan şehitlikte, Atatürk Anıtı ve tören alanı ile çevresinde şehitlerimizin sembol mezarları vardır.

Her mezar yanına bir de ağaç dikilmiştir. Şehitlikte, ayrıca 220 Kıbrıs Türk Mücahidi Şehitleri anısına bir de abide bulunmaktadır. 1974 Kıbrıs Barış Harekatında ele geçen Rum tank, top, zırhlı araç ve silahların bir kısmı, burada sergilenmektedir.

İçel Silifke Frederik Barbarossa Anıtı

FREDERİK BARBAROSSA ANITI

Roma-Germen imparatoru Frederik Barbarossa, III. Haçlı Seferinde, ordusu ile Filistin’e giderken, 10 Haziran 1190 günü, Ekşiler Köyü yakınlarında, Göksü Irmağında boğulmuştur.

1971 yılında, Alman Büyükelçiliği tarafından Frederik Barbarossa’nın boğulduğu yere yaptırılan anıt taş, Silifke-Konya kara yolunun 9. km. de, yolun hemen sağ kenarındadır.

KIROBASI YÖNÜNDE

DEMİRCİLİ (IMBRİOGON) ANIT MEZARLARI

İçel Silifke Demircili (Imbriogon) Anıt Mezarları

Silifke-Uzunburç kara yolunun 10’ncu km.de, antik İmbriogon şehrinin soylularına ait tek ve çift katlı anıt mezarlar vardır. Dört tanesi, hemen yol kenarında bulunan anıt mezarlar, MS.2’nci yüzyıl Roma dönemi kalıntılarıdır.

UZUNCABURÇ (DİOCAESAREA)

Mersin in en önemli ve en iyi korunmuş tarihi kalıntıları, Silifke nin 30 km. kuzeyindeki, Uzuncaburç beldesindedir. Helenistik çağda, merkezi Uzunburç’un 4 km. doğusundaki (Ura) Olba krallığının ibadet yeri olan, bugünkü Uzuncaburç yerleşim yeri, Roma döneminde, MS.72 yılında imparator Vespasianus zamanında, Olba dan ayrılarak Diocaesarea (Tanrı imparator kenti) adıyla özerk, kendi adına para basabilen, yeni bir site durumuna getirilmiştir.

Dioaesarea’da ki Zeus Tapınağı, burç ve piramit çatılı anıt mezar Selefkoslar, yani Helenistik, sütunlu cadde, tiyatro, tören kapısı, çeşme, Şans Tapınağı ve Zafer Kapısı, Roma döneminden kalma yapılardır.

5’nci yüzyılda Hıristiyanlığın yörede gelişmesiyle Zeus Tapınağı, kiliseye dönüştürülmüş, ayrıca yeni kiliseler de yapılmıştır. Bizans döneminin ardından Anadolu Türkleri, buraya şehrin sembolü olan yüksek burcun ismini vererek “Uzuncaburç” demişlerdir.

SÜTUNLU CADDE

Tiyatronun önünden geçen sütunlu cadde, Zeus Tapınağının yanında, kent kapısından gelen diğer bir sütunlu cadde ile kesişir ve Şans Tapınağında son bulur. MS.1’nci yüzyıldan kalma, Sütunlu Caddedeki sütunların hepsi yıkılmış ve mimari parçalarının çoğu yok olmuştur.

TÖREN KAPISI

MS.1’nci yüzyıldan kalma Tören Kapısı, her biri 1 metre çapında ve 7 metre yüksekliğinde, Korint başlıklı sütunlarla heybetli bir yapıdır. Sütun gövdelerinden çıkan konsollar üzerinde, zamanında heykeller bulunmaktaydı. Yarısı yıkılmış olan Tören Kapısının 5 sütunu ayaktadır.

ŞANS TAPINAĞI (TYCHAEUM) 

Sütunlu caddenin bitimindeki Şans Tapınağı, MS.1’nci yüzyılın ikinci yarısında  yapılmıştır. Bugün, beşi ayakta olan, altışar metre yüksekliğindeki yekpare granit 6 sütunun taşıdığı arşitravdaki kitabe, tapınağın kentin soylularından Oppius ile eşi Kyria tarafından yaptırılıp kente hediye edildiği bildirilmektedir.

ZAFER KAPISI

Güney-Kuzey yönündeki ikinci sütunlu yol üzerinde ve Zeus Tapınağı’nın kuzeyinde bulunan kapının ortasında bir büyük, yanlarında iki küçük kemerli girişi vardır. Üzerindeki kitabede, depremde zarar gören kapının Roma imparatorları Arcadius (395-408) ile Honorius (395-423)un birlikte yönetimleri sırasında önemli ölçüde onarım gördüğü yazılıdır.

Anıtsal nitelikteki kapının çeşitli yerlerindeki konsollarda vaktiyle heykel ve büstlerin yer aldığı anlaşılmaktadır. “Zafer Takı” görünümlü bu muhteşem yapı, Zafer Kapısı olarak anılır.

TİYATRO

Roma imparatorları Marcus Aurelius (161-180) ile Lucius Verus (161-169)un birlikte yönetimleri sırasında yapılmış olduğu burada bulunan bir yazıttan anlaşılmaktadır. Yer olarak doğal çukur bir arazi seçilerek oturma basamakları arazinin meylinden faydalanılarak yapılmıştır.

HELENİSTİK ANITMEZAR

Uzuncaburç beldesinin güneyindeki bir tepe üzerinde yapılmış olan anıtmezar, Dor biçimindeki mimarisiyle yörede tektir. Pramit çatılı, 15 metre yüksekliğindeki mezar anıt, 5.5 x 5.5 metre ölçülerinde, kare planlıdır.

2300 yıllık anıt mezarın Selefkoslar veya Olba krallığının yöneticilerinden birine ait olduğu tahmin edilmektedir.

HELENİSTİK YÜKSEK KULE

Şehri çevreleyen surların kuzeydoğu kenarında bulunan 5 katlı kule, 16 x 13 metre oturumunda ve 23 metre. yüksekliğinde olup, yapımında hiç harç kullanılmamıştır. Her katı, kendi içinde bölümlere ayrılmış olan kule, yöneticilerin yaşadığı bir mekan olduğu kadar, tehlike anında halkın sığındığı ve şehir hazinesinin korunduğu güvenli bir yer olarak ta kullanılmaktaydı.

Kule kapısı üzerindeki yazıttan, MÖ.3’ncü yüzyılın ikinci yarısında Tarkyares tarafından yaptırılmış olduğu anlaşılan kule, geçirdiği yangın sonucu vali Petronius un emriyle, MS.3’ncü yüzyılın sonlarında onarım görmüştür. Eski paraların üstünde amblem olarak kullanılan bu gözetleme ve barınma kulesi, yüksek oluşu nedeniyle, bugünkü beldenin ismine de kaynak olmuştur.

KİLİSELER

Hıristiyanlığın bölgeye gelmesi, 5.yüzyılda Zeus Tapınağından dönüştürme kiliseden başka üç kilise daha yapılmıştır. Bunlar, kule yakınındaki Stefanos Kilisesi, nekropoldeki Mezarlık Kilisesi ve tiyatro yanındaki küçük bir kilisedir. Bunlardan çok az kalıntı mevcuttur.

NEKROPOL

İçel Silifke Nekropol

Kentin kuzeyinde, bir vadinin her iki yamacına yayılmış olan nekropol sahası, hem Helenistik, hem Roma, hem de Bizans dönemlerinde kullanılmış olup, kaya oyma çok sayıda mezar vardır.

URA (OLBA)

Uzuncaburç un 4 km. doğusundaki Ura, Helenistik dönemde Olba krallığının merkezi ve önemli bir ticaret şehri idi. Bir tepenin üzerinde kurulmuş bulunan antik kentten, günümüze kadar gelebilmiş kalıntılar arasında çeşme binası, su kemeri, evler, tiyatro ve nekropol bulunmaktadır.

Buradaki en önemli yapılardan biri olan çeşme binası Septimus Severus (193-211) zamanında yaptırılmıştır. Lamus Deresinden alınan su kanal, tünel ve akuadüklerle bu çeşmeye akıtılıyordu.

Diğer bir önemli eser ise, nekropolün bulunduğu vadi üzerinde kurulmuş, 150 metre uzunluğunda, 25 metre yüksekliğinde dört kemerli akuadüktür.

Bu su kemerinin korunması ve çevrenin gözetlenmesi için kuleler inşa edilmiş olması yapının önemini göstermektedir. Antik çeşme ile aynı dönemde yapılmış olan su kemeri, Bizans imparatoru II. Justinyen yönetimi sırasında, 566 yılında onarım görmüştür. Çeşmenin yanında bulunan tiyatro binasından bazı oturma basamakları ile sahnenin bir bölümü günümüze dek kalabilmiştir.
Olba kentinin oldukça geniş olan nekropol sahasında, kaya mezarları ve lahitler görülebilir.

Mut tanıtımı.

Gülnar tanıtımı.

Mersin tanıtımı.

 

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.