Küba Tarih

Küba Tarih

Küba ismi: Taino dilinde “verimli toprakların bol olduğu yerler” anlamındadır.

1492 yılında, Kristof Kolomb, adanın doğu kıyılarına çıkmıştır. Aslında: kendisi, Hindistan’a ulaşmayı düşünüyordu ve İspanya-Hindistan arasındaki uzaklığı hesaplamış ve Küba kıyılarına çıktığında, burayı Hindistan olarak düşünmüştür. Hatta: adada ilk gördüğü yerlilere, Hindistanlı anlamında “İndia” adını vermiş ve Amerika yerlilerinin ismi, bu nedenle “İndian” olarak isimlendirilmişlerdir.

Evet, Kolomb adaya çıktığında, adada, ilk yerleşimciler bulunmaktadır ve bunlar, MÖ.3500 yılından bu yana, burada yaşamlarını sürdürmektedirler.

1511 yılına gelindiğinde ise, bu kez: Diego Valazquez, 300 İspanyol asker ile birlikte, adaya çıkar. Valazquez: yerli halkı köleleştirir ve kendileriyle birlikte getirdikleri ve yerli halkın bağışık olmadığı hastalıkların, adada yayılmasına neden olurlar. Bunun sonucunda, yerli halk arasında büyük kıyım olur ve ilk yıllardaki 150 bin kişilik yerli nüfusu, kısa süre sonunda, 3 bin kişiye düşer.

Ada,

16’ncı yüzyılın sonuna kadar, bir İspanyol sömürgesi olarak etkinliğini devam ettirir. 17’nci yüzyıla gelindiğinde ise, özellikle Havana şehri, yöredeki ticaret filoları tarafından yoğun olarak kullanılmaya başlanır. 1760 yılında, ada, İngilizler tarafından ele geçirilir. Ancak, bir süre sonra, Florida karşılığında, adayı İspanyollara geri verirler. Aynı yıllarda, adada, tütün endüstrisi kurulur. 1762 yılında ise, tütün ve şeker endüstrisi, adanın en büyük ekonomik etkinliğini oluşturur. Özellikle, şeker endüstrisinde kullanılmak üzere, aynı dönemlerde, Afrika’dan binlerce köle getirilir.

Bu dönemlerde, adaya gelen çeşitli kültürler arasında yakınlaşma olur ve melez ırk ortaya çıkmaya başlar. Adada, doğan ve “Criollo” ismi verilen İspanyollar, şekerkamışı ticaretini ellerinde tutarlar. Ancak, bunlar adanın yönetiminde söz sahibi değildirler ve adanın yönetiminden hoşnut da değildirler. 1868 yılında, Carlos Manuel isimli bir criollo, bağımsızlık bildirisi hazırlar ve daha çok özerklik isteyerek, kölelerini serbest bırakır. Bunu takip eden dönemde: yaklaşık 50 bin Kübalı ve 200 binden fazla İspanyolun yaşamını yitirdiği mücadeleli bir dönem yaşanır. Bu çatışmalar sonunda, Küba, İspanyanın bir sömürgesi olarak kalır, ancak kölelik kaldırılır ve ulusal bilincin temelleri atılmış olur.

İspanyollar, Küba adasını, sömürgeden ayırmak istemezler. Çünkü: aynı dönemde, dünya üzerinde üretilen şekerin, üçte biri, bu adada üretilmektedir ve bu yönü ile, ada önem kazanmaktadır. Hatta, bu şekerin üretimi için kullanılan köleler, maliyetleri oldukça düşürmektedir.

1895 yılında, adada, yine İspanyollara karşı direniş baş gösterir. Jose Marti önderliğinde başlayan direniş hareketi, Marti’nin Amerika’ya sürgüne gönderilmesiyle duraksar. Ancak, yine aynı dönemde, büyük bir bağımsızlık savaşı çıkar ve Marti ile birlikte, 300 bin Kübalı öldürülür.

19’ncu yüzyıl boyunca,

Küba Tarih; Amerika, gerek adanın kendisi için stratejik önemi ve gerekse şeker endüstrisi nedeniyle, sürekli olarak adanın içişlerine karışmayı tercih eder. Hatta, bir aralar, Amerika, adayı, İspanyollardan satın almaya kalkar. Ancak: Marti’nin uyarıları ile, bu durum gerçekleşmez.

1898 yılında, bir Amerikan savaş gemisi: Havana limanda, batırılır ve içindeki 250 mürettebatı ölür. Geminin batmasına, muhtemelen ambarındaki bir patlama neden olmuş olsa da, Amerika, bunu kabul etmez ve adaya, savaş ilan eder. Ama, bu dengesiz savaş, Amerika’nın kısa sürede etkinliğiyle sonuçlanır ve aynı yıl, Adada, Amerikan egemenliği kabul edilir.

Sonraki dönemde,

Amerika, ülkede üretilen şekerin en büyük tüketicisi konumuna gelir ve ülkedeki siyasi güçleri, sürekli olarak etkisi altında tutar.

1933 yılına gelindiğinde, Batista isimli bir direnişçi, ülkenin yönetimini eline geçirir. 1940 yılında ise, devlet başkanı olur. 1944 yılında devlet başkanlığını bırakır ancak 1952 yılında bu kez, askeri bir darbe ile yine işbaşına gelir. 1959 yılına kadar, ülkedeki kötü yönetimini sürdürür.

1953 yılında ise: Kübalı isyancılar, ülkedeki askeri güçlere karşı saldırılara başlarlar. Saldırılar her ne kadar başarısız da olsa, ülke halkı, saldırının başındaki “Castro” ya karşı ilgi duyar. Castro tutuklanır ve hapse atılır. Hapisten çıktıktan sonra, Meksika’ya geçer. Bir sonraki yıl ise, 80 gerilla ile birlikte, adanın güneydoğusunda karaya çıkar. Bunların, 15 tanesi, Sierra Maestra dağlarına ulaşmayı başarırlar.

1958 yılına gelindiğinde,

Küba Tarih; Dağlardaki devrimci güçlerin saldırıları yoğunlaşır ve 1 Ocak 1959 tarihindeki Başkan Batista’nın ada dışına kaçışından sonra; Santiago ve Havana şehirlerine girerler.

Castro: ilk icraat olarak: ücret sistemini düzenler, ev kiralarını düşürür ve özel tarım arazisi mülkiyet hakkını sınırlar. Bu uygulamalar, adada yaşayan geniş kamuoyunun ilgisini çeker. Takip eden dönemde: ülkede bulunan fabrikalar, kamu kurumları ve topraklar kamulaştırılır. İşsizlik ortadan kaldırılır. Okuma yazma için parasız eğitim verilmeye başlanır. Yani, sonuçta tüm Kübalılar, mutlu olmaya başlarlar. Ancak: devrime karşı geldiği düşünenler, rahipler, din adamları ve eşcinseller tutuklanır ve çalışma kamplarına gönderilirler.

1959-1962 yılları arasındaki bu dönemde: 200 bin civarında Kübalı, ülkeden ayrılırlar. Bunlar, Amerika-Florida yakınlarındaki bölgeye yerleşirler. 1965-1971 yılları arasında ise, bu kez: yine birçok Kübalı ülkeden kaçarlar. 1980 yılında, ayrılanların sayısı, 125 bin kişidir.

1962 yılında, Sovyetler Birliği lideri Kruşçev, Küba’ya, 40 adet orta menzilli balistik füze yerleştirir. Aynı dönemde, Amerika-Sovyetler Birliği arasındaki bu füze krizi: Amerika’nın Türkiye’de bulunan balistik füzelerini geri çekmesiyle atlatıldı. Aynı yıl, Amerika, Küba için, günümüze kadar sürdürülen, abluka adlı, ambargosunu yürürlüğe koydu.

1980’li yıllarda,

Sovyetler Birliğinin çöküşü, Küba’nın sıkıntıya düşmesine neden olur. Küba yönetimi: 1990’lı yılların başında: yeni tasarruf önlemleri içeren özel bir dönemi başlatır. Ekonomisinde büyük sıkıntılar ortaya çıkan ülke, sınırlı da olsa, çeşitli ekonomik etkinlikler yaratmaya başlar. Bunların başında ise, turizm, maden ve petrol araştırmaları gelmektedir. 1993 yılına gelindiğinde, Amerikan dolarının kullanımı yasağı kalkar. 1994 yılında, ülkeyi terk etmek isteyenlere izin verilir ve 30 bin kişi daha, ülkeyi terk ederler.

Küba Pinar del Rio

Küba Pinar del Rio

Havana şehrinin batısında, Meksika körfezinin kıyısındadır. İspanyollar tarafından Küba’da kurulan son büyük şehirdir. Şehrin nüfusu, 120 bin kişi civarındadır. İsminin anlamı: “nehir çam, uzun boylu çam” demektir.

Havana şehrine olan uzaklığı: 175 km. dir. Şehir, 1774 yılında kurulmuştur. Mimari ilginçliğiyle öne çıkmaktadır. UNESCO tarafından, doğal korunma alanı olarak korumaya alınmıştır. Şehir ülkenin tarım merkezidir. Ancak, Havana şehrine göç nedeniyle, buradaki yerleşim büyük oranda azalmıştır.

Buranın en öne çıkan tarafı: dünyanın en iyi tütün yetiştirilen alanlarının, burada bulunmasıdır. Havana purolarının yapıldığı tütünlerin büyük bölümü burada üretilmektedir. Özellikle, Vinales alanını çevreleyen dağlar yani “Mototes” üzerinde, dünyanın en iyi tütün bitkileri büyüyor. Bunların çoğunun yaprakları, puro yapımında kullanılıyor ve elle kesiliyor. Daha sonra ise, üçgen ve penceresi olmayan evlerin önünde, palmiye ağaçlarının arasında, “Bohios” denilen asma yöntemiyle kurutuluyorlar.

Küba Pinar del Rio

Şehir merkezinde ise, yine Calle Jose Marti adını taşıyan cadde boyunca: neo-klasik tarzda mimari yapılar görebilirsiniz. Bu ana caddenin hemen arkasındaki sokaklarda bulunan ev ve dükkanlarda ise, puro yapılıyor ve turistlere satılıyor. Ayrıca, yine bu şehir merkezinde: Casa Garay isimli bir rom fabrikası bulunuyor. Buradan: yöreye özgü “guayabita del Pinar” isimli rom satın alabilirsiniz.

Şehirdeki ilk puro fabrikası, 1760 yılında açılmıştır. Çünkü, Küba’nın en iyi puroları, burada yetiştirilen tütün yapraklarından üretilmektedir.

Küba Pinar del Rio

Şehir, Küba standartlarına göre, mimari yönden oldukça iyi durumdadır. Şehirde, çok süslü , basımlı, neo-klasik yapılar görülüyor. Şehrin turizm yoğunluğu ise, genellikle turistlerin burada 1-2 gün geçirmeleri şeklinde olmaktadır.
Turistler özellikle: şehir merkezinde “Puro Fabrikası”nı gezerler. Ayrıca: hediyelik eşya dükkanları, Casa de la Culture olarak isimlendirilen, Kültür Evi ve bir de “Milanes Tiyatro” su, şehir merkezinde görmeniz gereken yerlerdir.

Şehirde: güneybatıya doğru ilerleyen yol: yukarıda sözünü ettiğim gibi, adada tütünün ana vatanı olan “Vuelta Abajo” bölgesine çıkıyor.

VUELTA ABAJO

Bu bölge, dünyada en büyük tütün yapraklarının yetiştirildiği bir yer olarak önem kazanıyor. Burada yetiştirilen tütün yaprakları: iğne-iplikle dikilerek, güneşin altında kurumaya bırakılıyor ve yeşilden kahverengi renge dönene kadar kurumaları bekleniyor.

Küba Pinar del Rio Vuelta Abajo
Küba Pinar del Rio

VİNALES VALLEY VADİSİ

Şehir merkezinin 27 km. kuzeyindedir. 132 km. karelik yüzölçüme sahiptir. Burası: adanın en güzel ve doğal alanlarından biridir. Küba ülkesinin ulusal parklarından en gelişmiş ve büyük olanıdır.

Sarp kireçtaşı kayalıklar da, muhteşem manzarayı bütünlemektedir. Bu kireçtaşı kayalıkların: günümüzden 150 milyon yıl önce, deniz altında oluşup çökmüş devasa mağaraların günümüze ulaşan kalıntıları olarak değerlendirilmektedir. Burada da, kalitesi biraz daha düşük tütün yetiştiriciliği yapılmaktadır. Burada: yürüyüş ve kaya tırmanışı yapabilirsiniz. Ayrıca: geleneksel tütün üretim tekniklerini de görebilirsiniz. Vadinin çevresinde, birçok ilginç tepe bulunuyor. Derin vadi tabanında, bunun dışında, taro ve muz ekili alanlar görülüyor. Ayrıca, dağınık köy evleri görülüyor.

Bölge, 1999 yılında, Ulusal Tabiat Anıtı olarak UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: geleneksel çiftlik ve köy mimarisinin oluşturduğu peyzaj, gerçekten görülmeye değerdir. Ayrıca, tütün üretiminde, hala, eski tarım tekniklerinin kullanılıyor olması da, ortaya değişik görüntüler çıkarmaktadır. Buraya yaşayan yerli halk ise, Karayipler ve Küba kültürünün etnik bir karışımını oluşturmaktadır.

VİNALES KASABASI

Küçük bir yerdir. Bu kasabanın batısında, ilginç ve görmenizi önereceğim bir yer var. İplere bağlı olarak tutulan işçiler tarafından, 120 metre yükseklikte ve 180 metre genişlikteki bir kireçtaşı alan üzerinde yapılan “Mural de la Prehistoria” görülmeye değerdir.

CASA DEL VEGUERO

Şehir merkezinden, Vinales vadisine giderken, 25’nci kilometrede bulunmaktadır. Burada: Küba’da, gayri resmi tütünün sembolü olan, “Küba’nın Marlboro adamı, çiftçi, El Nino” görülebiliyor. Onun çiftliğinin hemen yanında ise, tütün ve hediyelik eşya satılan bir yer var.

SAN DİEGO KAPLICALARI

Burada, zengin kükürtlü sular var. Sağlık yönünden çeşitli faydaları olduğu söyleniyor. Yani, burada bir “SPA” merkezi ve çamur banyosu, masaj ünitesi gibi yerler var.

PLAYA MARİA LA GORDA

Daha batıdadır. Burada: güzel kumsallar ve su altı dalış yerleri bulunmaktadır. Ancak: buranın en öne çıkan özelliği: Vinales kasabasındaki, muhteşem güzel vadinin görünümüdür. Genellikle, Havana şehrinde konaklayan turistler, buraya günübirlik gezilere gelirler.

SAROA

Yine, bölgede özelliği olan bir yer olarak öne çıkıyor. Havana şehir merkezine 63 km. uzaklıktadır. Dağ eteklerine yerleşmiş, muhteşem güzel botanik bahçesi olan bir yöredir. 25 bin hektarlık bir alanı kapsamaktadır. Bölgede, doğal su kaynakları var.
Buraya günübirlik geziye katılırsanız: orkide bahçesi, mango ağaçları, çin kirazı, kahve bitkisi ve benzeri egzotik bitkiler ve ağaçlar görebilirsiniz.

Küba Pinar del Rio Las Terrazas
Küba Pinar del Rio

 

LAS TERRAZAS

Şehir merkezinin 20 km. kuzeydoğusunda, güzel bir köy olarak öne çıkıyor. Nüfusu, 1200 kişidir. Her ne kadar büyük olmasa da, bölgenin en ilginç yerleşim yerlerinden biridir.

Köy: dağlarla çevrili ve 1970 yılında konut seferberliği ve 1971 yılında, burada büyük bir ağaçlandırma projesi uygulanmıştır. Yani, erozyonu önlemek için teraslama yapılmıştır ve zaten bu yüzden köyün adı, İspanyolca “Terrazas” yani “teraslama” anlamına gelmektedir. Burada da, köyü çevreleyen dağlar üzerinde yürüyüş yapılabiliyor.
Bölge: 1984 yılında, UNESCO tarafından, doğal biyosfer rezerv alanı olarak ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Köyün turistik aktiviteleri: biyosfer, geniş yürüyüş yolları, doğal güzellik, otellerde konaklayan turistlerin San Juan ve Los Banos bölgesindeki plajlara ulaşımı ve muhteşem doğal güzellikler içinde yüzmeleridir.

Küba Pinar del Rio

Buraya yolunuz düşerse, yaklaşık 22 metre yükseklikten akan bir şelale var, onu mutlaka görmelisiniz.

Küba Pinar del Rio Adalar

ADALAR

Şehir: Küba ülkesinin en öne çıkan tüplü dalış merkezlerinden biridir. Özellikle: plaja 200 metre yakındaki, Maria la Gorda bölgesindeki Otel, tüplü dalış meraklıları için güzel olanaklara sahiptir.

Küba Pinar del Rio Cayo Levisa

CAYO LEVİSA ADASI

Bu ada: kuzeyde, Meksika körfezindedir. Buraya bir feribot ile ulaşabilirsiniz.
Adanın uzunluğu: 3 km. dir. Toplam alanı ise, 2.5 km. karedir. Genişliği ise, bazı yerlerde, birkaç yüz metreye kadar inebilmektedir. Adanın en büyük özelliği: muhteşem güzel ve el değmemiş kumsallarının bulunmasıdır. Bu kumsalların önündeki deniz ise, berrak ve tertemiz olarak önem kazanıyor. Burada: muhteşem güzel bir plaja ilave olarak, konaklama tesisi ve tüplü dalış için gerekli tesisler bulunmaktadır. Deniz dibinde ise siyah mercanlar var ve tüplü dalış için ideal bir yerdir.

Küba Pinar del Rio Cayo Largo

 

CAYO LARGO

Şehrin güneyinde, Antil denizindedir. Ada: 25 km. uzunluğundadır. Bembeyaz kumsalı ve mavi-berrak deniziyle dikkati çeker. Adada, konforlu oteller de bulunuyor. Ancak, ana karadan daha pahalıdır.

Küba Pinar del Rio İsla De La Juventud

İSLA DE LA JUVENTUD

Burası, gençlik adası olarak da bilinir. Ada: 50 km. lik çapı ile, Küba’nın en büyük adasıdır. Özellikle, adanın güney ucundaki dalış merkezi tercih edilir.

Küba Havana Kaleler

Küba Havana Kaleler

Ülkenin en önemli kaleleri: ticaret limanı üzerinde bulunmaktadır. Bu kalelere ulaşmak için: taksi kullanmanız gerekiyor. Taksi yolu da ilginç. Taksiler, bu kalelere ulaşmak için: Canal de Entrada’nın altındaki bir su tünelinden geçerek kalelere ulaşıyorlar.
Yani: kaleler, kanalın öbür yanında, Doğu Havana bölgesindedir.

Küba Havana Kaleler Castillo De Los Tres Santos Reyes Magos Del Morro
Küba Havana Kaleler

 

CASTİLLO DE LOS TRES SANTOS REYES MAGOS DEL MORRO-EL MORRO

Bu kale: Havana körfezinin girişini korumak üzere yapılmış, yöredeki en eski kale olarak öne çıkmaktadır. 16’ncı yüzyıl sonlarında: 1589 yılında İtalyan mimar tarafından: Küba İspanya işgali altında iken yapılmıştır.

Kale, 1762 yılında, İngilizler tarafından ele geçirilmiştir. Kale yapıldığında, mevcut şehir limanının ağzı, su üzerinde, bir zincir çekilerek de korunuyormuş. Yapı: 4 katlı merkezi kışla şeklindedir.

Kaledeki büyük bir gözetleme kulesi: 1762 yılındaki İngiliz saldırısında havaya uçurulmuştur. Deniz feneri ise, 1846 yılında eklenmiştir. Hatta, bir dönem, deniz feneri okulu bulunmuştur.
Çünkü, o dönemde, bölgede korsan saldırıları çok yoğundur. Kalede, etkileyici toplar görülüyor. Bu toplar, günümüzde kötü bir şekilde paslanmış olarak görülmektedir.

Kalede, günümüzde, küçük bir sualtı arkeoloji müzesi bulunuyor. Ayrıca, kapı ve asma köprü mekanizması görülmektedir. Mevcut limanın ana ofisi, kalenin içindedir. Kuzeydoğu bölümünde: İngiltere Büyükelçisi tarafından hazırlanan ve 1762 yılı kuşatmasının anıldığı bir plaka görülüyor. Evet, kale bölgesinden Havana şehrinin manzarası muhteşem, bu güzelliği mutlaka görmelisiniz.

Küba Havana Kaleler Fortaleza De San Carlos De La Cabana
Küba Havana Kaleler
Küba Havana Kaleler

 

FORTALEZA DE SAN CARLOS DE LA CABANA-LA CABANA

Havana şehrinde mutlaka görmeniz gereken yerlerden biridir. Diğer ismi “Saint Charles Fort” dur. El Morro kalesinin güneyindedir.
Limanın yanında; Havana körfezinin doğu tarafında bulunan bir kaledir. 1764-1774 yılları arasında, İngilizler tarafından inşa edilmiştir. Daha sonraki dönemde, Florida ile takas edilmesi sonucu buraya gelen İspanyollar tarafından kale, daha da geliştirilmiştir.

Kale yapısının, Amerika kıtasındaki en büyük kale yapısı olduğu bilinmektedir. Çok iyi korunarak günümüze gelmiştir. Özellikle, surları çok etkileyicidir. Kalenin bulunduğu tepenin yüksekliği: 60 metredir. Takip eden dönemlerde, kale yapısı, bir hapishane olarak kullanılmıştır. Özellikle: Batista rejimi sırasında, 1959 yıllarındaki devrim sırasında, hapishane olarak kullanılmıştır. Hatta, Che Guavere liderliğindeki devrim ayaklanmaları sırasında, bu kale devrimciler tarafından ele geçirilmiş ve Küba devrimi, uzun süre buradan yönetilmiştir. Kaleyi ziyaret ederseniz, Che’nin ofisini de görebiliyorsunuz.

Günümüzde: burası, bir park olarak düzenlenmiştir. Park alanında, halka açık evler ve çok sayıda müze bulunmaktadır. Her gün saat: 21.00’de, buradan top atışı yapılıyor. Anlamı ise, şehir kapılarının kapanmasıdır.

Küba Havana Kaleler Castillo San Salvador De La Punta
Küba Havana Kaleler

 

CASTİLLO SAN SALVADOR DE LA PUNTA

Havana limanının batı giriş bölümündedir. Yani: El Morro kalesinin bulunduğu, limanın önemli ve stratejik bir giriş kapısı gibi yapılmıştır. Yani, Havana körfezinin girişini korumak için tasarlanmıştır. Çünkü, o dönemde, korsanlar, bölge için büyük tehlike oluşturmaktadırlar.

Yapı: 1559 yılında inşa edilmiştir. 1582 yılında ise, Ada Valisi Juan de Tejeda tarafından güçlendirilme çalışmalarına başlanmıştır. 1595 yılında, büyük bir kasırga sırasında, kalenin ince surları büyük hasar görmüştür. 1602 yılında ise, surlar yeniden inşa edilmiştir. 1630 yılında, El Morro kalesinin anlatırken söylediğim gibi, bu iki kale arasına, deniz üstüne, bir bakır zincir çekilerek, körfezin girişi kapatılıyormuş. Zincir, o döneme ait bazı gravürlerde görülmektedir.

1997 yılında, bu kale de büyük bir restorasyon çalışması yapılmıştır. Bu restorasyonda, kale bölgesinde oluşturulan park alanında: çarpıcı kırmızı seramik fayanslar kullanılmıştır. Hemen kale önündeki alanda ise, ağır bir yük ile batmış olan bir İspanyol gemisi batığının bazı kargoları kurtarılmıştır.