İngiltere Londra Eğlence; Şehirde: müzik, komedi ve tiyatro için, birçok yer var. Şehrin batısında tiyatro sahasında: genellikle yeni prodüksiyonlar, Bill Eliot, The Phantom of the Opera ve Guys and Dolls gibi, klasik müzikaller sergileniyor.
İngiltere Londra Eğlence
Pek çok ziyaretçi için, Londra şehrini özel kılan: tiyatrodur. Yalnızca, şehir merkezinde, faal durumda olan 43 büyük tiyatro salonu bulunmaktadır. Bunların çoğu: West End bölgesindedir. Diğer tiyatrolardan: South Bank Centre’deki: Natıonal Theatre’da: klasiklerin yaratıcı yorumları ve modern oyunlar sahnelenir. Bazen de, müzikaller öne çıkar. Old Vice’de: klasikler sergilenir. Yakınlarındaki Young Vic’te ise: deneysel ve son dönem eserleri sahnelenmektedir. Yakın bir geçmişte, yeniden açılmış olan Royal Court Theatre: drama yönü ağır basan yapımlarıyla ünlüdür. Royal Shakespeare Company ile Shekespeare’s Globe Theatre’da: hem Shekespeare’in hem de diğer oyun yazarlarının eserleri sergileniyor.
Opera severler:
Coliseum’da: English Natıonal Opera’yı veya Royal Opera House’da: Royal Opera Company’i izleyebilirler.
Modern dans denildiği zaman:
Place Theatre’ın ev sahipliğini yaptığı London Contemporary Dance Theatre veya Sadler’s Wells Theatre’da sahne alan, Ballet Rambert akla geliyor.
1960’lardan beri: Londra: rock ve pop müzik cenneti olmuştur. Wembley ve Earl’s Court gibi büyük alanlarda: önemli organizasyonlara rastlamak olasılığınız çok yüksektir. Ancak: asıl müzik şöleni, duman altı pub ve kulüplerde bulunuyor. Kentte: Jaz Cafe ve Pizza Express Jaz Club gibi dünyanın en iyi caz mekanlarından bazıları bulunsa da, Ronnie Sout’s benzerlerinin en eski ve en iyisidir.
Londra şehrinin gece kulüpleri: dünyanın diğer yerlerinde olduğu gibi, canlı ve kozmopolittir. Bazı kulüplerde, haftanın her gecesi farklı müzik çalınır. Gece eğlenmeye çıkarken, nasıl bir mekana gideceğinizi dergilerden öğrenebilirsiniz. Giyim tarzı, bu kulüplerin kapısından içeri girebilmek için en önemli kriterdir. Eğer kıyafet tercihiniz oradaki müşteri profiline uymuyorsa, görevliler sizi kapıdan çeviriyorlar.
Şehirdeki kulüplerden birkaçı hakkında ayrıntılı bilgi vermek istiyorum.
100 Club:
Burada: canlı jazz müziği dinleyebilirsiniz. Ciddi ve hoş bir mekan. Oxford St. Üzerinde.
606 Club:
Müzik sahnesi var. Yerli müzik gurupları yanında, sık sık büyük isimler de, burada program yapıyorlar. Lots Rd. üzerinde bulunuyor.
İngiltere Londra Eğlence
The Rock Garden:
Aynı mekanda: bar, müzik sahnesi ve restoran birleştirilmiş. Zamanında: Rock Garden’da birçok yıldız sahne almış. Şimdi de: genellikle, sahnede genç ve geleceği olan guruplar yer alıyorlar. Restorandaki yemekler ise: Amerikan sitili.
Royal İnternational Theatre:
Şehrin klasik tiyatrosudur. Ancak: burada, sahne dışında başkaca birçok hizmet de sunuluyor. Barlar, restoranlar, cafeler, kitapevleri, kısa akşam gösterileri ve daha çok şey. Burası: dünyanın en ünlü sahnesinden biri. Akşamları: özellikle, “Mezzanine Restoranı”nda ya da “Brasserie” teras cafe de; mutlaka damak tadınıza uygun bir şeyler bulabilirsiniz.
Soho:
Eğlence meraklıları için önerebileceğim bir yer. Özellikle: erkekseniz ve biraz heyecan istiyorsanız, buraya mutlaka gidin. Cebinizde az nakit bulundurun. Kolye vs. gibi takılarınızı otelde bırakın. Ne mi var burada? Her şey. Özellikle: seks arayanlar için burası ideal bir yer.
İngiltere Londra Tarih; Şehir yaklaşık 2000 yıl önce, Romalılar tarafından kurulmuştur. Roma imparatoru Caesar: imparatorluk topraklarını genişletmek için, İngiltere’ye iki kere gelir. (MÖ.56 ve 55 yıllarında) Ama: yerleşime dair herhangi bir iz bırakmadan geri döner. Ada: MS.43 yılında, İmparator Claudius tarafından ele geçirilir.
İmparator; Thames nehri üzerine, ilk köprüyü kurarak, Londinium adlı ticaret limanının temellerini atar. Yani, dünyanın en eski kentlerinden biridir. İsmin kökeninin “akan nehir” olduğu düşünülmektedir.
Romalı mühendisler; bugün “City” olarak bilinen bölgeye: 1 bazilika, 1 meydan, tapınaklar ve yaklaşık 50.000 kişilik nüfusun yaşayabileceği büyüklükte, malikaneler yaparlar. Bugün St.Paul’s Cathedral’ın bulunduğu tepeye: Romalılar döneminde, tanrıça Diana adına adanmış bir tapınak ve çeşitli ibadet yerleri yapılır. Ayrıca: 1988 yılında, Guidhall yakınlarındaki kazılarda bulunan, bir dev amfiteatr inşa edilir.
Takip eden dönemde; Roma imparatorluğuna karşı, bu bölgede birçok saldırı olur. Romalılar, bunun üzerine; şehirlerini, büyük taş surlarla çevirmeye başlarlar. Bu surların kalıntıları: “Barbican” bölgesinde görülmektedir.
Roma imparatorluğunun duraklaması ve düşüşe geçmesi üzerine: MS.410 yılında, Londra’daki ordular geri çağırılır. Bu dönem: karanlık çağın başlangıcıdır. Londinium: bataklık haline gelerek, bir hayalet kasabaya dönüşür.
İngiltere Londra Tarih
Bu dönemde
Saksonlar, Kuzey Denizini aşarak, adaya ayak basarlar. Londra ise: bölgede bulunan son Romalıların tohumlarını attıkları Hıristiyanlığın etkisi altına girer. Aziz Aethelbert, ilk Hıristiyan kral olarak: ahşap bir kilise yaptırır ve Aziz Paulus’a adar. Bu kilise, gelişen tarihi süreçte, dört kez yıkılır ve yeniden inşa edilir.
Saksonlar ve Vikingler ve Danlar arasındaki çatışmalar sonucu: Dan’lar galip çıkarlar ve 1016 yılında, Londra, Winchester’in başkenti olur. 1040 yıllarında: dindar kral Aziz Edward: Westminster Abbey’i yaptırır. Ancak: William, 1066 yılında, Edward’ı yener ve “Abbey”de taç giyer. Bu gelenek, devam eden yüzyıllar boyunca aynı şekilde sürer.
William: Londra’nın zenginliğini ve ticari potansiyelini fark ederek kilise ile olan ilişkilerini geliştirir. Günümüzün anıtsal kulesi: “Tower of London” ın yapımını başlatır. Başlangıçta: yalnızca, çamur ve ahşaptan basit bir kale olan bu yapı; kralın gücünün simgesi olarak, White Tower ile birlikte, muhteşem bir saray-kaleye dönüşür.
1136 yılındaki yangında: ahşap binaların yanmasından sonra; şehirde düzenli sokaklar açıldı, taş ve tuğla binalar inşa edildi. Diğer yandan ise, yabancı tüccarların kurduğu koloniler de gelişti.
İngiltere Londra Tarih
Kral Aslan Yürekli Richard döneminde
Londra Belediye Başkanı seçimle belirlenir. 1215 yılında ise, John tarafından: “Magna Carta” imzalanır. Bu anlaşma: Londra şehrine, özerklik sağlar. Palace of Westminster, hükümetin merkezi olur.
1340 yılında, şehrin nüfusu: 50.000’dir. 1348 yılında ise, kara ölüm denilen veba salgını sonucu, Avrupa’nın diğer birçok yerinde olduğu gibi, bu şehirde de, halkın yarısı ölür.
VIII. Henry’in, 1547 yılında ölümü üzerine, kızı I. Elizabeth dönemi başlar. Elizabeth’in 45 yıllık iktidarında: İngiltere, daha önce görmediği kadar zengin ve güçlü bir ülke haline gelir. 1588 yılında, İspanyol donanması, İngiliz deniz gücü tarafından yok edilir ve İngiliz denizcileri, bundan sonra, yeni zenginlikler bulmak amacı ile denizlere açılırlar ve sömürgecilik dönemi başlar.
I. Elizabeth’den sonra:
Tahta çıkan Stuartlar, başarısızlıklarıyla hatırlanırlar. Kral I. James: 1605 yılında, Barut suikastına kurban gitmekten son anda kurtulur. 5 Kasım tarihinde, Guy Fawkes denilen bir adam, kralı havaya uçurması planlanan patlayıcıyı ateşlerken yakalanır. Bu tarih, her yıl, Guy Fawkes kuklaları yakılarak, havai fişek gösterileri eşliğinde hatırlanmaktadır.
Daha sonraki tarihlerde gelişen olaylar sonucu monarşiye son verilir. Britanya, kısa bir süre için cumhuriyetle yönetilir.
1665 yılında, yine bir veba salgını görülür. Muhtemelen, 110.000 insan ölür. Şehir tam vebadan kurtulurken, 1666 yılında, büyük bir yangın çıkar. City of London bölgesinin, yaklaşık yüzde 80′ lik bölümü zarar görür ve 100.000 kişi, evsiz kalır. Yangın sırasında, şehir kısa sürede boşaltılır, yalnızca 8 kişinin öldüğü kaydedilir.
Sir Cristopher Wren
Yeni şehrin yapımı ile ilgili komisyonun başkanı olur. Wren’in, büyük yangında ölenler için diktiği anıt: 311 basamaklı merdivenine tırmanan ziyaretçilere, muhteşem bir manzara sunmaktadır.
18. yüzyıl ile 19.yüzyılın başlarında: Londra, dinamik bir başkent haline gelir. British Museum halka açılır. Bu dönemde: nehrin güney yakası ile East End bölgesi: gecekondu mahalleleriyle doludur. Şehirli yoksullar, kendilerini alkole verirler. Cin tüketiminin yaygınlaşmasıyla, suç oranları yükselir.
Britanya ve Amerika kolonileri arasındaki vergi anlaşmazlığı sonucu, Amerika bağımsızlık savaşını kazanır. Ada: 18.yüzyılda, Fransız Napoleon’un istilası ile karşı karşıya kalır.
Amiral Nelson, 1805 yılında, Trafalgar savaşında, Fransız donanmasını yenince, bu istila olasılığı biter. 10 yıl sonra, Wellington Dükü, Waterloo Savaşında, Napoleon’un yine yener.
1801 yılında: Londra, bir milyonu aşan nüfusu ile, dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri haline gelir. Kolonilerin zenginlikleriyle yüklü gemiler, East End limanlarına, yeni insanlar ve kültürler getirirler.
Zenginler, imparatorluğun yağmalarından beslenerek iyice zenginleşirler. Yoksullar ise, içler acısı ortamlarda yaşamaya devam ederler.
Londra, hızla büyümektedir. 1855 yılında: Metropol İdaresi Kanunu çıkarıldıktan sonra: şehrin metropolleri gelişmeye başladı.
Zamanla gelişen ulaşım olanakları: şehrin, dış banliyölere doğru gelişmesinde önemli rol oynadı. 1861 yılında, nüfus, 3 milyonu aşar.
Toplu taşımanın gelişmesiyle, şehir sınırları, kırsal bölgelere kadar yayılır. Otobüsler, trenler ve 1863 yılında açılan, dünyanın ilk yer altı demiryolu, yepyeni bir Londralı tipini yaratır. Her gün evle-iş arasında gidip gelen banliyö trenli kesim.
Derken, 1915 yılında, Alman zeplinleri, şehre ilk bombaları bırakmaya başlarlar. I. Dünya savaşı sonucu, Londra’nın genç nesli tükenir. Şehir, tam 57 gece bombalanır.
Savaşın sonunda, şehirde, 30.000 kişi ölmüş, 3.5 milyon ev harap olmuştur. Bütün bunlara rağmen, Winston Churchill; Britanya’nın boyun eğmeyen önderi haline gelir.
1939 yılında, çevredeki yerleşmelerle birlikte, Londra metropoliten alanının nüfusu: 8 milyona yaklaştı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında: havadan gelen akınlarla, şehir ağır bir yıkıma uğradı, ancak sonraları yeniden inşa edildi.
Savaş sonrası: şehirde, molozların temizlenmesi ve tutumluluk dönemi başlar. 1951 yılında, Britanya Festivali, başkenti tekrar güzel sanatların merkezi haline getirir. 1960 yıllarında, şehre, rock yıldızları, sanatçılar ve moda tasarımcıları akın etmeye başlar.
Hammamed şehrine, 10 km. uzaklıktadır yani yaklaşık 15-20 dakika uzaklıktadır. Tunus şehrine ise: 67 km. uzaklıktadır. Şehrin nüfusu, 60.000 kişidir. Şehrin, yöresel ismi: Neapolis. Bu isim: İtalya-Napoli şehrinin kök adıdır.
Tunus Nabul
Bu şehrin en büyük özelliği
Seramik ve çini ürünlerinin, muhteşem güzel olması ile öne çıkmaktadır. Zaten şehre girerken heykeller görülüyor ve kavşaklarda da, çömlek satan yerler var.
Tunus Nabul
Şehirdeki birçok üretim yerinde: seramik ve çini olarak, geniş bir ürün yelpazesi sunuluyor. Özellikle: buraya yolu düşenlerin, mutlaka ve mutlaka “Çini vazo” satın almalarını öneririm. Aslında, taşıma büyük olasılıkla problem olabilir ama, gerçekten Nabul yöresinin çini vazoları muhteşem. Bu vazolarda kullanılan desenler: dinsel motifler yanı sıra, canlı renklerle işlenmiş çiçek ve ağaç figürleri olarak öne çıkıyor.
Tunus Nabul
Nabul şehri sokaklarında, bunların dışında: altın ve gümüş işlemeciliği, taş oymacılığı ve parfüm üretimi de yaygındır. Ancak, elbette turistik bir yöre olan Nabul’da alışveriş yapmak için, belli ve ucuz bir yer, önermek isterim. Şehirde: Habib Temur Bulvarı üzerindeki, Artısanat denen yerde, yerel el sanatları, hem daha çeşitli ve hem da daha uygun fiyatlarla satılıyor.
Nabul şehrinde
Nabul şehrinde,
Tüm bunların yanında: Bölgesel bir Müze de bulunuyor. Bu müzede: Bon yarımadası çevresindeki kazılarda elde edilen, Kartaca heykelcikleri ve güzel mozaikler sergileniyor. Şehir merkezinden, yaklaşık 20 dakika yürürseniz, plaj kesimine inebilirsiniz. Yürümek istemezseniz, taksi en iyi alternatiftir ve seçin derim.