Kastamonu Taşköprü

taşköprü.isim veren köprü.en başa.1
Kastamonu Taşköprü

Kastamonu ilinin en büyük ilçesi. Ayrıca: 25 adet arkeolojik Sit ve 1 adet doğal Sit alanı ile, turizmin öne çıktığı bir ilçe. Özellikle: tarih meraklıları için: kale kapı kaya mezarı ve antik Pompeipolis kenti kalıntıları mutlaka görülmesi gereken yerler. Tabii bir de Taşköprü  denilince akla gelen “sarımsak”

taşköprü.genel.1
Kastamonu Taşköprü

ULAŞIM

Kastamonu il merkezine yakın ve gayet düzgün bir yol ile bağlanıyor. Bu yolun uzunluğu: 42 km. İlçenin devamında ise, Hanönü, Boyabat üzerinden, Sinop yani Karadeniz kıyısına ulaşmak mümkün. Hanönü-Taşköprü arasındaki uzaklık: 27 km.

taşköprü.pompeipolis.3.en başa koy
Kastamonu Taşköprü

TARİHİ

İlçenin bulunduğu: Gökırmak (Amnias) Vadisinde, tarih boyunca, sürekli olarak yerleşimler görülür. Özellikle: Zımbıllı Tepesi olarak anılan, antik Pompeipolis şehri, bu yerleşimlerin merkezini oluşturmaktadır. İlçe merkezine: yalnızca 300 metre uzaklıkta olan Pompeipolis şehri: Kastamonu-Sinop kara yolunun da yanında kalmaktadır.

MÖ. 1000 yılından itibaren, takip eden dönemde: bölgede: Frigya, Kimmer, Lidya, Pers, Helen, Pontus ve Roma imparatorluğu egemenlikleri görülür. Ancak, bölge genellikle, yerel krallar tarafından idare edilmiştir. Bölge halkının ise: Balkanlardan gelmiş, bir Thrak boyu olduğu düşünülmektedir.  

Romalılar döneminde: Pompeiopolis, eyalet merkezi durumunda idi. Zımbıllı Tepesi ise, Akropol olarak kullanılıyordu. Eyalet valisinin sarayı, mabet ve ileri gelenlerin evleri burada idi.

Türklerin bölgeye ilk girişleri: 1213 yılında, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın komutanlarından Hüsamettin Çoban tarafından sağlanır. Daha sonraki dönemde: Danişmendliler, Çobanoğulları ve Osmanlılar görülür.

taşköprü.genel.2
Kastamonu Taşköprü

GENEL

İlçe ismini: Roma döneminde yapılan ve Çobanoğulları  döneminde geliştirilen, ilçe girişindeki taş köprüden alıyor.

İlçe: tarih bölümünde anlattığım gibi, tarih boyunca sürekli olarak çeşitli uygarlıkların yerleşimlerine tanıklık ettiğinden: bol miktarda tarihi kalıntı bulunmaktadır. İlçenin 13 değişik yerinde, 70 civarında Tümülüs tespit edilmiştir. Bu Tümülüsler içinde, eski dönemlere ait, tarihi kalıntılar bulunmakta ve kazı çalışmaları ile gün ışığına çıkarılmayı beklemektedirler.

taşköprü.sarımsak.1
Kastamonu Taşköprü Sarımsağı

SARIMSAK

Dünyanın en kaliteli sarımsağı, burada yetiştiriliyor. Çiftçiler, dünyaca ünlü bu sarımsağa “Beyaz altın” ismini vermişler. Taşköprü sarımsağı: pembe beyaz kabuklu, acı,  kışa dayanıklı ve ihracata elverişlidir. Dişler: orta irilikte ve muntazam sıralanır. Saklamaya ve depolamaya dayanıklı bir çeşittir. İç ve dış piyasalarda en çok aranan türdür.

Yiyeceklerimize çeşni veren sarımsakta: su, karbonhidrat, protein, yağ, seliloz bulunur. Ayrıca: A, B1, B2, Niasin ve C vitaminleri bulunur. Tıbbı açıdan: damarları genişletme, tansiyonu düşürme ve kandaki pıhtılaşmayı önleme gibi özellikleri vardır.

Ayrıca: kandaki yağ oranını dengeleyerek kolesterolü  düşürdüğü, damarlardaki kireçlenmeyi ve beyin kanamalarını engellediğini bilinmektedir. Ayrıca: mide ve bağırsak enfeksiyonlarını önleyip, mide, bağırsak ve safra kesesisin harekete geçirerek, sindirime yardımcı olur.

Evet: sarımsak, baharı ılık ve rutubetli geçen bölgeleri sever. Bu açıdan bakıldığında Taşköprü iklimi, sarımsak tarımı için uygundur. Yıllık üretim: 18.000 ton civarındadır.

taşköprü.festival.1
Kastamonu Taşköprü

ULUSLAR ARASI TAŞKÖPRÜ SARIMSAK VE KÜLTÜR FESTİVALİ

Her yıl, Eylül ayı başında, Taşköprü Belediyesi tarafından: “Uluslar arası Taşköprü Sarımsak ve Kültür Festivali” düzenleniyor.

taşköprü.kuyu kebabı.1
Kastamonu Taşköprü Kuyu Kebabı

NE YENİR

ÇEVİRME (SIRIK) KEBABI

Bu ismin verilmesinin sebebi, kebap yapılacak hayvanın sırığa geçirilmesidir. Bu nedenle: birçok yörede yapılan çevirmeden farklıdır. Kuzu, koyun, keçi gibi hayvanlar kullanılır.

taşköprü.kuyu kebabı.2

ALAN TARAMASI (KUYU KEBABI)

İlçenin zengin mutfağının başlıca sebebi: ormanları, bitki örtüsündeki çeşitlilik ve buna bağlı olarak yetiştirilen hayvan varlığıdır. Bu bitki örtüsüne bağlı olarak yetiştirilen hayvanların içinde: kuzular ön plana çıkar. Kuyu kebabı da; kuzu etinden yapılır.

ETLİ EKMEK

İlçenin en tanınan yemeklerinden biridir. Un ve kıyma ana malzemesidir.

taşköprü.genel.4
Kastamonu Taşköprü

GEZİLECEK YERLER

taşköprü.isim veren köprü.1
Kastamonu Taşköprü

TAŞKÖPRÜ

İlçeye adını veren Taşköprü, Gökırmak üzerinde ve ilçe girişindedir. Uzunluğu: 68 metre olan köprünün, 7 gözü bulunmaktadır. Günümüzde: bu gözlerden, yalnızca 6 tanesi açıktır. İlk olarak Roma  döneminde yapıldığı sanılmakta ise de; 1366 yılında, Ali Bey tarafından Kastamonu Emiri Celalettin Beyazıt adına yaptırılmıştır.

taşköprü.zımbıllı tepe höyüğü.1
Kastamonu Taşköprü Zımbıllı Tepesi Höyüğü (Pompeipolis)

ZIMBILLI TEPESİ HÖYÜĞÜ (POMPEİOPOLİS KENTİ )

Taşköprü, ilçe merkezindedir. Antik kent: MÖ. 64 yılında, Romalılar tarafından, Paphlagonia (Paflagonya) Eyalet Merkezi olarak kurulmuştur. Burada: eyalet valisinin sarayı, mabetler ve kentin ileri gelenlerinin yaşadıkları bilinmektedir.

Halen büyük kısmı toprak altında bulunan kentin ortaya çıkarılması ile; günümüzde dünyaca ünlü olan Efes antik kentine benzer bir yapının ortaya çıkacağı düşünülmektedir.

taşköprü.pompeipolis.2
Kastamonu Taşköprü Zımbıllı Tepesi Höyüğü (Pompeipolis)

1983 yılında, burada yapılan kurtarma kazılarında, ortaya çıkarılan mekanların tümünün: mozaikli alanlarla kaplı olduğu ve bu mozaiklerden birçoğunun ise, ünik motiflere sahip olduğu görülmüştür.

Bunlardan biri: “Burçlar Mozaiği” dir. Bir diğeri ise, muhtemelen Gökırmak nehrini sembolize eden “Nereid ve Okeanos” sahnesidir. Önemli bir mozaik’te ise: Grekçe alfabe ile “İyilik için iyilikle gir” yazısı bulunmaktadır.

taşköprü.pompeipolis.1
Kastamonu Taşköprü Zımbıllı Tepesi Höyüğü (Pompeipolis)

Kazılar sırasında ortaya çıkarılan mozaikler: Kastamonu Arkeoloji Müzesine taşınmıştır. Kısa kazı sırasında bulunan gerek mozaikler ve gerekse çıkarılan diğer arkeolojik eserler, bu antik kentin, ne kadar önemli, zengin ve büyük olduğunu göstermesi açısından oldukça dikkat çekmektedir.

taşköprü.kale kapı kaya mezarı.
Kastamonu Taşköprü Kalekapı Kaya Mezarı

KALEKAPI KAYA MEZARI

İlçe merkezine 17 km. uzaklıkta, Donalar köyündedir. Yüksek bir kaya üzerine oyulmuştur.

Mezar yerden 8 metre yükseklikte oyulmuştur. Mezarın girişi: 4.5 metre uzunluğunda, 2 metre eninde ve 3.10 metre yüksekliğindedir. Girişte: 2 sütun var ve bu sütunların birbirleri ile ve duvarlarla açıklıkları: birbirine eşittir.

Bu sütunlar: dört köşe bir kaide üzerinde, yuvarlak silmelidir. Sütun gövdesi: yuvarlaktır. Bunlardan: soldakinin üzerine bir haç motifi ile Grekçe tanrı yazısı yazılıdır.

Sütun başlıkları: kare şeklindeki  tabyalar üzerine çökmüş boğalardan meydana gelmiştir. Buradaki boğaların ön yüzleri:  dışarıya, arkaları ise mezara doğru çevrilmiştir. Giriş yerinin duvarları ve tavanı, son derece muntazam oyulmuştur. Bu girişten, sol taraftaki mezar odasına geçilmektedir.

Bu oda: 4.60 x 2.30 metre ölçülerindedir. Yüksekliği ise: 1.80 metredir. Oda içinde: ölü sediri bulunmaktadır. Bu odada: 1.20 x 0.45 metre ölçülerindeki bir kapıdan, sağ taraftaki odaya geçilir. Bu oda da: 3.80 x 2.70 metre ölçülerindedir. Yüksekliği, yine: 1.80 metredir. Odanın duvarları  ve tavanı  düzdür. Girişe bakan duvarda, bir de pencere bulunmaktadır.

Bu kaya mezarının en önemli bölümü: alınlığının tepesinde bulunan kartal ve bunun altında iki aslan, onların altında da karşılıklı iki aslan figürüdür. Ayrıca:  köşelere de griffonlar (mitolojik aslan vücutlu, kuş başlı, kanatlı yaratıklar) yerleştirilmiştir. Burada: bir de, hörgüçlü öküz kabartması var.

Bu kaya mezarındaki hayvan guruplarının, değişik zamanlarda, buraya konulduğu  düşünülmektedir. Kaya mezarının, MÖ. 7’nci yüzyılda yapıldığı ve kabartmaların ise, MÖ. 4’ncü yüzyılın başlarında, buraya yerleştirildiği düşünülmektedir.

taşköprü.kaya mezarı.1
Kastamonu Taşköprü Urgancı Kaya Mezarı

URGANCI KAYA MEZARI

Urgancı köyü yukarısındadır. Kayalık alanda bulunan bir kaya mezarıdır. Bu mezarında, Paphlagonialılar zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Günümüze gelmemekle birlikte, mezar girişinde, iki sütun bulunduğu: kalıntılardan anlaşılmaktadır.

Sütunların üzerindeki alınlık, zamanla aşınmış olup, burada herhangi bir kalıntı olup olmadığı anlaşılmamaktadır. Girişin arkasındaki mezar odasında: 3 tane ölü sediri var.

taşköprü.kaya mezarı.2
Kastamonu Taşköprü Aygır Kalesi Kaya Mezarı

AYGIR KALESİ KAYA MEZARI

Ağcıkişi Mahallesinin batı kısmında, Aygır kayası denilen kayalara oyulmuş bir kaya mezardır. MÖ. 6’ncı yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Kaya mezarın giriş kısmının sağ tarafı, yıkılmıştır. Sütunların bir kısmı aşağıya devrilmiştir.

Sütunların taşıdığı, cephedeki üçgen alınlık da zamanla yok olmuştur. Ancak, buradaki silmelerde, bütün mezar cephesinin çerçeve içerisine alındığı izlerden anlaşılmaktadır. Giriş kısmının tavan ve duvarları düz olup, burada yer yer yuvarlak silmelerin izleri görülüyor. Mezar odasında, ölü sediri yok.

DİREKLİ KAYA MEZARI

Alasökü köyünün, Eşek Deresi mevkiinde, eni ve yüksekliği 8 metre olan bir kayaya oyulmuştur. Önünde, tek sütunlu bir giriş yeri vardır. MS.1’nci yüzyıl da: Romalılar zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Dört köşe kaide üzerindeki bu sütun, yukarıya  doğru genişlemektedir. Mezar odası, kare şeklinde olup, üzeri tonozludur. Mezar odasının girişinin sağında bir ölü sediri var.

BADEMCİ KAYA MEZARI

Bademci köyünün üst tarafında uzanan kayalara, yerden 30 metre yükseklikte oyulmuştur. Roma döneminde yapıldığı sanılan bu mezarda, girişten sonra, 1.5 x 1.5 metre ölçüsünde, bir mezar odası bulunmaktadır.

KIZLAR KALESİ

İlçenin doğusunda, tabii bir kayanın üzerindedir. Sur ve burçları: moloz taş, tuğla ve harç ile yapılmıştır. Romalılar zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Kitabesi yoktur. MS. 1-2. yüzyıllarda yapıldığı sanılmaktadır. Kale üzerinde: 100 x 40 metre ölçülerinde bir düzlük bulunmaktadır. Kale içindeki yapılanmadan, günümüze herhangi bir kalıntı gelmemiştir.

MAZHAR OLUĞU KALESİ

Alisaray köyü yakınında, tabii bir tepe üzerine yapılmıştır. Şu an yıkık vaziyettedir. Güneyinde, yerin altına doğru ilerleyen bir yol olduğu söylense de, günümüzde bu yol kapanmış durumdadır.

Kalenin kimler tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Moloz taştan yapılan kale, günümüze yıkık olarak gelmiştir. Kalıntılarından da herhangi bir bilgi edinilememektedir. Yalnızca, kalenin tepesinde, 25 x 3 metre ölçüsünde bir düzlük olduğu görülmektedir.

DONALAR KÖYÜ KAYA TÜNELİ

Donalar köyündeki kale kapı kayalarına oyulmuştur. Bu kayanın tam tepesinde bulunan tünelin girişi: at nalı şeklindedir. Tünelin eni 2.2 metre, boyu 2 metredir. 50 derecelik bir eğimle, kayanın içene doğru gitmektedir. İkinci  tünel, bu kayanın doğusunda olup içi doldurulmuştur. Üçüncü tünelde, bu büyük kayanın karşısındaki kayalara oyulmuştur.

KILIÇ KAYA TÜNELİ

Kornapa Köyünün kuzeyinde bulunan dağın üzerindedir. Ağız tarafı, at nalı şeklindedir. Tünel, 45 derecelik meyille, kıvrımlar yaparak, yerin altına doğru gitmektedir.

taşköprü.abdal hasan türbesi.1
Kastamonu Taşköprü Abdal Hasan Türbesi

ABDAL HASAN TÜRBESİ

Abdalhasan köyünde bulunmaktadır. Bina: moloz taş ve harç ile yapılmıştır. Bu kişinin: kim olduğu ve ne zaman buraya gömüldüğü hakkında açık bilgi bulunmamaktadır.

Sultan Beyazıt döneminde, burada bir zaviye yapıldığı bilinmektedir. Ancak bu padişahın Yıldırım Beyazıt mı, yoksa Sultan II. Beyazıt mı olduğuna açıklık getirilememiştir.

Türbe: 5 x5 metre ölçülerinde, kare planlı olup, üzeri çatı ile örtülüdür. Basit bir girişi olan türbe kapısının solunda, bir onarım kitabesi bulunmaktadır.

Her yıl Mayıs ayı Evliyalar Haftasında, bu türbe ziyaret edilmektedir.

SEYMENLİ MESİRE YERİ

İlçe merkezine 22 km. uzaklıktadır. Taşköprü-Çiftlik köyü yolu üzerindedir. Burası: ormanla kaplı, soğuk suyu, eğlence ve yemek yerleri bulunan bir dinlenme yeridir.

KABALAR, KÜÇÜKSU VE SAKIZ GÖLETLERİ

Sulama amaçlı yapılan göletler: çevrelerindeki orman ve yeşilliklerle, mesire yeri olarak da kullanılmaktadır. Bu göletlerde: sazan, aynalı sazan ve yayın balıklarının olta avcılığı yapılmaktadır.

Kastamonu tanıtımı.

Tosya tanıtımı.

Bozkurt tanıtımı.

 

Sinop Boyabat

Sinop Boyabat

Pirincinin nefaseti ile öne çıkan bu küçük İlçe’de: tarih meraklıları için, üzerinde bulunduğu kaya blokunun bir yeraltı şehri olarak kullanıldığı kalesi görülmeye değer

Sinop Boyabat

Boyabat: Sinop’un içi kısımlarında kalıyor. Nüfusunun büyük bölümü dışarıda yaşamaktadır. Yine de, Sinop ilinin en kalabalık ilçesidir.

 

PİRİNÇ

Boyabat’ın pirinci çok meşhur. Yol boyunca satılıyor, satın alabilirsiniz. Eylül ve Ekim ayları geldi mi: buraları pirinç telaşı sarıyor.

Tarladan ham şekilde toplanan çeltik (kabuğundan ayrılmamış pirinç): dövülerek, pirinç haline gelir ve tezgahlarda yerini alır. Mısır ve buğdaydan sonra, dünyada en fazla ekimi yapılan bir bitki.

Dünya nüfusunun yarısından fazlası için, beslenmede büyük önem taşıyor. Osmancık, baldo ve riba gibi çeşitleri var. Ama en meşhuru: kara kılçık. Verimi düşük olduğu için, bu türün ekimi az.

PANAYIR

Her yıl, Ekim ayının, ikinci Çarşambasında, bir hafta süre ile, panayır düzenlenir. Bu panayıra: çevreden birçok insan gelir.

Panayırın: 100 yıldan fazla mazisi olduğu söyleniyor. Uzun yıllardan bu yana: Şamlıların arazilerinde kuruluyor.

Boyabat ve çevresi için, ayrı bir anlam taşıyor. Çeltik hasadı yapılıp, ambara konulduktan sonra, köylüleri büyük bir sevinç kaplıyor.

Bu sevinçle, kasabaya indiklerinde, pazara gidenler, ekonomik güçleri oranında: alış-veriş yapıyorlar. Panayırda: pehlivan güreşleri başta olmak üzere, çeşitli oyun ve eğlenceler düzenleniyor.

Yakın köylüler: ailece şehre iner, hep beraber panayır yerine gider eğlenirler. Genelde: erkekler, alım-satım yaparlar. İşi olmayan kadınlar ve çocuklar ise, panayır alanına yakın yamaçlarda toplanırlar, kebap ve üzün yerler. Bu yamaçlar, panayır alanını seyretmek için ideal yerlerdir.

Ancak: günümüzde, panayıra, yerli halkın katılımı, her geçen gün azalıyormuş. Çünkü: ilçe, Büyükşehirlere göç veriyormuş.

YEMEKLER

SIRIK KEBABI

Bütün olarak kesilen kuzunun derisi yüzülür ve içi temizlenir. Uzunca bir sırığa, tam ortadan geçirilerek, özel olarak hazırlanmış, çöplerle kuzunun karnı dikilir. Ocakta yakılan ateşin başında çevrilerek pişirilir. Pişirilirken akan yağı bir kapta toplanır. Buna: serit adı verilir.

TARHANA

Bildiğiniz tarhana çorbası, ancak burada yapılanın lezzeti muhteşem.

PİLAV

Elbette, buranın pirinci çok meşhur. Bu meşhur pirinçten yapılan pilavı da mutlaka tatmalısınız.

ALIŞVERİŞ

Alışveriş düşünürseniz, Boyabat’tan ya pirinç yada el dokuması Boyabat Çemberi almanız gerek.

TARİHİ

Boyabat ve çevresi, eski bir yerleşim yeri olup: MÖ.600 yıllarında kurulmuş olup, şehrin eski adı: Germanipolis.

Boyabat yöresi: Danişment hükümdarı Gümüş Tekin tarafından Bizanslılardan alınıp, 1175 yılında, Selçukluların eline geçmiştir. Selçuklulardan da, 1309 yılında, Candaroğlu Süleyman Paşa alır.

Daha sonraki süreçte, Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılan Boyabat, Ankara Savaşından sonra, tekrar Candaroğullarının eline geçer. 1461 yılında, Fatih Sultan Mehmet, yöreyi yine ele geçirir.

İLÇENİN ADI

Boy: uzunluk, Abat: ova, anlamına gelir.

GEZİLECEK YERLER

Sinop Boyabat Kaya Mezarları

KAYA MEZARI

Boyabat-Kastamonu karayolunun 15. km. deki Salar Köyünün güneydoğusundadır. Kaya mezarına ulaşmak için, karayolundan ayrılarak, köy yoluna girilmesi ve bir süre ilerlenmesi gerekir. Yani: kaya mezarının bulunduğu alana, doğrudan ulaşan bir yol yok. Tarlalar içinden geçilerek yamaç yukarı yaya yolundan kısa bir yürüyüşle ulaşılıyor.

Köyün doğusunda ve yüksekçe bir kalker kayanın üzerinde bulunan Mezar: Gökırmak ovasına hakim bir tepededir. Köye adını veren “Salar” kelimesinin, “saray” kelimesinden geldiği ve sonra “salar” şekline dönüştüğü anlatılır.

Bu mezar: yaklaşık 200 metre yüksekliğindeki, kalker kayalara, oyularak yapılmış ve oldukça büyük. Ancak: büyük hasar görmüş durumda. Günümüzde ise, köy muhtarının sorumluluğuna verilmiş. Gittiğinizde: Salar köyünün muhtarından izin almanız gerek, yoksa mezarın bulunduğu yere çıkamazsınız.

Sinop Boyabat Kaya Mezarları

Kaya mezarının dış kısmı: dikdörtgen şeklinde. Boyu: 10 metre, yüksekliği 5 metre. Cephede: 3 sütun var. Boyabat çevresi ve tarih kitabında, bu sütunlardan dolayı “Direkli Kaya Mezarı” da deniliyor. Sütunlar: kare bir ayak üzerine oturuyor.

Sütunlar, alttan yukarı doğru daralan, silindirik bir yapıya sahip. Ayrıca: sütunların alt ve üst kısımlarında, iki kuşak var.

Her üç sütunun üzerinde: kabartmalar var. Bu kabartmalardaki, hayvan heykelleri diz çökmüş durumda. Bunlar: boynuz ve kulakları bakımından boğa hissi veriyorsa da, burun ve yüzlerine bakınca, bundan şüphe ediliyor.

Özellikle, burunda açılan oluk, beklide hiddet ve heybet ifadesi olarak yapılmış. Enli ve uzun kulakları, yandan yukarı kaldırılmış.

Bakana göre sağdaki hayvanın boynuzu kalkmış, diğeri bilinmeyecek hale gelmiş. Arkadan bakınca: kuyruklarının baş tarafının, alttan bacaklarının arasına sokulduğu görülüyor.

Mezarın üst kısmında: üçgen bir alınlık var. Üçgenin tepe noktasında: bir kartal kabartması bulunuyor. Ama bu parça, bulunduğu yerden kopmuş ve yere düşmüş durumda. Yerde bulunan bu kaya parçasının üstünde; kanatlarını açmış bir kartal ve aslan başı kabartması açıkça görülüyor.

Üçgenin sağ alt köşesinde: nöbet bekleyen bir aslan ve köşeler arasında ise, koşan bir aslan kabartması var.

Buradaki kabartmaların anlamları şöyledir: Aslanlar: Frigya’da olduğu gibi, mezar bekçisi olarak konulmuşlardır.

Yani: ölüye dışarıdan gelecek herhangi bir fenalığın defedilmesi için düşünülmüştür. Kartal: ruh kuşu olarak alınır. Mücadele sahnesi: dini bir anlam taşır. Bu konu da Ön Asya’da çok yaygındır.

Mezar odası kapısının: kapatma oyukları hala görülüyor ve kapının sol üst kısmında, mezara bakan bir ışıklık penceresi var.

Mezarın dışında bulunan alanlarda: kayalara oyulmuş basamaklar ve çeşitli kaya şekilleri var. Ayrıca, mezarın bulunduğu kaya blokunda: üstten girilen ve biraz aşağıya doğru ilerledikten sonra çıkılan basamaklı bir kaya tüneli var.

Kaya bloğunun bir kısmının ayrılması ile, tünelin bir kısmı açığa çıkmış durumda. Hala özelliğini koruyan bu yere, çevre köylüleri “şeytan basamakları” ismini vermişler.

Ayrıca: kaya mezarının bulunduğu kaya blokunun önünde, ovaya doğru çıkıntı yapan son bir tepe var. Bu tepenin üstünde, yöre insanlarınca “dilek ağacı” olarak isimlendirilen bir ağaç var. Ağaç, tepenin en üst noktasında.

Ağacın bulunduğu yerden, ovayı seyretmeye doyamazsınız. İnsana büyük zevk veriyor. Ancak: define avcıları: ağacın kökleri arasında define ararken, köklerin bir kısmına zarar vermişler.

Mezar anıtının: MÖ.7’nci yüzyılda, Paflagonya’lılar tarafından yapıldığı sanılmaktadır.

Sinop Boyabat Kale ve Yeraltı Şehri

KALE VE YER ALTI ŞEHRİ 

Gökırmak vadisinde, karşılıklı, sarp iki kayalık tepeden biri üzerinde kuruludur. Kayaların doğal yapısına uygun olarak inşa edilmiştir. Aslında, kalenin bulunduğu tepenin çok ilginç. Çünkü: bu tepe, aslında bir yer altı şehrinin dış çeperleri.

Kalenin hemen batısından: nehir geçiyor. Bu nehir üzerinde: birbirine 70 metre mesafede, iki köprü var. Köprüden geçtikten sonra, köprülerin bulunduğu kısımdan kaleye çıkmayı denerseniz, dıştaki korkuluklardan belli bir kısma kadar çıkabilirsiniz, ondan sonrası hayır. Çünkü: kapalı.

Kaleye: bir de üstten giriş mümkün. Güneydoğu köşesinden, büyük yuvarlak kulenin yanındaki, küçük bir kapıdan sağlanır. Kale içinde gezinti tehlikeli, korumalıklara sıkı sıkıya tutunmayı sakın ihmal etmeyin. Evet: kalenin altı tam bir yer altı şehri. Toprakla dolu olan tüneller: Belediyenin katkıları ile temizlenip açılmış, ışıklandırılmış ve korkuluklar ilave edilmiş.

Sinop Boyabat Kale ve Yeraltı Şehri

Geç Roma, Erken Bizans dönemlerinde ait buluntular da, burada sergileniyor. Bugünkü haliyle. Osmanlı kalesi özelliklerini gösteriyor.

Ancak: eski kalenin temelleri, MÖ.6. yüzyılın başlarında, Paflagonyalılar zamanında atılmıştır. Eski temellerde, kale iç duvarının bir kısmında: Roma ve Bizans eserleri var. Yeni kalenin, bugünkü halinin, Osmanoğulları zamanında yapıldığı kesin. Ancak: kalenin kitabesi bulunmaması nedeniyle, yapılış tarihi kesin olarak bilinmiyor.

KIRKKIZLAR KAYASI

Kalenin karşısında bulunan “kırkkızlar kayası” ile ilgili bir efsane var. Kale ve Kırkkızlar kayası: önceleri bitişik ve büyücek bir kaya imiş. Bu kayanın üzerine: Boyabat kalesi yapılmış.

Günlerden bir gün: kalede yaşayanların düşmanları, kaleye saldırmışlar. Kalenin komutanı: kadın-kız, herkesi: kaleyi korumak için çağırmış.

Kaledekiler: topluca, kale çevresinde, düşmana karşı koymuşlar. Ancak: Kırkkızlar kayasının yönü; düşmanın kaleye girmesine daha uygun imiş.

Kale komutanı: düşmanın sayısının çokluğunu görünce: kalenin korunamayacağını anlamış.

Saldırıyı önlemek için: hemen kılıcını çekmiş ve kırkkızlar kaya kütlesine, tüm gücüyle vurmuş. Kaya: bir anda, ikiye bölünmüş.

Yarılan kaya arasından: bir çay akmaya başlamış. Ancak: kayanın karşı parçasında: 40 kız kendi başlarına kalakalmış ve ağlamaya başlamışlar.

Önlerinde düşman, arkalarında dik ve yüksek bir uçurum. Kızlar: kurtuluş ümidi kalmayınca: Allah’a yalvarmaya başlamışlar. “Allah’ım, bizi ya taş yap, ya kuş yap, kurtar”

Allah: dileklerini kabul etmiş ve kızlar, bir anda, orada taş oluvermişler. Bu nedenle, bu kayaya “kırkkızlar kayası” ismi verilmiş.

Sinop Boyabat Evleri

BOYABAT EVLERİ

Osmanlı dönemi, sivil mimarisi eserleridir. Ahşap malzeme ağırlıklı olarak kullanılmıştır. Ayrıca: Bağdati tekniği kullanılarak, dolgulu bir tür tuğla malzeme ile inşa edilmişlerdir. Bol miktarda pencere, ön cephede iki çıkma arasında ve üçgen alınlıkla son bulan kapı girintisi, ortak cephe özelliklerini oluşturmaktadır. Odalar: genel olarak oturma, yatma, yıkanma ve yeme-içme ihtiyaçlarına cevap vermek üzere tasarlandığı için, dolaplar ve ocaklar var.

BAZALT KAYA SÜTUNLARI

Sinop Boyabat Bazalt Kaya Sütunları

İlçe merkezine, 15 km. uzaklıkta, Kurusaray köyü civarında, Fındıklı mevkiindedir. 3 vadide bulunan Bazalt Kayalardan oluşan sütunların özelliği: 4,5 ve 6 köşeli oluşlarıdır. Yükseklikleri ise: 30-40 metre civarındadır. Yapılan araştırmalar sonucu: bu oluşumların, yaklaşık 3-5 milyon yıllık bir geçmişe sahip oldukları tespit edilmiştir.