Bolu Mudurnu

Bolu Mudurnu

Mudurnu, Bolu’ya 52 km. uzaklıktadır. Abant-Mudurnu arası ise: 18 km.dir. Ankara-Bolu-Mudurnu: 244 km. ve Ankara-Nallıhan-Mudurnu: 208 km. dir. İstanbul-Mudurnu: 296 km. dir.
Bu sözünü ettiğim yollar: özellikle: Ankara-Bolu üzerinden gelinen yol, düzgün. Yalnız: bu yörede, kış aylarının sert geçtiği unutulmamalı. Yani: kış aylarında buraya gitmeyi düşünenler, gerekli tedbirleri almalı.

Bir de, Bolu’dan Mudurnu’ya giderken, şehir çıkışında solunuzda o kadar olmasa da, Pamukkale’deki beyaz kayaları andıran bir görüntü göreceksiniz. Burası: bu yöredeki doğal kaynak suyunun çıkış yeri. Bir süre, insanlar, yanlarında getirdikleri kaplarla, buradan doğal kaynak suyu alabiliyorlardı.

Zamanla: burada, geçmiş yıllarda özel bir şirket tarafından tesis kuruldu ve bu muhteşem kaynak suyu: şişelenerek tüm ülkeye satılmaya başlandı. Uzaktan burayı gördüğünüzde, zaman bulursanız, kaynak suyunun çıktığı yere kadar gitme şansınız var, zamanınız varsa gidebilirsiniz.

Bolu Mudurnu

GENEL

İlçe, tarihi ve kültürel değerlerle çevrilidir. Yeşilin ayrı bir yeri vardır. Camileri, türbeleri ve eski evleri ile, bir açık hava müzesini andırır. İnsanlarının sıcakkanlılığı, oyalarının inceliği ve zarafeti, tavuğu, helvası ile tanınmaktadır. Tarihte, Evliya Çelebi tarafından, ceviz cenneti olarak anılır. Çünkü: İlçe de, ceviz ağaçları dikkati çeker. Ormanlar, göller, kaplıcalar ve tabii güzellikler, İlçeye ayrı bir önem katmaktadır.

Osmanlı kokuludur Mudurnu. Osmanlılardan, bugüne ulaşmış bir fısıltı gibi duran kasabaya Şeyh-ül Ümran tepesinden baktığınızda: aşağıda, eski beyaz boyalı evlerin, bahçelerin, camilerin kucaklaştığını göreceksiniz.

Cumartesi günleri, sabahtan akşama kadar, kasabada insan sesleri yükselir. Mudurnu pazarı kurulur. Mevsimine göre, kanlıca mantarı, iri taneli Bombay fasulyeye, ekşimik peynirinden, Saray helvasına kadar, yerel birçok yiyeceği buradan alabilirsiniz. Pazarın en önemli özelliği: yerel kadınların ürettikleri peynir, yoğurt, reçel, Korova şurubu gibi ürünleri, kendi elleriyle satmalarıdır.

Bir süre önce

Mudurnu’nun uzun yıllar en büyük anlamı: hemen ilçenin girişindeki “Mudurnu Tavukçuluk” tesisleri idi. İlçenin girişinde: büyük bir tavuk heykeli ve maalesef, tavuk kesim tesislerinin hepsinde görülen; ağır bir koku. Evet: bunlar, İlçeye gelenlerin ilk karşılaşacakları idi.

Özellikle: Mudurnu Tavukçuluk firmasının; İlçe için yaptırdığı, gerek kesimhaneler ve gerekse diğer sosyal tesisler (örneğin: Futbol Sahası ve gölet) ilk göze çarpanlardı. Bunun yanında: Mudurnu Tavukçuluk firması; gerek İl ve gerekse İlçe köylerinde; yerel üreticiler ile, çok miktarda, tavuk üretimi gerçekleştiriyordu.

Ancak: zamanla, sanırım bir kısım sıkıntılar oluştu ve eski Mudurnu Tavukçuluğa ait entegre tavukçuluk tesislerini, 2008 yılı içinde, İlçe Taşımacılık Gurubundan; Kılıç Holding satın almış. Uzun zamandır işletilmeyen tesisler, yeniden işletilmeye başlanılmış ve İlçeye canlılık gelmiş.

Mudurnu için; tavuk gerçekten çok önemli. Özellikle: İlçe merkezinde; yine eski bir tarihi yapı, restoran haline getirilmiş. Burada: ikram edilen tüm yiyecekler, tavuk ürünleri. Örneğin: tavuk çorbası ile başlayan yemeğiniz, tavuk ile ilgili bir ana yemek ve sonunda, tavuk baklavası ile tamamlanıyor. Değişik ama hoş bir lezzet. Denemek gerek, sonuçta beyaz et, sağlıklı.

TARİHİ

Mudurnu’nun tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Çeşitli medeniyetlerin, ilk yerleşim yeridir. Anadolu’nun Türkleştirilmesinde büyük rol oynamıştır..

Bölge: antik devirde, Bitinya adıyla bilinen bölgenin içinde yer alır. Bölgede: sırasıyla, Hititler, Frigyalı’lar, Lidyalılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar egemenlik kurarlar.

Bizans imparatorluğu döneminde: tekfurla yönetilen bölge: Mudurnu adını, Bursa Rum Tekfurunun; kızı Matarni için yaptırdığı kaleden alır. Kale; şu anki yerleşim yerinin doğusunda bulunan, Hisar Tepesindedir. Matarni ismi, zamanla değişime uğrayarak, Camapolis, Madrenes, Moderna, Mudurnu gibi isimler alarak, bu günkü ismi olan Mudurnu’ya dönüşmüştür.

Mudurnu’da: 1078 yıllarında, Süleyman Şah zamanında, ilk Türkmen yerleşimi başlar. 1176 yılında, II. Kılıçaslan, Bizanslılarla yaptığı Miryakefalon Savaşında, Bizans ordusunu yener ve Bolu bölgesine kadar ilerler. Bu zaferden sonra, bölgeye, Türk boyları yerleşmeye başlar. Bu yerleşimler: Ertuğrul Gazi ve Osman Bey zamanında da devam eder.

Bolu Mudurnu Ne Yenir

NE YENİR

Mudurnu ile özdeşleşmiş: Kabaklı gözleme, Un helvası, Kızılcık çorbası, Kaşıksapı, Höşmerim, Ev Baklavası ve Köy ekmeği; ağzınızda, farklı tatlar bırakacaktır. Özellikle: gerek kendiniz için ve gerekse hediyelik olarak: buradan mutlaka ve mutlaka, “saray helvası” alın.

Bildiğiniz pişmaniye, dışı çikolata kaplanıyor ve özel bir şekilde kesilerek paketleniyor. Tadı muhteşem, mutlaka tadın. Ayrıca: köpük helvası ve hediyelik bebekler de; bu yöreden satın alabileceğiniz hediyelikler arasındadır.

GEZİLECEK YERLER

Bolu Mudurnu Saat Kulesi

SAAT KULESİ

Mudurnu’nun doğusunda, bir yamaç üzerindedir. 1890-1891 yılları arasına tarihlenen kule, ahşap olarak yapılmıştır. Ancak: 1900 yılındaki bir yangında yanar. Kule: 1905 yılında ise, Mudurnu kalesinden sökülen taşlar ile, Mudurnu hapishanesindeki mahkumlara tekrar yaptırılır.

Tepesine ise: bir Türk demirci ustasının yaptığı saat takılır. Kule, yaklaşık olarak: 3×3 metre boyutlarında, kare prizma gövdeli ve 12 metre yüksekliğindedir. Kapısı: doğuya bakar. Bu kapıdan: 30 basamaklı ahşap merdivenler ile, üç yöndeki saat kadranlarının bulunduğu yere çıkılır. Kule; 1963-1964 yılları arasında yeniden yanar ve tekrar onarılır.

YILDIRIM BEYAZIT CAMİ

Cami, Yıldırım Beyazıt tarafından, 1374 yılında yaptırılmıştır. Planı: geometrik olarak, kareye yakındır. Yan taraflara, birer kemer ilavesi ile, bir metre kadar genişlik sağlanmıştır. Duvarların kalındığı, ortalama: 1.60 metredir. Kubbe açıklığı: 19.65 metreyi bulur.

Çapı, oldukça büyük olan, böyle bir kubbeyi, dört duvar üstüne oturtmaktan doğacak zorluklar, denenmediği için, son derece ihtiyatlı hareket edilmiş. Bu kubbe: başka mimari tarzlardaki denemelerin tekrarı olmayıp, başlı başına bir tecrübe ve örnek teşkil etmektedir.

Bolu Mudurnu Keyvanlar Konağı

KEYVANLAR KONAĞI

160 yıllık konak: 9 odalı ve orta sofalıdır. Yöresel yemekleri tadabileceğiniz ve konaklayabileceğiniz bir mekandır.

Bolu Mudurnu Armutçular Konağı

ARMUTÇULAR KONAĞI

200 yıllık konak: 22 odalı ve 3 büyük salonludur. Alt tarafı taş, diğer kısımları ise tamamen ahşap olan konaktaki tavan süslemeleri ve ahşap işlemeleriyle görülmeye değer bir mekandır.

Bolu Mudurnu Hacı Abdullahlar Konağı

HACI ABDULLAHLAR KONAĞI

150 yıllık konak: 7 odalı ve orta sofalıdır. Yöresel yemekleri tadabileceğiniz ve konaklayabileceğiniz bir mekandır.

NEDEN MUDURNU

Buralardan geçerseniz, bu yeşil kasabayı da mutlaka, şöyle bir gezin. Yaşları: 100 ile 250 arasında değişen evlerin arasında dolaşın. Ağaç işlemeleri satan dükkanlardan, beğendiğiniz eşyaları alın. Ama: güneşin tepeler arasında erkenden kaybolması sonucu; havaların serin olacağını sakın unutmayın ve tedbir olarak sıkı giysilerinizi mutlaka yanınıza alın.

Gecelemek düşünürseniz: Mudurnu konaklarında kalın. Saray helvası alın. Tavuk ürünleri restoranında: tavuk ürünlerinin ve de özellikle tavuklu baklavanın tadına bakın.

Afyonkarahisar Başmakçı

Afyonkarahisar Başmakçı
 

Afyonkarahisar Başmakçı: Bu şirin ilçe merkezi, Söğüt dağlarına yaslanmıştır. Başmakçı iç kesimde kalıp ana yol güzergahı dışında olması nedeniyle yatırımların pek yapılamadığı ilçe görünümündedir ama burası Türkiye yumurta borsasının merkezidir, yumurta üretimi ve flamingolar öne çıkıyor, zaten bu yüzden “Yumurta ve Flamingo Festivali” düzenleniyor. Tabii bir de gül var, gül yağı üretiliyor.

Afyonkarahisar Başmakçı
 

 

ULAŞIM

İl merkezine 129 km uzaklıktadır. İlçe merkezi, Burdur-Afyonkarahisar karayoluna 23 km uzaklıktadır. Ancak çok ilginçtir ki, Başmakçı Denizli’ye 90 km, Isparta’ya 100 km ve Burdur’a 80 km uzaklıktadır.

Afyonkarahisar Başmakçı
 

 

GENEL

Acıgöl ve Burdur gölü arasındaki havzada yer alan oturma alanı nedeniyle burada daha ılıman bir iklim hakimdir.

Afyonkarahisar Başmakçı
 

 

YUMURTA

Başmakçı yumurta ile öne çıkar. Afyonkarahisar il genelinde, en fazla kanatlı hayvan burada bulunur. İlçedeki kanatlı hayvan sayısı 4.5 milyon civarındadır.

Afyonkarahisar Başmakçı
Afyonkarahisar Başmakçı

İlçede günlük yumurta üretimi ise 4 milyondur. Üretilen yumurtaların 2.5 milyon tanesi iç piyasaya verilir ve kalanları Irak, Suriye, Katar, Kuveyt, Ürdün ve Türkmenistan gibi ülkelere ihraç edilir. İlçede 1976 yılında kurulan Tavukçuluk Tarımsal Kalkınma Kooperatifi bünyesinde 1.191.270 tane tavuk kümesi bulunduğu söyleniyor.

GÜLCÜLÜK

Başmakçı’da gül sektörü de özeldir. İlçe sınırlarında yıllık 250 ton civarında gül çiçeği elde edilir. Bunlar gülyağı fabrikalarında işlenir, 4800 kg gül çiçeğinden 1 kg gülyağı elde edilir ve elde edilen ürün yani gül yağı, Almanya ve Fransa’ya ihraç edilir. İlçede yıllık gül yağı üretimi 70 kg kadardır. Gülyağının kilosu 12000 eurodan satılıyormuş.

HALICILIK

Bir zamanlar, burada her evin giriş katında meşhur el dokuma halıları dokunuyormuş. Ancak, Çin’de üretilen halılar ülkemize girdikten sonra, halı piyasası tamamen belirli derecede sarsılmış ve ucuz halılardan dolayı Başmakçı’da halı sektörü sekte yemiştir. Bu nedenle bir zamanlar her evin altında bulunan  halı tezgahları zamanla sökülmüş ve halıcılık son günlerini yaşamaktadır.

Afyonkarahisar Başmakçı
 

 

TARİHİ

İlçenin tarihi geçmişi Hititlere kadar gider. Ardından Frigler ve Lidyalılar bölgeye hakim olurlar. 1071 Malazgirt zaferinden sonra Oğuz boylarından Sarıkeçili Aşiretine bağlı Başmakçı cemaati, Azerbaycan’ın güneyinden Anadolu’ya girerler. Göç yolları üzerinde bulunan ilk durakları Adana, Tarsus bölgesi olur. Bir kısmı Tarsus ilçesinde kalırlar ve halen Başmakçı adı ile bir köy kurarlar. Yola devam eden cemaat mensuplarının bir kısmı kuzeye, diğer bir kısmı da batı yönüne devam ederler. Kuzeye gidenler Çorum civarına, batıya giden gurup ise şu anda Başmakçı ilçesinin bulunduğu topraklara yerleşirler. Ardından buranın ismi “Başmakçı” olarak anılmaya başlar.

İlçeye Başmakçı isminin verilmesiyle ilgili bir başka söylenti daha var. İlçenin kurulu bulunduğu alanın ova ve yeşillik olması sebebiyle, süvarilerin atlarını besledikleri ve arazilerin arpalık olarak kullanıldığı söylenir. Yörede ayakkabıcılık ileri olduğundan, süvarilerin çizmelerini burada yaptırdıkları, bu yüzden ilçenin adını “ayakkabı ve çizme” anlamına gelen “Başmak” kelimesinden aldığı da söylenir.

İlçe ismi Başmakçı ile ilgili son bir not, camilerde cemaatin ayakkabılarına bekçilik eden kişinin adı, eski dilde “Başmakçı” dır.

1378 yılında Germiyan Beyi Şah Çelebi, kızını Osmanlı hükümdarı Yıldırım Beyazıt’a verince, Başmakçı’nın içinde bulunduğu bölgeyi de çeyiz olarak verir. Böylece Başmakçı bölgesi Osmanlı hakimiyetine girer.

Kanuni Sultan Süleyman dönemindeki Osmanlı arşiv kayıtlarında, Başmakçı 47 haneli bir köy olarak görünür. İlçe, 24 Ağustos 1892 günü saat 16.00 sıralarında büyük bir depremle sarsılır, bu deprem sonucunda 110 ev yıkılır ve 191 ev oturulamaz hale gelir. Bu depremden sonra, Padişahın emri ile Başmakçı yeniden inşa edilir.

Başmakçı, düşman işgali görmemiştir. Ancak Çanakkale savaşı ve Kurtuluş savaşında çok sayıda şehit vermiştir. İlçede 1952 yılında Belediye kurulmuş, 1959 yılında Dinar’a bağlı iken, Dazkırı’ya bağlanmıştır. 1987 yılında ise ilçe olmuştur.

 

NE SATIN ALINIR

Burası gül diyarı, buradan gül suyu veya gül ile ilgili ürünler satın alabilirsiniz. Veya yumurta, veya haşhaş veya haşhaş ezmesi alabilirsiniz.

Afyonkarahisar Başmakçı
 

 

NE YENİR-NE İÇİLİR

Buralara yolunuz düşerse, haşhaşlı gömme, katmer ve saçta bükme (özellikle ıspanaklı veya yumurtalı) yemenizi öneririm.

Afyonkarahisar Başmakçı
Afyonkarahisar Başmakçı Meslek Yüksek Okulu

 

BAŞMAKÇI MESLEK YÜKSEK OKULU

Afyon Kocatepe Üniversitesine bağlıdır. Okulda bankacılık ve sigortacılık ile Dış ticaret programları vardır. Üniversite öğrencileri, kent merkezindeki sosyal hayata bambaşka bir renk katmış ve sosyal aktivitelerle ilçe halkı ile bütünleşmişlerdir.

YUMURTA VE FİLAMİNGO FESTİVALİ

Her yıl Ağustos ayının 3’ncü hafta sonunda 3 gün süreli yapılır. Festivalde, dedeler, bisiklet, yumurta tokuşturma, en güzel buzağı ve koç yarışmaları yapılır. At ve eşek arabalarının da katıldığı kortej yürüyüşünde, vatandaşların üzerine yaklaşık 1 ton gül suyu sıkılır ve gül atılır. Ardından ilginç yarışmalar düzenlenir. Dinar karayolu üzerinde başlayan bisiklet yarışı, Atatürk Meydanında biter. Özellikle bisiklet yarışı yoğun ilgi görüyor ve bu yarışlara 400 civarında bisikletlinin katıldığı söyleniyor. Zaten yörede bisiklet özel ilgi görüyor, duyduğuma göre her evde 2 tane bisiklet varmış. Dolayısıyla ilçede bisiklet trafiği yoğun olmaktadır.

GEZİLECEK YERLER

Afyonkarahisar Başmakçı
Afyonkarahisar Başmakçı Recep Bey Camisi

 

RECEP BEY CAMİSİ

İlçe merkezinde Yukarı Mahallededir.

Harimin batı duvarının güney kesiminde, bir usta kitabesi vardır. Yatay bir çizgiyle ikiye ayrılan bir dikdörtgenin alt bölümünde “30 Temmuz 1892” tarihi ve alt alta yazılmış çeşitli rakamlar yazılıdır. Bu rakamların ebcet hesabındaki karşılıkları bulunduğunda karşımıza “Amala Hüseyin Arif” ismi çıkar. Bu durum yani rakam vererek isim buldurma yöntemiyle yazılan usta adı, bir başka yapıda görülmez, yani buranın en önemli özelliklerinden biridir. Buna göre, Recep Bey camisi, süslemelerin tarihi olan 1892 yılından kısa bir süre önce inşa edilmiş veya yenilenmiş olmalıdır.

Afyonkarahisar Başmakçı Recep Bey Camisi

Cümle kapısı üzerindeki onarım kitabesine göre: 1892 yılında Hafız Ali ve Arap Hacı kızı Fatma hanım tarafından yenilenmiştir Aynı yıl cami içinde bulunan süslemeler, Burdurlu Arif usta tarafından yapılmıştır.

Dıştan sade bir görünümde olan yapı, zeminden yaklaşık bir metre yüksekliğe kadar kırma taş, üst kesimi ise kerpiçten inşa edilmiştir.

Yapı kuzey-güney yönünde uzunlamasına dikdörtgendir. İçte, ahşap desteklerin taşıdığı ahşap tavan, dışta dört yana eğimli kiremit bir çatı ile örtülüdür. Duvarlardan yaklaşık yarım metre çıkıntı oluşturan bir ahşap saçak yapıyı dört yönden kuşatır.

Yapının kuzey cephesinde iki, diğer cephelerde ise üçerden toplam onbir adet pencere açıklığı vardır. Bütün pencereler, yuvarlak kemerlidir. Pencerelerin kemerleri ve söveleri kesme taştan yapılmıştır.

Batı cephenin kuzeyinde, sonradan açıldığı tahmin edilen, tek basamakla çıkılan bir kapı bulunur. Bu giriş açıklığının üzeri düz bir atkı taşı ile örtülmüştür. Kadınlar mahfiline çıkışı sağlayan merdivenlerin bulunduğu yere açılan bu kapı, muhtemelen kadınlara ayrı bir giriş sağlamak için yapılmıştır.

Afyonkarahisar Başmakçı Recep Bey Camisi

 

Süslemeler

Kalem işi süslemeler

Serbest fırça vuruşlarıyla yapılan kalem işi süslemeler, harimin bütün duvarlarına serpiştirilmiş durumdadır. Duvarlar, pencerelerin yaklaşık yarım metre üzerinde, üç duvar boyunca kesintisiz devam eden bir zig zag şeritle ikiye ayrılmıştır. Ancak şeridin altında ve üstünde özel bir süsleme programı uygulanmıştır. Kalem işi süslemeler, konu bakımından dört guruba ayrılır.

Bitkisel örnekli süslemeler: Harim duvarındaki kalem işi süslemelerin çoğu bu guruptandır. Daha çok kahverengi, yeşil, açık mavi ve lacivert renkler kullanılmıştır. Bitkisel bezemelerde en çok kullanılan örnek, vazodan ya da saksıdan çıkan çiçeklerdir.

Afyonkarahisar Başmakçı Recep Bey Camisi

 

Geometrik örnekli süslemeler

Minare tasvirleri: Harimin doğu duvarında bir, güney duvarında bir, batı duvarında iki adet olmak üzere toplam dört adet mimari tasvir vardır.

Sembolik tasvirler: Mihrap nişinde, harimin batı duvarının kuzey kesiminde ve kitabe panosunun hemen altında sembolik tasvirler görülür.

Alçı Süslemeler: Mihrap dışında alçı süsleme yoktur. Mihrap nişinin iki yanında, yarısı duvara gömülü durumdaki ahşap süslemelerin üzeri alçı ile kaplanmış ve gövdeleri kalem işi ile bezenmiştir.

Ancak caminin süslemeleri, rutubet ve onarımlar sırasında tahrip olmuştur.

Caminin orijinal minaresi 1910 yılında yıkılır ve 1949 yılında yeniden yapılır. Kitabeye göre minare halk tarafından Sandıklılı Kelle Mehmet’e yaptırılır.

Caminin mevcut minare, yapının 2 metre uzağında ve güneydoğu köşesindedir. Süslemeler çatı yapılmadan önce rutubetten, sonra elektrik tesisatı döşenirken kazmak suretiyle tahrip edilmiştir. Minarenin şerefesi, dört sıra kirpi burnu üzerine oturtulmuştur. Şerefe parmaklığı demirdir. 73 basamaklı, dört ışıklı, demir kaplıdır. Külah ahşap üzerine çinko kaplama olup, alemi bakırdır.

 Cami, 1985 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

Afyonkarahisar Başmakçı Ulu cami-Cuma camii-Hilal Camii

 

ULU CAMİ-CUMA CAMİ-HİLAL CAMİİ

Aşağı hilal mahallesi, Akpınar caddesindedir.

Cümle kapısı üzerindeki kitabeye göre cami, 1699 yılında Seyyit Muhammet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Yapı malzemesi olarak, ahşap ve kerpiç kullanılmıştır. 500 kişi kapasitelidir. Yerleşim yerinin pazarı bu mevkide kurulduğu ve genellikle Cuma namazları bu camide kılındığı için camiye Cuma Camii ismi verilmiştir.

Afyonkarahisar Başmakçı Ulu cami-Cuma camii-Hilal Camii

 

Caminin içi

Duvarın en üstünden, boydan boya yazıyla Ayet el kürsi: altında mavi renkli süs kuşak ve üst kat pencereleri, Güney ve kuzeyde iki, doğu ve batıda üç adet dışa doğru daralan dikdörtgen pencere vardır. Pencereler arasında içinde çiçekler bulunan, iki adet ayaklı vazo arasında, çevresi imameli sarı zemin içinde siyah yazılı Eshab-ı Kiram adları bulunan tablolar bulunur. Altında boydan boya mavi, beyaz, siyahtan oluşan süs kuşak, altında basık kemerli (kemer çevresi kat kat süslü) pencereler güney üç, kuzey-doğu ve batıda dört tanedir. Pencereler arasında süslü tablolar yapılmıştır. Pencere iç yüzlerinde ise karşılıklı çiçekli, ayaklı vazolar işlenmiştir. Sütunlar kenarları yontulmuş dörtgen kesitli ahşap direk olup, 8 tanedir. Sütun ve başlık arasında bilezik vardır. Başlıklar bağdadi tekniğiyle yapılmıştır. Tavan ahşap olup ortada kasetli manastır tonozu yapılmıştır. Tonoz kenarı bağdadi, ortası ahşap kaplamalıdır. Kadınlar kısmında, pencereler arasında deniz manzaralı tablolar, müezzinler kısmında çiçekli vazolar arasında dairevi sarı zemin içinde hançer saplanmış karpuz dilimleri işlenmiştir.

Afyonkarahisar Başmakçı Ulu cami-Cuma camii-Hilal Camii

Kadınlar kısmı 4 ağaç sütuna oturur ve 4 ağaç sütunludur. Her iki kat da parmaklıklıdır ve kadınlar kısmında ortada çıkma vardır.

Minare: 1959 yılında yapılmıştır. Taştan yapılmış kaide kısmı ile tuğla örgü gövdeden oluşur.

Afyonkarahisar Başmakçı Akkeçili Köyü Camii

 

AKKEÇİLİ KÖYÜ CAMİİ

Akkeçili köyünde köy merkezindedir.

Kitabesi olmayan cami 1951 yılında bugünkü şeklini almıştır. Yöre halkı tarafından, daha önce üstü toprak damlı, küçük bir mescit olduğu söyleniyor.

Afyonkarahisar Başmakçı Akkeçili Köyü Camii

Tuğla ve briket duvarlı bir bahçe içinde bulunan cami, doğu-batı yönünde, dikdörtgen planlı, kerpiç duvarlı, içte ve dışta sıvalı, ahşap tavanlı, geniş saçaklı ve Marsilya tipi kiremitle örtülüdür. Giriş mekanındaki harime, kuzeyde bulunan, dikdörtgen formlu, geniş iki kanatlı, demir kapıdan girilir. Asıl ibadet mekanının kuzeyinde yer alan ahşap kadınlar mahfili, harime giriş kapısının hizasındaki kare formlu, ince ahşap iki kolon üzerine oturmaktadır. Kadınlar mahfilinin tavanı ile bütünlük gösteren harimdeki ahşap tavan da paralel geniş çıtalı ve düzdür. Bu tavanın ortasında güney-kuzey doğrultusunda dikdörtgen şeklindeki göbek, geometrik ve bitkisel motiflerin iç içe geçmesiyle oluşmuştur. Mihrabın üst kısmında, kırmızı zemin üzerine yapılmış, düz ve ibrik şeklindeki eski yazı çeşitleri vardır. Güneybatı köşedeki boyalı ahşap minber, sade ve özelliksizdir. Caminin batı bahçesinde, camiden bağımsız olarak iki minare bulunur. Caminin güneybatısında bulunan minare 1976 yılında, kuzeybatısında bulunan betondan yapılmış, iki şerefeli minare ise 1992 yılında yapılmıştır.

Afyonkarahisar Başmakçı Değirmendere Kanyonu

 

DEĞİRMENDERE KANYONU

Değirmendere kanyonu, Başmakçı ilçe merkezine bağlı Yaka ve Çığrı köyleri arasında, Söğüt dağının Acı göl ve Başmakçı ilçelerine bakan kuzey yamacında bulunmaktadır.

Yaka köyünden 5 km uzaklıktadır.

Arazinin yüksekliği 893 metreden başlayıp 1127 metreye kadar çıkmaktadır. Kanyon boyu fiili ölçümde ortalama 8 km, genişliği ise ortalama 50 metredir. Ortasında Çığrı köyünden çıktığı bilinen bir dere akmaktadır. Değirmendere, Acıgöl’e akıyor.

Afyonkarahisar Başmakçı Değirmendere Kanyonu

Kanyondaki parkurun uzunluğu ise 1 kilometredir. Büyük bölümü dar bir ortamda ilerliyor. Başlangıç ve bitiş bölümleri arasındaki rakım farkı yaklaşık 200 metredir. Kanyonun yüksekliği 15-20 metredir.

Yani kanyonun orta üstü derecede olduğu söyleniyor, yani geçiş kolay değildir. Sonuç olarak, bu kanyonu geçmek isteyenlerin, profesyonel eğitim almaları şart, amatörlerin buraya kesinlikle girmemeleri belirtiliyor. Hatta, kanyon geçişi için su debisinin en az olduğu Eylül ayı ortası seçilmelidir. Çünkü su debisinin kanyon üzerinde bıraktığı izler izlendiğinde, bazı yerlerde 4 metreden daha fazla akıntı izleri görülmektedir.

Afyonkarahisar Başmakçı Değirmendere Kanyonu

Kanyonda 4 tane şelale 15-20 metre yükseklikten akıyor, ancak 10 metre yükseklik altında birçok şelale bulunuyor. Bu şelalelerin döküldüğü bölümler derin ve tehlikelidir, şelalelerdeki su akıntı hızı yüksektir. Bazı küçük şelalelerin düştüğü yerlerde oluşturdukları dev kazanlardaki derinlik ve oluşabilecek girdaplara karşı önlem almak gerekiyor. Su birikintileri ise, yer yer insan boyunu aşıyor. Kayalar çok kaygandır. Evet, kanyon yürüyüşü ve dağcılık yapmak mümkün ancak yöre halkı burayı piknik yeri olarak da kullanıyor.

Afyonkarahisar Başmakçı Acıgöl-Kuş Cenneti

 

ACIGÖL-KUŞ CENNETİ

İlçe merkezinden Aşağı Akpınar köyü istikametinde 4-5 km uzaklıktadır.

Afyonkarahisar Başmakçı Acıgöl-Kuş Cenneti

 

Acıgöl

Acıgöl, Afyonkarahisar ve Denizli il sınırları içinde: Maymun, Beşparmak ve Söğüt dağları arasında bulunan sığ bir tektonik göldür. Gölün büyüklüğü 41.5 km karedir. Gölün denizden yüksekliği 842 metredir. Gölün derinliği ise 150 ile 210 cm arasında değişir. Yaz mevsiminde suyu azalır ve yer yer kurur. Göl: dağlardan gelen akımlar, kaynak suları ve doğudan Başmakçı ilçesinden gelen Kocaçay sularıyla besleniyor. Türkiye’nin en tuzlu ikinci gölüdür. (birinci, Tuzgölüdür) Turizm açısından önemli bir potansiyele sahiptir.Doğa sporlarıyla ilgilenenler için, gölün güney doğusundaki dağlar ve yaylalar çok önemlidir.

Afyonkarahisar Başmakçı Acıgöl-Kuş Cenneti

 

Sodyum Sülfat

Gölün bir diğer özelliği ise, Türkiye’nin tek ve dünyanın ise ikinci, büyük, temiz ve doğal sodyum potansiyeline sahip havzası olmasıdır. Ülkemizde sodyum sülfatın % 98’i doğal kaynaklardan ve bu miktarın % 90’ı ise Acıgölden sağlanır. Gölden çıkarılan sodyum sülfat, kağıt, cam, deterjan, tekstil ve benzeri sanayilerde kullanılır.

Afyonkarahisar Başmakçı Acıgöl-Kuş Cenneti

 

Kuşlar-Balıklar

Evet, gölün bir diğer önemli özelliği kuşlardır. Acıgöl kenarında, dağlık kesimde İl Özel İdare Müdürlüğü tarafından yaptırılan kuş gözlemevi bulunuyor. Kuş gözlemcileri ve doğa fotoğrafçıları burayı yoğun tercih ediyorlar. Ancak özellikle Mayıs-Ekim ayları arasında ziyaret edilmesi önerilir. Acıgöl, kuş popülasyonu bakımından, Anadolu’da koruna gelmiş en önemli bölgelerden biridir. Göl civarında 20 familyaya ait 160 kuş türü bulunur. Gölde 10 binden fazla kuş yaşamaktadır. Bu kuş türlerinin başında: dünya ölçeğinde tehlike altında olan ve ülkemizde doğa korumanın sembollerinden biri haline gelmiş olan “toy kuşları” gelir. Toylar, Acıgöl civarında üremekte ve kış aylarını da yine bu bölgede geçirmektedir. Ayrıca burası yaz-kış allı turna olarak da bilinen flamingo sürülerinin önemli bir üreme ve göç alanıdır. Alandaki diğer önemli kuşlar ise, akça cılıbıt, kılıçgaga, gülen sumru ve ince gagalı martıdır.

Afyonkarahisar Başmakçı Acıgöl-Kuş Cenneti

Gölün içinde küçük küçük sodyum sülfat olmasına rağmen bazı balıkların yaşadığı görülür. Acıgölde yaşayabilen bu balıklar, sivrisinek larvası yiyen bir balık türü ve bu açıdan Dünyada tek türdür. Bu balık türünün ismi: dünyada ender bulunan Dişli sazancığı sadece burada yaşamaktadır. Sazlık alanlarda ve su kaynaklarına yakın kısımlarda kurbağa, su kaplumbağası ve 3-4 cm büyüklüğünde balıklar yaşar.

Sonuç

Çevredeki evlerden kaynaklanan atıklar ve fabrikaların üretim faaliyetleri, sucul yaşamı olumsuz etkiler ve göl çevresindeki canlı çeşitliliği ve sayısında düşüşe yol açmaktadır. Gölün batı ve kuzeyinde, sodyum sülfat havuzları ile tuz üretimi yapan üç şirket bulunur. Ancak tuz üretimi yapılan tesislerin göle pompaladıkları su nedeniyle, sulak alanın seviyesi yapay olarak dalgalanmaktadır. Ayrıca; gölü besleyen su kaynakları ve yağışların azalmasından dolayı gölde her yıl suyun çekilmesi ve azalmasıyla birlikte flamingoların zarar görebileceği de düşünülmektedir.

Afyonkarahisar Başmakçı Sultan Abdurrahman Türbesi

 

SULTAN ABDURRAHMAN TÜRBESİ

Kanlı Harim Mevkiindedir.

Sultan Abdurrahman: Horasan’da yetişip Anadolu’da yaşamıştır. Doğum yeri ve tarihi bilinmez. Anadolu’nun fetih edilmesinden sonra, memleketinden ayrılarak Başmakçı kasabasına geldiği söylenir. Ancak hocası olan Abdülkadir Geylani: 1078-1166 yılları arasında yaşadığına göre, Abdurrahman Sultan’ın da 1100-1200 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Türbenin yapım tarihi bilinmemektedir. Kerpiçten inşa edilmiştir. Aralarda ahşap hatıllarla desteklenmiştir. Mekanın özgün halinde ahşap olan tavanı, kontaplak ile kaplanmıştır. Bu mekandan, mezarların bulunduğu asıl mekana, ahşap kanatlı bir kapı ile geçilir. Kapı kanatlarının yüzeyleri, dikey dikdörtgen ve kare biçiminde süslenmiştir. Asıl mekanda, iki mezar bulunur. Mezarlarda Sultan Abdurrahman ve hanımı Sultan Hatun bulunmaktadır.

Afyonkarahisar Başmakçı Sultan Abdurrahman Türbesi

Gelelim rivayetlere: Türbenin yanından, bağ ve bahçelere giden işlek bir yol vardır. Rivayete göre: Sultan Abdurrahman vefat ettikten sonra, bu yoldan geçen birçok kimse, onu abdest alırken veya namaz kılarken gördüklerini ileri sürerler. Burası ile ilgili anlatılan bir başka efsane var. Söylenenlere göre: çocuğu olmayanlar burada kurban keserlerse çocuğu olacağına inanılır. Türbede kurban kestiğinde çocuğu olanlar, kız çocuklarına Sultan, erkek çocuklarına Abdurrahman adını verirler.

Afyonkarahisar Başmakçı Gülyağı Fabrikası

 

GÜLYAĞI FABRİKASI

İlçe ve yakın köylerde üretilen gül çiçeğinin değerlendirilmesi için Başmakçı Kooperatifi bünyesinde kurulan gül yağı fabrikasında, yılda yaklaşık 150-200 ton gül çiçeği işleniyor. Tesiste üretilen ekolojik gül yağının tamamına yakını ihraç ediliyor. Bu gül yağı: sadece ilaç sanayisinde, normal gül yağı ise kozmetik alanında kullanılıyor. Fabrikada gül suyu üretimi de yapılıyor, hatta İsparta’daki bir çok işletmeye gül suyu gönderildiği belirtiliyor.

Afyonkarahisar şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.