Adanın en büyük ikinci şehridir. Havana şehrinin 870 km. güneyinde kalmaktadır. Şehirde, sömürge döneminden kalma, çok sayıda bina bulunmaktadır. Çünkü, şehir ilk olarak: 1514 yılında kurulmuştur. 1533 yılına kadar ise, adanın başkentliğini yapmıştır. 1898 yılında, Amerika ve İspanya askeri güçleri, burada, büyük bir savaş yapmışlar ve İspanyollar yenilmiştir. Ayrıca, devrimci mücadele sırasında şehir etkin rol oynamıştır. Castro: 1 Ocak 1959 tarihinde, Santiago şehri ana meydanında, zaferini ilan etmiştir.
Şehir:
Sierra Maestra dağlarıyla çevrelenmiştir ve özellikle yazın aşırı sıcak oluyor. Sierra Maestra dağları, şehrin manzarasına güzel bir görüntü sağlar.
Ayrıca: şehir, salsa dansının çıkış yeridir. Vurmalı çalgılar eşliğinde, burada, muhteşem salsa dansları sergilenir. Öğrenmek isteyenler için de salsa kurslarının verildiği yerler var. Her yıl “Temmuz” ayında, şehirde “Karnaval” şenlikleri yapılmaktadır.
Nüfus: 2002 yılı sayımlarına göre: 430 bin kişidir. Sömürge döneminde, şehir, İspanyol armadasının, Karayipler’deki ana üssü olarak kullanılmıştır. Ayrıca: Afrika’dan gelen kölelerin gemilerinin adadaki varış noktasıdır. Günümüzde de, burada yaşayan halkın büyük bölümü, Afrika kökenlidir.
Şehrin turistik özelliklerinden öne çıkanlar: sömürge binaları, Küba ülkesinin ilk katedrali, Amerika kıtasının ilk bakır madeni, Küba ülkesinin ilk müzesidir. San Pedro de la Roca ve del Morro kaleleri, UNESCO tarafından kültür mirası olarak kabul edilerek koruma altına alınmıştır. Her iki kale de, şehrin doğusundaki dağlarda, Fransız kahve platolarında görülmektedir.
Ayrıca: Uluslararası Seyahat Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu (FIJET) tarafından verilen “Altın Elma” turizm merkezi ödülünü, Latin Amerika şehirleri arasında, yalnızca bu şehir almıştır. Şehirde, 15 müze bulunmaktadır.
ESKİ ŞEHİR
Şehrin en ilgi çeken bölümüdür. Burada “Parque Cespedes meydanı” denilen yerdeki Belediye binasının balkonunda, biraz önce sözünü ettiğim, Castro konuşması yapılmıştır.
Meydanda, Belediye binası yanında, bir katedral bulunuyor. Bu katedral “Nuestra Senora de la Asuncion” katedralidir.
İlk olarak, 1528 yılında: Dominik mimar Miguel Ramirez de Salamanca tarafından inşa edilen dini yapı, 1555 yılında tamamlanmış, zamanla hasar görmüş ve günümüzdeki son durumunu, 19’ncu yüzyılda almıştır. Günümüzdeki yapının cephesi 34 metre, genişliği ise, 27 metredir. Katedralin içinde, 1963 yılında açılan bir “Rahip Müzesi” bulunmaktadır.
Meydanın batı kısmında:
Casa de Diego Velazquez yapısı bulunmaktadır. Bu yapı: 1516-1530 yılları arasında, adanın ilk villalarının temelini atan kişiye aittir. Yani: bu yapı, adanın en eski evlerinden birisidir. Günümüzde, burada bir müze bulunuyor. Müzenin ismi: Museo de Ambiente Historico Cubano. Burada: evin yapıldığı döneme ait mobilyalar ve oyma ahşap işlemeler görülüyor.
Yine meydanın yakınlarında: Hotel Casa Granda oteli bulunuyor.
Meydanın doğusu yönünde: Calle Heredia uzanıyor. Burası: şehrin kültür ve turizm merkezidir. Yapımına 1986 yılında başlanmış ve 1991 tarihinde tamamlanmıştır. Heredia ismi, Santiago de Cuba’lı ünlü bir şairden gelmektedir.
Buradaki “Casa de la Trova” isimli konser salonunda, adanın tüm ünlü sanatçıları, bir zamanlar sahne almıştır. Hergün, öğleden sonra, gecenin ilerleyen saatlerine kadar, burada her türlü müzik icra edilir. Küba müziğinin tüm farklı türlerini burada dinleyebilirsiniz. Salonun seyirci kapasitesi, 2452 kişiliktir.
Caddenin hemen aşağısında ise, Museo del Carnaval Artex müzesi bulunuyor. Bu müzede, Santiago Karnavalına ait fotoğraflar ve nesneler sergileniyor.
Bölgenin yakınlarında:
“Museo Provincial Emillio Bacardi” isimli bir müze var. 1899 yılında kurulması düşünülmüş olmasına rağmen, 1922 yılında kurulabilmiştir. 1927 yılında ziyarete açılmıştır.
Bu müzede: Küba sanatının en önemli örneklerini görmek mümkündür. Eserler, 3 sergi salonunda sergilenmektedir. Bu odalar: arkeoloji odası, tarihçe odası ve sanat odasıdır. Müzede, ayrıca: bağımsızlık savaşından kalma çeşitli objeler sergileniyor. Ayrıca: birkaç tane mumya görülmektedir. Özellikle, 3000 yıllık Mısır mumyası ilgi çekiyor.
Avenida Jose A.Saco bölgesi: şehrin en önemli alışveriş caddesidir. Cadde: 1950’li yıllardan bu yana, hareketlidir.
Şehirdeki diğer öne çıkan bir bölge:
Padre Pico merdivenleridir. 52 basamaktan oluşmaktadır. 1899 yılında, Belediye Başkanı Emilio Bacardi tarafından yaptırılmıştır. Bu merdivenlerin ismi, şehirde, fakirlere yardım eden bir rahibin adından gelmektedir. Hatta: Castro, devrimci mücadelesinde, bu merdivenlerin bulunduğu bölgede, Batista hükümeti güçlerini, yoğun ateşe tutmuş ve mağlup etmiştir. Günümüzde, merdivenlerin bulunduğu bu bölgede, şehirliler, çeşitli oyunlar oynamak üzere oturmaktadırlar. Bu merdivenlerden çıktığınızda ise, Museo de la Lucha Clandestina isimli bir müzeye ulaşabilirsiniz. Bu müze, şehrin sömürge döneminden kalma en güzel evlerden birinde kurulmuştur. Müzenin balkonundan Santiago şehrinin mükemmel manzarasını görmek mümkündür.
Müzenin pek fazla uzağında olmayan bölgede: Casa de las Tradiciones isimli bir kültür merkezi bulunuyor. Burada, insanlar canlı müzik eşliğinde dans ederek eğlenebiliyorlar.
Padre Pico merdivenlerinin batı bölümünde: tren istasyonunun güneyinde “Cesar Escalante Puro Fabrikası” bulunuyor. Bu puro fabrikasına da uğrayabilirsiniz. Küba’nın en eski “Rom” fabrikası ise, Ron Caney ismiyle, burada bulunuyor. Fabrika: 1838 yılında kurulmuştur. Günümüzde, bu fabrikada paketlenen rom şişeleri, Santiago de Cuba etiketiyle etiketlenerek satışa sunulmaktadır.
SANTİAGO ŞEHRİ ÇEVRESİNDE GEZİLECEK YERLER
Öncelikle, şehir merkezinden 3 km. uzaklıktaki, Melia Santiago isimli otelin bulunduğu bölgeye gitmelisiniz. Buraya yakın uzaklıkta: Castro’nun 1953 yılında bir kısım arkadaşı ile birlikte saldırı düzenlediği “Moncada Kışlası” bulunuyor. Bu tarih: yani 26 Temmuz tarihi, ülkede “Miting günü” olarak kutlanır ve resmi tatildir.
Saldırının düzenlendiği kışla binası ise, günümüzde bir okul ve müze olarak kullanılmaktadır. Museo Historico 26 de Julio müzesi: fotoğraflar yardımı ile, devrime giden yol anlatılmaktadır. Yine burada devrimcilerin kan lekeli üniformaları, dağlarda yaşanan dönemde kullanılan eşyaların bazıları ve 26 Temmuz kol bantları sergilenmektedir.
PLAZA DE LA REVOLUCİON
Moncada bölgesinin kuzeyinde, açık bir meydandır. Bu meydanda bir anıt var. Anıt: bağımsızlık savaşı kahramanlarından Antonio Maceo’yu, şaha kalkmış bir at üzerinde betimliyor.
CEMENTERİO SANTA IFİGENİA
Limanın kuzeyindedir. Burası: birçok Kübalı devrim kahramanının yattığı bir mezarlıktır. Bunların en ünlüleri ise: Jose Marti’dir. Martinin mezarı üzerine, gün boyunca güneş ışınları düşmesi için, mezar yapısı, sekizgen şekilde tasarlanmıştır.
CASTİLLO DEL MORRO-SAN PEDRO DE LA ROCA
Şehir merkezinden 7 km. uzaklıktadır. Kaleye ulaşmak için bir taksi tutmalısınız.
1639 yılında, yörede ilk kale kurulması için çalışmalara başlanır. 18’nci yüzyılda, Küba’da, askeri kalelerin altın çağı olarak adlandırılan bir dönemdir. Bu dönemde mevcut kaleler onarılmış ve stratejik bölgelere, ilave kaleler yapılmıştır. Bu görülen kale de, yine aynı dönemde, Santiago şehrinin limanını korumak için büyük bir kayalık tepe üzerine yapılmıştır. İspanyol-Amerikan askeri mimarisinin en eksiksiz ve en iyi korunmuş bir örneğidir.
Bulunduğu tepeden liman ağzını görmekte ve etkilemektedir. Kalenin bütün hendekleri, topla dolu surları, açılır-kapanır köprüleri ve geçitleri ilgi çekmektedir. Kale yapısı: UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
PARQUE BACONAO
Burası bir parktır. Şehir merkezine 40 km. uzaklıktadır. Doğal hayatı koruma alanı olarak önem kazanmaktadır. Kıyı boyunca, doğuya doğru giden 12 km. uzunluğundaki dolambaçlı yol: dağları aşıp, La Gran Piedra denilen yere ulaşır.
Park alanı içinde: araba müzesi, akvaryum ve heykeller ve ünlü taş hayvanat bahçesi bulunmaktadır.
Burası: 1987 yılında UNESCO tarafından Dünya Biyosfer Rezervi Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.