Balıkesir Erdek

Balıkesir Erdek

Erdek uzun yıllar, yakın çevresinde yaşayan insanların deniz özlemini giderdikleri bir turizm alanı olarak hizmet verdi ve günümüzde de vermeye devam etmekte. Yakın çevresi dedim, gerçekten; Erdek-İstanbul arasındaki yolculuğunuz en fazla 2 saat sürüyor. Şöyle ki; İstanbul Yenikapı’dan her gün Bandırma’ya hızlı feribot seferleri var.

Yaklaşık 2 saatlik bir feribot yolculuğundan sonra Bandırma’ya varıyorsunuz ve 15 dakika sonra ise Erdek. Bandırma-Erdek. 17 km. Kara yolunu tercih ederseniz, İstanbul-Erdek: 350 km. Ankara-Erdek: 499 km. Yaklaşık 7 saatlik bir yolculuktan sonra varabiliyorsunuz. Erdek-Balıkesir: 107 km. Erdek-Bursa ise; 117 km. Tüm bu saydığım yollar, nispeten düzgün, asfalt ve yoğun kullanılan yollar.

TARİHİ SÜREÇ

Buranın tarihi; MÖ.7’nci yüzyıla kadar dayanıyor. Tarihi süreçte; “Artake” adıyla geçmiş. Artake; İskitler’in, efsanevi krallarından birinin ismi. Ünlü yazar Heredot’a göre: Artake, MÖ.7’nci yüzyılın başlarında, bütün Kapıdağ yarımadasıyla birlikte, yakınındaki Kyzikos şehrinin egemenliği altına girer. Öyle ki; Kyzikos şehrinin bir dış mahallesi konumuna gelir.

Ancak, zamanla Kyzikos şehri, büyük bir depremle yıkılır, yerle bir olur. Bunun üzerine: Artake şehri ön plana çıkar. Yine de, tarihi süreç içinde; bölgede, önemli bir merkez olamaz. Yalnızca; üzüm, şarap, zeytin ve zeytinyağı üretimi ve ticaretiyle ön plana çıkar. Bölgede, Türklerin egemenliği, 1339 yılında görülür.

Balıkesir Erdek

GENEL

Erdek, Türkiye’deki ilk sayfiye yerlerinden biridir. Bölgede turizm, 1959 yılından bu yana sürmekte. Şöyle ki; ben, yaşamımda, ilk kez Erdek’e 1966-1968 yılları arasındaki dönemlerde gittim. O yıllarda Erdek; beton yapılardan çok, çadırlı kampinglerden oluşan bir tatil yöresiydi. Son olarak, 2006 yılında gittim. Elbette, bu geçen süre içinde, çok gelişti ve değişti. En büyük değişim ise, elbette yapılaşmada oldu. yani; eski-bakir Erdek gitmiş, yerine her yanı; otel, motel, pansiyon, kafeterya vb. gibi beton yapılar dolu bir Erdek gelmiş.

Bu ara da, kalabalık da cabası. Vehbi Koç, uzun yıllar tatil için burayı seçmiş ünlülerden. Ama, burada yabancı turist göremezsiniz. Sanırım bunun en büyük nedeni: yabancı turist, daha çok; sıcak deniz, güneş, kumsal ve eğlenceli-lüks tesis istiyor. Bunlar, yani bu özellikler, burada yok. Bizim yerli turistler ise; güneyin sıcak ve nemli ortamından bunalınca, buranın nemsiz ve nispeten daha serin ortamını tercih ediyorlar.

Neyse; devam edelim. Erdek’te 12 km. sahil şeridi var. Bu şeritte; ince kum var, çakıl yok. Denizde; kıyıdan 30 m. boyunca yosun var. Bu yosun olayı; çocuklar için olumsuz sonuçlar yaratıyor. Çünkü; yosuna basmaktan çekiniyorlar. Deniz; dalgalı bir deniz yapısında değil, genelde hep çarşaf gibi bir deniz yüzeyi görmek mümkün. Ancak; buranın en büyük sıkıntısını hemen başta söylemekte sanırım yarar var. Buranın denizinde, rüzgarın esme yönüne göre (denizden karaya doğru estiğinde) kıyı yani kumsal, muhteşem bir “deniz anası ” sürüsü ile doluyor.

Aslında bunlar zararsız canlılar, ama sonuçta denizde yüzmeye çalışan insanlar için ve özellikle çocuklar için; çekince yaratıyorlar. Denize giriyorsunuz; hemen burnunuzun dibinde bir deniz anası, kolunuzu atıyorsunuz, avucunuzun içine bir deniz anası geliyor, hoş olmuyor. Yalnız, bu durum sürekli değil. Dediğim gibi, rüzgarın esme yönüne göre değişiyor, yani şansınıza kalmış. Bazen, günlerce deniz anası işgalindeki bir kumsal, bazen tek-tük deniz anası. Bilmiyorum, şansınıza veya tahammül seviyenize kalmış.
Bu tertemiz ve az tuzlu, Akdeniz’e nazaran serin deniz suyu, maalesef bu tür sıkıntılar yaratıyor. Yoksa; deniz temiz, suyun içinde ayak parmaklarınızı rahatlıkla görebiliyorsunuz. Ama işte bunu yani deniz anası olayını iyi düşünün. Zaten, aslına bakarsanız, Belediyenin plajlarla tam olarak ilgilendiğini söylemekte pek mümkün değil. Çünkü geldiğinizde göreceksiniz: plajlarda yeterli temizlik yapılmıyor, denizde yüzerken deniz anaları yanında, bir bakıyorsunuz hemen önünüzde bir pet şişe görmek, çok olağan bir manzara.

Erdek denilince, yalnız bunlar değil elbette. Örneğin: Erdek’te, güneş doğarken denizden doğar, batarken yine denizde batar. Bu görüntüyü izlemenin tadına doyamazsınız. Ama, yine de, bu güzellikleri uzun süre yaşamak mümkün değil. Burada, sezon 2-3 ay ile kısıtlı. Yazın, turizm sezonunun açılmasıyla birlikte, mevcut nüfus yaklaşık 5 katına çıkıyor. Buranın diğer bir özelliği de, bayanların yalnız başına, tatile gelebilecekleri bir yer olması imiş. Yani; güvenli bir yer.

Erdek’in iklimi: bölgede ılıman Marmara iklimi görülüyor. Yakınlarındaki Kapıdağ’ın ormanlık iç bölgeleri, ilgi çekici. Cumhuriyet döneminden önce, Kapıdağ, Rum nüfusun en yoğun yaşadığı yerlerden biri imiş.

Burada; 1990 yılından bu yana: Erdek Şenlikleri adı altında Erdek Belediyesince düzenlenen, kültür ve sanat şenlikleri yapılıyor.

NE YENİR

Erdek’te meşhur tost var. Bunu tatmadan ayrılmayın. Hemen merkezde bulabilirsiniz. Bunun dışında, elbette balık önereceğim. Sonuçta, burası sahil kasabası ve insanları, turizm yanında balıkçılık yaparak geçimlerini sağlıyorlar. Doğal olarak balık ama elbette, restoranlarda sipariş vermeden önce, menü ile ilgili gerekli pazarlığı yapmak şartıyla.

Yoksa; hiç ummadığınız bir hesap pusulası ile karşılaşabilirsiniz. Bunun dışında, balık yemeği sevmeyenler için, Erdek sokaklarında bol miktarda kebapçı da bulunmakta.

NE SATIN ALINIR

Erdek’ten ne satın alınır? Erdek denilince akla: kırmızı soğan, zeytin ve zeytinyağı gelir. Gerek kendiniz için ve gerekse yakınlarınıza hediyelik olarak, bunları alabilirsiniz.

Balıkesir Erdek

GEZİ ROTASI-PLANI

Evet, Erdek denilince, Erdek 3 bölgeden oluşuyor: şehir merkezi, kamplar bölgesi, Ocaklar köyü.
Çevre yolundan, Adnan Menderes caddesine, sola dönün. Doğruca gittiğinizde, limana ulaşacaksınız. Burada; küçük bir ada var, Zeytinli ada. Burası; uzun yıllar, sporla ilgili Bakanlığın elinde imiş. Şimdi, Belediye’ye devredilecekmiş. Sonuçta; adadaki tesislerin halka açılacağını duydum, güzel bir uygulama. Ama bir şey daha duydum. Bu adayı Fenerbahçe Spor Kulübü almış?

Bu durumda, doğal olarak, tesislerin halka açılması hayal. Neyse, burada yani liman çevresinde; çay bahçeleri, kafeteryalar ve barlar var. Bunlar; gece geç saatlere kadar açık. Burada; gerek denizi ve gerekse balıkçıları izleyebilirsiniz. Özellikle, belirli saatlerde tuttukları balıkları sergileyen, ağlarını onaran balıkçıları ve rengarenk teknelerini görebilirsiniz. Burada yürüyün, yorulunca çay bahçelerinde, sıcak çayınızı yudumlayın.

Daha sonra, merkeze doğru ilerleyin. Merkezde, her çeşit ihtiyacınızı karşılayacak mağazalar ve güzel yemekler yiyebileceğiniz lokantalar var. Bol miktarda, balık restoranı ve kebapçı bulabilirsiniz.

Devamında; Ali Haydar sahil bandına çıkın. Sahil bandında: kumsalda, tertemiz havada, kuş seslerini dinleyerek yürüyüş yapabilirsiniz. Özellikle, akşamları, sahil yolundaki çay bahçelerinde, her türlü canlı müzik bulmak mümkün. Sol yanınız deniz, sağ yanınız ise çay bahçeleri. Ayrıca; otel, motel, pansiyon ve kampingler de var.

Plajlar; Edincik’ten başlıyor, Çuğra’ya kadar uzanıyor.

Pazar ve pazartesi günleri, Erdek’te iseniz, mutlaka, merkezde kurulan pazar yerine gidin. Burada; şifalı otlar, baharat çeşitleri, sebze türleri satın alabilirsiniz.

Bunların dışında, Erdek’te, 1 saatinizi açık hava müzesini gezmek için ayırın, hemen merkezde. Sonra: limanda tekne turları var, zamanınız varsa bunlara katılıp, Kapıdağ yarımadasının çevresinde bir tur atmayı sakın ihmal etmeyin. Ayrıca: tarihe ilginiz ve merakınız varsa, Kyzikos antik kentine gidin. Özellikle: Hadrianus Tapınağı kalıntıları görülmeye değer. Çünkü, yapıldığı antik dönemde, dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilmekte imiş.

KAMPLAR BÖLGESİ

Buraya ulaşmak için, Düzler köyünden sonra, OPET benzin istasyonundan, 300 m. sonra sahil kesiminden ilerleyerek gitmeniz gerek. Bu yol, zeytinliklerle çevrili. Erdek’in en güzel sahil ve tesisleri, bu yörede. Adı üstünde, kamplar bölgesi. Burada, resmi kurum ve kuruluşların kampları var. Özellikle: çok büyük bir Askeri Kamp var. Erdek Özel Eğitim ve Dinlenme Merkezi adı altında. Düzler köyünün ilerisindeki sahil şeridinde. Sahilde, bir şerit halinde uzanıyor.

Deniz kıyısında; Aquapark benzeri, denize doğru inen kaydırakları var. Ama; daha öncede belirttiğim gibi, rüzgar ters estiğinde, yani belirsiz zamanlarda, burada da deniz kıyısında, deniz anası istilası söz konusu. Bu durumda: çocuklar özellikle denize girmeye çekiniyorlar. Evet, askeri kamp, önde; plaj ve tesisler, hemen arkada ise yine ince bir şerit halinde, iki katlı kalma yerleri var.

Tesisleri mükemmel. Fazla yüksek bina olmaması avantaj. Ancak, buraya yalnızca askeri personel ve yakınlarının girebildiğini unutmamak gerek. Yarımadanın konumundan ve rüzgarın yönünden dolayı, bu bölgenin denizi, Erdek merkeze göre daha temiz ve plajı daha kumlu.

Balıkesir Erdek Çuğra Mevkii

ÇUĞRA MEVKİİ

Bandırma-Erdek kara yolunun 20 nci km.de. Erdek merkezinde, kamplar istikametinde, asıl otellerin bulunduğu yöre burası. Tüm güzelliklerden yararlanmak istiyorsanız, Çuğra mevkiini seçmelisiniz. Zaten, oteller, Erdek merkezinden ziyade, bu bölgede yoğunlaşmış.

Erdek de sahil kesimindeki bu uç noktada, Temmuz ve Ağustos aylarında, gün batımını izlemek büyük keyif. Uzun plajda, inci gibi kum ve pırıl pırıl bir deniz var. Hemen geride ise, çınar ağaçlarının altında çay bahçeleri. Onların gerisinde ise, yoğunlaşan otelleri görebilirsiniz. Burada sıralanan otellerin dışa açık tesislerinde bulunan restoran, kafeterya ve barlar da hayat, tüm hızı ile sürüyor.

Balıkesir Erdek Açık Hava Müzesi

AÇIK HAVA MÜZESİ

Hükümet konağının karşısında. 1948 yılında kurulmuş. Kyzikos antik kentinde bulunan: Helenistik ve roma dönemi kalıntıları olan: Afrodit heykelleri, diğer heykeller, dikilitaş, yazıtlar, mezar stelleri, kabartmalar, levhalar, mozaik parçaları, Hadrianus Tapınağına ait sütun ve başlıklar sergileniyor. Buraya mutlaka gidin. Zaten hemen merkezde olması avantaj. Tarihi kalıntılara merakınız varsa, ilginizi çekebilecek bir yer.

Balıkesir Erdek

ERDEK ÇEVRESİ

Balıkesir Erdek Ocaklar Köyü

OCAKLAR KÖYÜ

Tam bir tatil beldesi. Ormanlık bir yer. Serin, yazın sıcak günlerinde bile bu tatlı serinlik muhteşem. Ama, alt yapı sorunları tam olarak çözülememiş. Buranın denizi de, maalesef, diğer yerlerde olduğu gibi, yoğun deniz anası akınına uğramış. Sessiz, tabiatla baş başa olunabilecek bir yer.

Kumsalı uzun (3 km.) ve bu yüzden kalabalık olmuyor. Erdek’in en güzel bölgelerinden biri. Konum olarak; Kapıdağ yarımadasının batısında kalıyor. Erdek merkeze, araba ile 10 dakika uzaklıkta. Şirin, temiz bir köy. Deniz ve dağlar, hala bakirliğini koruyor.

Balıkesir Erdek Kyzikos

KYZİKOS ANTİK KENTİ

Bandırma yönünden gelinirken, Erdek girişte: “Kyzikos” tabelasını göreceksiniz. Takip edin. Erdek merkeze 9 km. uzaklıkta. Toprak altında kalıp, otların örttüğü bir kent. Bugün, kısmen ayakta. Burada; antik çağlarda, çok büyük bir medeniyetin yaşadığı biliniyor. Miletos’tan gelen göçmenler tarafından kurulduğu sanılmakta. Bu ilk yaşayanların, Trak’ların bir kolu olan Dolionlar oldukları ve şehrin kurucusunun da, kral Kyzikos olduğu biliniyor.

Burada; 1902 yılında kazılar başlamış. Burada bulunan eserler; Erdek Açık Hava Müzesinde ve İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergileniyor. Ören yerinde ise; nekropol, roma tiyatrosu ve surların bir kısmı görülüyor. Şehre ait kalıntılar yaklaşık 11 km. karelik bir alana yayılmış durumda. Bu harabeler arasında; bugün, yalnızca tonozlu temelleri ve çevreye yayılmış mimari parçaları bulunan Hadrianus Tapınağı ( kentin 1 km. ilerisinde) şehrin roma dönemindeki ihtişamı hakkında fikir vermekte.

Bu tapınak; roma döneminde, dünyanın yedi harikasından biri olarak tanınıyor. Akropol ise; Hamamlı köyü sınırları içinde. Hamamlı köyüne ise, Bandırma-Erdek kara yolunun orta noktasındaki Aşağı Yapıcı köyünden ulaşmak mümkün. İki köy arasındaki uzaklık; 8 km.

Balıkesir Erdek Kapıdağ Yarımadası

KAPIDAĞ YARIMADASI

Erdek’ten Ocaklar köyüne doğru ilerliyorsunuz, Narlı ve İlhanlı köyleri var. Sonra: Doğanlar-Turanlar-Ormanlı-Ballıpınar-Çayağzı-Çakıl-Karşıyaka-Tatlısu-Aşağıyapıcı köyleri geliyor. Sonra; Bandırma’ya ulaşırsınız. Yarımadasın çevresi, yaklaşık 110 km. Yol çoğunlukla asfalt. Ancak: Turanlı-Çayağzı arası bozuk. Çağağzı ve çevresindeki köyler, eski Rum köyleri. Şimdi ise, buralarda, Selanik’ten gelen göçmenler yerleştirilmiş.

Arabanız ile bu rotada bir tur atabilirsiniz. Ancak, yollar dar, bunu göze almanız gerek. El değmemiş sahil ve koyları, balıkçılıkla geçinen köyleri göreceksiniz. Buranın en büyük özelliği ise, yalnızca burada yetiştirilen kırmızı soğan. Bu soğanlar: rengi, tatlı ve sulu olması ile ünlü. Sonra; zeytin. Evet, burada zeytin çok yaygın. Çizme, kırma, sele gibi birçok çeşit zeytin bulabilirsiniz.

Balıkesir Erdek Paşa Limanı Adası

PAŞA LİMANI ADASI

Erdek ile Avşa adası arasında kalıyor. Marmara adasından sonra, bölgenin ikinci büyük adası. Eski adı: Haloni olan adanın günümüzdeki adı ise; Kaptan-ı derya Lala Şahin Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasının, buradaki limanı üs olarak kullanmasından almış. Ada; tarihi süreç içinde; haçlı donanması ve zaman zaman da Arap işgallerine uğrar. Daha sonra ise, uzun yıllar Bizans egemenliğinde kalır. Adada; Poyrazlı, Harmanlı, Balıklı ve Tuzla adında yerleşim yerleri var. Buranın en büyük özelliği; yine deniz ve kumsalları.

EKİNLİK ADASI

Eskiden Koutali yani Kaşık adası olarak da bilinirdi. Komşusu olan Avşa adasından, kıyıları yüksek, dar bir boğaz ile ayrılıyor. Adanın en yüksek yeri: kaşık tepesi. Toprakları, tarıma daha elverişli. Küçük nüfuslu, tek bir köyü var. Turistik pansiyonlarında konaklamak mümkün.

Balıkesir Erdek Avşa Adası (Türkeli Adası)

AVŞA ADASI: (TÜRKELİ ADASI)

Paşalimanı adasının batısında. Yapısı: büyük ölçüde granit katmanlardan oluşmuş. Basık görünümlü, alçak bir ada. Erdek’e gelipte, Avşa adasını ziyaret etmeden gitmek olmaz. Erdek’ten 18 km. uzaklıkta. İster feribotla, ister tekne gezintileriyle avşa adasına her gün Erdek’ten seferler düzenleniyor. Bu adanın çevresi tamamen plaj. Bu plajlar çok temiz, deniz pırıl pırıl.

Marmara denizinde, hala temiz yerlerin kaldığını görmek insanı mutlu ediyor. Doğal plajları yanında: diskotekleri sabahın ilk ışıklarına kadar faal. Diğer mekanlar ise, gece yarısında kapanıyor. Yani; tam bir eğlence adası. Hafta sonu kaçamakları için uygun. Sahil şeridinde, zengin eğlence mekanları var. Bölgenin diğer adaları içinde; şarapçılığı ile en ünlü olanı. Eski adı, tarihte, Ophioussa veya Afousia olarak geçiyor. Daha sonra, burada bulunan Meryem Ana Manastırı ile özdeştirilerek Panaya da denilmiş.

En önemli yerleşim alanları; yazlık evler, pansiyonlar ve turistik tesisler, adanın batı kumsalı boyunca uzanan Türkeli Köyü ile, adanın doğusunda yer alan Yiğitler köyünde. Dikkat, buranın şarapları çok meşhur, ilginizi çekerse satın alabilirsiniz. Hani; Erdek’ten değil de, İstanbul’dan Avşa adasına ulaşmak isterseniz, o da mümkün. İstanbul’dan deniz otobüsü ile, 3 saat civarında, doğrudan Avşa adasına ulaşmanız mümkün. Yaz sezonunda, İstanbul’dan, her gün deniz otobüs seferleri olmakta.

MARMARA ADASI

Buranın en büyük özelliği: antik çağdan bu yana, saf mermer ocaklarının bulunması. Adadaki ilk yerleşim: antik çağda Miletoslularca kurulmuş. Ancak, tarihi süreçte, birçok kez, Fenikeliler tarafından yağmalanmış. Roma döneminde değerli Kyzikos mermerlerinin çıkarıldığı ve aynı zamanda sürgün yeri olarak kullanılmış. Dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen, ünlü Mausoleum’un kaplama ve kabartmaları da buradan götürülmüş.

SONUÇ

Evet, Erdek gezi rehberi, tur programı, nereler gezilir, nereler görülür, ne yenir, ne satın alınır. Erdek işte böyle. Eğer beklentileriniz: sakin ve fazla sıcak olmayan bir hava ve deniz ise, burayı tercih edin. Belli başlı büyük şehirlere yakınlığı büyük avantaj. Ayrıca; güneydeki büyük otellerin fiyatlarının yanında, burada daha ekonomik bir tatil yapabilirsiniz, yani ucuzluk da buranın avantajı. Ama, bunların yanında; denizin yosunlu olması ve deniz analarının bulunmasını iyi düşünün. Ayrıca; sezon kısa, sezon dışı gittiğinizde serin havanın etkisiyle denize girme imkanınız olmaz.
Tercih sizin, iyi tatiller.

Bandırma tanıtımı yazısı.

Balıkesir tanıtımı yazısı.

Bursa tanıtımı yazısı.

Balıkesir Ayvalık Altınova

Balıkesir Ayvalık Altınova


Altınova, İzmir ve Ayvalık’a yakın olması nedeniyle, önem kazanmış bir belde.

ULAŞIM

Altınova: İzmir-Çanakkale karayolu üzerindedir. İzmir’e 144 km. uzaklıktadır. Balıkesir’e ise: 150 km. uzaklıktadır.

Balıkesir Ayvalık Altınova

GENEL

Altınova: dümdüz bir ova üzerinde kurulu. Sahili ve pırıl pırıl denizi, görülmeye değer eşsiz güzellikler sunuyor. Yaz aylarında; birçok yazlıkçı, buraya yerleşmekte ve bölgenin nüfusu aşırı artmakta.

Deniz: tertemiz. Derin değil, Deniz içinde, yaklaşık 125 metre ilerlediğinizde, anca boy seviyesine ulaşılıyor. Kıyı şeridinde: sörf, yelken, kano, su kayağı, balık avcılığı, su altı sporları yapmak da mümkün. Özellikle: tüplü veya tüpsüz dalış merakı olanlar için, Altınova sahillerinde, denizaltında keşfedilmeyi bekleyen, muhteşem güzellikler var.

Balıkesir Ayvalık Altınova

Kumsal: granit kayalardan oluşmuş olan incecik kumlarla örtülü. Deniz ve kumsal yani kıyı seviyesi aynı. Bu özellik: dünyada ender rastlanan bir durum olması nedeniyle ilginç.

Ayrıca: burada, ülkemizde ender bulunan doğal bir mendirek de var. Kumdan bir mendirek oluşmuş. Bu mendirek, Altınova’nın önünü kapatarak, balıkçı tekneleri için bir barınak oluşturmuş. Bu mendireğin; Midilli Adasına bakan dış tarafında, gündüz denize giriliyor, gece ise amatör balıkçılar, balık tutuyorlar.

Altınova’nın denizden komşusu ise: Yunanistan’ın Midilli Adası. Midilli Adası, Altınova’ya, yaklaşık 12 mil uzaklıkta. Hava uygun olduğu takdirde: bu adayı görmek ve hatta ada üzerindeki evleri seçebilmek mümkün. Özellikle: akşamları, ada üzerindeki evlerin ışıkları, rahatlıkla görülüyor. Tabii, bu ışıkları izlerken, hemen dibimizdeki böyle bir adanın, Yunanistan’a ait olmasının handikap yaşamamakta mümkün değil.

Evet, Altınova; genel anlamda: aşırı hareketlilikten yorulan ve bunalanlar için, sessizlik ve sakinliği tercih edenler için, ideal bir tatil yeri.

GEZİ PLANI

Altınova’ya girdiğinizde, kendinizi yerleşim yerlerinin ortasında buluyorsunuz. Hiç iniş-yokuş yok. Her yan dümdüz. Altınova caddeleri, bisiklete binmek için biçilmiş kaftan. Yerleşim yerlerini geçiyorsunuz, birkaç virajdan sonra, iskele mevkiine çıkıyorsunuz.

Çok miktarda, yazlıkçı konutları ve siteler var. Daha sonra: iskele yönünde ilerleyin, 1.5 km. kadar gittikten sonra, muhteşem üçlü olan: plaj, köprü ve Dalyan’ın yanına varacaksınız. Plaja özel arabanız ile giderseniz, iskele yanındaki otopark dan yararlanabilirsiniz.

Balıkesir Ayvalık Altınova

 

Burada: köprüler var. Karadan plaja geçmeyi sağlayan köprüler. Kumsal: ince ve ufak kumlu.

Çoğu insan, buraya emekli mekanı diyor. Yine de, bu tatil yöresi, büyük-küçük herkesin ilgisini çekiyor. Genellikle: Ankara, Kütahya, İstanbul, İzmirli ve sakinliği seven insanlar, kendi bütçelerine göre düzenledikleri evlerinde: bahçe eğlencesini ve zevkini yaşıyorlar. Denizden, sahilden, kumdan yararlanıyorlar. Bar, disko gibi yerler olmadığından, gürültü yok. Sakin, rahat, huzurlu bir tatil cenneti burası.

Burada: gün batımı yaklaştığında, sahilde, özel kafelerde dinlenen insanlar, yaz mevsimi geldiğinde yayalara da açılan köprüden geçip, kumsalın istedikleri yerinde denize girebiliyorlar. Granit taşlardan oluşmuş kumda, neredeyse, hiç toprak yok. Yine, bu kum, 125 metre denizde yürüdüğünüzde, ancak boy veriyor. Yani, deniz çok sığ.

Evet, Altınova da, akşam bittiğinde, güneşin eşsiz dansıyla vedasını gözlemleyin. Hava uygun ise, sabaha kadar, insanlar yine bu plaja gelip oturuyorlar. Sohbet ediyorlar ve serinliyorlar. Ayrıca, havanın açık olduğu günlerde, Midilli Adasında bulunan evlerin ışıkları da, çok net olarak izlenebiliyor.

ZEYTİN ÜZERİNE, BİR YAZI

Evet, bu bölgede, zeytin ve zeytin yağı çok önemli. Bölgenin insanı, özellikle zeytin ve zeytinyağını bol olarak tüketiyor.

İzmirli Homeros: bir gün Ege kıyılarını gezerken yorulur. Bir zeytin ağacının gölgesine oturur. Zeytin ağacı, Homeros’u hemen tanır ve kulağına, şöyle fısıldar : “ Herkese aitim ve kimselere ait değilim. Sen gelmeden önce buradaydım ve sen gittikten sonra da burada olacağım”. Son yıllarda; Batı Anadolu’da üretilen, bütün zeytinyağlarını “Ayvalık Zeytinyağı” diye pazarlıyorlar. Zeytinyağı, evet herkesin ama Ayvalık’ta üretilen yağ, farklı.

Çünkü: Ayvalık’ta kış aylarında yaşanan karayel ve poyraz fırtınalarının yarattığı, büyük ısı farklılıkları, zeytinin kalitesini olumlu yönde etkilemekte. Bunun sonucunda: zeytin, berekettir, sağlıktır. Özellikle: zeytinyağının, kalp rahatsızlıklarını önlediği söyleniyor. Zaten: yöre insanı, kalp rahatsızlıkları en az olan insanlar.

Bunun sonucunda: Altınova’da ne alalım, hediyelik ne satın alalım diye düşünürseniz, tek önerim olacaktır. Zeytinyağı alın. Gerçek anlamda, zeytinyağını buradan başka yerde bulamasınız. Burada; birçok restoranda yapıldığı gibi, siz de buradan satın aldığınız zeytin yağını bir kaba koyun ve üzerine, birkaç baharat ilave ederek, ekmek ile tüketin. Önce, garipsense de, inanın muhteşem bir damak tadı. Mutlaka deneyin. Ayrıca: buraya özel, Ayvalık Tostu yemeyi de unutmayın. Bu tost, son yıllarda, çoğu yerde yapılıyor olsa da, buraya has bir tat olması nedeniyle, özellikle burada denemenizi öneriyorum. Tadı, muhteşem.

ALTINOVA YEMEK KÜLTÜRÜ

Ayvalık’a özgü yemekleri arasında: karadiken (deniz kestanesi), Ayvalık’a antik çağdaki adını veren: Kidonia, yeşil zeytinyağında ahtapot salatası ve kağıtta düğmeli ahtapot güveci bulunuyor. Elbette, başta akız olmak üzere, onlarca antioksidan ot da masaları süslüyor.

TARİH

Altınova beldesinin eski adı: Ayazmend’tir. Kelime anlamı olarak: “Kutsal ve Şifa getirici kaynak” anlamına geliyor.

Altınova’nın tarihi: MÖ.3000 yıllarına kadar dayanıyor. Yel değirmeni höyüğünde yapılan kazılarda çıkan arkeolojik buluntular: Balıkesir Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Yel değirmeni Tepesi olarak da isimlendirilen, Ayazmend şehrinin kurulduğu yerin, o zamanlar, önemli bir tekstil merkezi olduğu tahmin ediliyor. Evet: Yel değirmeni Höyüğü. Altınova kasaba merkezinin 2 km. güneybatısında bulunuyor. Denizden, 2.5 km. içeride, 8 metre yükseklikteki ova tabanında, 5 metre kadar yükselen, küçük bir tepe.

Altınova Hisar Mahallesi, Ayazmend’in ilk kurulduğu yer olması bakımından önem taşıyor. 16’ncı yüzyıla kadar, bu mahallede, sur kalıntıları varmış.

Bizans’ın, bölgeyi terk etmesinden sonra, yoğun bir Türkmen nüfusu, bölgeye yerleşir. Bunlar, bölgede Karesi Beyliğini kurarlar. 1361 yılında, Karesi Beyliği, Osmanlı topraklarına katılır. Fatih Sultan Mehmet; Midilli kuşatmasında, karargahını Altınova’ya kurar.

Yeniçeriler, donanma gemileriyle, Kadırga iskelesinden , Midilli Adasına geçerler. I. Dünya Savaşında, Osmanlı İmparatorluğu yenilince, 29 Mayıs 1919 tarihinde, bölge, Yunanlılar tarafından işgal edilir. 14 Eylül 1922 tarihinde kurtarılana kadar, Altınova, Yunan işgali altında kalır. Mustafa Kemal Atatürk: 1934 yılında, burayı ziyaret eder. Ovada, uçsuz bucaksız sapsarı buğday başaklarını görünce, buranın ismi “Altınova” olmalı, çünkü ovalar, altın gibi sapsarı ve verimli der. Bunun üzerine, eski adı Ayazmend olan beldenin ismi, Altınova olarak değiştirilir.

Balıkesir Ayvalık Altınova

SONUÇ

Altınova: size, tertemiz ve bir deniz, deniz altında renkli bir dünya ve dalış imkanları, tatilinizi geçirdiğiniz yerde, yüzlerce yıl önce insanların yaşamış olmasının yarattığı tarihi geçmiş sunmaya hazır. Hem denizi, hem de yeşili seviyorum ve tatilimi böyle bir ortamda geçirmek istiyorum diyorsanız, gidin Altınova’ya. Tatilinizi, olağanüstü denizi ve kumsalı ile, yemyeşil ovasında gezintiler yaparak geçirebileceksiniz. Özellikle, güneşin batışını seyredin, muhteşem bir güzellik göreceksiniz.

Küçük bir yer. Bir caddeden oluşan çarşısında dolaşın. Bu arada, bir süre önce, burada meydana gelen ve bölgede sıkıntı yaratan olayları belki hatırlayacaksınız. Bu tür olaylar, burada pek sık rastlanan cinsten değildir.
Buraya gelmenizi olumsuz yönde etkilememeli.

Güzel bir yer. İyi tatiller.

Ayvalık tanıtım yazısı.

Balıkesir tanıtım yazısı.

Edremit tanıtım yazısı.

Burhaniye tanıtım yazısı.

Menemen tanıtım yazısı.

Aliağa tanıtım yazısı.

 

Balıkesir Ayvalık

Balıkesir Ayvalık


Türkiye’nin Ege kıyılarında; nispeten daha nemi olmayan ve serin havası ile, güney kıyılarına nazaran tercih edilen, mavi ve yeşilin bir arada bulunduğu, tarih kokan bir belde.

Balıkesir Ayvalık
Balıkesir Ayvalık
Balıkesir Ayvalık
Balıkesir Ayvalık

          

Evet, ülkemizin bu güzel turizm diyarına, son olarak Temmuz 2018  tarihinde gittim ve en son görüşlerimi de, yazıya ekliyorum. Son gittiğimde, Ayvalık yine eski havasında idi. Şehir merkezindeki trafik sıkışıklığı, nemli olmayan havası, masmavi denizi ve Arguvan çiçekleri, Alibey adası, Sarımsaklı plajları. Fakat, daha önce denize girme şansım olmamıştı, bu kez gittiğimde Sarımsaklı sahillerinden denize girdiğimde, ayağıma deniz kestanesi dikeni battı. Sonradan öğrendim ki, bu yörede, bolca deniz kestanesi varmış ve insanlar, denize girenler, sık sık bu durumdan mağdur oluyorlar ve sağlık kuruluşlarının yolunu tutuyorlarmış. Evet, Ayvalık yöresinde denize girenler için, deniz ayakkabısı kullanmalarını öneriyorum. Bunun dışında, Ayvalık’ta geçen zamanım gayet güzel ve muhteşemdi.

Balıkesir Ayvalık
Balıkesir Ayvalık
Balıkesir Ayvalık

       

Ayvalık denilince: buradaki kiliseler, camiler, manastırlar ve ilçe sokaklarındaki tarihi taş evler, adalar, koylar ve su altı güzellikleri, deniz ürünlerinden oluşan muhteşem lezzetler, Ayvalık tostu, zeytini, zeytinyağı, Alibey Adası, kara parçası ile bu ada arasındaki boğaz köprüsü ve son olarak Şeytan Sofrası. İnanın tüm bunların yanında, Ayvalık’ta yaşayabileceğiniz birçok güzellik daha keşfedebilirsiniz.

Balıkesir Ayvalık Cunda Adası
Balıkesir Ayvalık Cunda Adası
Balıkesir Ayvalık Cunda Adası

 

Özellikle: İlçe merkezindeki, tarihi taş evlerin bulunduğu sokaklarda ve sahilde gezmelisiniz. Sahildeki restoranlarda, deniz ürünleri ve özellikle yöresel otlardan oluşan aperatiflerden yemelisiniz.

Hatta: herhangi bir pişme işlemine tabi tutulmadan, sadece zeytinyağı ile terbiye edilen deniz kestanesi bile yemelisiniz. Sonra: Alibey Adası, sonra Şeytan Sofrasından güneşin batışı.

ULAŞIM

Evet: Ayvalık; özellikle, İzmir olmak üzere, İstanbul’a yakın olması nedeniyle tercih ediliyor. Şöyle  ki: İzmir, yalnızca 125 km. uzaklıkta. Yani; İzmir’den çıktığınızda, yalnızca 2 saat sonra, Ayvalık’a ulaşabiliyorsunuz. Bu büyük avantaj.

Ankara-Ayvalık ulaşımı ise: 640 km. Ankara-Eskişehir-Bursa üzerinden buraya ulaşmak mümkün.

İstanbul-Ayvalık arasındaki ulaşım için, iki alternatif söz konusu. Bunlardan birincisi uzun olan yol. Şöyle ki, 520 km. olan bu yol için, İstanbul-İzmit-Bursa-Ayvalık yolunu izlemeniz gerekiyor. Diğer daha kısa olan yol ise, 475 km. Bu yol için: İstanbul-Tekirdağ-Çanakkale-Ayvalık istikametini izlemeniz gerekiyor.

Ayvalık; bunun dışında kara yolu ile: Bursa’ya 277 km. (4.5 saat) Bandırma’ya: 225 km. Çanakkale’ye:167 km.(3 saat) , Bergama’ya: 45 km., Truva’ya: 154 km., Efes’e: 239 km. uzaklıkta.

Evet, bu arada, Ayvalık; Yunanistan’ın Midilli Adasına da çok yakın olması ile öne çıkan bir ilçe. Midilli Adasına, feribot ile, Ayvalık’tan yalnızca 2 saat sonra ulaşılıyor.

AYVALIK’ TA NE YENİR

Ayvalık’a özgü: en önemli yiyecek: sosis, sucuk, kaşar, turşu, mayonez, ketçap gibi malzemelerden hazırlanan “Ayvalık tostu”. Diğer önemli bir yiyecek, tüm Balıkesir ilinde yaygın olarak yapılan ve höşmerim olarak da bilinen “Höşmerim tatlısı”. “Papalina” olarak bilinen bir balık türünün (çaça balığı) genellikle meze olarak tüketilen; ızgarası ve zeytinyağında unla yapılan kızartması da, Ayvalık’ın önemli yemekleri arasında sayılır.

Bunun dışında: burada bulunduğunuz sürede: Ege’nin ünlü zeytinyağlı ot yemeklerini de mutlaka tadınız. Son bir öneri: deniz kestanesi yemelisiniz. Zeytinyağında harika.

Ayvalık’tan ne satın almalıyım, ne satın alabilirim, hediyelik olarak diye düşünürseniz. Mutlaka: zeytin ürünleri, cam kavanozlarda zeytin çeşitleri, zeytin yağlı sabun veya her boyutta bulabileceğiniz gerçek sızma zeytinyağı satın alabilirsiniz. Gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için, inanın, bundan daha iyi ve güzel hediye olamaz. Nasıl ki, İzmit için pişmaniye bir simge ise, Ayvalık için simge, zeytin ve zeytinyağı. Özellikle, zeytinyağı.

ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI

İnsanların, zeytin ağacı ile tanışıklığı, 8000 yıldır süregelmektedir. Bir çok kaynakta yazılı olduğunu göre: Tufana yakalanan Nuh Peygamberin, gemisinden uçurduğu beyaz güvercin, bir süre sonra, ağzında bir zeytin dalı ile geri dönerek, tufanın bittiğimi haber verir. Bu nedenle, zeytin dalı ve beyaz güvercin, barışın simgesi olmuştur.

Hıristiyanlar, zeytini “talih ve barış” işareti kabul ederler. Elçiler, haber getirdiği zaman: zeytin dalı takdim edilirdi. Yunanlılar ve Romalılar; zeytin ağacının şerefli geleneğini; zeytinliklere girme, yetiştirme ve toplama işlemlerini, yalnızca iyi ve dürüst insanların yapmasına izin vererek sürdürmüşlerdir.

Bugün; Girit kralı Minosun, Knossos’taki sarayında bulunan zeytinyağı küpleri ise, MÖ.2500 yıllarında, Girit adasının en önemli geçim kaynağı olan, zeytinyağı ticaretinin tanıklığını yapmaktadır.

Kur-an da da; zeytinden; mübarek bir bitki olarak bahsedilmiş: ramazanda, hurma, su ve zeytin ile iftar edilmesi, tavsiye edilmiştir.

Bugün; Ayvalık: özellikle zeytin ağacıyla örtülü topraklarındaki 2.5 milyon zeytin ağacı ile, Ege’nin zeytin başkenti durumundadır.

GENEL

Kentin yerleşim düzeni, amfiteatr şeklinde olup, dar cadde ve sokaklar ve birbirine bitişik evler, görülmeye değer. Özellikle: Rumlar döneminden kalan, evlerin yapısı ve mimari özellikleri, görülmeye değer. Zamanınız varsa, Ayvalık sokaklarında, bu tarih kokan sokaklarda, rahat rahat dolaşın. Bu geziniz sırasında: İlçedeki, 6 tarihi cami, 6 kilise ve 2 manastır kalıntılarını görebileceksiniz.

Evet, Ayvalık’taki yaşamın en güzel yanı; buranın rüzgarlı bir bölge olması. Özellikle: burada, Lodos ve Poyraz rüzgarları hakim. Yaz’ın en kavurucu sıcaklarda ise; İmbat ve Meltem rüzgarları esmektedir. Bu rüzgarların tümü: serinletici etki yaratır. Özellikle: öğlen saatlerinde, Batı’dan esmeye başlayan, iyot kokulu İmbat rüzgarı, buradaki yaşama ayrı bir keyif verir.

Balıkesir Ayvalık
Balıkesir Ayvalık

Ayvalık denilince: tüm turistik özellikleri yanında: buradaki başlıca sanayi kuruluşları olan: zeytinyağı, sabun ve zeytin fabrikalarını da görmeden geçmemek gerek. Buraya geldiğinizde: Zeytin ve zeytinyağı üzerine kurulu bu fabrikalar zaten dikkatinizi çekecek. Siz de, burada bulunduğunuz süre sonunda, dönüşte, mutlaka, zeytin ürünleri veya zeytinyağı almayı unutmayın. Ayvalık’ta bulacağınız: zeytin ve zeytinyağını, inanın başka yerde bulamasınız. Mutlaka alın, ama özellikle yol üstündeki seyyar satıcılardan ziyade, belli başlı yerlerden alın ki, yanılma ve kötü kaliteli alma şansınız olmasın.

Ayvalık denilince, dalış turizmi de akla geliyor. Bölgede, mercan resifleriyle birlikte, 60’a yakın dalış bölgesi bulunmaktadır. Bu nedenle: zengin dip yapısı ve tartışmasız berraklıktaki denizi ile, su altı fotoğrafçıları ve dalgıçlar için vazgeçilmez bir cennet köşesidir. Ayvalık’ta, tüplü ve tüpsüz her türlü dalışa uygun alanlar bulunmaktadır.

Değişik bir etkinlik olarak, belki ilginizi çekebilir, her yıl, yaz sonuna doğru, geleneksel olarak deve güreşleri düzenlenmektedir.

Burada bulunduğunuz sürede, mutlaka dikkatinizi çekecektir. Ayvalık: dış turizmin pek yaygın olduğu bir yer değil. Yani: burada, daha güneydeki turizm merkezlerinde olduğu gibi, çok yoğun olarak yabancı turist yok. Ama: buranın yabancı turist profilini, Yunanlı turistler, fazlası ile dolduruyor. Bunda da, sanırım eskiden, burada yoğun Rum nüfusun yaşamış ve savaşları takip eden dönem sonunda, Yunanistan’a gönderilmiş olmaları yatıyor olsa gerek.

Balıkesir Ayvalık

Özellikle; eski Rum evleri ve yapılarına dayanan kültür turizmi gelişmiştir. Ayvalık, son yıllarda; Ege adalarından çok sayıda, günübirlik misafir ağırlanmaktadır. Bu ziyaretçilerin amacı, genellikle alışveriştir. Bu durumun ciddi ekonomik girdisinin oluşmaya başlamasının ardından, ilçe dükkanlarının vitrinleri “Yunanca” yazılar ile dolmuştur.

Balıkesir Ayvalık

Ayvalık merkezinde: her “Perşembe” günü büyük bir yerel pazar kuruluyor. Özellikle, Yunanistan’ın Midilli adasından olmak üzere, on binlerce Yunan turist, günü birlik ziyarette bulunuyor. Yunan turistlerin ziyarette bulunduğu en önemli yerlerin başında ise Ayvalık pazarı geliyor. Yani: Ayvalık pazarına gitmenizi size de öneriyorum. Pazardan özellikle, bu yörede yetişen ve yenilebilen değişik ot alternatifleri satın alabilirsiniz.

Ayvalık denildiğinde, ülkemizde yalnızca burada bulunan bir tesisten söz etmek istiyorum.

TSK ALİ ÇETİNKAYA İLK KURŞUN REHABİLİTASYON MERKEZİ

Evet Ayvalık’ta Kara Kuvvetleri komutanlığı tarafından işletilen rehabilitasyon merkezi var Kurumda, ülke genelinde tüm şehit yakınları ve gazilere, belirli dönemlerde rehabilitasyon ve dinlenme hizmeti verilmekte. Yeri çok güzel. Ayvalık içinde, yüksek bir tepe üzerinde.

Tüm Ayvalık manzarasına hakim bir noktada. Yapıldığı zamanlar, tesisi yaptıran Ayvalık belediyesi, burayı bir sosyal tesis olarak kullanmak ister.

Ancak; Rumlar, buranın altında yani tesisin yapıldığı alanda, daha önce bir Rum kilisesi olduğunu ve tesisin bu kilise yapılarak üstüne kurulduğunu iddia ederler ve bu iddialarını fotoğraflarla kanıtlarlar ve Belediyenin tesisi açmaması için büyük kampanya yaparlar.

Bunun üzerine, tesis, belediye tarafından; Silahlı Kuvvetlere devredilir ve bugün olduğu gibi, gerçekten çok güzel bir amaç için kullanılmaya başlanır. Bu arada, böyle bir düşünceyi ortaya atıp, geliştiren ve uygulayan herkese teşekkürler. Çünkü: bugün, bu tesisten yararlanan insanlar; gerçekten hayattaki en değerli varlıklarını, ülke için feda etmiş insanlar. Bu insanların, burada, zaten herhangi bir eğlenceli ortamları yok.

Yalnızca: dinlenmeleri ve rehabilite edilmeleri için kurulan ve daha çok bir sağlık tesisi anlamın olan kurum. Buranın kullanımı hakkında, çok ilginç bir husus daha var. Türk Silahlı Kuvvetlerinin: gazileri ile, şehit yakınları dışındaki personeli, bu tesisten istifade edemiyor, yani bu muhteşem güzel yerde, gerçekten yalnızca, şehit yakınları, gaziler ve gazi yakınları yararlanıyor.

Biraz önce söylediğim gibi: Rumların elinde çok sayıda resim var. Şimdi yerinde izi bile kalmayan, Rumlar zamanında yapılmış birçok manastır ve kilisenin varlığı, dediğim gibi, eski fotoğraflardan öğreniliyor.

Balıkesir Ayvalık

TARİH

Ayvalık: tarihte, Kydonia olarak biliniyor. Tarihi geçmişi ise: MÖ.330’lu yıllara kadar iniyor. Bu tarihi süreçte, Roma ve Bizans uygarlıklarının ardından, MS.15’nci yüzyıl ortalarında, bölgede Osmanlı egemenliği görülüyor.

Osmanlı kayıtlarında: Ayvalık’tan, ilk kez 1770 yılında söz edilmektedir. Yine, yazılı belgelere göre:

1789 yılında itibaren, Ayvalık önemli bir metropolitlik ve gayri Müslimlerin yaşadığı özerk bir bölge olarak öne çıkıyor. Öğrendiğime göre: Osmanlı döneminde, Yavuz Sultan Selim, yapılan bir seferden dönerken buraya uğrar.

Hastadır. Ayvalık hekimleri, yaptıkları kısa süreli tedavi sonucu, padişahı iyileştirirler. Padişah, bu iyiliklerine karşı, kendisinden bir şey istemelerini söylediğinde ise, Ayvalıklı Rumlar; özerklik isterler.

Düşünebiliyor musunuz, Osmanlı İmparatorluğunun en güçlü olduğu dönemlerde, hem de Anadolu’nun içinde, bir yer, özerk. Gerçekten, büyük bir ihsan.

Ama, maalesef bu özerklik gün gelmiş bitmiş. Niye mi? Özerkliği kendi gayretleriyle elde eden Rumlar, yine kendi gayretleri sonucu özerklikten uzaklaşmışlar. Hem de öyle bir uzaklaşma ki, bırakın özerkliği, yaşadıkları mekanları bile terk etmek zorunda kalmışlar. Ama; dedim ya, yine kendi gayretleri. Evet, yıl 1821. Yunan ayaklanması. Ayvalık’ta yaşayan Rumlar, bu ayaklanmaya katılıyorlar.

Sonraları, ilçenin büyük kısmı boşaltılıyor ve 1840 yılında, Karesi Sancağına bağlanarak, Osmanlı Devletinin bir ilçesi olur. Daha sonra, Rumların bölgeye dönmelerine izin verilmekle beraber, kent, eski canlılığına kavuşamamıştır.

29 Mayıs 1919 tarihinde, Yunan kuvvetleri tarafından, İngilizlerin desteğiyle, Ayvalık işgal edilir. Ancak; Ulusal kurtuluş savaşımızın Ayvalık cephesini kuran 172 nci Alay Komutanı Yarbay Ali Bey, tarafından, işgal kuvvetlerine ilk kurşun sıkılır. Yunan işgal kuvvetlerine, İzmir’de Gazeteci Hasan Tahsin tarafından mı, yoksa Ayvalık’ta Yarbay Ali Bey tarafından mı sıkıldığı konusunda, çelişkiler bulunmakta.

Atatürk, Nutuk’ta, ilk kurşunun, Ayvalık’ta Yarbay Ali Bey tarafından sıkıldığını söylemiş. Sanırım; bu şekilde değerlendirmek, daha doğru olacak. Yine de, yurdumuzun kurtuluşu için, ölümü göze alarak, ilk kurşunu sıkan, bu iki insanı da saygı ile anmak gerek. İlk hangisinin sıktığı, bence teferruat.

Balıkesir Ayvalık

GEZİLECEK YERLER

ALİBEY CAMİSİ

Hamdibey mahallesinde bulunan ve Cumhuriyet döneminde camiye çevrilen yapı, daha önceki a adıyla “Aya Nikola (Hagios Nikolaos) kilisesidir ve 19 yüzyılda yapılmıştır. Diğer bir adı da Çınarlı Camiidir. Dikdörtgen planlı, moloz ve kesme taştan cami, kubbe ve tonozlarla örtülüdür. Yapının iç mekanı, Yunan haçı planlıdır.

BİBERLİ CAMİİ

Kasımpaşa mahallesindedir ve Ayvalık’taki birçok cami gibi kiliseden camiye çevrilmiş bir yapıdır. Günümüzde kubbesi çökmüş durumda bulunan caminin altı sütunlu girişi vardır.

KÜÇÜKKÖY

Osmanlı döneminde, 1462 yılında, Fatih Sultan Mehmet, Midilli adasını ele geçirince, Küçükköy denen burası, kurulur. Çünkü: Midilli adasının, yeniden korsanlar ve diğerlerinin eline geçmemesi için, bugün, Küçükköy ün bulunduğu yere, Osmanlı askerleri/yeniçeriler yerleştirilir. Köyün ismi de, Yeniçeri Köyü anlamına gelen “Yeniçarhion” olur.

Zamanla: burada da, yoğun olarak Rumlar yaşamaya başlarlar. Onlar, buraya “Küçükköy” ismini verirler. Günümüzde, Küçükköy’de, çoğunluğu 1912 yılında Karadağ, Sancak ve Saraybosna’dan gelen göçmenler ve bir kısmı Midilli Adasından gelen adalılar, etkin nüfus yapısını oluşturuyorlar. Köyün içinde, Rum mimarisinin örneklerine sıkça rastlamanız mümkün. 19.yüzyıldan kalma: 3 kilise ve 3 manastır var. Bunlardan, günümüzde cami olarak kullanılan “Aya Athanasiu kilisesi” sağlam olarak gelmiştir.

Balıkesir Ayvalık Sarımsaklı Plajları
Balıkesir Ayvalık Sarımsaklı Plajları

 

Balıkesir Ayvalık Sarımsaklı Plajları

SARIMSAKLI PLAJLARI

Halk arasında, Küçükköy beldesine, genel olarak Sarımsak/Sarımsaklı deniliyor. Gerçekten; Sarımsaklı, Küçükköy Beldesi sınırları içinde yer alan yarımadanın ismi. İlçe merkezine: 5 km. uzaklıktadır.

Yapılan araştırmalar sonucu: Sarımsaklı isminin zamanımıza gelişi ve dilimize yerleşmesine sebep olan, birçok söylenti var. Ancak en kabul göreni: bir çoban ile kral kızının hikayesi. Bu söylentiye göre: buralarda yaşayan bir çoban, kralın sarışın kızına aşık olur.

Ancak: kral, kızının çoban ile evlenmesine izin vermez ve görüşmelerini engellemek için, kızını bölgedeki zeytinliklere saklar. Sevdiği kızı arayan çoban “Sarım” buralarda “Saklı” diyerek, bölgeyi dolaşır. Evet, Sarımsaklı isminin, buradan geldiği sanılıyor. İlk duyduğunuzda, eminim ki, hani bildiğimiz sarımsaktan, bu ismin geldiğini sanıyorsunuz. Ama, ismin ortaya çıkışı, işte böyle, bir aşk hikayesi.

İlçenin en tanınmış doğal güzelliklerindendir. Dünyaca ünlü: Brezilya’nın Rio sahillerinden daha uzun ve geniş bir alanı kapsayan kumsalın, en büyük özelliği: kumsaldaki, kumun vücuda yapışmaması. Kumsalın uzunluğu: 7 km. ve eni ise, 100 metre.

Akvaryum güzelliğindeki denizi ise, o kadar davetkar ki, kolay kolay karşı koyamayacaksınız. Tahmin ettiniz belki, deniz kuyu biraz soğuk. Özellikle: güneyin Akdeniz’in sıcak sularına alışkın olanlar için, deniz suyunun ısısının düşük olması, ayrı bir özellik.

Burada: birçok konaklama tesisi var. Bunun dışında: kafeteryalar ve özellikle deniz ürünleri satan restoranlar ve eğlence yerleri var. Ayrıca: yazlık konutların yoğun olduğu siteler. Buranın tek olumsuz tarafı: sezonun kısa olması. Yani: haziran sonu başlayan sezon, Ağustos başında bitiyor. Gece: barlar ve diğer eğlence mekanları çok güzel.

Bölgenin devamında ise: Şahinkaya (Baldavut) plajı bulunuyor. İnce ve temiz kumu ile öne çıkan bu plaj da, zamanı olanların denemeleri, gidip görmeleri gereken bir güzellik.

ALİ ÇETİNKAYA (ARMUTÇUK)

İlçenin kuzey kıyısında: temiz, ince kumu ile halka açık bir plajdır.

SAATLİ CAMİİ

Diğer adı: Agios Yannis Kilisesi. İlçe merkezinde, ismet paşa mahallesindedir. Yerli Rumlar tarafından kilise olarak yapılmış olmasına rağmen, 1928 yılında, camiye dönüştürülmüştür. Camiye çevrilmesinin ardından, içindeki ikonalar boyayla kapatılmıştır. 1944 yılındaki depremde, çan kulesinin üstü yıkılmıştır.

Balıkesir Ayvalık Taksiyarhis Kilisesi

TAKSİYARHİS KİLİSESİ

1873 yılında inşa edilmiştir. Akmayan, işlemeli sarımsak taşlarıyla dikkati çekiyor. Bulunduğu yer ise: Ayvalık’ta, Hıristiyanlar ile Müslümanların birlikte yaşadıkları, kentin ilk mahallesi olması açısından ilginç.
Çevresindeki sokak dokusu ve Neo-klasik özellik taşıyan, sivil mimari dokusu, tipik evleriyle bir bütünlük içindedir.
Kilise, mimari özellikleri, içteki mermer işçiliği, dini konuları içeren tavan süslemeleri, İsa’nın doğumundan ölümüne kadar anlatan resimleri, balık derisi üzerine yapılmış azize portreleri ile, kentin hala bozulmamış en dikkate değer eseri niteliğindedir.

Kilisenin çanı, II. Dünya Savaşı yıllarında, yerinden çıkarılarak; yerel halka, hava saldırılarının haber verilmesi için kullanılmış. Daha sonraları ise, bu çanın dünyanın en büyük çanı olduğu ortaya çıkmıştır.

ALİBEY (CUNDA) ADASI

Ayvalık karşısındaki bu adaya: “Cunda” deniyor. Burada, daha önceleri, yoğun Rum nüfus yaşadığı için, ilk duyulduğunda, bu ismin Yunanca olduğu düşünülüyor. Rumlar adaya “kokuluada” anlamına gelen “Moshinos” adını vermişlerdir.

Halbuki, bu ismin; Piri Reis’in; Kitab-ı Bahriyesinde geçen Yunda Adalarından “Galat” olduğu sanılıyor. Ulusal kurtuluştan sonra, emperyalistlerin düşmana ilk karşı koyan kahraman komutanın anısına: bu adaya “Alibey Adası” adı verildi. Her iki isim de kullanılmaktadır.

Bazı gezginlerin, halktan birisinin adaya “Cunda” demesini yadırgamamaları, isimde Rumluk aramamaları gerekir. Çünkü; Ayvalıklı Rumlar, buraya kokulu ada anlamına gelen “Moshonis” adını vermişlerdir. Bunun da ünlü bir korsandan geldiği kayıtlıdır.

Evet: konuyu incelemeye devam edelim. Cunda adını yadırgayanlara, adaya ait bir Osmanlı mühründen söz etmek istiyorum. Öğrendiğime göre: mühürde biri Arapça, diğeri Latin rakamlarıyla kazılmış bir tek tarih vardır. 1862. Mührün dış kenarında, büyük harflerle “Daire-i Belediye, Cezire-i Cunda “(Buradaki Cunda kelimesi tartışma konusudur, özellikle “C” harfinin “Y” olduğu iddia edilmekte) yazılıdır.

“Cunda Adası, Belediye Dairesi” deniliyor. Ama ne var ki, Osmanlı, bu adaya, Cunda derken, bölgenin Rum Ortodoks tebaası, “Moshonis” diyordu.

Diğer iddia da şöyle:

Alibey Adası ve yöresinin, Milattan önceki dönemlerde, ünlü tarihçi yazar Heredot tarafından; “Ekatonisos” olarak anıldığını biliniyor. Coğrafyacı Strabon ise; bu bölge ile ilgili yazılarında: “Ekatos, Apollon dan başkası değildir ve son derece kutsanan bir tanrıdır “diyor. Daha sonra, yöreye: “Moshonisia” denmeye başlamıştır. Moshos ismi için de, iki fikir ileri sürülmektedir.

Birinci olarak: “bu yöredeki bitkilerden yayılan güzel kokulardan” esinlenildiği öne sürülmektedir. İkinci olarak ise: Eski çağlarda, yöre adalarında barınan “Moshos” adında bir korsandan bahsedilir.

Yöre incelendiğinde: çevrede, yalnızca “Cunda” adasının bitki örtüsünün zengin olduğu görülür. Diğer adalar: boş ve çalılarla örtülüdür. Öteki adalarda, güzel kokular yayan bitkiler olmadığına göre; bu adaların arasında barınan korsan Moshos’tan bu ismin alınmış olması akla daha yakındır.

Cunda isminin, yanlış okunan bir sözcükten kaynaklandığı da, yıllardan beri söyleniyor. Yani, Cunda’nın ne Türkçe ve ne de Yunanca olmadığı düşünülüyor. İtalyanca bir sözcük olduğuna inanılıyor. Adadan ayrılan Rumların hiç birisi, Cunda sözcüğünden bahsetmezler. Çünkü, adadan ayrılan Rumlar, buraya, “Moshonisia” adını verirler.

Bu nedenle: Cunda kelimesinin kullanılmasından sakınılmasına gerek olmadığını düşünüyorum. Ama yine de, Yunan işgaline karşı, ilk kurşunun burada atılmış olması da çok anlamlı ve bu anlamlı olayı gerçekleştiren o büyük insanın isminin buraya verilmesi çok güzel. Bu ismi de, lütfen unutmayalım.

Evet, Cunda Adası hakkında, biraz bilgi verdikten sonra, adanın, bugünkü yapısını anlatmak istiyorum.

Cunda adası, Ayvalık’ın hemen karşısında demiştim. Ayvalık’tan buraya, bir köprü ile geçiliyor. Köprü ile önce Lale Adasına ve daha sonra ise, dolgu bölümden Cunda adasına geçiliyor. Köprü: 1995 yılında inşa edilmiş. Yani, buraya karayolu ile gidilebildiği gibi, Ayvalık’tan her saat motor seferleri de düzenleniyor. Karayolu ile, Cunda adası, ilçe merkezine: 8 km. uzaklıkta.

Adanın en büyük özelliği: Ayvalık bölgesini, açık denize karşı kapatması. Adanın tüm çevresi, doğal plaj.

Burada: yani adada, konaklama tesislerinden öte, daha çok yazlıkçıların konutları bulunuyor. Ayrıca: burada, çok sayıda kilise ve manastır bulunuyor.

Kiliselerin en büyüğü ise: Taksiyarhis kilisesidir. Kilisenin büyük çanı: günümüzde, Bergama Müzesinde sergileniyor. Adanın yüksek kesimlerinde: boğazların ve adanın güzelliklerini seyretmek ayrı bir keyif. Özellikle: aşıklar tepesinde, mutlaka bir süre çevreyi izleyin.

Ada merkezinde ise: birçok balık lokantası var. Burada, özellikle, papalina, deniz ürünleri, mezeleri ve zeytinyağlı ot aşları ile, inanın, bir akşam yemeği yemek, doyumsuz zevkler almanıza neden olacaktır. Sahil kısmında, bölge mimarisinin özgün bir örneği olan “Taş Kahve” de mutlaka uğramanızı önereceğim bir yerdir.

Adada, harabe halindeki Panaya, Agios (Hagios) Yannis ve Ayios (Hagios) ve Dimitrios kiliseleri bulunmaktadır.

Aya Nikola Kilisesi

Balıkesir Ayvalık Şeytan Sofrası
Balıkesir Ayvalık Şeytan Sofrası

Alibey adasındadır. Tevrat ve İncil’den alınan dini konuların işlendiği, fresklerle süslenmiştir
     

ŞEYTAN SOFRASI

Buraya: Cumhuriyet alanından kalkan dolmuşlarla gidebilirsiniz. Kendi aracınız ile gitmek isterseniz: Çamlıktan sonra, Sarımsaklı yönünde, yola devam edin.

Sağ tarafta 1 km. sonra karşınıza çıkacak olan bir levha, size, yol gösterecek. Çam ormanı içinden geçen dar ama asfalt bir yol, tepeye kadar varıyor. Yani: Çamlık Orman Kampının, yukarı kısmında.

Şeytan sofrası, güzel bir tepede. Tepe: eski bir lav birikintisi. Deniz, koylar, adalar ve çamlıklar ayaklarınızın altında kalır. Burası: yuvarlak bir sofra gibidir. Sarp kayalar üzerinde bulunan bir sofra. Hemen solda, bir gazino bulunuyor.

Burada: oturup, güneşin batışını izleyebilirsiniz. Gerçekten muhteşem bir görüntü. Ayrıca: Tımarhane adasını seyredebilirsiniz.

Dalgacıkların üstünden aşıp geçtikleri bir göçük, bir kayalık dikkatinizi çekecektir. Burası: günümüzden 70-80 yıl öncelerine kadar, üzerinde küçük bir kilise de bulunan, bir yerleşim yeri imiş. Bazı balıkçılar, aileleriyle birlikte, yaz sezonunu burada geçiriyorlarmış.

Yunanlı fanatik şair ve kilise ressamı Fondi Kondoğlu da, eskiden, yaz sezonunda buraya yani bu küçük adacığa uğrarmış.

Evet, buradan görebileceğiniz muhteşem manzaradan söz ederken, tepenin hemen sağ kısmında bulunan ve buraya adını veren bir özellikten söz etmek gerek. Burada: kocaman bir ayak izi var. Kayaların üzerinde bulunan bu ayak izinin, şeytana ait olduğu söyleniyor.

Zamanında, ziyaretçiler bu ayak izine kendi ayakları ile basmayı alışkanlık haline getirdiklerinden, bu izin korunması için, günümüzde demir bir kafes içine alınmış.

Söylenen şu ki: Tanrı tarafından cennetten (Ayvalık) kovulan şeytan, buraya ve denize doğru ilerleyen diğer küçük adacıklara basarak, deniz üzerinde sonsuzluğa doğru yol almış.

Yani, burada bir ayak izi var, diğer minik adacıklarda ayak izi yok, ama söylenenler böyle, yani şeytan; cennetten (burada cennet olarak elbette Ayvalık tasvir ediliyor) kovulunca, bu minik adacıklara basarak uzaklaşmış.

Evet, buraya özellikle akşam saatlerinde gitmeye gayret edin. Çünkü: oraya çıktığınızda, özellikle güneşin batışını izleyin.

TIMARHANE ADASI (TAŞLI MANASTIR)

Çamlık koyunun tam karşısında, kocaman kayalık ve bu kayalığın dibinde küçük bir bina gibi görülen adadır. İsmi Rum döneminden kalmadır. Eskiden Rumlar, içkiyi fazla kaçıranları bu adaya bırakır ve akıllarının başlarına gelmesini beklerlermiş.

Ayrıca: yine adaya zincirlerle bağlı girenlerin, akılları başına gelmiş olarak çıktıkları söylenir. Ama bugün ada turistlere hizmet veren bir doğa köşesidir.

Balıkesir Ayvalık Güvercin Adası

GÜVERCİN ADASI

Tanrının kutsadığı yerlerden olan Pateriça Körfezinde bulunan, Güvercin adası ve ada içindeki manastır, orta çağdan günümüze kadar gelebilen yapı olarak, büyük ilgi görmektedir.

ÇAMLIK

Ayvalık ilçe merkezinin kuzeyinde, merkeze 5 km uzaklıkta, Ayvalık’tan Sarımsaklıya giden yol üzerinde bulunan orman içi dinlenme yeridir. Dinlenme merkezinde: kamping alanı, plaj kabinleri, tuvalet, masa-bank, otopark ve bir de kır gazinosu vardır.

İzmir’den gelirken, eğer Sarımsaklıdan şehre giriş yapacak olursanız, sizi “Ayvalık” yazan tabeladan sonra, Çamlık ve girişindeki kamping karşılayacaktır. Bu kampingten: gerek çadır ve gerekse karavan ile gelenler yararlanabiliyorlar. Belirli bir ücret ödemek gerekiyor.

Ayvalık beldesinin bir parçası olana ve bugün yıllanmış çam ağaçları ve doğal güzelliği dışında hiçbir ayrıcalığı olmayan bu semt, geçmişten gelen şirin yapılaşmasını, bugün gelişi güzel yapılaşmaya terk etmiştir. Halen bir çok Sit yapısının bulunduğu semtte, estetik görünümlü villalar ve sıradan barınma yerleri göreceksiniz. Ayrıca: burada, belirli bir kesimin yararlandığı, tenis lokali ve kortları da bulunuyor.

Bunların dışında, Belediye Gazinosundan, Tımarhane adasını ve her gün değişik renklere bürünen ufku ve güneşin batışını seyredebilirsiniz.

Çamlık tepesinin bulunduğu bölgede, Tımarhane adasını da içinde bulunduran, bir iç deniz var. 1970 li yıllara kadar, burada plajda varmış ve işletmecisi olan şahsın adı ile anılıyormuş. (Ali İhsan Plajı) Ama, işletmecisi işi bırakıp vefat edince, plaj da kendi haline bırakılmış ve zamanla yok olmuş.

AYVALIK ADALARI

Ayvalık koyunda, irili ufaklı 22 ada bulunmaktadır. Cunda dışında hiçbirinde yerleşim yoktur. Sabah saatlerinde Ayvalık, Sarımsaklı ve Cunda merkezinden kalkan gezi motorlarıyla adalar ve koylar arasında günübirlik geziler düzenlenmektedir.

SONUÇ

Ege denizi kıyılarında: nispeten nemli olmayan ve serin bir ortamda, fazla gürültüden uzak bir tatil yapmak istiyorsanız, temiz ve pırıl pırıl sularda denize girmek, kumsalda incecik kumlarda bulunmak istiyorsanız, mavi ve yeşilin birleştiği Ayvalık’ta tatil tam size göre. Buyurun, bu güzellikleri doya doya yaşayın.

Bergama tanıtım yazısı.

Balıkesir tanıtım yazısı.

İzmir tanıtım yazısı.

Burhaniye tanıtım yazısı.

Edremit tanıtım yazısı.