Sarıoğlan, Kayseri il merkezine 61 km uzaklıktadır. Sarıoğlan, Akkışla arası uzaklık; 22 km. Sarıoğlan, Gemerek arası uzaklık: 23 km. Sarıoğlan, Şarkışla arası uzaklık: 56 km.
TARİHİ
Daha önceleri, bugünkü yerleşim yerinin kuzeydoğusunda bulunan belde merkezi, 1948 yılında Kesdoğan Çayı’nın yarattığı bir sel felaketi sonucu sel baskınına uğramış ve ardından eski yerleşim yeri terk edilerek, günümüzdeki yerine taşınmıştır. Cumhuriyet döneminde, ilçeye balkanlardan Anadolu’ya gelen 200 göçmen aile yerleştirilmiştir. Sarıoğlan beldesi, 1960 yılında ilçe olmuştur. 2012 yılında ilçe Büyükşehir yasası çıkınca Kayseri’ye bağlanmıştır.
GENEL
İlçe Kayseri il merkezinin kuzeyindedir. İlçe toprakları: düzlükler ve bunları kuşatan çıplak, engebeli sırt ve yamaçlardan oluşur. En büyük dağ Keçi Kalesidir ve 1500 metre yüksekliktedir.
İlçenin rakımı ise ortalama 1148 metredir. İlçede karasal iklim hakimdir. Buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlı geçer. Bitki örtüsü bozkırdır. İlçe sınırlarından iki tane akarsu geçer.
Bunlardan Kızılırmak: Karaözü mahallesinden itibaren ilçe sınırlarına girer. Kale, Burunören ve Üzerlik Mahallelerinden geçerek ilçe sınırlarını terk eder. Diğer akarsu ise, Toros dağlarından çıkıp ilçe topraklarından geçerek Kızılırmak nehrine dökülen Kesdoğan çayıdır. İlçe topraklarını ikiye bölen, uzunluğu 45 km olan bu çayın üzerinde, 4 tane köprü bulunur.
Ayrıca: ilkbahar ve sonbahar döneminde mutlaka taşar, bu yüzden çayın üzerinde bentler yapılmıştır. Ayrıca yapımı tamamlanan Sarıoğlan Barajında da su tutulmaya başlanmıştır. Böylece taşkınlar önlenecektir.
GEZİLECEK YERLER
ŞAHRUH KÖPRÜSÜ
İlçe merkezine bağlı 20 km uzaklıktaki Karaözü köyü girişindedir.
Kızılırmak üzerindedir. Doğu batı yönünde uzanan kargir bir tarihi köprüdür. Köprünün yapımında: düzgün kesme taş ve kaba yontu taş kullanılmıştır. Köprünün inşa kitabesi yoktur. Bu yüzden hangi tarihte ve kim tarafından yapıldığı bilinmez. Köprünün batı yönündeki son kemer gözü üzerinde: çerçeveli bir taş vardır.
Bu taşta bir motif vardır, motifin ortasında salkımları bulunan bir asma ve asmanın sol yanında aslan heykeli görülür. Üst boşlukta 1328-1329 tarihleri yazılıdır. Bu hicri tarihler tamir tarihini belgelemektedir.
Bu kabartmanın ortasındaki iki yana sarkık asma çubuğu Hayat ağacını sembolize eder. Soldaki aslan kabartması ise, Selçuklu aslan kabartması tasvirine benzer.
Bu motifin hemen üstünde, kısmen aslan başı, burnu kırık, ikinci bir “Taş oluk” vardır. Bu taşın üzerine aslan ve üzüm tasvirleri işlenmiştir.
Ayrıca 1911-1912 tarihleri yazılıdır. Bu bir onarım kitabesidir ve köprünün 20’nci yüzyıl başlarında onarıldığı anlaşılmaktadır. Kitabeli taşın üzerinde: ejder başı şeklindeki çörtenin de aynı onarım sırasında eklendiği düşünülmektedir.
Uzunluğu 161 metredir. Tabiye genişliği 6.10 metredir. En büyük kemerin açıklığı 12 metre, yüksekliği ise 11 metredir. Köprü tamamen simetrik bir yapıya sahiptir. Çünkü: en yüksek kemerin doğusunda, giderek küçülen 2 kemer, batısında ise yine giderek küçülen 5 kemer vardır. Sekiz gözü vardır. İlk yedi göz sivri kemerlidir. Doğu yönündeki son göz yuvarlak kemerlidir.
Köprünün toprağa sağlam basması ve Kızılırmak’ın azgın sularına direnebilmesi için: kemerlerin oturtulduğu ayakların, iki ucunda, 7 tane güneyde ve 7 tane kuzeyde olmak üzere 14 tane, üçgen şekilli Tosun Burunları yani Sel yaranları yerleştirilmiştir.
Suyun geliş istikametinde, kuzey taraftaki sel yaranları hem yüksek hem de üzeri düzgün bir üslupla yayvan çatılı dam gibi kapatılmıştır.
Yanlardaki korkuluklar iyi durumdadır. Korkuluklar eni 30 cm, boyu 79 cm ebatlarında kesilmiş taşlardan yapılıştır ve 156 metre uzunluğundadır. Güney korkuluk taşlarının batı ucundaki taşın üzerinde iri rakamlarla 1935 yazılıdır. Korkulukların altına taş oluklar yerleştirilerek yağmur ve kar sularından korunmak amaçlanmıştır.
Evet, köprünün yukarıda belirttiğim gibi yapım tarihi belli değil, ancak kemer ayaklarının oturduğu ampatmanların taş işçiliğindeki farklılıklara bakılarak muhtemelen 13’ncü yüzyılın ilk yarısında yapıldığı tahmin edilmektedir.
Ancak zamanla tahrip olduğu ve 15’nci yüzyılın sonlarına doğru, su içinde kalan eski ampatmanlardan yararlanılarak günümüzde görülen yeni köprünün yapıldığı düşünülür. Yani, Dulkadiroğlu Alaüddevle Bozkurt Bey’in oğlu Şahruh Bey tarafından yaptırılmış olmalıdır.
Köprünün ismi olduğuna göre, biraz “Şahruh Bey” den söz etmekte yarar var. Kendisi: Dulkadiroğulları Beyi Alaüddevle Bozkurt Bey’in dört oğlundan birisidir. Kız kardeşi Ayşe Hatun Sultan; Sultan 2’nci Beyazıt’ın eşidir.
Aynı zamanda Yavuz Sultan Selim’in annesidir. 1480 yılında Şahruh Bey, Kırşehir Sancak Beyidir. Ancak, yine aynı tarihte amcası Şah Budak Bey tarafından “gözlerine mil çektirilmiş” tir. Eğer köprü Şahruh Bey tarafından yaptırıldı ise, muhtemelen 1480 yılı öncesinde yapılmış olmalıdır.
Köprü: Şahruh Beyin oğlu Mehmet Bey tarafından 1538-1539 yılları arasında onarılmıştır. Bu onarımla ilgili kitabe, köprünün halen üstündedir. Kitabe, 1928 yılında ırmağın sağ kıyısında, köprünün kuzey batı girişinde toprağa gömülü olarak bulunmuş ve Sivas Müzesine kaldırılmıştır.
Kitabede yazılı olanlar “Bu köprü 1538-1539 yıllarında Alaüddevle Zulkadiri Sasani’nin oğlu Şahruh Bey’in oğlu Mehmet Emir Abdullah eliyle onarıldı.”
Evet, köprü günümüzde de kullanılmaya yaya ve araç trafiği devam edilmektedir. Son bir not, köprü ile ilgili bir söylenti var. Sanırım ilginizi çeker “Korkuluk taşları arasında bulunan çukur taşına sırt dönerek bir dilek tutulur” böylece tutulan dileğin gerçekleşeceğine inanılır.
PALAS
Palas: Kayseri il merkezine 56 km, Sarıoğlan ilçe merkezine 17 km uzaklıktadır. Palas kelimesi Farsça bir kelimedir. “Palas” ın kelime anlamı eski “aba, çul, kilim, keçe” demektir. Bir diğer söylenti de Tuzla gölünde yaşayan kaz yavrularına “Palaz” denir. Kayseri’den ava giden avcılar “Hadi Palaza gidelim” şeklinde birbirlerini çağırırlarmış.
Anadolu Beylikleri döneminde, Palas, Dulkadiroğlu Beyliği hakimiyeti altına girmiştir. Sultan 4’ncü Murat: Revan seferine giderken, Palas yakınlarında konaklamıştır. 1706 yılında Türkmen aşiretlerinden Recepli kolunun bir kısmı, Halep’ten gelen göçmenlerle Palas’a yerleşmiştir.
Ulu Cami
İlçe merkezine bağlı Palas köyündedir. Cami 1233 yılında Selçuklu döneminde Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılmıştır.
Tuzla Gölü
İlçe merkezine bağlı Palas köyü ile Bünyan ilçesine bağlı Büyük Tuzhisar köyü arasındadır.
Tarihi İpek yolu üzerinde bulunan göl ve çevresinde, günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış Sultanhanı gibi birçok han, kervansaray, cami ve külliye bulunur.
Tuzla gölünün: üçte ikilik bölümü tuz ile kaplıdır. Kalan üçte birlik bölümü ise bataklık ve çamurdur. Gölün en derin yeri, güneybatıda 15 metredir. Göl denizden 1141 metre yüksekliktedir.
Kuzeyinde bir set gibi duran tepeleriyle, Kızılırmak nehrinden ayrılan Tuzla gölünün çevresinde: sazlıklar, ıslak çayırlar, tuzcul bitki bozkırları, mera ve tarım arazileri bulunur. Yaz aylarında yağışın azalmasına ve buharlaşmaya bağlı olarak göl alanı daralır, suyun içindeki tuz göl kenarında çökelmektedir.
Göl suyunun çekildiği alanlarda 10-15 cm kalınlığında bir tuz tabakası oluşur. Tuzla gölü: İç Anadolu’da insanoğlu tarafından yaratılan olumsuzluklardan etkilenmekten kısmen kurtulmuş tek tuzlu göldür. Çamurlu toprağın: romatizmaya iyi geldiği söylenir.
Önceleri, göl “tuzla” olarak kullanılmış, ancak içeriğinde sağlığa zararlı “alçı mayası” bulunduğunun tespit edilmesinden sonra kapatılmıştır. Göl: Ramsar sözleşmesine ikinci sıradan adaydır. Çünkü geniş ve farklı ekosistemlerin bir arada bulunmasıyla zengin bir biyolojik çeşitlilik barındırır.
Bölgede endemik bitki türleri de bulunmaktadır. Dünyada sadece Sultan sazlığı ve Tuz gölünde bulunan Elymus elongatus isimli bitki gölün doğu ve kuzey kıyılarına yayılmıştır. Bu yüzden: 1993 yılında Korunması gereken tabiat varlığı ve birinci derece doğal sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Kayseri merkez ile ilgili gezi yazım için Kayseri