Antik Yapılara ait Deyimler

Antik Yapılara ait Deyimler

Antik Yapılara ait Deyimler: Evet; özellikle antik yapıları gezen ziyaretçilerin; gerek bu konu ile ilgili tanıtım yazılarında ve gerekse yapıların bulunduğu mekanlarda Antik Yapılara ait deyimlerden bir kısmı, kelimelerle karşılaşmaları mümkün.

Bu kelimeler; çoğu kez, arkeoloji bilgisi olmayan ziyaretçilerin anlamasının güç olduğu kelimeler.

Bu nedenle: burada, Antik yapılara ait deyimler ve kelimelerin bir kısmını açıklama gereği duydum. Buyurun, basit bir sözlük. Bu sözlük; zamanla iyice gelişecek ve umarım sizlere yardımcı olacaktır.

ALTAR: Apsiste bulunan ve dikdörtgen biçiminde yontulmuş sunak taşıdır. Yani; adak, kurban edilme törenlerinin yapıldığı yer. Altar’da yapılan ayin; göklerde yapılan ayini temsil eder.

AMBON: Kiliselerde, 4,6 ve 8 nolu, sütünlu platformdur.

APSİS: Sunağın bulunduğu tarafta, genellikle, yarım daire planlı büyük niş.

BALDAKEN: Sütunlu ve üstü küçük kubbeyle kapalı yapı elamanı.

BEMA: Kilise sunağının bulunduğu ve halkın girmesinin yasak olduğu bölüm.

BOĞA: Selçuklu sanatında, boğa kabartmasının özel bir yeri vardır. Boğa: tek başına betimlenmeyip, hep ikili mücadeleler içinde betimlenir. Kaynağı ise; Orta Asya Şaman gelenekleridir. Kayseri Karatay Han’ın dış cephesinin giriş kapısının sol tarafındaki çörtende görülebilir. Çörtenin iki yüzünde de boğa başı, yüksek kabartma olarak cepheden verilmiştir.

EYVAN: Bir yüzü açık, kemerli, dikdörtgen girinti.

HAYVANLI TAKVİM

Uzakdoğu kökenlidir. Yıllara göre şöyle sıralanır: 1.Fare-2.Sığır, öküz-3. Kaplan-4.Tavşan-5.Ejder,kertenkele,zürafa,kuş-6.Yılan-7.At-8.Koyun,oğlak yada koç-9.Maymun yada insan-10.Tavuk yada horoz-11.Köpek yada balıkçıl-12.Domuz yada keçi.

Bu hayvanlar; yapının hangi burçta ve hangi yıl yapıldığını temsil eder. Ayrıca, bir tür, koruyucu tılsım şeklinde de düşünülmüştür.

Karatay Han’ı içinde, on iki hayvan betimlemeleri görülebilir. Kapıdan girişte, solda 2.5 m. uzunluğundaki bir friz üzerinde hayvan kabartmaları vardır ki, bunlar burç hayvanlarını temsil eder.

İKONOSTATİS: Yalnızca din adamlarının girebileceği bölümü, halkın ibadet ettiği bölümden ayıran panel.

MUKARNAS: İslam sanatının en belirleyici geometrik bezemelerinden biridir. Üç boyutlu prizmaların uzaysal biçimlemeleriyle oluşur. İslam mimarisine özgüdür ve Selçuklular tarafından özellikle taç kapılarda kullanılan bir bezeme türüdür. Yalnızca kapılarda değil, sütun başlıklarında, mihraplarda veya köşelerde de göze çarpar.

MONOLİT: Tek ve büyük kaya kütlesi.

NİŞ: Duvar içine oyulmuş, dikdörtgen ya da daire planlı girinti. Pencere oyuğu şeklindeki girintilere de niş denir.

NAOS: Kiliselerde, halkın ibadetine ayrılan bölüm.

NARTEKS

Antik yapılara ait deyimler den Narteks: Naos’dan önce gelen, giriş mekanı.

NEF: Kiliselerde, sütunla birbirinden ayrılan bölümlerin her biri.

NEKROPOL: Arkeolojik şehirlerde, mezarlıkların ve toplu mezar yerlerinin bulunduğu bölgeye verilen isim.

NYMPHAEUM: Yunun mitolojisinde: su, orman ve dağ perileri olan nymphlere adanmış anıtsal çeşme yapıları. Kayaya oyulup, sütun ve heykellerle bezenirler. Genellikle, ev görünümündedirler.

PALAESTRA: Eski Yunancada, spor salonu.

REVAK: Arkalarında geçit bulunan, kemerli sütun dizisi.

SİNTROMON: Apsis yarım dairesinde, din adamlarının oturmaları için ayrılmış olan oturma yeri.

ŞAPEL: Küçük kilise. Büyük kiliselerde, bir ek bina veya bölüm olarak da kullanılır.

TAÇKAPI: Camilerde, medreselerde veya kervansaraylarda, süslemeli ana giriş kapısıdır.

TONOZ: Yarım silindir biçimindeki örtü sistemidir. Tavan örtüsüdür.

TORSO: Başı, kolları ve bacakları olmayan, insan gövdesi heykelidir.