Çin Gansu eyaleti Dunhuang

Çin Gansu eyaleti Dunhuang

Burası, Pekin şehir merkezinin doğusunda, Uygur Özerk Bölgesi yakınlarında yani ülkenin, iç-orta kesimlerindeki bir şehirdir. Issız ve ulaşımı zor bir bölge.

Uçak ile ulaşmak mümkün.

Tarihi önemi olan bir vahada kurulmuştur.

Zaten büyük ihtimalle sırf bu yüzden, yani ulaşımın zorluğu nedeniyle; buradaki binlerce heykel ve kalıntı, günümüze sağlam olarak gelmiştir.

Çin Gansu eyaleti Dunhuang

Yerleşim yeri: MÖ.117 yılında, İmparator Han Wudi tarafından şehir yapılmıştır. Han ve Tang hanedanları döneminde ise, Çin ile dış dünya arasındaki iletişimin önemli bir kapısı olmuştur.

Kuzey ve Güney ipek yolları, burada kesişmiştir. Bu önemli ticari etkinlik yanında, uzun yıllar önemli bir askeri merkez olarak da kullanılmıştır.

Hatta: günümüzden 700 yıl önce, ünlü gezgin Marco Polo’nun buralarda bulunduğu ve yaşadığını düşünmek, buraya başka bir hava veriyor.

Yolları buradan geçen gezginler: Mogao mağaralarının duvarlarına, duvar resimleri yapmışlardır.

Bu nedenle, çalışmalarda Hint Budist sanatının izleri dikkati çekmektedir. İpek yoluna çıkacak kervanlar, çöle girmeden önce, buradan tüm gıda ve su ihtiyaçlarının ikmalini yapmışlardır.

Çin Gansu eyaleti Dunhuang

Günümüzde:

Şehir merkezi, önemli bir turizm ve  ticaret merkezi olarak öne çıkmaktadır. Nüfus: 200.000 civarındadır. Şehir yakınlarındaki Mingsha Shan kum tepeleri ilgi çekmektedir. Çünkü, bu kum dağının, sürekli kendini yenilediği ve tepe üzerinden gelen rüzgarın sesinin, kumun şarkısı olduğu düşünülmektedir.

Çin Gansu eyaleti Dunhuang

Buradan kendiniz veya yakınlarınız için hediyelik bir şeyler satın almak isterseniz: Huyang denilen çok yumuşak ağaçtan yapılmış biblolar satın alabilirsiniz. Ancak, yanılmamak gerek, Huyang ağacından yapılmış olduğu söylenen ama farklı ağaçlardan oyulan bibloları da satıyorlar.

Çin Gansu eyaleti Dunhuang

Dunhuang Bowuguan Müzesi

Kent merkezindedir. Ama, bu müze, tam bir tarih hazinesi koleksiyonların sergilendiği yer. İpek yolundan, şehre miras kalan binlerce yıllık objeler sergileniyor. Müzeye girince, hemen ilk bölümde: Mogao mağaralarında bulunan nadir yazma eserler görülüyor.

Mağaraların kuru ortamı, bu kağıt eserlerin binlerce yıl sonra, günümüze ulaşmasını sağlamıştır. Müzenin diğer salonlarında ise: çömlekler, zırh, tarımda kullanılan bir saban ve antik mezarlardan çıkarılan adak eşyaları görülebiliyor. Son olarak ise: eski bir satranç takımının da bulunduğu, el sanatı eserleri var.

Mogao Mağaraları

Burası: şehir merkezine 25 km. uzaklıktadır. Giriş ücreti: 160 yuandır. İngilizce rehberli turlar ise, 180 yuandır.

Açılış saatleri: 08.30-18.00 arasındadır. Burayı ziyaret için, muhtemelen 4-5 saat zaman ayırmanız gerekmektedir. Bu zaman içinde, ziyarete açık 15 mağara gezmeniz mümkün oluyor. Geri kalan mağaralar kapalı, çünkü resimlerin yıpranacağından çekiniyorlar ve yeni bir proje hazırlıyorlarmış.

Yani, bu 492 mağarada bulunan orijinal resimler, sanal bir mağara yaratılarak, aynen orijinal mağaralardaki resimler canlandırılacakmış. Bu resimlerin tümü, yaklaşık 450.000 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır. Resimler yan yana konulsa, yaklaşık 30 kilometrelik bir galeriyi doldururlar. Heykel derseniz, 2000 den fazla renkli heykel figürü bulunduğu söyleniyor.

Mağaraların geçmişi, yaklaşık 2000 yıl öncesine dayanmaktadır. Çöldeki bir kayalığın yamacına oyulmuş bu mağaraların yapımının, yaklaşık 1000 yıl sürdüğü ve Budacı sanatın burada geliştiği söylenmektedir.

Hatta: ilk mağaranın Budacı keşiş Lezun tarafından, 366 yılında ve son mağaranın ise 1278 yılında, Moğol saldırıları sırasında oyulduğu söyleniyor.

Mağaralar, 11’nci yüzyılda bir duvar örülerek dış dünyaya kapatılmıştır. 1900 yılında ise, Wang Yuan adlı bir Çinli Taoist,  kendini buradaki tapınakların koruyucusu olarak  atar. Wang, ana mağaraya giden koridorun bir tarafının arkasında bir duvarlı alan bulur.

Duvarın arkasındaki küçük bir mağarada: yüzlerce el yazması bulur. Bunlar: kenevir-ipek-kağıt üzerine Çince ve diğer birçok dilde yazılmıştır ve resimlerle süslenmiştir. Bu keşif üzerine, 1910 yılında, bölgeye çok sayıda Avrupalı gelir.

 Mağaralar,

Bin Budanın mağaraları olarak bilinir. Arkeologlara göre, dünyadaki Budist sanatın en büyük ve eksiksiz deposudur. Taş mağaralar, 1987 yılında, UNESCO tarafından, Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmıştır.

Mağaralarda ki duvar resimleri de ilgi çekmektedir. Bu resimlerde; tanrılar, insanlar ve sonsuzluk betimlemelerine yer verilmiştir. Kuru çöl iklimi, iç kısımların ışık görmemesi ve kullanılan boyalar nedeniyle: bu duvar resimleri, yüzlerce yıldan sonra, günümüze sağlam olarak gelebilmiştir.

Ama gittiğinizde göreceğiniz gibi, bu resimlerin korunması için, hala gerekli önlemler alınıyor. Yaklaşık 40 civarında mağara var, ama bunlardan bir günlük rehberli tur ile, yalnızca 10-12 tanesini gezebiliyorsunuz.

Çin Gansu eyaleti Dunhuang
17 Nolu Mağara:

Burada, yaklaşık 4000 civarında el yazması bulunmuştur. Bunlar, günümüzde müzede sergileniyor.

96 Nolu Mağara:

Burada, 7.yüzyıldan, Tang hanedanı döneminden kalma bir tapınak var. Bu dokuz katlı tapınakta: dev “Oturan Buda” heykeli var. O kadar büyük boyutlarda ki, ayak parmaklarının boyu, kol büyüklüğündedir.

158 Nolu Mağara:

Burada, “Uzanan Buda Heykeli” var. Bu heykelin yüzüne uzaktan bakıldığında, tanrısal bir hava seziliyor.

Mağaralar içinde:

Flash ışığı kullanmak yasak. Rehberli turlarla geziliyor ve rehberin elindeki el feneri ışığında, mağara resimlerini görebiliyorsunuz ve kendinizi sanki bir arkeolojik keşifte sanıyorsunuz. Tabii bu arada, Kapadokya bölgemizdeki mağaraların durumunu da  düşünmemek mümkün değil.

Çünkü, Kapadokya ve Ihlara vadisindeki mağaralarda bulunan resimlerin ve ülkemizin  diğer birçok yerinde bulunan bu tür resimlerin nasıl tahrip edildiğini, üzerlerine nasıl sprey boyalarla yazılar yazılarak tahrip edildiklerini hatırlamadan geçemiyorum.

Bu arada, mağara resimlerinin orijinal kopyaları, mağara girişlerindeki satıcılarda satılıyor, pazarlık yapmayı unutmayın.

Çin Gansu eyaleti Dunhuang

ECHOİNG-KUM DAĞI (MİNGSHA SHAN)

Şehir merkezine, 5 km. uzaklıktadır. Buraya deve ile ulaşmak mümkündür. Dağın yanına vardığınızda ise, yürüyerek dağa tırmanıyorsunuz. Bu ilginç gezinin ücreti ise, 120 yuan.

Evet, uzaktan bakıldığında, bu dağın, ufuk hattındaki görüntüsünün, dolambaçlı bir ejderha gibi olduğu görülür. Ancak yaklaştığınızda, kumların renginin: kırmızı-sarı-yeşil-siyah-beyaz renkler arasında değiştiğini göreceksiniz.

Aynı zamanda, güçlü bir rüzgar estiğinde, kumlar yer değiştirir. Ama, rüzgar hafif estiğinde ise, bu kez, kumlardan müzik sesine benzer sesler gelir.

Burası hakkında anlatılan bir efsane var. Bir zamanlar, burada iki askeri birlik, şiddetli bir savaşa tutuşurlar.

Bu sırada, rüzgar büyük bir kum fırtınası yaratır ve tüm savaşçılar kumlara gömülür ve kum dağı ortaya çıkar. Ancak, askerler, kum altında savaşmaya devam ederler. Böylece, burada duyulan seslerin, askerlerin kükremesi olduğu söylenir.

Çin Gansu eyaleti Dunhuang

Crescent Lake

Şehir merkezinin 6 km. güneyinde ve yineleyen kum dağı ile çevrilidir. Buraya develer ile gidiliyor. Yenileyen kum tepesi turu dahil, burayı ziyaret etmenin ücreti: 120 yuandır. Açılış saatleri ise: 06.00-17.30 saatleri arasındadır. Gobi çölünde tam bir  doğa harikasıdır. Çölde, aşağıya düşmüş bir hilal şeklindedir.

Göl suları, kum çölü içinde, tam bir zümrüt gibi görünüyor. Hatta, burayı ziyaret edenlerin birçoğu, gölden su içmek istiyorlar ve göl kıyısına kadar gidiyorlar. İşin ilginç yanı, yüzyıllardır, kumların bu gölü kapatamamış olmasıdır. Yani,  tam bir jeoloji harikası.

Çin seddi

Pekin

Hunan Eyaleti Changsha

Çin Sichuan eyaleti Dazu

Çin Sichuan eyaleti Dazu

Kaya oyma ilçe olarak bilinir. Sichuan eyaletinin güneydoğusunda: Chongqing şehrinin kuzeyinde, nispeten ıssız ve sakin bir bölgededir.

Bu yüzden ulaşımı zordur. Ama, belki de sırf bu ulaşım zorluğu nedeniyle, bu şehirdeki muhteşem heykeller, günümüze kadar sağlam olarak gelebilmişlerdir.

İlçenin kuruluşu: Tang hanedanlığı dönemine, yani 758 yılına kadar gitmektedir.

Yani: 1200 yıldan fazla bir geçmişi bulunmaktadır.

Buranın en büyük özelliği: göreceğiniz heykellerden de hissedeceğiniz üzere, ilk heykelin yapımından sonra, son heykele doğru planlı bir ilerlemenin  görülebiliyor olmasıdır.

Bunun doğal sonucu olarak, tekrardan ve aynı şeylerin yapımından uzaklaşılmış ve yeni şeyler üretilmiştir.

Çin Sichuan eyaleti Dazu

Evet, şehir ipek yolu üzerindedir.

DA ZU SHİ KE-DAZU KAYA OYMALARI

Şehir merkezinin 60 km. kuzeyinde: Kuzey tepesi (Beishan) bölgesi var.

Burada: büyük bir Budacı Tapınak ve büyük bir meydan görülüyor. Bu tapınak, günümüzde de Budacı hacılar tarafından sık ziyaret edilmektedir.

Ancak, yalnız Budistler değil, aynı zamanda Konfüçyus ve Taoist inanca bağlı olanlar için de burası kutsal olarak kabul edilmektedir.

1961 yılında bölge ziyarete açılmış, ancak 1980 yılından sonra ise, bağlantı yolları düzenlenerek, daha çok ziyaret edilir hale gelmiştir.

Yani, sonuçta burası birkaç yüz kişinin yaşadığı bir kasaba, ama burada kaya oymaları görmek için gelen büyük bir turist potansiyeli var.

Kasaba merkezinden bir şeyler satın almak isterseniz: mor taş (jadite) kolye ve benzeri süs eşyaları satın alabilirsiniz. Ayrıca, elbette büyük heykellerin minyatür örnekleri de hediyelik eşya olarak satılmaktadır.

1999 yılında, UNESCO tarafından, Dünya Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmıştır. Koruma altına alınan alanda: 100.000’den fazla Çince karakter, 50.000 heykel ve 75 korumalı site bulunmaktadır. Bölgedeki ilk oymalar: 650 yılından, Tang hanedanı döneminden  kalmadır.

Kaya oymaların bulunduğu bölüm: saat: 09.00-17.00 arasında açıktır. Kombine bilet alarak daha uygun fiyata gezebilirsiniz. Kombine bilet ücreti: 140 yuandır.

Çin Sichuan eyaleti Dazu

BEİSHAN KAYA OYMALARI

Bölgede: Baoding shan’dan sonra, en popüler ikinci bölümdür.

Kasaba merkezinin 2 km. kuzeybatısındadır. Bu kaya oymaları, ortak Budist inancı ortaya koymaktadır.

Giriş ücreti, 80 yuandır. Kasaba merkezindeki otobüs terminalinden sonra, 30 dakikalık bir yürüyüş ile buraya ulaşabilirsiniz. Burada, bir pagoda (çok katlı kule) ve birkaç sağlam heykel görülüyor.

HAZİNE TEPESİ-BAODİNG-SHAN KAYA OYMALARI

En muhteşem yer burasıdır.

Kasaba merkezinin 15 km. kuzeydoğusundadır.  Deniz seviyesinden 500 metre yüksektedir. Buradaki  taş oyma figürleri: 13 gruptan oluşmaktadır. Bunlar, Budist kaya özelliklerini gösteriyorlar. Giriş ücreti, 100 yuandır.

Buradaki taşların dizilimi “Buda Hilali” denilen biçimdedir Heykeller: 12. yüzyılda, 70 yıllık bir süreçte yapılmıştır. En büyüğü: 30 metreye yakın uzunluktaki Uzanan Buda Heykelidir. Bunun çevresinde  de, çok sayıda irili-ufaklı heykel vardır.

NANSHAN KAYA OYMALARI

Kasaba merkezinin güneydoğusundadır. Taksi ile ulaşabilirsiniz.

Burada: Taoizm doktrin ana tema olarak işlenmiştir. Taocu tanrılar, genellikle tasvir edilmiştir. Sanqing mağarası: Taocu tanrıları göstermektedir. Son hanedanı (960-1279) zamanından kalmıştır.

SHİZHUANSHAN KAYA OYMALARI

Kasaba merkezinin 25 km. güneybatısındadır. Burada, Konfüçyus’un oyması görülüyor. Zaten, burası, Budist, Taoist ve Konfüçyus heykelleriyle  doludur.

SHİMENSHAN KAYA OYMALARI

Kasaba merkezinin 20 km. doğusundadır. Budist ve Taoist heykeller bulunmaktadır. Heykellerin toplamı. 92 dir. 10. ve 13.yüzyıllar arasında, Taoist tanrılar arasında, Taishan ailesinin önemli rolü yansıtılmaktadır.

KUZEY TEPESİ

Bu tepedeki mağaralarda: kaya oyma heykeller var. Bu taş heykellerin yapımına, 9.yüzyılda, Tang hanedanı döneminde başlanmıştır. Heykellerin ana teması: Budacılık. Ayrıca: Taoculuk ve Konfüçyus etkisi de görülüyor.

136 Nolu Mağara:

Buradaki kaya oymaları çok iyi korunarak günümüze ulaşmıştır.

Çin seddi

Pekin Şehir merkezi

Hunan Eyaleti Changsha

Çin Tarihi

Çin Tarihi

 

Çin tarihinde, ilk olgunun: Pekin insanının ateşe hükmetmiş olması olarak önem kazanmıştır. Ateş, büyük olasılıkla binlerce yıl önce, bir orman yangını ile ortaya çıkmış olsa da, söylenenlere göre, Pekin insanı, bu ateşi canlı tutarak, insanlığa ısı ve ışık kaynağı olarak kullanmayı öğretmiştir.

Ateşin bu şekilde kullanılması, insanların topluluklar halinde yaşaması sonucunu ortaya çıkarmıştır. İnsanlar, yıl boyunca aynı mağarada toplu halde yaşamaya başlamışlardır. Böylece, MÖ.700.000 yıl önce, günümüzdeki Pekin şehrinin 50 km. uzağında, yerleşik düzene geçilmiştir.

Çin tarihinde, ilk bilinenler ise: günümüzden yaklaşık 4000 yıl öncesinde, Hsia olarak bilinen hanedan insanlarına kadar uzanmaktadır. Bu hanedan insanları: o yıllar taş çağı olarak isimlendirilse de: o zamanlar ipekçilikte ustalaşmışlar ve yazılı bir dile sahip olmuşlardır.

İpekçilik o  denli gizliliğini korumuştur ki, Çinliler dut ağacında yetiştirdikleri tırtıllardan ipek elde etmeyi uzun yıllar saklamayı başarmışlardır. Ancak, MS.6.yüzılda, bu sır ipekböcekleri batıya kaçırılmış ve ipeğin sırrı ortaya çıkarılmıştır.

Bronz çağına gelindiğinde ise, Çinlilerin çok güzel bronz kaplar ürettikleri görülür. Yapılan arkeolojik kazılarda bulunan bronz kapların, günümüzden 3000 yıl öncesine kadar gittiği tespit edilmiştir.

Çin tarihi

Takip eden Shang dönemi ise: MÖ.16 ile 11. yüzyıllar arasına denk gelir. Bu dönemde, Çinliler sanata yönelirler. Bu döneme ait kap-kacak ve objelerin üzerinde: kuş ve ejderha motifleri, düzgün geometrik desenler görülür. Yine bu dönemde: tek millet-tek devlet fikri ortaya çıkmıştır. Ayrıca: astronomik hesaplamalar yapılmış, para yerine deniz kabukları kullanılmış, büyük saraylar ve tapınaklar inşa edilmiştir.

Ayrıca,  yemek çubukları kullanılmaya başlanmış ve sofra kültürü geliştirilmiştir. Son olarak yine bu hanedan  zamanında: Çinli ustalar, bronza şekil vermeyi öğrenip uzmanlaşıyorlar. Bu çalışmalarda: bir model, önce balmumundan  yapılıyor ve daha sonra kille kaplanarak, ateşe veriliyordu.

Bu sırada, içte bulunan balmumu eriyor ve kili sertleştirerek, kalıp haline getiriyordu. Daha sonra ise, bu kalıbın içine bronz dökülerek, işlem tamamlanıyordu. Büyük ve detaylı çalışmalarda ise, ayrı ayrı kalıbı çıkarılan objeler, birleştiriliyordu.

MÖ.11.yüzyıla gelindiğinde, bu kez: Zhou hanedanı egemenliği ele geçirir. Bunlar: MÖ.5.yüzyıla kadar egemenliklerini sürdürürler. Bu dönemde, başkent: Xi’a olarak bilinen Chang’an. Bu dönemde, hanedan soyundan gelenler, çeşitli prensliklere dağılınca, ülkede feodal bir yapı oluştu. Böylece ülkenin sınırları genişledi. Yeni kasabalar kuruldu. Aynı dönemde: Çin’i derinden etkileyen iki büyük düşünür ortaya çıktı.

MÖ.551 yılında: Konfiçyus (Kongfuzi), ülkenin Shandong eyaletinde doğdu. Doğduğu ev: günümüzde, Qufu şehrindeki dev tapınağın bulunduğu yerdedir. Mezarı ise: aynı şehrin kuzeyindeki ormanlık arazidedir. Konfiçyus konusunda fazla ayrıntılara girmeden kısacık bilgi vermek gerekirse: Konfiçyusun öğretileri ve tinsel ve fizikötesi konulardaki toplumsal ve siyasi kurallar içeren görüşleri: yüzyıllardır olduğu gibi, günümüzde de Çinlilerin dünyayı algılama biçimlerini etkilemiş ve etkilemektedir.

Bu kurallardan bir iki tane örnek vermek gerekirse: babasına itaat etmeyen bir oğul, kendisine ve ailesine felaket getirir. Gökyüzü krallığını kabul etmeyen bir imparator da, ülkesi ve halkına felaket getirir.

Evet, ölümünden sonra, ülkede bilgelerin-bilgesi olarak yarı-kutsal bir konuma getirilir. Ancak, bu durum: 1966-1976 yılları arasındaki Kültür Devrimi dönemine kadar devam eder. Bu dönemde: Konfiçyus felsefesi, dışlanır. Ancak: 1976 yılında Mao ölünce, Konfiçyus eski itibarına yeniden kavuşur.

Aynı dönemde: ülkeyi derinden etkileyen ama Konfiçyus kadar bilinmeyen diğer bir düşünür: Laozi. Bu düşünür: insan, doğa ve evren üzerine düşüncelerden oluşan Taoculuğun kurucusu olarak ortaya çıkmıştır. Taoculuk, başta sanatçılar olmak üzere, düşünürler arasında da çok yayılmış ve özellikle Çin’de en çok kabul gören dini anlayışlardan biri haline gelmiştir.

MÖ.475-221 yıllarına gelindiğinde: çatışma dönemine girilir. Ancak, yine de bu dönemde çeşitli toplumsal gelişmeler yaşandı. Bunlar: düzenli ordunun kurulması, demirin kullanılması, paranın kullanılmaya başlanması, şehirlerin gelişmesi, sınıf farklılıklarının ortadan kaldırılması. Bu dönemde, Çin ülkesini birleştirecek ilk imparator ortaya çıkar.

İlk imparator: Qinshi Huangdi döneminde (MÖ.220-206) yılları arasında, kesin sınırlar çizilir. İmparatorluk toprakları, eyaletlere ve vilayetlere bölünür. Merkezi hükümetin baskıcı rejimiyle, birçok faaliyetler gerçekleştirilir. Yollar, kanallar ve de ünlü “Çin seddi” yaptırılır.

Qin hanedanından sonra: büyük Han hanedanı (MÖ.206-MS.220) dönemi başlar. Bu dönemde, imparatorluk düzene, daha da güçlenir. İpek yolu vasıtasıyla, küresel ticaret yapılmaya başlanır. Para birimi merkezi hükümet tarafından belirlenir. Uzun mesafeli ve isabetli atış yapabilen yaylar geliştirilerek askeri başarılar da elde edilir ve ülkenin sınırları, bugünkü sınırlara kadar ulaşır.

Bu döneme: imparatorluğun “altın çağı” denir. Başkent: Xi’an da, üniversite kurulur. Kağıdın bulunmasıyla, büyük kitlelere ulaşılır. Ticaret ve endüstri gelişir. İpek, porselen ve heykel üretiminde ilerlemeler sağlanır. Buda dini, aynı dönemde ülkeye girer ve Çinlilerin yaşam tarzlarında ve sanat görüşlerinde büyük değişiklikler yaşanır. Budacılığın, Çin ülkesine, Marco Polo’nun da seyahat sırasında kullandığı İpek yolunu kullanan tacirler vasıtasıyla geldiği düşünülmektedir.

Çin Tarihi

MS.220 yılına gelindiğinde: Han ailesinin hükümranlığı da, bir çatışma dönemiyle son bulur. Ama, imparatorluk, birbirine rakip, 3 krallığa bölünür. Bu dönemde yaşamış Ming hanedanı, kahramanlık öyküleriyle günümüzdeki bir çok tiyatro eseri, roman ve filmlere konu olmuştur.

Takip eden yüzyıllarda, ülkedeki iktidar kavgası hiç bitmez. Güçlü merkezi yönetimin yerini, bölgecilik ve sınıf ayırımlarının egemen olduğu yeni dönem alır. MS.581-618 yılları arasında: Sui hanedanı egemenliği ele geçirir. Sui hanedanı tarafından: büyük kanal projesinin yapımına başlanır. Sanatsal ilerlemelerin ilk hamleleri ortaya konur.

MS.618-907 yılları arasında, Çin kültüründe önemli bir yeri olan Tang hanedanı dönemi var. Bu dönemde: Buda tapınakları ve ibadethaneler, her yerde görülmeye başlar. Rahipler, keşişler ve müritler, yüzbinleri bulur.

Birçok Tang dönemi imparatoru, Budacılığı resmi olarak destekler. Bu dönemde, ayrıca: edebiyat ve sanat alanında zirveye ulaşılır. Dünyanın bilinen ilk kitabı: 868 yılında yayınlanır. Çin imparatorluk Edebiyat Akademisi kurulur. Alimlere, şairlere ve sanatçılara büyük önem verilir. Ansiklopediler yazılır, şiirde ölçü ve uyak kavramları geliştirilir. Heykelde, dinsel figürlerin yanında, insan ve hayvan figürleri de işlenmeye başlanır.

İpek, baharat ve porselen almak için gelen yabancı tüccarlar: Çin ülkesine  de, beraberlerinde birçok objeyi getirmektedirler.

10. yüzyıla gelindiğinde: Tang hanedanı, ülkedeki  hakimiyetini kaybetmeye başlar. Vergiler azalmaya, saray entrikaları artmaya başlar. Reform hareketleri başarısızlıkla sonuçlanır. İsyancı güçler ortaya çıkar. 907 yılına gelindiğinde: Tang hanedanı, iktidardan çekilir.

Takip eden dönem: “Beş Hanedan” ve “On Krallık” dönemi olarak bilinir. Bu dönemler: siyasal ve askeri iç çekişmelerin, entrikaların olduğu dönemlerdir. 960-1280 yılları arasında: Zhao Kuangyin isimli bir general iktidara hakim olur. Bu 300 yıllık dönemde, ülkenin kültürel gelişimi devam eder. Song hanedanı olarak bilinen bu dönemde: ülkedeki şehirlerin sayısı hızla artar. Baskı kalıplarındaki gelişme sonucu, kitaplar yaygınlaşır.

Okuryazarlık oranı artar. Çinli alimler: astronomi, botanik, matematik ve coğrafya konularında eserler verirler. Ressamlar, imparator saraylarında çalışmaya başlarlar. Çin porseleni, büyük ün kazanır. Ancak, saraylardaki lüks yaşam, fakir halkı olumsuz etkiler. Sonunda: ülke dışından gelen istilacılar ve özellikle Moğollar: tüm ülkeyi istila ederler. Çin ülkesi, tarihinde ilk kez, yabancılar tarafından istila-işgal edilmiş olur.

Çin Tarihi

1279-1268 yılları arasında, Moğol istilası dönemi görülür. Moğollara karşı yapılan, 20 yıllık direnişin ardından, Song hanedanı ordusu silah bırakmaya karar verince, o anki imparator ( 8 yaşındadır) bir gemiye bindirilerek, ülke dışına kaçırılmaya çalışılır. Ancak, gemi düşman tarafından çevrilince, çatışma çıkar ve son imparator, karanlık sulara gömülerek yok olur. Evet, bu Moğol dönemine, Yuan dönemi de deniyor.

Bu dönemde, Cengiz Han’ın torunu Kubilay Han: çevresine topladığı Çinli devlet adamları ve alimlerle birlikte, ülkeyi yönetmiştir. 1294 yılına gelindiğinde, Kubilay Han ölür ve Moğollar kontrolü kaybetmeye başlarlar. Toplu köylü ayaklanması sonucu, 1368 yılında, Yuan hanedanı tahttan uzaklaştırılır. Ming hanedanı kurulur.

Ming sözcüğünün kelime anlamı, Çin dilinde “parlak, görkemli” demektir. Bu dönemde: mimarlık, heykel ve süsleme sanatlarında büyük ilerleme kaydetmesine rağmen, edebiyat alanında belli bir ilerleme yoktur. Ancak, bu muhafazakar ve dışa kapalı anlayış, genele yayılmadı ve ülkeye bir kısım yabancı etkilerin girmesi engellenemedi. Tütün, ananas, yer fıstığı ve frengi hastalığı, bu dönemde ülkeye girdi.

1516 yılında, ilk Hıristiyan misyonerler ülkeye girdiler. Yine bu dönemde: günümüze kadar ulaşmış olan “Yasak Şehir” ve “Gök Tapınağı” gibi mimari şaheserler, başkent Pekin’de Ming hanedanından günümüze kalmıştır. Bu Ming hanedanı, 17. yüzyılda ülkeyi istila eden Mançuryalılar tarafından sona erdirilmiştir.

1644-1911 yılları arasında, ülkede, Mançuryalılar egemenliği ele geçirirler. Bunların Çin ülkesine getirdikleri tek şey: örgülü saç şeklidir. Yani, aslında Çinlilere özgü olduğu bilinen örgülü saç tarzı, aslında Mançuryalılar tarafından Çin ülkesine getirilmiştir. Mançuryalıların bu egemenlik dönemine “Qing” hanedanı denir.

1921 yılına gelindiğinde, Çin Komünist Partisinin ilk ulusal kongresi toplanır. 1927 yılına gelindiğinde, Çin Komünist Partisinin kurucularından Mao Zedong, parti liderliğine seçilir. 1931 yılına gelindiğinde, Çin ülkesinin birçok yeri, bu kez Japonlar tarafından işgal edilir. 1 Ekim 1949 yılına gelindiğinde, Mao Zedong, Tiananmen meydanında, Çin Halk Cumhuriyetini ilan eder. Binlerce yıllık imparatorluk ülkesi, dünyanın en kalabalık Komünist ülkesi haline gelir.

1959 yılına gelindiğinde: Mao Zedong tarafından başlatılan Büyük Atılım Programının başarısız sonuçları nedeniyle, Çin ve Sovyetler Birliği arasındaki ilişkiler önce gerilir ve sonra tamamen kopar. Hatta, düşmanca bir hal alır. Çin, bu dönemde, dış dünya ile tüm bağlantılarını keser. 1967 yılı sonuna kadar süren bu çalkantılı dönemde: ellerinde Mao’nun kırmızı kitabını taşıyan öğrenciler, Çin kültürel mirasına büyük zarar verirler. Çünkü, eski olan ne varsa yakıp-yıkmayı düşünmektedirler.

1970 yılına gelindiğinde ise, değişimler arka arkaya gelmeye başladı. 1971 yılında, Çin, Birleşmiş Milletlere üye oldu. 1976 yılında, Başkan Mao öldü. 1978 yılına gelindiğinde, Çin ülkesinin önemli bir lideri konumuna, Deng Xiaoping yerleşti. İkinci Devrim adı verilen program uygulamaya konuldu. Özellikle, ekonomik etkinlikler ön plana çıkarıldı. 1980’lerde alınan tedbirler sonucu tarımsal üretim iki kat arttı.

Eskimiş teknoloji yerine, yeni teknolojileri hakim olduğu sanayi tesisleri kurulmaya başlandı. 1989 yılına gelindiğinde ise, bu kez reformcu Hu Yaobang’ın ölümünün ardından işbaşına gelen hükümeti protesto eden öğrenciler,  Tiananmen meydanını doldurdular. Ordu devreye girdi ve meydanda toplanan yaklaşık 1 milyon kişiye karşı operasyon yapıldı ve o günlerde ölenlerin sayısı halen net olarak bilinmiyor. Ama, bu olaylar televizyonlar kanalıyla, her ülkede insanlar tarafından öğrenildi.

Çin tarihi: evet, Çin ülkesinin tarihi, muhteşem ve aslında, sayfalarca anlatılabilecek bir tarihi geçmişi var. Ama, ben siz gezginleri daha fazla sıkmamak için, tarihi süreci burada kesiyorum. Bilmeniz gereken tek şey: Çin ülkesinin tarihinin çok çok eskilere kadar gittiği ve muhteşem büyük bir kültürel mirasın günümüze ulaşmış olduğu. Siz, dünyanın bu en kalabalık ülkesinde, geçmişten günümüze gelen muhteşem bir kültürel mirasın bir kısım eserini hayretler ederek izleyeceksiniz.

Çin tarihi: dünya üzerinde: antik miras öne çıkarıldığında; benim fikrimce en öne çıkan ülkeler; herhangi bir sıralama yapmadan: Türkiye-Mısır-Çin-Yunanistan olabilir. Dünyamızın tarihi gerçekten milyonlarca yıl öncesine  dayanıyor. Şunu düşünüyorum ki, günümüzden binlerce yıl sonra: bugün yaşadığımız ortam ve şartlar, o dönemde yaşayanlar tarafından antik kültür olarak değerlendirilecektir.

Bugün, bizde günümüzden binlerce yıl önce yaşamış insanların, yaşadıkları yerleri gezerken ve yarattıkları eserleri izlerken, bunu düşünelim, onların yapıldığı ve yaşandığı  dönemdeki muhteşemliğini hayal edin. Çünkü: bugün yaşadığımız kültür ve gelişme, inanın, binlerce yıl sonra bu  topraklar üzerinde yaşayacaklar için de çok yavan gelecektir.

Çin Genel özellikler

Shandong eyaleti, Jinan

Pekin, Şehir merkezi yakınlarında gezilecek yerler

Pekin