Ankara Sincan

Ankara Sincan

Aslında, birçok kez gittiğim Sincan ilçesinin, Ankara’nın hemen yakınında olmasına rağmen, her türlü imkanların yaratılması nedeniyle, Ankara’ya pek de ihtiyaç duymayan bir yöre olduğu kesin. Yani, burada yaşandığında, her türlü imkan bulunuyor.

Öte yandan, Ankara’nın özellikle yüksek kiralarından kaçan insanların, burada ikamet ediyor olması ve her gün Ankara’ya gidip-geliyor olmaları, buranın hareketliliğini sağlıyor.

ULAŞIM

Sincan: Ankara-İstanbul tren yolu üzerinde olması ve Ankara-Beypazarı-Ayaş kara yolu üzerinde bulunması nedeniyle, öne çıkmış ve herhangi bir ulaşım problemi bulunmayan bir ilçedir.
Ankara-Sincan arasındaki uzaklık: 27 km. dir. Ankara ile olan ulaşım: minibüs, otobüs ve banliyö trenleriyle sağlanmaktadır.

TARİHİ

Sincan isminin kelime anlamı “şen ve canlı insanların yurdu” demektir. Özellikle, Asya’da, bazı yerlerde, aynı ismi taşıyan yerleşim yerleri bulunmaktadır.

Sincan yöresinde: antik dönemlere ait kalıntılar, genellikle kaya yerleşimleri şeklinde görülür.

Özellikle: Esenler köyü yöresinde ortaya çıkan “aslan heykeli ve üzüm tekneleri”, İncilik köyünde ortaya çıkan “küp ve sütunlar” ile Saraycık köyünde bulunan “aslan heykeli” bölgede antik dönemdeki Roma ve Bizans yerleşimlerinden günümüze kalan kalıntılardır.

Sincan ve yöresi, Osmanlı döneminde de, tipik Anadolu köyleri yerleşimi şeklinde görülür. Sonuç olarak: mimari ve sanatsal açıdan, yörede, eski dönemlere ait çok sayıda kalıntı görülmemektedir. Her ne kadar, yörede, ilk yerleşimin, MÖ. 5000’li yıllara kadar uzandığı bilinse de, o dönemlerden ve medeniyetlerden, günümüze herhangi bir kalıntı intikal etmemiştir.

Sonraki dönemde, Sincan ismi, 1892 yılında, İstanbul-Bağdat demir yolu hattının, Sincan köyünden geçmesi şeklinde duyulur. 1926 yılındaki yazılı kayıtlarda, burada, 8-10 hanelik bir köy ve 1 cami bulunduğu yazılıdır.

Yine aynı dönemde, yani 1926 yılında çıkarılan bir kanunla “Zir köyü” bölgesinin, bucak yapıldığı, daha sonra ise, 1928 yılında, Sincan köyünün Etimesgut’a bağlandığı görülür. Aynı dönemde: Sincan, küçük bir köy iken, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle, özellikle yurt dışından göçen vatandaşlarımızın buraya yerleştirilmesiyle büyümüştür.

1950’li yılların başında, Bulgaristan ve Romanya’dan gelen göçmenler ile, köyün nüfusu hızla yükselmiştir. Özellikle: Romanya’dan gelen göçmenler, beraberlerinde “lale” soğanları getirmişler ve Sincan yöresinde lale bahçelerinin oluşturulmasını sağlamışlardır.

Sonuç olarak: 1983 yılında, Sincan ilçe haline getirilmiştir. 1988 yılında ise, Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alınmıştır.

GENEL

İlçe, dağlık alanlarla kuşatılmıştır. Kuzeydoğu bölgesinde “Karyağdı dağı” ve doğu bölgesinde “Ayaş dağı” uzantıları görülmektedir. Yöredeki başlıca akarsu ise Ankara çayıdır.

Yöre insanının başlıca ekonomik etkinlikleri: tarım ve hayvancılıktır. Ayrıca: yörede bir kısım sanayi tesisi ve kombinalar görülür. Özellikle: Ankara Sanayi ve Ticaret Odası tarafından kurulmuş olan “Organize Sanayi Bölgesi” önem kazanmaktadır.

Evet, Sincan için, sembol olarak “lale” kullanılmış ama yaptığım araştırmada, bunun sebebini öğrenemedim. Bir noktada: 1950’li yıllarda, özellikle Romanya bölgesinden göçerek Anadolu’ya gelen ve buraya yerleştirilen göçmen yurttaşlarımızın beraberlerinde lale soğanları getirdikleri düşünülmektedir.

Hani, Sincan yöresinde çok miktarda lale üretimi mi var? Meçhul veya böyle bir yazılı kaynak bulamadım, ama sonuçta, Sincan yöresinde, lale, yörenin sembolü olarak kabul edilmiş ve kullanılıyor. Bu arada: her yıl “Mayıs” ayı içinde, burada “Lale Festivali” yapılıyor.

 KONAKLAMA

Sincan Öğretmenevi İstasyon Mah. Erdal Sokak.No.12 312-2765960

GEZİLECEK YERLER

Sincan: herhangi bir tarihi ve doğal güzelliği olan yer değil. Yani, turizm açısından herhangi bir beklentiye cevap vermez. Yalnızca, burada bulunan “Harikalar Diyarı” ziyaretçiler için ilginç gelebilir. Bunun dışında yörenin herhangi bir turizm aktivitesi bulunmuyor.

HARİKALAR DİYARI

Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılmıştır. Sincan-Fatih semti yanındadır.
Park, kapladığı alanın büyüklüğü ile, Avrupa’nın en büyük kentsel parklarından birisidir.

Park alanında: spor kompleksleri, piknik alanları, kültürel alanlar, yeşil alanlar ve masal adası gibi rekreasyon alanları bulunmaktadır.

Özellikle: 25 bin m. Karelik masal adası, çocukların ilgisini çekiyor. Bunun dışında: park alanında, 1 nikah salonu var.

ALİ YAKUT KÖYÜ CAMİ

Sincan ilçesine bağlı, İlyakut köyünde bulunan cami, boyuna dikdörtgen planlı, çatılı, kagir bir yapıdır. Binanın yapımında: moloz taş, kesme taş ve devşirme taş kullanılmasının yanında, ahşap malzeme kullanımı da önemli yer tutar.

Duvarlar içte ve dışta sıva kaplıdır. Camide, iki sıra halinde dizilen üstü kemerli pencerelerden, doğuda altı, güneyde-kuzeyde-batıda dörder adet bulunmaktadır. Kuzeyinde, sonradan eklenmiş bir son cemaat yeri ve kuzeybatısında ise 1965 yılında yapılmış bir minare bulunur.

Kuzeydeki mihrap eksenindeki kemerli bir kapıdan girilen caminin harimi: üç sahınlı, düz tavanlı ve kırma çatılıdır. Sahınlar, iki sıra halinde dizilmiş, ikişer ağaç direklerle birbirlerinden ayrılır.

Direkler: iki kalın kirişle ahşap tavanı taşırlar. Kirişlerle direkler arasında, ucu profilli yastıklar bulunmaktadır. Kıble duvarına dikey olarak uzatılan kirişlerle, hatıl ve duvarlar arasında, ucu profilli yarım yastıklar bulunur.

Yarım yastıkların üzerinde ise, kirişleri taşıyan tahtalar ve orta hatılın yan yüzleri, aşı boyalı klasik kalem işi nakışla süslenmiştir. Tavan tahtaları ayrıca çapraz ve dikey çakılmış çıtalarla süslenmiştir.

Güneydeki tavana kadar yükselen altıgen alçı mihrap, kalıplama tekniğiyle yapılmıştır. Mihrap, çokgen nişli olup, üstü mukarnaslıdır. Nişin çevresini dolaşan geniş silmeler, geometrik süslemelere sahiptir.

Mihrabın, sağında geometrik süslemeli, ahşap minber bulunur. Yapı: alçı, ahşap ve kalem işi süslemeleriyle dikkat çekmektedir. Caminin 14’ncü yüzyıl sonu ile 15’nci yüzyıl başlarında yapıldığı düşünülmektedir.

ESKİ BUCUK KÖYÜ CAMİ

Eski Bucuk köyünün günümüze yalnızca camisi ulaşmıştır. Bir yamaca yapılan cami, dikdörtgen planlı, kırma çatılı, kagir bir yapıdır. Caminin dış duvarları, yamaçta kalan kuzey ve doğu cephelerinde taş kullanılmıştır. Son cemaat yeri ve minaresi yoktur.

Caminin kesme taş kaplı doğu ve güney cephe duvarlarında, altta ve üstte ikişer dikdörtgen pencere bulunmaktadır. Alttakiler büyük, üsttekiler küçüktür. Pencerelerin lentonlarına kemerler motif olarak işlenmiştir. Çatısı alaturka kiremit kaplıdır.

Batıda kemerli bir kapı ile girilen cami harimi, boyuna dizilmiş, ikişerden dört adet ahşap direkle, boyuna üç sahına ayrılmıştır. Kapalı olan kuzey duvarında ahşap mahvel vardır. Ahşap tavanda  herhangi bir süsleme yoktur.

Caminin içindeki direkler, zarif konsollarla tavanı taşırlar. İç duvarlarda, sonraki yıllarda yapıldığı tahmin edilen hat ve bitkisel bezemeler görülür. Caminin kuzeyine, yakın zamanda eklenmiş, eski eser olmayan türbesi bulunmaktadır.

Türbenin içinde kimlere ait olduğu bilinmeyen 4 adet mezar olup, çok eski olmayan bir zamanda bu mezarların üstü örtülmüştür. Camide, onarım kaydı dışında bir yapım kitabesi bulunmamaktadır. Minare elemanları, yapı malzemesi ve çevresindeki benzer yapılarla karşılaştırıldığında, yapıyı, 15-16. yüzyıllar arası bir döneme tarihlemek mümkündür.

KÖTÜRÜM BEYAZID CAMİ

Sincan beldesinde, Yenikent’in ilk yeri olan “Zir köyü”, eskiden “Istanos” kazası imiş. Heyelan ve sel yatağı olması sebebiyle terk edilen “Uluköy”e bağlı olan bu yerleşimdeki “Kötürüm Beyazıd Cami”, yakın zamanlara kadar metruk ve harap durumda iken, günümüzde yıkılmıştır.

Yani, görme şansınız yok, yalnızca tarihi kalıntılar hakkında bilgi sahibi olmamız açısından burası ile ilgili birkaç not yazmak istiyorum.

Dikdörtgen planlı, çatılı bir yapı olan cami, 7.20 x 9.50 metre ölçülerindedir. Camiye, kuzeyden iki yanı kapalı, önü açık son cemaat yerinden girilir. Cami harimi, kare planlıdır. Alçı mihrabın kavsarası yıkılmış ve mihrap, bir niş halinde kalmıştır.

Ahşap mihberin ise köşk, külah, seren ve korkulukları yok olmuştur. İbadet mekanını, altta dikdörtgen yedi pencere ile üstte dokuz kare pencere aydınlatmaktadır. Tavan, ahşap çıtalı, ortası göbekli, birbirine geçmeli geometrik ve yıldız motifleri ihtiva etmektedir.

Mahfelin tavanı ile mahfelin alt kısmının tavanı ahşaptan, naşıklı ve boyalıdır. Mahfelin ahşaptan iki kare sütun ile yanda duvara yapışık ahşap sütunlar taşımaktadır.

Son cemaat yerinin doğu duvarına bitişik minarenin kare planı, kaidesi kesme taştan, gövdesi tuğladan, silindirik olarak inşa edilmiş ve üzeri sıvalıdır.

Minarenin şerefe korkulukları ve külahı ahşaptır. Caminin kitabesi bulunmadığından, “Kötürüm Beyazıd” diye meşhur olan Candaroğullarından “Celaleddin Beyazıt bin Adil Bey” (tahta çıkışı: 1362, ölümü: 1385) tarafından yaptırıldığına inanılmaktadır.

Afyonkarahisar Sinanpaşa

Afyonkarahisar Sinanpaşa

Afyonkarahisar Sinanpaşa; ilçesi bölgesinde: Başkomutanlık Tarihi Milli Parkı ve şehitlikler önem kazanıyor, ayrıca ilçenin ismini aldığı Sinan Paşa külliyesi de görülmeye değerdir.

ULAŞIM

Sinanpaşa ilçesi Afyonkarahisar-Uşak-İzmir karayolu üzerindedir. İl merkezine uzaklık 33 km dir.

Afyonkarahisar Sinanpaşa

 

GENEL

İlçe ovalık bir arazide kurulmuştur. İlçe ekonomisinin temelini tarım oluşturur. Hayvancılık da önemli yer tutar. İlçede kök boyalı kilim ve halı dokumacılığı yaygındır.

İlçede karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazlar kurak ve sıcak geçer.

 

TARİHİ

İlçe MÖ 4000’li yıllardan itibaren yerleşim görmüş, çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Zaman içinde, bölgede Hititler, Romalılar ve Bizanslılar egemen olmuştur. 12’nci yüzyılda ise Türkler görülür.

Sinanpaşa ilçesine adını veren Sinan Paşa: Akkoyunlu devletinin ileri gelen beylerinden Mehmet Bey’in küçük oğludur. 1473 yılında Fatih Sultan Mehmet ile Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan arasında yapılan Otlukbeli savaşından sonra babasıyla Fatih Sultan Mehmet’e sığınmış, sarayda ve enderunda eğitim görmüştür.

Pek çok sefere katılan ve sancaklarda görev yapan Sinan Paşa, daha sonra emekli olmuş, Sincanlı ovasında Çathöyük ve Küçükhöyük köylerinde yaşamıştır. Çathöyük köyü yani günümüzdeki Sinanpaşa ilçesi, Kırka ve Ahmetpaşa mevkiinde cami, imaret, okul ve hamam yaptırmıştır.

Halk, cami çevresinde yerleşmeye başlamış ve çiftlik, Sinanpaşa adını almış, Sincanlı’nın kadılık merkezi olmuştur.

Sinanpaşa, 1894 yılında nahiye merkezi olur. Ardından Kurtuluş Savaşı öncesinde Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. 30 Ağustos Meydan Muharebesinde, Yunan işgalinden kurtarılmıştır. Sinanpaşa, Cumhuriyetten sonra 1934 yılına kadar köy olarak kalmış, sonra nahiye merkezi olmuştur. 1948 yılında belediye teşkilatı kurulmuş, 1953 yılında ilçe merkezi olmuş ve Sincanlı ismini almıştır. Sincanlı ismi, 2004 tarihinde TBMM tarafından Sinanpaşa olarak değiştirilmiştir.

 

NE SATIN ALINIR

Bu yörede, taş fırınlarda yapılan patatesli köy ekmeği almalısınız. Bu ekmekler, yaklaşık 1 hafta tazeliğini korur. Ayrıca Taşoluk beldesinden bal, Kırka beldesinden taş değirmende öğütülen buğday, kırka beldesinden kaymak böreği satın alabilirsiniz.

 

NE YENİR-NE İÇİLİR

Buraya yolunuz düşerse, gözleme, yöresel kahvaltı ve ızgara önerilir. Izgara için, Antalya yolundaki Akören beldesi uygun.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Meslek Yüksek Okulu

 

SİNANPAŞA MESLEK YÜKSEK OKULU

2006-2007 yılında öğrenci alarak eğitime başlamıştır. Kampüs alanı, ilçe merkezindedir. Kampüs alanında: tarihi taş bina, eğitim binası, kantin ve okul bahçesi vardır. Yüksek okulda, Bilgisayar programcılığı programı vardır. 4 program daha açılması planlanmaktadır.

GEZİLECEK YERLER

Tınaztepe bölgesindeki 32 inler ve Taşoluk Beldesindeki gerdeklik ve altı kapılı inler Frig kaya yerleşimi, Çobanözü ve Yörükmezarı köyünde MS 6’ncı yüz yılda yasaklanan Hıristiyanlığın kalıntısı olan kilise, çeşme Hıristiyan mezarları vardır.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Külliyesi

 

SİNANPAŞA KÜLLİYESİ

İlçe merkezindedir.

Amasyalı mimar Mustafa tarafından Osmanlı mimarisine uygun olarak 1525 yılında Osmanlı vezirlerinden Sinan Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Külliye: cami, hamam, imaret, sıbyan mektebinden oluşur. Günümüzde, külliyenin çevresine ilçe yerleşimi kurulmuştur. Cami: Kitabesine göre 1524-1525 yılları arasında inşa edilmiştir. Caminin bulunduğu yerin adı aslında “Sıçanlı” iken “Sincanlı” olarak değiştirilmiş, resmi adı son yıllarda “Sinanpaşa” olmuştur. 16’ncı yüzyılda Osmanlı imparatorluğunda çok sayıda Sinan Paşa vardır. Bu külliyeyi yaptıran Sinan Paşa, Celaleddin Sinan Paşa olarak kabul edilir.

Bir söylentiye göre: Sinan Paşa, Çathöyük’ten bir çoban olarak hayata atılmış ve Yavuz Sultan Selim’in gözüne girerek vezir yapılmıştır. Ama biraz önce de söylediğim gibi, Osmanlı tarihinde birçok Sinan Paşa vardır ve bu külliyeyi yaptıran Sinan Paşa ile ilgili bir bağlantı tespit edilememiştir.

Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde sureti bulunan vakfiyeye göre, Kanuni Sultan Süleyman dönemi vezirlerinden Sinan Paşa’nın imaretin banisi olduğu anlaşılmaktadır.

Evliya Çelebi, külliyenin yapımından 140 yıl sonra, 1671 yılında çıktığı bir seyahatinde buraya uğrar ve şunları yazar “Karye-i Sinan Paşa 200 haneli bir Müslüman köyüdür ve Karahisar Paşasının voyvodalığı hükmünde bulunur. Haftada bir büyük Pazar kurulur. “Evliye Çelebi, imaretin kurucusunu Gazi Sinan Paşa adıyla yazar. İmareti teşkil eden yapıların kubbelerinin kurşun kaplı olduğunu işaret eder.

Külliyenin merkezinde olan cami, Osmanlı dini mimarisinin 14 ve 15’nci yüzyıllarda çok sayıda örneğine rastlanan, fakat 16’ncı yüzyılın ilk yarısı içlerinde artık yapımına devam edilmeyen, zaviyeli camilerin sonuncusudur. Tabhane mekanlarında gezgin dervişler misafir edilirdi.

Caminin sağ tarafında ve avlu duvarına bitişik olarak inşa edilen tek kubbeli bir yapı vardır. Avluya bakan cephesinin bir kenarında bir kapısı ve bir penceresi olan bu binanın ne olduğu bilinmemektedir. Bu tek kubbeli mekanın sıbyan mektebi olduğu düşünülmektedir. Nitekim Sinan Paşa vakfıyesinde burada bir mektep olduğu bildirilmektedir.

Aşhane ve imaret binası, avlunun sağ tarafında bir sıra üzerinde dizilmiştir. Hepsi de beşik tonozla örtülü değişik ölçülerde dört mekandan ibarettir. Avlu kapısının hemen sağında, bugün biraz çukurda kalmış olan Sinan Paşa’nın açık türbesi vardır.

Dört sütuna dayanan dört kemer üzerinde küçük bir kubbe bulunur. Türbede bulunan bozuk kitabede 1896 tarihi okunmaktadır. Buna göre türbenin kubbesi çok geç bir devirde büyük bir tamir geçirmiştir. Türbenin içinde mermer bir lahit vardır. Sinan Paşa külliyesinin bir parçası olan hamam, külliyenin biraz uzağındadır.

Dış mimarisi pek açıkça görülmemekte, soyunmalık yeri ise geç bir döneme aittir. Bir ılıklık bölümünden sonra gelen sıcaklık kısmı dört eyvan şemasına göre inşa edilmiştir. Hamamın batı cephesine bitişik, çok yeni tarihlere ait bir çeşme vardır. Bu çeşmenin taşları, eski işlenmiş parçalardan oluşuyor.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Boyalı-Kureyş Baba Külliyesi

 

BOYALI-KUREYŞ BABA KÜLLİYESİ

İlçe merkezine bağlı 25 km uzaklıktaki Boyalı köyündedir. İzmir-Afyon karayoluna 3 km uzaklıktadır.

Ne zaman ve kim tarafından yapıldığı belli değildir.

Akkoyunlu boyundan gelme Oğuz oğlu İlyas Bey oğlu Mimar Kureyş Bey tarafından 1210 yılında yaptırıldığı düşünülen külliye: Selçuklu dönemine ait bir yapı topluluğu olan külliyede: hankah, kümbet ve eyvan tipi iki anıt mezar vardır. 1671 yılına Afyonkarahisar’a gelen Evliya Çelebi, Boyalı köyüne de uğrayarak izlenimlerini yazmıştır.

Çelebiye göre “Boyalı, Ali dağı eteğinde 100 haneli bir Müslüman köyüdür. Külliye İrem Bağı misali güzel bir bahçe içerisindedir. Asitanede hazreti Peygamberin alem-darı (bayraktarı) Kurtebi (Kureyşi) gömülüdür. Osmanlı döneminde bir ziyaretgah olan külliyenin tekke kısmında 17’nci yüzyılda Bektaşi dervişleri bulunuyordu.” Bu yazılardan hareketle, türbedarda bulunan kişinin kimliği konusunda çelişkiler vardır. Yapının bütünü 22 metre uzunluğunda ve 15 metre genişliğindedir.

Duvarlarda düzgün olmayan yontma taşlar kullanılmış, kemerlerde tuğlalara yer verilmiştir. Yer yer Bizans yapısından toplanan malzeme de kullanılmıştır. Külliye: çeşitli kaynaklar tarafından medrese, karakol binası ve türbe olarak ve başka kaynaklar tarafından ise sadece medrese olarak nitelendirilir. Ancak 1968 yılında yapılan araştırmada, buranın bir hankah-tekke olduğu anlaşılmıştır. (hankah: dervişlerin toplanıp zikir yaptıkları yerlere denir.)

Bu çeşit yapıların çoğunda olduğu gibi fethedilen toprakların Türkleştirilmesinde fonksiyonu gereği, bir Bizans yapısının yakınında veya yerinde, hatta bir dereceye kadar onun malzemesiyle inşa olunmuştur. Fakat hankah plan ve üst yapı bakımından tamamen Türk mimari geleneklerine bağlıdır.

Dergah olarak nitelendirilen bu yapının girişinde 2 büyük oda, ortada yarım kubbeyle desteklenen küçük bir kubbenin örttüğü avlu, bunun da çevresinde üçer oda vardır. Bu binanın doğusunda ve onunla aynı yükseklikte, düzgün kesme taştan yapılmış olan türbeye “Eyvan Türbe” ismi verilir. Bu külliye, Anadolu’da Türk yerleşkesine işaret eden eserlerdendir ve Orta Asya’dan gelen Türk (Horasan) boylarının iskanıyla ilgilidir.

Orta Asya geleneklerini sürdüren, bir eyvan türbenin ve insan, hayvan, av tasvirleriyle süslü İslami mezar taşlarının varlığı da bu külliyenin bu bağlantısının başlıca işaretidir. Külliyenin birimleri 1971-1972 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

Külliyeden günümüze kadar ulaşmış olan kümbet, Kureyş Bey’e ait anıt mezardır.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Otuziki İnler

 

SİNANPAŞA OTUZİKİ İNLER

İlçe merkezine bağlı Tınaztepe kasabasının güney batısındaki dağların yamaçlarındadır. Sinanpaşa ovasının tümüne hakim tepelerde kayalara oyularak yapılmıştır. Maalesef ayrıntılı araştırma ve bilgi yoktur.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Başkomutanlık Tarihi Milli Parkı

 

BAŞKOMUTANLIK TARİHİ MİLLİ PARKI

Toplamda 348 bin dekarlık alanı kaplayan park, Uşak, Kütahya ve Afyonkarahisar il sınırları içine yayılmıştır.

Büyük Taarruzun yaşandığı ve büyük bir başarıya şahit olan Kocatepe ve Dumlupınar bölgeleri, tarihi ve kültürel değerleriyle birlikte 8 Kasım 1981 tarihinde Türkiye’nin 17’nci Milli Park olarak ilan edilmiştir.

Milli parkın en önemli kaynak değeri olan harp tarihi, arazinin jeolojk yapısı ve bitki örtüsüyle de desteklenmektedir. Ormanlık alanlar içinde, bütün yıl su bulunan vadi boyları, pek çok endemik türleri kapsayan bitki örtüsü ve yaban hayatı zenginlikleri bulunur.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Başkomutanlık Tarihi Milli Parkı

Her yıl 25 Ağustosu 26 Ağustosa bağlayan gece tüm ülkeden gelen ziyaretçilerle birlikte Mustafa Kemal Paşa ile diğer komutanlar ve Türk birliklerinin, Şuhut’tan Kocatepe’ye ilerledikleri güzergahta Zafer Yürüyüşü etkinlikleri düzenlenir.

Milli park alanı içinde, Kurtuluş Savaşının yaşandığı tarihi yerler, anıtlar ve şehitlikler vardır.

Parkın Afyonkarahisar bölümünde

Kocatepe Anıtı ve Kitabesi, Yzb Agah Efendi şehitliği, Büyük Taarruz şehitliği ve Mustafa Kemal Atatürk Anıtı, Alb Reşat Çiğiltepe şehitliği, Zafer Müzesi bulunuyor.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Kocatepe Anıtı ve Kitabesi

 

Kocatepe Anıtı ve Kitabesi

Kocatepe, Anadolu’nun ve Türk ulusunun kurtuluşunu sağlayan Büyük Taarruzun, 28 Ağustos 1922 tarihinde Başkomutan Mustafa Kemal tarafından başlatıldığı, sevk ve idare edildiği yerdir. 1874 metre rakımlı tepededir. Üzerinde boy çukuru, Atatürk anıtı, kitabe ve seyir terası vardır.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Yzb Agah Efendi Şehitliği

 

Yzb Agah Efendi Şehitliği

Büyük Taarruzun 2’nci günü olan 27 Ağustos 1922 günü, Kurtkaya tepesinde şehit düşen 12.Tümen 36.Piyade Alayı, 6.Bölük Komutanı, Bayburtlu Ziver Bey oğlu Yüzbaşı Agah Efendi ve Sinoplu Üsteğmen Feyzullah Efendi ve 100 Mehmetçik adına yapılan şehitlik, 26 Ağustos 1972 yılında inşa edilmiştir.

 

Büyük Taarruz Şehitliği ve Mustafa Kemal Atatürk Anıtı

26 Ağustos 1922 günü Kocatepe’de Büyük Taarruz Harekat Emrini vermesiyle birlikte, 26-27-28 ve 29 Ağustos 1922 tarihlerinde şehit düşen 275 subay ve 2150 Mehmetçik, toplam 2425 Şehit anısına yapılan, sembolik bir şehitliktir. (500 şehidin mezar taşları vardır.)

Afyonkarahisar Sinanpaşa Zafer Müzesi

 

Zafer Müzesi

Afyonkarahisar şehrinin 27 Ağustos 1922 günü, saat 17.30’da 8.Tümen, 189.Alay tarafından alınmasından sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün Kocatepe’den inerek, arabasıyla Afyonkarahisar’a geldiği ve aynı zamanda 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesinin planlarının yapıldığı, taarruz emrinin verildiği binadır.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Zafer Müzesi

Binada: Atatürk, Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü kendilerine ayrılan odalarda kalırlar ve kaldıkları odalar, kendi adlarına ayrılarak düzenlenmiştir.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Zafertepe Anıtı

 

Zafertepe Anıtı

30 Ağustos 1922 günü sabahı Mustafa Kemal Paşa, Afyonkarahisar’dan otomobille, bu tepeye gelerek saat 14.00’den itibaren, Başkomutanlık Meydan Muharebesinin rasat noktasından sevk ve idare eder. Çatılmış silahların uzaktan görünüşü veya alev alev meşale hissini uyandıran Zafertepe Çalköy’deki Zafer Abidesi, asıl manası ile Kurtuluş savaşını ve Türk milletini içte ve dışta meydana gelebilecek kötü tesirlere karşı er geç birleşerek zafere gidebileceğini temsil eder.

Afyonkarahisar Sinanpaşa İstiklal Tanıtım Merkezi

 

İSTİKLAL TANITIM MERKEZİ

İzmir-Antalya-Afyonkarahisar karayolu kavşağında, şehir merkezine 17 km uzaklıkta, Sinanpaşa ovasındadır. 26 Ağustos Tabiat parkının hemen yanı başındadır.

Afyonkarahisar Sinanpaşa İstiklal Tanıtım Merkezi

Gelecek nesillere yurt topraklarının nasıl kurtarıldığının şuurunu ve ruhunu vermek amacıyla İstiklal Tanıtım Merkezi açılmıştır. Panaromik Müze niteliğinde yapılan İstiklal Tanıtım Merkezi, 2 kattan oluşur. Müze içinde Türk tarihinin önemli olaylarının anlatıldığı ve eski Türk devletlerinin tanıtıldığı panolar yer almaktadır. Büyük Taarruz bölgesinin 3 boyutlu maketinin üstünde projektörle orduların hareketi görsel anlatımı yapılmakta olup Kurtuluş Savaşının resim sergisi gösterilmekte ayrıca Büyük Taarruz Harekatının resmedildiği 700 metre karelik panaroma alanı görülmektedir.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Büyük Taarruz Şehitliği

 

BÜYÜK TAARRUZ ŞEHİTLİĞİ

Şehitlik Afyonkarahisar il merkezine 16 km uzaklıkta, Işık Tepe (Sarıkız) mevkiindedir.

Ankara-Antalya-İzmir karayollarının kavşağında, çok geniş bir alandadır. Yol kavşağına çok yakındır.

Burada: 26-29 Ağustos 1922 tarihlerinde Dumlupınar ve Afyon arasında yapılan savaşlarda şehit düşen 275 subay ve 2150 Mehmetçiğin anısına 1993 yılında yapılmış sembolik bir şehitlik vardır. Şehitlik olarak seçilen Işık tepe: Sincanlı ovasının başlangıcındadır ve savaşın en yoğun olarak geçtiği yerdir.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Büyük Taarruz Şehitliği

3000 metre karelik alanı kaplar. Şehitliğin giriş kapısı: 8 metre yükseklikte sivri kemerlidir. Şehitliğin giriş bölümünde, solda namazgah, sağda şadırvan ve girişin tam karşısında mermerden yapılmış, sekizgen kaide üzerinde, tepeyi sembolize eden toprak ve kaya parçalarının üzerinde gösterilmiş, bronzdan Atatürk’ün Kocatepe’de düşünceli duruşunu gösteren anıt vardır.

Kapı ile Atatürk anıtı arasındaki kısımda, şehit olan 500 er ve 100 subayın künyelerini içeren temsili mezar taşları vardır. Bu anıt: kaidesiyle birlikte 18 metre yüksekliktedir. Alttaki mermerden sekizgen kaidenin her cephesine, Büyük Taarruza katılan komutanların isimleri yazılıdır. Anıtın her iki tarafında, savaş sahnelerini canlandıran 45 metre karelik iki rölyef vardır.

Evet, bugün bu ülke topraklarında özgür bir şekilde yaşamamızı borçlu olduğumuz, bu uğurda canlarını veren şehitlerimiz için, biraz zaman ayıralım ve şehitliği ziyaret edelim.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Miralay Reşat Çiğiltepe Şehitliği

 

MİRALAY REŞAT ÇİĞİLTEPE ŞEHİTLİĞİ

Afyonkarahisar il merkezine 43 km uzaklıkta, 1591 metre rakımlı Çiğiltepe’de yer almaktadır.

Çiğiltepe’de şehit olanların anısına sembolik olarak 1996 yılında yapılmıştır.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Miralay Reşat Çiğiltepe Şehitliği

Çevresi mermer korkuluklarla çevrili şehitliğin içinde, çimenle kaplı yerde, küçük mermer plaketlere, burada şehit düşenlerin isimleri yazılıdır.

2004 yılında, Afyonkarahisar valiliği tarafında çevre düzenlemesi ve ağaçlandırma yapılmıştır. Ayrıca, şehitliğe giden Afyon-Antalya yolu üzerindeki ayırım noktasından itibaren 10 km lik yol asfaltlanmıştır. Yani, geçerken buraya biraz zaman ayırıp girebilirsiniz, yol sorunu yok.

Şehitliğin girişinde, Albay Reşat Çiğiltepe’nin bronz büstü ve kitabe var.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Miralay Reşat Çiğiltepe Şehitliği

27 Ağustos 1922 günü Çiğiltepe’yi ele geçirmekle görevlendirilen 57’nci Tümen Komutanı Miralay Reşat Bey, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal’e tepeyi yarım saat içinde ele geçirmek için söz vermiştir. Ancak sözünü yerine getiremez ve tabancası ile intihar eder. Ne var ki, bu kahramanın intiharının ardından kısa bir süre sonra Çiğiltepe, Türk askerleri tarafından ele geçirilir.

 

CİDYESSUS

İlçe merkezine bağlı Küçükhöyük kasabasında höyük mevkiindedir. Küçükhöyük kasabası, İlçenin en büyük kasabasıdır.

Burada bulunan höyük üzerinde yapılan yüzey araştırmalarında, MÖ 3000’lerde burada yerleşim tespit edilmiştir. Zaman içinde, burada Hititler, Romalılar ve Bizanslılar hakim olmuştur. Bölgede bulunan ve müzede sergilenen “kol biçiminde konik bir kap” ile “yonca ağızlı testi” kasabada, Hitit hakimiyetinin kalıntıları olarak görülür ve buranın Hitit zamanında yerleşim yeri olarak kullanıldığını kanıtlar.  

Hitit ve Roma dönemindeki döneme ait bilgi yoktur. Roma döneminde buranın ismi “Cidyessus” olmuştur. Cidyessus, Roma döneminde para basımı yapılan bir yerleşim yeri olmuş, İmparator adına yarı özerk olarak bronz kent sikkeleri bastırılmıştır. (Afyon yöresinde para basılan 18 şehirden biridir.)

Ayrıca mevcut belgelerde: Ciidyessus’ta üç piskoposluktan bahsedilir. Bunlardan Herakleios, 451 yılında Kalsedon konseyine katılır. Andreas 787 yılında İznik konseyine ve Thomas ise 879 yılında Konstantinopolis konseyine katılır. Günümüzde, Cidyessus Katolik Kilisesi tarafından kutsal yer olarak kabul edilir.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Yıldırım Kemal Şehitliği

 

YILDIRIM KEMAL ŞEHİTLİĞİ

İlçe merkezine 12 km uzaklıkta, Yıldırımkemal köyündedir.

Eski adı Küçükköy iken Yıldırım ismini alan köyde, şehitlik tren istasyonu bitişiğinde yapılmıştır. Yıldırım Kemal: Konya’da hastanede iken, kaçarak Fahrettin Altay Paşa’nın bulunduğu cepheye gelmiş, Paşa onu 2’nci Tümene göndermiş, bu arada Küçükköy’de muharebe etmekte olan 2’nci Alaya katılmıştır.

Afyonkarahisar Sinanpaşa Yıldırım Kemal Şehitliği

Yıldırım, 27 Ağustos 1922 tarihinde Küçükköy tren istasyonundaki Yunan birliklerini ortadan kaldırmakla görevlendirilir. Yapılan çarpışmalar sonunda, Küçükköy, düşmandan temizlenir ancak Üsteğmen Yıldırım Kemal ile 4 subay ve 30 er, burada şehit olur.

Topluca gömülen şehitlerin mezar ve anıtları, 1966 yılında bugünkü biçimde yapılır. 1996 yılında ise yeni düzenleme olur.

Afyonkarahisar şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.