Balıkesir Edremit Altınoluk

Balıkesir Edremit Altınoluk

Altınoluk denilince, ilk akla gelenler: oksijeni bol, çam kokulu havasını içinize çekin, farkı hissedin. Ancak: özellikle yörenin aşırı sıcak olmaması, aşırı sıcakları tercih eden yabancı turistlerin ilgisini çekmemektedir. Yani: Altınoluk yöresinde, bu bölgenin diğer yöreleri gibi, yabancı turist göremezsiniz.

Bunun en büyük sebebi: bölgede, 5 yıldızlı otel ve tatil köylerinin, güneydeki kadar yoğun olmaması, havanın aşırı sıcak olmaması, denizin pek fazla sıcak olmamasıdır. Burada, Ege denizi, güneydeki Akdeniz’e oranla daha serindir. Sonuç olarak, Altınoluk, Türkiye’nin orta dereceli bir tatil beldesidir denilebilir.

ULAŞIM

İstanbul-Altınoluk arasındaki ulaşım için çeşitli alternatifler var. Bunların biri: İstanbul-Bandırma feribot yolculuğu ve devamında, kara yolu ulaşımıdır. İstanbul-Bandırma arasındaki feribot yolculuğu, yaklaşık 2 saat sürmektedir. Bandırma’da feribottan indiğinizde ise, Akçay-Altınoluk-Edremit minibüslerini görüp, yola bunlarla devam edebilirsiniz. Özel aracınız ile gelmeyi tercih ederseniz: Susurluk üzerinden Balıkesir ve sonra: Edremit-Akçay-Altınoluk istikametinden ilerliyorsunuz.
Feribot kullanmayıp, kendi özel aracı ile Altınoluk’a gitmek isteyenler: İstanbul-Tekirdağ-Çanakkale-Küçükkuyu-Altınoluk yolunu izleyerek, buraya ulaşabilirler. Bu güzergah, yaklaşık 430 km. dir.
Altınoluk yöresine, diğer bölgelerden ulaşmak isterseniz, öncelikle Balıkesir ve devamında, Akçay ve sonra Altınoluk istikametini izlemelisiniz.
Evet, Altınoluk’un birkaç yere olan karayolu uzaklıkları da şöyledir: Altınoluk-Edremit arasındaki uzaklık: 25 km. Altınoluk-Akçay arasındaki uzaklık: 17 km. dir.

TARİHİ

Yöredeki ilk yerleşimin, antik dönemde: şu andaki yerleşimin kuzeyindeki tepe üzerinde olduğu sanılmaktadır. 1920’li yıllara kadar “Papazlık” olarak bilinen bu köydeki ilk yazılı kayıtlar: Osmanlı döneminde, 16’ncı yüzyıl başlarında, Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar uzanmaktadır. Yani: burada, günümüzden 450 yıl öncesine ait bir yerleşim bulunduğu bilinmektedir.


Tabii, bu tarihi daha gerilere de götürmek mümkündür. Çünkü: Truva-Dikili arasındaki Ege denizi kıyı bölümü: antik dönemde “Işıklar sahili” olarak bilinmekte ve bu bölgede, yoğun yerleşim görülmektedir.

Evet, biz bilinen yani yazılı kaynaklara dayalı tarihi verilerle tarihi süreç içindeki gezimizi sürdürelim. Söylediğin gibi, Osmanlı döneminde burada bir yerleşim var ve bu yerleşimde “Söğütlü Yörükler” in oturdukları biliniyor.

Ancak, 1800’lü yılların başında, özellikle Midilli adasından anakaraya gelen Rumlar, yörede, zamanla çoğalmışlar ve Rum nüfus, etkin hale gelmiştir. Yine de, gerek Türk nüfus ve gerekse Rum nüfus, yıllar boyunca, yörede barış içinde yaşamışlardır.
Özellikle: o dönemde, birlikte yaşayan bu iki kültürün yaşam alanı olan “Altınoluk köyü”, Bursa resmi makamları tarafından, kentsel SİT alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Bir kısım önemli konaklar, restore edilerek, günümüze ulaştırılmıştır.

Yine bu köyün hemen güneyinde, 1994-1997 yılları arasında yapılan “Antandros” tiyatrosu, bölgenin önemli bir kültür ve sanat merkezi haline gelmiştir. Burada, her yıl Temmuz ayı sonu ve Ağustos ayı başında: festival düzenlenmekte ve bu etkinliklerde çeşitli konserler verilmektedir.

Evet, yazılı tarihi, 450 yıllık olsa da, yazılı olmayan tarihi binlerce yıl öncesine giden Altınoluk yöresi, yazının başında belirttiğim gibi, gerek doğal ve gerekse tarihi özellikleriyle, ziyaretçi çekmektedir.

Tarih konusunda son bir not: Truva savaşı bitiminde, Aeneas, Truva’dan kaçarak yakınları ile buraya gelmiş ve burada, İda dağının kerestelerinden yaptıkları sal ile denize açılmışlar ve İtalya’nın en uç, güney kıyılarında, Castro denilen yerde karaya çıkmışlardır. Dolayısı ile, İtalya’nın Castro kenti ile, Altınoluk kardeş şehir ilan edilerek, kültürel aktiviteler düzenlemeye başlamışlardır.

Balıkesir Edremit Altınoluk

GENEL

Altınoluk: dünya üzerinde, İsviçre Alpler bölgesinin ardından, en yoğun oksijen bulunan ikinci merkez olarak önem kazanmaktadır. Özellikle: şehir merkezine 2 km. uzaklıktaki, Çam Mahallesi, solunum rahatsızlığı çekenleri rahatlatacak düzeyde oksijen deposudur.

İlçe: doğal güzellikler yanında, tarihi güzellikleriyle de dikkat ve turist çeker. Turizm sezonu: Nisan ayında başlar ve Ağustos ayı sonlarına kadar gider. Özellikle: akşam saatlerinde, çevre yörelerden gelip te, Altınoluk ta, sahil kesiminde, mendirek içindeki bölgede gezinen, mendirek te kayalar üzerine oturarak dinlenen insanları görebilirsiniz. Hatta, öyle kalabalık olur ki, yürümek imkansızlaşır, araba park etmek muhteşem zordur.

Burada: çekirdek ve dondurma ile yaşam bir anlamda bütünleşmiştir. Ayrıca: benim bir şey daha ilgimi çekti ki, sanırım sizler de hissedeceksiniz; Altınoluk’da gökyüzündeki yıldızlar çok net görülüyor ve seçiliyorlar.

Evet, Altınoluk, kış aylarında 15 bin kişi ancak yaz aylarında yani turizm sezonunda 250-400 bin arasında bir nüfusu sahip bir beldedir. Ancak, burada eğlence sektörü bulunmuyor, yani genellikle karma yaş gurubu insanlar geliyor, yani genç nüfus yoğun değildir. Hatta, gelenlerin büyük kısmının emeklilerden oluştuğu da söylenebilir. Ayrıca, buraya çok sayıda gurbetçi de gelmektedir ve özellikle Hollanda dan gelen gurbetçilerimiz sayı olarak öne çıkmaktadırlar.
Şehirde yaşayan insanlar yani Altınoluklular ise: genellikle, zeytincilik, balıkçılık, pansiyonculuk ve esnaflık yaparlar.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Altınoluk, tam bir zeytinyağı cennetidir. Bu nedenle, halis zeytinyağından yapılan yemekler tercih edilmelidir. Bunların başında ise: börülce suyunda pişirilen tarhana çorbası, zeytinyağlı yaprak sarması gelir. Köylere çıkarsanız: koruk suyu ve karadut suyu içmelisiniz.

NE SATIN ALINIR

Altınoluk yöresinde, Türkiye’de içebileceğiniz en iyi zeytinyağını bulup satın alabilirsiniz ki, bence almalısınız. Hatta, bu zeytinyağını, kahvaltıda kullanırsanız, alışkanlık haline gelir ve bağımlılık yapar, yani o derece lezzetlidir.
Bunun yanında, yörede: zeytin sabunu, zeytin şekeri ve bu tür birçok obje satılmaktadır. Yani, bir anlamda Isparta’nın gül ürünleri gibi, burada da zeytin ürünleri satılıyor.

Balıkesir Edremit Altınoluk

GEZİLECEK YERLER

Altınoluk’da yapabileceğiniz ve mutlaka yapmanızı önereceğim faaliyet: rehberler eşliğinde yapılan cip safariler ve yürüyüş turlarıdır. Bu turlarda: 1000 metre yüksekliğe kadar çıkılıyor ve muhteşem Şahindere kanyonunda, tam bir tabiat güzelliğini yaşanabilir. Burada: su ve kuş sesinden başka ses duymanız mümkün değil. Kaz dağlarının güzelliklerini yaşayın.

ŞAHİNDERESİ KANYONU

Buraya çıkmak isterseniz: eski Belediye garajının bulunduğu yerden, dağdaki yarıktan çıkabilirsiniz.
Burası, Altınoluk yöresini oksijen çadırı haline getiren en önemli etkendir. Çünkü: kanyon, bölgede hava değişimini sağlamaktadır. Kanyon: dağdan çam kokulu havayı çeker ve ovaya dağıtır. Bu arada, denizden çektiği iyot kokulu havayı, dağa çıkarır ve bir anlamda “baca” görevi yapar.
Bu karşılıklı hava sirkülasyonu, yaklaşık 27 km. uzunluğundaki kanyonda, 600 metre yükseklikte gerçekleşir. Evet, Şahinderesi kanyonuna gitmek, burada yürüyüş yapmak isterseniz, Orman İşletme Müdürlüğünden izin almanız gerekir. Bu yüzden, bu bölgeye rehbersiz girilmesine izin verilmediğini bilmeniz gerekir.
Bu arada, küçük bir ipucu: buraya giderken yanınızda mayonuzu bulundurmayın unutmayın, çünkü: özellikle Dereçatı mevkiindeki küçük gölcükte yüzebilirsiniz.

ALTINOLUK PLAJLARI

Altınoluk yöresinde, birçok “mavi bayraklı” plaj bulmanız mümkündür. Ayrıca, bölgede çok sayıda “koy” bulunur. Sahil şeridinin toplam uzunluğu: 43 km. dir. Bu sahil şeridi: Mıhlı çayı ile Kuruçay arasındaki bölümde uzanır. Fener burnunda: deniz feneri var.
Evet, Altınoluk plajlarında, her türlü su sporları etkinliklerini de bulmanız mümkündür. Ayrıca, ilçe merkezinde bulunan teknelerle anlaşarak, körfezde mavi tura çıkmak ta mümkündür. Altınoluk yöresinde, 10 civarında plaj bulunduğu söyleniyor ve bunlardan 7 tanesi mavi bayraklıdır. Sonuç olarak: Altınoluk plajları her ne kadar temiz ise de, söylediğim gibi, deniz Akdeniz kıyılarına nazaran biraz serindir, deniz kestanesi bulunmaktadır ve yosun da görülür. Denizi kullanmak isteyenler, bu özellikleri bir arada kabullenmelidir.

HASAN BOĞULDU GÖLÜ

Burası, yıllardan bu yana anlatılan bir efsane ile önem kazanmaktadır. Bu nedenle, efsaneyi bilmenizde yarar var. Evet, efsane şöyledir: “bir zamanlar, bu yöredeki bir aşiret ağasının kızı Emine ile, yine bu yörede, ovadaki yerleşimcilerden Hasan isimli bir delikanlı birbirlerine aşık olurlar. Fakat: bölge töreleri, bu iki gencin evlenmesine izin vermez. Bunun üzerine, bölge ileri gelenleri toplanırlar ve bu iki gencin evlenebilmesi için, bir kısım sınavların yapılmasına karar verirler. Bu sınav gereği: delikanlının, 40 okkalık bir tuz çuvalını, sırtında, hiç indirmeden, dağa çıkarması istenir.

Çünkü: aşirette bulunanlar, aynı ağırlıktaki tuz çuvalını, hiç indirmeden, ovadan, dağa götürebilirler. Hasan: tuz çuvalını sırtlanır ve ovadan, dağa çıkmaya başlar. Ancak, havanın sıcaklığı nedeniyle, aşırı terler ve bu yüzden tuz çuvalı, terli sırtında derin yaralar açar. Yarı yola geldiğinde ise, daha fazla gidemeyeceğini anlar ve kendini, yakındaki göle atar ve ölür. Bu sırada, Hasan’dan uzun süre haber alamayan Emine, gölde, Hasan’ın yemenisini bulur ve dere kenarında, terk edilmenin üzüntüsüyle, bu yemeni ile kendini asarak intihar eder.

Evet: efsane böyle. Efsanede, açık bırakılan nokta, Hasan’ın göle girerek, bilerek canına mı kıydığı, yoksa gölde bilmeden boğulduğu mu? Bu bilinmemektedir. Ancak: günümüzde, bu gölün ismi “Hasan boğuldu” gölü olarak bilinmekte ve bu efsane anlatılmaktadır, hatta: burada göle girerek serinlemek isteyenler, gölün bekçisi tarafından boğulabilecekleri konusunda uyarılırlar.

SÜTÜVEN ŞELALESİ

Sütüven kelimesinin anlamı “zıplayan su” demektir. Şelale: Zeytinli beldesinde bulunmaktadır.
Çanakkale tarafından, sahil yolunu takiben geldiğinizde, önce Altınoluk ve sonra, Edremit yolunu takip ettiğinizde ise, Zeytinlik sapağına varılıyor. Zeytinli beldesinde, Sütüven şelalesi tabelasını takip ederek, şelaleye ulaşabilirsiniz. Belde ile şelale arasındaki yol üzerinde, yöre köylülerince satılan yöresel ürünleri tatmayı unutmayın, hoşunuza gidenleri satın alabilirsiniz. Bence, özellikle, çam veya çiçek balı, zeytin yağı düşünebilirsiniz.
Evet: şelale: hemen “Hasan Boğuldu” gölünün yakınındadır.
Günümüzde, çevresi çam ağaçlarıyla çevrili şelale, koruma altına alınmıştır.

Şelalenin suları 8 metre yükseklikten düşmektedir. Şelale bölgesinde, gerek görüntü ve gerekse derenin coşkulu sesi, ortamın en büyük özellikleridir.

PINARBAŞI

Altınoluk-Edremit kara yolunun 20’nci km. de, yoldan sapıp Zeytinli köyü istikametinde ilerlediğinizde, köy çıkışındaki köprüden çıkıp, Beyoba köyüne ulaşmalısınız. Beyoba köyünden 2 km. ilerlediğinizde, Pınarbaşı yöresine varacaksınız. Güre köyü sınırları içindeki Pınarbaşı, Akçay’a 6 km. uzaklıktadır.
Burası: Hasan Boğuldu şelalesi, Sütüven şelalesi ve muhteşem güzel piknik alanları bulunan bir yerdir.

Hatta, bunların yanında, yöresel ve organik yetiştirdikleri ürünleri satan yöre köylülerini de görebilirsiniz. Pınarbaşı: özellikle, çam ağaçlarının gölgesinde, muhteşem bir su sesi ile etkileneceğiniz bir yer olarak önem kazanıyor. Buradaki alabalık restoranlarında alabalık yemeyi unutmamalısınız. Hatta: en uç bölüme kadar gidip, kayaların arasından büyük bir hızla akan daha doğrusu fışkıran suları da görmelisiniz.

 

ANTANDROS ANTİK KENTİ

Altınoluk merkeze 2 km uzaklıkta Avcılar köyü yakınlarındadır.

220 metre yükseklikte bir tepenin üzerindedir. Şehrin üzerinde bulunduğu Kaletaşı Tepesi, denize doğru dik bir eğimle sona erer. 

Burası, Altınoluk yöresindeki bir antik yerdir. Antik şehrin bulunduğu Kaletaşı Tepesinin batısında uzanan sahil şeridinin imara açılması sonucunda 1989 yılındaki yapılanma çalışmalarında bazı mezarlara rastlanılmış ve 1991 yılında Müze Müdürlüğü tarafından kurtarma kazıları başlatılmıştır. 

Antandros antik kenti: Troas ve Mysia arasında uzanan yolu kontrol eden stratejik bir yerdedir. Kentin kuruluşu, bazı antik dönem yazarlarına göre, Truva Savaşı öncesine kadar gitmektedir. 

Antik kaynaklarda, Antandros kentiyle ilgili bilgilere çok sık rastlanmaz. Ancak kentin adı Atina ile Sparta arasında MÖ 431 yılında başlayan ve MÖ 404 yılında biten Peloponnesos Savaşlarında sıkça geçer. 

MÖ 4’ncü yüzyılda Büyük İskender’in Anadolu’yu ele geçirmesi sonucunda, Pers Satraplık merkezi kontrolündeki Antandros, özgürlüğüne kavuşur ve özgür bir kent olarak yeniden sikke basmaya başlar. MÖ 188 yılında ise, Antandros şehri Pergamon krallığına bağlanır. Ardından Roma hakimiyetine girer. Hıristiyanlık döneminde bir piskoposluk merkezi olur. 

Ortaçağ döneminde, Arap akınlarından kaçan şehir halkı, korunmak için, günümüzdeki adı Şahin Kale olan surlarla çevrili, sarp bir kayalık üzerine taşınırlar. 

MS 16’ncı yüzyılda ise, şehir, bugünkü Altınoluk beldesinin eski köy yerleşiminin bulunduğu alana taşınır. Piskoposluk merkezi olması nedeniyle, yeni yerleşim yerinin adı “Papazlık” olur. 

Evet, şimdi günümüzde bölgenin gezilebilecek yerlerine gelelim

Özellikle, tepedeki kale bölümü ilgi çekmektedir. Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi, Antandos halkının, bir saldırı durumunda buraya sığındığı sanılmaktadır.

Batı Anadolu’yu etkisi altına alan Arap akınlarından kaçan halk, kenti terk ederek, bugün Şahinkalesi olarak adlandırılan, oldukça korunaklı doğal bir kale görünümündeki tepeye taşınmışlardır. 

Ama daha da önemlisi: buranın “Dünyanın ilk güzellik yarışmasına ev sahipliği” yaptığı düşünülüyor. Çünkü antik dönem yazarlarından Strabon “İç kısımda Antandros bulunur, bunun da yukarısında Paris’in hakemlik yaptığı söylenen Aleksandreia Dağı” vardır diye yazmış, böylece dünyaca bilinen efsanenin Antandros’da geçtiğini aktarmıştır. 

Ayrıca, Roma şehrinin efsanevi kurucusu Aeneas’ın gemilerini burada inşa ettirdiği tahmin ediliyor. Aeneias’ın Roma’yı kurduğuna inanılır. Kendisi: Truva savaşından sonra Antandros’da gemileri inşa ederek denize açılmıştır. Truvalı kahraman Aeneias: Tanrıça Afrodite ve Ankhises’in oğludur. 

Şehir, günümüzde mozaikleriyle ünlüdür. MS 1’nci yüzyıla tarihlenen ve duvarlarında freskler bulunan, taban döşemeleri mozaikli bir zengin evi bölgenin en önemli buluntusudur. 

Nekropol alanı ise, MÖ 7 ile 2’nci yüzyıllar arasında kullanılmıştır. Alanda: lahit mezarlar ve kremasyon yani ölü yakma ve direkt toprağa gömü şeklinde birçok gömü yapılmıştır. Bu mezarlardan çıkarılan mezar hediyeleri, Balıkesir Müzesinde sergilenmektedir. 

Bölge: SİT alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Kazı alanında bulunan bazı kalıntılar şunlardır:

Balıkesir Edremit Altınoluk Antandros
Balıkesir Edremit Altınoluk Antandros
Balıkesir Edremit Altınoluk Antandros

 

Yamaç Ev

Burası denize bakan bir yamaç üzerine yerleştirilmiş bir Roma villasıdır. Yapılan araştırmalara göre villanın MS 3’ncü yüzyılda inşa edildiği düşünülmektedir. MS 6-7’nci yüzyıla kadar çeşitli tadilatlarla kullanılmıştır. 

2001 yılında başlayan kazı çalışmalarında villanın 19 mekanı ortaya çıkarılmıştır. Villanın, yan yana dizilmiş 6 odası bulunmaktadır. Bunların dışında: latrina yani tuvalet, mutfak, portiko, teras ve oldukça görkemli bir hamam bulunur. Ancak evin en büyük özelliği taban mozaikleri ve freskolarıdır. Yukarıda belirtiğim 6 odadan 1 ve 4’nolu odalardaki mozaik döşemeler oldukça iyi korunarak günümüze ulaşmıştır. 3’nolu odanın tabanı mermer kaplıdır. 1’nolu oda, freskolarla dekore edilmiştir. Hamamın soyunma odası bölümü tabanı da mozaikler ve freskolarla süslenmiştir. 

Balıkesir Edremit Altınoluk Antandros
Nekropolis

Antandros yerleşiminin bulunduğu Kaletaşı Tepesinin yaklaşık 400 metre batısındadır. Coğrafi konumu nedeniyle, kuzeydeki tepeden erozyonla gelen toprak, burada tabakalı bir katman oluşturmuştur. Bugüne kadar alanda toplam 412 mezar ortaya çıkarılmıştır. Nekropol alanındaki en erken tarihli mezarda (192 nolu mezar) hediye olarak göğüs üzerinde bir bronz saç spirali ve bacaklar hizasında ise 5 aşık kemiği bulunmuştur. 

Arkaik döneme ait ise 160 mezar bulunmuştur. MÖ 7’nci yüzyıla ait bu mezarların hepsinin üstü, düzen içermeyen, yumruktan biraz daha büyük moloz taşlarla kapatılmıştır. Çocuk ve bebek mezarları ise, büyük boyutlu kaplar içine veya doğrudan toprağa yatırılarak gömülmüştür. Yetişkin mezarlarının hepsi, kremasyon (yani yakılma) şeklinde bulunmuştur.

Hatta, bazı mezarlarda toprak üzerindeki yanık tabakası ve toprakta yüksek ısıdan oluşan kırmızılaşma, bireyin gömüldüğü yerde yakıldığını gösterir. Bir başka şekilde ise, birey başka yerde yakılarak, toplanan kemiklerinin bir urne kabı içine konulması sonrasında gömülmesidir. Kremasyon mezarlarda genellikle bronz fibulalar bulunmuştur. Çocuk ve bebek mezarlarında ise, aşık kemikleri bulunmuştur. 

Antandros kentinin nekropolisinde ilk lahit kullanımı, yetişkin bireyler için MÖ 6’ncı yüzyılda görülür. Bu yüzyıla ait 3 tane pişmiş toprak lahit bulunmuştur. Ancak lahitler içinde ölü hediyeleri ele geçmemiştir. Klazomenai lahitlerinin genel özelliği olarak, ölü hediyeleri lahit dışına bırakılmıştır. 

Evet sonuç olarak nekropol alanı, MÖ 7’nci yüzyıldan, Helenistik dönem sonuna kadar kesintisiz kullanılmıştır. 

Balıkesir Edremit Altınoluk Antandros
Balıkesir Edremit Altınoluk Antandros

 

Kent Suru

Yamaç evin yaklaşık 150 metre batısında Karakazan deresinin 50 metre doğusunda ve Kaletaşı Tepesinin güneybatı eteğinde, MÖ 4’ncü yüzyıla ait kent suru bulunmuştur. Kent surunun 20 metrelik bölümü açığa çıkarılmıştır. Sur duvarı: 3.26 metre kalınlıktadır. Yer yer on sıra üst üstü konulmuş dikdörtgen bloklardan oluşmaktadır. Yükseklik 3 metre ile 3.25 metre arasındadır.

Karakazan deresi kenarında yapılan bu kent surunun, aynı zamanda yoğun yağışlar sonucu meydana gelen sel durumlarında da set görevi üstlendiği anlaşılmaktadır. Çünkü sur duvarının hemen dış yüzeyinde kum ve çakıl tabakası görülmektedir. 

Evet, Helenistik dönemde hem Karakazan deresinin taşkınlarından şehri korumak ve hem de şehrin savunmasına büyük katkı sağlamış olan kent suru, Roma döneminde kentin büyümesiyle birlikte kullanımını yitirmiş ve bölge yerleşim alanı olarak kullanılmaya başlanmıştır. 

Balıkesir Edremit Altınoluk Antandros
Roma dönemi evi

Sur duvarının yaklaşık 5 metre güneyinde, Roma dönemine ait bir ev bulunmuştur. Sur dolgusu üzerine inşa edilmiş Roma evi, Yamaç evin yaklaşık 140 metre batısındadır. Roma evinin yapılış döneminin MÖ 4’ncü yüzyıl olduğu tahmin edilmektedir. Hatta; Yamaç ev ve Roma evinin içinde bulunduğu alanın bir “Zenginler Mahallesi” olduğuna inanılır. 

Roma evinin 6 odası ve 1 portikosu belirlenmiştir. Birinci oda ve portiko, mozaik döşemeye sahiptir. Mozaikte, genellikle geometrik şekillen işlenmiş, ortadaki panelde ise nar figürü kullanılmıştır. Diğer 4 odada ise, herhangi bir mozaik veya tuğla taban bulunmamıştır. 

 

TAHTAKUŞLAR KÖYÜ

Altınoluk-Akçay arasında, yolun 15’nci km. dedir. Akçay yönünden gelişte ise, 5’nci km. dedir. Tahtakuşlar köyünün hemen girişinde bir müze bulunuyor. Bu müzede: Orta Asya bölgesinden Anadolu’ya göçen Türkmen oymaklarının kültür geçmişi, giysileri, günlük kullanım eşyaları, el aletleri, halılar, kilimler ve bu tür objeler sergileniyor. Güzel bir müze, zaman ayırıp gezmenizi öneririm. Çünkü: UNESCO, 1994 yılında, bu müzeye destekleme ödülü vermiş ve onurlandırmıştır.

Edremit tanıtım yazısı.

Akçay tanıtım yazısı.

Balıkesir tanıtım yazısı.

Truva tanıtım yazısı.