“Toros’un yamaçlarında hem Olympos Dağı hem de aynı adı taşıyan müstahkem bir yerleşim Zeniketes’in karargahı olarak kullanılmaktaydı ki oradan büyüt Lykia, Pamphylia, Pisidia ve Milyas gözetlenebiliyordu. Fakat bu dağ Isauricus tarafından ele geçirilince Zeniketes kendini ailesiyle birlikte ateşe verdi. Korykos, Phaselis ve Pamphyia’nın birçok bölgesi onunda. Ama Isauricus hepsini ele geçirdi. ” (Strabon)
Evet, bu şehir, Roma döneminde önemini yitirinceye kadar bölge kentlerine egemen olabilecek kadar güçlü bir dağ yerleşimiydi. Roma döneminde sahilde Olympos (Korykos) limanı geliştiğinde konum ve önem değiştirmişlerdir.
Olmpos’tan itibaren Çillidere boyunca 750 m yükseğe çıkıldığında ulaşılır.
Arazinin doğal yapısına uygun biçimlenmiş yerleşim, sur duvarlarıyla çevrilidir. Ana kayalığın çok sarp olduğu kesimlerde dahi duvar örülmüştür. Yer yer erozyonla akan duvarlar doğu ve kuzeyde daha iyi durumdadır. Kalenin ana girişi güneydoğu köşededir. Sur duvarlarının taş işçiliği bölgede örnekleri bilinen Geç Helenistik karakter gösterir. Ana girişten itibaren başlayıp kenti kateden ana cadde boyunca önemli yapılar konumlanmıştır. Bazı ara sokaklar da ana aksa bağlanmaktadır.
Merkezi konumdaki agora, kenti biçimlendiren planın odağındadır. Revakla çevrili yapının batı kesiminde dükkanlar dizilidir. Tapınak bölgesinde bulunan yazıt, kentte Zeus yanında Artemis e de tapınıldığını gösterir. Çoğunlukla Helenistik Dönemden kalan yapılar içinde Roma dönemi kalıntıları da vardır.
Bunlardan biri muhtemelen safran depolamak için kullanılmış olması düşünülen magazin yapısıdır. Yapının cephesinde bulunan yazıtta “Tanrı Olympios’a Epaphrodettos oğlu Arrianos ve falanca kızı İthia bu binanın dış cephelerini Agathopous’un sıva ustalarına iş takipçiliği yaptığı dönemde şükran borcu olarak adadılar” Bu yazıtla Zeus Olympios’a tapınıldığı anlamı yanında, daha da önemlisi ve az bulunan bir yazılı bilgi olarak bölgede bir inşaat ustaları, sıvacı firmaları olduğunu belgelemiştir.
Yerleşimin ana giriş güzergahına yönelen yamaçlarında nekropol bulunmaktadır. Görünen mezarlar anıtsal oda mezarlarıdır.
Musa Dağı:
MÖ 77 yılında savaşta canına kaybedinceye dek Roma Komutanlarına direnen Zeniketes’in korunaklı kalesiydi. Zeniketes, buradan tüm bölgeyi kollayabiliyor ve Yeni Olympos’taki önemli liman sığınağını koruyabiliyordu.
Cicero “Roma generali Servilius’un nasıl bir yiğitlikle Olympos’u teslim aldığını ve ganimetleri taşıdığını ve Zeniketes’in de kalesini terk etmediğini ve ölümü seçtiğini” anlatırken, aslında MÖ 2’nci yüzyılın ilk çeyreğinde İmparatorluk gücüne karşı duran bir korsan kralın cesaretini anlatıyordu.
Zeniketes’in kalesinin neresi olduğu tartışılmaktaydı. Örneğin: birçok araştırmacı sahildeki liman kalesi olduğunu öne sürmüştür. En son olarak: Eski Olympos’un varlığını ve Musa Dağının Zeniketes’in kalesi olduğu söylenir. Zeniketes’in kalesi, sığınağı Musa Dağıdır. Akdeniz’e korku saldığı gemilerinin sığınağı ise Yeni Olmpos limanıdır. Dodona Zeus Tapınağına demir strigilis adayan Zeniketes, Kiliklayı bir demircidir veya yerli birisi olarak kabul görür.