İzmir Torbalı

İzmir Torbalı

Ege bölgesinin büyük sanayi tesislerinin kurulu bulunduğu bir yöre. Tarih severler için ise, ünlü “Metropolis” şehri kalıntıları, muhteşem ilgi çekiyor ve yöreden geçenlerin, burayı mutlaka ziyaret etmelerini öneriyorum.

İzmir Torbalı

ULAŞIM

Torbalı, bağlı bulunduğu İzmir il merkezine, 45 km. uzaklıktadır. Adnan Menderes Hava alanı ise, ilçeye 30 km. uzaklıktadır. Torbalı-Menderes arasındaki uzaklık: 25 km. Torbalı-Selçuk arasındaki uzaklık: 34 km. Torbalı-Ödemiş arasındaki uzaklık: 73 km. Torbalı-Söke arasındaki uzaklık: 73 km. Torbalı-Aydın arasındaki uzaklık; 71 km.

TARİHİ

Tarihi süreç içinde: Ephesos, Smyra, Nation ve Nif şehirlerinin arasında Metropolis şehri olarak, burada, MÖ.3000 yıllarında, ilk yerleşimin kurulduğu bilinmektedir.

Özellikle, MÖ.7’nci yüzyılda, Lydia döneminde, şehir, en parlak dönemini yaşamıştır. Daha sonraki dönemlerde ise, burada: Frigya, Pers, Roma, Bizans dönemleri yaşanır. 1071 Malazgirt Savaşından sonra ise, Selçuklular ve takiben Aydınoğulları ve son olarak Osmanlılar görülür.

1425 yılında, Osmanlılar yörede egemenliği ele geçirirler. I. Dünya Savaşından sonra, yörede, 1919 yılında, Yunan işgali görülür. 1922 yılına gelindiğinde ise, 40 ay süren işgal vahşeti sona erdirilir. 1926 yılında İlçe statüsü kazanan Torbalı, 1927 yılına gelindiğinde Belediye olur.

İzmir Torbalı

GENEL

İlçe merkezinin denizden yüksekliği: 35 metredir. Bölgenin en yüksek yeri ise, 781 metre yükseklikteki Keçikalesi dağıdır.

Son yıllarda, İzmir yöresinde, en fazla göç alan merkezlerin başındadır. Bunun doğal sonucu olarak, göçle gelen vatandaşlar, geldikleri yerin kültürünü de beraberlerinde getirmektedirler.

Yörede: Akdeniz iklimi egemendir ve buna bağlı olarak, yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise ılık ve yağışlı geçmektedir.

Ekonomik etkinlikler: bölgenin toprak yapısı  tarım için çok elverişlidir ve bunun sonucu olarak: tütün ve pamuk başta olmak üzere, yoğun tarım yapılmaktadır. Ayrıca, yer yer zeytinlikler bulunmaktadır. Bunun dışında, Torbalı, son yıllarda İzmir yöresinin en büyük sanayi merkezlerinden biri haline gelmiştir.

1 otomobil fabrikası, 2 sigara fabrikası ve başka bir kısım sanayi tesisleri, yöredeki ekonomik etkinlikleri güçlendirmektedir. Çünkü, ilçe insanının büyük kısmı, bu fabrikalarda çalışmaktadır.

KONAKLAMA

Öğretmenevi                   Ertuğrul Mah. Zübeyde Hanım Parkı  232-8555550

GEZİLECEK YERLER

İzmir Torbalı Abdülhamit Evi ve Hipodrom

ABDÜLHAMİT EVİ VE HİPODROM

İlçe merkezinde, Yeniköy mahallesinde; Askerlik Şubesinin hemen yanındadır. 2’nci Abdülhamit tarafından, 1879 yılında medrese olarak yaptırılmıştır. Arazileri ise, Abdülhamit tarafından, Baltacı Dimyos isimli bir Rum’dan satın alınmıştır. Köşk arazisi üzerindeki mantar meşe ağaçları: İspanyol kralı 2’nci Alfonso tarafından, Sultan 2’nci Abdülhamit’e hediye olarak dikilmiştir.

1950-1968 yılları arasında ise, kazı evi olarak kullanılmıştır. 1968 yılında, Yeniköy mahallesi İlköğretim okulu olarak kullanılan 119 yıllık yapı, günümüzde, “kahvehane” olarak kullanılıyor.

Bu yarış sahası: 1894 yılında, Tepeköy mevkiinde, Adnan Menderes’in eşi Berrin hanımın dayısı Evliyazade Refik Bey tarafından kurulmuştur. Hatta: bu nedenle, adı geçen kişi, 2. Abdülhamit tarafından bir nişan ile ödüllendirilmiştir.

Günümüzde, burası 1.derece sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Ancak, geçmiş dönemde büyük bir yangın geçiren yapıdan günümüze: yalnızca taşıyıcı duvarları gelebilmiştir.

Bunun dışındaki iç  taşıyıcı sistemi, kapı ve pencereleri tamamen yok olmuştur. Bu yangın öncesinde, burada: Bölge Veteriner Müdürlüğüne ait bir “hara” varmış.

İzmir Torbalı Metropolis

METROPOLİS ANTİK KENTİ

İlçe merkezine 11 km. uzaklıkta: Özbek ve Yeniköy arasındaki bir tepe üzerindedir.

Buradaki arkeolojik kazılar, Amerikan kökenli bir sigara fabrikasının sponsorluğunda sürdürülüyor.

Şehir, özellikle antik dönemde yöredeki İonia şehirleri içinde önemli bir yere sahiptir. Kelime anlamı: Ana Tanrıça. Çünkü: “Meter Gallesia” isimli ana tanrıçanın tapınağı bulunan kutsal mağara: şehrin yaklaşık 5 km. kuzeyinde, günümüzdeki “uyuzdere” mevkiindedir.

Bu mağara içinde yapılan arkeolojik kazılarda: çok miktarda: çanak-çömlek parçası, pişmiş toprak ana tanrıça heykelcikleri, aşık kemikleri, kandiller bulunmuştur. Bunlar değerlendirildiğinde, buranın dini bir merkez olması yanında, yanı zamanda falcılık ve bilicilik merkezi olarak kullanıldığı düşünülmektedir.

Özellikle: verimli topraklar üzerinde kurulu bu şehirde, o dönemde, şarap üretiminin yoğun olduğu bilinmektedir. Ayrıca: Smyra (İzmir) ve Ephesos arasındaki antik yol üzerinde bulunması nedeniyle, bölgedeki ticaret üzerinde de etkili olmuştur.

Hatta: yazılı kaynaklardan öğrenildiğine göre, burada, Hegesias isimli bir bankerin yaşadığı belirlenmiştir. Şehirde yaşayan zenginler: şehirlerinin güzelleşmesi için her türlü fedakarlığı yapmışlar, stao, gymnasium ve tiyatro ile birlikte, birçok anıtsal yapı inşa edilmiştir.

Roma ve Bizans dönemlerinde de, şehir, önemini sürdürür. MÖ.133 yılında, Roma hakimiyeti, yörede etkindir. Eski yapılan yeniden düzenlenmiş, bazı kamu binaları yapılmıştır. Bizans döneminde ise, burası, bir piskoposluk merkezi haline gelmiştir.

Arkeolojik çalışmalarda bu  döneme ait, kent kalıntılarının doğu kesiminde, bir kilise kalıntısına rastlanır. Bu dönemde, ayrıca, kente bir kale yapılır. Bu kale ve sur duvarları, yöredeki mimari kalıntıları yok edecek şekilde, devşirme malzeme kullanılarak yapılmıştır.

Ancak, Türklerin Anadolu’ya yerleşmelerinden sonra: 14.yüzyıl başlarında, Kızılhisar adıyla burada yerleşim görülüyor. 19.yüzyıla gelindiğinde ise, İzmir-Aydın demir yolunun yapılmasıyla, ilçe terk edilerek bugünkü yerine taşınmıştır.

Metropolis antik şehrinde yapılan kazılarda, bölgedeki ilk yerleşimcilerin izlerine de rastlanmıştır. Bunlar: MÖ.2000 yılında, yani Tunç Çağında buraya yerleşmişlerdir. Bunlara ait: çanak-çömlek parçaları, mühürler, taş baltalar ele geçirilmiştir. Ancak, yapılan kazılarda, yukarıda da söylediğim gibi, şehrin en parlak dönemini Helenistik dönemde yaşadığı anlaşılmıştır.

Çünkü, bu döneme ait pişmiş toprak heykelcikler ve mimari yapı kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Bu heykel ve stellerdeki işçilik ve kalite, şehirde son derece yüksek bir düzeye ulaşıldığını yansıtır.

Burayı ziyaret ettiğinde görebilecekleriniz:

İzmir Torbalı Metropolis Tiyatro

Tiyatro

Kentin güneydoğusunda bir yamaçtadır. Anadolu bölgesinde, taştan yapılmış tiyatroların ilk örneklerinden biridir. Yapılış tarihi olarak, MÖ.2. yüzyıl düşünülmektedir.

Seyirci kapasitesi: 4000 kişidir. Tiyatronun alt bölümü, heyelan nedeniyle, toprak altında kalmış ve bunun sonucunda iyi korunarak günümüze ulaşmıştır. Sahne binasının zemini, beyaz ve mavi mermerlerle kaplanmıştır. Bizans döneminde ise,  tiyatro yapısı üzerine, çiftlikler yapılmıştır.

İzmir Torbalı Metropolis Teras Evler

Teras Evler

Tiyatronun hemen yanında, teraslar halinde inşa edilmiş evler görülmektedir. Bunlar, Roma dönemine aittir. Evlerin duvarlarında süsleme amacıyla freskler kullanılmıştır. Ayrıca, büyük bir salonda, renkli taşlarla yapılmış taban mozaikleri bulunmaktadır.

Bu mozaik pano üzerinde işlenen konu: tiyatro tanrısı Dıonysos ve karısı Ariadne ve ayrıca çeşitli mitolojik kahramanlar görülüyor. Bu nedenle, bu salonun, tiyatro gösterilerinin yapıldığı yere ait bir resepsiyon salonu olduğu düşünülüyor.

İzmir Torbalı Metropolis Akropol

Akropol

Şehrin akropol bölümünün sur duvarları üzerindeki ana giriş kapısı: Torbalı ovasına bakan bölümdedir. Burada: MÖ.1’nci yüzyılda, kentin  koruyucu tanrısı “Ares” e ithafen yapılan bir tapınak bulunmaktadır.

Tapınak kalıntısına ait buluntular: üzerinde rahiplerin isimleri yazılı sütun parçaları, domuz avı sahnesini betimleyen taş kirişler ve bazı mimari parçalar var.

İzmir Torbalı Metropolis Stoa

Stoa

Stoa yapıları: dinsel törenler, felsefi ve siyasi  toplantılar, kültürel ve ticari etkinlikler sırasında, yağmur ve güneşten korunmak için yapılmış yapılardır. Şehir stoası; MÖ.2’nci yüzyılda inşa edilmiş, uzunluğu: 65 metre ve genişliği: 11 metredir. Konum olarak: aşağı kent ve ovayı yüksekten görmek mümkündür.

Dışta bulunan sütunların üzerindeki yazılardan anlaşıldığına göre: bu yapı, şehir halkının yardımlarıyla yapılmıştır. Bu yardımlar: bulunan bir sütun üzerindeki yazıdan açıkça anlaşılmaktadır.

Bu durum: tarih sahnesinde, ilk sponsorluk olarak da değerlendirilmektedir. Yine burada bulunan bir yazıtta: Yunan ve Roma takvimleri, karşılıklı olarak işlenmiştir. Bu takvimlerin: Stoa duvarında bulunduğu sanılıyor.

İzmir Torbalı Metropolis Gymnasium ve Hamam

Gymnasium ve Hamam

Burası: halk arasında “Han Yıkığı” olarak bilinmektedir. Hamam yapısı: MS.2’nci yüzyılda yapılmıştır. Klasik Roma hamamı mimarisini yansıtmaktadır. Merkez salonun yanlarında: özel tasarlanmış basamaklı havuzlar bulunmuştur. Burada ilgi çekici olan: döşeme altında, bir metre yüksekliğindeki ısıtma sistemi (hemen zemin altındaki bu boşluk görülebiliyor) ve duvarların içine yerleştirilmiş içleri boş tuğla koridorlardır.

Gymnasium ise, hamam yapısına bitişik olarak görülüyor. Burada bulunan bir yazıtta: MÖ.2.yüzyılda, Gymnasium yöneticisi olarak “Alexandra Mirton” isimli bir kadının isminin geçmesi, ilgi çekicidir. Hamam kalıntısında yapılan arkeolojik kazılarda,  çok sayıda, gümüş sikke bulunmuştur.

Latrina

Hamam yapısının güneydoğu köşesindedir. Burası: bir umumi tuvalet. Boyutları: 6 x 11 metredir. Bu boyutları ile, aynı anda 25 kişi tarafından kullanılabilmektedir. Bir üst bölümdeki küçük odanın: kadınlar tuvaleti olduğu düşünülüyor. Bu bölgede, yapılan arkeolojik kazılarda: Asklepios yani Sağlık Tanrısı heykeli bulunmuştur.

İzmir Torbalı Metropolis Bouleuterion

Bouleuterion

Burası, şehrin meclis binasıdır. Şehirle ilgili önemli kararlar, burada yapılan toplantılarda alınırmış. Burada: dairesel oturma sıralarının ortasında, yarım daire alanda, arkeolojik çalışmalarda, sunaklar bulunmuştur.

Bu oturma sıralarının arasında ise: kenarı aslan ayaklı, üç merdiven var. Üst kısımlara çıkmak isteyen meclis üyeleri, bu merdivenleri kullanarak çıkıyorlarmış. Üst platformdaki nişler içinde ise: asker ve yönetici heykelleri bulunurmuş. 400 kişi kapasitelidir.

Ticarethane

Hamam yapısının, alt terasındadır. Burada: ortada, sütunlarla çevrili bir avlu ve çevresinde odalar var. Avlunun ortasında ise, yağmur sularının biriktirildiği bir havuz ve yanında mozaik döşeli koridor görülüyor. Mozaik döşemenin her iki ucunda: iyi şanslar anlamına gelen dilekler, Yunanca ve Latince olarak yazılıdır.

Bazı odaların duvarlarında ise, duvar freskleri ve ağırlık ölçü taşları bulunmuştur. Bu ölçü taşları nedeniyle, yapının bir ticarethane olduğu düşünülmektedir. Bu “iyi şanslar” (BONA FORTUNA) cümlesinden hareketle, buranın bir kumarhane olarak da kullanıldığı düşünülüyor.

İzmir Torbalı Metropolis Kale

Kale

Günümüzde, antik şehir kalıntılarından en iyi korunarak gelenler: Tiyatro ve kaledir. Kale: Helenistik dönemde yapılmış ve Bizans dönemlerinde, Arap akınları nedeniyle güçlendirilmiştir. Kale; kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Duvarlar içinde ise, devşirme taş ve heykel parçaları görülmektedir. Halen burada arkeolojik kazı çalışmaları sürdürülmektedir. Bu çalışmalarda: çok sayıda: sikke, küpe, seramik, bronz kalıntı, cam ve toprak eserler bulunmuştur.

Menderes tanıtımı.

Selçuk tanıtımı.

Ödemiş tanıtımı.

Söke tanıtımı.

 

Afyonkarahisar İhsaniye

frig vadisi.1
Afyonkarahisar İhsaniye

Afyon-İhsaniye arası:35 km dir.

GENEL

İhsaniye, Afyonkarahisar’ın 35 km. kuzeyinde, tabiat ve tarihin en cömert davrandığı ilçelerden birisidir. 1959 yılında ilçe olmuştur. İlçede: Kızılay Maden suyu fabrikası bulunmaktadır. Meşe, çam, ardıç ormanları ve koruluklarla çevrilidir.

İlçenin köklü bir mazisi vardır. Eski uygarlıklara beşiklik etmesi, onun tarihi çehresini güzelleştirmiştir. Ayazini; Kayıhan yerleşim birimleri: Kapıkayalar, Aslantaş, Matlaş ve Yılantaş gibi; Göynüş Vadisindeki yerler, Frigler döneminde yapılmış mezarlardır.

Ayrıca: Frig bölgesi diye anılan saha, bu yörenin, Frigler zamanında önemli bir yerleşim bölgesi olduğunu gösterir.

Afyonkarahisar İhsaniye
Afyonkarahisar İhsaniye

FİRİGLER

Frigler: MÖ 1200’lerde, Trakya ve Boğazlar üzerinden Anadolu’ya gelirler. İlk yıllarda: Trakya ve Güney Marmara Bölgesinde, geçici yerleşim merkezleri kurduktan sonra, Batı Anadolu’nun iç kesimlerine yayılırlar.

Anadolu dışından gelmelerine rağmen, kısa zamanda yerel kültürlerle kaynaşarak, Anadolulaşmışlardır. Özgün bir Anadolu kültürü oluşturmuşlar ve siyasi egemenliklerini kaybettikten sonra dahi, 1000 yılı aşkın süre kültürel anlamda varlıklarını sürdürmüşlerdir. Özellikle: efsanevi kralları Midas zamanında, güçlü bir devlet konumuna gelmişlerdir

Frigler: ölülerini; yer altında, ardıç ağacından kalaslar üzerinde yaptıkları odalarda: sedir üzerine yatırarak gömerlerdi. Sonradan da bunların üzerine toprak yığarlardı.

Frigler: gerçekten büyük bir uygarlık kurmuşlar. İki şekilde bölgeye yerleşmişler. Dağlık Frig bölgesi (buralar) ve Vadi Frig Bölgesi. (Gordion-Sivrihisar tarafları). Dağlık Frig bölgesi: Midas’ın Yazılıkaya anıtı dışında pek tanınmıyor.

ihsaniye.frigvadisi.1
Afyonkarahisar İhsaniye

GEZİLECEK YERLER

Frig vadisi gezi rotası şöyle olabilir. Önce: Ayazindeki: Metropolis. Sonra: Göynüş vadisine girin: Yılantaş ve Aslantaş anıt mezarları. Sonra: Göynüş vadisinden, Döğere geçin: Emre Gölü çevresindeki Frig yerleşimlerini gezin. Bu bölgede: Friglere ait eserler bunlar.

ihsaniye.ayazini.1
Afyonkarahisar İhsaniye Ayazini Köyü-Metropolis

AYAZİNİ KÖYÜ-METROPOLİS

Köy, tipik bir Anadolu köyü. Antik Metropolis kentinin üzerine kurulmuştur. Bu bölge: Frig döneminden Bizans’a değin, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış. Yeni yapılan evleri, bir-iki motorlu aracı, elektrikli ev aletlerini bir kenara bırakırsak, aslında 8000 yıldan bugüne kadar fazla bir şeylerin değişmediğini hemen görebilirsiniz.

Ayazini köyünün hemen dışında: Ayazini kayalıkları vardır. Buralar: bir zamanlar Friglerin yaşam alanıymış. O dönemde, iklim şartlarından ve düşmanlardan korunmak için; bu kayaları oyarak yaşam alanına dönüştürmüşler. Sarnıçlar, toplantı salonları, yer altı sığınakları, mezar odaları ve tahıl depoları yapmışlar.

Bunun çarpıcı ve hatta muhteşem örnekleri, hemen karşınızdadır.
Friglerin yarattıkları bu yaşam alanı: Roma ve Bizans dönemlerinde de kullanılmıştır. Bu yüzden çevrede; o döneme ait çok sayıda kilise var. İşte bunlardan birisi.

Bu mezar odasının girişinde, Friglerden kalma bir kabartma bulunuyor. İki aslan ve ortasında ana tanrıça Kybele. Kybele kabartması: parçalanmış. İçeriye girdiğinizde ise Helen etkileri görüyorsunuz.

Mezar içinde: bir Medusa kabartması var. Medusa; mezarı soymaya gelenleri, taşa çeviren tanrıça Athena tarafından lanetlenmiş bir kadın. Başının çevresindeki halelerde yılanı tasvir ediyor.

Bu yılanlar, aynı zamanda, mezarı koruyorlar. Biri mezardan içeriye girdiğinde, saldıracağına inanılıyor. Dışarıda, Friglerin koruyucu aslanı, içeride Medusa.

Sırada, Friglerden kalma, bir başka yerleşim birimi var. Bu kayalıkların içi oyularak bir şehre dönüştürülmüş. 6 yada 7 katlı olduğu düşünülüyor.

Afyonkarahisar İhsaniye Ayazini Köyü-Metropolis
Afyonkarahisar İhsaniye Ayazini Köyü-Metropolis
Afyonkarahisar İhsaniye Ayazini Köyü-Metropolis

Ayazini bölgesinde bir de kilise var. Tüf sarp kayalık içinde kayaya oyulmuş bir kilisedir. Kilise yapısının özelliği dış cephe olarak kaya yüzeyine oyulmuş apsisi ve kubbeli olmasıdır. Apsisin yanlarında küçük apsis özelliğinde çukurlar vardır.

Ana bölüm haç tonozlu, orta kubbeli olup dört ayakla taşınmış olduğunu gösteren izler vardır. Çevresinde bitişik kaza odalarıyla birlikte MS 1000’li yıllarda yapılmış bir manastır yapısıdır.

Evet; Ayazin’ den çıkıyoruz ve Eskişehir’e doğru yürüyoruz. Anayoldan çıktıktan 4-5 km. sonra, sola saparak, Göynüş Vadisine yöneliyoruz. Elinizde iyi bir harita olması şart. Yoksa, buralarda kaybolmak içten bile değil. Zaman zaman durup köylülere sormakta yarar var. Çünkü, bazı haritalar yanıltıcı olabiliyor.

Anayol’dan ayrıldıktan 4-5 km. sonra; sizi Göynüş Kalesi karşılıyor. Göynüş kalesi: küçük bir tepenin üzerinde bulunuyor. Kale deyince, hani düşündüğünüz ölçüde büyük bir kale değil. İçi oyulmuş kaya kütleleri. O zamanlar kale olarak bu yapılar kullanılıyormuş.

aslantaş mezarı.1
Afyonkarahisar İhsaniye Ayazini Köyü-Metropolis

Ayazini kadar büyük olmamakla birlikte, içinde küçük odacıklar ve ambarlar bulunuyor. Ama en etkileyici manzara: Göynüş Kalesi’nin tam karşısında bulunuyor. Göynüş Kalesinin tam karşısında: Aslantaş var.

ASLANTAŞ

Bir anıt mezar. MÖ 7’nci yüzyılda yapıldığı sanılıyor. 10.5 metre yüksekliğinde. Özenle işlenmiş. Frig oyma sanatının en önemli göstergelerinden biri. Anıtın ön yüzünde: bir mezar kapısı var.

Bu kapının ardında da: mezar odası var. Kapının her iyi yanında: şaha kalkmış, iki adet kükreyen aslan kabartması ve aslanların ayaklarının dibinde de iki yavru aslan figürü var.

Ayrıca: bu aslanları içine alan bir hayat ağacı figürü var. Mezar odası: üçgen tavanlı, sol tarafta ölüyü yatırmak için sedir bulunan küçük bir odadır.

Aslantaş’ın, önemli bir kralın mezarı olduğu sanılıyor. Aslan; Frigler de, tanrıça Kybele’yi koruyan hayvanlardan biri olarak kabul ediliyor. Aynı zamanda: güç sembolü.

Afyonkarahisar İhsaniye Aslantaş

Bu anıt mezarı; ülkemizde bilen insan sayısı çok az. Turizm gelişmediği için, bu bölge, yani dağlık Frigya pek bilinmiyor. Bu açık hava müzesini gezmek için, en ideal mevsim: Nisan-Mayıs ayları.

Çünkü: çevre yemyeşil. Konaklama imkanları yok ama karavan veya çadır kullanabilirsiniz. Afyon ve Eskişehir’e yakın olduğundan, günü birlik turlarla da buralara gelebilirsiniz.

YILANTAŞ

Evet, devam ediyorum. Aslantaş’ın 50 metre ilerisinde, hemen yol üstünde, bir kısmı yıkılmış, Yılantaş Mezar anıtı var. Dev aslan kabartması yıkılıp, yola kadar ulaşmış. Bu anıt mezar: Aslantaş ile aynı kayalık üzerinde bulunuyor.

Yılantaş; Aslantaşa benzer bir anıtmezarmış. Zamanla depremler sonucu yıkılmış. Yerdeki taş parçalarından, bunu anlamak mümkün.

Burada tek sorun; bu anıta, neden Yılantaş denildiği. Yerdeki aslan başının çevresinde, bir yılana benzeyen bir figür var. Anıt parçalandığı için, onun iç kirişleri görülmekte olup, anıtın dış tarafında bir aslan kabartmasının yalnızca başı ve bir ayak kabartması kalmıştır.

Yılan kabartması; anıtın ön yüzünde ve alt taraftadır. Kapıda: birbirine sarılmış iki yılan kabartması ile kapının iki yanında da mızraklarıyla yılana saldıran iki savaşçı görülüyor. Bugün ters dönen kayanın altında olduğundan, görülmemektedir.

Mezarın içinde: boydan boya yüksek bir sedir dikkati çekmektedir. Bunun yanı sıra: duvar kenarlarında, kapının yanında, dört köşe küçük sekilerde bulunmaktadır. Yere devrilmiş kalıntılar arasında aslan figürlerine rastlanılır.

Büyük olasılıkla: bu mezar, aslantaştan daha görkemli bir mezardı. MÖ.700 yıllarında yapıldığı sanılmaktadır.

Afyonkarahisar İhsaniye Maltaş

MALTAŞ

Birbirine yakın: Aslantaş ve Yılantaş anıtlarından, yaklaşık 500 metre uzaklıkta olup, bugün zeminde toprağa gömülü durumdadır. Üçgen çatılı, geometrik motifli ve yazıtlı tapınak cephesi yapılmıştır. MÖ.7’nci yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Kayanın doğu yüzünde, geniş bir kapı boşluğu açılmış ve üzerinde üçgen çatı ile ahşap bir eve benzetilmiştir. İstanbul Fransız Arkeoloji Enstitüsünün, 1938 yılında burada yaptığı kazılarda, anıtın planı çıkarılmıştır. Anıtın arkasında kuyu ve kapakları, bir de sunak bulunmaktadır.

Afyonkarahisar ve çevresinde, bunun gibi birçok anıt mezar bulunuyor. Oyma işinde çok ustalaşan Frigler, kaya bloklarını şekillendirerek, görkemli kaleler yada anıtlar inşa etmişler.

Evet: Göynüş Vadisinden, Döğere doğru devam ediyorsunuz. Bozulmamış köylerden geçeceksiniz. Manzara muhteşem. Sessiz sakin bir ortam. Yol boyu, kaya şekilleri dikkat çekici. Kapadokya kadar olmasa da çevre doğanın yarattığı güzelliklerle dolu.

Frigler kadar, doğa da, bu bölgede iyi çıkarmış. Her kaya bir anıt gibi. Friglerin yaptıkları ile doğanın yarattığı güzellik, zaman zaman birbirine karışıyor. Frigler, belki de doğayı taklit ettiler, kim bilir?

Evet, Frig ve daha sonraki dönemlere ilişkin tarihi eserlerin yoğun olarak bulunduğu bölgelerden biri olan Döğere geliyorsunuz. Döğer girişinde, sizi: Emre Gölü karşılıyor.

Harika bir yer. Göl manzarası muhteşem. Hemen karşıda: kırkmerdivenler kayalığı görülüyor. Ancak: bizim rotamız Aslankaya. Yani: Gölün diğer tarafına geçmek gerekiyor.

Emre gölünü dolaşıp, tam karşı tarafa geçeceksiniz. Tarlalar içinden ilerleyerek, Aslankaya’ya ulaşıyorsunuz. Heybetli bir kaya bloğu. İçi oyulmuş. Sağ tarafında: devasa bir aslan kabartması bulunuyor.

Etkileyici bir yapı. Yapının doğu yüzeyinde, anıt mezarın girişi var. Ama kapı dinamitle yok edilmiş. Anıtın içinde: Ana tanrıça Kybele’nin heykeli varmış. Ama defineciler, bu heykeli yok etmiş. Arkasında, bir şeyler aramışlar.

Evet: Kybele’nin bir zamanlar heykelinin bulunduğu anıtın ön yüzünde: üçgen alınlık ve alınlığın alt kısmında ise silinmiş Frig yazıları bulunuyor. Sağ tarafta ise, yaklaşık 5 metre yüksekliğinde bir aslan kabartması var. Dev kaya bloğu, büyük beceri ile işlenmiş.

Evet, tüm bunların yanında: Frig vadisinde; Kapıkaya I ve II anıtları ve Üçler kayası denilen bir bölge daha var. Bunlara ait kısa bilgiler veriyorum. Zamanınız olursa, bu anıtları da görebilirsiniz.

KAPIKAYA I. 

Liğen köyüne giden yolun üzerindedir. Buradaki kayanın doğu yüzüne, üçgen çatılı, ahşap bir eve benzer kabartma oyulmuştur. Kapısı üzerinde de, tanrıça Kybele ayakta tasvir edilmiştir. Bu kabartmanın da, MÖ.600 yıllarında yapıldığı sanılmaktadır.

KAPIKAYA II

Emre gölü kıyısında, Bayramaliler köyünün doğusundaki kayalar üzerindedir. Kayalara oyularak ahşap bir ev şeklinde yapılmıştır. Burada da, tanrıça Kybele kabartma olarak işlenmiş, önünde de geniş bir sahanlık bırakılmıştır.

Büyük olasılıkla, burada Frig döneminde tanrıça Kybele onuruna törenler düzenleniyordu. Bu kabartmanın: MÖ.800-750 yıllarında yapıldığı sanılmaktadır. Diğerine göre, daha kaba bir üslupla yapılmıştır.

üçlerkayası.1
Afyonkarahisar İhsaniye Üçler Kayası

ÜÇLER KAYASI

Üçlerkayası köyünün, 1000 metre güneybatısında, İhsaniye-Döğer yolu ile, Üçlerkayası köy yolu girişinin kuzey köşesindedir.
Burada: kayaya oyulmuş aile mezarları var. Üçlerkayası köyü yönünde ve kayalığın doğuya bakan cephesinde bulunan, beşik tonoz tavanlı mezar odası; tahrip olmuştur.

Kemerli tekne mezarlara sahiptir. Kemerler: kabartma kemer süsleme ile çevrilidir. Duvarlarda ve tavanda görülen nal benzeri kazıma motifler nedeniyle, yöre halkı tarafından, Nallı Kaya Mezar Odaları ismi verilmiştir.

Zemin kattaki mezar odasının büyük kısmı, yıkılarak tahrip olmuş ve mezar odası açık hale gelmiştir. Cephede görülen mezarın içe bakan kısmı kırılmıştır. Soldaki bölüm ise daha çok tahrip olmuş ve hayvan bağlama tokası bulunmaktadır.

İkinci katta bulunan beşik tonoz tavanlı mezar odası: daha az tahrip olmuş olup, üçü kemerli ve biri cephedeki mezarın önünde, zeminde olmak üzere, dört mezardan oluşmaktadır. Kayalığın üst kısmında: zeminde kazılmış mezarlar bulunmaktadır.

Ayrıca: zemine oyulmuş benzer mezarların; Nallı Kaya Mezar Odaları ile yakındaki Peynir Fabrikasının arasında yer aldıkları tespit edilmiştir. Bu alandaki mezarların; Üçlerkayası Köyü ile ilgisi yoktur.

Turizm kuşağı başlangıcında bulunan Nallı Kaya Mezar Odaları; yol kenarında olması, doğal ve insan tahribatına uygun olması nedeniyle, büyük ölçüde zarar görmüş olup, üst katta yer alan mezar odası diğerlerine göre daha iyi korunmuştur.

Afyonkarahisar İhsaniye Emre Gölü

EMRE GÖLÜ

İlçe merkezine bağlı Döğer kasabası ve Frig vadisi sınırları içinde olup, il merkezine 50 km uzaklıktadır.

Göletin büyüklüğü yaklaşık 5 km karedir ve derinliği bazı yerlerde 3 metreye kadar iner. Gölün kıyısında Frig kaya anıtlarının yanı sıra Yunus Emre Tekkesi de görülebilir.

Emre Göletinde piknik alanı ve sosyal tesis bulunuyor. Gölette gezmek için “Kral Midas” isimli Frig kayığına mutlaka binin, orijinal.

Ayrıca bisiklet, ATV ve motosiklet kiralayarak çevreyi gezebilirsiniz.

Afyonkarahisar şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.