Fransa Strazburg

2018.01.26-2-Strazburg.1.Avrupa parlamentosu binası.11
Fransa Strazburg

Şehir: Fransa’nın kuzeyinde, Almanya sınırına yakın, Alsace bölgesinde, “Bas-Rhin” bölgesinin başkentidir. Genç ve dinamik bir şehirdir. Şehir: Avrupa Konseyi (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Parlamentosu) başka olmak üzere Avrupa’daki birçok kurumun merkezi olduğu için, Avrupa Birliğinin (Brüksel ve Lüksemburg yanı sıra) facto başkentlerinden birisidir. Yani, bir anlamda “Avrupa Başkenti” olarak tanınır ve bilinir.

Strazburg: ekonomik olarak önemli bir üretim ve mühendislik merkezi ve aynı zamanda karayolu, demiryolu ve nehir taşımacılık merkezidir. Ren nehri üzerinde, Almanya’nın Duisburg şehrinden sonra en büyük ikinci liman buradadır.

COĞRAFYA

Şehir, tarihte ilk olarak: Ren nehrinin bir kolu olan İll nehrinin çevrelediği bir ada (Grande İsland) üzerinde kurulmuştur. Kuş uçuşu: Baltık, Akdeniz ve Atlantik Okyanusu kıyılarına eşit uzaklıktadır. Bu durum: iklim açısından önem kazanır.

Şehrin yaklaşık 20 km batısında: Vosges dağlarının dağlık alanlarında “Kara Orman” bölgesi ve yukarıda ise “Yukarı Ren Ovası” bulunur. Şehrin doğusunda bulunan Ren vadisinin 25 km lik bölümü: nehir trafiğine ve her iki kıyıya paralel olan ana yollara ve demiryollarına sahiptir ve kuzey-güney seyahatlerinde önemli bir eksendir.

NÜFUS

Nüfus bakımından, ülkenin en kalabalık 7’nci şehridir. 2014 yılı sayımlarına göre, şehir nüfusu 276.170 kişidir. Şehrin metropol alanının nüfusu ise 773.347 kişidir. Şehirde yoğun öğrenci nüfusu vardır ve bu yüzden gece hayatı hareketlidir.

Öğrencilerin % 20’si yabancı öğrencilerdir. Fransa ülkesinin kuzeyinde bulunması nedeniyle, yüzyıllar boyunca Alman ve Fransız kültürleri arasında bir köprü olmuştur.

Ancak, Alman kültürü biraz daha ağırlıklıdır ve şehir, bir Alman şehrine benzer. Tarihi Germen kültürü, şehirde somuttur ve şehrin kimliğinin bir parçasıdır. Şehirde: çoğu işaret Fransızca ve Alsas (Almanca’nın bir lehçesi) ya da bazen sadece Alsas dilinde yazılmıştır.

Hatta şehir Fransa ülkesinde olmasına rağmen, cadde ve bölge isimlerinin çoğu Almanca’dır.

Birçok tarihi binadaki işaretler: klasik Alman Gotik mimari stilini yansıtır. Öte yandan: şehirde, Katolik ve Protestan kültürlerinin bir arada bulunması da önem kazanmaktadır. Hatta: Fransız İçişleri Bakanı tarafından, 2012 yılında, şehirdeki en büyük İslam ibadethanesi olan “Ulu Cami” ibadete açılmıştır.

TARİH

İll ve Ren nehirleri arasındaki verimli alanda, Paleolitik çağın ortalarından günümüze kadar olan süreçte yerleşim olduğu biliniyor. Ancak: kesin yerleşim, tarihi süreç içinde, ilk olarak MÖ 150 yıllarında: Roma imparatoru Augustus tarafından, küçük bir Roma yerleşimi olarak “Argentoratum” ismiyle kurulur ve zamanla, genişleyen Roma imparatorluğunun önemli bir merkezi haline gelir.

Buraya Roma yerleşimi kurulmasının başlıca sebeplerinden biri: bölgeyi hakimiyet altına almaktır. Çünkü burası yani Alsas bölgesi şarap bölgesidir. Çünkü toprağının çok iyi olması nedeniyle burada çok iyi üzümler yetiştirilir.

Özellikle, bölgede Colmar şehri, şarabın başkenti olarak tanınır. Romalılar, başlarda meyve yemez iken, daha sonraları meyvenin sağlık için önemi anlaşılır ve özellikle üzüm ve üzümden yapılan şarap tüketimi hızla artar.

Roma döneminde şehir, Ren nehri üzerinde, bir kontrol noktası yani askeri üs olarak kullanılır. (1988 yılında, bu ilk yerleşimin 2000’nci yıldönümü kutlandı.

Zaten bölge insanı halen Roma dönemi çok tanrılı dinlerine bağlıdır, şehirde özellikle en çok görülecek heykeller pagan dönemine heykellerdir. Pagan dinlerine bağlılıkları nedeniyle, bu tür heykelleri asla yıkmazlar )

MS 362 ve 1262 yılları arasında, şehir piskoposlar tarafından yönetilir. 1262 yılında, şehirde yaşayanlar: piskoposların yönetimine karşı ayaklanırlar ve şehir, özgür bir yer statüsüne kavuşur.

1349 yılında, şehirde Yahudi katliamı olur, birçok Yahudi öldürülür, mallarına ve paralarına el konulur.

1681 yılında: Alsace bölgesinin Louis XIV tarafından fethinden sonra, şehir bağımsız bir şehir iken, Fransa’ya bağlanır ve bir Fransız şehri haline gelir. 1789 yılında Fransız Devrimi etkisiyle, Fransız kültürü iyice buraya hakim olur.

Fransız-Prusya savaşının ardından, 1871 yılında; Otto Von Bismarc tarafından ele geçirilen şehir, Alman egemenliğine girer ve 1918 yılında I. Dünya savaşının ardından tekrar Fransız egemenliğine girer.

1940 yılında: Fransa’nın yenilgisinden sonra, şehir yine Alman denetimine girer. 1944 yılında ise, Almanların yenilgisi sonucu, şehirde yine Fransız egemenliği görülür.

MS 5’nci yüzyıldan sonra, günümüze kadar olan süreçte kullanılan şehrin isminin anlamı: Germen kökenlidir ve “yolların geçiş bölgesi” anlamına gelir.

Tarihi süreçte: Strazburg şehri: John Calvin, Martin Bucer, Katherine Zell gibi kişilerin öncülüğündeki Protestan reformunda önemli rol oynamıştır ve Avrupa reform hareketlerine öncülük etmiştir.

Aynı zamanda: öncülüğünü Gutenberg ve Mentelin gibi kişilerin yaptığı baskı enstitüsünün ilk merkezlerinden birisidir. Gutenberg: matbaayı burada icat eder.

Şehir, Avrupa reform hareketlerine öncülük etmiştir. Gutenberg: matbaayı burada icat etmiştir. Günümüzdeki Avrupalı öğrencilerin en büyük hareket noktasını oluşturan ve Öğrenci Değişim Programının temelini atan Rotterdam’lı Erasmus, burada yaşamıştır.

Yine ünlü Alman yazar Goethe, öğrencilik yıllarını burada geçirmiştir.

Fransız milli marşı: “La Marseillaise” 1792 yılında burada genç bir subay olan Rouget de Lisle tarafından bestelenmiştir.

Şehrin uzun tarihindeki en karanlık dönemler arasında: 1349 yılındaki Strazburg katliamı, 1870 yılındaki Strazburg kuşatması, 1940-1944 yılları arasındaki Nazi işgali ve İngiliz-Amerikan askeri güçlerinin bombardımanları bulunur.

Diğer önem kazanan olaylar ise: 357 yılında Argentoratum savaşı, 842 yılında Strazburg yemini, 1538 yılında Üniversitenin kuruluşu, 1605 yılında Johann Carolus tarafından dünyanın ilk gazetesinin basımı ve 1889 yılında Miknowski ve Von Merling tarafından diyabetin kökeni olan pankreasın keşfi sayılır.

Günümüzde ise, Cenevre ve New York şehirleriyle birlikte, dünya üzerindeki en önemli siyasi şehirlerden biri haline gelmiştir.

İKLİM

Şehirde genel olarak “Oceanic” iklimi görülür ve buna bağlı olarak: yazlar güneşli-sıcak ve nemli, kışlar ise bulutlu-yağışlı ve serin-soğuk geçer. Yağışlar: ilkbahardan başlayarak yaz sonuna kadar artarak devam eder.

Kar: yılda ortalama 30 gün düşer. Bölgedeki kaydedilen en yüksek sıcaklıklar: Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında görülür ve 40 dereceye yaklaşır. (Ağustos 2003 tarihinde 38.5 derecedir.)

En soğuk dönem ise: Aralık-Ocak-Şubat aylarında görülür ve hava sıcaklığı, genellikle eksi bir veya iki dereceye kadar iner. (Aralık 1938 tarihinde -23.4 derecedir) Şehir: Fransa’da atmosferi en kirli şehirlerden birisidir.

Çünkü: Ren nehri vadisinin konumu ve dağlar tarafından, egemen rüzgarlar engellenir. Ancak son dönemlerde: Ren nehrinin her iki kıyısındaki ağır sanayi tesislerinin giderek ortadan kalkması ve şehir içi ve çevresindeki trafiğin düzenlenmesi sonucu, hava kirliliği nispeten azalmıştır.

LEYLEK

Alsace bölgesinin sembolü olarak “leylek” bilinir. Çünkü 20’nci yüzyılın başlarında, burada binlerce leylek vardı. Ancak: 1980’li yıllara gelindiğinde, şehirde konaklayan leylek sayısında önemli azalma görüldü.

Çünkü leylekler yazı geçirdikleri Afrika’da avlanıyor, kimyasal ilaçlardan zehirleniyor ya da elektrik kabloları nedeniyle ölüyorlardı.

Bu durumun telafisi ve şehirdeki leylek sayısının arttırılması için, 1990’lı yılların başlarında, şehirde büyük etkinlikler düzenlendi ve günümüzde leylekler yine Alsace’te yuva yapmaya başladılar.

Bahar ve yaz döneminde, şehrin birçok yerinde leylekleri görebilirsiniz. Ama esas leylek yaşam alanlarını görmek isterseniz “Hunawihr” bölgesindeki “Parc des Cigognes et des Loutres” alanına gitmeniz gerekir. Burada yürüyüş yaparken gerek leylekleri ve gerekse su samurlarını görmek mümkündür. Ayrıca: şehirdeki hediyelik eşyaların birçoğunda leylek resimleri veya figürleri de görebilirsiniz.

Fransa Strazburg Ulaşım

ULAŞIM

Paris şehri dışında, Fransa ülkesinin en büyük tren istasyonu buradadır. Aynı zamanda özellikle Almanya demiryolu bağlantısı buranın önemini arttırmaktadır. Stutgart-Strazburg arasındaki uzaklık: 150 km. dir ve 1 saat 37 dakikadır. Strazburg-Paris arasındaki uzaklık ise: 400 km dir.

2018.01.26-2-Strazburg.2.Şehir genel.13a
Fransa Strazburg Turizm

TURİZM

Öncelikle, şunu belirtmek isterim, şehir merkezi yürüyerek gezilebilir, en uzak yeri 15 dakikadır.

Şehir, çeşitli savaşların olduğu bir yer olmasına rağmen, Roma döneminden günümüze kadar olan evrimi gösteren olağanüstü çeşitlilikteki mirasını korumayı başarmıştır. Şehirdeki birçok Gotik ve Rönesans tarzı zaman içinde zarar görmüş olsa da, daha sonra yeniden restore edilmiştir.

Şehirde: “Grande İle” yani “Grand Island” bölümü: 1988 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Fransa ülkesinin UNESCO tarafından sınıflandırılan ilk şehir merkezi olması açısından önem kazanır.

Çevresi “üzüm bağları” ile çevrili şehrin tarihi merkezi: İll nehri ortasında kalan bir ada üstündedir. Aynı bir açık hava müzesini andıran bu bölgede: Ortaçağ ve Rönesans dönemi mimari özellikleri taşıyan birçok yapı bulunur.

Burada bulunan ve renkli çiçeklerle donatılmış evlerin büyük kısmı, günümüzde konut olarak kullanılırken, bir kısmı da otel ve restoran olarak hizmet vermektedir. Bu ahşap evlerin en güzeli ise, hemen katedralin yanındaki Kammerzell Evidir.

Özellikle “Notre Dame Katedrali” ve “Petite France” bölgesi ilgi çekmektedir.

Çevresindeki şarap barları, şehirdeki öğrencilerin toplanma yerleridir. Bir zamanlar, ünlü yazar Goethe de bunların arasındaymış. Şehirdeki ünlüler yalnız bununla kalmıyor. Gutenberg matbaayı burada keşfetti. Fransa milli marşı, 1792 yılında Rouget de Lisle tarafından burada bestelendi.

Şehrin dar cadde ve sokaklarında yürüyün ve şehri keşfedin.

Hatta şehir girişinde iki kola ayrılarak, tarihi şehir merkezini çevreleyerek akan nehirde, tekne gezintisi yapabilirsiniz.

Her yıl “Aralık” ayında, şehir 1570 yılından bu yana kutlanan “Noel Pazarı” na ev sahipliği yapmaktadır. Bu dönemde, şehirde sayısız ışık ve renk gösterileri düzenlenir.

MİNİTRAM

Bu, şehrin kalbini keşfetmeniz için güzel bir gezi yapmanıza imkan verir ve rehber eşliğindeki bu gezi, yaklaşık 50 dakika sürer. Bu 50 dakikalık süre içinde: şehrin dar yolları, Petite France, Points Couverts ve Vauban barajı olarak adlandırılan bölgeler gezilir.

STRASBOURG ÜNİVERSİTESİ

Fransa’nın en ünlü üniversitelerindendir. Bu yüzden, şehir bir üniversite kenti olarak bilinir. Çok sayıdaki üniversite öğrencisinin beşte biri yabancıdır. Günümüzde, şehirde 53 bin civarında öğrenci bulunmaktadır.

MATBAANIN İCADI VE GUTENBERG

Strazburg şehrinde doğan Gutenberg’in, ilk baskı işini burada yaptığı kesin değildir. Basılacak ilk önemli çalışma, 1450 tarihinde basılan, Latince “İncil” idi.

Bu baskı yapıldıktan sonra, baskı sürecinin sırları serbest bırakıldı ve böylece: bu yeni baskı tekniği, Avrupa’nın geri kalan kısmında da hızla yayıldı. Bu teknik sayesinde, yeni fikirleri yaymak ve böylece edebiyat Rönesansı’nı teşvik etmek mümkün olmuştur.

2018.01.26-2-Strazburg.7.La Fayette mağazası.1a
Fransa Strazburg Alışveriş
2018.01.26-2-Strazburg.7.La Fayette mağazası.1c
Fransa Strazburg Alışveriş

ALIŞVERİŞ

Şehirde, küçük dükkanlar, lüks butikler, tanınmış markalar, sanat eserleri kreasyonları bulmak mümkündür. Ancak: daha önce bir çok yazıda söz ettiğim gibi: Avrupa şehirleri, Euro ile alışveriş yapılması nedeniyle pahalıdır.

Burada alışveriş yapmak isterseniz: ülkemizde bulunmayan markalara bakmanızı öneririm. Çünkü ülkemizde bulunan markaların ürünleri, burada çok pahalıdır, ülkemizde aynı markanın ürünleri, yarı fiyatına satılmaktadır.

 

Le Printemps

Rue de la Haute Montee bölgesindedir.
Şehrin en büyük mağazasıdır ve şehir merkezindedir. Burada: moda, kozmetik, mücevher, oyuncak, hediyelik eşya, ev aksesuarı, spor giyim ve diğer birçok şeyi bulup satın alabilirsiniz.

Place Des Halles

Şehrin en büyük alışveriş merkezidir. Burada her ürün bulunur.

Rue des Juifs

Ev dekorasyonu mağazaları var. Gilles Dewavrin: egzotik aromalı mumlar satılıyor. Tadzio: güney enerjisiyle çalışan el sallayan papa heykelleri, Polychrome: parlak renkli plastik ev eşyaları, cam objeler,

Fransa Strazburg

NE YENİR-YEREL LEZZETLER

Alsace bölgesinin iki merkez yemeği: kaz ciğeri ve lahana turşusudur. Ancak bu ünlü yemeklerin yanı sıra, menülerde birçok ağız sulandırıcı lezzet görmek mümkündür. Örneğin: balık, özellikle ünlü matelot, kümes hayvanları ve baeckeoffe, tarte flambe (flambe kueche) ve spaetzle (çeşitli makarnalar) sayılabilir.

Benim önerim, bu şehre yolunuz düşerse, özellikle: “Tarte Flambe” tatmanızı öneririm. Bu bir tür: pizza-lahmacun-pide karışımıdır. Hamuru inceciktir. Soğanlısı, peynirlisi ve etlisi vardır. Ancak, dikkat akşam saatlerine doğru birçok yerde tarte flambe bulmak mümkün olmuyor.

Bunun “munster peynirli” olanını tercih etmelisiniz. Bu peynir, bölgenin güzel bir peyniridir. Domuz eti olmaması için, tarte flambe’nin vegan tipini yani etsiz olanını seçebilirsiniz. Peynirli veya mantarlı isterseniz, menüde yazmasa bile: domuz jambonlu gelir.

Yanında: Alsace bölgesinin beyaz riesling şarabı içilebilir. Ancak burada küçük bir ayrıntıdan söz etmek gerek: munster peyniri çok kokuyor, dikkat beğenmeyebilirsiniz.

Buraya has bir diğer lezzet “krep” dir. Ancak önce tuzlu ve sonra tatlı cinsini seçin, tatlı olarak kestaneli ve çikolatalı deneyin.

Tatlı olarak: tam aromalı munster peyniri, bilberry, erik ve elma tartları, elbette özel cheesecake ve ünlü kougelhopf unutulmamalıdır.

Son olarak: “Bretzei” denen, bir tür simit, üzerine kaşar konularak yapılmış olanı tatmanızı öneririm.

Fransa Strazburg Ne İçilir
Fransa Strazburg Ne İçilir

 

NE İÇİLİR

Alsace bölgesi: şarap ve bira üretiminin birlikte yapıldığı bir yer olarak önem kazanır. Eğer bira içmek isterseniz: bir tür Alsace birası olan: “Queue de Charrue” denenebilir. Kaynak suyu ve arpadan yapılan bu bira, baharatlı ve sapsarı renklidir.

Alsace şaraplarına gelince: diğer Fransız bölgelerinin aksine, Alsace şarapları, genellikle geldikleri köyler ve üzüm bağlarının isimlerine göre adlandırılırlar. Bunların 7 çeşidi bulunur. Üretilen şaraplar, geleneksel ince Alsace şişelerine konurlar.

Özellikle: “Muscats” aromatik ve taze üzüm tadı ile ve hafif olması ile tercih edilir. “Pinot Noir” ise, kırmızı ve roze cinsleriyle üretilir ve kiraz tadı ihtiva eder. “Gewurztraminer” ise, iyi yapılandırılmış, en iyi bilinen Alsace şarabıdır.

Zengin aromasında: meyve, çiçek ve baharat harmanlanmıştır. Merakınız varsa, bunu almanızı öneririm.

Şehri ziyaretiniz “Haziran” veya “Ekim” ayına denk gelirse: şehrin güney bölümündeki 200 km. lik yol boyunca uzanan ünlü üzüm bağlarını ziyaret etmenizi öneririm. Burada, bağbozumu öncesi veya sonrasında, muhteşem şarapları tadarak, satın alabilirsiniz.

2018.01.26-2-Strazburg.3.İll nehri.2
Fransa Strazburg Gezilecek Yerler

GEZİLECEK YERLER

Şehirde bulunma zamanınıza göre gezilecek yerleri planlayabilirsiniz. Öncelikle: Grand Island yani tarihi şehir merkezini gezmenizi öneririm.

Daha sonra zamanınız kalırsa: Uluslar arası kurumların bulunduğu yerler görülebilir. Avrupa Parlamentosu önündeki heykeli unutmayın.

Özellikle, bu şehre gelip te: katedrali görmeden ayrılmayınız. Bir de Petit France görülmelidir.

ULUSLAR ARASI KURUMLARIN BİNALARI

Şehrin bu bölümünde: üç bina görülür. Bunlardan birincisi: Avrupa Konseyi binasıdır. Bu konsey binasının hemen önünde: taşkınlık yapmasınlar diye polis gözetimine alınan bazı guruplar, çadırları ve posterleri bulunuyor.

Çünkü: burada, şiddete dökülmediği sürece her türlü fikrin söylenmesinin serbest olduğuna inanılıyor. Binanın hemen karşısında “İnsan Hakları Mahkemesi” ve çaprazında ise, arkasında “Avrupa Parlamentosu” binası görülüyor.

2018.01.26-2-Strazburg.2.Avrupa konseyi.1c
Fransa Strazburg Avrupa Konseyi

          

AVRUPA KONSEYİ

“Konsey de Europe” olarak isimlendirilen binanın önündeki yeşillik alanda: yukarıda sözünü ettiğim gibi, bazı gurupların toplandığı görülüyor.

Evet, gelelim Avrupa Konseyine: Konsey, Avrupa Birliğinden daha eski ve geniş bir uluslar arası topluluktur ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini denetler. İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü savunulur.

Üye ülkelerin uluslar arası parlamentolarından seçilen 324 parlamenterden oluşur ve genellikle haftada bir kez genel kurul toplantıları yaparlar. Konsey ilk toplantısını, 10 Ağustos 1949 tarihinde, yine burada Strazburg şehrinde yaptı.

Binanın herhangi bir özelliği yok, sanırım en çok ilginizi, binanın önünde veya yolun kıyısındaki yukarıda sözünü ettiğim guruplar çekecektir.

2018.01.26-2-Strazburg.2.Avrupa konseyi.1a
Fransa Strazburg Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

 

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Hemen sol tarafta, yine önünde çeşitli protestoları yansıtan bir sürü yazı ve poster bulunan bir binadır. Mahkeme burada görülen binasına 1995 yılında taşınmıştır.

Nehir ve kanalların kesiştiği noktada bulunan modern bina: bir İngiliz mimarlık şirketi olan Claude Buche tarafından tasarlanmış ve 1994 yılında tamamlanmıştır.

Bina tasarlanırken, mimarlar ziyaretçileri sıcak bir şekilde karşılayan bir plan üzerinde anlaşmışlardır.

Evet, buradan dünyaya adalet dağıtıyorlar, çok adil insanlar, mahkeme üyeleri çok özel insanlardan seçiliyor. İnsan Hakları Mahkemesine başvuru sıralamasında: ülkemiz üçüncü sıradadır.

Birinci sırada Romanya ve ikinci sırada ise Rusya bulunur. Bu yüksek başvuru sayısını azaltmak için: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, son yıllarda, başvuru öncesinde ülkedeki bütün iç hukuk yollarının tüketilmesini şart koşmuştur.

2018.01.26-2-Strazburg.1.Avrupa parlamentosu binası.9
Fransa Strazburg Avrupa Parlamentosu
2018.01.26-2-Strazburg.1.Avrupa parlamentosu binası.5
Fransa Strazburg Avrupa Parlamentosu

          

AVRUPA PARLAMENTOSU

Sol tarafa bakıldığında: nehrin hemen kıyısında, yuvarlak bina vardır. Avrupa Parlamentosu, oturumlarını “Louise Weis” ismi verilen bu binada yapmaktadır. Bu isim, Parlamentonun en eski üyesi olan Fransız politikacı “Louise Weis” ten gelmektedir.

Çıkıntıları olan, yarım kalmış bir inşaat gibi görünmektedir. Yapı: bir gurup Fransız mimar tarafından, Roma dönemi amfi tiyatrolarından ilham alınarak tasarlanmıştır. Ancak tasarlandığı dönemde, hiçbir Doğu Bloku ülkesinin birlik içinde olmamasına vurgu yapmak için, binanın üst kısmı yarım bırakılmış gibi bir görüntü oluşturur.

Evet: Strazburg şehrinin en önemli özelliklerinden bir tanesi: başkent olmamasına rağmen, uluslar arası bir organizasyonu bünyesinde bulunduran 3 şehirden (New York, Cenevre) bir tanesi olmasıdır. 10 Eylül 1952 tarihinde kurulan Avrupa Parlamentosunun 3 çalışma yeri vardır.

Bunlar: Brüksel, Lüksemburg ve Strazburg şehirleridir. Lümsemburg: idari ofislere (Genel Sekreterlik) ev sahipliği yapar. Parlamentonun tüm toplantıları yani genel oturumlar: Strazburg ve Brüksel şehirlerinde yapılır.

1992 yılında, İskoçya-Edinburg zirvesinde alınan karar gereğince, Avrupa Parlamentosu, Strasbourg şehrinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Parlamentoda: topluluk yasalarının hazırlanması ve çalışmalarda yer alan komisyonlar ve Bakanlar kurulu bulunur.

Parlamento

Dünyanın en büyük ikinci demokratik seçmenini (birinci Hindistan) ve dünyanın en büyük uluslar arası demokratik seçmenini temsil eden 751 üyeden oluşur. Burada: çevre, işgücü, eşitlik ve benzeri mevzuat üzerinde karar veriyorlar.

İçerideki sistem, ülkelere göre değil, ideolojilere (sağcı, solcu, yeşiller gibi) göre ayarlanıyor. Yani kimse ülkesini temsil etmiyor. 5 veya 6 ülkenin değişik parlamenterleri, bir araya gelerek bir gurup kurabiliyorlar. Oturumlar: ayda 4 gün sürüyor.

Son olarak, binanın hemen önünde: çok güzel bir heykel bulunuyor. Heykel: üye ülkelerinin bayrak direklerinin hemen başlangıç yerinde, hafif kalbi andıran, iç içe geçmiş iki insan, kardeşliği ve sevgiyi anlatan bu heykeli mutlaka görün.

Hatta: eğer güvenlik bariyeri yoksa veya hani derler ya karışan olmaz ise, heykelin yanına kadar gidip bu anlamlı heykeli görebilirsiniz.

2018.01.26-2-Strazburg.4.Metal şehir maketi.1
Fransa Strazburg Grand İll

GRAND İLL

Burası: şehrin tarihi merkezinde bulunan bir adadır.

Adı “Büyük ada” anlamına gelir ve bir tarafı İll nehrinin ana kanalı ve diğer tarafı ise o nehrin kanalize edilmiş bir kolu olan “Canal du Faux-Rempart” ile çevrelenmiştir.

Bir açık hava müzesi gibi olan bu ada: Ortaçağ ve Rönesans dönemi mimari özelliklerini yansıtan binalarla doludur.

Grand İll: 1988 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. O tarihte, UNESCO Uluslar arası Anıtlar ve Siteler Konseyi: Grand İll’in “Ortaçağ şehirlerini örnekleyen en eski mahalle” olduğunu kaydetti.

Burası: Fransa ülkesinin UNESCO tarafından sınıflandırılan ilk şehir merkezi olması açısından önem kazanır.

Grande İll: şekli nedeniyle elips’e benzer. En uzun yeri 1.25 km ve en geniş yeri ise sadece 0.75 km dir.

Burada: şehrin merkezi meydanı “Place Kleber” vardır. Daha güneyde ise: 15’nci yüzyıldan kalma, Gotik mimarinin süslü bir örneği olan “Strazburg Katedrali” ve birkaç kilise bulunur.

Yine bölgenin batı ucunda ise: bir zamanlar şehrin dericileri, değirmencileri ve balıkçılarının eski evlerinin bulunduğu ve günümüzde Strazburg şehrinin başlıca turistik mekanı olan “Petit France” vardır. Bölgedeki ahşap evlerin en güzeli “Kammerzell Evi” dir.

Eski gümrük evi “Ancienne Dauane” de buradadır. Yine bu bölgede: şehrin en heybetli 18’nci yüzyıl otelleri ve saraylarından olan Palais Rohan, Hotelde Hanau (günümüzde Belediye Binası olarak kullanılıyor), Hotel des Deux-Ponts (Bavyeralı Ludwig’in doğduğu bu ev, günümüzde şehrin valisine ev sahipliği yapmaktadır), Hotel de Klinglin, Hotel d’Andlau Klingin, Hotel de Neuwiller bulunmaktadır. Adada ayrıca: Strazburg şehrinin Başpiskoposunun piskoposluk sarayı vardır.

Grande İll’in, bir dünya mirası olarak statüsünü göstermek için, adaya erişimi sağlayan köprülere 22 adet pirinç levha yerleştirilmiştir.

2018.01.26-2-Strazburg.11.Katedral.1
Fransa Strazburg Notre-Dame Katedrali
2018.01.26-2-Strazburg.11.Katedral.4.Dış.2
Fransa Strazburg Notre-Dame Katedrali
2018.01.26-2-Strazburg.11.Katedral.4.Dış.5
Fransa Strazburg Notre-Dame Katedrali

STRAZBURG NOTRE-DAME KATEDRALİ

Katedral her gün açıktır ve giriş ücretsizdir. Önce yapının isminden söz etmek istiyorum. Burası bir Katolik dini yapısıdır. “Notre-Dame” denince, dünyanın çeşitli yerlerinde birçok “Notre-Dame” isimli dini yapı vardır.

Bunlar: “Meryem Ana” ya adanmıştır ve “Bizim Hanımımız” demektir.

Önemli bir kısmı Romanesk mimari izlerini taşımakla birlikte, yüksek ya da geç Gotik mimarinin en güzel örnekleri arasındadır.

Avrupa’nın en güzel Gotik katedralidir. Gotik mimari ve Alman Ren bölgesinin heykel sanatı bir arada kullanılmış ve Alsace bölgesinin bu kültür sembolü ortaya çıkmıştır.

Katedral: Alsace ovalarının çok uzaklarından, Ren nehrinin diğer tarafındaki Vosges dağları ve Kara Orman bölgesinden dahi yani 30 kilometre kadar uzaklıktan görülebilir.

Katedralin çevresinde yapılan arkeolojik kazılarda bulunan kalıntılardan: katedralin bulunduğu yerde Argentoratum döneminde bir Roma tapınağı bulunduğu ve günümüzdeki yapıya gelinceye kadar, burada birkaç ardışık dini yapılar yapıldığı anlaşılmıştır.

Yine, bu arkeolojik kazı sonuçlarına göre: MS 7’nci yüzyıl sonlarında: burada St Arbogast piskoposu tarafından, Meryem’e adanmış bir tapınak inşa edilmiştir.

MS 1015 yılına gelindiğinde ise:

Buradaki küçük tepenin çamurlu zemini üstündeki Carolingian bazilikası kalıntılarının üstüne: piskopos Werner von Habsburg tarafından: Romaneks mimari stilde yeni bir katedral yapımına başlanmıştır.

Burada hassas olan nokta: yine aynı tarihlerde İstanbul Ayasofya’da dinler arası ayrışmanın gerçekleşmesi, Katolik ve Ortadoks’ların birbirini aforoz etmesi, Batı ve Doğu Hıristiyanlığının ikiye ayrılmasıdır.

Burada çamurlu zemin dedim, bunun hakkında da bir efsaneden söz edilir. Efsaneye göre: katedralin bir yer altı gölünün sularına batırılan meşe yığınlarının üstünde durduğu söylenir.

Yapının içinde kimse olmadığında bile, katedralin içinde, gölde dolaşan bir teknenin kürek seslerinin duyulduğu söylenir. Yine efsaneye göre, bu yer altı gölünün girişi: katedralin hemen karşısındaki bir evin mahzenindedir ve burası birkaç yüzyıl önce, duvarlarla kapatılmıştır.

Daha sonra yapımı biten katedraldeki ahşap çerçevelerle kaplı neflerde, 1176 yılında yangın çıkar ve yanarak yok olurlar. Bu felaketin ardından, piskopos Heinrich von Hasenburg: yeni bir katedral inşa ettirmeye karar verir.

Yeni katedralin inşası önceki yapının temelleri üzerinde başlar ve yüzyıllar boyunca devam eder. Werner katedralinin yani önceki katedralin kriptası, batı yönünde tutulur ve genişletilir.

Kuzey bölümü, Romanesk tarzda yapılır ve anıtsallık ve yükseklik esas alınır. 1225 yılında gelen bir ekip, yapıyı yeniden elden geçirir ve bu sırada Gotik mimari stili uygular.

Bu sırada: daha önce Romanesk tarzda başlamış olan nefler parçalanır. 1253 yılına gelindiğinde katedralin bitirilmesi için para kalmaz ve halktan yardım istenir.

2018.01.26-2-Strazburg.11.Katedral.6.İçi.2a
Fransa Strazburg Notre-Dame Katedrali

Yapının binlerce figürle süslenmiş batı cephesi, Gotik çağın başyapıtıdır. Önceki dini yapılardaki cepheler, inşaat öncesinde çizilerek hazırlanırken: buradaki katedralinin cepheleri daha önce çizilmeden yapılmıştır.

Cephelerin tasarımı, karmaşıklığı bakımından, neredeyse rastgele görünür, ancak bir dizi dönen sekizgen kullanılarak oluşturulmuştur.

12’nci yüzyılda ise

Vosges yakınlarındaki dağlardan buraya taşınan “kırmızı kum taşları” ile yenilenmiştir ve bu yüzden yapıda, karakteristik pembe renk tonu hakimdir. Bu yenileme sırasında Gotik mimari stil kullanılmıştır.

2018.01.26-2-Strazburg.11.Katedral.6.İçi.15a
Fransa Strazburg Notre-Dame Katedrali

1277 yılına gelindiğinde: Erwin von Steinback isimli mimar: pembe kum taşından, muhteşem batı ön cepheyi yapar. Steinback: 1318 yılında öldüğünde: bina, gül pencere hizasına yani “Havariler” bölümüne kadar tamamlanmıştır.

1399 yılından itibaren, bu kez “Ulm Katedrali” mimarı Hültz, şehrin sembolü haline gelen sivri-sekizgen taban yapısını tamamlamıştır.

Katedral’in inşası; 1439 yılında tamamlanmıştır.

1505 yılında mimar Jakob vo Landshut ve heykeltıraş Hans von Aachen: kuzeydoğudaki Saint-Lawrence portalını: Gotik erken Rönesans sonrası tarzda yeniden inşa ederek bitirmişlerdir.

Katedralin diğer portalında olduğu gibi, buradaki heykellerin çoğu kopyadır ve bunların orijinalleri “Musee de Notre Dame” ye taşınmıştır.

Yapının Romaneks tarzdaki apsis bölümü, 18’nci yüzyıldan kalmadır ve kompleksin bitişik avlusundadır.

Victor Hugo: burayı “devasa ve büyüleyici bir yapı” olarak tanımlamıştır. Goethe tarafından ise “Allah’ın zarif bir biçimde yükselen ve genişleyen bir ağacı” olarak nitelendirilir.

2’nci Dünya Savaşı sırasında, katedral her iki savaşan taraf için de bir sembol olarak görüldü. 28 Haziran 1840 tarihinde, burayı ziyaret eden Adolf Hitler: kiliseyi “Alman halkının ulusal kutsal alanı” ve Meçhul asker anıtına dönüştürmeyi amaçladı.

Aynı savaş sırasında yapının 74 vitray penceresi yerinden çıkarıldı ve bir tuz madeninde saklandı. Savaştan sonra, Birleşik Devletler ordusu tarafından, bu vitray pencereler katedrale geri gönderildi. Savaş sırasında, katedraldeki hasarların onarımları, 1990’lı yıllara kadar sürdü.

2018.01.26-2-Strazburg.11.Katedral.6.İçi.2b
Fransa Strazburg Notre-Dame Katedrali Kule

Kule

Yapının tek kulesinin olması: yapının benzersiz olmasının diğer bir sebebidir. Kuzey kulesi tamamlanmıştır. Ancak planlanan güney kulesi, yapılamamıştır ve bunun sonucunda, yapının karakteristik asimetrik formu sağlanamamıştır.

Yapının kuzey yönündeki sivri kulesi: 142 metre yüksekliktedir. Ancak bu yükseklikteki sivri uç, inanılmaz derecede hafif görülür.

Bu yükseklik: 1647-1874 yılları arasında yani 227 yıl boyunca, buranın dünyanın en yüksek binası olma özelliğini taşımıştır (Hamburg St Nikolai kilisesini geride bırakarak) ve Ortaçağ döneminden kalan inşaat yüksekliği halen korunmaktadır.

Ancak, günümüzde, dünyanın en yüksek 6’ncı kilise kulesidir. Sekizgen kule: mimar Ulrich Ensingen ve Köln’lü Johannes Hültz’ün bir araya gelerek yaptıkları bir çalışmadır. Ensingen: 1399-1419 ve Hültz ise 1419-1439 yılları arasında çalışmıştır.

Kulenin zarif külahı dikkat çeker. Hatta bu külahın ilginç bir hikayesi vardır: Fransız devrimi sonrasında, Nisan 1794 tarihinde, şehri yöneten devrimciler, eşitlik prensiplerine aykırı olduğunu düşündükleri kule tepeliğini yıkmak isterler.

Ancak şehir sakinlerinden biri, Mayıs 1794 tarihinde, kuleye vatanseverlerin renkleri olan kırmızı-beyaz-mavi bir kumaş asar ve devrimciler, kule tepeliğini yıkmaktan vazgeçerler.

Bu bayrak: Ağustos 1870 tarihinde büyük bir yangında tamamen yok oluncaya kadar, şehrin tarihi koleksiyonu içinde tutuldu.

Kulenin 329 basamaklı merdivenini tırmanırsanız, terasına varırsınız ve buradan şehrin muhteşem güzel manzarasını izleyebilirsiniz.

2018.01.26-2-Strazburg.11.Katedral.6.İçi.12.Astronomik saat.1a
Fransa Strazburg Notre-Dame Katedrali Astronomi Saati

 

2018.01.26-2-Strazburg.11.Katedral.6.İçi.12.Astronomik saat.2c

 

2018.01.26-2-Strazburg.11.Katedral.6.İçi.12.Astronomik saat.2d

Astronomi Saati

Transeptin güney tarafında, 19’ncu yüzyıldan kalma bir “astronomi saati” bulunmaktadır. Saatin boyu 18 metredir. Dünyanın en büyük saatlerinden birisi olarak bilinir.

Burada bulunan saatlerin ilk öncüsü: 1352-1354 yılları arasında, günümüzdeki saatin tam karşısındaki duvarda bulunan ve “Dreikönigsuhr” olarak adlandırılan saattir. Üç kral saati olarak da bilinir. Bu saat, daha sonra müzeye kaldırılmıştır. Aynı yerde: 1547 yılında Christian Herlin tarafından yeni bir saat yapılmaya başlanır.

Ancak katedral Roma Katolik kilisesine teslim edildiğinden, saatin yapımı durur. 1571 yılında ise, yarım kalan saatin yapımı: Conrad Dasvpodius ve Habrect kardeşler tarafından devam ettirilir.

Hatta: saat, astronomik saat olarak düzenlenir. Ayrıca: yeni düzenlenen saat, İsviçreli ressam Stimmer tarafından tablolarla süslenir. 18’nci yüzyıl sonlarına doğru tamamlanan bu saat: günümüzde Strazburg Dekoratif Sanatlar Müzesinde sergilenmektedir.

Günümüzde katedralde görülen saat: 1838-1843 yılları arasında, Jean Baptiste tarafından oluşturulmuştur. Tamamen yeni bir mekaniğe sahiptir. Astronomik bilgileri doğru olarak gösterebilmektedir.

Güneşin, gezegenlerin ve takımyıldızların yörüngelerini gösteren saat üzerinde, ayrıca bir takvim ve güneş sisteminin küçültülmüş bir modeli bulunur.

Baptiste: 1816 yılında saatin mekanizması tasarımı için çok sayıda ön çalışma yapar ve 1821 yılında saatin protitini yapar. Gregoryan kuralına uygun yapılan, ancak günümüzde nerede olduğu bilinmeyen bu mekanizma: Paskalya’yı hesaplıyordu.

Evet: saatin astronomik kısmı:

Olağandışı derecede doğru veriler gösterir. Yani, bir saatten çok daha karmaşık bir hesap makinası gibidir. Genellikle karmaşık işleyişi, uzmanlık gerektiren matematiksel bilgileri de gerekli kıldı. Henüz bilgisayarların kullanılmadığı bir dönemde “computus” (Hıristiyan takviminde Paskalya tarihini) tespit edebildi.

Saatin altında: bir dünya haritası vardır. Bu haritaya dikkatli bakarsanız, Ermenistan’ın Avrupa’da ve Türkiye’nin ise Asya’da gösterildiğini görebilirsiniz.

Evet: günümüzde ziyaretçiler saatin sadece heykellerden oluşan figürlerini görebiliyorlar. Ancak bu heykel topluluğunun arkasında, bir mekanizma vardır.

Her gün saat: 12.30 olduğunda: mekanik figürler ortaya çıkar ve izleyenlerin ilgisini çeken bir gösteri sunulur. Bu gösteride: bir melek çanı çalar, gösteri başlar. Ölüm: elindeki kemikle, çana 12 kere vurur.

Önündeki yaşlı adam koşarcasına geçer. 12 havari İsa’nın önünden geçerler. Horoz, kanat çırparak geçenleri seyreder. Ve sonunda: İsa, evrensel barışı simgeleyen el işaretiyle töreni bitirir.

Gelelim efsanelere

Diğer bu tür pek çok sanat eserinden olduğu gibi (Örneğin: Prag şehrindeki astronomi saati gibi) : daha sonra aynı saatin üretilmesini önlemek için, saatin yaratıcısının gözlerinin oyulduğu söylenir.

Çünkü Parisliler, Notre Dame Katedralinde olduğu gibi, bir saat isterler. Bu yüzden, Strazburglular, saati yapan sanatçıyı kör ederler.

Yine bir efsaneye göre: saatteki bir odada, dirseklerini bir küpeşte üzerine dayayan bir adam heykeli görülür. Söylentiye göre, bu adam “tek bir direğin böyle büyük bir saat kasasını desteklemeyeceğini iddia eden” dönemin mimarını simgelemektedir.

1855 yılında burayı yani astronomi saatini ziyaret eden Danimarkalı bir ziyaretçi Theodore Nielsen isimli kişinin saat hakkında yazdıkları şöyledir: “Herkes Munsteren adlı katedral hakkında bir şeyler biliyor. Kulede işsiz bir saat var.

Elbette, bu saat: dünyanın tek uydusu, günün sıradan saatlerinin yanı sıra tüm zaman değişikliklerini, güneş ve ay tutulmalarını da gösteriyor.

Saatte: bir elinde bir zil ve diğerinde çapraz kemik bulunan “ölüm” : saati saymak için her saat başı çan çalar. Bir Mesih figürü, başka bir niş içinde durur.

Her iki tarafta da kapı vardır ve saat 12’ye yaklaştığında, sol kapı açılır ve 12 havariler geçit yaparlar, her seferinde bir tanesi görülür.

Her biri sağ elini törenle kaldıran İsa’ya doğru ilerler ve sonra her biri sağdaki kapıdan çıkarak kaybolur.

Onların yanı sıra, ölüm figürü, kemikle çana vurarak çanı çalar, bu sırada muazzam bir horoz figürü aynı anda kanat çırpar.

2018.01.26-2-Strazburg.11.Katedral.6.İçi.12.Melekler sütunu.13c
Fransa Strazburg Notre-Dame Katedrali Pilier des Anges
2018.01.26-2-Strazburg.11.Katedral.6.İçi.12.Melekler sütunu.13d
Fransa Strazburg Notre-Dame Katedrali Pilier des Anges

Pilier des Anges-Melekler Sütunu

1253 yılına gelindiğinde, astronomik saatine bakan güney bölümde, Chartres taş ustaları tarafından, bir sütun üzerine Son yargıyı temsil eden “Melek sütunu” yapılır.

Saatin hemen önünde bulunan bu sütun: muhteşem güzellikteki oymalarıyla ilgi çeker, mutlaka görün.

Fransa Strazburg Notre Dame Müzesi-Musee de I’Oeuvre Notre-Dame

Notre Dame Müzesi-Musee de I’Oeuvre Notre-Dame

Katedralin hemen yanında bulunan ve güneye bakan bu büyüleyici müzede: Fransa’nın ortaçağ eserlerinin yanı sıra Fransa ve hatta Avrupa’daki en iyi ortaçağ sanat koleksiyonlarından biri bulunmaktadır.

Özellikle erken dönem vitrayları, katedralin heykelleri ve Ortaçağ Alsace resimlerinden oluşan koleksiyonlar: 700 yıl boyunca şehirden ve üst Ren nehri havzasından toplanmıştır.

Müze, Salı günleri hariç her gün açıktır. Giriş ücretlidir, yetişkinler 4 Euro ve öğrenciler 2 Euro’dur.

2018.01.26-2-Strazburg.6.Kleber meydanı.1c
Fransa Strazburg La Place Gutenberg

GUTENBERG MEYDANI-LA PLACE GUTENBERG

Katedral yakınındadır. Burası: Ortaçağ dönemindeki Strazburg şehrinin kalbidir. Meydanın ortasında, matbaanın mucidi Gutenberg’in heykeli bulunur.

Johannes Gutenberg’in hareketli tipini yansıtan bu heykel: 1840 yılında, Gutenberg’in doğumunun 400 yılı anısına, heykeltıraş David Angers tarafından yapılarak buraya konulmuştur.

Heykel kaidesinde: baskı hakkında çeşitli sahneler figüre edilmiştir.

Gutenberg: günümüzde Almanya sınırları içinde bulunan Mainz şehrinde 1440 yılında doğmuş, siyasi ayaklanmalar nedeniyle, bir kuyumcu ve oymacı olarak buraya taşınmıştır.

Strazburg şehrinde ise, hareketli matbaa makinesini geliştirmeyi düşünmüş ve matbaayı icat etmiştir. İcat ettiği matbaada ilk baskı olarak “İncil” in bir kısmını basmıştır.

Bu ilk baskı, 42 satırlık İncil sayfası: kendi adını taşıyan meydanın ortasındaki heykelin kaidesinde görülebilir.

Bu meydanda, Gutenberg’in yeşil bronz heykeli dışında: mağazalar, kafeler, yer altı otoparkı ve bir atlıkarınca bulunuyor. Ayrıca: 1585 yılı yapımı “Ticaret Odası” binası dikkat çeker.

Rönesans tarzı bu bina, eğimli çatısı ve çentikli zeminiyle önem kazanıyor. Bir zamanlar: bu meydan, şehirde ticaret ve sanayinin merkeziydi.

Meydanda bir bitpazarı kuruluyor ve burada çeşitli kitap ve baskıları bulabilirsiniz.

  2018.01.26-2-Strazburg.6.Kleber meydanı.1b   

KLEBER MEYDANI

Şehrin en büyük ve en ünlü meydanıdır. Katedrale 100 metre uzaklıktadır. Genel olarak beton ağırlıklıdır yani pek yeşil görülmez. Şehrin ticaret bölgesinin kalbinde bulunan bu meydan ismini: General Jean Baptiste Kleber’den alır.

Kleber: 1753 yılında Strazburg şehrinde doğmuştur.

1792-1800 yılları arasında, Fransız devrimi sırasında görev yapmıştır. General Kleber, Türk düşmanı olarak bilinir. Çünkü iki kere, Osmanlı askeri güçlerini yenilgiye uğratmıştır.

1800 yılında Mısır-Kahire’de, bir Sırp öğrenci tarafından yapılan suikast sonucu öldürülmüştür.

General Kleber’in kemikleri daha sonra buraya getirilmiş ve meydanın ortasında bulunan Kleber heykelinin altındaki tonozun altına konulmuştur. Yani heykelin bulunduğu yer, aynı zamanda bir mezarlıktır.

Meydanın kuzey tarafında: 1765-1772 yılları arasında, Kralın mimarı Jacques François tarafından yaptırılan “Aubette” bulunur. Buranın en büyük özelliği: her yıl Noel nedeniyle “Kasım” ayından itibaren ışıklandırılmasıdır.

Meydanın güneyine 30 metre yüksekliğinde bir çam ağacı yerleştirilir ve bunun altına fakirler için hediyeler bırakılır. Şehirde yeni yıl kutlamaları bu meydanda yapılıyor.

Meydanın çevresinde: mağazalar, anıtlar ve görkemli anıtlar vardır. Meydanın kıyısında “Kleber Sarayı” isimli yapı görülür. Ancak burayı bir saray olarak düşünmeyin.

Çünkü: buranın altında “App Store” ürünlerinin satıldığı bir mağaza, “Starbuck” kafe bulunuyor. Ayrıca yine meydanın çaprazında “Galeries Lafayette” mağazası vardır.

Burada: özellikle “Tommy Hilfiger” ürünlerine bakabilirsiniz, ayrıca Fossil marka ürünler ve Nike Air ayakkabılar ve parfümler ilginizi çekebilir, ama unutmamak gerekir ki, bu mağaza pahalılığı ile ünlüdür. Yine burada “Printems” mağazası bulunuyor.

Ancak gece yarısından sonra, bu meydan pek güvenli değildir, şehrin ziyaretçileri, akşam saatlerinde burayı tercih etmemelidir.

2018.01.26-2-Strazburg.10.Katedral meydanı.Şişelerden yapılan bina.1a
Fransa Strazburg Kammerzell Hause
2018.01.26-2-Strazburg.10.Katedral meydanı.Şişelerden yapılan bina.1c
Fransa Strazburg Maison Kammerzell

 

KAMMERZELL HAUSE-MAİSON KAMMERZELL

Katedralin hemen sol tarafında bulunan bu yapı: şehrin en eski evidir. Şehirde, Ortaçağ döneminin sonlarından kalma, en iyi korunmuş ve en süslü yapıdır. 550 yıllık ahşap ev:  Kammerzell isimli eski zengin bir peynir tüccarının evidir. 1427 yılında yaptırılmıştır.

1467-1589 yılları arasında çeşitli kereler restore edilmiştir. Günümüzdeki zemin katı: 1467 yılına tarihlenir. Üst katın ahşap oymaları ise: 1589 yılına tarihlenir.

Tüm katları: Alsaslı ressam Leo Schnug tarafından dekore edilmiştir.

75 penceresi bulunur ve bu yüzden muazzam bir aydınlatmaya sahiptir. Bu pencereler: 400 adet şişe dibi camlarının birbirlerine tutturulmasıyla dekore edilmiştir.

Binanın ahşap heykelleri, freskleri, sarmal merdivenleri görenleri hayran bırakır. Günümüzde yapı: çok şık bir restoran ve butik otel olarak hizmet vermektedir.

PHARMACİE DU CERF

Burası: Katedralden daha eski bir eczanedir ve 13’ncü yüzyıldan kalmadır. “Rue Merciere” başında Place de la Cathetrale bölgesinde olan bu eczane, Fransa’nın en eski eczanesidir.

Fransa Strazburg Rohan Sarayı
Fransa Strazburg Chateau Des Rohan

ROHAN SARAYI-CHATEAU DES ROHAN-PALAİS ROHAN

Katedralin hemen sağındadır. Bu sarayın ismi “Yüzüklerin Efendisi” filmlerinden hatırlanır. Bu yapı: 18’nci yüzyıl kraliyet mimarlarının eseri bir başyapıttır. Şehrin önemli bir mimari, tarihi ve kültürel simgesidir. Fransız Barok mimarisinin başyapıtı olarak kabul edilir.

Yapı: 1731-1742 yılları arasında, Strazburg Piskoposluğu yapan Armand Gaston de Rohan için yapılmıştır. Yapı: Robert de Cotte tarafından tasarlanmıştır.

Protestanlığın egemen olduğu dönemde, Strazburg şehrine Roma Katolikliğinin geri dönüşünü göstermek amacıyla yapılmıştır. Rahiplerin daireleri, kuzeye doğru yani katedrale doğru dönüktü.

Yapıdaki heykeller, kabartmalar ve tabloların çoğu, Katoliklik doğmasını yansıtıyor. Takip eden süreçte: krallar, prens ve prensesler, piskoposlar ve kardinaller burada ikamet etmiştir.

Bunlar arasında öne çıkanlar: Fransa kralı XV Luis, Napolyon ve Josephine, Marie Antoinette burada kalmışlardır. Saray yapısı: Fransız Kültür Bakanlığı tarafından, 1920 yılında “Tarihi Anıt” statüsünde koruma altına alınmıştır.

Saray: 19’ncu yüzyılın sonlarından bu yana, Strazburg şehrinin en önemli müzelerine ev sahipliği yapıyor. Bunlar: Arkeoloji müzesi, Dekoratif Sanatlar Müzesi ve Güzel Sanatlar Müzesidir. Sarayın yan kanadı, geçici sergiler için kullanılıyor.

Fransa Strazburg Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi-Musee Archeologique

Sarayın bodrum katındadır. Salı günleri hariç her gün açıktır. Giriş ücretlidir. Şehrin eski arkeolojik koleksiyonlar: 1870 yılındaki şehrin kuşatılması sırasında: Belediye Kütüphanesiyle birlikte tamamen yok edildi.

Alsace tarihi eserlerinin korunması için, topluluk adına 1876 yılında yeni bir koleksiyon toplanmaya başlandı ve toplanan koleksiyon 1889 yılında saraya taşındı.

İlk olarak 1896 yılında halka açıldı ve 1907 yılında bugünkü yerine taşındı. Müzenin koleksiyonları: Paleolitik çağdan, Merovingyan hanedanına kadar olan dönemde, kuzey Alsace buluntuları üzerine odaklanmıştır.

Musee des Arts Decoratifs-Dekoratif Sanatlar Müzesi

Sarayın zemin katındadır. Salı günleri hariç her gün açıktır. 1887 yılında kurulan Kunstgewerbe müzesi koleksiyonları: 1920-1924 yılları arasında, saray dairelerine bitişik ahırların taşınmasıyla buraya getirilmiştir. Koleksiyonlar daha önce: Rönesans dönemi eski Belediye mezbanesinde bulunuyordu.

Müzede bulunan dekoratif eserler: 1944 yılında II. Dünya Savaşı sırasında yapılan bombalamalar sırasında hasar gördü. Kardinallerin dairelerinin mobilyaları ve dekorasyonları yanı sıra, koleksiyonda bulunan diğer objeler şunlardır: 1354 yılı yapımı ortaçağ astronomi saatinin orijinal parçaları (otomasyonlu horoz dahil), yerel üretim porselenler (Strazburg porselenleri), gümüş kaplamalar, mobilyalar, goblenler, duvar halıları, ahşap oymalar, duvar ve sıvı dekorasyonları ve saatlerdir.

1750 yılı kökenli, eski bir otelin (Hotel Oesinger), özellikle yeniden yapılandırılmış oturma odası ve saray odalarında 18’nci yüzyıldan kalma mobilyalar büyük ilgi çekmektedir.

Burayı gezerseniz, 17 ve 18’nci yüzyıllarda Paris ve Alsace soylularının yaşam tarzlarını görebilirsiniz. Ancak müzenin en değerli koleksiyonu: seramik koleksiyonudur.

Bu seramik koleksiyonunda: Avrupa’nın en değerli porselenleri ve Strazburklu Hannog ailesinin muhteşem işçiliğiyle ilgi çeken Rokoko tarzı bezeli porselenleri görebilirsiniz.

En ilgi çeken parça: hindi şeklindeki büyük çorba kasesidir. Müzenin bir diğer ilgi çeken objesi ise, katedralin astronomi saatinin kopyasıdır. Bu kopya üzerinde, saatin şekillerini ve figürlerini rahatlıkla görebilirsiniz.

Güzel Sanatlar Müzesi-Musee des Beaux-Arts

Sarayın birinci ve ikinci katlarında bulunan bu müze: 1803 yılında kurulmuş ve tamamen Prusya topçu atışı ile yakılan Resim ve Heykel Müzesinin halefidir. Yeni müze: 1899 yılında açılmıştır.

Koleksiyonlar: 13’ncü yüzyıldan 1871 yılına kadar Avrupa sanatına genel bir bakış sunmakta, ağırlıklı olarak İtalyan, Flamen ve Hollanda tablolarından oluşmaktadır.

Eserleri bulunan sanatçılar: Correggio, Antony van Dyck, Botticeli, Tintoretto’dur. 1681 yılına kadar sergilenen “Yukarı Rhenish” sanatı koleksiyonları, 1931 yılında meşhur “Musee de Notre-Dame” taşınmıştır.

Burada: özellikle Rönesans çağı İtalyan ressamlarından Correggio’nun büyüleyici, gerçeküstü tablosu “Judith ve Hizmetçi”, Raphael’in zengin renklerle bezediği ustalık eseri “Genç Kadın Portresi” görülebilir.

Rubens’in “Elma yanaklı aristokratlarından Pieter de Hooch’un günlük hayatından enstanteneler de ilgi çeker.

 

PETİTE FRANCE

Burası: Strazburg şehrinin tarihi bir semtidir. 1988 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Gelelim buranın isminin anlamına: Petite-France (Küçük Fransa) ismi, buraya yurtseverlik veya mimari nedenlerle verilmemiştir. Buranın ismi: 15’nci yüzyıl sonlarında, frengili kişilerin tedavi edilmesi için bu adada yaptırılan hastaneden gelir.

Bölge, şehrin tarihi merkezini içeren, Grande İll bölgesinin batı ucundadır. İll nehri, burada: 17’nci yüzyıl sonlarında inşa edilmiş bir savunma duvarı olan Barrage Vauba’nın altından geçer ve dört kanala ayrılarak güneye akmaya devam eder.

Barrage Vauban: Luois XIV döneminde yaptırılmış savunma duvarlarının kalıntılarıdır. Nehrin bir yanından, diğer yanına uzanır. Buraya çıkarsanız: şehrin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz.

“Ponts Couver” aşağısındaki bu 4 kanal: çoğunlukla yarı ahşap binaların bulunduğu dar bir şerit ve onları birbirine bağlayan geçit köprüleriyle birlikte, çoğunlukla 16 ve 17’nci yüzyıllardan kalan bir alanı dolaşır.

Birçok binanın eğimli çatıları ilgi çeker. Ortaçağ döneminde, İll nehri kıyısında, bu bölgede şehrin dericileri, değirmencileri ve balıkçıları yaşıyor ve çalışıyorlardı.

Bunlar: nehrin dört kola ayrıldığı noktadaki su yollarını kullanıyorlardı.

Bölgenin tam merkezinde: İll nehrinin kuzey kıyısında, Maison des Tanneurs ve Place Benjamin vardır. Bu meydan, birçok caddeye bağlanır.

Bu bağlantılarda: yarı ahşap ve 500 yıllık evler sıralanır. Bunlar: doğuda St Thomas kilisesi ve batıda Pont Couvert ve St Le Viens kilisesine kadar uzanır.

Evet, günümüzde bir dizi kanalla ayrılan bu bölge: şehrin başlıca turistik mekanlarından birisidir. Buraya yürüyerek gidebilirsiniz. Burada bulunan kuleler, düşman gemilerini engellemek için yapılmıştır.

Burası, özellikle geceleri ışıklandırılınca harika oluyor, buraya mutlaka gece de gitmelisiniz.

Buranın bir diğer özelliği de: İll nehri üzerindeki tekne turlarının buradan geçmesidir.

2018.01.26-2-Strazburg.2.Şehir genel.13a
Fransa Strazburg
2018.01.26-2-Strazburg.2.Şehir genel.14d
Fransa Strazburg

ŞEHİRDE GEZİLECEK DİĞER YERLER

Fransa Strazburg Musee Alsacien

Musee Alsacien

Salı günleri hariç, her gün açıktır. Quai Saint-Nicholas bölgesindedir. Bu bölgede: Alsace kültürünün özelliklerine uygun, 16 ve 17’nci yüzyıldan kalma renkli evleri görebilirsiniz.  Müzede: eski oyuncaklar ve bebekler sergileniyor.

Bu yüzden, özellikle çocuklarının ilgisini çeken bir müzedir. Ayrıca: bölgedeki evlerde: ibadet ve dini törenlerde kullanılan objeler ve Yahudi cemaatinin dini yaşamı sergileniyor.

Modern ve Çağdaş Sanatlar Müzesi-Musee d’Art Moderne et Contemporain

İll nehri kıyısındaki müzenin bulunduğu cam yapı yapı: 1998 yılında tasarlanmıştır ve mimari görünümüyle şehrin “Avrupa Kültür Merkezi” olduğu dönemde çok ilgi çekmiştir. Strazburg şehrinde doğan sanatçı Jean Arp’ın “Sanat insanoğlu içinde büyüyen bir meyvedir” sözü müzenin kapısında yazılıdır.

Müzenin koleksiyonlarında: 20’nci yüzyılın en büyük yenilikçi eserleri sergilenmektedir. Koleksiyonda: Rodin’in 1904 yılında yaptığı ünlü “Düşünen adam” heykeli vardır. Picasso’nun 1958 yılında yaptığı “Meyve toplayan çıplak”, Dore’nin 1867-1872 yılları arasında yaptığı dev “Praetorium’dan çıkan İsa” resmi büyüleyicidir. Müzenin terasındaki “Art Cafe” de yorgunluk atmak için bir şeyler içebilirsiniz.

Tomi Ungerer Müzesi

Ünlü Alsaslı ressam Tomi Ungerer’in eserleri: günümüzde şehir merkezinde Ulusal Tiyatronun karşısında bulunan ve “Villa Grenier” isimli bu evde sergilenmektedir. Koleksiyonda: 8000 orijinal çizim, eskiz, heykel ve posterler sergileniyor.

Orangerie Park

Palais de I’Europe karşısındadır. Park alanı: 1804 yılında, İmparator Napolyon’un eşi İmparatoriçe Josephin’i etkilemek için: Versailles Sarayının mimarı Le Notre tarafından tasarlanmıştır ve yapılmıştır.

Park alanında küçük bir şato bulunur. Ayrıca: çocuk bahçesi, minyatür bir çiftlik ve hayvanat bahçesi vardır. Şehirde leylek sayısı azalınca, bu park alanında, leylek yaşam alanları hazırlanmış ve son yıllarda leylek sayısında artış gözlenmiştir.

1971 yılından bugüne kadar, park alanında 800’den fazla leylek doğduğu söyleniyor. Ancak yine de Alsace bölgesinin sembolü olan bu sevimli canlının geleceği tehlike altındadır. Park alanında: bir de romantik şelale vardır.

Göl de teknelerle gezi yapmak mümkündür. Park alanındaki “Pavillion Josephine” bölümü: sayısız sergi ve geçici etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır.

Yine park alanında bulunan ve 17’nci yüzyıl yapımı “Buerehiesel” ise: çekici ve ahşap çerçeveli bir ev olarak, 1994 yılından sonra bir restoran olarak hizmet vermektedir. Burası: özellikle hafta sonlarında koşu yapanlarla doludur.

Citadelle Park

Rue de Boston bölgesindedir. 1681 yılında, ünlü Fransız mimar Vauban: şehrin savunmasını geliştirmek ve Ren nehrinin stratejik kontrolünü sağlamak için, bir kale yapar. Bu kale: şehre herhangi bir saldırı durumunda, son savunma noktası olarak kullanılmıştır.

Ancak 1870 yılına gelindiğinde, buradaki askeri tahkimat, Alman İkinci Reich tarafından, şehrin ilhakının ardından yıktırılmıştır. Sadece: iki burç ve onları bağlayan duvar ve iki kapı kalır. Kale: bir duvarla şehre bağlanır.

Daha sonra ise, bu askeri arazi peyzaj tasarımcısı Joffret tarafından, bir park alanı olarak düzenlenmiş ve 1967 yılında halkın kullanımına açılmıştır. Günümüzde bu park alanında: piknik masaları, çocuklar için oyun alanları bulunuyor.

Jardin Botanique-Botanik Parkı

Strasburk Üniversitesi Botanik Bahçesi: 1619 yılında kurulmuştur. 1884 yılında ise, günümüzdeki konumuna ulaşmıştır. Şehrin merkezinde bulunan park alanında, 6000’den fazla bitki türü vardır. 3.5 dönümlük yeşillik arazide, nadir ve olağanüstü tematik koleksiyonlar bulunur.

Bu koleksiyonlar, arboretum botanik okulu ve seralarda sergileniyor. Evet bu park alanında, sadece bitki koleksiyonu değil, çeşitli hayvanlar da bulunuyor. Bahçe, özel karakteri nedeniyle, yaban hayatı için gerekli ve uygun şartlar sunmaktadır.

Batorama Tekne Turlar

Şehri en iyi tanımanın yollarından birisi tekne turu yapmaktır. Tekneler: 1731-1742 yılları arasında yapılan Rohan Sarayının hemen yanından kalkıyor.

70 dakikalık bu tekne turlarında: Alsas bölgesinin görülmesi gereken yerleri ve özellikle de Petite France ve deri tabaklama yerleri, köprüler ve Vauban barajı, Neustadt bölümü ve Avrupa kurumları görülebiliyor.

Özellikle Petite France bölümündeki tekne gezisi ilginçtir. Buraya gelmeden önce, tekne, nehir içinde özel bir bölüme giriyor. Nehrin alt kısmında şelale var, tekne özel bölüme girince kapaklar kapanıyor, yaklaşık 5 dakika boyunca havuzda su boşaltılarak su seviyesi 1.80 metre aşağıya indiriliyor.

Daha sonra ön kapak açılıyor ve tekne yoluna devam ediyor. Havuzdaki suyun boşaltılması çok ilgi çekiyor.

Fransa Lyon

Fransa Lyon

Lyon; Fransa ülkesinin ikinci büyük şehridir. Şehir: Rhone ve Saone nehirlerinin kıyılarında ve tepelerinde ve ortadaki yarımadada kurulmuştur.

Şehrin en büyük özellikleri “bir sanayi kenti” (ülkenin ilaç ve kimya sanayi) olarak bilinmesidir ve “İtalya ile İsviçre’ye giden yollar” buradan geçmektedir ama bu yollar transit yollardır ve yolcuların büyük bölümü, şehri görmeden yanından geçer giderler.

Zaten, şehre yaklaşırken, uzaktan fabrika silüetleri ve dumanları görebilirsiniz. Ülkemizde de sıkça tanınan “Peugeot” oto firması tesisleri bu şehirdedir.

Başlangıç için önemli bir not: bu şehirde gezerken, bolca “Türkçe” konuşma duyabilirseniz şaşırmayın, çünkü burada, birçok vatandaşımız yaşıyorlar. Bu arada: bu şehirde, birçok “Ermeni” yaşadığını da unutmamak gerekir ki, ilişkilerin limoni olduğunu söylememe gerek yok, herhangi bir çatışmaya girmeme konusunda dikkatli olmanızı öneririm.

Şehrin en büyük özellikleri: kültürel mirası, canlılığı, çağdaş sanat etkinliklerine ev sahipliği yapmasıdır. Ayrıca: bankacılık, tekstil ve sanayi merkezi konumundadır.

Başlangıç için son bir not: Lyon şehri ülkemizde “Sinop” şehrimizin kardeş şehridir.

Fransa Lyon

TARİHİ SÜREÇ

Tarihi süreç içinde, şehir: Galya bölgesinde, Romalılar tarafından MÖ.43 yılında kurulmuş ve başkent olarak kullanılmıştır. Şehirdeki ilk Roma yerleşimi, Fourviere tepesi üzerindedir ve ilk yerleşimciler, savaş gazileridir. MS.297 yılında, şehre su getiren su kemerleri, bir gecede aniden durmuştur.

Çünkü: kurşun su boruları çalınmıştır. Bunun üzerine, tamamen sudan mahrum kalan şehir, nüfusunun büyük bölümünü kaybeder ve Saone nehri kıyısında yeniden organize edilir. Ortaçağ döneminde, şehir, Saone nehri kıyısında gelişir. Şehrin ismi: 13’ncü yüzyılda ortaya çıkar ve “Lyon” yani “Aslan” olarak anılır.

Özellikle: 16’ncı yüzyıla gelindiğinde: ipek ticareti, bölgenin gelişiminde büyük rol oynamıştır.

Rönesans döneminde ise, mali avantajlar ve çok sayıdaki fuar organizasyonu nedeniyle, Avrupa’nın birçok yerinden, buraya bankerler ve tüccarlar akın ettiler. 1530 yılı civarında, şehrin nüfusu, yeniden 50 binlere ulaşmıştır.

Fransız devrimi dönemine gelindiğinde ise, burada, 2000 den fazla insan idam edilmiştir. 19’ncu yüzyılın başlarında ise, ipek endüstrisi ve özellikle dokuma işlerini daha verimli hale getiren “jakarlı” el tezgahları sayesinde, bölgenin önemi artmıştır.

Evet, önce iki nehir arasında kurulan şehir, yetmeyince, kıyılarda da binalar yapılmaya başlanmıştır.

Ancak, bu binalar bitişik nizam yapılmış, ve sokak yapmak akıllarına gelmemiştir. Uzun bir süre sonunda ise, bazı binaların altı açılarak yani pasaj yapılarak sokaklar oluşturulmuştur. Toplumlar ve kültürler nerden nereye geliyor, ilginç.

Tarih kısmı için son bir not: şehrin ismi “Transambulare” yani “geçiş” anlamındadır. Çünkü: şehirde 4’ncü yüzyıldan itibaren, dehliz-tünel karışımı yapılar inşa edilmeye başlanmıştır.

Şehirde ticaret yapan tüccarlar, mallarını, nehirlerden şehir merkezine daha rahat taşımak için bu tünel-dehlizleri kullanmışlardır.

Fransa Lyon

ULAŞIM

Paris-Lyon arasında, hızlı trenle 3 saate yakın bir yolculuk gerekir. THY: İstanbul-Lyon arasında seferler düzenliyor.

Uçak derseniz, şehirdeki havaalanı “Saint-Exupery Havaalanı” olarak bilinmektedir. Şehrin, yaklaşık 25 km. doğusundadır. Şehir ve havaalanı arasındaki bağlantı “Rhonexpres” isimli bir tramvay-tren tarafından sağlanmaktadır. Otobüs ile şehir merkezine ulaşmak isterseniz, 30 dakika bir yolculuk yapmanız gerekir.

Rhonexpres ile şehir merkezindeki “Gare de Lyon” yani Tren İstasyonuna ulaşırsanız, buradan çevredeki birçok şehre de ulaşım şansınız olur. Bu otobüslere ödemeniz gereken ücret kişi başı 9 Euro, yani bence fazla, sonuçta yalnızca 20-25 kilometrelik bir yolculuk yapılıyor, Ankara’da şehir merkezinden, 45 km. ötedeki havaalanına ulaşım, 12 TL. gibi bir rakam iken, buradaki ücret fazla geldi.

İKLİM

Lyon şehri bölgesinde “karasal” iklim görülür ve buna bağlı olarak kışlar soğuk geçer. Ancak, yine de sokakları karla kaplı olarak, yılda en fazla 5-10 gün görmek mümkündür. Yazları ise, sıcak olur.

Kışın sürekli olarak yağış ve özellikle yağmur görülse de, yaz aylarında yağışlar özellikle Ağustos ayında, fırtına şeklinde görülür. Evet, siz bu şehre gitmek istiyorsanız: tercih etmeniz gereken dönem, ilkbahar ve sonbahar dönemidir.

Bazen uzun süreli yağmurlar yağıyor, bu şehri ziyaret etmek isteyenler bence hazırlıklı olmalıdır. (yağmurluk, şemsiye bulundurmanız önerilir)

TURİZM

Şehir, kurulum itibarıyla, oldukça karışıktır. İki nehir kıyısında ve tepelerde kurulu şehirde, yönünüzü bulmak için belli başlı merkezler veya işaretler, anıtlar, yapılar yoktur. Bu yüzden: şehri ziyaret etmek isterseniz, öncelikle bir şehir haritası edinmelisiniz.

Özellikle: eski Lyon şehri bölgesinde gezerken: kendinizi Ortaçağ ve Rönesans döneminde gibi hissedebilirsiniz. Son bir not: evet şehir küçük, bu yüzden, kalacağınız otel, her yere yakın olacaktır ve rahatlıkla gidip-gelebilirsiniz.

Ama bu şehirde keyifli bir yerde kalmak isterseniz, iki nehir arasındaki yarımada bölgesindeki bir otelde kalmayı tercih edin.

Fransa Lyon Işık Festivali

IŞIK FESTİVALİ-FATE DES LUMİERES

Bu etkinlik, yılın en önemli olayı olarak kabul edilir ve her yıl, Aralık ayının ilk hafta sonunda, 4 gün süreli olarak yapılır. Aslında, etkinlik bir dini kutlama olarak, 8 Aralık 1852 tarihinde başlatılmıştır.

Başlama nedeni de, 1643 yılında, şehri etkileyen “veba” salgınının bitmesidir ve bu salgının bitmesinde, Meryem’in altın heykelinin etkili olduğuna inanırlar. Ama dediğim gibi, son yıllarda, bu etkinlik dünyanın birçok bölgesinden katılan profesyonel sanatçıların katılımı ile düzenlenmektedir.

8 Aralık öncesinde, geleneksel mumlar ve gözlükler, şehirdeki bütün mağazalarda satılmaktadır. Evet, festival, her yıl, yaklaşık 4 milyon insanı buraya çekmektedir.

Lyon şehrinin en güzel olduğu bu festival döneminde, şehir merkezinde, yollar taşıt trafiğine kapatılır ve Lyon şehrinin o dondurucu soğuk havasında, bu milyonlarca insan, cadde ve sokakları doldururlar ve ışık gösterisini izlerler.

Fransa Lyon

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Cıty Card

Bu kart, şehir genelinde, 25 hizmet ve 10 indirim sunmaktadır. Şehrin tüm müzelerini bu kart ile gezebilirsiniz. Ancak: şehirde kalış sürenize göre, doğru kart seçmeniz önerilir.
24 saat kullanımlı bir kart: 21 Euro.
48 saat kullanımlı bir kart: 48 Euro.
72 saat kullanımlı bir kart: 41 Euro.

Çocuklar için indirimli fiyatlı kartlar bulunmaktadır. Ancak, bu kart ile ilgili son bir not iletmek istiyorum, şehirde kalış sürenize göre, bu kartı almayabilirsiniz, çünkü şehir merkezini yürüyerek gezebiliyorsunuz, metroya binmeniz gerektiğinde ise, yalnızca 1.60 Euro ödemek yeterli oluyor.

Yani, yürürüm veya birçok yerde bulunan bisiklet otomatlarından bisiklet kiraların derseniz, bu kartı satın almayın, çünkü vereceğiniz paraya yazık.

Bu arada, şehirde birçok yerde bisiklet otomatları var, gideceğiniz mevsim uygun ise, bunları da tercih edebilir veya yürüyüş yaparak gezebilirsiniz.

Bisiklete binenlere, şehirde araç kullananlar, trafikte muhteşem saygı gösterip, öncelik veriyorlar, bunu görünce bizim ülke, trafik ve insanların birbirine yol vermeme inatlarını hatırlamamak mümkün mü?

ALIŞVERİŞ

Kesinlikle şunu unutmayın, burada almayı düşündüğünüz hiçbir şey Türkiye’den daha ucuz değildir. İlla alışveriş yapmak istiyorum derseniz: Genellikle: “Rue de la Requblique” ve “Place des Jacobins” çevresindeki caddeleri tercih ederler.

Ayrıca: “Quait Saint Antoine” de kurulan günlük pazar da ilgi çekmektedir. Ayrıca: “Mono prix” ve “rue de la republique” isimli mağazaları ziyaret edebilirsiniz.

La Part-Dieu

Merle bölgesinde, Vivier Bulvarındadır. Bu 4 katlı alışveriş merkezi: Avrupa’da şehir merkezleri içindeki en büyük alışveriş merkezi olarak önem kazanır. Burada: en büyük moda markalarının ürünleri dahil, her türlü alışveriş objesi bulabilirsiniz.

Halles de Lyon

Burası, da şehir ziyaretinde mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisidir ki, aslında bizdeki sebze-meyve hallerine benzer. Burada: ünlü Fransız peynirlerinin yüzlerce çeşidini bulabilirsiniz. Ayrıca, her türlü et ürünü var. Ancak: esas olan, bu yüzlerce-binlerce ürünün satışındaki sunum, görselliktir. Alışveriş yapın veya yapmayın, burayı mutlaka ziyaret edin.

Son bir not: futbolla ilginiz olsun veya olmasın, mutlaka “Stade de Gerland” çevresinde, şehrin futbol takımının yüzlerce çeşit ürününün satıldığı mağazaları ziyaret etmenizi öneririm ki, mutlaka beğeneceğiniz bir şeyler çıkacaktır.
Çünkü markayı muhteşem güzel şekilde pazarlıyorlar.

Fransa Lyon

YEMEK KÜLTÜRÜ

Lyon şehrinde, yerel lezzetler konusunda önemli mesafeler kaydedilmiştir. Şehir ve çevresinde: birçok bar, kafe ve şehir halkının “bouchon” olarak isimlendirdiği (bir demet saman ve çalıdan ibaret olan işaretle simgelenen bir tür restoran) geleneksel yemek yerleri bulunur.

Evet, genellikle ara sokaklarda bulunan, dışarıya pek açılmamış bu “Bouchon”ları gezerken, genellikle tıka-basa dolu olduklarını göreceksiniz. Hatta: rezervasyon kabul etmiyorlar.

Dolu olunca, kapısına yazı yazıp, başka müşteri kabul etmiyorlar. Ancak: unutmayın onların geleneksel yemeklerinin başında gelenler “kızarmış domuz kulağı salatası”, “soslu domuz ayağı” vs. Ayrıca: burada yiyeceğiniz yemekleri, TL ile düşününce, bayağı yüksek fiyatlı olduklarını da göreceksiniz.

Bu restoranlarda şarapları, sürahi ile veriyorlar ve 10 Euro. Ama: bunlar en kaliteli cinsinden, yani ülkemizde şişesi 60-70 TL. ye satılan şaraplar. Siz yine de yer bulup bunlardan birine girerseniz, özellikle “soğan çorbası” içmeyi sakın ihmal etmeyin.

Lyon: çevrede ve özellikle Fransa’da gastronomi yani yiyecek kültürü, çeşitliliği ve lezzetleriyle önem kazanmıştır.

Ne içilir diye bir soru sorulursa: şehrin tam bir şarap merkezi olduğunu da hatırlatmak isterim. Burada, birçok şarap marketinde, yüzlerce çeşit şarap bulmak mümkündür.

Son günlerde bizim televizyonlarda da bir reklam öne çıktı “krusavan”: evet Lyonlular, krusavan olmadan asla kahvaltı etmiyorlar, peynir kültürünün çok yüksek ve çeşitli olduğu bu şehirde kahvaltıda peynir yenmediğini görünce şaşıracaksınız, ama onlar peyniri, şarap yanında meze olarak kullanmaya alışmışlar, kahvaltıda, bir veya iki çeşit peynir kullanılıyor.

Evet bu şehri ziyaret ederseniz, çikolatalı krusavan (pain au chocolat) mutlaka tadın. Bunun özellikle vişnelisi önerilir.

Fransa Lyon

GEZİLECEK YERLER

Şehirde, UNESCO tarafından koruma altına alınan 4 bölge bulunmaktadır. Bunlara genel olarak “Traboules” ismi verilir. Bunlar:

1.Fourviere
2.La Croix-Rousse
3.Presquile
4.Vieux Lyon-Eski Lyon

Bu bölgeler/mahalleler: yani 500 hektarlık alan: 1998 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: buralar yıllar boyunca korunarak günümüze kadar ulaşmıştır.

Lyon şehri, günümüze kadar, bu tarihi yapılara ve bölgelere asla dokunmamış, şehrin gelişimi: dışa doğru, yani nehir kıyılarından uzakta, tepelere doğru olmuştur. (Bu yeni genişleme bölgesindeki mahalle “Confluence” olarak bilinir)

Buralar hakkında, birkaç cümle kısa bilgiler vermek istiyorum. Ayrıntıları, daha aşağıda görebileceksiniz.

Fransa Lyon FOURVİERE

FOURVİERE

Bu tepelik bölgede, çok sayıda kilise ve dini kurum bulunmaktadır ve bu yüzden, buraya “dua tepe” ismi verilmiştir. Tarihi süreç içinde, tepe de, Romalılar yerleşmiştir.

Buraya ulaşmak için: Vieux Lyon metro istasyonundan tepeye çıkmak için feniküler bileti satın almanız gerekir. Çünkü, burası, her ne kadar 150 metre olsa da, tepeye doğru oldukça diktir.
Biraz önce söylediğim gibi, burası, şehrin Roma yerleşim yeridir. 19’ncu yüzyılda ise, burası şehrin dini merkezi haline gelmiştir.

Basilique Notre-Dame-de-Fourviere

Buraya çıkmak için “feniküler” kullanmak mümkündür ancak ben size, yürüyerek çıkmanızı öneririm. Gare St. denilen yerde, pek fazla sayıda olmayan merdiven basamaklarını tırmanırsanız, bu sırada, şehrin ve çevrenin muhteşem manzarasını görebilirsiniz.

Yapı: 4 kulesi ve zarif süslemeleriyle, eski şehrin silüeti üzerinde yükseliyor.

1872 yılında inşa edilmiş ve Meryem Ana’ya adanmıştır. İç dekorasyon, Bizans tarzını yansıtmaktadır. Evet, buraya çıkan Hıristiyanlar hacı kabul ediliyorlar.

Bazilikanın hemen yanında: şehrin en güzel manzarasını görebileceğiniz alan bulunmaktadır. Feniküler ile çıkarsanız, inerken mutlaka yürüyün.

Metal kule

Bazilikanın yanında, 1894 yılında yapılmıştır. 86 metre yüksekliktedir. Radyo ve televizyon anteni olarak görev yapmaktadır. Yapılışı döneminde: kilise karşıtları tarafından, şehrin en yüksek yapısının, bir dini yapı olmaması nedeniyle desteklenmiştir. Çünkü: bulunduğu tepe nedeniyle, toplam yükseklik, 372 metreye ulaşmaktadır.

Roma Tiyatroları

Bu iki çok iyi korunmuş Roma tiyatrosu, Roma kentinin en önemli kalıntılarıdır. Gallo-Roman Müzesi, bunların hemen yanında inşa edilmiştir. Her yıl, yaz festivalleri, burada düzenlenmektedir.

St İrenee Kilisesi

Fransa’nın ve Lyon şehrinin en eski kilisesidir. Yüzyıllardır kullanımda olan bir Gallo-Roman Nekropolü üzerine inşa edilmiştir. Özellikle, avluda bulunan, 5 ve 6’ncı yüzyıllara ait lahitler ilgi çeker. Günümüze ulaşan kilise yapısı, 19’ncu yüzyılda, Bizans etkisiyle yeniden inşa edilmiştir. Yalnızca, 5’nci yüzyıldan kalma, bir kemer görülebilmektedir.

Fransa Lyon

LA CROIX-ROUSSE

Burası: şehrin dokuma tezgahlarının bulunduğu bölümüdür. Yani, 19’ncu yüzyıla kadar olan süreçte, burada ipek işçileri çalışmışlardır. Çalışma Tepesi olarak da bilinir. Ama aynı zamanda “Dua tepesi” olarak da bilinir. Çünkü, yamaçlarda bir sunak var ki, birazdan ayrıntılı bilgi vereceğim.

Doğal olarak, ipek endüstrisinin mimari şekillendirmesi, buraya yansımıştır.
Burada: yaz aylarında sıcaklık, şehir merkezinden, 3-4 derece daha aşağıdadır, yani daha serindir. Çünkü: La Croix-Rousse bir tepe üzerindedir. Bu tepe ile şehrin birbirinden farklı bölgeler olduğu söylenir.

Yamaçlarda bir amfi tiyatro ve MÖ.12’nci yüzyılda Galyalılar döneminde yapıldığı belirtilen bir sunak var. Ancak, bu kutsal bölüm, 2’nci yüzyılın sonlarında terk edilmiştir. Yamaçlar takip eden dönemde, dini cemaatler tarafından satın alınmış ve konutlar yapılmıştır.

Ancak, Fransız devrimi sonrasında, burada bulunan binalar ve cemaatlerin eşyaları yok edilmiştir. Daha sonraki dönemlerde ise, yamaçlarda sonraki dönemlerde yoğun olarak, üzüm bağları yapılmıştır. Tepenin üst kısmında ise, 1512 yılında, bir sur inşa edilmiştir.

Bölgedeki diğer ekonomik gelişme, ipek üreticiliğinde yaşanmıştır. 19’ncu yüzyılın başlarından: yeni dokuma teknolojisinin ortaya çıkmasıyla, yaklaşık 300 yıldır burada üretilen ipek; yoğun olarak teknolojide kullanılmaya başlanmıştır.

Özellikle “jakarlı dokuma” üst düzeyde gelişmiştir. 1831 yılında, endüstriyel dönemin ilk sosyal isyanı yine burada çıkmış ve tepeye bu kez “İsyancı Tepe” ismi verilmiştir.

Çünkü: şehir merkezi bu tepelik mahallesinden tamamen ayrı bir durumda idi ve bu tepede yaşayan insanlar, şehir merkezine giderken “Lyon’a gidiyoruz” gibisinden konuşuyorlardı. Neyse, işin tarihsel-hikayesel boyutuna fazla girmeden, biz yine gezilecek yerleri görelim.

Amphitheatre des Trois Gaules

Galya döneminden kalma bu tiyatro: dönemin en büyük yapısı olarak önem kazanır. Ama günümüzde, amfi tiyatro yapısının büyüklüğünü tespit etmek mümkün olmamıştır, çünkü hemen yan tarafından, Eski Güzel Sanatlar Okulu binası bulunmaktadır ki, yapının temellerinde, tiyatronun uzandığı düşünülmektedir. İlk Hıristiyanının burada öldürülerek şehit edildiği söyleniyor.

Montee de la Grande Cote

Bölgedeki bu sokakta; Rönesans döneminden kalma mimari yapılar görülmektedir. Ayrıca, sokağın sonunda, tepelik bölgede, Lyon şehrinin güzel bir manzarasını izleyebilirsiniz.

St Bruno Kilisesi

Yine, bölgede barok mimari yapısı ve özellikle iç sunak ve gölgelik bölümlerinin muhteşemliğiyle ilgi çeken bir dini yapıdır.

Jardin Rosa Mir

Burası, bölgedeki bir bahçedir. Bahçe: İspanyol bir mülteci olan Jules Senis tarafından yaptırılmış ve onun annesi adına ithaf edilmiştir. Bahçe: İspanya-Barcelona şehrindeki, dünyaca ünlü mimari tasarımcı “Gaudi” nin etkilerini taşımaktadır.

Fransa Lyon PRESQUİLE

PRESQUİLE

Şehirden geçen iki nehir arasındaki adada bulunan bölgedir. Lyonlular, buraya: alışveriş ve bir şeyler yemek üzere giderler. Zaten, şehrin ekonomik faaliyetlerinin büyük bölümü, burada yürütülmektedir. Şehrin pahalı mağazaları ve restoranları buradadır. Bu restoranlar yüzünden, Lyon şehri “gastronomi başkenti” olarak bilinir.

Evet, burası bir dar yarımadadır. Şehirden geçen “Rhone” ve “Saone” nehirleri arasında kalıyor. Adanın ilk yerleşim yeri: nehirlerin birleştiği yerde yapılan “St Martin” manastırı yakınlarındadır. Adanın anakaraya bağlanması çalışmaları, 1772 yılından sonra yapılmıştır.

Bölgedeki bataklık bir yer kurutularak buraya, 1846 yılında “Perrache İstasyonu” yapılmıştır.
Adadaki yaşantı, genellikle: “Terraaux” ve “Bellecour” arasında yürütülür. En büyük ve kalabalık bölge: Perrache İstasyonu Alanıdır.

Fransa Lyon Place des Terreaux Meydanı

Place des Terreaux Meydanı

Des Terreaux

Meydanındaki yapı, 1990’lı yıllarda, mimar Daniel Buren tarafından tasarlanmıştır.

Fontaine des Bartholdi Havuzu

Bartholdi tarafından tasarlanan heykel ve kare şeklinde restore edilen havuz: önce kuzey bölümde iken, daha sonra meydanın batı yönüne taşınmıştır. Bu havuzun: Amerika’daki “Özgürlük Heykeli” ni yapan bu sanatçının elinden çıkmış olması anlamlıdır.

Hotel de Ville-City Hall

Meydanın doğu yönündedir. 17’nci yüzyılda: bir kız okulu olarak inşa edilmiştir. Özellikle, cephesinin güzelliğiyle ilgi çeker. Cephenin en önem kazanan yönü: orta bölüm üst kısmında bulunan “at üstündeki kral Henri IV” heykelidir. Evet, bu yapı, sakin meydana muhteşem bir hava katıyor.

Opere Evi-Place de la Comedie

Hemen Belediye Binasının karşısındadır. Yapı: 1826 yılında, Chenevard ve Pollet isimli mimarlar tarafından yapılmaya başlanmıştır. Ancak: yapım aşamalarında, birçok teknik sorun çıkmış ve buna bağlı olarak maliyet sürekli yükselmiş ve yapım tam bir karmaşa olmuştur.

1993 yılından itibaren ziyarete açılan bina: her şeye rağmen, günümüzde iç tasarımı nedeniyle Lyonlular tarafından eleştirilmektedir. Yine de, yapının görkemli cam kubbesi ilgi çekmektedir. Son restorasyon ve yapım aşamasında, ünlü mimar Jean Nouvel görev yapmıştır.

Palais St Pierre-Güzel Sanatlar Müzesi

Meydanın batı bölümünde, havuzun hemen karşısındadır.

Rue Merciere

Burası bir sokaktır. Arnavut kaldırımlı bu sokak: Rönesans döneminden kalmadır. Burada: çok sayıda restoran bulunmaktadır, hani bu bölgeyi anlatan yazının başında söylemiştim ya, Lyonlular buraya yerel lezzetleri tatmaya geliyorlar ki, siz de mutlaka uğrayın.

Place des Jacobins Meydanı

Burası, ilk olarak 1960’lı yıllarda tasarlandığında, tamamen asfalt yollarla kaplıymış. Daha sonraki yenilenme projesinde ise, yeşil bir bakış açısı kazandırılmaya çalışılmış ve bu çalışmaların halen sürdürüldüğü söyleniyor.

Meydanın ortasında, 1885 yılına tarihlenen ve Heykeltıraş Degeorges tarafından yapılan bir havuz var. Yine meydanda çeşitli heykeller bulunuyor ki, bu heykeller: 15-16-17’nci yüzyıl sanatçılarına aittir.

Hotel-Dieu

Burası: bölgenin en büyük binalarından birisidir ve 1184-1185 yıllarında hastane olarak inşa edilmiştir. Binanın uzun cephesi: nehir boyunca 300 metre uzanır. Büyük kubbe bölümü: 1765 yılına tarihlenir.

Burası her ne kadar günümüzde hastane olarak kullanılmıyorsa da, yapıldığı dönemde, ülkede Paris’ten sonra en büyük tıp olanaklarının yaratıldığı bir yer olarak önem kazanmıştır. Ancak: modern tıp olanaklarının başka yerde yapılan bir hastanede yerleştirilmesi nedeniyle, 2010 yılında burası kapatılmıştır.

Fransa Lyon Place Bellecour
Fransa Lyon Place Bellecour

Place Bellecour

Burasının, Avrupa’nın en büyük meydanıdır. 1622 yılında, inşa edildiği ve daha sonra bu meydana yapılan bir hastanenin 1934 yılında yıkıldığı söyleniyor. 1667 yılında inşa edilen çan kulesi bulunmaktadır.

Alanın ortasında: “Kral Louis 14” e ait bir heykel var. At üzerinde bulunan kralın bu heykeli: bölgeye gelen Lyonluların en büyük buluşma noktalarından biridir ki, siz de buluşma noktası olarak burayı kullanabilirsiniz.

Bu özellik dışında, meydanın öne çıkan başkaca bir özelliği yok.

Evet, gerek Lyon şehri ve gerekse bu meydanla ilgili en büyük özellik: bu meydanda “Lyon şehrinin tanıtımı için kullanılan bir söz (ONLYLYON) büyük harfler ile birleştirilmiş” ve şehri ziyaret edenlerin bütün hepsi, bu yazı önünde fotoğraf çektiriyorlar, siz de unutmayın.

Buradan yukarı çıkan bir caddeyi (İstanbul’daki İstiklal caddesi gibi) “rue de la rupublique” takip ederseniz, bir süre sonra solunuzda, barlar-restoranların bulunduğu bir sokak göreceksiniz. Burada, güzel zaman geçirip, lezzetli bir şeyler yiyebilirsiniz.

Ancak, Lyon geleneksel lezzetlerinin, bizim yemek kültürümüze pek uygun olmadığını, gerek maddi açıdan büyük hesaplar ödeyebileceğiniz ve gerekse şehirde kalacağınız sürenin, sindirim sistemi rahatsızlığı nedeniyle kapalı bir mekanda geçebileceğinizi unutmayın ve yiyeceklere temkinli yaklaşın derim. Bira severler, burada yemek olmadan da keyifli zaman geçirebilirler.

Fransa Lyon

VİEUX LYON-OLD LYON

Saone nehri kıyısındaki, muhteşem bir ortaçağ ve Rönesans semtidir. Hatta: Avrupa’nın en büyük Rönesans alanı olduğu söylenir. Ancak özellikle hafta sonlarındaki tatil günlerinde burası çok kalabalık oluyor, bu yüzden ya hafta içi günleri veya sabah erken saatleri, gezmek için tercih etmelisiniz.

Evet, buradaki yapılar: 15 ile 17’nci yüzyıllar arasında; buraya yerleşen, zengin Alman, Flaman ve İtalyan tüccarlar tarafından inşa ettirilmiştir.

Şehri ziyaret edenlere, hani olmazsa olmaz, mutlaka gidin görün tarzından bir not iletmem gerekirse: evet burayı mutlaka görün. Tarihi özelliği yanında, burada: çok sayıda bar, kafeterya ve restoran bulunuyor ve bunların havası bir başka, eğlence ortamı bir başka, burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz.

St Jean Katedrali

1180-1480 yılları arasında inşa edilmiş ve St.Jena-Baptiste ve St Etienne’ye adanmıştır.
Mimari stil olarak, Romanesk unsurlar ve Gotik tarz kullanılmıştır.

Ana kapı üzerindeki “gül pencere”: St Stephen ve St John’un yaşamlarını betimleyen unsurları bulundurmaktadır. Lyon piskoposu burada yaşıyor. Evet, bu dini yapıya girmek isterseniz, kıyafetinizin uygun olması (şort ve kolsuz tişört olmaz) gerekir.

Astromi Saati

Katedral içindeki bu özel saat: 14’ncü yüzyılda yapılmış, ancak daha sonra güncellenmiştir. Her gün, saat 16.00’da: günlük çanları çalmaktadır.

Rue St Jean

Burası, bir sokaktır ve genellikle turistlere yönelik hediyelik eşyaların satıldığı dükkanları ve restoranları barındırmaktadır. Yemek bölümünde belirtmiştim, yerel halk tarafından yoğun olarak tercih edilen bouchonsları burada bulabilirsiniz.

Fransa Lyon

MÜZELER

MUSEE GADAGNE-HOTEL DE GADAGNE-LYON ULUSLAR ARASI KUKLA MÜZESİ

14 rue de Gadagne bölgesindedir.

Müze binası: muhteşem bir Rönesans sarayıdır. Güzel bir bahçesi ve en üst bölümde kafeteryası bulunmaktadır.

Müzede: şehrin tarihi ve kuklaları sergilenmektedir. Müzede en sevilen kukla karakterlerinin: “guignol tiyatrosu kuklaları” olduğu söyleniyor. Ayrıca: burada, bizim “Karagöz” de var. Gölge oyunu karakterlerimiz için, müzede bir bölüm yapmışlar.

Ana müzenin hemen yanında, yine bir kukla ve mekanik oyuncaklar müzesi görülüyor. Buraya girerseniz: karanlık ve loş ortamda, bir anda, müzik eşliğinde tüm oyuncakların hareketlendiklerini görüp, duyuyorsunuz ve irkiliyorsunuz.

MUSEE DES BEAUX-ART

20 Place des Terreaux bölgesindedir.
Müze binası: 17’nci yüzyılda yapılmış, zarif bir manastırdır. Müzede: zengin bir Avrupa resim ve heykel koleksiyonu bulunmaktadır. Bunlar arasında, öne çıkanlar ise şunlardır: Perugino, Veronese, El Greco, Rubens, Manet, Matisse gibi ünlü sanatçılara ait eserlerdir. Ayrıca: avluda, Rodin’e ait 3 bronz görülmelidir.

MUSEE DES ARTS DECORATİFS

Bu müze: “Hotel Lacroix-Laval” dadır. Adres olarak ise: “30 Rue de la Charite” dir.
Yapı: 18’nci yüzyıl yapımıdır. Müzede sergilenenler arasında bulunanlar şunlardır: goblenler, porselenler ve mobilyalar.

MUSEE HİSTORİQUE DES TİSSUS

Bu müze: “Hotel Villeroy” dadır. Adres olarak ise “34 Rue de la Charite” dir.
Bu müzede görebilecekleriniz şunlardır: ipek ve çeşitli kumaşlar ve goblenler.

MUSEE DE LA CİVİLİSATİON GALLO-ROMAİNE DE FOURVİERE

17 rue Cleberg bölgesindedir.
Fransa ülkesinin ikinci büyük müzesidir. Burada: şehrinde içinde bulunduğu; “Rhone-Alps” bölgesinin geçmişine ait: heykeller, sikkeler, aletler, mozaikler diğer birçok tür obje sergilenmektedir. Özellikle renkli antik mermer blokları mutlaka görmenizi öneririm.

STADE DE GERLAND

Burası, 41 bin izleyici kapasiteli ve şehrin takımı olan “Oliympique Lyonnais” futbol takımının maçlarını yaptığı yerdir. Buraya yolunuz düşerse, stadyumu gezebilir, hatta bir maç izleyebilir ve hatta, stadın çevresindeki alışveriş yerlerinden, spor giysileri satın alabilirsiniz.

Fransa Marsilya

Fransa Marsilya

Şehri anlatmaya başlamadan önce, 2013 yılı için “Avrupa Kültür Başkenti” olarak seçildiğini belirtmek istiyorum. Ayrıca: 2012 yılında, şehir: 1996 yılından bu yana “Dünya Su Başkenti” seçilmiş ve 2012 Dünya Su Forumu burada toplanmıştır. Bir zamanlar “Massalia” olarak isimlendirilmiştir.

Şehrin: 2500 yıl kadar eskilere giden tarihi bir geçmişi söz konusudur. Günümüze yakın dönemde ise, yine bu şehir: bataklık ve uyuşturucu ticaretiyle anılır olmuştur. Çünkü: şehir, “kenevir” üretimi ve ticaretinde, dünya üzerinde ilk sıralardır. Kenevir denilince esrar yanında: askı ve halat üretimi de yaygındır.

Ancak, son dönemlerde, şehirde ve limanda yapılan yenilikler ve tasfiyeler sonucu, şehir, özellikle büyük limanı nedeniyle, deniz yolculuğu yapanların akınına uğramaya başlamıştır. Liman: Avrupa genelinde dördüncü, Fransa ve Akdeniz genelinde ise, birinci büyüklüktedir.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Şehrin tarihi geçmişindeki en anlamlı olay: 1792 yılında, Fransa devrimi ve devrimci hükümeti savunmak için, buradan, Paris şehrine 500 gönüllü gönderilmesidir. Marsilya ve Paris arasındaki bu yürüyüşlerde söylenen “devrim için toplanma çağrısı” sonraki dönemlerde “Le Marseillaise” olarak bilinen “Fransa ulusal marşı” haline gelmiştir.

Evet: şehir

Fransa’nın güneydoğusunda, Provence-Alpes-Cote d’Azur bölgesinin başkentidir. Fransa’nın nüfus yoğunluğu açısından, ikinci büyük şehridir. Şehir nüfusu: 860.365 kişidir. Avrupa’nın ise, en büyük kara alanına sahip şehridir. Deniz kıyısı: Calanques bölgesinde 20 km . olmak üzere, toplam 57 km. dir.

İklim değerlendirmek gerekirse, burası sıcak bir yer, yıllık güneşli gün sayısı 300 civarındadır. Ortalama sıcaklıklar, yaz döneminde 25 derece, kış döneminde ise, 12 derecedir. Buna göre şehri ziyaret dönemini planlayabilirsiniz.

Fransa Marsilya

Şehirde

Ülkenin en büyük kuruvaziyer limanı bulunmaktadır ki, bu limanın yıllık yolcu kapasitesi: 705.000 kişidir.

Marsilya: bir film şehridir. Marsilya filmleri ve sineması: ülkede Paris’ten sonra üst düzeydedir. 1 Temmuz 2009 tarihinde kurulan “Belle de Mai” multi-medya merkezi: film endüstrisinin büyümesi yönünde önemli bir atakta bulunmuştur.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Şehirde: 450.000 öğrenci, 70’den fazla konsolosluk ve Fransa ülkesinin ikinci büyük araştırma merkezi bulunmaktadır. Şehir: neredeyse “Cezayir” kökenli, kuzey Afrikalı insanların bulunması nedeniyle, zenci-Arap karışımı bir insan toplumunu barındırmaktadır. Yani, şehirde bolca esmer insan göreceksiniz.

Giriş kısmı için, son ve önemli bir not;

Stadyum: üzeri tamamen örtülmüş ve 67.000 seyirci kapasiteli hale getirilmiştir. Yenileme projeleri kapsamında: mağazalar, oteller, evler, ofisler ve spor klinikleri de yapılmıştır.

GÜVENLİK

Evet, ulaşım bölümünden önce, güvenlikten söz etmek istiyorum. Bu şehir: İtalya’da Napoli şehrini görenler varsa, ona benzer bir yer olarak dikkat çekiyor, yani hiç uzatmadan, bu şehrin güvensiz olduğunu söylemem gerekir.

Napoli şehrinde, şehirliler, arabalarının kapılarını kilitlemezler diye duymuştum, çünkü: hırsızlar arabayı soymaya kalkarsa, arabanın camını kırıp, kapısını bozmasınlar diye. İşte: bunun bir benzeri, Fransa ülkesinde “Marsilya” Yukarıda da söz etmiştim, bir zamanlar büyük uyuşturucu şebekeleri ve Mafya faaliyetlerinin yürütüldüğü bu şehir, her türlü önlem alınmasına rağmen, hale pek tekin denilemez.

Öte yandan, 2013 yılı Avrupa Kültür Başkenti ve 2016 Yılı Avrupa Futbol Şampiyonası, binlerce, milyonlarca kişi, buraya, bu şehre gelecekler. Ama, bir yandan da, şehirde, motosikletli kapkaççılar kol geziyor.

Araba kiralayıp, ışıklarda durduğunuzda, bu kapkaççılar, hiç sıkılmadan, arabanızın kapılarını zorlayabileceklerdir.

Evet, bu şehirde, mutlaka dikkatli olmanız, özellikle zencilere karşı aşırı dikkatli olmanızı öneririm. Sizden sigara filan istediklerinde, sakın çantanızı açıp vermeye kalkmayın, açık çantadan mutlaka bir şeyler çalmayı düşünecekler ve davranacaklardır.

Hatta: bir bankta otururken, çantanızı bile çalmaya kalkabilirler. Üzerinde kötü elbiseler, başında takke bulunan yaşlılardan bile çekinmeniz gerek.

Özellikle, bayanların, geceleri yürürken yanlarında mutlaka bir erkek olması gerekir. Çünkü: sokakta yaşayanlar çoğunluktadır. Dışarıdan her şeyi normal görülen bir otel, fuhuş oteli çıkabiliyor.

Gündüz vakti metroya bindiğinizde: bir elinde darbukası, diğer elinde esrarlı sigarası ile, sarışın bir Arap vagonunuza binip, bir sonraki istasyonda bütün vagonun boşalmasına sebep olabilmektedir.

Evet, son bir not: dediğim gibi, sokaklarda Araplarla çok karşılaşacaksınız ki, inanın burayı sanki Araplar istila etmiş diyeceksiniz.

Fransa Marsilya

ULAŞIM

“Marseille Provence Airport” isimli havaalanı, şehir merkezinden 30 km. uzaklıktadır ve Marsilya havaalanından hareket eden otobüsler, yolcularını, şehir merkezindeki Saint Charles Tren Garına getirirler. Buradan da, taksi yada metro ile, istediğiniz yere ulaşabilirsiniz. Otobüsler: 05.10-00.10 arasında, her 20 dakikada bir hareket ediyor. Yolculuk süresi, 25 dakika sürüyor ve ücreti, 8.50 Euro.

Havaalanı ile şehir merkezi arasında taksi tercih ederseniz, muhtemel ödeyeceğiniz ücret, gündüz için 40 Euro, gece için ise 50 Euro’dur.

Evet, Fransa ülkesinin dördüncü büyük havaalanı ile, 27 ülkeden, 89 şehre bağlantı yapılıyor. Paris-Marsilya arası uçuşları, 1. saat 20 dakika sürüyor. Marsilya-Paris arasında hızlı tren tercih ederseniz, yolculuk 3 saat sürüyor.

Yine, Marsilya ile diğer bazı şehirler arasındaki, hızlı tren ile ulaşım süreleri şunlardır: Marsilya-Lyon arası, 1 saat 50 dakika, Marsilya-Lille arası: 5 saat, 20 dakika, Marsilya-Bruxelles arası: 5 saat 20 dakika, Marsilya-Toulouse arası: 3 saat 20 dakika, Marsilya-Geneve arası: 4 saat 45 dakika.

St.Charles Garı

Birçok Fransız filmine mekan olan bu yapı: şehrin yüksek tepelerinden birinin üzerine kurulmuştur. Garı, şehir merkezine bağlayan “Boulevard d’Athenes” caddesi üzerinde, alçalarak ilerleyen merdiven basamakları üzerinden, şehrin muhteşem manzarası izlenebilmektedir.

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

2 tane yer altı metro hattı var. Bu hatlarda: M1-Mavi çizgi: genellikle doğu-batı yönünde hareket eder. M2-Kırmızı çizgi ise, güneyden kuzeye çalışır. Her iki hat: Castellane bölgesinin güneyinde kesişirler. Onlar üzerinde: 30 otobüs hattı ve iki tramvay hattı bulunmaktadır. Metro vagonları klimalıdır ve duyurular “İngilizce” ve “Fransızca” olarak yapılır.

80 civarında otobüs ve tramvay hattı ve çok sayıda bisiklet kiralama otomatı bulunuyor. Metro, her gün: saat: 05.00-22.30 saatleri arasında faaliyettedir. Cumartesi-Pazar günleri, metro hattını: saat: 00.30 ile 05.00 arasında “fluobus” denilen sistem devralıyor.

Tramvaylar, her gün saat: 05.00-00.30 arasında faaliyet sürdürmektedir. Bilet sistemi şöyledir: yolculuk başına tek bilet, 10 yolculuk için kart, 3 günlük sınırsız kart. Bu karta “Special visite” ismi veriliyor.

Fransa Marsilya

GENEL TATİL GÜNLERİ

Aşağıda belirteceğim günlerde: bankalar, mağazalar ve diğer mekanların birçoğu kapalıdır. Ziyaretinizi buna göre düzenlemenizde yarar var.
1 Ocak Yeni yıl günü
Nisan Paskalya günü
1 Mayıs İşçi bayramı
8 Mayıs 1945 zafer günü
14 Temmuz Milli bayram
15 Ağustos
1 Kasım
11 Kasım Ateşkes günü
25 Aralık Noel günü

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

ALIŞVERİŞ

Şehirdeki mağaza ve dükkanlar, genellikle: saat: 10.00-19.00 arasında, kapanmadan gün boyu açıktırlar. Peki ne satın alınır? Marsilya zeytinyağlı sabunları çok ünlüdür.

Büyük oranda zeytinyağı içeren bu sabunlar, her ne kadar Marsilya sabunu olarak bilinip ünlense de, bir zamanlar bu sabunların, gemilerle “Halep” ten geldiği söylenmektedir.
Siz yine de “lavanta ve Marseille sabunu” alın.

Şehir Merkezi

Burada: herkes için, küçük el sanatları satılan butikler, mağazalar ve hediyelik eşya satan dükkanlar bulunur. Ayrıca: büyük markalar ve mağazalar geniş bir yelpaze sunmaktadırlar.

Genellikle “Moda sokağı” olarak anılan “Rue Saint-Ferroel, Rue de la Tour” ve “Cours d’Estienne” denilen yerlerde, gerek alışveriş ve gerekse yemek ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Bölgeyi çevreleyen sokaklarda: mutfak ve yemek gereçleri, ev mobilyaları, şekerciler ve geleneksel dükkanlar, kuyumcular, kitapçılar, moda mağazaları ve aksesuarcılar bulunur.

Rue Paradis ve Rue Grignen

Burası: lüks eşya mağazaları ve tüm önemli markaların satıldığı bağımsız butiklerle dolu bir bölgedir.

Centre Bourse

Burada: 200’den fala mağaza var ve alışveriş severler için, genellikle şık ve daha rahat tarz giyim ürünleri satılıyor.

Bölgedeki hediyelik eşya (sabun, zeytin yağı vb. gibi) ve hediyelik eşya dükkanları: Eski Liman ve Le Panier arasındaki bölgede bulunmaktadır. Bu bölgedeki mağazalarda (Galeries Lafayette vb. gibi) geleneksel ürünler ve yine bu bölgede “Marsilya temalı” ürünler bulup satın alabileceğiniz yerler var.

Old Town Bölgesi

Son birkaç yıl içinde: “Le Penier” denilen bölge: sanatçıların stüdyoları ile dolu bir yer haline gelmiştir. Buradaki sanatçılar el sanatları (resim, heykel, seramik, ahşap gibi) yapıyor ve galerilerde satıyorlar. Ayrıca: gastronomi ürünleri (çikolata, zeytin yağı gibi) bulup satın alabilirsiniz.

De la Republique Rue

Şehir merkezi yenileme çalışmaları sırasında, bu bölge, Hausssman isimli mimar tarafından tasarlanmıştır. Burada: büyük ulusal ve uluslar arası zincir mağazalar, geniş ve ağaçlıklı kaldırımlar vardır ve kruvaziyer limanından, şehir merkezine doğru ilerlemektedir. Burada, 2014 yılında bitirilmesi planlanan, büyük bir eğlence merkezi yapılmaktadır.

Cours Julien ve Notre Dam edu Mont

Eski Limanın hemen yakınındadır. Bu bölge: gölgeli teraslar bulunan mahalleleri, yaya sokakları, çeşme ve havuzları ve restoranları ile, ziyaretçilere birçok imkanlar sunmaktadır. Ayrıca: yine burada tasarımcı ve moda butikleri, kitap mağazaları, saç tasarım stüdyoları, sanat galerileri, tiyatrolar bulunmaktadır.

Belsunce ve Noailles

La Canebiere’nin iki yanında bulunan bu bölgede: toptancılar, baharat satıcıları, çay salonları bulunmaktadır. Daha çok, oryantal bir çarşı atmosferi yaratılmış.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

NE YENİR- NE İÇİLİR

Marsilya denilince, yemek kültürünün temelinde: zeytinyağı ve sarımsak bulunur. Marsilya: yabancı mutfakları benimsememesi ile bilinir. Buraya has bir şeyler tatmak isterseniz: baharatlı yemekler, balık, kabuklu deniz ürünleri yemelisiniz. Bunların yanında bazı spesiyaller bulunur. Bunların başında bulunanlar şunlardır: boullabaisse, soupe au pistou, pieds et paques, Marsilya pizzası.

Restoranlar

Marsilya şehrinde: her ne kadar etkilenmedi denilse de güçlü bir İtalyan etkisi görülür ve buna bağlı olarak oryantal yemekler ve Akdeniz yemekleri ve elbette deniz ürünleri spesiyalleri, şehrin birçok restoranında sunulmaktadır. Bu restoranlar iyi dekore edilmiştir.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

TURİZM

Marsilya şehri: sanat ve kültür dolu bir şehirdir. Zaten, en başta belirttiğim gibi, 2013 yılı için Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilmiştir.

Şehir: yüzyıllardır her bir kültürün kurduğu yerleşimin üstüne yenisi kurularak günümüze kadar gelmiştir. Yunan ve Roma kökeninden başlayan yolculuk, Ortaçağ dönemine ait dini vakıflar, 16’ncı yüzyıla ait tahkimat, 17 ve 18’nci yüzyıllara ait zengin yapılar ve 19’ncu yüzyılda yapılan prestijli binalar, şehir ziyaretçilerini, geçmişin çok uzun bir sürecinden günümüzün modern zamanlarına doğru muhteşem bir yolculuk yaptırmaktadır.

Şehir: anıtlar ve müzeler açısından zengindir. Şehirde, 21 tane müze bulunmaktadır. Şehirde: deniz ve tepeler arasındaki boşlukta ve Calanques bölgesinde ise, olağanüstü bir doğal ortam bulunmaktadır. Yani: şehir alanının yarısı, kamu parkları ve bahçelerin bulunduğu, 400 hektarlık bir yeşilliktir.

Fransa Marsilya

LE GRAND TOUR

Bu açık bir üst güvertesi bulunan 80 yolcu kapasiteli otobüs: şehrin fantastik ve benzersiz görünümünü sunan bir gezi turu yapmaktadır. Tur yaklaşık 1 ile 1.5 saat arasında sürmektedir. Tur esnasında, 13 durak üzerinde, herhangi birinde inebilirsiniz. Rehber, tur sırasında birçok dilden anlatımda bulunuyor.
Tur ücretleri: yetişkinler için, 18 Euro, çocuklar için 9 Euro’dur.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

PETİT TRAİN-LİTTLE TRAİN-TURİST TRENLERİ

Marsilya şehrini ziyaret ettiğinizde, küçük ve renkli trenler göreceksiniz. Bunlar: beyaz/mavi şeklinde, Marsilya üniforması renklerine boyanmışlardır.

Bu trenler ile: Eski Liman-Notre Dame de la Garde arasında seyahat edebilirsiniz. Veya: Panier bölgesinin eski ve dar sokaklarını dolaşabilirsiniz.
Tren ücretleri: yetişkinler 7 Euro, çocuklar 4 Euro’dur.

Notre-Dame de la Garde Bazilikası önünden hareket eden tren: Nisan-Aralık ayları arasında: her gün saat 10.00-16.20 arasında çalışır, eski Liman kale, Corniche Pharo, Notre-Dame de la Garde hattını izler, tur yaklaşık 45 dakika sürer.

Eski Marsilya Little Train: eski liman bölgesinden hareket eder, katedral ve Vielle Charite boyunca ilerler, Panier semtinden geçer, tur yaklaşık 1 saat 5 dakika sürer.

Friol Archipelago Little Train: Liman Frioul ile St.Esteve arasında hareket eder, yalnızca Temmuz/Ağustos aylarında çalışır, yetişkinler için 4 Euro, çocuklar için 2 Euro ücret alınır.

Fransa Marsilya

PAVİLİON M

Villeneuve Bargemon yakınındaki City Hall’in hemen yanındaki burası: Marsilya-Provence 2013 fuar merkezi olarak düzenlenmiştir ve 2013 yılı boyunca halka açıktır. Burada: şehrin ve 2013 yılı kültürel etkinlik programlarının tanıtımı yapılır.

Burada: bölgedeki tüm etkinlikler için rezervasyon veya bilet satın alabilirsiniz. Programlar hakkında bilgi edinebilirsiniz. Konaklama, yeme-içme, ulaşım hakkında pratik bilgiler edinebilirsiniz. Şehirdeki geçici sergileri burada izleyebilirsiniz.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

 

PLAJLAR

Marsilya sahil şeridi, kuzey ve güney yönünde bir hilal şeklinde uzanır ve plajlar: kaya, kum ve çakıllıdır.

Prado Sahil Parkı

1975 yılından önceki dönemde, Marsilya şehrinin deniz sahili: 42 km. uzanmaktadır. Ancak, deniz sahilinde, herhangi bir tesis bulunmamaktadır. Prado sahil parkının oluşturulması ile: yaklaşık 2 km. uzunluğundaki kum ve plajlar: 26 hektarlık yeşil alan içinde, 10 hektar olarak uyumlu bir şekilde uzanmaktadır.

Denizden kazanılan 40 hektarlık bir alan üzerine yapılan böyle bir tesisin tamamlanması ile: denizdeki fırtınalar, rüzgarlar, mistral ve kirlilik önlenmiştir. Her yıl, 3-3.5 milyon insan: çimler üzerindeki bu park alanında, gerek oyun alanlarından, gerekse dinlenme alanlarından yararlanmaktadırlar.

Ayrıca: burada, uluslar arası üne sahip, muhteşem bir “kay-kay” pisti var. Kaykay parkının hemen yanında: Bonneveine Cove ve Vieille Chapelle plajları bulunuyor. Bu plaj bölümünde: yaz aylarında ilk yardım ve cankurtaran hizmeti var. Ayrıca: tuvaletler, duş alanları, oyun alanları, dinlenme stantları var.

Kuzey bölümü

Bu bölümde: L’Estaque’den sonra Corbiere plajları bulunuyor. Burası: Belediyeye ait su sporları merkezidir. Burası, da denizden kazanılan alan üzerine düzenlenmiş bahçeler arasındadır. Kısmen gölgeli ve ince kum olan bu plaj bölgesinde: tuvaletler, duşlar ve giyim mağazası bulunmaktadır. Deniz çok derin değildir. Plaj voleybolu oynanmaktadır. Aynı zamanda, Marsilya şehrinin çok güzel manzarası izlenmektedir.

Bain des Dames-Bonne Brise

Bu koylara ulaşmak için 19 numaralı otobüs hattını kullanmanız gerekir. Şehre yakındırlar. Bunların küçük kum plajları vardır, ancak buralarda sabit hiçbir tesis bulunmamaktadır. Buralardan, Marsilya Limanının muhteşem manzarası görülebilir.

Pointe Rouge

Burası, aynı adı taşıyan limana bitişiktir. Plaj kumludur. Burada: duşlar, giyim mağazaları, restoranlar, tuvaletler ve oyun alanları vardır. Yaz aylarında ilk yardım hizmeti bulunmaktadır. Buraya ulaşmak için 19 numaralı otobüs hattı kullanılır.

Diğer plajlar: Port Pin, En-Vau, Sugiton, Morgiou, Sormiou, Phoceens Cove, Sablettes Cove, Samena, Mont Gul Cove.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

GEZİ PLANI

Şehirdeki gezi planımızı, şehir merkezi ve çevresi olarak, iki bölümde hazırladım. Siz, şehirdeki kalacağınız zamana ve tercihlerinize göre, bunların arasından seçim yapıp, edineceğiniz bir şehir haritası üzerinde, kendinize bir gezi rotası oluşturabilirsiniz.

Fransa Marsilya

ŞEHİR MERKEZİ

La Canebiere Caddesi

Şehrin eski bölgesinin tarihi bir sokağıdır ve 1 km uzunluğundadır ve ilk olarak 1666 yılında yapılmıştır. 1928 yılında ise: Eski Limana kadar uzatılmıştır. 1852-1870 yılları arasındaki dönemde: bu cadde, yoğun entelektüel ve iş faaliyetleri, kafeler ve yüksek sınıf otel ve mağazalarla dolmuştur.

Özellikle: 1871-1940 yılları arasında caddenin güzelliği en üst düzeye ulaşmış ve dünya çapında tanınmış, Marsilya ve limanın bir sembolü haline gelmiştir. Zaten, cadde üzerindeki bazı binalar da “Ulusal Miras” olarak kabul edilerek koruma altına alınmıştır. Fransız sömürgeleri: bağımsızlıklarını kazandıktan sonra, cadde üzerinde bulunan: büyük oteller ve kafeler kapatılır.

Bu sokak tarihi süreç içinde önemli bir yere sahiptir. 1934 yılında, Yugoslavya Kralı Alexander: burada öldürülmüş ve aynı saldırıda, Fransa Dışişleri Bakanı yaralanmıştır. 1938 yılında ise, yine burada bulunan “Galeries” mağazasında çıkan yangında 75 kişi ölmüştür.

Bu ilginç sokağın, Latincede isim karşılığı “kenevir/esrar” dır. “Canebiere” denilince, aynı zamanda bir “bira” markası da akla geliyor. Çünkü: buradan hareket eden denizciler, bunu birçok yere taşıdılar.

Evet gelelim cadde üzerindeki yapılardan bir kısmını tanıtmaya:

Alla Turca Kafe

Cadde üzerindeki ilk kafelerden biri: 1850 yılında; Prince de Beauvau sokağında oryantal gezginler için açılmıştır. Burası; şehirde, Türk, Çin ve Arap kültürleriyle olan bir bağlantı noktasıydı. Görkemli dekoru ve atmosferi, ziyaretçileri etkiliyordu.

Grand Theatre-Opera Binası

Marsilyalılar: tiyatro ve operaya karşı hep bağlı olmuşlardır. Bu yüzden, şehrin çeşitli yerlerine, çeşitli tiyatrolar inşa edilmiştir. Ama: şehrin en büyük tiyatrosunun inşaatı; 1781 yılında başlar ve 1787 yılında açılır.

Mimar: Benard’dır. Neo-klasik tarzda yapılan yapıyı: bir müzik ve dans tapınağı olarak tasarlamıştır. Devrimin ardından: birçok büyük opera sunumu olmuştur. Ayrıca: önemli opera eserleri Fransız prömiyeri, burada verilir.

Ancak: 1919 yılındaki elektrik tesisatından çıkan bir yangında, tiyatro ve sahne tamamen yanarak yok olur, sadece temel duvarları ve sütunları kalır.

1921-1924 yılları arasında, Raymond Ebrard tarafından, bu kez, art-deco tarzında, Opera yeniden yapılır. 1800 seyirci kapasitelidir.

Tüm alanlarda, yaratıcı sanatçılar ve teknisyenler tarafından yapılan resim, heykel, mozaik ve ferforjeler kullanılır. Özellikle: sahne tarafında, heykeltıraş Antoine Bourdelle tarafından yapılan büyük bir friz ilgi çekmektedir.

Yapının ön tarafında bir yazı göreceksiniz ki bu yazının anlamı “Afrodit güzellik, Apollo ritim, Pallas denge, Dionysos hareket ve hayat”

Fransa Marsilya
Hotel du Louvre et de la Paix

Günümüzde burada bir mağaza bulunmaktadır. Yapının ön tarafında: 4 kıtayı temsilen anıtsal yapılmış zengin figürlerin bulunduğu bir giriş bulunuyor. Otel yapısında: 250 oda, 20 salon ve 2 restoran bulunmaktadır. Otel: Fransız Deniz Kuvvetleri tarafından 1941 yılında satın alınıncaya kadar otel olarak açık kalmıştır.

Savaştan sonra, Deniz Kuvvetleri: kendi ofislerine döndü ve 1977 yılında, bu odalar, resmi etkinlikler için kullanılmaya başlandı. 1980 yılında, bina satıldı. Bundan sonra: yapının sadece birkaç yeri sabit tutuldu ve 1984 yılında, burada, günümüzde görülen mağaza açıldı.

Buraya yolunuz düşerse: yapının içinde, soldaki merdivenlerin ve mağazanın arka tarafındaki kapıların, Hotel du Louvre et de la Paix döneminden kaldığını görebilirsiniz.

Fransa Marsilya
L’hotel de Noailles

Bu yapı: 1865 yılında, mimar Berengier tarafından tasarlanmıştır. Çok lüks bir otel olarak kullanılmış ve 1979 yılına kadar, birçok ünlü ve siyasetçiyi konuk etmiştir. Günümüzde, bina: ofis binası olarak tahsis edilmiş, ama yine de prestij adresi olmaya devam etmektedir.

Anıt aux Mobilises

Bu anıt: 1870 savaşında ölen Marsilyalı askerleri anmak için 1894 yılında yapılmıştır. Anıt: eski Limana doğru, caddeden aşağıya yönelen gösterilerin ilk hareket noktasıdır. Göstericiler burada toplanırlar ve buradan Town Hall ve diğer idari binaların bulunduğu bölüme kadar yürürler. Her yıl 14 Temmuz günü de, burada kutlamalar için büyük kalabalıklar toplanır.

Fransa Marsilya
St.Paul-St.Vincent Kilisesi-Reformes

Bu site: 14’ncü yüzyılda kurulmuştur. 16’ncı yüzyılda ise, burada bir manastır inşa edilmiştir. Ancak, Fransız Devrimi sırasında, manastır rahipleri dağılırlar. 1803 yılına gelindiğinde, yeniden faaliyete geçilir. 1625 yılında, Saint Vincent de Paul isimli bir rahip tarafından kurulan cemaat kilisede toplanmaya başlar.

Evet: neo-gotik tarzdaki yeni kilisenin inşaatının mimarı Reybaud’dur ve yeni kilise, 1888 yılında kutsanır. 1998 yılında, 69 metre yükseklikteki çan kuleleri eklenir.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Vieux-Port. Eski Liman

“La Canebiere” caddesinin sonundadır. Burası: antik dönemlerden bu yana yani MÖ.600 yıllarından bu yana; şehrin doğal limanı olarak kullanılmıştır. Özellikle: şehir büyüdükçe, limanda önem kazanmış ve deniz halatının yapımında kullanılan “kenevir” üretimi artmıştır. 1800’lerin sonlarına gelindiğinde: Marsilya limanından, yıllık 1000 geminin geçtiği söyleniyor.

Ancak: zamanla buhar; yelkenin yerini devralır. Bunun üzerine, bu liman çok sığ olduğundan (limanda denizin derinliği 6-20 metre arasındadır), buharlı gemilerin yanaşabilmesi için “La Joliette” bölgesindeki yeni rıhtım inşaatına başlanır.

Yani, sonuç olarak, günümüzde, bu liman, yalnızca gezi tekneleri, yatlar için kullanılır olmuştur. 3500 yat kapasiteli ve 14 marina bulunan burada, ayrıca geleneksel balıkçı tekneleri ve diğer bir kısım küçük tekne barınmaktadır.

Eğer: Frioul adaları veya Chateau bölgesine gidiyorsanız, liman bölgesinde, limanın sonunda “Quai des Belges” bölgesinde, balıkçıları, tuttukları balıkları satarken izleyebilirsiniz. Liman: iki büyük kale (Fort St Nicolas ve Fort Saint Jean) tarafından korunmaktadır.

Günümüzde: 2013 Avrupa Kültür Başkenti uygulaması öncesi hazırlıkları kapsamında: liman bölgesi, yapılan restorasyon çalışmaları sonucunda: tamamen yayalar için ayrılmıştır. Burada: eğlence organizasyonları yapılmaktadır.

Animasyonlu barlar, restoranlar, teraslar ve rıhtım üzerinde diğer birçok dükkan bulunsa da, bölgenin ana mimarisi korunmuş, bölge tarih ve kültür merkezi haline getirilmiştir. Eski liman bölgesinde bir yürüyüş yaparsanız: içki, yemek, balık, güneş gözlüğü satan seyyar satıcılar görebilirsiniz.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fort Saint Jean ve Fort Saint Nicolas

Eski Liman girişinde, Louis 14. tarafından, 1660 yılında inşa edilmiş: birbirinin karşısında bulunan kalelerdir. Kalelerin yapımında: imparator tarafından: kalelerin Marsilyalı isyancılara karşı değil, şehrin dışarıdan gelecek tehlikelere karşı savunulması için inşa edildiğini belirtmek üzere, toplar, içeriye değil, dışarıya doğru yerleştirilmiştir. Fransız Devrimi sırasında ise, kaleler: bir hapishane olarak kullanılmıştır.

Fransa Marsilya
Fish Market-Marche aux Poissons

Buradan, günlük taze balık satın almak mümkündür. Bunlar: beklerken sizin için temizleniyorlar. Ama, saat 13.30 da kapanıyor.

Fransa Marsilya
Craft Market-Les Artisanales du Vieux-Port

Burada: özellikle Marsilya sabunu, provençal bal ve zeytin ve zeytin ürünleri bulup satın alabilirsiniz.

Santos Market-Foire aux Santons

Burası Noel pazarıdır ve eski bir geçmişe sahiptir. Burada, ilk Noel pazarı, 1803 yılında açılmıştır. Burada: kil figürler satılıyor, ilginizi çekebilir.

Fransa Marsilya
Flea Market-Le Marche aux Puces

Burası, şehrin bit pazarıdır. Burada: ağırlıklı olarak Arap meyve, sebzeleri ve el üretimi objeler satılmaktadır. Öte yandan buranın bir başka özelliği daha var. Ucuz pizza, kuskus, kahve, Kuzey Afrika pasta ürünleri ve kebap tatmak isterseniz, buradaki küçük yemek yerlerini denemeniz gerekir.

Fransa Marsilya

Hotel de Ville-Belediye Binası

Burası: 17’nci yüzyıldan kalma, Barok mimari özellikler taşıyan bir binadır. Eski limanın tam merkezindedir. 1943 yılındaki Alman işgali sırasında, nadiren zarar görmeden günümüze ulaşmıştır.

Yapılış amacı: denize bakan, ihtişamlı bir cephe oluşturmak ve üzerinde bulunan kraliyet makamını temsil eden gemi maketleriyle, kıyıda bir ihtişamlı yapı oluşturmaktır. Bina: Fransız Devrimi sırasında da yıkımdan kurtulmuştur. Yapı: 1948 yılında, Ulusal anıt ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Palais du Pharo-Pharo Sarayı

Açık denizden ayrılan koyun adı “Pharo” olarak geçmektedir. Koy üzerinde bulunan höyük, ilk olarak 14’ncü yüzyılda dikkat çekmiştir. Daha sonraki tarihi süreçte: Cumhurbaşkanı Louis-Napolyon, Eylül 1852 tarihinde, burayı ziyaret ettiğinde, “su kenarında bir ev olması” arzusunu dile getirir. Yılın sonunda, kendisinin ikameti için bir yer yapmak üzere, mimar Vaucher görevlendirilir. La Reserve ve Pharo: kendi adına, seçilen kendisine ait siteyi bağışlamaya karar verir ve bağış kabul edilir ve saray yapılır.

Ancak: saray İmparator tarafından hiç kullanılmamıştır. Napolyon’un ölümü üzerine, İmparatoriçe Eugenie: sarayın tek sahibi olur ve sarayı şehre bağışlar. 1904 yılına gelindiğinde ise, yapı: Tıp Fakültesi haline dönüştürülür.

Bu yapı: olağanüstü konumu sayesinde, limana güzel bir görünüm kazandırmıştır. Ayrıca: yıllık 60.000 kişi kapasiteli bir konferans merkezi bulunmaktadır. 900 kişilik bir oditoryum, 1200 m. karelik sergi salonu, 500 m. karelik restoran bulunmaktadır.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Saint-Victor Abbey

Roma döneminden kalma eski bir manastırdır. Yerel ve aziz bir asker şehit olan “Victor” adına yapılmıştır. 1040 ve 1200 yılında yeniden inşa edilen yapıdan, günümüze kalan parçaları, 1934 yılında Papa tarafından küçük bir bazilika haline getirilmiştir. Ana sunak: 1040 yılında takdis edilir. Tamamen Romanesk mimari tarzda inşa edilmiştir.

11 ile 18’nci yüzyıllar arasında: Katalonya denilen ve İtalya ile Akdeniz bölgesindeki birçok Hıristiyan üzerinde: Saint Victor’un etkisi görülür. Ancak: geçen zamanla, yavaş yavaş manastıra ilgi azalır ve 1739 yılında Papa’nın emriyle laikleştirme uygulanır.

Fransız Devrimi sırasında ise, manastır: önce yem deposu, daha sonra hapishane ve kışla olarak kullanılır. Böylece yıkımı önlenir. Daha sonra ise, yeniden kilise olarak kullanılmaya başlanır ve 19’ncu yüzyılda restore edilir.

Burada, her yıl 2 Şubat günü, dini bir tören-kutlama yapılır.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Phare de Sainte Marie

Passe de la Joliette’nin kuzeyindeki burası bir deniz feneridir. Deniz feneri inşa edilen liman “Phare St Mary Limanı” olarak bilinir.

1855 yılında, yerel kireçtaşından yapılmıştır ve 21.3 metre yüksekliktedir. Silindirik yapı, bir taban kaidesi üzerinde durmaktadır. Fenerin gövde boşlukları vardır. Silindirik yapı içinde: bir galeri ve yeşil metalik fener bulunmaktadır.

Dış yüzeyi: boyanmamış beyaz taşlıdır.
1922 yılında elektrikli aydınlatma düzenine geçilen fener, günümüzde devre dışıdır.
Evet, şehrin popüler bir turizm çekim merkezi olan feneri görmenizi öneririm.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

La Vieille Charite Panier

Bu önemli bina: Puget kardeşler tarafından tasarlanmıştır. Mimari açıdan önem kazanmaktadır. Başlangıçta imarethane olarak inşa edilen yapı, daha sonra ve günümüzde: Asya ve Afrika sanatı eserlerinin sergilendiği bir arkeoloji müzesi, kafeterya ve kitapçı olarak kullanılan bir galeriye ev sahipliği yapmaktadır.

Evet: bölgenin merkezindeki bina etkileyicidir. Merkezde bir şapel, çevresinde, üç katlı bir bina vardır. Merkezdeki bu şapel: 1679-1707 yılları arasında Pierre Puget tarafından inşa edilmiştir.

Şapelin oval kubbesi: barok İtalyan mimari tarzının mükemmel bir örneği olarak görülmektedir. Cephesinde ise: yavrularını besleyen iki pelikan, çevresinde muhtaç çocuklar teması işlenmiştir.
Üç katlı binada, 17’nci yüzyılda dilenciler barınıyormuş.

Çünkü: Marsilya Kent Konseyi: yoksulların barınması için bir yer ayırmaya karar vermiş ve yapı: 1749 yılında bitirilmiştir.

Burada: dilenci ve yoksulların barındırılması, yaklaşık bir yüzyıl boyunca sürmüştür.
19’ncu yüzyılda, Devrimden sonra burası, yazının başında da belirttiğim gibi, çocuklar ve yaşlılar için bir bakımevi haline gelmiştir.

1905 yılında, bina ordu tarafından işgal edilir ve daha sonraki süreçte ise, yine yoksullar için bir barınak olarak kullanılır. Son bir not: yaz aylarında, Marsilya Açık Hava Festivali, burada yapılmaktadır.

E Vieille Charit-Akdeniz Arkeoloji Müzesi-MAAOA

Burada: Afrika sanatları, Pasifik Adaları, Kızıldereli kültürlerine ait objeler bulunur. Ayrıca: geçici sergi salonları bulunur. Müzede bulunan eski Mısır eserleri koleksiyonu, Fransa’da, Louvre Müzesinde bulunan koleksiyonun ardından en muhteşem ikinci koleksiyondur.

Marsilya Uluslar arası Şiir Merkezi-CIPM

Bu merkezin tesisleri, buradadır.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Palais de la Bourse

Burası: 19’ncu yüzyıldan kalma tarihi bir binadır ve 1599 yılında oluşturulan ve şehrin ticaret çıkarlarını savunmakla görevli ticaret odası olarak kurulmuştur. Yapı: 1860 yılında, Napoleon III’ün şehri ziyareti sırasında açılmıştır.
Günümüzde, burada: bir müze bulunuyor.

Musee de la Marine et de L’Economie de Marseille-Maritime Museum

Bu müze: Marsilya tarihinin denizcilik geçmişini, derinlemesine yansıtır. Müzenin büyük merkezi: Bourse salonu ve Ticaret Odası kenarı b oyunca, iki uzun koridorda yer almaktadır.
Bu koridorlar boyunca: ülkemizde de tanınan “Jacques Cousteaiu” ile ilgili fotoğraflar ve objeler, 1930 yılına ait yelkenli ve buharlı gemiler, deniz haritaları, gravürler ve dalış ekipmanları görülür.

Fransa Marsilya
Mediterranee Moda Müzesi

Kompleks içinde, 1991 yılında mimar Jean Michel Wilmotte tarafından yenilenen bir binada bulunmaktadır. Müze: birçok bağış ile zenginleştirilmiştir. 400 kostümlük bir koleksiyona sahiptir. 1945 yılından günümüze kadar olan sürece ait moda panoraması sunan koleksiyonlar, iki eksen çevresinde düzenlenmiştir. Sergiler 600 m. karelik alanda sunulur. Ayrıca, müze duvarları dışında da geçici sergiler düzenlenir. Evet, burada moda ve tasarımın tarihçesi sergileniyor.

Fransa Marsilya

St.Marie-Majeure Katedrali-La Majör

Aslında birçok kişi: Notre Dame de la Garge manastırının, Marsilya şehir katedrali olduğunu düşünürler. Ancak, bu yanlıştır. Aslında Sainte Marie Majeure; eski ticaret limanının hemen yanında konumlandırılmıştır ve Marsilya şehir Katedralidir.

2’nci yüzyılda: Fransa’da inşa edilecek ilk katedral: Sainte Marie Majeure adıyla bilinir. Çünkü: kendini halka sevdirmeyi amaçlayan Prens Louis Napolyon Bonapart: Marsilya şehrinde böyle bir yapının yapılmasına karar verir.

1852 yılında katedralin yapımına başlandığında, aynı dönemde birçok yapı da, şehirde hızla yükselmeye başlar. Ancak: yapı için yeterli para bulunamaz ve yapı bitmeden mimar ölür. Bu kez işin başına, şehirdeki diğer birçok binada imzası bulunan mimar Henri Esperandieu geçer ve yapı 1893 yılında tamamlanarak, 1896 yılında kutsanır.

Bizans ve Gotik mimari stillerin karışımı olan yapı: bu görkemli dönemin refahını yansıtır. Kubbe: dünyanın en büyük altıncı kubbesidir ve yüksekliği 70 metredir. Uzunluk ise, 142 metredir. 3000 kişi kapasitelidir.

Evet, günümüzde, her yıl 15 Ağustos tarihinde, burada dini bir kutlama yapılmaktadır. Bu kutlamada “Meryem” in altın heykeli, tören alayı tarafından taşınır.

Musee des de I’Europe et de la Mediterranee-MuCEM

Burası: Fort Saint Jean yanında; 17’nci yüzyıldan kalma bir site içinde: 2013 yılında açılması planlanan: Avrupa ve Akdeniz Uygarlıkları Müzesidir. Müze: Avrupa ve Akdeniz medeniyetlerine adanacaktır. Müze binası ise: mimar Rudy Ricciotti tarafından tasarlanmış olup “taş, rüzgar ve su” temaları işlenmiştir. Müze içinde: 500 koltuklu bir oditoryum, kitapçı ve restoran bulunmaktadır.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

 

MÜZELER

     

Musee d’Art Contemporain de Marseille-MAC

Haifa 69 Avenue bölgesindedir.
Burası, bir çağdaş sanat müzesidir ve 1995 yılında açılmıştır. Müzedeki eserler: Avrupa ve Amerika olarak iki bölüme ayrılarak ziyaretçilere sunulmuştur. 1960 yılından, günümüze kadar olan süreçteki sanat eserleri bulunmaktadır.

Fransa Marsilya

Musee de la Faience de Marseille

Adres: Kale Pastre, 157 Avenue Montredon.

Burası: şehrin güneyinde; Chateau Pastre Avenue bölgesindeki: bir seramik müzesidir. 1995 yılında ziyarete açılmıştır. Müze binası: Eugene Pastre ve eşi Celine de Beaulincourt Marles tarafından konut olarak kullanılmak üzere, 1860 yılında Parisli mimar Jean Charles Danjoy’a yaptırılmıştır. Pembe tuğlaları ve beyaz taşları ile güzel bir görünüm sunmaktadır.

Porselen ve fayans: Marsilya şehrinde, 16’ncı yüzyıldan bu yana yapılmaktadır. 1526 yılında, şehirde ilk seramik atölyesi kurulmuştur. Sonraki dönemde toplanan objeler: 1995 yılında, büyük kolleksiyoner Pierre ve Lison Jourdan tarafından, koleksiyonlarının şehre bağışlanması ile burada sergilenen eserler oluşturulmuştur. Evet, müze, Avrupa’da fayans koleksiyonu olarak tektir. Müzede, ayrıca, çağdaş cam ve 1950 yılından günümüze kadar olan döneme ait seramik koleksiyonu da bulunmaktadır.

Son bir not, bu müze halen kapalı ve Haziran 2013 tarihinde ziyarete açılacaktır.

Musee d’Historie de Marseille

Centre Bourse bölgesindedir. Burada: Yunan ve Roma kalıntıları yanında, dünya üzerinde benzeri olmayan, 2’ncı yüzyıldan günümüze en iyi korunarak gelmiş bir tekne gövdesi bulunmaktadır. Zaten: 1967 yılında, buradaki kazılar sırasında arkeolojik buluntular tespit edilince, 1983 yılında burada, Fransa’nın ilk şehir tarihi müzesi açılmıştır.

Günümüzde, müzede bulunanlar: 18’nci yüzyıl Marsilya şehri görüntülerine ait kalıcı bir sergi, biraz önce de sözünü ettiğim 2’nci yüzyıldan kalma ve en iyi korunmuş bir gemi gövdesi kalıntısı, Antik Yunan ve Roma Massilia limanı dönemine ait kalıntılar, Ortaçağ çömlekçilik atölyesi ve ilk Fransız Fabrikasının 13’ncü yüzyıldan kalma ürettiği fayanslar, 1720 yılındaki büyük veba salgınına ait objeler ve fotoğraflar.

Fransa Marsilya

Musee Cantini

Şehir merkezinde, Palais de Justice yakınlarındaki bu müzede, modern sanat ürünleri sergilenmektedir.

Bunlar arasında önem kazananlar ise, ünlü ressam Picasso’nun eserleridir. Eserler: 1888 yılında Jules Cantini tarafından satın alınan ve 1916 yılında şehir yönetimine devredilen “Hotel Particulier” isimli binada sergilenmektedirler.

Evet, bu küçük müzede: 20’nci yüzyıl sanatının, küçük ama hoş bir koleksiyonu bulunmaktadır.

Musee de la Moto-Motorcycle Museum

Cantini Müzesiyle aynı blokta bulunan bu müzenin koleksiyonunda: 150’den fazla motosiklet, yarış makineleri, hız sanatının 19’ncu yüzyıldan günümüze kadar olan pırotatif modelleri görülebilmektedir.

Preau Des Accoules-Çocuk Müzesi

Monte des Accoules’de bulunan eski kubbeli müze binasında: özellikle çocuklar için tasarlanmış objeler bulunmaktadır.

Fransa Marsilya

ŞEHİR MERKEZİ DIŞINDA GEZİLECEK YERLER

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Notre Dame de la Garde

Kiliseye ulaşmak için: Vieux Limanından hareket eden turist trenine binebilirsiniz. Ayrıca otobüsler var. Öte yandan: buraya ulaşmak için uzun bir merdiven bulunan “Nouvelle” bölümünü de kullanmak mümkündür. Söylenenlere göre: güçlü hacılar, elleri ve dizleri üzerinde, bu merdivenlerden yukarı tırmanıyorlarmış.

Şehre bakan büyük bir kilisedir. Öte yandan şehrin simgesidir ve özellikle geceleri, ışıklandırıldığında, koy üzerinde muhteşem bir görüntü verir.

Bu kilisede, eski balıkçılar teknelerini kutsuyorlarmış. Ayrıca: balıkçı eşleri, eşlerinin balığa çıktıklarında sağ-salim geri dönmeleri için buraya tırmanıp dua ediyorlarmış.

Günümüzde de, kilisenin çevresinde asılı, birçok küçük tekne modeli görebilirsiniz.
Yapı: eski limanın güneyinde: 150 metre yükseklikte, kalker bir kayalık üzerinde bulunan yapı: ilk olarak 1214 yılında yapılmıştır. Ancak: 1524 yılında, Kral V. Charles: şehri korumak için, burada bir kale yapılmasını emreder ve bir çalışma başlatılır. Bu çalışma sırasında, kale surları arasında, 1853 yılında bir bazilika da bulunur ve bazilika, 1864 yılında kutsanır.

Özellikle terasından, şehrin muhteşem panoramik manzarasını izlemeyi sakın unutmayın. Ancak: 14-15 Ağustos tarihinde buraya gitmenizi önermem, çünkü bu tarihlerde özel bir dini etkinlik düzenleniyor ve çok kalabalıktır.

Stade Velodrome

Şehrin futbol takımının stadyumu olarak kullanılmaktadır ve ilk olarak, 1937 tarihinde açılmıştır.

1998 FIFA Dünya Kupası finalleri burada yapılmıştır. UEFA Europe 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası burada yapılacak olup; stadyum tadilata alınmış ve seyirci kapasitesi 67.000 kişilik olmuştur.

Musee Boutique de L’om-Om Müzesi ve Mağazası

Efsanevi, yerel futbol takımının geçmişine ait izler bu müzede sergilenmektedir. Müze: stadyumun avlusu içinde, mal satan büyük mağazanın köşesindeki cam dolaplarda sergilenen objelerden oluşmaktadır.

Burada, bazı kararmış kupalar, ünlü yıldızların formaları, kalecilerin eldivenleri ve ayak izleri görülebilir. Ayrıca, burayı ziyaret ederseniz, muhteşem çeşitliliği bulunan hediyelik eşyalardan mutlaka bir şeyler bulup satın alabilirsiniz.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Gare Saint-Charles

Burası, şehrin ana tren istasyonudur. 1848 yılında hizmete açılmıştır.
Çatı bir kubbe çevresinde “U” şeklindedir. Küçük bir tepe üzerinde bulunan istasyon, anıtsal merdivenlerle şehir merkezine bağlanmıştır.

Merdivenlerin iki yanında, heykeller bulunmaktadır. Bu heykellerde: Doğu ve Marsilya’nın Yunanca kökenlerini simgeleyen kadın figürleri bulunur. Merdivenler, ilk olarak 1925 yılında açıldı, ancak heykeller 1927 yılında tamamlandı.

Günümüzde, bir çok çevredeki Fransız kasabasına buradan ulaşılmaktadır. Ayrıca, yüksek hızlı trenin güney ucu da buraya kadar uzatılmıştır. Hemen bitişiğindeki otobüs istasyonundan ise, yine çevredeki birçok yere ulaşım sağlanır.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Palais Longchamp

İsmine rağmen, burası bir saray değildir. Bu anıtsal bina 3 bölümden oluşmaktadır ve iki bölümünde, iki müze bulunmaktadır. Hemen arkada ise, yapıldığı dönemde yani 1864 yılında, dünyanın en büyüğü olma özelliği taşıyan planetaryum ve küçük bir gözlem evi bulunmaktadır.
Bölgeyi çevreleyen bahçe (Parc Longchamp) Fransa Kültür Bakanlığı tarafından, Fransa’nın en önemli bahçelerinden birisi olarak seçilmiş ve koruma altına alınmıştır.

Park alanında bulunan havuz: figürleriyle ilgi çekmektedir. Su: havuzlar ve gölet arasında, bir şelale gibi akar. Üzerinde ise: dört büyük boğa ve üç kadın heykeli bulunur. Anıtın kurulması nedenine gelince: bir dönem, şehirde büyük bir kuraklık yaşanır. Ardından, 1834 yılında kolera salgını başlar. Bunun üzerine, Durance nehrinden kanallarla şehre su getirilmesi çalışmaları başlar.

Bu sırada: 1830 yıllarında, yeni ticaret yollarının açılması, Cezayir’in işgali ve diğer sömürge faaliyetleri başlamıştır. Sonuçta 15 yıllık bir süreçte, 18 su kemeri ve 80 km. lik su kanalları inşa edilir ve 1849 yılında açılır. Bunlar: 1970 yılına kadar, şehrin ekonomik büyüme ve refahının önünü açarlar. Bunun üzerine: bu durumu kutlamak için görkemli bir anıt yapılmasına karar verilir ve bu anıt tasarlanır.

Günümüzde: bir zamanlar burada açılan ve sonra kapatılan hayvanat bahçesine ait, hayvanların barındıkları pavyonları ve kafesleri de görebilirsiniz. Örneğin: oryantal zürafa evi, günümüzde çocuk tiyatrosu haline getirilmiştir. Her yıl “Temmuz” ayında, burada geleneksel “Beş kıtada Caz Festivali” etkinlikleri düzenlenir.

Musee des Beaux-Arts de Marseille

Palais Longchamp binasında bulunan müze: güzel sanatların sergilenmesi için kullanılmaktadır. Şehrin ana müzelerinden birisidir. 16 ile 19’ncu yüzyıllar arasındaki: resim, heykel ve çizimlere ait koleksiyonlar görülebilir.

Müzede bulunan eserlerden öne çıkanlar: Pierre Paul Puget ve Auguste Rodin tarafından yapılan heykellerdir.

Fransa Marsilya

Museum d’histoire Naturelle de Marseille-Doğa Tarihi Müzesi

Burası da: Palais Longchamp binası içindedir. Müzede: 85.000 civarında hayvansal örnek, 200.000 civarında botanik örnek ve 80.000 civarında fosil ve yine binlerce mineral ve 300 doldurulmuş hayvan örneği sergilenmektedir.

Bunlar: müze içinde bulunan 4 alanda sergileniyorlar. Müzede, ayrıca konferanslar ve geçici sergiler düzenleniyor.

Musee Grobet-Labadie

Palais Longchamp karşısındadır. Burada: Avrupa kıtasındaki istisnai müzik aletleri koleksiyonu bulunmaktadır. 1919 yılında: Marsilyalı işadamı Alexandre Labadie’nin kızı Marie Grobet: aile sanat koleksiyonunu, şehre bağışlamış ve bunun üzerine, müzeye ismi verilmiştir. Müzenin daimi koleksiyonunda: ahşap oymalar, halılar, çini ve resimler de bulunmaktadır.

Les Docks de Marseille

Docks: eskiden teknelerin yükleri için depo olarak kullanılmış, beş büyük binadır. Bunlar: rıhtım üzerindedirler. Gustave Desplaces tarafından, 1858-1863 yılları arasında yapılmışlardır. Şehirdeki ilk hidrolik asansörler, burada kullanılmıştır. Londra ve Liverpool şehirlerinden etkilenilmiştir.

Günümüzde, şehrin iş bölgesi olan “La Joliette” merkezinde bulunan bu depolar restore edilmiştir. Kapalı yüzme havuzları, zeminler, yürüyüş yolları, tepe aydınlatıcıları ve üst ofisler oluşturulmuştur.

Günümüzde, bu binalarda: yaklaşık 4000 kişiyi istihdam eden, 250 firma tarafından kullanılmaktadır. Çeşitli şirketler, restoranlar, bölgesel şubeler bulunur.

Fransa Marsilya

Musee des Docks Romains-Roma Docks Müzesi

Marsilya şehrindeki arkeolojik kazılarda bulunan Roma dönemi objeleri sergilenmektedir. Özellikle: su altı arkeolojik çalışmaları sonucu çıkarılan amphoralar, donanım elemanları ve gündelik hayata ait nesneler ilgi çekmektedir.

Fransa Marsilya

Parc Borely

Prado bölgesindedir.
Şehirdeki en çok ziyaret edilen, bir kamu parkıdır. 1775 yılında, mühendis ve mimar Embry tarafından inşa edilmiş ve Fransız Kültür Bakanlığı tarafından, koruma altına alınmıştır.
17 hektar büyüklüğündedir. 3 farklı bahçeden oluşmaktadır.

Bir göl çevresindeki parkın, batı yönünde: bir İngiliz peyzaj bahçesi, heykeller, havuzlar, bir çağlayan ve oyun alanları görülür. Burada, aynı zamanda, Notre Dame de la Garde’nin bir minyatürü, bazilika bulunmaktadır.

Parkın sokaklarında gül bahçeleri arasında dolaşmanın keyfini sürebilirsiniz. Sitenin diğer özellikleri: su, iskele, kafeterya ve restoranıdır. Ayrıca: çocuklar için iki oyun alanı bulunur.

Fransa Marsilya

Jardin de la Colline-Garden Hill Puget

Rue Abbe’D’Assy blgesindedir.
1801 yılında, Marsilya şehrinde oluşturulan ilk kamu bahçesidir. Şehir surlarının güneyindeki sitede oluşturulmuştur. Park alanı içinde: 1878 yılında dikilmiş “Pierre Puget” büstü bulunmaktadır.

Fransa Marsilya

Saint Benezet Köprüsü

Avignon köprüsü, Saint Benezet girişimiyle inşa edilmiş ve onun adını almıştır. 1226 yılında, Fransa kralı 8 Louis; Avignon şehrini kuşatır ve ele geçirdikten sonra, köprü kısmen tahrip edilir. Takip eden süreçte ise, yeniden onarılır.

Romanesk köprü: 22 kemerli ve 947 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğindedir.
Rhone nehri üzerindedir. Evet, bu köprü Avignon için bir simgedir ve turistler tarafından ziyaret edilmektedir.

Fransa Marsilya

Les Baux de Provence

Provence bölgesinde, en çok ziyaret edilen köylerden biridir. Hatta, Fransa ülkesinde, en çok ziyaret edilen ikinci köy olduğu söylenir. (birinci köy: Mont-Saint-Michel)

Evet, bu köy, yılda yaklaşık 1.5 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Çünkü: köyün peyzaj manzarası muhteşem güzeldir. Deniz seviyesinden 245 metre yükseklikte, bir kayalık plato üzerinde kurulmuştur. Tarihsel ve kültürel açıdan, zengin bir merkezi konumu bulunmaktadır.

Günümüzde ıssız olan köy: 19’ncu yüzyıl boyunca: şairler ve ressamlar tarafından kullanılmıştır. Köyde, araba bulunmaz, araba girmesine izin verilmez. 22 bina, Ulusal Miras olarak koruma altındadır. Özellikle büyük kale ve kale kalıntıları: ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Çünkü, kale, bir kartal yuvası gibidir ve 10’ncu yüzyılda inşa edilmiştir.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

FRİOUL ADALARI

Sahile yakın bu adalar: 1971 yılından bu yana Marsilya şehrine aittir ve 4 tanedir ve isimleri: Pomegues, Ratonneau, Tiboulen, Calanques. 1974 yılında: sahilde, küçük bir köy olan “Liman Frioul” kurulmuştur. Burada: birçok restoran bulunmaktadır ve çok sayıda ziyaretçi ağırlanmaktadır.

Adalar: plajları, kumlu dereleri ve etkileyici kayalıkları, güneş kalitesi, suyun berraklığı ile ilgi çekerler. Ayrıca: yine adalardaki nadir 350 civarında bitki türleri, adaların mikro klima özelliklerinin ürünüdür. Bunların yanında: adalardaki, bölgeye has “Mistral” rüzgarı güzel etkiler yaratır.

Adalar: tarih boyunca, Akdenizli denizciler, savaşçılar ve maceraperestler için durak olmuştur. Ratonneau adasındaki Caroline Hastanesi, sarı humma hastalarının tedavisi için yapılmıştır.
Adalarda ne yapılabilir?

Adalarda, birçok dere vardır ve bunların yakınlarında uzun yürüyüşler yapılıp güzel plajlara ulaşılabilir. Bu plajların önem kazananları: Maison des Pilotes (kumluktur), le Havre de Morgiter (taşlık ve kayalıktır), Saint Esteve (kumluktur).

Gelelim, bu adaların en büyük özelliğine

16’ncı yüzyıla kadar, ıssız bir ada ve balıkçılar için cennet olan bu bölgede: 1516 yılında, bölgeyi ziyaret eden kral François 1 tarafından, stratejik önemine atfen, bir kale inşa edilmesi gündeme gelir ve kale yapılır.

Çok kısa bir süre içinde, kale amacını değiştirir ve bir hapishane olarak kullanılmaya başlanır. Hapishanede: isyancılar, haydutlar ve daha birçok insan, uzun tutukluluk süresi yaşarlar. 1689 yılına gelindiğinde ise, birçok “Protestan” bu ada kalede bulunan sağlıksız zindanlara topluca atılırlar.

Ancak, ada kaledeki hapishanede, seçkin tutuklular için, özel şartlar ve yerler yaratılmıştır ve buranın en ünlü mahkumu “Alexander Dumas” dır ve ünlü eseri “Monte Cristo Kontu” nu: burada yazarak ölümsüzleştirir.

1848 yılına gelindiğinde ise, adadaki kale, hapishane özelliğini kaybeder ve 1890 yılında, halkın ziyaretine açılır. Evet, günümüzde bu ada kaleyi ziyaret etmek mümkündür, yolunuz düşer de giderseniz burada: bir zamanların ünlü konuklarına (Edmond Dantes, Monte Cristo gibi) ait kaldıkları ve yaşadıkları yerleri görebilirsiniz, hatta: bir hücre duvarı içinde açılmış delik, hala görülebilmektedir.

Chateau’dan buraya düzenli tekne servisleri var ve her yıl, ada kale yaklaşık 90.000 kişi tarafından ziyaret edilmektedir.