Trabzon Maçka

maçka.1
Trabzon Maçka
2017.07.17-7.Maçka.1
Trabzon Maçka
2017.07.17-7.Maçka.2
Trabzon Maçka

 

Maçka denilince, İstanbul’un bir semtinin ismi  de Maçka, ama ben burada sizlere Trabzon Maçka’yı anlatmaya çalışacağım. Maçka’ya, yollarda sisin içine daldığınızda; “Kim bilir ne güzellikler vardı geçtiğimiz şu yollarda da ben görmedim.” diye hayıflanırsınız. Yani: yollar bolca sislidir.

Zaten burada kaldığım 2 günlük sürede: yaz ayının ortaları olmasına rağmen, aşırı nemli bir hava olduğunu gördüm. Hani derler ya, nemden üstünüzdekiler yapışır, işte öyle bir hava vardır. İlçenin hemen ortasından bir dere geçiyor, derenin kıyısında, oturma yerleri ve parklar düzenlenmiştir.

Derenin paralel caddelerinde ise, dükkanlar bulunuyor. Bence bu şirin ilçenin en dikkat çeken yanı: havasının aşırı nemli olması, çevresinde, hatta hemen yakın çevresinde yükselen tepeler, isminden de anlaşılacağı üzere, iki yükseklik arasında kurulu düzlük.

Tüm bunların yanında: Trabzon ilçeleriyle ilgili, önemli bir not düşmek istiyorum. Tonyalı silahıyla, Oflu kurnazlığıyla, Sürmeneli bıçağıyla, Maçkalı delikanlılığı ile tanınır. Hepsinin ortak özelliği ise, tüm sıkıntılara rağmen, neşelerini korumalarıdır. Hür tür zaaf, tik, taşkın hareketler: gülme nedenidir.

“Maçka yolları taşlı” dizeleriyle başlayan türlüyü hatırlayanlar vardır. Ancak günümüzde Maçka yolları taşlı değil, asfalttır. Türkünün: “Maçka yolları taşlı, geliyor kalem kaşlı, sarı saçlı, gözleri yaşlı” gibi bir çok versiyon bulunur.

Maçka yollarının taşlı olmasının sebebi: hemen yan tarafta bulunan Maçka deresi: özellikle sonbaharda, yukarıdan aşağıya doğru ne varsa silip süpürür ve aşağılara kadar sel suları gelir ve şehri sel basar.

Öyle olunca, yolun üzerinde taşlar bırakır ve deyimin buradan geldiği söylenir. “Gözleri yaşlı” deyimi: o sel felaketinden sonra ağlayan insanlar veya 1924 yılındaki mübadelede buradan göç eden Rumların, sarı saçlı Rum kızlarının, gözleri yaşla topraklarını tek etmelerini anımsatmaktadır.

Trabzon Maçka

ULAŞIM

İl merkezi, Trabzon’a; 26 km. uzaklıktadır. Deniz kıyısında değil. Bu yüzden: Karadeniz Sahil Otobanından, güneye sapmanız gerekiyor. Ama: özellikle: Sümela Manastırını görmek için mutlaka sapın. Maçka’nın güneyinde: Torul ve Gümüşhane bulunuyor. Gümüşhane’ye uzaklık: 72 km.

TARİHİ

Maçka ismi, söylentilere göre: İranlılar ile Bizanslılar arasındaki çatışmalarda, buranın yerli halkının “Maçuka” denilen sopa ile dövüştükleri için, onların yerleşim birimine, “Maçuka” anlamında “Maçka” denilmiştir. “Maçuka” kelimesinin anlamı “iki dağ arasındaki düzlük” tür. Maçuka: iki tarafı sopa, ortasında zincir olan bir silahtır. Silah; ismini doğduğu yer olan buradan yani Maçuka’dan almıştır.

Osmanlılar döneminde ilçe merkezinin ismi: “Cevizlik” olmuştur.

Bunun dışında, Maçka’nın geçmişine ait herhangi bir kazı veya çalışma yapılmamış. Yalnızca, çeşitli varsayımlar var. Özellikle, Trabzon ve dolaylarında kurulan, Pontus Devletinin, burada da egemenliğini sürdürdüğü ve Roma ülkesi konumuna gelene kadar bu durumun devam ettiği biliniyor.

1461 yılında, Fatih Sultan Mehmet tarafından, bölgenin egemenliği Osmanlılara geçer. 1916 yılında, Rusların işgali görülür, 1918 yılında ise işgal biter, ilçe kurtulur.

Trabzon Maçka

GENEL

İlçe merkezi: çam ormanlarının süslediği vadilerin ortasındaki, Değirmendere denilen bir dere yatağında kurulmuştur. Doğal güzellikler olarak, Trabzon’un en şirin ilçesidir.

Karadeniz bölgesini, Doğu Anadolu’ya bağlayan ünlü Zigana Geçidi, Maçka ilçesi sınırları içinde başlar. Türkiye’nin en uzun tünellerinden olan Zigana Tüneli (1875 metre uzunluğundadır) de, burada bulunuyor.

İlçenin iklimi: nemli, ılık ve her mevsim yağışlı olması ile öne çıkar.

İlçe, antik çağdan günümüze kadar: Tahran-Tebriz-Erzurum-Trabzon ticaret yolunun üzerinde konuşlanması nedeniyle, önemli bir stratejik mevki olmuştur. Burada: Trabzon’un diğer ilçelerine nazaran: Hıristiyan oranı, göze batar şekilde fazladır. Çünkü: bölgede, çok sayıda manastır bulunmaktadır.

Ayrıca: bu manastırların çevresinde yaşayan köylüler, uzun yıllar boyunca, manastırların arazilerindeki toprakları işleyerek geçimlerini sağlamışlardır. Yani: elde ettiği ürünün yarısını, manastıra vermek zorundaydılar.

Dolayısı ile, işverenin kilise olması, köylülerin Osmanlı  döneminden sonra, din değiştirmesini zor hale getirmiştir. Bu köylüler, görünüşte Müslüman iken, gerçekte Hıristiyan öğretisinden sapmamışlardı.

NE YENİR

Zigana dağı üzerindeki mola yerlerinde, meşhur sütlaçtan tatmayı unutmayın.

Ayrıca: Maçka’da, güzel bir peynir bulabilirsiniz. Küçük pidelere benzeyen ve “kolof” denilen bu peyniri deneyebilirsiniz. Bir de; çayır lahanası çorbası öneriyorum. Maçka’nın yüksek köy ve yaylalarında yazın yetişen bu yabani ot ile yapılan çorba, sıcak servis ediliyor ve değişik bir tadı var.

Son olarak: köy tere yağında pişirilmiş, kırmızı benekli alabalık yemelisiniz.

NE SATIN ALINIR

Maçka’dan fındık ve fındık ürünleri satın alabilirsiniz. Ayrıca: buradaki gezici balcılar tarafından yaylalardan elde edilen balın tadına doyamazsınız. Bal da satın alabilirsiniz.

Trabzon Maçka

GEZİLECEK YERLER

2017.07.17-4.Hamsiköy.1
Trabzon Maçka Hamsiköy
2017.07.17-4.Hamsiköy.2a
Trabzon Maçka Hamsiköy
2017.07.17-4.Hamsiköy.2b
Trabzon Maçka Hamsiköy
2017.07.17-4.Hamsiköy.5
Trabzon Maçka Hamsiköy

 

HAMSİKÖY

Denizden yaklaşık 50 km içeridedir. Bir zamanların Hamsiköy’ü, Trabzon Büyükşehir Belediyesi olunca, Büyükşehir Belediyesine bağlı bir mahalle haline gelmiştir.

Bir zamanlar: İpek yolu üzerinde, Zigana dağları üzerinde ikinci konaklama köyüdür. Dağların arasına bir vadiye yerleşmiştir. Deniz seviyesinden 1300 metre yüksekliktedir.

Köyün ismine gelince: “Hamsi” kelimesi, Arapçada “Beş” anlamına gelen “Hamse” kelimesinden gelmiştir. Çünkü, burası 5 köyün birleşmesiyle oluşmuştur. Hamse kelimesi, zaman içinde söylene söylene günümüze Hamsi olarak gelmiştir.

Hamsiköy’ün sütlacı meşhurdur. Ancak bu sütlaç fırında olmaz. Fırında yapılan sütlaç, Hamsiköy sütlacı değildir. Burada en güzel ve geleneksel sütlacı “Osman Usta” yapar. Osman usta: “sütlacın ayarını tutturamadıklarında, fırına atıyorlar ve üzerine tat versin diye bolca fındık ekliyorlar” der.

Yani: gerçek Hamsiköy sütlacı: fırınlanmaz ve üzerine fındık eklenerek servis edilmez. Bu sütlacın lezzetinin sebebine gelince: burada çevredeki yeşilliği göreceksiniz, bu bölgede karasığır denen yerli ırk inekler yetiştiriliyor. Bu ineklerin sütü çok yağlı ve beslendikleri otlara göre aşırı aromalıdır. Zaten sütlacı tadarken, bu aromayı hissedebilirsiniz.

Hamsiköy çarşısı boyunca sıralanmış birçok sütlaççı görebilirsiniz. Evet, burada birçok otantik köy evi bulunuyor. Bu evlerin arasındaki sokaklarda yürüyüş yapabilirsiniz. Köy insanı, misafirperverdir. Yolun sağında ve solundaki çizgileri takip ederek köprüye kadar yürüyebilirsiniz.

2017.07.17-6.Torul kardeşlik anıtı.1
Trabzon Maçka Kardeşlik Anıtı

KARDEŞLİK ANITI

Zigana tünelinden çıkınca, hemen yukarıda yanında Türk bayrağı bulunan bir anıt görülür. Bu beyaz anıtın hikayesi: Trabzon ve Kahramanmaraş, kardeş şehirlerdir. Trabzonlu vali Kahramanmaraş’ta ve Kahramanmaraşlı vali ise, Trabzon’da valilik yaparken: iki şehir kardeş şehir olur.

Zaten: tarihi süreçte: gerek Rus işgali sırasında Trabzon’a, Kahramanmaraşlıların yardımı ve gerekse Kahramanmaraş işgal edildiğinde Trabzonluların yardımı vardır. Aynı zamanda üniversitede iki sınıf arkadaşı olan bu iki vali “Kardeşlik yürüyüşü” yapılmasına karar verirler.

17 kişilik dağcı ekibi, buradan Trabzon’a doğru yürüyeceklerdir. Ancak Şubat ayında Ziganalar aşılırken, üzerlerine çığ düşer ve 14 dağcı hayatını kaybeder. Anıt, burada ölen dağcılar için yaptırılmıştır.

Trabzon Maçka Vazelon Manastırı

VAZELON MANASTIRI

Maçka’ya 14 km. uzaklıktadır. Ulaşım maalesef çok zor. Vazelon ismini: üzerinde kurulmuş olduğu Zabulon Dağından aldığı düşünülmektedir. Bu ölçüde: ıssız ve sakin bir yer seçilmesi, manastıra daha kutsal bir hava verilmek istenmesinden kaynaklanmaktadır.

Manastırın kesin yapılış tarihi bilinmiyor. Ancak: 270-317 yılları arasında yapılmış olabileceği tahmin ediliyor. Manastır: 565 yılında, İmparator Justinianus tarafından onarılmış ve günümüze kadar da benzer birçok onarım ve tamiratlar yapılmış. 702 yılında ve onu izleyen yıllar içinde, çok önemli restorasyonlar geçirmiş ve orijinal halinden uzaklaşılmıştır.

Bu bölgedeki meşhur Sümela Manastırının; o dönemlerde, bölgenin en zengin manastırı olan Vazelon Manastırının gelirlerinden yapıldığı söyleniyor. Çünkü: zamanında, bölgede bulunan manastırların en yetkilisi ve en zengini durumunda imiş.

Yahya Peygambere adanan bu manastır: 1923 yılından sonra terk edilmiş. Malum aynı tarihte, karşılıklı değişik sonucu, bölgedeki Rumlar, buradan ayrıldılar.

Kilisenin içindeki fresklerde: cennet, cehennem ve son hüküm tasvirleri işlenmiş. Canlılık ve güzelliklerini hala koruyorlar. Binaya: batı kısmındaki merdivenlerle giriliyor. Merdiven basamakları kırık olduğundan, yukarı çıkarken dikkatli olmanız gerekiyor.

Günümüzde: zemin kat: kapı ve pencereleri kapalı. Biraz önce söz ettiğim merdivenlerle, birinci kata çıkılıyor ve küçük bir antre ile karşılaşılıyor. Bu kısmın: sağ ve solunda iki dar  koridor var. Bu koridorlara: sağdan ve soldan; üçer olmak üzere, toplam 6 oda açılıyor. Odaların tavan kısımları: ahşap olduğundan günümüze ulaşmamış.

Manastırın esas eski bölümüne: kullanımda iken, ahşap bir merdivenle çıkılıyormuş. Ancak, bu merdiven günümüzde yok. Diğer kata geçmek için tırmanmak veya alt katta bulunan gizli dehlizden sürünerek çıkmanız gerek. Eski Manastır bölümüne çıkıldığında: bazı bina kalıntılarına rastlanıyor.

Soldaki büyük kısım: yemek salonu, ona bitişik olanı ise manastır görevlilerine ait bir yer. Sağdaki binalar ise: su kanallarından anlaşıldığına göre, mutfak ve yemekhane imiş. Bunların yukarısında ise, üzeri tonozlarla örtülü, büyük bir su sarnıcı var.

Bunun yanında: 3 nefli bir Bizans kilisesi bulunuyor. Manastır ve bölümlerinin üzeri, ahşap olduğundan bugün çürümüş ve yıkılmış. Bina: 1923 yılında terk edilmiş. (Kurtuluş Savaşından sonraki, karşılıklı mübadele yıllarında)

KUŞTUL MANASTIRI

Şimşirli köyündedir. Buraya giden ve derelerle, taş köprülerle süslenen yol, hem yürüyüşçüler ve hem de doğa severler için muhteşem bir ortam sunuyor. Buraya ulaşmak için: Esiroğlu beldesine giderken, soldaki galyan vadisini takiben ulaşmak mümkün. Manastır: vadiye hakim bir tepe üzerinde kurulmuş. Maçka yolu üzerinde, bağımsız üçüncü manastırdır.

Manastırın 752 yılında yapıldığı söyleniyor. 1203 yılında, terk edilmiş. 1393 yılında ise, yeniden yerleşilmiş. 1904 yılında ise, büyük bir yangın geçiriyor ve harap oluyor, daha sonra tekrar inşa edilmemiş.

Burası: bölgedeki diğer manastırlar gibi, kutsal bir mağara ve ayazma çevresinde kurulmuş. Günümüzde ise, defineciler tarafından büyük ölçüde tahrip edilmiş görüntü veriyor. Manastır içinde: herhangi bir tehlike halinde kullanılmak üzere, vadiye bağlı bir dehliz yapılmış. Ancak, bu dehliz, toprak ve taşlarla doldurulmuş.

Trabzon Maçka Zilkale

ZİLKALE

İlçe merkezinin 15 km. güneyinde, Fırtına Deresinin batı yamaçları üzerindedir. Bölgenin en dikkat çekici tarihi eserlerinden biridir. Muhtemelen 14. veya 15. yüzyılda inşa edildiği düşünülüyor.

Kalenin, üzerine inşa edildiği sarp kaya kütlesi: denizden 750 metre yüksekliktedir. Dere yatağından ise: 100 metre yüksekliktedir. Kale: dış surlar, orta surlar ve iç kaleden oluşuyor. Orta kale içinde: 3 önemli yapı var. Bunlar: muhafız binası, şapel ve başkule.

Trabzon Maçka Türkiye-İspanya Dostluk Anıtı

TÜRKİYE-İSPANYA DOSTLUK ANITI

26 Mayıs 2003  tarihinde, Afganistan’da görevli İspanyol askerleri, kendilerine ait bir askeri uçakla ülkelerine dönerken: askeri uçak, yoğun sis nedeniyle hava alanını 2 kere pas geçer, 3’ncü denemede ise, inmek için tur atarken, Pilav Dağı, Atasun mevkiine çakılarak düşer.

Kazada: uçakta bulanan askerler ve mürettebat dahil 74 kişi hayatını kaybeder. Bu acı olay: her yıl Mayıs ayında: Türk ve İspanyol yetkililerin katılımı ile anılmaktadır. Bu olayın anısına, burada iki anıt yapılmış ve 26 Mayıs 2004 tarihinde açılmış.

ALTINDERE VADİSİ MİLLİ PARKI

İlçe merkezinden, 48 km uzaklıktadır. Milli Park: Sümela Manastırı ve Altındere vadisinin bitki çeşitliliğini öne çıkarır. Buradaki Sümela Manastırı, özellikle, Altındere’nin batı yamacında, 300 metre yükseltide, bir kartal yuvası gibi duruyor. Manastır ile ilgili ayrıntılı bilgiyi: Sümela Manastırı adı altında yine bu sitede bulabilirsiniz.

Bunun dışında, Altındere Vadisi Milli Parkında: hakim bitki örtüsü olarak ladin ağaçları göze çarpıyor. Yani, muhteşem bir bitki örtüsü çeşitliliği var. Bunların yanında: yaban hayatı içinde görebileceğiniz hayvanlar şunlar: geyik, karaca, çengel boynuzlu yaban keçisi, yabani domuz, ayı, kurt, çakal, tilki, yaban kedisi.

ŞOLMA TURİZM MERKEZİ

İlçenin güneyinden, 22 km. lik toprak bir yolla, bu yaylaya ulaşmak mümkün. Yaylanın ismi: Mağura. Yayla: 1800 metre yükseklikte ve burada: bakkal, kahvehane ve telefon hizmeti var.

SÜMELA MANASTIRI

Sümela Manastırı hakkındaki ayrıntılı yazıyı, yine bu sitede “Sümela Manastırı” adı altında bulabilirsiniz.

Sümela Manastırı ayrıntılı tanıtım yazıma ulaşmak için.

Torul tanıtımı.

Gümüşhane tanıtımı.

Trabzon tanıtımı.

 

Trabzon Çaykara Uzungöl

Trabzon Çaykara Uzungöl

Yeşilin her tonuna boyanmış bir manzara seyredebileceğiniz, dünya üzerinde cennetten bir köşedir.

Trabzon Çaykara Uzungöl

ULAŞIM

Trabzon’a 99 km. uzaklıktadır. Çaykara ilçesine olan uzaklık ise, 19 km. Buraya gidebilmek için: öncelikle Trabzon’a ulaşmanız gerekiyor. Uzungöl, Trabzon iline 99 km. uzaklıktadır. Trabzon merkez Çömlekçi Mahallesinde bulunan, Çaykara Tur Minibüsleri ile, günün her saatinde, Uzungöl’e servis var.

Eğer özel aracınız yoksa, bu şekilde ulaşabilirsiniz. Eğer özel aracınız ile, Uzungöl’e gitmek isterseniz: Trabzon-Rize Sahil Yolunu takip ederek ve birbirinden güzel doğa manzarası eşliğinde, Yomra-Arsin-Araklı ve Sürmene İlçelerini takip ederek, Trabzon’un Of İlçesine ulaşacaksınız. Of ilçe girişinden, sağ tarafa ayrılan yolu takip ederek, Çaykara yoluna girmiş olursunuz.

Of ilçe merkezi ile Çaykara arası: 55 km. dir. Yol boyunca, sıra sıra dizilmiş çay fabrikalarını göreceksiniz. Hatta: buralardan çay ihtiyacınızı bile karşılayabilirsiniz. Solaklı Vadisinin batısı istikametinde, Çaykara’ya kadar geldikten sonra, bu defa Solaklı Vadisinin doğu yamacına geçmiş olursunuz.

Vadinin doğu yamacında, dere yataklarından akan, birbirinden berrak buz gibi soğuk suları ve Solaklı Vadisinin o muhteşem güzelliğini seyrederek, Çaykara’dan 20 dakikalık bir yolculuktan sonra, Uzungöl’e ulaşmış olursunuz.

Sonuç olarak: Trabzon’a kadar olan ulaşımın 76 km. asfalt ve sonra da 19 km. stabilize yol ile sağlanmaktadır.

Trabzon Çaykara Uzungöl

GENEL

Eski ismi: “Godandost”. Buradaki köylerin birleştirilmesiyle “Uzungöl Belediyesi” yaratılmıştır. Ancak Trabzon Büyükşehir Belediyesi olunca, burada önce belediyelik gitti, arkasından da buradaki köylerin hepsi mahalle oldu. Buraya da “Uzungöl mahallesi” deniliyor.

Çaykara’ya bağlıdır. Bu arada: daha önceki Uzungöl Belediye Başkanı, halen hakkında 150 yıllık ceza istemiyle yargılanıyor. Sebep: göl çevresindeki kaçak yapılaşmaya izin vermek. Zaten, buraya gittiğinizde bu rezilliği gözlerinizle görecek ve gerçekten buna yaratanlar hakkında 1-2 kelime siz de mutlaka söyleyeceksiniz.

Çünkü: göl çevresinde birçok kaçak yapı var, bir zamanlar duvar takvimlerinde görülen, Uzungöl’de, cami, caminin 2 minaresinin göl yüzeyine yansımış resimleri, görüntüleri artık mevcut değildir, çünkü caminin çevresi ve gölün çevresi yüzlerce yapı ile kaplanmıştır. Her yan otel, restoran, büfe benzeri derme-çatma yapılarla doludur.

Bölgenin zengin bitki örtüsü, yaban hayatı ve manzara güzellikleri nedeniyle, sahanın bir bölümü 1989 yılında  “Tabiat Parkı” olarak ayrılmıştır. Sahanın başlıca akarsuyu Holdizon yani Demirkapı deresidir.

Tabiat parkındaki hakim ağaç türü: Doğu Ladin’idir. Kayın, köknar, porsuk, kızılağaç, gürgen, fındık, kestane gibi ağaçlar ve dağ keçisi, karaca, ayır, kurt, yaban domuzu, sansar, porsuk, vaşak, tilki, çakal gibi hayvanlar görülür.

Kestane’den söz açılmışken: burada muhteşem güzel ve doğal kestane balı üretiliyor. Eğer olur da gerçeğini bulabilirseniz ve yüksek ücretini kabullenirseniz, mutlaka “Kestane balı” satın almalısınız. Uzungöl bölgesinin doğusunda ise yaklaşık 10-20 km uzaklıkta, dağların yüksekliklerinde 10 kadar ufak göl bulunmaktadır. Buralara yürüyüş yapmak mümkündür.

Trabzon Çaykara Uzungöl

Uzungöl ziyaretinizde, dikkatinizi çekecek bir diğer husus: burada birçok Arap turistin bulunması, kara çarşaflı hatta peçeli kadınların bulunmasıdır. Bölge tamamen Arap turistler tarafından doldurulmuş, bunların özellikle Kuveyt ve Katar’dan geldikleri söyleniyor.

Gerek iklimin uygun olması ve gerekse  doğal güzellik, zengin Arapların buraya akın akın gelmelerine sebep olmuştur.

Ama tabii sonuçta muhteşem bir kalabalık oluyor. Özellikle: Arap turistlerin araba kiralayarak buralara gelmeleri hakkında değişik söylemler var. Araplar, kendi ülkelerinde dümdüz yollarda araba kullanıyorlar.

Buranın dar, virajlı, inişli-çıkışlı yollarında ise, hatta yaylalara çıkarken uçurum kenarında, karşılarından bir araba geldiğinde, kendi yani kiraladıkları arabaları sağa çekip, trafiği sık sık tıkadıkları söyleniyor.

Bizim dolmuş sürücüleri de buna karşı önlem olarak: kendi dolmuşlarına polis sireni taktırmışlar, Arap sürücüler polis sireni duyunca hemen kenara çekilip yol veriyorlarmış.

Arap turistler, buradaki tesislerde uzun süre konaklıyorlar. Hatta bir kısmının burada 1-2 ay kadar kaldığı söyleniyor. Tesis demişken, biraz da konaklama yerlerinden söz etmek gerekir.

Burada yaklaşık 50 tesiste 1200 yatak kapasitesi bulunduğu belirtiliyor. Ancak, bunlar mevcut talebin sadece % 25-30 kadarını karşılıyormuş, kalan miktar ise, çevre il ve ilçelerde kalıp günübirlik buraya geliyormuş.

Evet: Uzungöl, denizden 1090 metre yüksekliktedir. Biraz da gölden söz etmek istiyorum. Gölde şu anda temizlik çalışmaları yapılıyor. Yani: gölün dibindeki çamur temizleniyormuş. Zaten: gölün suyunun aktığı derede, su yerine çamur akıyor, gölün üstündeki dubalarla dipten aldıkları çamur, bu dereye veriliyormuş.

Gölün bir zamanlar masmavi ve tertemiz olan suyu, uzun zamandır yemyeşil görünüyor. Göl: heyelan nedeniyle, Haldizen deresinin önünün kapanmasıyla oluşmuştur. Gölün su seviyesi, gelen su miktarına bağımlı olarak farklılık gösterse de, genelde boy uzunluğu 1000 metre, en uzunluğu 500 metre ve  derinliği ise 15 metre civarındadır.

Gölde alabalık yaşamaktadır. Zaten alabalık, bir anlamda buranın simgesi olmuştur. Çünkü uzun yıllardır burada alabalık üretiliyor. İlk olarak 1974 yılında yapılan balık havuzları ile üretim başlamış ve birçok aile için geçim kaynağı olmuştur.

Ancak, özellikle kışın soğuk havalarda bir gecede birkaç kere suyun donması nedeniyle alabalıklar telef olduğundan, insanlar suyun donmaması için sabaha kadar nöbet tutuyorlarmış.

18-20 aylık yetiştirme dönemi sonunda, balıklar 250-300 gram olarak servise hazır hale geliyormuş. Ancak, yine hassas bir husus, buradaki restoranlarda alabalık yemek isterseniz; tereyağı ile yapıldığında çok ağır olduğunu unutmayın ve alabalık için, mutlaka ızgarada pişmiş olmasını tercih edin.

Buraya ait diğer bir özellik: buranın iklimidir. Sabahtan günlük-güneşlik olan yöre, öğleden sonra sis-pus içinde kalacak şekilde değişik bir iklime sahiptir. Zaten burayı ziyaret edenler, sıcak yaz günlerinde buradaki harika hava nedeniyle buraya geliyorlar. Özellikle Arap turistler.

Yazları böyle ama Uzungöl’de kışlar ağır geçiyor. Burada bulunduğunuz sürede, hangi ayda olursanız olun, mutlaka yağmurla ve sisle karşılaşacaksınız. Çünkü bölge yoğun yağmur alıyor. Güneş denizde oynak balık gibi, bulutların arasında bir görünüp bir kayboluyor.

Yani burayı ziyaret edecek okurlarıma, yanınızda mutlaka kalın giysiler ve mutlaka yağmurluk ve şemsiye bulundurmanızı öneririm. Tabii ayakkabılarda önemlidir.

Yamaç paraşütü

Trabzon, Havacılık şenlikleri, Mayıs ayı içinde, Uzungöl’de yapılıyor. Trabzon Valiliği tarafından düzenlenen bu şenliklere, yurt içinden ve yurt dışından, birçok paraşütçü katılıyor. Yamaç paraşütü yapılıyor. Ama tehlikeli, çünkü ters rüzgarlar olabiliyor.

Burada eskiden uluslararası yamaç paraşütü yarışmaları yapılıyormuş, bir yarışma sırasında milli bir sporcu gölün üstüne düşer ve bu küçük gölde kurtarılamaz, ölür. Bunun üzerine buradaki organizasyonlar iptal edilir. Siz yine de göl çevresinde kişisel olarak yapılan yamaç paraşütleri görebilirsiniz.

Trabzon Çaykara Uzungöl

TARİHİ

Evet, bu bölgede, uzun süre ikamet eden Rumların bulunduğu köylere, devlet tarafından Türkler yerleştirilir. Buhara, Türkmenistan, Batum gibi bölgelerden getirilen Türkler, her köye dağıtılırlar. Böylece, 50 hanelik Rumların yaşadığı bir köyde, ortalama 2-3 hane de Türk yerleştirilmiştir.

Bu sırada; Türk ve Rum çocukları birbirleriyle oynarken, Türk çocukları Rumcayı öğrenmiş oluyorlar. 1890 yılından sonra, Türkler çoğalmış ve buna karşılık ise Rumlar azalmıştır. 1924 yılındaki mübadele sonucunda ise, Rumlar bölgeden ayrılmıştır.

GEZİ ROTASI

Genelde, yağan veya çiseleyen yağmura karşı gerekli tedbirleri aldıktan sonra; geziye, derenin göl ile birleştiği noktadan başlayabilirsiniz.

Ahşaptan yapılmış asma köprünün üzerinden geçerek, gölün dereye göre sol yanından yürüyüşe başlayın.

Göl ve vadi dağlar tarafından kuşatılmış. Dağlarda: yeşilin her tonuna rastlamak mümkün. Kaya yamaçlarındaki mor dağ gülleri ise, yeşilin içerisinde, kendi güzelliklerini daha rahat sergiliyorlar. Yeşillik, dağ güllerine güzel bir fon oluşturuyor.

Göl küçük bir göl. Sakin ve duru. Dağlardan kaçıp gelen yağmur ve kar suları, burada dinleniyor. Arkasından, tekrar yoluna devam ediyor.

Manzaraya daha hakim olabilmek için, yayla istikametinde giden stabilize yola çıkın. Burada, dereden inen sularla, yapay bir şelale yapılmış. Gölün hemen ilerisinde tarlalar var. Tarlalar küçük küçük.

Ahşap evlerin önünde oynayan kızlar ve yöre insanı; fotoğraf makinesini pek sevmiyorlar. Objektifi doğrulttuğunuzda, yüzlerini başka tarafa çeviriyorlar. Buna lütfen dikkat edin ve insanları rahatsız edecek ölçüde fotoğraf çekmeyin, daha doğrusu tabiat, doğa, manzara fotoğrafları çekmeyi tercih etmelisiniz.

Evet, göl kenarında bir tur attığınızda, vaktin iyiden iyiye ilerlemiş olduğunu göreceksiniz. Bol oksijen, yediğiniz kahvaltıyı çoktan eritmiş. Öğle yemeği yemek için göl kıyısında bolca bulunan tesislerden birine girebilirsiniz.

Buranın en güzel yemeği: alabalık ve bir de fırında köfte var. (ben fırında köfteyi tercih ettim, güzel) Yemekten sonra ise, çayınızı yudumlayabilirsiniz.

Trabzon Çaykara Uzungöl Kerestel Yaylası

Trabzon Çaykara Uzungöl Kerestel Yaylası

Trabzon Çaykara Uzungöl Kerestel Yaylası

UZUNGÖL YAYLALARI

Uzungöl ziyaretinizde mutlaka yaylalara da çıkmanızı öneririm. Zaten, burayı ziyaret edenlerin birçoğu bu yaylalara da çıkıyorlar. Yaylalara çıkmak için, Uzungöl kıyısındaki dolmuş-minibüsleri kullanabilirsiniz.

Bu dolmuşlar 11 yolcu taşıyor ve sürücüleri, yıllardır burada araç sürmeleri nedeniyle gayet tecrübeliler. Zaten: yaylalara çıkarken göreceğiniz manzaranın yanında, stabilize yani toprak yolun hemen kıyısındaki uçsuz uçurumları görünce mutlaka korkacak ve heyecanlanacaksınız.

Çünkü: Uzungöl yakınlarındaki Lustra ve Karestel yaylalarına çıkarken kullanılan yol: toprak yani stabilize, dar ve çıkarken sağ yan, inerken ise sol yan tamamen uçurum, ama bu sıkıntının keyifli yanı muhteşem bir manzara görülmesidir.

Trabzon Çaykara Uzungöl Yaylaları

Trabzon Çaykara Uzungöl Yaylaları

Trabzon Çaykara Uzungöl Yaylaları

Evet: Uzungöl kıyısında hemen merkezden binebileceğiniz bu dolmuşlarda: yola çıktığınızda yaklaşık 8 km yani yarım saat sonra: Lustra yaylasına (Lustra yaylasına ait ayrıntılı tanıtım yazısı: yine bu sitede “Lustra yaylası” başlığı altında bulabilirsiniz) ve hemen ardından Karestel yaylasına ulaşacaksınız.

Trabzon Çaykara Lustra Yaylası gezi yazısı hakkındaki yazım için Çaykara Lustra Yaylası

Bence: Karestel yaylasında mola verin, dolmuştan inin ve biraz ilerideki küçük tesise gidin, onun hemen arkasından, aşağıda Uzungöl’ün ve uzaklarda bulutların manzarasını izleyin, tek sıkıntı, buraya çıktığınızda sis olmamasıdır, sis olduğunda tabii ki hiçbir şey görmek mümkün olmuyor.

Aksi halde yani sis olmadığında, aşağıda muhteşem bir manzara, gözlerinize inanamayacaksınız. Bu manzarayı izledikten sonra: yaylanın yemyeşil çayırlarında yürüyüş yapabilir, tesiste ayran veya çay içebilirsiniz. Söylenenlere göre: 21 gün burada kalındığında, kalan insanın vücudundaki kan, tümüyle yenileniyormuş.

Oksijen bol, gürültü yok, hava aşırı sıcak değil, her yan yemyeşil ve masmavi bir gökyüzü, uzaktan pamuk benzeri bulutlar. İşte bunları görmek için, mutlaka Uzungöl ziyaretinizde yaylalara da çıkın ve Karestel yaylasında zaman geçirin.

Trabzon Çaykara Uzungöl Kiremitli Köprü

Trabzon Çaykara Uzungöl Kiremitli Köprü

Trabzon Çaykara Uzungöl Kiremitli Köprü

KİREMİTLİ KÖPRÜ-HAPSİYAŞ KÖPRÜSÜ

Trabzon-Of-Dernekpazarı-Çaykara-Uzungöl yolu üstündedir. Uzungöl ziyaretçileri, bu muhteşem güzellikteki köprüyü de mutlaka ziyaret etmektedirler. Tek gözlü kemer köprü, 1935 yılında, büyük ahşap kütüklerle yapılmıştır.

Kesme taş ayakları: kayalar üzerine oturtulmuştur. Ahşap gövdesinin üstünü, yöreye has kiremitli bir çatı örter. 1996 yılında anıtsal eser olarak tescil edilmiştir. Çatışı kırmızı renkte olduğundan, kiremitli köprü olarak anılmaktadır.

Trabzon Çaykara hakkındaki gezi yazım için  Çaykara

Trabzon Akçaabat

Trabzon Akçaabat
akçaabat.1
Trabzon Akçaabat

 

Trabzon Akçaabat: Karadeniz otobanı üzerinde, köftesi ile öne çıkan bir ilçemiz.

ULAŞIM

Akçaabat, il merkezi Trabzon’un 13 km. batısındadır.  İlçenin 22 km. batısında, Çarşıbaşı ilçesi var. 25 km. güneyinde Düzköy ve devamında Tonya.

Trabzon Akçaabat

TARİHİ

Yörede, çok miktarda çınar ağacı var. Bu yüzden, yörenin ismi, tarihi süreç içinde: Platana diye anılmış. Ama daha sonra; burada ticaretin gelişmesi ve paranın bol olması nedeniyle “Akçaabat” diye anılmaya başlanmış.

İlçe: Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmiş. Bölgede: Roma, Bizans, Kommenos ve Osmanlı dönemlerine ait çeşitli kalıntılar var.

Akçaabat’ın tarihinde: 1810 yılının özel bir anlamı var. Bu tarihte: Rus donanması, Sargana Mevkiine çıkarma yapmak istemiş. Ancak: yöre halkı, 969 şehit (48 kadın) vererek, savunma yapmışlar ve bu çıkartma harekatına engel olmuşlar.

I. Dünya Savaşı sırasında da, 1916 yılında, Ruslar, Akçaabat yöresini işgal etmişler, ancak bu işgal de fazla uzun sürmemiş ve 1918 yılında Akçaabat düşman işgalinden kurtarılmış.

Trabzon Akçaabat

GENEL

Akçaabat: Trabzon’un en büyük, Karadeniz bölgesinin ise en önemli yerleşim yerlerinden biridir. Aynı zamanda, ulaşım bakımından da önemli bir kavşak noktasında bulunmaktadır.

İklim olarak değerlendirildiğinde: Karadeniz bölgesinde bulunmasına rağmen; Akdeniz ikliminin hakim özellikleri görülür. Yazları: sıcak ve kurak, kışları ise ılık geçer. Bu iklim özellikleri nedeniyle: yörede: zeytin ve narenciye yetişir.

Her Salı günü: Akçaabat’ta Pazar kurulur. Bu pazarda: sebze, meyve ve hayvansal ürünleri bulmak mümkün. Tarımsal üretim içinde: tütün öne çıkar. Kıyı bölgelerinin ekonomisi ise, balıkçılık üzerine kuruludur. Tütün dışında: fındık, mısır, kivi, çilek gibi ürünler yetiştirilmektedir.

NE YENİR

Akçabat köftesi

İlçenin adını, tüm ülkemize duyurmuştur. Türkiye’de yapılan köfteler lezzet bakımından sıralamaya sokulduğunda: en lezzetlisi Sultanahmet köftesi, sonra İnegöl köftesi ve ardından Akçaabat köftesi gelir.

İlk ortaya çıkışı: 1945’li yıllardadır. Ülkemizde yapılan diğer köftelerden farklı ve ayrıcalıklıdır. Özelliği: köfte yapılacak kıymanın iki defa çekilmesidir. ikinci çekilmede bol sarımsak katılarak çekilir, yani diğerlerinden ayrılan özelliği bol sarımsaklı olmasıdır. Bir gün dolapta bekletilen köfte ardından pişirilerek servis edilir.

Yanında: yayık ayranı, özel piyazı ve Trabzon ekmeği sunulur. Piyaz: eskiden maydanoz, soğan, haşlanmış kuru fasulye ile yapılırdı, daha sonra maydanozun yerini ince kıyılmış marul aldı. Buraya yolunuz düştüğünde, mutlaka deneyin.

Tereyağı

Akçaabat’ın tereyağı meşhur.

NE SATIN ALINIR

Akçaabat’tan: fındık ve fındık ürünleri ve tereyağı satın alabilirsiniz.

Trabzon Akçaabat

GEZİLECEK YERLER

MERSİN BÖLGESİ

Burada yazlıklar vardır. Trabzon ilindeki zenginlerin yazlıkları burada deniz kıyısında, denize sıfırdır. Yazlıkların önünde koy gibi kumsallar vardır, yani evlerin önü plajdır.

Trabzon Akçaabat Akçakale

AKÇAKALE

Denize hakim bir teras üzerinde yapılmış. 1297-1330 yılları arasında, İmparator Aleksios tarafından, Selçuklulardan korunmak amacıyla yaptırılmıştır. Moloz ve kesme taşlardan oluşmuştur.

Trabzon’un ele geçirilmesinden sonra: bu kale, 7 yıl daha alınamamış ve daha sonra, Fatih Sultan Mehmet’in komutanlarından Mahmut Paşa zamanında ele geçirilmiştir.

Ancak: kuşatma sırasında, Mahmut Paşa şehit düşmüş ve kalenin içine gömülmüştür.

Trabzon Akçaabat Orta Mahalle

ORTA MAHALLE

Akçaabat’ın tarihi mahallelerinden biridir. Burada: Osmanlı döneminden kalma, sivil mimari örneklerini, sokakları, merdivenleri, duvarları ve çeşmeleri görebilirsiniz. Burası: Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Burada: göze çarpan yapılar: St. Michael Kilisesi, Şapel ve günümüzde ilköğretim okulu olarak kullanılan kilise okulu var. Orta mahallesinin sokaklarında, tarihe bir yolculuk yapabilirsiniz.

Trabzon Akçaabat Hıdırnebi Yaylası

YAYLA TURİZMİ: HIDIRNEBİ YAYLASI

Yörede, yayla turizmine yönelik olarak en büyük şenlik: 19-20 Temmuz tarihlerinde düzenlenen: Orak yedisi (Hıdırnebi ) Şenliğidir. Hıdırnebi Kayasının arkasında bulunan, Argolos çimenlik alanında yapılır.

Hıdırnebi Yaylası: ilçe merkezine, 30  dakika uzaklıktadır. Burada: rakım 1700 metre olup, turistik tesisler bulunmaktadır. Bu nedenle: yöre ve yakın yerleşim bölgelerindeki insanlar tarafından, bir tatil beldesi olarak tercih edilmektedir.

Trabzon Akçaabat Sera Gölü

SERA GÖLÜ

İlçe merkezinden, 5 km. uzaklıktadır. 1950’li yıllarda oluşmuş bir set gölüdür. İlginç olan yönü: yörede yaşayan insanların gözlerinin önünde, birkaç gün içinde oluşmuştur.

Trabzon’dan ilçeye girişte, Yıldızlı Beldesi sınırları içindedir. Gölün uzunluğu: 4 km. ve genişliği ise, 150-200 metre civarındadır. En derin yeri: 55 metredir.

Güzel bir turizm bölgesidir.

Trabzon Akçaabat Çalköy Mağarası

ÇALKÖY MAĞARASI

İlçe merkezine, 30 km. uzaklıktadır. Buraya: Karadeniz Sahil yolundan, Akçaabat-Söğütlü köprüsünden dönülmeli, Düzköy yolundan yukarı doğru ilerleyip, ulaşmak mümkün.

Türkiye’nin en büyük mağarasıdır. Mağara içindeki; sarkıt-dikitler ve su ile şelale, muhteşem bir güzellik sunuyor. Mağaranın uzunluğu tahminen 1000 metre ve bu uzunluğun, yaklaşık 550 metrelik bölümü, günümüzde gezilebiliyor. Yürüyüş parkuru var ve ışıklandırma yapılmış. Mağaranın ortasından: kulaklık deresi geçiyor. Yağışlı mevsimlerde mağaranın içindeki suyun derinliği 50 cm. kadar yükselirken, yaz aylarında, bu seviye 10-15 cm. kadar düşüyormuş.

Mağaranın çıkışında da, bir çay evi var. Mağaradan çıkınca, burada çay içmek ve biraz dinlenmek mümkün. Bu arada: mağaranın içi gerçekte serin, üşümemek için, yanınıza ilave giysi almanız gerekiyor.

Çarşıbaşı tanıtımı.

Düzköy tanıtımı.

Tonya tanıtımı.