Yunanistan Karpathos adası-Kerpe

Yunanistan Karpathos adası-Kerpe

Adanın Türkçe adı: Kerpe.

Yunanistan Karpathos adası: Rodos ve Girit adalarının ortasında, neredeyse Ege’nin en aşağısında bulunan, dağlık ve yabanıl bir ada. Buraya gidebilmek için: Rodos’tan feribota binmeniz gerek. 3 saat süren keyifli bir yolculuktan sonra bu adaya varıyorsunuz.

Son yüzyıl içinde: yoğun ekonomik sorunlarla savaşmaktan yorulmuş ada halkının büyük bölümü, Amerika’ya göç etmişler.

Rüzgarların adası olarak biliniyor. 50 km. uzunluğunda ve 10 km. genişliğinde, ince-uzun bir ada. Türkiye ve Yunanistan ana karalarına çok uzakta. Ada; küçük olduğu için, sanayi de yok. Sonuçta ise: tertemiz bir hava ve deniz, adanın her yanına yayılmış, kaplamış.

Sanırım, buraya yolunuz düşerse, göreceğiniz ve yüzeceğiniz denizin temizliğini, dünyanın başka bir yerinde görme şansınız pek olmayacak. Yerleşimler: adanın kuzey ve güney ucunda yoğunlaşmış. Bu nedenle: orta bölgelere ulaşmanın tek yolu özel araç. Ama: adada, araç kiralayabileceğiniz çok sayıda ofis var.

Nüfus; kışın 5000 civarında. Bu sayı, turizmin hareketlenmesiyle artıyor. Adada kıyıda yerleşim: merkez konumundaki Pigadia dışında yok. Son yıllarda: turizm amaçlı, kıyılarda yapılaşma artsa da, asıl yerleşimler denize hakim olan yüksek yamaçlarda. Menetes, Arkasa, Mecochori, Spoa and Olympus gibi tipik Akdeniz köyleri, panoramik bir görüntüye sahip. Apela ve Ahata ise, adanın en güzel plajları.

Adanın kuzeyi ile güneyi arasında belirgin farklar var. Güney daha düzlükken, kuzey daha dik. Güney çorakken, kuzey ormanlıktır. En önemlisi de, adanın kuzeyinin insanları, bu yalıtılmışlıktan dolayı, farklı fiziksel ve kültürel özelliklere sahipler.

Ada kültürünün esasen etkileşim içinde bulunduğu yer ise Girit.

NE YENİR

Yunanistan Karpathos adası: mutlaka makarounes’in tadına bakın. En iyi yapan yer: Pigadia Limanındaki Taverna Beautifuul Karpathos isimli lokanta. Olimbos köyüne gidecekseniz, bu geleneksel yemeği orada da yiyebilirsiniz.

PİGADİA BÖLGESİ

Kalan nüfusun çoğunluğu: güneye, Yunan standartlarına göre hayli modern bir merkez olan, 19’ncü yüzyıl ortalarında kurulmuş olan “Pigadia” nın çevresine yerleşmiş. Adanın en kalabalık yerleşimi burada. Çok sayıda otel, pansiyon, lokanta ve bar bulunuyor. Gece eğlencesini sevenlerin, burada konaklaması uygun olur.

Merkezin çevresinde, göz alıcı meyve bahçeleri ve verimli tarlalar bulunuyor. Buraya 20 km. uzaklıkta bir plaj var. Damatria Plajı. Beyaz kumlu, bu plaj; Akdeniz’in en güzel plajlarındandır. Çocuklu aileler için idealdir. Araba veya motosiklet ile gidilebiliyor.

Adanın ortasında, adanın kuzey tarafını ayırarak, güneydeki gelişimden korunmasını sağlayan, 1200 metre yüksekliğindeki dağlar var.

FİNİKİ KÖYÜ

Yunanistan Karpathos adası; Güneydeki favori yerleşim yeri. Çok az turistin uğradığı Finiki, tapik bir balıkçı köyü. Burada: bol bol taze ve ucuz balık yiyebilirsiniz. Köyün hemen dışındaki küçük kumsal, size istediğiniz şekilde, özgürce denize girme imkanı veriyor.

Köyün limanındaki tepeden, kıyıdaki mavi boyalı kubbesiyle, çok hoş görünen küçük kiliseyi, limandaki rengarenk balıkçı kayıklarını ve köyün genel görüntüsünü keyifle izlerden, güneşi de bir şişe şarap eşliğinde uğurlayabilirsiniz.

Finiki: adanın kafa dinlemek ve romantizm için, ideal bir yerleşim yeri.

Burada: Sen Kamarakia veya ait Giorgis isimli güzel plajlar var. Plajlara yakın: Foinikion: temiz ve rüzgar almaması nedeniyle, küçük çocuklar için uygun.

LEFKOS

Karpathos adasının altın kumlu plajlarından biri. Burada yalnızca balıkçı barınakları var. Yan yana beş kumsal bulunuyor. Çiftler için cennet sayılabilecek bu kumsallar, özgürce ve eğlenceli vakit geçirmek, zamanın dışına çıkmak isteyenlere özellikle tavsiye edilir.

APATA

Adanın en güzel plajlarından biri. Burada: bir tane restoran var. Dokunulmamışlık, bozulmamışlık ne kadar da özlediğimiz bir şey, ülkemiz topraklarında.

APELA

Yunanistan Karpathos adası; Adanın en güzel ve en ünlü plajlarından biri. Burada: hiçbir şey yok.(restoran da yok) Ancak: hiçbir şey olmamasının getirdiği bir güzellik te var. Başkent Pigadia’ya 15 km. uzaklıktadır. Şehrin kuzeyindedir.

Plaj; kapalı bir koyda ve inanılmaz temiz ve mavi bir deniz sunuyor. Buraya: araç veya motosikletle gidebilirsiniz. Ayrıca: tekne gezileriyle de ulaşmak mümkün. Güneşten korunmak için birkaç ağaç dışında hiçbir şey yok. Yalnızca çok güzel kum ve deniz.

DİAFANİ GÜNEY RIHTIMI

Pigadia’dan teknelerle, araçların ilerlemekte zorlandıkları, küçük, güney rıhtımı “Diafani”ye insan ve malzeme taşınıyor. Rıhtımdan, geleneksel yaşam tarzına, sıkı sıkıya tutunan “Olimbos” köyüne doğru, dik bir yürüyüş yolu uzanıyor.

OLİMBOS KÖYÜ

Adanın kuzeyindeki en ilginç yerleşim, Olymbos köyü. Bir dağ köyü olan Olymbos, pitoresk görüntüsü ve halkının günlük yaşamını, hala yerel kıyafetlerle sürdürüyor olması, nedeniyle ilgi çekici. Merkez Pigadia şehrine, 80 km. uzaklıktadır.

Evet, bu köyün hala yolu yok. Yüzyıllardır her şeyden uzak bir şekilde yaşamanın getirdiği etsiyle olsa gerek. Olympus’lular geleneklerine sıkı sıkıya bağlılar. Tepelerde, keskin deniz manzarasıyla çoğunluğu beyaza boyanmış kutu kutu evler, insanın algılarını etkiliyor.

Köydeki birkaç dükkanda gerçekten nitelikli el işleri bulmak mümkün. Köyün kekik balının girişteki marangozdan alınması da, oldukça ilginç bir durum. İç mekan düzenlemelerinde ağaç işçiliğinin gelişmiş olduğu belli oluyor.

Köyün özel yemeği ise, kavrulmuş soğan ile sunulan, tereyağlı ev yapımı makarna. Bu yörelerde, uzun süren İtalyan egemenliğinin mutfak kültürüne doğal bir etkisi olsa gerek. Buradaki binalar eski tarz. İçleri nakışlar, dantel ve tığ işleriyle dolu.

Köyün yaşlı kadınları, hala geleneksel kıyafetler giyiyorlar. Genç kadın ve çocuklar, bu giysilere yalnızca festival günlerinde rağbet ediyorlar.

TRİSTOMO

Ada üzerinde, kuzeydeki bir köy. Medeniyete ve turizme uzaktır. Buraya ulaşmak için tek yol: bisiklet veya gemi kullanmaktır. Eğer burayı ziyaret etmek isterseniz: yanınızda yeteri kadar gıda ve sıvı almayı sakın unutmayın.

En yakın köy: Avlona. Tristoma’dan önce, bu yol ile Avlona köyüne kadar ulaşabilirsiniz. Buraya 10 km. uzaklıkta, başka bir plaj bölgesi daha var. Amoopi. Burası, ünlü turistik bir bölge. Küçük ve sakin bir yer. Beyaz kum, temiz su ve muhteşem güzel bir hava var.

VRYKOUNDA KÖYÜ

Kuzeyin geri kalan kısmı, cezp edici olmasına rağmen, adanın bu bölümünde gezinmek zor. Tek istisna Olimbos’un kuzeyinde kısa bir yürüyüşle erişilen ve her yıl 29 Ağustos’ta önemli ada festivalinin düzenlendiği “Vrykounda”daki “Vaftizci Yahya Mabedi”dir.

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka: Bu bölümdeki gezimizde: Akropolis bölgesinin yamaçlarındaki mahalleleri gezeceğiz. Burada, ilk önce, yüksek bir zeminde kurulmuş “Anafiotika” semti, karşımıza çıkıyor. Daha sonra ise Plaka mahallesi bulunuyor.

ANAFİOTİKA

Bu semtte yaşayanlar, Ege denizindeki “Anafi” adasından gelerek, bir zamanlar buraya yerleşmişler ve semtin adı, buradan geliyor.

Semtte: Ege denizindeki adalarda olduğu gibi, beyaz kireç badana boyalı şirin evler, dar sokaklar ve çiçek bolluğu görebilirsiniz. Bu özellikler: Ege kültürünün, buraya yansıması olarak hemen göze batıyor. Dar sokaklarda gezerken, şirin ve küçük evleri göreceksiniz.

Bu semtte görebileceğiniz bir müze var.

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka

KANELLOPOULOS ARKEOLOJİ VE BİZANS MÜZESİ

Vassilissis Sofias Avenue caddesi üzerinde, Panos sokağındadır. Burası, sonradan restore edilerek düzenlenen, eski bir malikanedir. İlk yapılış amacı: bir dönem Napolyon’un generallerinden biriyle evlenmiş olan Düşes Plaisance içindir. 19’ncu yüzyılda yapılmıştır.

Günümüzde müze olarak kullanılan yapı, 1976 yılında ziyarete açılmıştır.

Burada sergilenen; erken Hıristiyanlık ve Bizans dönemine ait eserler şunlar: Yunan ve Roma dönemi heykelleri, Miken figürleri, Miken çanak-çömlekleri, Bizans ikonaları, goblenler ve freskler. Evet, güzel koleksiyonlar var, beğeneceğinizi umuyorum, gidebilirsiniz. Çünkü, toplamda 25.000 civarında eser sergileniyormuş. Bu eserlerin büyük çoğunluğu: Yunanistan ve Anadolu’daki kiliselerden toplanmış eserler. Burada, dikkatinizi çekmek istediğim bir husus var.

Trabzon Sümela Manastırında bulunan “Kutsal Meryem İkonu”, mübadele sonucu bölgeden ayrılan Rumlar tarafından, 1923 yılında, Manastır yakınlarındaki bir şapele gömülerek saklanır. 1931 yılında ise, Türk hükümetinden alınan izin sonucu bölgeye gelen papazlar tarafından gömüldüğü yerden çıkarılarak, daha önce saklanan bir kısım dini eşya ile birlikte, Atina şehrine getirilir. Evet, bu eşyalar da, halen bu müzede sergileniyor.

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka

Giriş kat

Burada: değişik dönemlere ait birçok kilisenin iç kısmı, yeniden düzenlenerek sergilenmektedir.

Üst kat

İkona ve freskler ve diğer bir takım dini objeler sergileniyor.

Bu semtin hemen batısında ise, yine aynı özellikleri taşıyan başka bir semt daha var.

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka
Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka
Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka

PLAKA BÖLGESİ

Plaka mahallesi, Atina şehrinin en eski mahallesidir. Osmanlılar döneminde, halk, sadece Plaka bölgesinde yerleşikmiş. Yani, burada, çok eski dönemlerden bu yana yerleşim var. Hatta, en eski yerleşimcilerin: Akropolis bölgesini yeniden inşa etmek üzere, 19’ncu yüzyılda, Ege bölgesindeki Kiklat adalarından buraya gelen işçiler olduğu söyleniyor.

Bu işçiler, Kiklat adalarındaki geleneksel tarzdaki ev sitillerini, Akropolis tepesinin yamaçlarında kurdukları evlerde uygulamışlar. Böylece, beyaz badanalı ve aralarından dar yollar geçen evlerin oluştuğu, şirin bir köy ortaya çıkmış.

Bağımsızlık kazanılıp, Yunanistan devleti kurulduktan sonra, Türk düşmanları, bu mahalleyi yıkıp yok etmek istemişler ama arkeologlar buna engel olmuşlar. Zamanla, mahalle gelişmiş ve günümüzde tüm modern olanaklara sahip bir yer haline gelmiş.

Günümüzde: bu mahalle: dar sokakları, cumbalı evleri, küçük dükkanları, restoranları, kafeleri ve barları ile biliniyor. Bu nedenle, Akropolis’in hemen aşağısındaki bu mahalleyi gezmeyi sakın ihmal etmeyin. Çünkü, yukarıda da söz ettiğim gibi, güzel bir tarihi dokusu var. Yani, geleneksel Yunan ruhu korunmuş. Yani, semt tamamen bir müze gibi, tarihi binalara ev sahipliği yapıyor.

En büyük özelliği: motorlu taşıtların girmesinin yasak olması. Bu yüzden, gayet rahatlıkla gezilebiliyor. Zaten, labirent gibi, dolambaçlı ve dar sokaklarda, turistler yürüyerek zaman geçiriyorlar. Ama, sadece turistler değil, bu yörenin insanları da, akşam oldu mu gezintiye çıkıyorlar. Dar sokaklardaki tavernalar, masalarını sokak kenarlarına çıkarıyorlar ve insanlar, bunları  dolduruyor.

Çok sayıda: taverna ve bizim işportacı olarak isimlendirdiğimiz sokak satıcıları var. Buralardan alışveriş yapmayı düşünürseniz: bu dar sokaklardaki küçük dükkanlarda: ağaç oymalar, geleneksel Yunan objeleri, takılar ve antikalar bulabilirsiniz.

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka

Plaka bölgesinde: 3 tane müze var. Bunlar

  1. Yahudi Müzesi.
  2. Yunan Halk Sanatları Müzesi.
  3. Frissiras Müzesi. (Amelias caddesi üstündedir)

Bu müzelerin yanında, bölgede, bir de küçük kilise var. St. George Kilisesi. Kilise yapısının özelliği: yapımında kullanılan mermerlerin, bölgedeki antik tapınak kalıntıları olması.

Yukarıda söz ettiğim müzelerden, sadece birini gördüm ve hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum.

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka

YUNAN HALK SANATLARI MÜZESİ

Bu müze: Kydathıneo caddesinde. Müzede sergilenenler şunlar: dantel, nakış gibi işlemelerin bulunduğu koleksiyonlar, ayin elbiseleri, 20’nci yüzyıl Yunan sanatçısı Theofilis’in resimlerinin bulunduğu koleksiyon. Ayrıca: kostümler, şenlik maskeleri, geleneksel kuklalar, yün eğirme ve örme aletleri de görülüyor. Yani, bir tür “Etnografya Müzesi” gibi.

Müze işte bu. Tercih ederseniz girebilirsiniz. Akropolis giriş biletiniz yanınızda duruyorsa, bu müzeye ücretsiz girmeniz mümkün, ama zaman sıkıntınız varsa, bence pek de gerek yok.

Evet, müzenin bulunduğu bölümden doğuya doğru yürüdüğünüzde, Adrianou sokağına geliyorsunuz ve buradan güneye ilerlediğinizde ise, sokağın köşesindeki küçük bir meydan var.

LYSİCRATES ANITI

Akropolis Station metro istasyonuna yakındır. Yani Anafiotika mahallesinde sayılabilir.

MÖ.4’ncü yüzyılda yapılmıştır. Dairesel yapı şeklinde yapılan anıt: tek bir mermer bloktan yapılmış kubbeyi destekleyen bir sıra sütunlardan oluşmaktadır.

Bu anıtın özelliği ise: bir zamanlar, antik  dönemde, şehirde yapılan “koro “ yarışmalarında, kazanılan ödül ve üç ayaklı bir bronz kap; bu anıtın üzerinde bulunurmuş.

Ancak: 18’nci yüzyılda, anıt çevresindeki bütün arazi, Capuchin Manastırı tarafından işgal edilir ve anıtın bulunduğu yer, bu manastırın ziyaretçi bekleme yeri olarak kullanılmaya başlanır.

Günümüzde, anıtın bulunduğu meydan ve çevresinde, çok sayıda kafeterya var.

Adrianou sokağından kuzeye doğru yürüyün ve bu kez karşınıza, hemen solda, büyük bir dini yapı çıkıyor. Mitropoleos caddesinin hemen kıyısında.

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka

MİTROPOLİS (ATİNA) KATEDRALİ

1842 yılında yapımına başlanan katedral, 1862 yılında, yani yaklaşık 20 yıllık bir süreç sonunda bitirilmiş. 72 tane kilisenin toprakları satılmış ve elde edilen gelirle, burası inşa edilmiş. Ayrıca, bu 72 kiliseden gelen mermerler, katedralin duvarlarının yapımında kullanılmış.

Katedralde, iki tane lahit var. Bu lahitler: 1589 yılında Osmanlılar döneminde öldürülen Agia Filothei ve 1821 yılında, İstanbul’da asılarak idam edilen Fener Rum Patriği V. Gregory’e aittir.

Gördüğünüz gibi, her ikisi de, Osmanlı yani Türk düşmanlığının perçinlenmesi ve halk üzerinde yaygınlaşması için, şehrin en büyük dini yapısında, alenen sergileniyorlar. Agia Filothei hakkında pek bilgim yok. Ama: Fener Rum Patriği konusunda kısaca bilgi vermek istiyorum. Bu şahıs, İstanbul’da Osmanlı himayesinde yaşarken ve serbestçe dini vecibeleri yerine getirirken, bir yandan da, siyasete bulaşır ve Mora yarımadasındaki Yunan ayaklanmasını gerek madden ve gerekse manen destekler bir durum içine girer.

Ayrıca: o dönemdeki Rus Çarına, yazdığı mektup ile, Osmanlının yok edilmesinin çarelerini önerir. Zamanla, Osmanlı yönetimi bundan haberdar olunca, içimizde yaşayan hain damgası vurularak, yargılanır ve idama mahkum edilir. Fener Rum Patrikhanesinin kapısında asılınca, Patrikhanenin giriş kapısı kapatılır ve aradan yüzyıllar geçmesine rağmen, Patrikhane girişi, bu kapalı ana kapının hemen yanındaki kapıdan verilmektedir.

Peki, aradan yüzyıllar geçmesine rağmen, niye Patrikhanenin bu ana kapısı açılmaz? Bu sorunun cevabını vermek te çok zorlanmaya gerek yok, denir ki, Patrikhane yetkilileri, o dönemde, ant içmişler ve bu içtikleri ant yerine gelince, Patrikhanenin bu ana giriş kapısını açacaklarmış. Peki, nedir bu içilen ant? Burada, bir Türk büyüğü asılmasını görmeleri.

Evet amacımız siyaset yapmak değil, ama gerçekleri sizlerle paylaşmak.

Gezimize  devam ediyoruz. Katedralin hemen güneyinde, daha küçük bir katedral yapısı var.

MİKRİ MİTROPOLİS (KÜÇÜK) KATEDRAL

Burası, bir kilise. Ama, 12’nci yüzyıldan kalma bir kilise ve kentin antik bölgelerinden getirilen taşlar ve mermerlerle yapılmış. Bu yüzden önem kazanıyor.

Bu kilisenin sütunları ve alınlık kısmı, çok gösterişli. Bunları görmek için, yapının dış duvarları çevresinde, bir tur atmanızı öneririm.

Gezimize devam ediyoruz. Adrianou sokağına geri  dönün ve kuzey doğu yönünde ilerleyin, Eolou sokağı ile kesiştiği yerde “Hadrianus Kitaplığı Kazı Alanı” karşınıza çıkacak. Burası, ziyarete kapılı, ancak uzaktan da olsa, o  dönemde, yani MS. 123 yılında burada yapılan yapının, günümüze kadar ayakta kalabilen tek bölümü olan batı duvarını görebilirsiniz.

Eolou sokağında, güneye doğru yürüyorsunuz. Bu kez karşınıza, Roma döneminden kalan “Agora” çıkıyor.

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka

ROMA AGORASI

Burası: MÖ.1’nci yüzyılda, Roma İmparatoru Julius Ceasar tarafından yaptırılmış ve kentin koruyucusu “Athena Arcegetis” e atfedilmiştir.

Agora’nın kuzey ve batı duvarlarının birçoğu, günümüzde, burada bulunan evlerin altında kalmış. Fakat, güney duvarı ve güneydeki bazı sütun ve dükkan kalıntıları görülebiliyor. Bir de, bir zamanlar Agoranın giriş kapısı olarak kullanılan kapıya ait, 4 sütun görülebiliyor.

Ama, burada görebileceğiniz çok daha önemli ve ilginç bir yapı var.

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka

RÜZGAR KULELERİ-TOWER OF THE WİNDS

Monastiraki Stadion metro istasyonuna yakındır.

Bu yapı: MÖ.1’nci yüzyılda, Suriye’den gelen bir astronom tarafından yaptırılmıştır. Burada: bir su saati ve  rüzgar gülü var. Yapının: sekiz yüzü görülüyor. Her yüz: o yönden esen bir rüzgarı ifade eden friz ile süslenmiş.

Su saati ise, Akropolis bölgesinden gelen su ile çalışıyormuş. Osmanlı döneminde, bu yapı, bir tarikat tarafından kullanılmış ve tarikat mensupları, bu yapının içine girip, değişik sesler çıkararak ayin yaptıklarında, çevredeki Hıristiyanlar, korkar ve yapıya asla yaklaşmazlarmış.

İlginç ve güzel bir kalıntı, mutlaka görün.

Agora bölgesinden ayrılmadan önce, kulenin biraz ilerisinde, burada görmenizi önereceğim bir yapı daha var. Atina şehrinde günümüzde bulunan ama ibadete açık olmayan iki camiden biri burada.

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka

FETHİYE CAMİİ

Buradaki cami: günümüzde ibadete açık olmayıp, arkeoloji deposu olarak kullanılıyormuş. Cami: Osmanlı döneminde, Fatih Sultan Mehmet için yaptırılmış. Fethiye camisinin ibadete açılması için, bizim devlet büyüklerinin gayret gösterdiğini ve özellikle Heybeliada’da bulunan Ruhban Okulunun açılması karşılığında, Fethiye camisinin ibadete açılmasının şart koşulduğunu duydum. Çünkü: Avrupa başkentleri arasında, ibadete açık camisi olmayan tek başkent, Atina. Ama, yukarıda da söz ettiğim gibi, cami, şu an için bir arkeoloji deposu olarak kullanılıyor.

Caminin içine girmek mümkün değil, ama pencerelerinden içi görülüyor, içine baktığınızda gayet küçük bir cami olduğu görülüyor. Yani, buranın ibadete açılması, buraya yüzlerce-binlerce insanın dolup, ibadet etmesi anlamına gelmez.

Sanırım, olay siyasi boyutlarda ele alınıyor, Yunanlılar, her nasılsa, Heybeliada Ruhban Okulunun, bir dönem gelecek ve Avrupa Birliğinin baskıları sonucu açılacağından o kadar eminler ki, karşılığında bu küçücük caminin bile, ibadete açılmasına izin vermiyorlar.

Agora bölgesinde, son olarak görmenizi önereceğim bir yer daha var. Agoranın hemen yakınında, Osmanlılar döneminden kalma ve günümüzde yıkık olan bir konak var. Bu konağın bahçesindeki ağaç, o dönemde, binlerce Yunanlının asılması için kullanılmış. Ne kadar doğru, ne kadar yanlış bilemem ama, Yunanca rehber kitaplarda, bölge anlatılırken, bu ağaçtan da söz edilerek, yine Türk düşmanlığı katmerlendirilmeye çalışıldığı kesin.

Roma Agorasından sonra: geriye dönüp, Adrianou sokağından, batı yönünde yürümeye devam edin ve bu kez karşınıza, Yunan Agorası çıkıyor.

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka

YUNAN AGORASI

Agora denilince,  dönemin her türlü idari, siyasi ve ticari faaliyetlerinin yaşandığı ve tartışıldığı bir yer olarak biliniyor. Buna atfen, hükümet yani yönetim binaları da, Agora bölgelerinde yapılırmış. Ayrıca, her Yunan şehir devletinde, bir merkez pazar yeri veya Agora bulunurmuş. MÖ.6’ncı yüzyılda yapılan burası: Roma Agorasından daha büyük, tam bir açık hava müzesi gibidir. Bahçelerin arasında gezinirken, harabeleri görebiliyorsunuz.

Buradaki, Atina Agorasında: bir zamanlar: Socrates’in felsefi düşünceleri ve Hz.  İsa’nın havarilerinden St. Paul’un Hıristiyanlık propagandası içeren konuşmaları yapılmış. Ayrıca: eğitim faaliyetleri, mahkemeler, dini ve siyasi toplantılar, hep burada yapılmış. Hatta, insanlar için zaman geçirmek ve alışveriş yapmak için kullanılan bölge, bazen de, şehir toplantılarına ev sahipliği yapmış. Zaten, Agora kelimesinin, Yunanca da karşılığı “Toplantı”.

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka

MÖ.480 yılında, Persler şehri işgal ettiklerinde, diğer yerler gibi, Agora da yakılıp yıkılarak yok edilmiş. Ancak, takip eden dönemde, Atinalılar, Agora’yı yeniden inşa ederler ve eski ihtişamına kavuştururlar.

Bugün, Atina Agorasında görebilecekleriniz şunlar:

ONİKİ TANRI SUNAĞI

Burası: Atina şehrinin, Yunan dünyasının diğer tüm noktalarına olan uzaklığının ölçüldüğü bir anıttır.

Bu anıtın, hemen güneyinde, başka bir kalıntı var.

ARES TAPINAĞI

Burada, Ares Sunağı ve Ares  Tapınağının kalıntıları görülüyor.

Bunların arkasında: bir tiyatro var.

AGRİPPA ODEONU

MÖ.15’nci yüzyılda yapılmış olup, çatılı olması ile önem kazanmaktadır. Tiyatro yapısının önünde: 3 büyük figür göreceksiniz. Bunlar: 1 dev ve 2 tane yarı insan-yarı balık figürü.

AGİİ APOSTOLİ KİLİSESİ

Bölgenin güneyinde, bölgedeki, tek Bizans yapısıdır. 11’nci yüzyıldan kalmadır. Yapının narteks bölümündeki tablolar görülmeye  değer, özellikle dikkat çekmektedir.

ATTALOS STOASI VE AGORA MÜZESİ-STOA OF ATTALOS MUSEUM OF ANCIENT AGORA

Bölgenin doğu tarafındadır. Buradaki ilk yapı: MÖ.138 yılında, Pergamon (yani Anadolu topraklarındaki Bergama) kralı Attalos tarafından diktirilmiştir. Bu yapı, antik çağdaki kamu binalarının en güzel örneklerinden biridir. Bu yapının benzeri, 1950 yılında buraya dikilmiştir.

Stao yapıları: antik dönemlerin gözde yapılarıydı. Çünkü: bu uzun verandalar: yazın gölgelik ve kışın korunak işlevi görür ve önemli kamu binalarını birbirine bağlardı. Burada göreceğiniz Attalos stoası: arka bölümünde küçük dükkanlar bulunan, 2 katlı bir bina olarak yapılmıştı.

Günümüzde: 1950 yılında yapılan bina: Agora Müzesine ev sahipliği yapıyor. Agora müzesinde: kazı ofisleri ve o dönemde kullanılan günlük kullanım eşyaları ve antik dönemdeki oylama sisteminin nasıl işlediğine dair örnekler görülebiliyor.

Adrianus sokağından yürümeye devam ettiğinizde, sokağın bitimine yakın, hemen solunuzda, yine antik döneme ait bir kalıntı çıkıyor.

Yunanistan Atina Anafiotika- Pilaka

HEPHAİSTOS TAPINAĞI-TEMPLE OF HEDHAESTUS

Dünyada, en iyi korunmuş: antik Yunan tapınağı olarak öne çıkmaktadır.  Pers işgallerinden sonra inşa edilmiştir. İsmi anlamlıdır. Hephaistos:  o dönemde “Metal İşleri Tanrısı” olarak bilinmektedir. Bu yüzden, tapınak: şehrin demirci ve nalbant ustalarının bulunduğu bölümüne inşa edilmiştir.

Daha sonraki takip eden dönemde ise, iç duvarlar eklenerek kiliseye dönüştürülmüştür. Son olarak, 1830’lu yıllarda kilise olarak hizmet veren yapı, daha sonra müze ve depo olarak kullanılmıştır.

Yapının dış kısmı: iyi korunarak günümüze ulaşmıştır. Sütun pervazı üzerindeki bölümde: Herakles ve Theseus’un efsanevi başarıları betimlenmiştir. Çevresinde: bir bahçe bulunmaktadır. Günümüzde, mevcut bahçede de o dönemlerde yetiştirilen ve şifalı olduğuna inanılan bitkiler yetiştirilmektedir.

Atina şehri genel özellikleri.

Atina şehri gezi planı.

Atina şehri alışveriş.

Atina şehri gece hayatı.