Tunus Kartaca

Tunus Kartaca

Kartaca kentinin kurulması hakkında anlatılan bir efsane var.

Şöyle ki: Fenike’nin Tyros kralının; bir oğlu (Pygmalion) ve bir kızı (Elissa) vardır. Kral baba ölünce, halk: oğul Pygmalion’u kral seçer. Elissa ise, zengin amca ile evlenir.

Ancak: kral Pygmalion, zengin amcanın altınlarına göz diker ve onu öldürür. Bunun üzerine, iki kardeş, denize açılarak ülkelerinden kaçmak zorunda kalırlar.

Denizdeki yolculuk: buraya kadar sürer ve buraya vardıklarında yerel halk, onlara, bir öküzün postekisi büyüklüğündeki bir alana yerleşme hakkı verirler.

Ancak, Elissa: postekiyi, ince ince keserek ve uç uca ekleyerek, Kartaca kentini kuracak kadar toprak elde eder ve bu alana kraliçe olur.

Bu sırada: komşu krallardan biri, kraliçe Elissa’ya talip olur, onunla evlenmek ister. Elissa, evlenmek istemez, ancak oyalamak için süre ister. Sonra  da, hazırlattığı odun yığınının üstüne atlayarak, kendini yakar.

Bu kadar değil. Kartaca’nın kuruluşuna ait, beğendiğim bir söylenti daha var. Onu da anlatmak istiyorum.

Bu efsanede de, başrolde: Fenike prensesi Elissa var.

Elissa

Kendi ülkesini kurmak üzere, yanına ülkenin en güçlü 50 erkeği ile birlikte, denize açılır. Günümüzdeki Kıbrıs adasına gelirler ve orada konaklarlar.

Gece olduğunda, adet olduğu üzere, Kıbrıs adasında yaşayan kadınlar, çırılçıplak denize girerler.

Fenikeli erkekler, bunlar içinden en beğendiklerini yanlarına alırlar ve hep birlikte yola devam ederler.

Bugünkü Kartaca bölgesine geldiklerinde ise, yeni kenti bu verimli  topraklar üzerinde kurarlar.

Tunus Kartaca

Evet, işte Kartaca kentinin kuruluşuna ait efsaneler. Fenike dilinde: “Kart-Hadast” sözcüğü: “Yeni kent” anlamına gelmektedir. Ülke dilindeki ismi: Carthage.

MÖ.815 yılında: bir ticaret limanı olarak kurulmuştur. Ancak, kent yerleşimi: Byrsa tepesindedir.

MÖ.146 yılında, Romalılar tarafından yağmalanan şehir: daha sonra yeniden kurulmuştur.

Ancak, Arapların, 8’nci yüzyılda, Tunus’u kurmalarının ardından: kullanılmayarak, harabeye dönmüştür.

Kartaca: Tunus ülkesinin, günümüze kadar ulaşan en eski kentidir. UNESCO tarafından, Dünya Kültür Mirası Listesine alınarak korunmaktadır.

 

Şimdi de Geç Roma Döneminde Kartaca:

Modern Tunus kentinin genişleyen banliyölerinin altında kalan Kartaca kent merkezi, en azından UNESCO’nun himayesinde uluslararası ekipler tarafından yürütülen son zamanlardaki kazılara kadar, geniş oranda bilinmez olarak kaldı.

 

Kartaca, Kuzey Afrika kıyısındaki en geniş korunaklı limana sahipti ve Batı Akdeniz ana hattında, hayati bir konumu işgal ediyordu.

Batıya Atlantik’e doğru uzanan deniz kıyısı, kuzey rüzgarlarına açık, kayalıklardan ve dağlardan bir barikattı.

Procopius, o tarafta hiçbir liman olmadığı gözlemini nakletmektedir.

Buna karşın, Kartaca’nın kendisi sadece demirleme imkanı sağlamıyordu.

Fakat Avruya’ya geçişin en kısa yolunun güney ucundaydı ve karşıdaki Sicilya, Kartaca’ya Roma’dan daha yakındı.

Kent, karayoluyla Numidia hinterlandına bağlanıyordu ve bu yollardan birisi, Bagradas nehir vadisine ulaşıyordu.

Kartaca, zenginliğinin çoğunu, başta Byzacena ve Afrika Proconsularis’in tepe bayırlarında üretilen tahıl ve zeytin olmak üzere, zirai ürünlerden elde ediyordu.

Bölge, aralarında büyük kırsal malikhanelerin serpiştiği küçük ve orta ölçekli kentler şebekesiydi ki, bu malikhaneler V yüzyıla kadar gelişen kent kültürü ortaya çıkarmıştı.

İskenderiye gibi, Kartaca ve hinterlandı, dış tehditlere karşı kayda değer bir güvenlik düzeyinden de faydalanıyordu.

Numidia ve Afrika Proconsularis kentlerinin birkaçı, III ve IV yüzyıllarda surlara sahipti ve Kartaca’nın kendi savunma sistemi, tuhaf bir şekilde, kentin Vandalların eline geçmesinden sadece 14 yıl önce ancak 425’de inşa edildi.

Byrsa diye bilinen bir akropol, kente hakimdi ve planlı bir cadde şebekesi vardı.

Mozaiklerle süslü ayrıntılı kent malikhaneleri ve halk eğlencesi bütün yapılar repertuvarını hipodrom, amfitiyatro, tiyatrolar ve odeonlar, bazilika kiliseleri ve devasa Antoninus hamamı dahil, hamam yapıları oluşturuyordu.

Geç IV yüzyıl Kartacasındaki yaşam, Augustinus’un esaslı ve unutulmaz eseri İtiraflar’ın çarpık lensi vasıtasıyla bilinmektedir.

İtiraflar, 2 husus üzerinde durmaktadır.

Öğrencilerin gürültücü ve bohem hayatları ile arenalarda ve tiyatrolarda sunulan kamu eğlenesinin zorlayıcı heyecanları.

Buralarda ortaya çıkan ahlaksızlıklar ve kanlı sonuçlar, Augustinus ve arkadaşları için takıntı ve tiksinti kaynağı olan ahlaki tehditler ortaya çıkarıyordu.

Genç adamın itirafları, kentin sosyal ve ekonomik hayatının daha geniş bir resmini sunmamaktadır.

Ancak Kartaca piskoposu olmuş olsaydı, Augustinus’un yazılarından söz konusu hayata ilişkin böyle bir resim ortaya çıkabilirdi.

Kartaca, 439’da Vandalların eline geçti ve Vandal kralı, önceden eyalet valisinin ikamet ettiği Byrsa’daki makama oturdu.

Gaiseric, Kartaca’nın hinterlandı Afrika Proconsularis’in en iyi topraklarının kontrolünü ele geçirdi ve bu toprakları kurayla yeni bir kalıtsal topraklı sınıf oluşturacak olan savaşçılarına dağıttı.

Esas kurban, Vandalların elinde müsadereye ve organize kovuşturmaya maruz kalan, Katolik Hıristiyanlar ve yerel kent konseyinin mensupları dahil ve Afrika’da mülkleri olan Romalı senatörlerdi.

Bunların bazısı Suriye’ye bazısı da İtalya’ya kaçtılar.

Kalanların barbarlar tarafından köleleştirildikleri anlatılmaktadır.

Neredeyse özellikle Proconsularis’e sınırlandırılan Vandal varlığı, yazıtların dağılımı ve arkeolojik buluntularla teyit edilmektedir.

Afrika’nın 533’de yeniden fethedilmesinden sonra İustinianus toprakları sırasıyla özel mülk sahiplerine, devlete ve kiliseye iade etmek için tedbirler aldı.

Procopius, Kartaca’nın Theodosius surlarını ve liman cephesini, yeni stoalar ve karısının adından dolayı Theodoriane diye adlandırılan bir halk hamamını yeniden inşa ettirdiği için İustinianus’u övmektedir.

İustinianus, deniz surlarının içinde bir manastır ve Theotokos ile mahalli bir aziz olan Prima için kiliseler inşa ettirdi.

Kentteki arkeolojik çalışma, bu dönemde inşa edilmiş 4 kilisenin yerini tespit etti.

Bu yapıların varlığı, Vandal işgalinden sonra Kartaca’nın esas itibarıyla dini yapılar vasıtasıyla yeniden inşa edildiğini teyit ediyordu.

Görünüşü göre, VII yüzyıl boyunca kilise inşaatları sürdürüldü fakat kentin geri kalanının gerilemesi gibi, 698’de Arapların eline geçmeden önce meskun bölge de önemli ölçüde daralmıştı.

 

 

Tunus Kartaca Antik Kent Gezisi

ANTİK KENT GEZİSİ

Antik kentteki kalıntılar: çok geniş bir alana yayılmıştır ve bu yüzden: yürüyerek gezmeniz gerekiyor. Bu nedenle: uygun kıyafet ve özellikle ayakkabı giymenizde büyük yarar var.

Tunus Kartaca

Kartaca antik kentinin kalıntıları: Tunus kent merkezinin, yaklaşık 19 km. kuzeydoğusundadır. Buraya: TGM elektrikli trenleriyle kolaylıkla ulaşılabiliyor. Kartaca yolu üzerinde: Tunus şehrinin limanı olan: Guletta bulunuyor.

Buradaki kale, 1536 yılında, V. Karl tarafından yaptırılmıştır ve Berberi korsanlar, tutsaklarını, bu kalenin zindanlarına kapatırlarmış.

Trenden: Kartaca-Salammbo istasyonunda inin. Deniz yönünde, kısa bir yürüyüş sonunda: bir tapınağa ulaşılıyor.

Tunus Kartaca Tofel Tapınağı

TOFET  TAPINAĞI

Kartacalılar: ilk çocuklarını, tanrıları Tanit ( bereketi simgeleyen ana tanrı) ve Baal Hammon (ana tanrının karısı) adına, burada kurban ederlerdi.

Özellikle: Kartaca antik kentinin, batı bölümündeki Tanit yöresinde, bu uygulamaya ait birçok kanıt bulunmuştur.

Bu kanıtlar sonucu: çocuklar önce boğuluyor, sonra kemikleri kurban taşında yakılıyor ve kalıntıların içine konulduğu kaplar: oyma-işlemeli mezar taşlarının altına gömülüyordu.

Bu mezar taşlarının örneklerini: Bordo Müzesinde görmek mümkün.

Tunus Kartaca
Tunus Kartaca

Tapınağın hemen önünde: Pön limanı var. Burası: dairesel görünümlü liman olup, küçük bir kanalla, ticaret limanına bağlanmaktadır. Denizcilik limanını  hemen yanındaki küçük müzeyi de, sakın ihmal etmeyin ve mutlaka gezin-görün.

Tunus Kartaca
Tunus Kartaca

Buradan sonra: Habib Burghiba Bulvarı üzerinde ilerleyin ve hemen sağınızda, deniz yönünde yine bir müze var. Paleo Hıristiyan Müzesi.

Daha sonra “Kartaca Demerk” var. Burası: Kartaca antik kentinin: Magon Semti olarak biliniyor. Burada: devam ettiğinizde, hemen solda: en yukarıda sözünü ettiğim gibi, Kartaca şehrinin ilk kurulduğu Byrsa tepesi görülüyor.

Tepenin hemen azcık ilerisinde ise, muhteşem güzel bir müze görülüyor. Ama, tepedeki bu müzeye ulaşmak için, biraz yokuş yukarı yürümeniz gerekiyor.

Tunus Kartaca Ulusal Müzesi

KARTACA ULUSAL MÜZESİ

Müzede: Kartaca’da egemenlik kurmuş, bütün uluslara ve  dönemlere ait eserler sergileniyor. Ama özellikle: Fenike ve Roma dönemlerine ait: steller, lahitler, amforalar var.

Bunun yanında: Yunan ve yine Roma dönemlerine ait: heykeller görülmeye değerdir.

Tunus Kartaca

Müzenin hemen yanında: Fenike evlerinin kazılarının sürdürüldüğü, arkeolojik kazı alanı var. Bu Fenike evlerinde: su kuyuları ve atık su sistemi (pembe renk ile belirlenmiş) dikkati çekiyor.

Müzeden sonra, kara yönünde ilerlediğinizde, bir katedral karşınıza çıkıyor.

Tunus Kartaca St Louis Katedrali

ST. LOUİS KATEDRALİ

Bu yapı: 13’ncü Haçlı Seferleri sırasında, 1271 yılında, burada ölen, Fransa kralı Louis için, 1890 yılında inşa edilmiştir.

Burada: her yıl Ekim ayı içinde düzenlenen klasik müzik festivalinin yapıldığı, Acropolium var. Çünkü:  burası günümüzde bir kültür merkezi olarak kullanılıyor.

Tunus Kartaca

Evet, Habib Burgiba Bulvarından ilerlediğinizde, Muhammed Ali Bulvarı ile kesişen yerde, yine Roma dönemine ait mutlaka görmeniz gereken bir alan var.

Tunus Kartaca

ANTONİUS PİUS HAMAMLARI

Bunlar: MS.2’nci yüzyılda yapılmış ve günümüze ulaşmıştır. Ancak, çok büyük bir alana yayılmıştır.

Bu büyük alanda bulunan komplekste: zamanında yaklaşık 100 odalı bir hamam yapısı bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak, bu yapının, günümüze yalnızca temel kalıntıları kalmıştır.

Hamamda: klasik Roma hamamlarının hepsinde olduğu gibi, soğukluk, ılıklık, sıcaklık gibi bölümler ile birlikte, mozaikler, yüzme havuzları, çeşmeler, freskler, masaj odaları, yemek salonları, hizmet mekanları ve iç avlular bulunuyor.

Burada: zengin Romalı ailelerin çocuklarına eğitim verilen bir de okul bulunuyor.

Tunus Kartaca
Tunus Kartaca

Habib Burgiba Bulvarından ilerlemeye devam ediyorsunuz ve bu kez, karşınıza Roma villaları çıkıyor. Burada: bir odeon ve çok sayıda villa kalıntısı görülüyor.

Bu villalardan bir tanesi restore edilmiş ve müze olarak ziyaret mümkündür. Burada, antik dönemdeki gündelik hayata ilişkin, bilgiler sunuluyor.

Burada: deniz kıyısında ise, yakın geçmişte yapılan ve günümüzde de kullanılan “Başkanlık Konutu” görülüyor. Masmavi gökyüzü ve yemyeşil tepelerin oluşturduğu güzel manzarada, günümüze ait bir yapı.

Sanırım: Habib Burgiba, kendini Hannibal gibi görerek, bu antik kalıntıların tam orta yerine, Başkanlık sarayı yaptırmış.

Aynı yerde, kara kısmında ise, Odeon var. Odeon bölümünün hemen berisinde ise, Hadrianus Tiyatrosu var.

Tunus Kartaca Hadrianus Tiyatrosu
Tunus Kartaca

HADRİANUS TİYATROSU

Tiyatro: 20’nci yüzyılda restore edilmiştir. Her yıl, Kartaca Uluslar arası Festivali, burada yapılıyor. Bu festivalde: müzik ve  tiyatro etkinlikleri düzenleniyor.

İşte böyle. Romanın bir zamanlar en büyük düşmanı ve rakibi, Kartaca, burada kurulmuş, ancak bu gördüğünüz kalıntıların hiçbiri Kartaca döneminden kalma değil. En başta da söylediğim gibi, Romalılar, Kartacayı ele geçirince  taş taş üstüne koymadan yakıp-yıkıp yok etmişler ve daha sonra, yıllar sonra kendi şehirlerini kurmuşlardır.

Yani, şehir Roma kültürü eseri. Ama, gerçekten günümüze ulaşan, sayılı Roma kültürü şehir kalıntılarından biri. Gidip görmek, özellikle tarih severler için, muhteşem bir keyif olabiliyor.