Erzurum İspir

Erzurum İspir

Erzurum İspir, Erzurum arası uzaklık: 144 km. dir. İspir, Pazaryolu arası uzaklık: 32 km. İspir, Yusufeli arası uzaklık: 81 km. İspir, İkizdere arası uzaklık: 64 km. İspir, Bayburt arası uzaklık: 98 km. İspir, Artvin arası uzaklık: 157 km.

TARİHİ

Şehrin ismi, Çoruh nehri kıyısına yerleşmiş “Sasper” halkından gelmektedir. İlçe, Doğu Anadolu’yu Doğu Karadeniz kıyılarına bağlayan doğal ve tarihi yollar üzerindedir. Serçeme Boğazı-İspir güzergahında çok sayıda garnizon ve kale bulunmaktadır. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Yerleşim yerinin ismi, Urartulara ait çivi yazılı tabletlerde “Kulka” olarak geçmektedir. Bizans döneminde ise, buranın ismi “Sper” dir.

1514 yılımda Çaldıran seferi sırasında, bölge Osmanlı hakimiyetine girer. 1900 yılında ilçe olmuştur. 1916-1918 yılları arasında Rus işgali görülür, ardından 25 Şubat 1918 tarihinde işgalden kurtarılmıştır.

Erzurum İspir

GENEL

İlçenin kuzey ve güneyi, yüksek dağlarla çevrilidir. Yörede tarım ve hayvancılık yapılır. Özellikle dut ve dut ürünleri üretimi oldukça yaygındır. İlçede karasal iklim hakimdir. Ancak Erzurum ilinin diğer ilçelerine nazaran kışlar daha ılıman geçer.

Erzurum İspir Çoruh Nehri

ÇORUH NEHRİ

Nehir kaynağını Mescit dağlarının batı yamaçlarından alır. Dünyanın en hızlı akan nehri olarak bilinir. Nehir 376 km uzunluğundadır. Bunun 354 km bölümü, ülkemiz sınırları içinden geçer.

Nehrin geçtiği yatak: oldukça dar ve derindir. Dünyanın en hızlı akan ve en derin nehirlerinden biridir. Genellikle ilkbahar aylarında yükselir ve yaz aylarında azalır. Birçok turizm aktivitesine olanak sağlar. Ülkemizin önemli su sporlarının yapıldığı nehirlerden biridir. Özellikle rafting ve kano gibi su sporları için çok uygun ve zorlu parkurlar bulunur.

 

İSPİR DUT PEKMEZİ

İspir’de hakiki dut pekmezi üretilmektedir. Buralara yolunuz düşerse, mutlaka dut pekmezi almanızı öneririm.

Erzurum İspir

GEZİLECEK YERLER

Erzurum İspir Kalesi

İSPİR KALESİ

Kale ilçe merkezindedir. Çoruh nehrinin batı ve güney sınırını çizdiği, dik kayalıklar üzerinde kurulmuştur.

Kitabesi yoktur. Bu yüzden kesin yapım tarihi bilinmez. Yapım özellikleri, Urartu dönemini yansıtır. Çünkü Çoruh vadisine inen gizli bir su yolu vardır ve bu bir Urartu özelliğidir.

Erzurum İspir Kalesi

Kale daha önce burada yer alan bir kalenin üzerine inşa edilmiştir. Bu yüzden eski kalenin şeklini almıştır. Bu durum duvar yapısından anlaşılmaktadır. İlk yapıldığı dönemde moloz taşlardan oluşan kale, yıkıldıktan sonra tamamen sökülmeyip, ayakta kalan duvar kalıntılarının üzerine yeniden inşa edilmiştir.

Erzurum İspir Kalesi

Doğu yönüne açılan kalenin giriş kapısı, yarım daire ve kare şekilli burçlarla desteklenir. Kalenin ölçüleri: 125 x 150 metredir. Yarım daire ve kare planlı burçlarla takviye edilmiştir.

Kalenin Çoruh vadisine bakan batı yönü oldukça sarptır. Çoruh vadisine inen gizli su yolu, bu bölümdedir. Kale içinde Bizans dönemine ait bir kilise ve Saltukluların yaptırmış olduğu bir mescit bulunur. Kalenin duvarları ve giriş kapısı restore edilmiştir. Kalenin son onarımı sırasında: nehirden toplanan taşlardan yapılan alt kısmının üstü, kesme taşlarla örülmüştür.

Erzurum İspir Kalesi Şapel

Şapel

İspir kalesindeki bu yapının, Komnenoslar döneminde ve 1223-1225 yılları arasında yaptırıldığı düşünülmektedir. Büyük kısmı yıkılmış şapelin, sadece narteksine ait duvarların bir bölümü ve doğudaki üçlü apsis duvarı kısmen ayaktadır. Diğer kısımlar temel seviyesindedir. Yapının 90 cm kalınlığındaki duvarları, kesme taş ve moloz taş karışımı bir duvar örgüsünde yapılmıştır.

Erzurum İspir Kalesi Mescit

Mescit

İspir kalesinde, iç kale bölümündedir. Kalenin güney su duvarına bitişiktir. Kitabesi yoktur. Bu yüzden kesin yapım tarihi belli değildir. Ancak Erzurum Kale Mescidi ile olan benzerlikleri nedeniyle 12’nci yüzyılda Saltuklu döneminde yapıldığı düşünülür. Yapı dikdörtgen planlıdır. Giriş kapısı simetrik olarak cephenin ortasında değildir. Kuzey doğu köşesindedir. Yapıya dikdörtgen çerçeveli, mukarnas kavsaralı sade bir kapıdan girilir.Mescidin üst örtüsü, dört bölüme ayrılır.

Mescidin doğu kısmı, doğu duvarına bitişik, doğudan ve batıdan mukarnas dizileriyle geçilen sekizgen köşeli içten kubbe, dıştan piramidal bir külahla örtülüdür. Piramidal külah yüksek kasnaklıdır. Mescidin güneybatı köşesinde, minare vardır. Minareye giriş, mescidin doğu duvarındaki merdiven basamaklarıyla ulaşılan çatıdan sağlanır. Minarenin mescidin yer seviyesinden itibaren yüksekliği 18 metredir. Yapının minaresi, farklı bir şekilde surların üzerinde yükselmektedir.

Kalenin yarım daire şekilli burcu üzerine yükselen taş gövdeli minare, dört katlıdır. Minare, Erzurum kale mescidinde olduğu gibi, hem kalenin gözetleme kulesi hem de mescidin minaresi işlevi görmüştür. Kale mescidi ve minareye denk gelen güney sur duvarında, yöreye özgü sarı renkte düzgün kesme taş kullanılmıştır.

Erzurum İspir Tuğrulşah Camii

TUĞRULŞAH (ÇARŞI) CAMİİ

Kalenin güneydoğusunda, çarşı içindedir. Bu yüzden halk tarafından Çarşı camisi diye isimlendirilmiştir.

Caminin yapım kitabesi, 1965 yılında yapılan tamirat sırasında kırılmıştır. Kırılan parçaların yerlerine yerleştirilmesi düşünülürken, kaybolmuştur. Bu yüzden, halen kitabe yoktur.

Daha önce okunan orijinal kitabeye göre, yapının 1200-1225 yılları arasında, Erzurum’da hükümdarlık yapan Selçuklu Hükümdarlığı kurucusu Mugisüddin Tuğral Şah zamanında Atabey Erdemşah tarafından yaptırıldığı anlaşılmıştır. Orijinal kitabe metni: 1954 yılında Türkçe olarak caminin kuzeyine eklenen düz dam örtülü son cemaat yerinin girişindeki mermer levha üzerine yazılmıştır. Cami, çeşitli dönemlerde yapılan onarım ve eklentiler nedeniyle orijinalliğini kaybetmiştir. Bu onarımlardan birisi 1910 yılında Müftü Şaban Efendi tarafından yaptırılmıştır. Caminin üst örtüsü duvarlar zarar görmeden açılarak yenilenmiştir. 1954 yılında kuzey duvarı kaldırılmış, kuzeye doğru son cemaat yeri genişletilmiştir. 1962 yılında da caminin ve eklenen kısmın üzerine çatı konarak saçla kaplanmıştır. Yapının, yeri belirlenemeyen ahşap minaresi, 1971 yılında kaldırılmış ve yerine Tercan taşından yapılmış bugünkü minare eklenmiştir. Caminin içerisinde, kürsü, minber ve mahfil gibi mimari elemanlar da orijinalliğini kaybetmiştir.

Erzurum İspir Sultan Melik Mescidi

İSPİR SULTAN MELİK MESCİDİ

Kadıoğlu Medresesinin batısındadır.

Giriş kapısı kemeri üzerinde bulunan kitabenin zamanla tamamen aşınmış ve okunamaz durumda olması nedeniyle, yapım tarihi kesin olarak bilinmez. Ancak muhtemelen Saltuklu hükümdarı Melikşah tarafından yaptırıldığına inanılır. 1200-1202 yılları arasında hüküm süren Melikşah’ın bu kadar kısa sürede bu eseri yaptırması şüphe götürür. Evet, yapı iç mekan tasarımı açısından, 13’ncü yüzyıl mescitlerine benzer. Son cemaat yerinin olmaması, 13’ncü yüzyıldan önce yapılmış olabileceğini akla getirir. Mescit, 1970 yılında meydana gelen bir sel felaketi sonucu kısmen toprağa gömülmüştür. Orijinal tuğla kubbesi büyük ölçüde tahrip olmuştur. Zarar gören kubbesinin yerine sonradan Hacı Hulusi Efeoğlu tarafından bugünkü aydınlatma feneri bulunan, kırlangıç kubbe yaptırılmıştır.

Erzurum İspir Yedigöller

İSPİR YEDİGÖLLER

İspir ilçesinde “Saklı Cennet” olarak adlandırılan Kaçkar dağlarının üzerindeki “Yedigöller” toplam 11 gölden oluşur.

Ovit dağı zirvesi ile Kaçkar dağlarının güneyinde olan volkanik göllerdir. Göllerin iki tanesinde alabalık bulunur. Dağcıların gözde mekanı olan bu bölge, 3200 metre yüksekliktedir. Zirveden bakıldığında, göllerin muhteşem manzarası görülebilir. Yedigöller, Kamp turizmi için elverişli bir yerdir. Yedigöllere gitmek için en uygun zaman, Haziran-Ağustos aylarıdır.

 

PISIRIK KALESİ (ARAKÖY KALESİ)

İlçe merkezinde bulunan kale 2457 metre rakımdadır.

Doğu-batı doğrultulu olan kale, Ovacık çukurunu tamamen kontrol altında tutmak için yapılmıştır. Bölgedeki en yüksek Orta çağ kalelerinden birisidir. Sur duvarlarında, Horasan harcı kullanılmıştır. Sur duvarları “kurtin” ve “bastiyonlar” ile güçlendirilmiştir. Güneydoğusunda küçük bir dere vardır. Kalenin duvar kalınlığı 1.70 metre, ayakta kalan duvar yüksekliği 2.55 metre ile 3 metre arasında değişmektedir. Taşların ön ve arka kısımları, kabaca düzleştirilmiştir. Orta kısmı ise, küçük taşlar ve Horasan harcı ile doldurulmuştur. Kalenin içinde mimari kalıntılar vardır. Kalenin güneydoğusundaki sur duvarlara ana kayaya oturtulmuştur. Kale, 2007 tarihinde tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

Erzurum İspir Semehrek Kalesi

SEMEHREK KALESİ

İlçe merkezine bağlı ve 15 km uzaklıkta bulunan Yukarı Bemehrek (Maden) bucağının 2 km doğusundadır.

Çoruh Vadisi ile kuzeyden gelerek Çoruh vadisi ile birleşen derenin kesişim noktasında, sarp bir yerdedir. Ana kayanın şekline göre: doğu-batı istikametinde inşa edilmiştir.

Kesin inşa tarihi bilinmemektedir. Ancak kuzeybatıdaki su yatağına inişi sağlayan gizli su yolu kalıntısı, güneybatıda bulunan iki tane sarnıç, Urartu dönemi kalelerinin özellikleridir. Kalenin günümüzde harap haldeki sur duvarları ise, Selçuklu ve Osmanlı döneminde onarılmıştır. Güneyde, doğal kayaya oyularak yapılan basamaklı yol, iç kalenin güney duvarındaki girişine götürür. İç kalenin sur duvarları harap haldedir. Bu sur duvarlarının kalınlığı yaklaşık 1.20 metredir. Mevcut kalıntılar, kalenin üçgen ve yarı daire burçlarla takviye edildiğini gösterir. İç kalenin doğu bölümünde kale muhafızlarının kalması için ayrılmış bir özel bölüm bulunur.

KARAHAN KALESİ

İlçe merkezinin 52 km uzağındaki Karahan köyündedir.

Sarp ve müstahkem bir alana kurulmuş Orta çağ kalesidir. Kalenin bulunduğu alan: Kaçkar dağları ve Çoruh vadisine hakimdir. Kale, yöreye özgü ve sal taşı denen gayri muntazam taşlarla, doğu-batı yönlü olarak yapılmıştır. Dış sur duvarları 2 metre kalınlıktadır. Sur içinde sır sırta vermiş, eşit ölçülerdeki koğuşlar bulunur. Kalenin kuzeyinde Karahan Taş Ocakları bulunur. Kale de buradan çıkan sal taşları ile inşa edilmiştir.

Erzurum İspir Sırakonaklar Kilise Camii

SIRAKONAKLAR (HODİÇOR, HODAÇÜR) KİLİSE CAMİİ

İlçe merkezine yaklaşık 85 km uzaklıktaki, İspir-Yusufeli sınırında bulunan Sırakonak köyünde, Cücebağ mahallesindedir.

Kilisenin yapım tarihi hakkında net bilgi yoktur. Kilisenin hemen batısındaki mezarlık girişinin yanında, alınlıktan düştüğü tahmin edilen, aşırı derecede tahrip olmuş kitabeye göre: burada bir Ermeni mezarlığı olması söz konusudur ve buna istinaden bölgede bir Ermeni yerleşimi olmalıdır. Böylece kilisenin de bu vadiye yerleşmiş Ermeniler tarafından inşa edildiği düşünülür. Yapının son derece düzgün kesme taş işçiliği, mimarisi vardır. Özellikle büyük boyutlu pencerelerin, büyük blok taşlarla çerçeveli formu ilgi çeker. Rus yapısı sivil mimarlık örneklerini akla getirdiği için, yapının 19’ncu yüzyıl sonlarında inşa edildiği veya onarıldığı düşünülür.

Camiye dönüşüm

Kilise, 1964 yılında camiye çevrilmiştir. Çevrilmeyle birlikte asli planı bozulmuştur. Batıda bulunan giriş bölümü: yuvarlak dört kemer üzerine oturtulan oval bir kubbeyle örtülüdür. Çatı ahşap hale getirilmiştir. İçeride kilise duvarlarının üst kısımlarındaki konsol izleri, orijinal üst örtünün beşik tonoz olduğunu gösterir.

Erzurum İspir Elmalı Mağarası

ELMALI MAĞARASI

İlçe merkezine bağlı 17 km uzaklıktaki Elmalı Köyündedir.

Mağara günümüze kadar tam olarak incelenmemiştir. Mağara, ulaşılan son noktadan ileriye doğru alçalarak devam eder. Sadece girişten itibaren yaklaşık 40 metrelik bölümü gezilebilir. Diğer bölümlerine: çökme tehlikesi, yarasa yoğunluğu, zifiri karanlık, zeminin kaygan oluşu gibi nedenlerle gidelemez.

Mağaranın genel özellikleri

Mağara fosil bir mağaradır. Mağara 5000 kişiyi rahatça barındıracak büyüklüktedir. Girişi batıya bakar. Giriş yüksekliği 2.5 metre, genişliği ise 2 metredir. Yatay yönde gelişme gösterir. Giriş yerine göre derinliği 18 metredir. Mağarada toplam 8 salon ve bunların tabanında çamurlaşmış sığ su birikintileri vardır. Mağara damlataş oluşumları ile ilgi çeker. Salon ve koridorlar, tamamen karakteristik sarkıt ve dikitlerle doludur. Mağaraya girişte, sağ tarafta 3 metre derinliğinde, doğal bir havuz vardır. Havuzun sağ tarafında büyük galeri bulunur. Bu mağarayı ziyaret etmek isterseniz, Elmalı köyünden mutlaka bir rehber almanız önerilir.

Erzurum ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Erzurum Hınıs

Erzurum Hınıs

Erzurum Hınıs, Erzurum arası uzaklık 148 km. dir. Hınıs, Muş arasındaki uzaklık 110 km. Hınıs, Varto arası uzaklık: 44 km. Hınıs, Köprüköy arası uzaklık: 91 km. Hınıs, Horasan arası uzaklık: 115 km.

TARİHİ

Yerleşim yeri, tarihi süreç içinde, çeşitli medeniyetler arasında sürekli el değiştirerek sınır karakolu görevi görmüştür.

İlk yerleşim yeri, Hınıs çayı vadisi ile Hınıs kalesi arasındaki Dere mahallesidir. Bu Hınıs vadisinde: 1734 yılında Muş Beylerinden Alaeddin Bey tarafından yaptırılmış Hınıs Ulu Cami, Hınıs kalesi ve kalıntıları ile eski mesken yıkıntıları bulunmaktadır.

Yörenin ismi, 1910 yılı öncesinde Safevi döneminden önce yaşamış bir kavime ait yazıta göre “Kıns” dır. Daha sonra Hınıs olmuştur. Kelime anlamı “Kale” demektir.

1877-1878 Osmanlı Rus savaş sırasında, 2 Kasım 1877 tarihinde Hınıs Ruslar ve onları destekleyen Ermeniler tarafından işgal edilir.

1’nci Dünya Savaşı sırasında ise, Rus ordusuna gönüllü olarak destek olan Ermeni İntikam Taburu tarafından, yöre, 15 Ocak 1916 tarihinde yeniden işgal edilmiştir. İsme bakın “İNTİKAM TABURU” zaten ismi bile bunların bu yörede yaptıkları katliam ve vahşetin başlıca belgesidir, ama ne yazık ki, bu vahşet gündeme gelmiyor. Evet devam edelim. Yüzyıllarca hoşgörü altında bölgede yaşayan Ermeniler, bu işgalle birlikte, bölgedeki Müslüman halka büyük işkence yapmış ve büyük bir soykırım yaşanmıştır. Bütün bunlar sonrasında Ermeni tehciri kararının çıkmasına sebep olmuştur.

14 Mart 1918 tarihinde Hınıs Ermenilerden kurtarılmıştır. Bu tarih yani 14 MART tarihi her yıl Hınıs’ın Ermeni mezaliminden kurtuluşu olarak coşku ile kutlanmaktadır.

Osmanlı döneminde il statüsündeki Hınıs, Şeyh Said isyanından sonra ilçe statüsüne dönüştürülmüştür.

Hınıs’ın tarihinden söz ederken, depremlerden de söz etmek gerekir. 1949 ve 1966 yıllarında bölgede iki büyük deprem yaşanmıştır. Bu depremlerde çok sayıda insan ölmüş, yine birçok insan yaralanmış ve hasar olmuştur. Depremler, Hınıs’ta neredeyse bütün yapıları etkilemiştir. 1966 yılındaki depremden sonra Dere Mahallesi ve Bahçe Mahallelerinde bulunan Hınıs merkezi, Yukarıkayaşı ve Yenikent Mahallelerine taşınmıştır.

Erzurum Hınıs

GENEL

Yerleşim yeri, engebeli ve çevresi dağlarla kaplı bir ova üzerine kurulmuştur. Bölgenin çevresi yüksek dağlarla çevrilidir. Ortalama rakım 1650 metredir. Tarım alanları azdır. Arazi genellikle çıplaktır. Yörenin doğal kaynak suları meşhurdur. Yöredeki insanların ekonomik etkinlikleri genellikle tarım ve hayvancılıktır. Bölgede çok sert kara iklimi görülür. Evet, buranın en büyük özelliklerinden birisi de deprem kuşağında olmasıdır. Bölgede üç büyük deprem meydana gelmiştir. (1949, 1966, 1992)

Erzurum Hınıs Şeker Fasulyesi

HINIS ŞEKER FASULYESİ

Buralara yolunuz düşerse “Hınıs Şeker Fasulyesi” denemelisiniz. Eylül sonu ile Ekim ayı başında hasat edilir. Pişirme süresi oldukça kısadır. Lezzet ve aroması, yöreye hastır. Gaz oranı sıfır denecek kadar azdır. Mide şişkinliği yapmaz, bence mutlaka deneyin.

Erzurum Hınıs Meslek Yüksek Okulu

HINIS MESLEK YÜKSEK OKULU

Erzurum Atatürk Üniversitesine bağlıdır. Okulda Çocuk gelişimi programı, Gıda kalite kontrol ve analizi, Laboratuvar Veterinek sağlık, muhasebe ve vergi uygulamaları, sağlık kurumları işletmeciliği, su ürünleri bölümleri bulunur. Ayrıca 2016 yılında, 50 yataklı kız öğrenci yurdu açılmıştır.

HINIS GENÇLİK MERKEZİ

2018 yılında açılmıştır. Yenikent Mahallesi Cumhuriyet Caddesindedir.  Merkez içinde: Yaşar Kemal Kütüphanesi, İdil Biret Müzik Atölyesi, Şeker Ahmet Paşa Resim Atölyesi, bilişim-yazılım ve robot atölyesi, yabancı dil eğitim sınıfı, Muhsin Ertuğrul Tiyatro Atölyesi, çok amaçlı konferans salonu bulunmaktadır.

Erzurum Hınıs

GEZİLECEK YERLER

Erzurum Hınıs Kanyonları

HINIS KANYONLARI

İlçe merkezine bağlı Bahçe Mahallesi ve Kayabaşı Mahalleleri arasında bulunan ve Bahçe Mahallesi ile Sarılı Mahallelerini, ilçe merkezinden ayıran bir kanyondur.

Kanyonların bulunduğu Kilisederesi Mahallesinin ismi, burada daha önce bulunan iki tane kiliseden gelir. Buranın günümüzdeki ismi “Köprübaşı Mahallesi” dir. Çünkü buradaki kiliseler yıkılmıştır, sadece bir tanesinin kalıntıları vardır.

Erzurum Hınıs Kanyonları

Tekne tipi kanyon özelliğindedir. Dünyanın bozulmamış ve bakir kalan kanyonlarından biridir. Bu kanyonlar, akarsuların ve rüzgarların aşındırmasıyla oluşmuş, doğa harikasıdır. Kanyon 7 km uzunluğundadır. Kanyonun içinden geçen Hınıs çayı, suyu yüksek olduğu dönemlerde rafting, dağcılık ve kanyon tutkunları için olumlu şartlar sunar. Hınıs çayı etrafında, birçok kuş türü barınıyor. Kanyonda: Ermenilerden kalma bir kilise ve Ulu Cami bulunmaktadır. Bir yanında Hınıs kalesi bulunur.

Erzurum Hınıs Ulu Camii

HINIS ULU CAMİİ

Hınıs Ulu Camii, Eski Hınıs mevkiinde, Dere Mahallesinde, bir derenin batı kıyısındadır.

Kitabesi yoktur. Kitabe yeri boş bırakılmıştır. Muş Beylerinden Alaaddin Bey tarafından 1734 yılında yaptırılmıştır. Cami kare planlıdır ve tamamen kesme taştan yapılmıştır.  Ölçüleri 11.70 x 11 metredir. Yapının son cemaat yeri yoktur. Harim küçük bir kubbeyle örtülüdür. Çok kubbeli ulu camiler plan düzeninde ele alınmıştır. Merkezde bulunan ve dört sütun üzerine oturan kubbe, dışarıya pramidal külahlı sekizgen kasnak formunda yansıtılmıştır. Beden duvarlarının ve örtülerin inşa malzemesi andezit tüf taşıdır.

Doğu cephesinin alt hizasında, beden duvarı içerisine açılmış dikdörtgen formlu ve yuvarlak kemer alınlıklı üç pencere bulunur. Güney cephe, üst hizada küçük ölçülerde açılmış iki adet pencere açıklığı ile dikkati çeker. Pencere açıklığına yer verilmemiş olan batı cephe, sağır duvar görünümündedir.

Giriş kapısı taç kapı formunda düzenlenmiştir. İki kademeli sivri kemerin çevrelediği dikdörtgen biçimindedir. Kemer alınlığında yer alan kitabeliğin içi boş bırakılmış olup kırmızı boyalıdır. Giriş kapısının sağında ve solunda, yuvarlak kemer alınlıklı ve dikdörtgen forumlu birer pencere bulunur.

Minare: Caminin kuzeybatı köşesindedir ve silindirik gövdelidir. Minarenin gövdesinin ortasında yer alan ve celi sülüs hatla yazılmış olan kitabede “ Yakup Şevket ismi ve sene 72…” yazısı okunabilmektedir. Bu kitabeden yapının ustasının Yakup Şevket olduğu düşünülür.

Minare şerefesinin alt kısmında, minare gövdesi üzerinde bulunan, kazıma tekniğiyle işlenmiş bir kitabe dikkat çeker.

Erzurum Hınıs Ulu Camii

Eski Hınıs’ın yeni yerine taşınmasından sonra cami terk edilmiş ve bakımsız kalmıştır. 1970 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

Son bir not: Ne kadar doğru bilemem, bunun doğruluğunu teyit etmek resmi makamlara kalmış bir bilgi: Bitlis Güroymak ilçesinde tesadüfen bulunan Mirza Paşa oğlu Abdurrahman Paşa’ya ait bir mezar taşı üzerinde yer alan bilgiler irdelendiğinde, Hınıs Ulu Camisini yaptıranla ilgili farklı bilgiler açığa çıkmıştır.

Aslında bu caminin Osmanlı merkezi hükümeti tarafından atanan Murat Paşa oğlu Mirza Paşa tarafından yaptırıldığı tespit edilmiştir. Yapım tarihi olarak: tam olarak bilinmese de muhtemelen 1804-1808 yılları arasındadır. Çünkü Mirza Paşa, 1804 yılında atanmıştır. 1808 yılında ise cami için imam talebinde bulunulmuştur.

Ayrıca bu belgelerde, Alaaddin Bey’in 1734 yılında Muş Beylerbeyi olmadığı anlaşılmıştır. Hınıs, 1800’lü yılların başında Muş Beyleri tarafından idare ediliyormuş. Ayrıca bu caminin mescit olarak yapıldığı, cemaatin Cuma namazında, ramazan ve kurban bayramlarında namaz kılacak yer bulamaması nedeniyle mescidin camiye çevrildiği anlaşılmıştır.

 

HINIS KALESİ

Hınıs deresinin batısında, tarihi Hınıs Şehrinin asıl kurulduğu alana hakim bir yerdedir.

Yüksek ve dağlık bir tepede inşa edilmiştir.

Kitabesi yoktur. Bu yüzden kalenin ilk kuruluş evresi konusunda kesin bir bilgi ya da belgeler yoktur. Ancak Evliya Çelebinin yazıları esas alındığında: kalenin Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın amcası tarafından yaptırıldığı anlaşılır. Ayrıca, bölgenin hakimiyetinin Osmanlılara geçmesiyle, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni dönemlerinde kalenin tahkim edildiği yazılıdır. Evliya Çelebi, ayrıca kalede: 7 cami, 1 han ve 1 hamam bulunduğunu ifade etmiştir.

Merkezde bulunmasına rağmen, Hınıs kalesi harap bir durumdadır. Bir iç ve dış kaleden oluştuğu anlaşılmaktadır. Günümüze iç kalenin son onarımlarla ayakta durmaya çalışan güney doğu duvarı ile vadinin kuzey ve güney kayalıkları üzerindeki dış kale sur kalıntıları gelebilmiştir. İç kalenin diğer duvarları tamamen yıkılmış ve yöredeki insanlar tarafından ev yapımında devşirme malzeme olarak kullanılmıştır. Dolayısıyla iç kalenin bulunduğu bölge, ev ve ahırlarla doldurulmuştur. Ayakta kalan sur duvarı, iç kalenin köşelerden yarım daire kesitli takviye kuleleriyle desteklenen düzgün kesme taş duvarlara sahip olduğu hissini verir. Dış kale surlarının batı, doğu ve kuzeyden kaleyi kuşattığı, doğal kayalıklar üzerindeki duvar kalıntılarından anlaşılır.

Hınıs Ulu Camii ve yanındaki medrese kalıntısı ise, çevredeki eski yerleşim izleri de bu dış surlarla kuşatılmıştır. Dış kale surları içindeki bu kalıntıların bulunduğu yer, Eski Hınıs diye bilinir. Kale, günümüzde harap haldedir.

 

HINIS KİLİSESİ

“Kilise deresi” adlı mevkide bulunmaktadır.

Kilise plan düzeni ve duvar tekniği bakımından 11 ile 12’nci yüzyılda yaptırılmış olmalıdır. Haç planlı olarak yapıldığı bilinen kilise, bugün tamamen yıkılmıştır.

19’ncu yüzyıl başlarında bu mevkide, Aziz Astvatsatsin kilisesine bağlı bir Ermeni Katolik okulu bulunuyordu. Burada 100 öğrenci ve 4 öğretmenle eğitim veriliyordu. Çağın şartlarına göre üniversite seviyesinde bir okuldu. Okulun binası “United Company” tarafından taş malzeme ile inşa ettirilmişti. Ermeni tehcirlerinden sonra bina atıl kalmış ve günümüzde yıkık durumdadır.

 

KOLHİSAR CAMİ VE MEDRESESİ

İlçe merkezine bağlı Kolhisar Köyündedir.

19’ncu yüzyılda Şeyh Mahmut El Feyzi tarafından inşa edilmiştir.  20’nci yüzyılın başlarında oğlu Şeyh Said tarafından genişletilmiştir. Medrese 3 kez yıkılmıştır. Şu anki hali 1966 yılındaki depremden sonra yaptırılmıştır. Ancak medresenin içindeki iki mihrap, yüzyıllıktır.

 

GÜLLÜÇİMEN (PEYİK) KAYA KİLİSESİ

İlçe merkezinin yaklaşık 4 km batısında bulunan Güllüçimen köyünün 300-400 metre güneybatısındadır.   

Yörenin Bizans hakimiyetinde olduğu sırada yapıldığı tahmin edilen kayaya oyma şapelin, işleniş tarzı, Ihlara vadisindeki Kaya kiliseleri akla getirir. Doğu-Batı doğrultusunda oyulmuş, batıda bir giriş, doğuda da yarım yuvarlak apsisten oluşan tek nefli şapelin, batıdaki girişi yıkılmış durumdadır.

 

GARMURAK

İlçe merkezine bağlı Bahçe mahallesinde, Tencere deresinin üstündedir. İlçe merkezine yaklaşık 4-5 km uzaklıktadır.

Hınıs’ın merkezi Dere Mahallesi iken, burada zengin Ermenilerin yayla evleri bulunuyormuş. Zengin Ermeniler, yazın sıcak günlerinde Garmurak’a gelerek, tam iki derenin kesiştiği yerin üst tarafında kalırlarmış. Burada günümüzde eskiden kalma harabeler, kalıntılar bulunmaktadır. Harabeler dışında, kayaların oyulması sonucu meydana getirilmiş, birkaç tane erzak ve su deposu bulunur. Bunların dışında yöreye ait en önemli olay: burada bir tapınak varmış. Bu tapınak, dikili bir kaya şeklindeymiş. Ermenilerce kutsal sayılıyormuş. Günümüzde bu dikili kayadan hiçbir kalıntı yoktur. Çünkü Ermeniler, Hınıs’ı terk ettiklerinde bu dikili kaya, Bahçe Mahallesinde oturanlar tarafından günlerce kazma ve baltalarla kırılıp dereye atılmıştır.

Günümüzde mesire alanı olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda define arayıcıları tarafından delik deşik edilmiş durumdadır.

 

HAZAL HATUN TÜRBESİ

İlçe merkezine bağlı Yeşilova köyünde Cevizlidere Mahallindedir.

Seyyid Ömer Halil’in Erence köyü yakınlarında şehit düştüğünü işiten kardeşi Hazal Hatun: Erence tepesine doğru koşarken, tepeden aşağıya düşer, saç telleri kuvvetli rüzgarın etkisiyle dereye doğru sürüklenmiş ve saç tellerinin tutunup kaldıkları yerlerde ceviz ağaçları bitmiştir. 200 kadar ceviz ağacı ve türbelerin bulunduğu yer ziyaretgahtır. Ağaçlar kutsal kabul edildiğinden, burada yetişen cevizler yenmez ve saklanır. Ağaçların kuruyan dalları ve yapraklarına, felaket getirir anlayışı ile dokunulmaz, bunlar yakılmaz. Türbenin içinde, iki kabir vardır ve boyu dört metredir. Kendisi İslam ordularına katılarak kardeşleriyle birlikte bölgeye gelmiştir.

 

GÜRÇAYIR KÖYÜ ESKİ BİR KONAK KALINTISI

İlçe merkezinin yaklaşık 10 km doğusundaki Gürçayır köyünde, 19’ncu yüzyıldan kalma, eski bir konak vardır.

Son yıllardaki onarım ve değişikliklerle orijinalliğinden uzaklaşan konak, yöre halkına göre, köyde yaşayan Ermeni asıllı bir ağa tarafından yaptırılmıştır. Konaktan günümüze sadece bitkisel motiflerle ve kuş figürleriyle süslü ocak taşı bulunan oda ve kırlangıç kubbe örtülü tandır evi orijinal olarak gelebilmiştir. Bu köyde bulunduğu söylenen, kilise mevkiinde yer alması gereken kilisenin yakın tarihlere kadar, ayakta olduğu, ancak sonradan yıkılarak taşlarının köydeki evlerin inşaatı için kullanıldığı, oturduğu alanın ise tarla olarak değerlendirildiği ifade edilmektedir. Bu tarlaya hala “Kilise” denmektedir.

Erzurum Hınıs Seyyid Ömer Halil Türbesi

SEYYİD ÖMER HALİL TÜRBESİ

İlçe merkezine 20 km doğusunda Erence köyündedir.

Aslında birbirine 6 metre uzaklıktaki iki ayrı mezar, yöre halkı tarafından ashaptan olan kişilere ait olduğu düşüncesiyle kutsal sayılmış ve buraya dikdörtgen planlı, düzgün kesme taşlardan örülmüş bir türbe inşa edilmiştir.

2,60 x 7,60 metre ölçülerinde 60 cm duvar kalınlığına sahip, günümüzde üst örtüsü tamamen yıkılan ve duvarları da harap vaziyette olan türbenin, son yıllarda duvarlarının yenilendiği anlaşılır. Türbe, Sarıkamış eski mezarlıkta bulunan 18’nci yüzyıldan kalma, dikdörtgen planlı içten beşik tonoz, dıştan semerdam örtülü türbeyle benzerlik gösterir. Mimari değer taşımayan yapının içerisindeki mezar taşları da orijinal özelliklerini yitirmiştir. Evet, türbede mefdun Seyit Ömer Halil, Peygamberimizin sakası yani su taşıyıcısıdır. 615 yılında, İslam ordularıyla birlikte Erzurum’da meftun bulunan Abdurrahman Gazi ile birlikte yöreye gelmiş ve burada şehit olmuştur.

 

KALECİK KALESİ

İlçe merkezine 20 km uzaklıktaki, eski bir yerleşim yeri olan Kalecik köyündedir.

Kale, iki vadinin sınırladığı yüksek bir tepededir. Define avcılarının temellerine kadar kazdığı kaleden, günümüze duvar temellerine ait çevreye saçılmış durumda büyük blok taşlar gelebilmiştir. Mevcut kalıntılara bakarak kalenin tarihi ve kim tarafından yapıldığı belli olmamaktadır. Ancak Hınıs çevresi, Urartu Krallığı döneminde, batı yolu olan ve Erciş’ten başlayıp Muş-Bingöl üzerinden Malatya’ya uzanan yol güzergahı üzerindeydi.

 

KAZANCI (KURT) KALESİ

İlçe merkezinin 22 km kuzeybatısında Kazancı Mahallesinin yaklaşık 1 km uzağındadır.

Kale, 2650 metre rakımlı tepededir. Doğu Anadolu’nun en yüksek kalelerinden biridir. Kalenin bulunduğu tepe kısmen düzleştirilmiş ve kısmen de doğal yapısına uygun olarak inşa edilmiştir. Sur duvarlarının 2 metreye varan kısmı, günümüze sağlam olarak ulaşmıştır. Sur duvarları ve iç mekan yapılan taşlar: harçsız ve kuru duvar tekniğiyle yapılmıştır. Kale yapısal özelliği ile bölgedeki Tunç Çağı kalelerine benzer özellikler gösterir. Yani Tunç çağına tarihlenir, ama ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmez. 1990 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

Erzurum Hınıs Hamurpet (Akdoğan) Gölü

HAMURPET (AKDOĞAN) GÖLÜ

İlçenin doğusunda, ilçe merkezine 34 km uzaklıktadır. Aslen Muş Varto ilçesine bağlı olsa da buradan da gidilebilmektedir.

2200 metre rakımda, birbirine bağlantısı olan 2 gölden (Büyük Akdoğan ve Küçük Akdoğan gölleri) oluşmaktadır.

Büyük Akdoğan gölü, Karaçoban ilçesinin güneybatısında bulunan Göztepe ve Akdoğan Dağlarının batı yamacındadır. Deniz seviyesinden 2153 metre yüksekte olan gölün derinliği 21 metredir. Gölün her tarafı dik kayalar ile çevrilidir. Derinliği Küçük Akdoğan gölünden daha az olduğu için rengi yeşildir. Küçük Akdoğan gölü, Büyük Akdoğan gölünün güneyindedir. Derinliği nedeniyle gölün rengi mavidir. Dibinden Büyük Akdoğan gölüne doğru akıntısı vardır. Her iki gölün de suyu tatlıdır. Alan fauna bakımından ziyade, doğal yapısı ve tabii güzellikleriyle ön plana çıkmaktadır. Sulak alan bir çukur içerisinde olduğundan, kıyı kesimi düzlükten oluşmaz. Kıyıdan itibaren yükselti başlar. Düzlük kıyılarda az miktarda sazlıklar gelişmiştir. Göl çevresinde meşe ve ardıç ağaçları göle kadar inmektedir.

Gölde bol miktarda aynalı sazan balığı, ördek, kaz, turna ve kunduz bulunur.

Erzurum ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Erzurum Çat

Erzurum Çat

Erzurum Çat; Bir yakınım, burada Kaymakam olarak görevli iken gitmiştim. Karlıova yolu üzerinden gittim, yol oldukça kötüydü ancak Erzurum il merkeziyle arasındaki yol güzel, zaten Erzurum il merkezi oldukça yakın.

ULAŞIM

Erzurum-Bingöl kara yolu ilçeden geçer. Çat, Erzurum arası uzaklık 57 km. dir. Çat, Bingöl arası uzaklık: 130 km. dir. Çat, Karlıova arası uzaklık: 58 km.

TARİHİ

Yöredeki ilk yerleşim, Osmanlı döneminde 18’nci yüzyılda bugünkü yerleşimin 18 km uzağında bulunan Bağlıca beldesinde kurulmuştur. İlçe tarihinde en önemli özellik, yıllarca Rus işgaline maruz kalması ve bu dönemde Rusların bölgeden çekilmesiyle hain ve vahşi Ermeni çetelerinin bölgede hunharca yaptıkları cinayetler ve katliamlardır. Ermeni mezalimine maruz kalan binlerce insan hunharca katledilmiş, köyleri yakılıp yıkılmıştır. 1937 yılında Aşağı Çat köyü ilçe merkezi olmuştur. 1939 yılında Aşkale ilçesine bağlanmıştır. 1946 yılında ise ismi “Oyuklu ” olmuş ve Erzurum iline bağlanmıştır. 1954 yılında ise, Oyuklu ismi değiştirilmiş ve Çat adını alarak Erzurum İl merkezine bağlı bir ilçe olmuştur.

Erzurum Çat

GENEL

Yerleşim, Palandöken dağlarının güney batısında, volkanik ve kayalık bir arazide kurulmuştur. Çevresi tepelerle çevrilidir. Topraklar çoraktır. Yörede yaşayanlar geçimlerinin hayvancılıkla sağlar. Özellikle yayla besiciliği öne çıkar. Arazinin yüksek kesimlerinde arazi çoğunlukla çayır ve meralıdır. Karasal iklim hakimdir, buna bağlı olarak kışlar soğuk ve kar yağışlı geçer, yazlar ise kuru ve sıcaktır.

Erzurum Çat

GEZİLECEK YERLER

Erzurum Çat İslam Eserleri Müzesi

ÇAT İSLAM ESERLERİ MÜZESİ

İlçe merkezinde Fatih Caddesindedir.

Müze 600 metre karelik oldukça büyük bir alan üzerine kurulmuştur. Müzenin kubbelerinde kuş figürleri bulunuyor, bu kuşlar peygamberimizin en sevdiği kuş olan “ebabil kuşları” dır.

Erzurum Çat İslam Eserleri Müzesi

Bu kadar……….. Şaşırdınız değil mi, aklınızdan geçen birçok sorudan eminim ki ilk başta geleni “BU MÜZEDE NE VAR” Maalesef ben gidip burayı göremedim, Çat ilçesine bir iki kere gittim ama o sırada bu müze açık değildi, araştırdım, inceledim, siz okurlara müze hakkında bilgi vermek istedim, müzenin tanıtımını yapmak istedim, ama inanın müzenin ismini yazın internette müzede ne bulunduğu hakkında tek bir kelime yok, daha da ilginç olanı Çat Belediyesinin sayfasına bakın, Müze tanıtımı için özel bir yer açmışlar ama tıklıyorsunuz, BOMBOŞ.

Erzurum Çat İslam Eserleri Müzesi

Bu yüzden sayın okurlar, müze ile ilgili sizlere bilgi veremedim, umarım birileri müzenin içinde neler bulunduğunu yazar, hep birlikte öğreniriz veya Belediye, kendi sayfasında müzenin tanıtımını yapar.

Erzurum Çat Hölenk Kaplıcaları

HÖLENK KAPLICALARI

İlçe merkezine bağlı Kaplıca (Hölenk) köyündedir. 17 km uzaklıktadır.

Kaplıca köyün çıkışında yaklaşık 500 metre ileride, yolun sağında, zeminin altında, derenin içindedir. Köyün ismi, Çukurcanbaz, Hölenk ve son olarak “Kaplıca” olarak değiştirilmiştir.

Erzurum Çat Hölenk Kaplıcaları

Burada, ilkel bir havuza benzeyen kaplıca bulunur. Havuz şeklindeki kaplıcanın suyunun gideri; yanından geçen dereye karışır. Bu suyun karıştığı dere de sıcak su kaynağının hemen bitişiğindeki kayanın altını oyarak kendi yolunu açmıştır. Böylece kayaya köprü görüntüsü vermiştir. Kayanın genel görüntüsü ise orada farklı bir kayaç yapı olduğunu gösterir. Görüntü itibarıyla suyun kayaç yapıyı eritmiş olması muhtemeldir. Kayanın altında, oda şeklinde bir boşluk oluşmuştur. Kayanın dış görünüşü de, yeraltı mağaralarındaki sarkıt ve dikitler gibidir.

Bölge hem kaplıcası ve hem de kaplıca çevresindeki doğal yapısıyla ilgi çeker. Söylentilere göre, kaplıcanın şifalı suları; hazmı kolaylaştırıcı, idrar sökücü, hipertansiyona karşı ve teskin edici olarak kullanılıyormuş. Kaplıcanın yaklaşık 50 metre yukarısında, çevresi 1 duvarlarla çevrili, 1 metre derinliğinde bir havuz vardır. Kaplıca suyunun havuzun içinden çıktığı söyleniyor, ama havuzdan dışarıya su taşıyacak bir su yolu yok. Yani, burada belli zamanlarda su çıkıyormuş şifalı olduğu söylenen suyu boşa akıtmamak için, çevresini çevirerek havuz haline getirmişler.

Bölge ile ilgili yöre insanının anlattığı bir söylenti var. Bu bölgede bir tane daha kaplıca varmış ve suyu 7 sene boyunca akıyormuş, sonra 7 sene kuruyormuş.

Erzurum ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.