Küba Genel

Küba Genel

Fidel Castro ölmeden, Küba görülmelidir. Çünkü: Amerika, 1959 yılındaki devrimin hıncını almak için pusuda bekliyor. Sovyetler Birliği, uzun zaman önce, Küba’dan desteğini çekti. Bu ülke: 60 yıldır Amerikan ambargosunun olumsuz etkileriyle boğuşuyorlar. Castro ölürse: büyük olasılıkla, ülkenin bugünkü egzotik hali bitecek ve günümüzdeki turistik özellikleri ortadan kalkacak.

VİZE

Küba ülkesine girmek ve burayı gezmek isteyenlerin dikkat etmeleri gereken başlıca husus: Küba’ya girdikten sonra, herhangi bir Amerikan konsolosluğundan, Amerika vizesi almak isterseniz, sizin durumunuz, diğer müracaat edenlere göre, 5 kat daha fazla kontrol ediliyor ve vize alma şansınız, belki inanmayacaksınız ve saçma gelebilecek ama, durum böyle, vize alma şansınız çok düşük oluyor.

Çünkü: Amerika ve Küba, yıllardır, büyük bir çekişme içindeler. Neyse, sonuç olarak, Küba ülkesi vize istiyor. Ama, bu vizenin öyle ağır gereklilikleri ve kısıtlamaları, prosüdürleri yok. Amaç, sanırım yalnızca vize ile para kazanmak. Yani, parasını ödediğinizde, vize hemen ertesi günü veriliyor.

Vize aldığınızda, uçağa bindiğinizde veya havaalanına indiğinizde, yine bir formalite daha var. 30 gün geçerli bir turist kartı almak zorundasınız. Vize ücreti ödeyip vize alanlardan turist kartı için ücret yok, ama vize almadan ülkeye gelenler, bu turist kartını edinirken, vize ücretine yakın olmasa da, bir ücret ödüyorlar. (25 Amerikan doları)

Yani: ülkeye girişte ve ülkede gezerken: gerek vizeniz ve gerekse turist kartınız bulunması gerekiyor. Dediğim gibi, turist kartını uçakta edinebilirsiniz. Zaten paket tur ile gidiyorsanız, sanırım tur operatörünüz, bu turist kartını da, bir şekilde edinip size teslim edecektir. Etmez iseler, takip ediniz. Özellikle, uçakta edininiz yoksa havaalanında, bir de bu kart için ayrı bir kuyruğa girip, birkaç saat beklemeniz gerekebilir.

Unutmadan, ülkeye müstakil yani kendi başınıza gittiyseniz, ülkeden çıkarken, havaalanında, yine çıkış parası adı altında 25 Amerikan doları vergi aldıklarını unutmayın.

ULAŞIM

Genellikle, Küba uçuşları için, aktarma gerekiyor. Örneğin: Madrid üzerinden aktarma yaparak, Küba’ya ulaşmak durumunda iseniz: İstanbul-Madrid arasındaki 4 saatlik uçuşu ve devamında, Madrid-Havana arasındaki: yaklaşık 10 saatlik uçuşu göze almanız gerekiyor.

Yani: İstanbul çıkışlı bir uçuşta, Madrid aktarmalı olarak Küba’ya ulaşmak için, yaklaşık 14 saatten biraz fazla uçuş yapmanız gerekiyor. Ama, yapılan aktarma sırasında beklemeleri de göze almak gerekiyor. Yani, sonuçta İstanbul-Küba arasındaki yolculuk, zaman zaman 20-24 saat kadar sürebiliyor.

HAVAALANI

Adanın en öne çıkan havaalanı: Havana şehrindedir. Havana şehri havaalanı, şehir merkezine 20 km. uzaklıktadır. Jose Marti Uluslararası Havaalanı (HAV) olarak isimlendirilmektedir. Havaalanında 3 Terminal bulunmaktadır. Yurt dışı uçuşlar, 3 numaralı terminalden yapılmaktadır.

Ülkeye girerken, gerek gümrük yetkilileri ve gerekse göçmenlik bürosu yetkilileri tarafından yolcular ve bagajların aranması işlemlerinin çok yavaş yapılıyor olması büyük sıkıntı yaratıyor. Bu yüzden; sıraya girip bayağı beklemek gerekiyor, hani sanki her yolcu için 5-6 dakika işlem süresi yürütmeleri, saatlerce havada kalmış yolcuları, ülkeye girişte büyük sıkıntı ile karşılaştırıyor ve bunaltıyor.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki yolculuğunuzu: havaalanından bulacağınız bir taksi ile yapabilirsiniz. Ancak: havaalanlarındaki, diğerlerine nazaran daha pahalı “turistaxi” lerden ( bunların renkleri beyazdır) kaçınmanızı öneririm.
Sarı renkli “Panataxi” ler, çok daha uygun fiyat sunmaktadırlar. Bunlar ile, havaalanı ile şehir merkezi arasındaki yolculuğunuzu: 10-12 CUC arasında bir ücrete yapabilirsiniz.

İKLİM

Adanın iklimi: sıcak ve nemlidir. Adaya gitmek için en uygun zaman ise: Kasım ve Mayıs ayları arasındaki dönemdir. Yaz mevsiminin sıcak ve nemli günlerinde, gezmek sıkıntı yaratıyor. Bu arada: adanın dağlık bölgeleri daha serin, güney ve doğu bölgeleri ise, sıcak ve nemlidir. Buranın en önem kazanan iklim durumu: ilkbahar aylarında görülen muhteşem fırtınalar ve kasırgalardır. Bu yüzden: gideceğiniz mevsime mutlaka dikkat etmelisiniz.

SAAT FARKI

Küba, ülkemizde uygulanan saat diliminden: 5 saat ileridedir. Bu nedenle, uçaktan inmeden önce, mahalli saati ayarlamalı ve saatinizi 5/6 saat ileri almalısınız.

RESMİ TATİL GÜNLERİ

1 Ocak : Özgürlük günü.
1 Mayıs : Uluslararası İşçi Bayramı.
25-27 Temmuz: Ulusal Ayaklanma Günü
10 Ekim : Bağımsızlık Savaşının başlangıç günü.

Küba Genel

GENEL

Küba: bir Karayip ada ülkesidir ve ana ada ile, birkaç takımadadan oluşur. Bu takımadalarda, irili-ufaklı, 450 adacık bulunmaktadır. Genel olarak ise, Karayipler’in en büyük adasıdır. İdari bakımdan ise, 14 parçaya bölünmüştür. Havana, ülkenin en büyük şehri ve aynı zamanda başkentidir. Santiago ve de Cuba şehri ise, ikinci büyük kent konumundadır.

Ama, burayı yalnızca küçük bir ada olarak düşünmemelisiniz. Çünkü, burası aslında büyük ve uzun ve yeşil bir timsaha benzetiliyor. Bu timsahın uzunluğu, burnundan kuyruk ucuna kadar, tam 1250 km. dir. Hatta: yüz ölçümü olarak İngiltere’ye yakın olduğu söylenebilir. Bu büyük ada parçasında, yaklaşık 11 milyon insan yaşıyor ve bu nedenle, aynı zamanda Karayipler bölgesinin en kalabalık ülkesi konumundadır.

Bu kalabalık nüfusun: % 99’luk bölümü okur-yazardır. Ülkedeki ortalama yaşam süresi: 77’dir. Ülke nüfusunun, yaklaşık % 10’luk bölümü, günümüz Amerika’sında ikamet etmektedir. Bunların çoğu, bir zamanlar, çoğu küçük tekneler ile, denizden, Amerika’ya ulaşmışlardır. Özellikle, 6 Nisan 1980 tarihinde, 10 bin Küba vatandaşı, Havana şehrindeki Peru Büyükelçiliğine girerek, siyasi sığınma hakkı istemişlerdir. Bunun üzerine, 16 Nisan 1980 tarihinde, bunların büyük bölümü için, resmi göç izni verilmiştir.

Komünizmin dünyadaki son kalesi olan Küba, günümüzde birçok özelliğiyle ilgi çekmektedir. Dünyanın birçok bölgesi: hızla ve teknolojik olarak ilerlerken, Küba, ağır ağır yol almaktadır ve bu özelliği, insanların ilgisini çekmektedir.

1940-1950’li yıllara ait devasa Amerikan arabaları,

Küba caddelerinde ağır ağır ilerlemektedirler. Kırsal alanlarda ise, günümüzde bile, öküzlerin çektiği arabalar ve sabanlar, demir bisikletler kullanılmaktadır. Evler ise, uzun yıllar öncesinden bu yana kullanılan, eski aletlerle doludur ve bunlar, günümüzde halen kullanılmaktadır. Müzisyenler ise, 1900’lü yılların başından bu yana, aynı ritim, aynı ezgileri kullanmaktadırlar.

Ekonomi: ülkede uygulanan “Sosyalist Planlı Ekonomi” gereğince, tüm ekonomik örgütlenmeler, devlet kontrolünde yapılmaktadır. İşgücünün çoğu, devlet tarafından istihdam edilmektedir. Ancak, son yıllarda, bir kısım faaliyetlerde özel sektöre de yer verilmektedir. Ancak, yine de sermaye yatırımlarının, hükümet tarafından onaylanması şarttır. Kübalılar, hükümet izni olmaksızın iş değiştiremezler. 2005 yılı verilerine göre, ülkede yaşayan insanların aylık ortalama ücretleri: 334 pesodur ve bunun karşılığı: 16.70 Amerikan dolarıdır. Ülkedeki emeklilerin aylık maaşı ise: 9 Amerikan dolarıdır.

Küba ülkesinde, internet ve televizyon gibi kitle iletişim araçları, sadece 2008 yılından sonra serbest bırakılmıştır. Ama, günümüzde inanın bunlar yani internet ve televizyon, hala, yaygın olarak kullanılamıyor. Yalnızca, devlet dairelerinde ve büyük otellerde var.

Ancak, ülkenin diğer öne çıkan bir özelliği: tıp eğitiminin yaygın olmasıdır. Günümüzde, dünyanın az gelişmiş ülkelerinden gelen yaklaşık 20 bine yakın doktor adayı, Küba’da tıp eğitimi görmektedirler. Zaten, Küba ülkesinde, en ücra kesimde bile, doktor ve diş hekimi vardır ve bunların hizmetleri ücretsizdir.

Küba Genel İnsanlar

İNSANLAR

Afrikalı siyah köleler, buraya, ilk önce 16’ncı yüzyıl başlarında getirildiler ve İspanyollar tarafından ortadan kaldırılan yerli nüfus yerine yerleştirildiler. Çünkü: adada, şeker endüstrisinin patlama yaptığı bu dönemde, işçi gücü gerekmektedir.
1886 yılında kölelik kaldırıldıktan sonra ise, bu kez, siyah kölelerin yerini Çinli işçiler almıştır. Aynı tarihten bu yana ise, etnik guruplar birbirleriyle kaynaşmış ve karışmışlardır. Yani, günümüzde: Küba’da yaşayan halkın, yarısından fazlası, melezlerden oluşmaktadır.

Evet, şehirdeki insanlar ve insanların yoksulluğu, yüzlerine yansıyan mutsuzluğu hemen dikkatinizi çeker. Yaşlı insanlar, Castro’yu kendilerini diktatör başkan Batista’nın baskıcı rejiminden kurtardığı için severler. Ama, ülkenin gençleri, artık bu sıkıntıların ve kısıtlamaların bitmesini istemektedirler. Yani: sonuçta ülkedeki insanların mutlu olduğu söylenemez. Bu durum, doğal olarak ziyaretçileri de etkilemektedir. Birkaç Amerikan doları kazanmak için: birçok rezillikler olduğu bir gerçek ve hatta bunlara canlı olarak şahit olabiliyorsunuz.

En başta geleni ise, cinsel istismar. Bu nedenle: zaten Kübalıların turistlerle konuşmaları bir anlamda yasaklanmıştır. Şunu unutmayın: Küba’da, herhangi bir Kübalı ile konuşursanız ve onların acıklı ve hüzünlü durumuna acıyıp, biraz zaman geçirmek, bir şeyler içmek isterseniz, unutmayın ki, karşınızdaki mahzun insanın, size çok rahatlıkla yalan söyleyebileceğini ve içilen veya yenen küçük şeyler karşılığında, büyük hesaplar ödeyebileceğinizi unutmamalısınız. Yani: bir anlamda, hani birçok turistik ülkede olur ya, yerliler, turistleri anlaştıkları market, restoran veya barlara götürüp, bir güzel yüksek hesap ödettiriyorlar.

Sonuçta: bu insanlar yani Kübalılar dilenmiyorlar, zaten dilencilik yasak. Ama, yanınıza gelerek sizden, sakız, sabun ve tükenmez kalem gibi şeyler istiyorlar. Bu insanları mutlu etmek istiyorsanız, yanınızda, bu tür bir şeyler götürmelisiniz.

Evet, ülkenin insanları, hala özgür değiller. Seyahat edemiyorlar, ancak devletten alınacak özel izinler ile, yolculuk yapabiliyorlar. Özel mülkiyetleri yok. Oteller, restoranlar, araba kiralama şirketleri, tur acenteleri, taksiler aklınıza ne gelirse, hepsi devlete aittir. Ama, tüm bunların yanında, ülkede suç oranı yok denecek kadar az.

DİL

Ülkede konuşulan resmi dil: İspanyolcadır. Ancak: adalılar, İspanyolcayı, çok hızlı konuşurlar ve azcık İspanyolca bilenlerin bunu anlaması mümkün değildir. Turizm sektöründe çalışan Kübalıların büyük kısmı ise, İngilizce bilir ve konuşurlar.

Küba Genel Turizm

TURİZM

Küba, tüm ekonomik sıkıntılarından kurtulmak için, zamanla kapılarını turizme açmıştır. Başlangıçta, Küba’daki turizm, yalnızca tatil köyleriyle sınırlıydı. Zamanla, turizm, ülkenin en yaygın endüstrisi olan, şeker endüstrisinin yerini almıştır. Çünkü: ülkede, başta deniz olmak üzere, kumsallar ve güneş muhteşem güzel, yani bir anlamda cennet gibi bir yer. Özellikle, kumsalların bembeyaz güzellikleri göz kamaştırıyor.

Bu kumsalların en öne çıkanı ise: adanın kuzey bölümlerinde bulunan “Varadeno” sahilleridir. Diğer öne çıkan kumsallar ise: “Guardalavaca” ve “Playa Esmeralda” dır. Ayrıca: günümüzdeki turizm etkinliklerinde, Caya Largo ve Caya Coco adaları da önem kazanmakta ve tercih edilmektedirler. Ziyaretçiler, bu sahil kesimlerinde ve adalarda: yüzerler, açık denizde balık avlarlar ve dalgıçlar mercan kayalıklarına ve deniz altı batıklarına büyük bir keyifle dalarlar.

Yalnızca, sahil, deniz ve güneş mi?

Elbette hayır. Bu ülkede, turizm etkinlikleri gerçekten çok yoğundur. Adanın doğu bölümlerinde: bu kez karşımıza, büyük bir dağ sırası çıkıyor. Sierra Maestra denilen bu dağlar: birçok ayaklanmaya ev sahipliği yapmıştır. En yüksek noktası: 1975 metredir.

Adanın batı kesimlerinde ise, bu kez: büyük kireçtaşı kaya blokları görülüyor ki, bunların boyları 400-450 metrelere kadar uzanabiliyor.
Adanın ortasında ise, muhteşem bereketli şekerkamışı tarlaları görülüyor.

Havana çevresinde, 4 kişilik eski bir araba ile tur atmalısınız. Bunun bedeli: yaklaşık 20-30 CUC. Hotel İnglaterra Devrim Müzesi yakınlarından veya başka bir yerden, bu tür bir gezinti yapacak araba bulabilirsiniz.

Bu doğal güzelliklerin yanında, adanın elbette ilginç şehirleri de gündeme geliyor. Özellikle: Havana, büyüleyici güzellikler sunan bir şehir olarak öne çıkıyor. Trinidad ise: özellikle sömürge dönemi mimarisi ve yaşamının izlenebildiği bir yer. Santiago de Cuba ise, farklı kültürlerin bir arada yaşadığı ve barındığı bir yer olarak önem kazanıyor.

Adayı, tam olarak gezebilmek için, yaklaşık 1 aylık süreye ihtiyacınız olacaktır.

Ancak, süresi size bağlı olan gezinize, mutlaka başkent, Havana şehrinden başlamanız şart. Daha sonra ise: adanın batısındaki tütün tarlalarına, oradan merkezde bulunan şeker kamışı ovalarına ve daha sonra adanın doğusunda bulunan yüksek dağlık kesime gidebilirsiniz. Adanın doğu kısmında, ülkenin en büyük ikinci şehri olan; Santiago de Cuba bulunuyor.

Bu arada, turizm açısından diğer hassas bir konu: ülkede, 1997 yılına kadar, turistlerin yerel kişilerin arasına karışmasının yasak olmasıydı. Ancak, 1996 yılında, ülkenin en büyük gelir kaynağı olan şeker sanayinde sıkıntılar yaşamında, Küba, Karayipler içindeki turizmden pay almayı düşünmeye başladı ve son yıllarda, turizmden aldığı payı, 3 kat arttırdı. Günümüzde, ülkeye, yılda yaklaşık 1.9 milyon turist geliyor. Bunların çoğunluğu: Kanada ve Avrupa Birliği ülkelerinden gelmektedirler. Turizmden elde ettikleri gelir ise, 2.1 milyar Amerikan Dolarına ulaşmıştır.

Küba Genel Havana Turist Otobüsü Turu

 

HAVANA TURİST OTOBÜS TURU

2008 yılından sonra, Küba Ulaştırma Şirketi, üç farklı tur düzenlemektedir. İnglaterra önünde, Parque Central önünden başlayan tur: Mar Azur Beach önünden Alamar bölgesine gider ve burada durur. Bu turun ücreti: 9 CUC. Günümüzde, Playas del Este bölgesine ulaşmak için en iyi ve ucuz yol budur. Doğu Havana’dan hareket eden, üstü açık, çift katlı otobüs turu ise, üç farklı güzergah takip ediyor ve Alamar bölgesine gidiyor.

AÇILIŞ-KAPANIŞ SAATLERİ

Ülkedeki müzelerin büyük çoğunluğu: haftanın 7 günü açıktır. Ancak, bir kısım müze: Pazartesi günü, tüm gün veya Pazar günü, yarım gün kapalı olabilir. Müzeler genellikle, saat: 09.00’da açılır ve saat: 17.00’de kapanırlar.
Restoranlara gelince: genellikle saat: 21.30’da kapanırlar.

PARA BİRİMİ

Ülkede, çok ilginçtir, 2 para birimi kullanılıyor. Böyle bir uygulamayı, dünyanın başka bir yerinde görmedim. Evet, bunlardan: bir tanesi, yerli halk yani Kübalılar tarafından, diğeri ise ülkeyi ziyaret eden turistler tarafından kullanılıyor. Her iki para birimi de birbirinden farklıdır. Bunlar:

1. Peso Cubana (CUP) yada Küba Pesosu ki, bu para birimi Kübalı halk tarafından kullanılmaktadır.
2. Amerikan doları, Euro ve Sterlin gibi; para birimlerine çevrilebilen ve özellikle turistlerin kullandığı para birimidir. Yani: Peso Convertible (CUC) Bu, dövize çevrilebilmektedir.

Bu ikisinin birbiri arasındaki değişim oranı: 1 CUC = 24 CUP şeklindedir. Peso Convertible’nin uluslararası düzeyde değerini hesaplamanın yöntemi ise, 1 CUP=1 Amerikan Dolarıdır. Yani: bir anlamda, bunun değeri, Amerikan dolarına bağlanmıştır.

Turistler: restoranlarda gelen hesapları, otel ücretlerini, ulaşım ücretlerini ve buna benzer tüm harcamalarını: “Peso Convertible” (CUP) ile yapmak zorundadırlar.

Peso Cubana (CUC): yalnızca, kalabalık olmayan ücra yerlerden, ara sokaklardaki satıcılardan ve belediye otobüslerinden veya sokakta satılan yiyeceklerden alırken kullanabilirsiniz. Yani: yanınızda, CUC bulundurmanıza pek gerek yok.

Küba pesosu: konvertbl yani uluslararası geçerliliği olan bir para birimi olmadığından: paranızı az az bozdurmanız ve ülke dışına çıkarken, yanınızda Küba pesosu bulunmaması için gerekli tedbirleri almanız önerilir, çünkü yanınızda bulunan Küba pesosu, yalnızca hatıra olarak kalır. Hatta, üzerinde Che Guavera’nın resmi bulunan pesoları hatıra olarak yanında bulunduranlar da olabiliyor.

Gelelim, döviz bozdurma işlemlerine

Ülkede: günümüzde, Amerikan doları bozdurmak isterseniz: bozdurma sırasında, ilaveten % 18’lik bir vergi ödemeniz gerekir. Ama: Euro’da bozdurma esnasında ödenecek vergi, yalnızca: % 8’dir. Paranızı: banka veya “Casa de Cambio” denilen yerlerde yani döviz bürolarında bozdurabilirsiniz. Daha uygun fiyat bulurmuyum? diye dolaşmanıza da gerek yok, çünkü ülkede, bütün fiyatlar sabittir, karaborsa yok. Ancak, döviz bozdururken, sahte peso olma ihtimaline karşın, siz yine de dövizinizi, havaalanında veya resmi döviz bürolarında bozdurmalısınız.

Zaten: havaalanında ülkeye indiğiniz gibi, havaalanı döviz bürosundan bir miktar bozdurmanız gerekiyor. Malum, şehir merkezine ulaşmak için, taksiye veya otobüse peso ödemek zorundasınız. Ancak, tur operatörleriyle geldi iseniz, dövizinizi havaalanı değil de, şehir merkezindeki resmi döviz bürolarından bozdurabilirsiniz. Çünkü: havaalanı döviz bozdurma yerinde yine sıraya girmeniz ve bir süre beklemeniz gerekir.

Tüm bunların yanında: bu ülkede, dolar veya Euro ile alışveriş yapma şansınız yok. Kredi kartı derseniz, adada, birçok yerde kredi kartı geçiyor ama siz yine de yanınızda nakit bulundurmayı ihmal etmeyin. Adada, özellikle Amerikan bankalarına ait kredi kartlarını, asla kabul etmiyorlar. Bu ülkede, Amerikan doları ve Amerikan bankalarının kredi kartları kesinlikle kabul edilmiyor, bunu sakın unutmayın.

BAHŞİŞ

Restoranlarda, kişi başına: 1 veya 2 CUC bahşiş bırakmak adettir. Veya: hesabın % 10 kadarı bahşiş olarak bırakılabilir. Gezgin müzisyen ve guruplara ise, yine 1 Peso Convertible bahşiş vermek gerekir. Bahşiş olarak bozuk para vermek yeterlidir.

ELEKTRİK

Adada kullanılan elektronik aletler: 110 ve 220 volt ile çalıştırılırlar. Ancak bazı prizler yassı pimli, bazıları ise yuvarlak pimlidir ve bu nedenle, bir adaptöre ihtiyacınız olabilir. Kaldığınız yer önemli.

KONAKLAMA

Bu ülkeye, tur organizasyonları ile değil de, kendi başınıza gitmek isterseniz: “Casa Particulare” denilen evlerden, oda kiralayabilirsiniz. Ancak, bu odaların, arzuladığınız lüksü ve hatta zorunlu ihtiyaçlarınızı bile karşılamakta sıkıntılar yaşatabileceğini unutmayın. Örneğin: ortak kullanılan banyolarda su akmaması, sabun bulunmaması gibi aksaklıklar çok karşılaşılan doğal hadiselerdir.
Aynı zamanda, oda kiraladığınızda, odanın sahibi ve komşularınızın, İngilizce konusunda yetersizlikleri de cabası.

Yani: bence macera aramaktan öte, otellerde kalmayı tercih etmelisiniz. Oda kiralamanın bir diğer dezavantajı: yemeklerde ortaya çıkıyor. Çünkü: bir yerlere gidip yemek yiyeyim dediğinizde, karşınıza, bizim ülkenin en kötü restoranları benzerleri çıkıyor ve üstüne üstlük bir ton para ödemek zorunda kalıyorsunuz. Yani, ucuz olduğu bilinen bir ülkede, normal standartların dışında bir yemek için, 50 Amerikan doları ödemek içten bile değildir.

Yani: düşük fiyatlı yemek yenebilecek restoran bulmak zor, bulsanız bile, yemeniz mümkün değil. Ufak tefek yerlerde yiyebileceğiniz pizzalar ise, fiyatları uygun olsa da, sürekli pizza yemek sıkıntı yaratacaktır.

Küba Genel Şehir içi Ulaşımı

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Taksiler

Küba’daki şehirlerde, şehir içi ulaşım için kullanmanızı önereceğim tek seçenek: taksi veya bicitaxi. Bunun dışında, toplu ulaşım araçları gayet ucuzdur. Bu arada: devlet taksilerinde, taksimetre bulunmaktadır ve ücretler: CUP ile ödenir. Ulaşım bölümünde belirttiğim gibi, bazı yerlerde, beyaz renkli “Turistaxi” ler bulunmaktadır. Bunlar en güzel taksi olmalarına rağmen, ücretleri çok yüksektir.
Hatta, daha ucuz olan “Panataxi” ler de bulunmaktadır ve bunlar sarı renkli ve mavi logoludur. Bunlar: genellikle otel önlerinde ve havaalanında bulunurlar. Bunların dışında, bazı Kübalılar, kendi araçlarını taksi olarak kullanırlar. Taksi işareti olan Amerikan arabaları, belli hatlar üzerinde giderler ve çoğunlukla, adalılar için servis yaparlar.

Sonuç olarak: bence, sarı renkli mavi logolu devlet kontrolündeki taksimetreli taksileri kullanmalısınız. Zaten, turistlerin resmi hükümet taksileri dışında bir şeye binmeleri resmen yasaktır. Kent dışında, yasa dışı taksilere binmek pek dikkat çekmez ama özellikle havaalanı ile şehir merkezi arasında, pazarlık yapıp, daha ucuza fiyatla kesinlikle yasadışı taksilere binmeyin, çünkü polislerin hemen dikkatini çekiyor.

Bisiklet Taksi

Bunlardan birkaç yerde söz etmiştim. Bunlar: motosiklet motoruyla çalışan, üç tekerlekli sarı araçlardır. Normal taksiler kadar, bol miktarda bulunmaktadırlar. Bunlar ile, kısa mesafeli yolculuklar yapmak, muhteşem keyiflidir. Ücretleri ise, Panataxilerden yüksek değildir. Ancak, bunlara binmeden önce, ruhsatı bulunup bulunmadığını kontrol etmelisiniz, çünkü sürücü acemi olabilir.

Otobüsler

Adadaki otobüsler, turistler için pek iyi bir seçenek değildir. Zaten, çok az sayıdaki otobüs tıklım tıklım dolduğunda, bunu sizde hisseder ve rahatsız olursunuz. Ayrıca, bu kalabalık otobüslerde, yankesicilik te mümkün olmaktadır.

Tren

Latin Amerika ülkeleri içinde, raylı sistemi olan ilk ülke Küba’dır. Ancak, bu sistem kurulduğundan bu yana, gelişme kaydedememiştir. Ülkedeki trenlerle yolculuk son derece yavaştır. Kalkış zamanlarında sıklıkla gecikmeler yaşanır. Ayrıca, trenin bozulup durması da sık rastlanan hadisedir.

Küba Eski Havana

Küba Eski Havana

 

Burası, şehirde mutlaka görmenizi önereceğim bir bölgedir. Çünkü, şehrin en önemli tarihi eserleri buradadır. Burayı mutlaka gezmeli ve görmelisiniz.

Bu eserler: her ne kadar biraz bakımsız da olsalar, 1982 yılında, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmışlardır. Yani: şehrin bu bölümü, surlarıyla birlikte, koruma altındadır. Buradaki tarihi eserler ve yapılar, restorasyona tabi tutulmaktadırlar.

Buranın turizm merkezi olan bölümündeki eski binalar: restore edilmiş ve otel, müze, mağaza, sanat galerisi olarak günümüzde, turistlerin ziyaretine açılmıştır. Diğer birçok bina ise, yıkılmaya yüz tutmadan, ahşap sütunlarla desteklenerek ayakta tutulmaya çalışılmaktadır.

Evet, şehrin bu kesiminde, geçmiş, güzel yönleriyle günümüzde yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Bu güzellikleri görmenin tek yolu ise, yürümektir.

 

Küba Eski Havana

 

Ancak, bölgenin uzak bölümlerinde bulunan müzelere gitmek için ise, “cocotaxi” veya “bicitaxi” kullanabilirsiniz.

Eski Havana bölgesini gezmeye başlıyoruz. Buradaki gezimize: Canal de Entrada’nın hemen kıyısındaki: Avenida del Puerto caddesinin üzerindeki, Castillo de la Real Fiorze’nin hemen arkasında bulunan bir meydandan başlıyoruz.

Burası: bölgenin bir yaşam merkezidir. Şehir gezimize buradaki bir meydandan başlıyoruz. Bulunduğunuz yerden, herhangi bir araçla veya yürüyerek, Plaza de la Catedral meydanına gelin.

Küba Eski Havana
Küba Eski Havana

 

 

PLAZA DE LA CATEDRAL-KATEDRAL MEYDANI 


Burası, isminden de anlaşılacağı üzere, büyük bir katedralin bulunduğu meydandır. 16’ncı yüzyılın sonlarında, bataklık bir alan iken, La Cienaga olarak biliniyormuş.

Genellikle kalabalık ve gürültülüdür. Meydanın hemen güneyinde bir katedral var.

Küba Eski Havana

 

CATEDRAL DE LA HABANA


Meydandaki katedral: 1748 yılında: eski bir kilise üzerine, Piskopos Jose Felibe Palacios tarafından yapılmıştır. 1788 yılında ise, Havana Piskoposluk kurucu katedraline dönüştürülmüştür. 19’ncu yüzyılda, Juan Jose Diaz tarafından genişletilmiştir. Murillo, Rubens ve diğer bir kısım sanatçılar tarafından, çeşitli süslemeler yapılmıştır.

Yapının ölçüleri: 34×35 metredir. Yani: kare tabanlıdır. Üç neflidir, yanlarında sekiz şapel bulunmaktadır. Heykelleri: İtalyan Bianchini tarafından Roma şehrinde yapılarak buraya getirilmiştir.


Özellikle: Barok tarzı görkemli ön cephesi, görülmeye değerdir. Asimetrik çan kuleleri ise, görüntüyü iyice muhteşem hale getirir. Katedralin içinde: bir zamanlar içinde Kristof Colomb’un kemiklerinin saklandığı söylenen bir bölüm bulunuyor. 1898 yılında, Kolomb’un külleri, Santo Domingo’daki Sevilla katedralinden getirilerek, İspanyol Arturo Melica tarafından yapılan anıtta korunmaya başlanmıştır.

Yapı: 1982 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek korumaya alınmıştır.

Katedralin hemen güneyinde: bir çıkmaz sokak (Callejon de Chorro) bulunuyor. Burada: sömürge döneminden kalma konakları görmelisiniz. Ayrıca, bir sanat galerisi var.

Küba Eski Havana Lombillo House

LOMBİLLO HOUSE-PEDAGOJİ MÜZESİ 


Katedralin hemen sağ bölümünde, 18’nci yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş, Lombillo evi görülmektedir. Yapı: 1937 yılından itibaren, Savunma ve Belediye Sağlık Bürosu Sekreterliği olarak kullanılmış ve günümüzde ise, Küba Pedagoji Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Meydanda ise: “El Patio” isimli açık hava kafesinde, mutlaka bir mola vermeli ve “mojito” içmelisiniz.

Meydanın görülmeye değer bir diğer güzelliği: bir saray-müzedir. Meydanın güneyindedir.

 

MUSEO DE ARTE COLONİAL


Burası, katedral karşısında; 1720 yılında yapılmış bir saraydır. Giriş ücretlidir. Yapının mimari özelliklerini, içinde bulunan 17 ve 18’nci yüzyıllara ait mobilyalar tamamlamaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında, burada günlük gazete hazırlanmıştır. Koridorunda, kırmızı mermer zemin ve güzel ahşap paneller görülmektedir. Balkon çatısı ile görülmeye değerdir.

Katedral ve Museo’nun bulunduğu caddeden (Calle Empedrado) yürümeye devam ettiğinizde, bu kez karşınıza bir restoran-bar çıkıyor.

Küba Eski Havana La Bodeguita Del Medio

LA BODEGUİTA DEL MEDİO


Burası: şehrin en güzel içkisi olan “mojitosu” bulabileceğiniz ve tadabileceğiniz bir yerdir. Özellikle: ünlü yazar Ernest Hemingway, burada uzun süreli içki sohbetleri yapmış olup, günümüzde de, bunu bilen turistler, burayı mutlaka ziyaret etmektedirler.

Katedral meydanından son bir not: burada, küçük bir el sanatları pazarı bulunuyor. Bu el sanatları pazarında: Meksika, Guatemala ve Kolombiya gibi ülkelerin geleneksel ve zengin kültürüne ait objeler satılıyor.

 

PLAZA DE ARMAS


Burası, şehrin en eski meydanıdır. İlk kuruluşu, 1520 yılına kadar uzanır. Günümüzde, alan, sömürge dönemine ait muhteşem binalarla çevrilidir. Katedral meydanına nazaran denize daha yakındır. Meydanın ortasında: Kübalı vatansever Carlos Manuel Cespedes’in bir heykeli ve hemen onun çevresinde mermer oturma yerleri var. Meydanın güneyinde bir tapınak var.

 

EL TEMPLETE-TAPINAK


Tapınak hemen kanal yanındadır. Neo-klasik mimari tarzı dikkati çekmektedir. 1519 yılında belirlenen bir tapınak yerinde bulunan şapel üzerine, 1827 yılında yapılmış ve ilk Katolik kominyon ayininin burada yapıldığı söyleniyor. Tapınağın büyük kısmı, denize bakıyor.

Hemen yan tarafta bir otel var.

Küba Eski Havana Hotel Santa İsabel

HOTEL SANTA İSABEL


Burası, şehrin en lüks otellerinden biridir. Arka cephesi, tamamen deniz manzaralıdır. Ön cephesi ise, meydana bakıyor. Yani, konumu mükemmel.

Tapınağın hemen arkasında, bir kale var.

Küba Eski Havana Castillo De La Real Fuerza
Küba Eski Havana

 

CASTİLLO DE LA REAL FUERZA


Şehirde mutlaka ve mutlaka görmenizi önereceğim bir diğer yer burasıdır. Meydanın kuzeydoğu köşesindedir. Tam deniz kıyısında değil, deniz ile arasından yol geçiyor. Kalenin surları, otele doğru uzanıyor. Küba’da yapılan ilk kaledir. Hatta, Amerika kıtasının en eski kalesi olarak önem kazanmaktadır.

1558 yılında: eski bir kale kalıntısı üzerine yapılan kale yapısı, son olarak 2000’li yıllarda onarım görmüştür.
Kalenin yapılışına sebep olan olay: yine aynı yıl, yani 1558 yılında, Fransız korsan Jacques:; Havana şehrine saldırmış ve yalnızca iki gemi ile, şehri ele geçirmiştir. Bunun üzerine, kalenin yapılmasına karar verilmiştir.

Yapıldığı yıllarda, 200 yıl boyunca, şehrin İspanyol valisinin ikametgahı olarak yapılmış ve kullanılmıştır.
Yapının önünde hendekler görülüyor. Mazgallı siperler ise, limanı tamamen hakimiyeti altına almaktadır.


Kale içinde, mutlaka görmenizi önereceğim bir heykel var. Heykel: kale burçlarının tepesinde, bir kadını tasvir etmektedir. La Giraldilla isimli bronz heykelin betimlediği kadın yani Dona İnes : eski bir Havana Valisi olan Hermando de Soto yani kayıp kocasının denizden dönmesini bekleyen bir kadını tasvir etmektedir.

Halbuki, kadını kocası, 1542 yılında; Florida bölgesinde Missisipi’de ölmüştür ve asla geri dönmez. Bu kadın heykelinin diğer bir anlamı daha var. Hem şehri hem de “Havana Club Rom” unu sembolize etmektedir.

Kale, 1982 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmıştır.

Kalenin içinde bir müze var.

 

MUSEO DE LA CERAMİCA CUBA


Burada: 1940’lı yılların sonundan günümüze kadar olan döneme ait, Küba seramikleri sergilenmektedir.

1790 yılına gelindiğinde kalenin içinde bulunan Hükümet ve Vali konağı: Meydanda, günümüzdeki yerine taşınmıştır.

Küba Eski Havana Palacio De Los Capitanes Generales-Museo De La Ciudad De La Habana
Küba Eski Havana

 

PALACİO DE LOS CAPİTANES GENERALES-MUSEO DE LA CİUDAD DE LA HABANA-SARAY (HAVANA ŞEHİR MÜZESİ)


Burası, 1776-1790 yılında: dönemin Valisi Marquis de la Torre tarafından inşa edilmiştir. Latin Amerika’da, İspanyol mimarisinin en güzel örneklerinden biridir.

Barok tarzdadır. Bu etkileyici yapı: 1902 ile 1920 yılları arasında: “Başkanlık Sarayı” olarak kullanılmıştır. Hatta: Castro iktidarından sonra, Belediye Sarayı olarak da kullanılmıştır.
Günümüzde ise, bir müze olarak ziyarete açıktır. Giriş ücretlidir. Burayı ziyaret ettiğinizde, önce bir avlu kısmı görülüyor.

Avluda: bitkiler ve Kristof Kolomb heykeli görülüyor. Heykel, İspanya-Sevilla’daki benzeri örnek alınarak, Küba’da yapılan ilk bronz heykel özelliğini taşımaktadır. Ardından: eski toplar, at arabaları ve bir dizi mobilyanın sergilendiği odalar var.

Burada, mutlaka görmenizi önereceğim oda: içinde ilk Küba bayrağı bulunan ve o dönemlerde görev yapan generallerin kişisel eşyalarının bulunduğu bir oda.
Evet, Saray yapısı, günümüzde müze olarak kullanılıyor.

Bu yapıların ortasından, kuzeye doğru ilerleyen cadde: Calle Opispo.

 

CALLE OPİSPO


Bu cadde: biraz önce sözünü ettiğim “Plaza de Armas” ile “Parque Central” arasında uzanmaktadır. Ancak: eski Havana bölgesinin en önemli yaya yolu olarak önem kazanmaktadır.
Bu cadde üzerinde görebilecekleriniz: eski havana evleri ve bir de, 19’ncu yüzyılda, kurulduğundan bu yana değişmeden kalarak, günümüze ulaşmış bir eczanedir.

Yine bu caddenin, hemen sağ yanında (O’Reilly) ve sol yanında (Obrapia) caddeleri uzanmaktadır ve bu caddeler üzerinde de, eski evleri görmek mümkündür. Burada: sömürge dönemlerine ait Neo-klasik yapılar ve eski ve köhne apartmanlar var.

Yine yürümeye devam ettiğimizde, kanal istikametinde, Mercaderes ve Obispo caddelerinin kesiştiği köşede, ünlü bir otel görülüyor.

 

HOTEL AMBOS MUNDOS


Burası: 1920’li yıllarda yapılmıştır. Ünlü yazar Ernest Hemingway: 1930’lu yıllarda, birkaç yıl, bu otelin 511 numaralı odasında kalmıştır. Bu odada: özellikle, “Çanlar Kimin için çalıyor” isimli romanını yazdığı daktilo görülmektedir. Ayrıca, ünlü yazarın, Küba’da geçirmiş olduğu yıllarda kullandığı kişisel eşyaları sergileniyor.

Otelin hemen arkasında, yine ilgi çeken bir yapı var.

Küba Eski Havana Casa De La Obra Pia

CASA DE LA OBRA PİA


Yapı; 1780 yılında, inşa edilmiş olup, limon sarısı rengi ile hemen dikkati çekmektedir. Barok tarzındadır. Dışı güzel bir dekorasyona sahiptir. Avlusu: çiçeklerle bezenmiştir. Odalarında ise, birbirinden süslü, güzel mobilyalar görülmektedir.

Yapının isminin anlamı var. Obra Pia: “Hayır işleri” anlamına gelmektedir. Çünkü, bu yapının sahibi olan Küba’nın zenginlerinden biri: yetim kızları kurtarıp, kendi evine, yani buraya getirip, bakımlarını üstleniyormuş. Bu nedenle, buraya ve caddeye “Obra Pia” ismi verilmiştir. Günümüzde de, bu yetim kızlardan bir kısmı, burayı ziyaret etmektedirler.

Yapının hemen karşısında, yine bir yapı var.

 

CASA DE AFRİKA-AFRİKA HOUSE 


Burası da bir müze gibi ziyaret ediliyor. Burada: birçok Afrika ülkesinden getirilmiş objeler var. Bunlar: davul, post, kostüm, oyma figürler, mobilyalar, kölelik döneminden kalma kapan, kelepçe gibi çeşitli eşyalar.

Ayrıca: Afrika-Küba tarzı bir dini sentez olan “Santeria” koleksiyonu bulunuyor. Santeria: Afrika’da, Nijerya ülkesinde doğmuş ve Küba ülkesine, Afrikalı köleler tarafından getirilmiş bir sentez din tarzıdır. Bu dine inananlar: her biri kendine özgü bir karakter taşıyan tanrılara ve bu tanrıların her biriyle özdeşmiş olan Katolik azizlere taparlar.

Azizlerin, kişinin hayatı üzerindeki her şeye hükmettiğine inanılır. Ancak, inananlar, azizlerle irtibat kurmak için bir rahibin yardımına ihtiyaç duyarlar. Rahipler, çeşitli ayinlerde, azizlerin emirlerini öğrenmeye çalışırlar. Azizler günü: Davut ritimleri ve danslarıyla kutlanır ve birçok Kübalı bunlara katılır.

Evet, buradan kanal istikametine gidildiğinde yine bir müze var.

 

MUSEO NUMİSMATİCO


Burası: Küba para koleksiyonlarının bulunduğu bir müzedir. Buradan, kanalın tam tersi istikametinde bir ibadet yeri bulunuyor.

 

CASA DE LOS ARABES


Burası: 17’nci yüzyıldan kalma, Müslümanların şehirdeki tek ibadet mekanı olan yerdir. Mekanın hemen yanında: bir pazar yeri var. Bu Pazar yerinde: çanak, çömlek, kilimler, cüppeler satılıyor. Ayrıca: avluda, güzel bir restoran var.

Hemen güneyde başka bir müze var ki, burası arabaların sergilendiği bir yer.

 

MUSEO DE AUTOMOVİLES


Bu müzede, özellikle: Olds mobile marka otomobiller ve bir zamanlar Fidel Castro’nun babasının kullandığı Ford marka 1918 model bir kamyonet görülüyor. Eski dönem Amerikan arabalarına merakınız varsa, girmenizi öneririm, giriş ücretlidir.

Kanal boyundaki caddeden ilerlediğinizde, karşınıza “Plaza de San Francisco” ve devamında bir manastır çıkıyor.
Buralar: şehrin daha üst gelir gurubuna hitap eden mağazaların bulunduğu yerlerdir.

Küba Eski Havana Iglesia Convento De San Francisco De Asis

 

IGLESİA CONVENTO DE SAN FRANCİSCO DE ASİS


1608 yılında yapılan manastır yapısı, 1737 yılında yenilenmiştir. Günümüzde, burada klasik müzik konserleri düzenleniyor.
Buranın içinde, İspanyol hazinelerinin sergilendiği bir müze bulunuyor. Girişin ücretli olduğu bu müzeyi görmenizi öneririm. Ayrıca, manastırın çan kulesine çıkarak, şehrin muhteşem manzarasını izleme şansınız da var.

Çan kulesinin üstünde, bir zamanlar St.Francis Asisi heykeli varmış. Ama, 1846 yılındaki bir fırtınada yıkılmıştır. Günümüzde, Hintli bir çocuk heykeli, bazilikanın yanında duruyor. Yapı, günümüzde konserler için kullanılıyor.

Kilisenin hemen yakınlarında, Mercaderes caddesi üzerinde, başka bir meydan var.

Küba Eski Havana Plaza Vieja

PLAZA VİEJA


Buranın diğer ismi: Eski meydandır. 1588 yılında tasarlanmış ve takip eden süreçte, zengin tüccarlara ev sahipliğe yapmıştır. 2000’li yıllarda ise, UNESCO’nun katkıları ile, restorasyon yapılmıştır.

Evet: meydanın hemen yanlarında, harap balkonları bulunan evler görülüyor. Meydanın ortasında ise: neo-klasik, mermer bir havuz görülüyor. Meydanın diğer yanında ise, bir saray var. 18’nci yüzyıldan kalma saray, günümüzde sanat merkezi olarak kullanılıyor. Son olarak, bir de otel var. Hotel Palacio Vienna. Ancak, burası halen restore ediliyor.

Calle Cuba caddesinden, aşağı doğru yürüyoruz. Bu kez karşımıza, yine bir yapı çıkıyor.

 

CONVENTO DE SANTA CLARA


Burası: 1635 yılında, Küba caddesinde inşa edilmiştir. Yapının avlusunda: güzel ve yeşil bir bahçe bulunuyor. Burası: 1920 yılına kadar manastır olarak kullanılmış ve mimari özellikleri nedeniyle, daha sonra koruma altına alınmıştır. Burada: sömürge dönemine ait: ilk çeşme, rahibe hücreleri ve küçük mezarlık ziyaret edilebiliyor. Günümüzde, burada “Koruma, Restorasyon ve Müzecilik Merkezi” bulunmaktadır.

Plaza Vieja bölgesinden, batıya doğru, Calle Muralla veya Calle Brasil üzerinde yürüdüğünüzde, bir süre sonra, başka bir alana geliyorsunuz.

Küba Eski Havana El Capitolio Nacional

 

EL CAPİTOLİO NACİONAL 


Burada: önceleri, köle konutları ve ülkenin ilk botanik bahçesinin bulunduğu bir bataklık alan olarak bulunuyor iken, 1917-1929 yılları arasında, diktatör Machado’nun sarayı olarak inşa edilmiştir. Ancak, Amerika-Washington DC şehrinde bulunan Meclis binasının bir benzeri olarak yapılmıştır.

Binanın projesi, Purdy ve Henderson isimli Amerikan firması tarafından denetlenmiş ve 8000 işçi tarafından, tam gün, vardiyalar halinde çalışılarak 3 yıl, 50 gün içinde tamamlanmıştır. (1917-29 yılları arasındaki 12 yıllık bir süreçten söz etmeme rağmen, 1917 yılında başlanan inşaat, daha sonra durmuş ve 1926 yılında yeniden başlanarak, tamamlanmıştır)

Daha sonra: 1950 yıllarının sonlarına kadar, bina, yasama organı tarafından kullanılmıştır. Yani: Senato ve Temsilciler Meclisi binası olarak kullanılmıştır.

1960’lı yıllarda ise, Bilim, Teknoloji ve Çevre Bakanlığı olarak kullanılmıştır.
Yapı: neo-klasik tarzda yapılmıştır. Çelik çerçeve etrafındaki kubbe bölümü, Amerika’da yapılmıştır ve günümüzde, Havana şehrinin silüetinde görülmektedir. Bu özgün tasarım kubbe, ilaveten, palmiye yaprakları ile süslenmiştir.

Kubbenin yüksekliği: 92 metredir. Yapıldığı yıllarda ve hatta sonrasında, 1950’li yıllara kadar, Havana şehrinin en yüksek yapısı olarak öne çıkmıştır. (Günümüzde, şehirdeki en yüksek nokta: Jose Marti Anıtıdır)
Yapının çevresindeki bahçelerin peyzajı: Fransızlar tarafından yapılmıştır. Tasarımcı: Jean Claude Nicolas’tır.

Yapının: büyük bronz kapılarının üzerinde “adanın tarihi” ni betimleyen resimler var. Ana giriş kapısının hemen yanlarında, İtalyan sanatçı Angelo Zanelli tarafından yapılan, 6.5 metre uzunluğunda heykeller var. Burayı geçince, içeride, büyük ve uzun bir galeri görülüyor. Galeri: 36 metre uzunluğunda, 16 metre genişliğindedir ve 12 adet granit- iki sıra halindeki sütunla süslenmiştir. Bu Roma sitili sütunların uzunluğu: 14 metredir. Daha sonraki, yine sanatçı Zanelli tarafından süslenen bronz kapılar: ana salona girişi sağlarlar.

Küba Eski Havana

 

Kubbe altında, ana salonun içinde, “La Estatua de la Requblica” yani “Büyük Cumhuriyet Anıtı” görülmektedir. Anıt: Zanelli tarafından yapılmış, üzeri 22 ayar altın yaprakları ile kaplanmıştır ve 49 ton ağırlığındadır. Yükseklik ise: 20 metredir. Anıtta: Zanelli tarafından, model olarak “Kübalı Lily Vaty” kullanılmış olup, Yunan Tanrıçası Athena’dan esinlenmiştir.

Yapıldığı dönemde dünyanın kapalı alanda bulunan en büyük ikinci heykeli olarak öne çıkmıştır.

Japonya Nara bölgesinde yapılan “Buda” heykelinden sonra ise, günümüzde ,kapalı alanda, dünyanın en büyük üçüncü heykeli olarak önem kazanmaktadır. Belki merak edenler olabilir, dünyanın kapalı alanda bulunan en büyük heykeli, Amerika’da “Abrahim Lincoln Anıtı” dır. Bu anıtın yüksekliği: 20.5 metredir.
Kubbenin hemen altında ise, sahte olduğu söylenen bir elmas bulunuyor. Ana salonun merkezinde, zemine gömülü olarak bulunuyor. Değerinin, 5 karat olduğu ifade ediliyor.

Bu elmasın: Çarlık Rusya’sından, 25 Mart 1946 tarihinde çalındığı ve bir Türk tüccarı tarafından, Küba devletine satıldığı söyleniyor. Bu elmasın, değiştirildiği ve buraya bir kopyasının konulduğu söyleniyor.
Bu elmasın özelliği: adanın her bir yanından, şehre olan uzaklık, bu elmasın bulunduğu noktaya göre ölçülüyormuş, yani bir anlamda “sıfır taşı” denilebilir.

Günümüzde, burası: Küba Bilimler Akademisinin merkezi ve Ulusal Doğa Tarihi Müzesi olarak kullanılıyor. Özellikle: müzede, büyük bir doğal tarih koleksiyonu bulunuyor ve sergileniyor.
Anıtsal yapının Ana katında bulunan: senatörlere ait birçok oda, konferans ve toplantı salonları ziyarete açık olup, ücret karşılığı gezilebilmektedir. Cumartesi ve Pazar günleri hariç, her gün, saat: 09.00 ile 16.00 arasında gezilebilmektedir.

Capitolio’nun hemen yan tarafından, bir fabrika var.

Küba Eski Havana Partagas Tütün Fabrikası

 

PARTAGAS TÜTÜN FABRİKASI


Şehrin en büyük turistik merkezlerinden biri olan fabrika, halen faaliyetlerine devam etmekte ve 200 civarındaki makinelerinde; yıllık milyonlarca puro üretimi yapılmaktadır. Söylediğim gibi, halen faal olan bu fabrikaya, turistik ziyaret mümkün, ücretli. Ancak, fabrika içinde fotoğraf çekmek yasaktır. Ziyaret gün ve saatleri: cumartesi ve pazartesi günleri arasında açıktır, saat: 10.00-17.00 arasında ziyaret edilebiliyor. Rehberli yapılan turların süresi 45 dakikadır.

Fabrikada, 19’ncu yüzyıldan günümüze kadar olan süreçte, puro sarılmaya devam ediliyor. Yani: 1845 yılında yapılmıştır. Fabrikada, günümüzde 500 kadar işçi kalıcı olarak çalıştırılmaktadır.

Merakınız varsa, fabrikanın satış bölümünden, puro satın alabiliyorsunuz. Buradaki purolar, fiyat olarak pahalıdır. Daha uygun fiyatlı puro satın almak isterseniz, fabrikanın çevresindeki dükkan ve mağazalardan, daha uygun fiyata puro satın alabilirsiniz, ancak bunların sahte olma olasılığı yüksektir. Yani, kalitesiz purolar.

Bir de dikkatinizi çekmek istediğim bir husus daha var. Ülke dışına çıkarken, yanınızda bulundurabileceğiniz puro miktarı kısıtlanmıştır. Yani: puro satın aldığınızda, bunun belgelerini, satış belgelerini mutlaka saklayın ve hatta purolar ile birlikte muhafaza edin ki, kaçak puro alıcısı konumuna sokulmayın. Yani, kaçak puro satın aldığınızda, bunları ülke dışına çıkarırken, bir ihtimal, sorun yaşayabilirsiniz.

Yine, Capitolio’nun hemen doğusunda bir yapı daha var. Aralarında sadece cadde geçiyor.

Küba Eski Havana Gran Theatro De La Habana

GRAN THEATRO DE LA HABANA-HAVANA BÜYÜK TİYATRO 


San Martin caddesinde Parque Central yanındadır. 1838 yılında inşa edilmiş ve Karnaval sırasında açılmıştır. Yapı: Küba Ulusal Opera ve Balesi tarafından kullanılmaktadır. Tesisler içinde: tiyatro salonu, konser salonu, konferans salonu, video gösterim salonu, bir sanat galerisi, koro merkezi, dans gurupları için prova salonları bulunmaktadır. Ana mekanda, 2000 koltuklu Garcia Lorca bölümü bulunuyor. Burada, 19 ve 20’nci yüzyıllarda, yüksek değerli sanatçılar, performanslarını sergilemişlerdir.

Bina: süslü ve gösterişli yapısı, panjurları ve heykelleriyle dikkat çekiyor. Ayrıca; bezeli sütunları da ilgi çekici. İç mekan ise, oldukça geniş ve rahat. Ancak, normal zamanda girme şansınız yok, yalnızca gösteri zamanında içeri girilebiliyor. Burada: Küba Ulusal Balesi ve Ulusal Operası, gösteriler düzenliyorlar.

Parque Central’in diğer yanında, yani tiyatro olmayan diğer bölümde, yine muhteşem bir yapı var.

Küba Eski Havana Mesuo Nacional Palacio De Bellas Artes

MUSEO NACİONAL PALACİO DE BELLAS ARTES- GÜZEL SANATLAR ULUSAL MÜZESİ 


Küba’nın en önemli resimlerinin bulunduğu sanat koleksiyonu buradadır.
Müze, ilk olarak 23 Şubat 1913 tarihinde, Emilio Heredia tarafından kurulmuştur. 1954 yılında ise, Palacio Bellas Artes olarak, mimar Pichardo tarafından yeniden tasarlanmış ve inşa edilmiştir. 3 katlıdır.

Günümüzdeki yapı; 2001 yılında hizmete açılmış bir müzedir. 5 yıllık bir süre sonunda bitirilmiştir. Bu müze içinde sergilenen tabloların büyük çoğunluğu: 1959 yılında ve takip eden süreçte, ülkeyi terk eden zengin ailelerin geride bıraktıkları eserlerdir. Bu müzede: Arte Universa koleksiyonu sergileniyor. Sergilenen eserler: 18’nci yüzyıldan 20’nci yüzyıla kadar uzanan döneme ait, Küba ve Avrupa sanatçılarının resimlerinden oluşmaktadır.

Özellikle: ilk Küba resim ve heykel koleksiyonları, burada görülebilmektedir. Uluslararası koleksiyonlar ise; yeni restore edilen Eski Asturya Merkezindedir. Buradaki koleksiyonda, bazı Latin Amerika, doğu Amerika ve Avrupa, klasik ve neo-klasik sanatçılarına aittir. Her iki bina da (Güzel Sanatlar Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi ve Asturya Merkezi) muhteşem güzel eserlerle doludur ve bence, her binayı gezmek için asgari 2 saat zaman ayırmalısınız.

 

MESUO NACİONAL PALACİO DE BELLAS ARTES


Birkaç blok ötedeki, yine aynı ismi taşıyan müze binasıdır. Aralarındaki farklılık: bu müzede, Arte Cubana koleksiyonunun sergilenmesidir. Yapı: 1954 yılında yapılmıştır.

Güneye indiğinizde; Monserrate caddesi üzerinde, başka bir mekan var.

 

EL FLORİDİTA


Burası, ünlü yazar Hemingway meraklıları tarafından ziyaret edilen bir yer olarak öne çıkıyor. Ünlü yazar: “Akıntı Adaları” adlı romanında, bu mekanı ölümsüzleştirmiştir. Yapının içinde, ünlü yazarın bronz bir heykeli var, duvarlarda ise fotoğraflar görülüyor.

Küba Eski Havana Paseo Del Prado
Küba Eski Havana

 

PASEO DEL PRADO BÖLGESİ


Buraya: Paseo de Marti de denilmektedir. Ancak, Kübalılar, Paseo del Prado olarak bilirler. Burası: Parque Central bölgesinden, denize kadar uzanan, büyük saraylar ve geniş bulvarlarla dolu bir bölgedir. Buradaki ilk eserler, 1770 yılında yapılmaya başlanmış ve 1830 yıllarında tamamlanmıştır. Aslan heykelleri, 1928 yılında eklenmiştir.


Bölgenin en güzel caddesi ise: Paseo de Martin olarak geçmektedir. Bu cadde üzerinde: güzel yürüyüşler yapılabiliyor. Çünkü: cadde üzerinde, her ne kadar harap olsalar da, süslü sütunları ve cepheleriyle ilgi çeken yapılar, binalar görülüyor. Ayrıca: mermer banklar, defne ağaçları var.

Özellikle: 19’ncu yüzyılda, burası zengin şehirli aileler tarafından yoğun olarak tercih edilen bölgelerin başında geliyormuş. Günümüzde ise, biraz önce söylediğim gibi, tüm şehirliler için, yine yürüyüş mekanı olarak kullanılıyor.

Bu bölgede, bir müze var.

Küba Eski Havana Museo De La Revolucion

 

Küba Eski Havana
Küba Eski Havana

 

MUSEO DE LA REVOLUCİON- DEVRİM MÜZESİ 


Küba’nın en büyük ve güzel müzelerinden biridir. Giriş ücretlidir.
Yapı: Kübalı mimar Carlos Maruri ve Belçikalı mimar Paul Belau tarafından, 1920 yılında yapılmıştır. 1920-1959 yılları arasında ise, Başkanlık sarayı olarak kullanılmıştır.

1959 yılındaki devrimden sonra ise, burası, müze olarak düzenlenmiştir. Müze: çok büyük ve geniş, burayı gezebilmek için, birkaç saat ayırmanız gerekiyor.
Müzede sergilenen objeler arasında: devremden sahneler, işkence kurbanlarının fotoğrafları, kullanılmış ayakkabılar, pasaportlar, kaleşnikov tüfekler, kan lekeli giysiler gibi kişisel eşyalar var.
Özellikle: 1956 yılında, Castro ve 81 arkadaşını, Meksika’dan Küba’ya taşıyan “Granma” yatı görülmeye değerdir. Yat: müze dışında, cam kafes içinde sergileniyor ve başında nöbetçiler var. Yine, bina dışında, bir Sovyet yapımı, tank imha topu görülüyor.

 

MAXİMO GOMEZ PARKI-HİNDİSTAN KARDEŞLİK PARKI


Buradaki heykeller: 1837 yılında yapılan, beyaz Carrara mermer heykel, Guiseppe Gaginni tarafından yapılmıştır. Ortada bulunan ve dört yunus tarafından çevrelenen kaide üzerindeki kız ise, “Hintli kız” olarak betimlenmiştir.

Küba Eski Havana Central Park

CENTRAL PARK


Hotel İnglaterra karşısında, küçük bir parktır. Parkın ortasında: Jose Marti heykeli var ve 1905 yılında yapılmıştır. Küba ülkesinde heykeli dikilen ilk şairdir.

Küba Eski Havana İspanya Büyükelçiliği

İSPANYA BÜYÜKELÇİLİĞİ


1912 yılında inşa edilen bir saray yapısındadır. Yapı: Capdevila ve Velasco Agramonte köşesindedir.

 

MAXİMO GOMEZ PARKI


İspanya Büyükelçiliği ve San Salvador de la Punta kalesi yakınlarındadır. Küba bağımsızlık savaşları sırasında hizmet eden vatansever Maximo Gomez’in büyük, anıtsal ve bronz bir heykeli bulunmaktadır.

Küba Eski Havana Atatürk Büstü

ATATÜRK BÜSTÜ


Havana şehrinde, Puerto caddesinde, Atatürk büstü var. 1981 yılında, Atatürk’ün doğumunun 100. yılında dikilmiştir. Çünkü: Küba’nın ulusal kahramanı Jose Marti’nin heykeli, Ankara-Çankaya’daki bir parka dikilmiştir. Ankara ve Havana’daki büstler, Türk heykeltıraş Metin Yurdanur tarafından yapılmıştır. Havana şehrindeki büstün altındaki bir levhada, Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” cümlesi yazılıdır.

 

MUSEO DE AUTOMOVİLES


Burası, bir araba müzesidir. Oficios bölgesindedir. Müze binası, 1891 yılında yapılmıştır. Küba’daki otomobillerin tarihi hakkında ilgi çekici bilgileri burada bulabilirsiniz. Özellikle, Havana sokaklarında, niye çok fazla Amerikan arabası bulunduğunu açıklayıcı bilgiler var.

 

Küba Havana Genel

Küba Havana Genel

TARİHİ

Şehir, ilk olarak 1515 yılında, Diego Velazquez tarafından, daha güneyde kurulmuş ve 1520 yılında, günümüzdeki yerine, yani deniz kıyısına, liman çevresindeki yerine taşınmıştır. Uzun süre bu yeni yerinde bulunan şehir: zamanla, korsan saldırılarının artması sonucu, kendisini yeni savunma hatları ardına almaya zorladı. Liman boyunca, büyük kaleler ve şehir surları inşa edilerek, şehir, tam bir kale haline getirildi.

Aynı dönemde, burada yaşayan zenginler: köleleriyle birlikte, mudejar denilen konaklarda yaşıyorlardı. Bu konakların: heybetli kapıları, ışıklı avluları, panjurları ve oymalı demir pencere parmaklıkları ve renkli camları, yani vitrayları göz kamaştırıcıydı.

Şehir, 1607 yılında, Küba’nın başkenti olur. 1762 yılında, İngilizler, şehri ele geçirirler. Ancak: tarih bölümünde ayrıntılı anlattığım gibi, Amerika-Florida karşılığında, İspanyollar ile değişirler. Şehir, tekrar İspanyollara geçince, muhteşem bir koruma düzeni kurulur.

Kübalı devrimciler: 3 Ocak 1959 tarihinde, şehri ve hatta tüm Küba’da yönetimi ele geçirirler.

Küba Havana Genel

GENEL

İspanyolca şehrin ismi “La Havana” Şehrin tam merkezinde: limanın da bulunduğu “Canal de Entrada” bulunuyor.

Şehir: yaklaşık 3 milyon nüfus barındırmaktadır. Bu yoğun nüfus; birçok yerde, hala nasıl ayakta durduğu meçhul metruk ve köhne evlerde oturmaktadır. Bu evlerin önünde, yaşlılar oturup çevreyi seyrederler, çocuklar ise, sokak aralarında top oynarlar.

Ama unutmamak gerekir ki, Havana şehrinden çok şey beklememelisiniz. Buralarda göreceğiniz: Casalar harap haldedir ve şehirde, dil sorunu yoğun olarak yaşanır. İnsanların İngilizce düzeyleri düşüktür ve ayrıca İspanyolca konuşurken de, İspanyada konuşulan İspanyolcadan farklı bir lehçe ile konuşurlar.

Şehir: birçok bölgeden oluşmaktadır.
Bunlar arasında, en ilgi çekenler: “Habana Vieja” yani “Eski Havana” bölgesidir. Ayrıca: Centro Havana (Yeni Havana) ve Vedado bölgeleri de ilgi çekmektedir.

Küba Havana Genel

Bu semtleri yürüyerek gezebilirsiniz ve semtler arasında ise, taksi ile yolculuk yapmanızı öneririm. Taksi yanında: cocataxi denilen, motosikletli motoru ile çalışan, üç tekerlekli seyyar taşıtlara da binebilirsiniz. Ben sizlere, bu bölgeleri, ayrı ayrı anlatacağım.

Havanalıların başlıca geçim kaynakları: puro, şeker kamışı ve mısırdır.

Havana şehrindeki uluslararası havaalanı, şehir merkezine 11 km uzaklıktadır.

Havana hakkında girişte, son bir not: Havana’da turizm denilince, elbette şehrin tarihi ve turistik mekanları akla geliyor. Ama, bu şehrin turizm açısından diğer öne çıkan bir özelliği: sağlık yani tıp turizmidir. Yaklaşık 20 yıldır, Havana’da, etkili bir sağlık turizmi faaliyetleri yürütülmektedir. Yabancı hastalar, özellikle, Havana şehrine seyahat etmektedirler. Şehirde tedavi edilen hastalıklar: göz cerrahi operasyonları, nörolojik bozukluklar, multipl skleroz, Parkinson hastalığı, ortopedik rahatsızlıklar. Ayrıca: dünyanın birçok yerinden “gece körlüğü” hastalığı çeken hastalar, Havana şehrine gelmektedirler.